Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5 AĞUSTOS 1986 •••• HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 'Cinsiyet değiştirmek kişi tasarrufu değiT ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye'de ilk kez Bülent Ersoy'un açtığı "kayıl diizeltme" davasıyla birlikte gündenıe gelen "cinsiyet degiştirmenin hukuksal boyulu", Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından ele alındı ve sonuçlandırıldı. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yurürlükteki hukuk kurallarının kişinin kendi isteğiyle cinsiyetini değiştirmesine izin vermediğini belirterek, "Bir kimsenin yasada açıkça yer verilmeyen hallerdc beden tiimlügü iizerinde tasarruf etmek hakkı yoktur. Bülent Ersoy özgür iradesiyle yok ettigi cinsiyetine dayanarak, clnslyatinin degistirilmesini isteyemez" görüşünü savundu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üye Yargıçlanndan Namık Yalçınkaya, yazdığı karşı oy yazısında, gerçek tıp biliminin doğuştan erkek ya da kadın olmanın çok önemli olmadığım ortaya koyduğunu belirterek, "Uluslararası tıp literatürüne göre transseksüel bir erkek, tabiatın yanlışlıkla bir erkek bedeni içinde hapsettigi aslında bütün ruhu ile tam bir kadın olan erkektir. Yapılan anuliyat ise tıp biliminin bugünkü düzeyinde ancak mevcut erkek bedenini kişinin gerçek cinsiyetini ifade eden dış göriinümü itibariyle adapte eden bir ameliyal olmaktan öteye geçmemektedir" dedi. Yargıtay'ın bu kararı, gcçirdıği bir ameliyat ile cinsiyetini değiştiren Bülent Ersoy'un daha sonra nüfus kaydını değiştirmek için yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine, bu kararın temyiz edilmesi ile verildi. Yürürlükte bulunan hukuk kurallarının iradi şekilde cinsiyet değişikliğine izin vermediğini, herşeyden önce böyle bir eylemin kişilik hakkı üzerinde tasarruf niteliği taşıdığı, buna ise Medeni Kanun'un 23. maddesinin engel olduğunu belirten Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, "Zira bir kimsenin kanunda açıkça yer verilmeyen hallerde beden tümliigıi 'ki buna cinsiyet tamamiyeti ve onun idamesi de dahildir' üzerinde tasarruf etmek hakkı yoktur. O halde serbest irade ile kişi cinsiyetini keyfince degiştiremez. Aksi kabul edilirse iş, kişilik hakkı üzerinde tasarrufla kalmaz, kanuna karşı hilelere kapı aralanmış olur. Sözgelimi eşinden boşanamayan kimse cinsiyetini değiştirerek ve aynı cinsten kişilerin evli olamayacakları kuralına dayanarak evlilik bağını çözme imkânı elde edecektir. Yine bir kimse erkeklere 6zgü olan askerlik, milli görevden kurtulmaya ya da kadınlar için tanınan daha erken emeklilik hakkı elde etmeye, ben/eri başka haksız yurarlar saglamaya imkân bulur" görüşünü savundu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Bülent Ersoy'un, hangi cinsel duygular içinde bulunursa bulunsun,hangi yoldan cinsel tatmine ulaşırsa ulaşsın, psikolojik yapısında ne gibi değişiklik meydana gelirse gclsin, özgür iradesi ile yok ettiği cinsiyetine dayanarak karşı cinsten olduğunun tespitini yani cinsiyetinin değiştirilmesini isteyemeyeceğini de hükme bağlayarak, şıı karara vardı: "Vaki ameliyat yüzünden, cinsiyetinin (erkekliğinin) gerektirdiği imkânları yeniden elde edemeyecek duruma gelmiş olması da varmak istediği amaca ulaşmasını haklı kılmaz. Yanl kanun kişilik hakkına bizzat saldıran kimsenin, meydana getirdigi sonuca hııkukta yeri olmayan bir çare bulmaya mecbur degildir. Herkes yanlış eylemlerinin sonuçlanna katlanmak zorundadır. Işe, duygusal zeminde çözüm aramak dogru olamaz. Çünkü hukuk, hak karşısında ne kadar şefkatli ise hata söz konusu olduğu hallerde de o derece müsamahasızdır. Erkekligini yitirmiş fakat kadın da olmamış bir kimsenin çaresizligine birlikte acınır. Ama kanun bir yana itilerek imkân hazırlanamaz". Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı oy çukluğu ile onadı. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üye yargıçlanndan Namık Yalçınkaya, verilen bu hükme karşı çıkarak, Adli Tıp Kurumu'nun Bülent Ersoy'u ruhen vc fiziksel açıdan kadın olarak bulduğunu savundu. Bir kişinin cinsiyetini değiştirmesiyle ilgili olarak yasada açıkça belirtilmiş hükümler bulunmadığını da kaydeden Yalçınkaya, "Yasa metninde herhangi bir açıklama yoksa hakkın sınırsız ve kısıllama olmaksızm kullanılacagı asıl olmak gerekir" dedi. Tıansseksüelliğin gerçek niteliği ile çağdaş tıp biliminin doğustan kadın ya da erkek olmanın çok önemli olmadığım ortaya koyduğunu kaydeden Yalçınkaya, şu görüşleri savundu: "Uluslararası tıp literatürüne göre transseksüel bir erkek tabiatın yanlışlıkla bir erkek bedeni içinde hapsettiği aslında bütün ruhu ile tam bir kadın olan erkektir. Yapılan ameliyat ise tıp biliminin bugünkü düzeyinde ancak mevcut erkek bedenini kişinin gerçek cinsiyetini ifade eden rııhuna dış görünümü itibariyle adapte eden bir ameliyat olmaktan öteye geçmemektedir. Kişinin cinsiyetini belli eden sadece bedeni değil, aynı zamanda ruhudur. Beden ve rııh arasında çatışma çıktıgı zaman bunlardan hangisinin üstün durumda bulunduğu ve kişiyi erkek veya kadın olarak belirledigini araştırmak gerekir". Tıbbi zorunluk bulunmadığı bir durumda kişinin cinsiyetini değiştirmesinin serbest iradenin kötüye kullanılması olarak algılanmaması gerektiğini de belirten Yalçınkaya, Medeni Kanun'un 23. maddesinin kişiyi doğrudan doğruya kendisine karşı koruduğu ve dolayısıyla kişinin serbest iradesi ile cinsiyetini değiştiremeyeceği düşüncesinin hukuksaJ dayanaklardan yoksun olduğunu da savundu. Bülent Ersoy'un açtığı davanın reddedilmesinin, anayasal hakkın özüne dokunulmuş bir eylem olduğunu, Bülent Ersoy'un maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını da zedelcdiğini savunan Yalçınkaya, Yüksek Sağhk Şurası'nın 19 Şııbat 1981 tarihli görüşünde kişilerin tıpsal zoruniuluk halinde ameliyatla kadın olabileceğini, hatta anüs yolııyla cinsel temas yapmamak koşuluyla genelevde çalışabileceğini kabul ettiğini söyledi. Yalçınkaya, transseksüalitenin belki de Adem'den beri var olan ancak ınoden (oplum yaşamında gelişen tıp ile birlikte teşhis ve tedavisi yapılan çağımız dünyasına ait bir olgu olduğunu da kaydederek, "Insanların cinsiyetinin doğum anındaki bedeni özelliklerine göre ve bir daha degişmemek üzere tespit olunduğuna ilişkin geleneksel göriiş, artık 19. yüzyılın son çeyreginden başlayarak ve gelişen toplumlardaki tıp biliminin özellikle kalıtım ve çevre etkilerine bağlı psikoseksüalite çalışmaları sonucu elde ettigi yeni bilgiler karşısında eskimis ve değerini kaybetmiş, gelişen tıbbın yanısıra hukuksal alanda da toplumun gelişme çizgisine puralel olarak değişikliklere gidilmiştir" dedi. ZENGİNLÎKLER / • Dünden Bugüne Istanbul Balosu'nda 700 konuk, saltanat kayığıyla, yemeğiyle, giysisiyle, Vsunutlı'mn enparlak döneminiyaşadı. Geceye katılan Hafize özal, "Geltnimle ne kadar iyi anlaştığm.ızı görün" dedi. /Foiogra/iar YALÇIN ÇAKIR/MERT ALI BAŞARIR) Yargıtay: Bülent Ersoy erkek Türk kadını için saray gecesi Türk Kadımnt Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı'nın Ytldız Sarayı Hasbahçe'de düzenlediği "Dünden Bugüne tstanbul" balosunda, 80 milyon lira gelir sağlandı. YALÇIN ÇAKIR Bir yandan şerbetciler, kâğıl helvacılar. arzuhalciler, dondurmacılar, rotoğrarçılar... Havuzun kenarında kahvc içilen camekânlı dinlenme köşeleri... Karagöz perdesi... Yeniçerilcr... Suda sUzülen altın yaldızlı "saltanal kayığı" ... Ve bunları tamamlayan 700'e yakın koııuk; bunlann çoğu UnlU işadamı ve eşleri... Şık hanımların bazısı eski TUrk giysileri içinde... Evel, bu görunüm dUn gece Yıldız Sarayı Hasbahçe'de yaşandı. Türk Kadımnı (JUçlendirme ve Tanıtma Vakfı'nın "Dünden Bugüne İstanbul" adı altında düzenlediği "balu" tam Osmanlıya özgtl bir geceydi. Yıldı/. Sarayı, belki Cumhuriyet döneminden bu yana böyle "renkli" bir gece geçirmemişti. Vakfııı Başkanı Semra Özal, değerli lajlarla işlcnmiş papatyalarla siislü, sııtı açık, beya? ipek bir elbise giymişti. Geccnin "çeşitllligi" yorgunluğunu unutturmuş gibiydi. Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'in eşi Sevil Krdeın ile sekretcrinin yanında Hasbahçe'ye gideı ken ve konuklarını karşılarkcn, Yeniçeriler yerlere kadar eğiliyorlardı. Bir köşede nargile icen, tavla oynayan, niyet çekıirenlerin yanında en çok viski içiliyordu. Tam 125 şişe viski içilirken, rakı 120 şişede kalıyordu. Müzikli manilerle yapılan anonslarda ise "Sizler için ııteyhane kurdıık / demlenmeye geliniz... Fazla aç kalınuyını/ / buyrun hazır sofnılar" dcniliyordu. Türk mutfağınm sunulduğu açık büfelerde kuzu kavurma, ışkembeli nohut, kuzu çevirme, beğendi, mıısakka, suböreği. mantı ve irmik helvası kapış kapış eritiliyordu Itnaz Titlz, Metin Kmiroglıı. Mehmel Aydın, Miikerrem Ta}Viojilu, Vali Nevzal Ayaz, Belediye Başkanı Bedrellln Dalan ve eşleri ile konuklann saypıyla selamlayıp ellenııı öplüklcri Buşbakamn annesi Hafize özal, "Kelencklerimlzin ıınulıılmamasını' öğütlUyordu. Semra ()/al. bir ara kayınvalidesinin yanına gelerek elini öptü. Hafize Üzal da "(iellnimle ne kadar iyi anlaştıgımı/ı K«'run" diyerek cspri yaptı. "l.ale Devri"nin canlandırılmak istendiği geccnin hazu lıkları için tstanbullu işadamlarının eşleri olaganustü bir gayret gflslermişlerdi. Vakkorama da çevre ve ses dUzenlemesini yapmıştı. Herkes ne kadar harcama yapıldığını merak ediyordu. Ama özal bu konudaki sorulara "Inanın ne kadar harcandıgını bilmiyorum. Ancak, burudaki pek v<>k ?*>' biz cmanel aldık" yanıtını veriyordu. Vakıf yararına 5 bin liradan satılan mendillerden Semra özal 7 tane, alırken, üzerinde para bulunmayan Sevil Erdem'e "Sen al, biz sonra seninlr hallederiz" diyordu. Yemegin ardından Türk nıU/.iğinden gcniş bir prugraın sunuldu. Solisller Ahmet Ozhan ve Behlye Aksoy'du. Mü/.ik öncesinde tstanbul konservatuvar öğlencileri, tarihi giysileri içinde saray yaşanlısını canlandırdılar. Giysileriyle, nıüziğiyle, yemeğiyle vc de atmosferiyle yaşanan bir "Lale Geeesl" Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı'nın kasasına 80 milyon bııakıyordu. Bu parayla "Türk kadınının ulaştıgı sosyHİ, küllurel, ekunomlk sevlyc" tüm dünyaya tanıtılacaktı... ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN ları nedir?.. Kızının ve damadının mal varlığı nedir ve nasıl elde edilmiştir?. Korkut Özal hangi işlerden, ne zaman, ne kadar para kazanmıştır?. Hükümetin bugünkü bakanları mal varlıklarını eğer varsa nasıl ve hangi kaynaklardan sağlamışlardır?. Bunlar tek tek ne zaman açıklanacak?" Aslında. "mal varlıklarını edinme yönteminden'' yola çıkılıyor ve sonuçta bambaşka bir siyasal sonuca ulaşılıyor: "Siyasal iktidar bugün Türkiye 'de artık gündemi çizemiyor, gündemi belirleyen artık muhalefet oluyor. Türkiye'nin sorunlarına muhalefet somut çö'züm getirmese ve bu eksiklik hissedilse bile, Türktye 'nin gündemini siyasal iktidar yine de çizemiyor." Bunun belirtisi de sadece "mal varhklannın açıklanmasına" ilişkin yöneltilen sorular değil. örneğin, Sovyetler Birliği gezisinde Başbakan 'ın Gorbaçov'la görüşmeme olasılığım bilmesine rağmen, bu riske katlanması, işin fiyaskoyla sonuçlanması üzerine "Dısişleri Bakanım ve teknlsyenlerini sorumlu gösterme çabası''.. Her olayı iç politikada "malzeme" olarak kullanma merakı ağır basınca. uluslararası ilişkilerde bizzat başbakanın neden olduğu ciddi kayıplar.. tçpolitikada ANAP'ın ara seçimlere girecek bazı adaylanyla ilgili iddialar ve bu iddiaların bazı bakanları ve bazı diğer milletvekili adaylannı içeren uzantılar taşıması... tçerde ve dışarda ANAP en başarısız günlerini yaşıyor. Gerçekte, "yaşanmış başarısıılıklar" bugün tek tek belli iddialar biçiminde kendini gösteriyor. İpin ucu aslında önceden kaçmış. Şimdi bunlar ortaya dökülüyor. Daha da kim bilir nasıl ve hangi yansımalarla dökülecek ?.. Türkiye trap (Baştanrfı Sporda) birincisinin, ikincisinin ve en iyi atıcılarının da bulunduğu karşılaşmalarda, 15 yaşında bir de genç atıcı var. Böyle bir şampiyonaya ilk kez katılan ve t/mir Türk Koleji 3. smıf öğrencisi olan Acar Vııral, atıcılığa babasından özenerek başlamış. Gençlerin genelliklc ilgilendiği yaygın spor dallarındaıı bir tanesini değil de atıcılıkla ilgilenmesini, atıcılığın ayrı bir zevki olmasına ve bunu yapmadan kimsenin o zcvki tadamayacağına inandığını söylüyor. Atış yaparken duygularının neler olduğunu sorduğumuz Acar, bunun anlatmanın çok güç olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: "Gerçekten bu duygulan anlatmak çok KÜÇ, ama her şeydcn önce plak yerden havalandıgı /aıııan insunın diinyayla illşklsl kcsiliyor." Bundan sonra ilişkini ne ile sağlıyorsun de diğimiz Acar, "O zaman plakla göz aıasında bir ilişki kunıluyor ve bu leligı basana kadar sürüyor. Atışınız hedefi bulunca seviniyorvunuz. Hedefl bulamayınca da moraliniz bozııluyor" dedi. Havalanan plağa en fazla iki atış yapmak zorunluluğunun bulunduğu trapta, gcnellikle atıcılar plağı ilk atışta vuruyorlar. Trap birinciliği bittikten sonra 8 igustos tarihinde Türkiye Skeel Biııciliği başlayacak. Daha sonra da yaklaşık 30 ülkenin katılımıyla 214 larihlcri arasında Doğu Almanya'nın Sıılıl keniinde yapılacak olan bütün silahlarda (skeel, yivli, trap, havalı silahlar) dUnya şampiyonası yapılacak. (Raştarafı 1. Sayfada) nuz, Hnim ağabeyim, kardeşlm fllan yok, bundan sonra da iyi araşttnp yazarsımz." Basına sık sık "ders verme" merakhsı bu genç bakamn doğru söyleyip söylemediğini, bizim yanlış yapıp yapmadığımızı yeniden araşttrmaya daha giremeden, o bakamn karşılaştığı aa bir olay kendisini doğrudan tekzip etti. özetle aktardıgımtz telefon konuşmasının hemen birkaç gün sonrasında Sayın Bakamn çok yakınlanndan biri vefat etti. Ailesi tarafından verilen ölilm ilanında, genç bakamn "bir kardeşi bulunduğu'" açıkça görülüyordu. Aradan birkaç ay geçmiş olmasına rağmen, bu olayı şimdi neden anımsadık?'. "Yönetimde ipin ucu siyasal iktidann elinden kaçmış görünüyor. " Belli bir süre başkentin dışında kalıp olayları ister uzaktan, ister "tatilrehavetiiçinde" izleyin, Ankara'ya döner dönmez edindiğiniz ilk izlenim bu oluyor. Gerçekte, böyle bir izlenim edinmek için Ankara'ya gelmeye gerek yok. Son haftalarda birbiri ardına sıralanan olaylar zaten bu görünümü yeterince perçinliyor. Ancak "haberin kaynağı ve olayların yönlendirildiği merkez'' olarak A nkara 'da şöyle birkaç teiefon, birkaç sohbet uzaktan edinilen bu yargıyı yerine oturtuyor. İş ciddiyete binince, tıpkı genç bakamn yaptığı gibi, insanlar hatta "kendi ö'z kardeşlerinin olmadığım" bile söyleyebilmek noktasma nasıl geliyorlardı?. tşte başkentte bugünkü hava bu. Sokaktaki vatandaş soruyor: "Kimin ne kadar mal varlığı var?. Bu mal varlığı nasıl ve hangi yollardan sağlanmış?.. Kaynakları nedir bu mal varlıklannın?. Başbakan özal'ın, Başbakanın kardeşlerinin mal varlık 'Olumlıı fakat yetersiz' nı nasıl karşıladığına" ilişkin bir soruyu yanıtlarken de, "Ben Mucip Ataklı'nın mal varlığını çıkartmıştım. O da ihlilal yapmış, yıllarca Mecliste de bulunmuştu. Ama öldügünde Bahçelievler'de bir evi 1975 model bir arabası ve Gölbaşı'nda 31 döniimiük bir tarlanın 20'de bir hissesi vardı. Takdir kamuoyunun. Biz kimseden niye senin bu kadar malın var diye hesap sorma durumunda değili/" biçiminde konuştu. SHP Genel Başkan Yardımcısı Fikri Sağlar, Şahinkaya'nın yalnı/ca tapu üzerinden açıklama yaptığına dikkaıi çekerek, "Oysa konuşulan konular çok farklı onlara açıklık getirilmesi bekleniyor. Şimdi varsa sırdaş hesaplar açıklanmalıdır" dedi. "Şimdi en önemlisi Başbakan Özal'ın da maj varlığını açıklamasıdır. Sayın Özal bu açıklamayı yapamıyorsu, herkesin kafasındaki şüphe daha da koyulaşarak sürecektir" diye konuşan Sağlar, özal'ın Şahinkaya olayı konusundaki yaklaşımlarına "ciddi degil" deyişini de hatırlatarak, açıklamanın durumun ciddiliğini ortaya koyduğunu söyledi. SHP Genel Başkan Yardımcısı Sağlar ile Genel Sekreter Yardımcısı Canver, sırdaş hesapların açıklanması konusundaki yasal yollar ile ilgili bir araştırma çalışması başlattılar. Canver, bu amaçla konunun uzmanları ile görüşmeler yaptı. Ancak, sırdaş hesapların açıklanması konusunda aşılması güç, yasal ve ckonomik sorunlar çıkabileceği kendisine bildirildi. SHP Genel Başkan Yardımcısı Tevfik Çavdar, "Açıklama talminkâr degil. Birçok malın liste (Baştarafı 1. Sayfada) de yer almadığı kanısını laşıyoruz. Ama asıl üzerinde durulması gereken, bedellerin düşük gösterilmesidir. Kn önemli nokla ise Yalova'daki arsayı unutmasıdır. Tiirkiye'de insanlar, değil sahip oldukları arsayı, sahip oldukları mendili bile unııtmuyor" dedi. DYP Genel Başkanı Hüsamertin Cindoruk, anayasanın geçici 15. maddesi durdukça, kuşkuların, söylentilerin mal beyanı yapmakla ortadan kalkamayacağını bildirdi. Cindoruk, demokrasinin açıklık ve hukuk rejimi demek olduğunu vurgulayarak, "Sayın Şahinkaya'nın mal beyanıyla birlikte yapacagı bir şey vardır, o da şu geçici 15. maddenin kaldırılmasını istemek ve 15. maddeyle birlikte anayasanın geçici 4. maddesinin de kuldırılıııasındanyana olduğunu bildirmektir" dedi. DYP Genel Başkanı, ancak bu koşullarda, "işleyen, eksiksiz ve gerçek bir demokrasi" ortamı olacağını anlattı ve Şahinkayanın bu ortam içinde hesabını vermesini istedi. HUsamettin Cindoruk, Cumhuriyet muhabirinin soruları üzerine bu mal beyanıyla, Tahsin Şjahinkaya olayının bitmediğini, tam aksine "şimdi başladığım" söyledi. Dokunulmazlık zırhı altındaki bir insanı, gerçek demokrasinin işlemediğı koşullarda suçlamanın, birtakım şeyleri kanıtlamanın neredeyse olanaksız olduğunu belirten Cindoruk, muhabirimi/in "Bu mal hildirimini inandıncı, doyurııcu buldunuz mu?" sorıısunu da "Çok zor bir sonı, cevabı da öyle" diyerek yanıtladı. 12 Mart döneminin askeri savcıiarından DYP Genel Başkan Yardımcısı Baki Tuğ ise şöyle ko nuştu: "Gönül arzu ederdi ki, bu hesaplar Sayın Şahinkaya, konsey üyesi oldugıı sırada surulsaydı. Kişilerden güçlü oldukları dönemde degil, daha zayıf oldukları dönemde hesap sorulmaya kalkılmasını ben fırsatçılık olarak değerlendiriyor ve dogru bulmuyorum. Bu konuda ne DYP, ne de Baki Tüg olarak bir şey söylemek istemiyorum." KAMUOYUNDA BERAAT ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar, ANKA muhabirinin sorusu üzerine şöyle konuştu: "Bizi ilgilendiren bir konu degil. Biz, seçimlerle ilgileniyoruz. Şahinkaya'nın mal varlığı bizi ilgilendirmiyor." HDP Genel Başkanı Mehmet Yazar, Tahsin Şahinkaya'nın mal varlığını açıklama.sını "memnııniyet verici" olarak niteledi. Yazar, Şahinkaya'nın mal varlığını açıklaması ile ilgili bir soruyu şöyle yanıtladı: "Sayın Şahinkaya'nın mal varlığını açtklaması memnuniyel vericidir. Ancak, bu tip konular gündeme geldikten sonra, yasalıır önünde beraal etmek bir yana kişinin kamuoyu vicdanında beraat etmesi gereklidir. Ksas olan Türk milletinin vicdanında beraat etmektir." DSP Genel Sekreteri Nurl Korkmaz, Tahsin Şahinkaya'nın açıkladığı mal varlığına ilişkin, bu aşamada bir açıklama yapmayı uygun görnıediğini bildirerek şöyle dedi: "Şahinkaya'nın sahip olduğu ileri sürülen mal varlığı ile beyan edilen mal varlığı arasında hiıyük bir uçurum var. Bunlar kesinlik kazandıktan sonra konuşabiliriz. Bu aşamada bir açıklama yapmayı uygun görmüyorum." Egebank, 30 Haziran 1986 1986'nın ilkyarısında Egebank'ın mevduat hacmi 39535.OOO.OOO TL'ye, kredi hacmi 24.925.000.000 TL'ye yükseldi. Ödenmiş sermaye ve yedek akçeler toplamı 5.017.000.000 TL'ye çıktı. Ve Egebank'ın kârı, 1986'nın ilk altı ayında 2.477.000.000 TL'ye ulaştı... Mevduat Krcdilcr 1982 "Devşirme mebus1 Aksu (Baftaraft Sporda) görmeklen başka bir beklenlim yok." Kendisine ceza verilmesi halinde ağustos ayı sonunda Stuttgart'ta yapılacak Avrupa Atleti/ın Şampiyonası'na gidcmeyeceğini bildiren Aksu, "Milli Takım'dan başka bir şeyi diışünmüyonım. Bana sonuna kadar ceza versinler, kaybeden ben olmam. Türk sponı zaranı ugrar. Çiinkü amalör olarak olimpiyallara, Avrupa, Dünya şnmpiyonalanna, Balkan birinciliklerine katıldım" diye konuştu. Scmra Aksu hedefinin değişmediğini, 1988 Scul Olimpiyatlan'nda Türkiye'yi lemsil etınek için tüm gayreti ile çalışacağını sö/lerine ekledi. EBahçe t • f (Baftarafı Sporda) ABD'li basketbolcularla Türkiye"ye gelmesi bekleniyor. Akagün ile birlikte gelecek olan sporcuların üçü de iki metrenin üzerinde. Ancak bunlardan ikisi alınacak, biri ise geri gönderilecek. Bunun için de kararı komite verecek. Ote yandan Fenerbahçenin Dereağzı'ndaki tesislerinin hemen yanında bulunan basketbol salonunun yarım kalan inşaatı için de "devam" kararı alındı. Ödenmiş Scrmayc vc Ycdck Akçclcr KOr .• l l • £ L. II 1982 1983 ir fî 1984 1985 /} 1986 'C monitör t İ 19H2 1983 8.870 8.565 1 418 853 1984 10.783 18.032 2.040 1.764 1985 18.831 31.039 3.234 2.462 j Jajtarqfi Sporda) Genel Müdürlük: Cumhuriyet Bulvarı 67 35214 lzmir Tcl: (51) 25 03 90 ( 10 hat) Teleks: 53602 egbm tr Krcdilcr (mdyon TL) Mıvduat (D.T.II.dahil)(milyon IX) Ödcnml} Sermaye vc Yedek Akc.clcr (nıilyon Tl.) Kâr (milyon TL) 5.647 7.099 663 622 su'na birinci aşamada başanlı olan 30 kursiyer katılıyor. Kursla Tevfik Eroğlu'nun yardınıcılıklannı hiıat Özlürk ve Atilla Yüzcc yapıyor. Kursun teorik derslcri Trabzon Lisesi konferans salonunda. uygulama ise Avni Akeı Stadı ile Yavu/ Selim sahasında yapılacak. BugUn 19 Mayıs Spor Salonu'nda yapılan kurs açılışına Trabzonspor Asbaşkanı Nizamettin Algan, Teknik menajer Ahmet Suat özyazıcı da katıldı. 1986 24.925 39.535 5.017 2.477 BANK (•) 30 Haziran 1986 urihi itibariyle Encbank'ın, bagımsız murakabc kuruluşu Arthur Andcrsen Lıd. tarafından. dünya çapında kabul görmüş standartlara uygun olarak denetlenmi} 1984 vc 1985 bilanvuları (,cnıl Müdürlük adrcsindcn tcmin cdilcbillr. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) tstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı İbrahinı Bodur'un, SHP Genel Sekreter Yardımcısı Cüneyt Canver için "devşirme mebus" deyimini kullanmasııid tepkiler sürüyor. TBMM Başkanı Necmettin Karaduman, Cüneyt Canver'in bu nedenle çektiği telgrafı yanıtlarken, "Meclisin her üyesi şerefle seçilerek parlamentoya gelen milletin lemsilcileridir" dedi. İbrahinı Bodur, Cumhuriyet'e Şahinkaya'nın şirketleriyle ilgili ortakhğı konusunda bilgi verirken, Şahinkaya ile ilgili iddiaları bir soru önergesiyle Meclise getiren Canver için "Bu adam devşirme mebusluktan gelmiş, demokrasi havarasi kesilmiş. Herkes, hakkında kuşku uyandıracak şeyler söylüyor" sözlerini kullanmıstı. Canver de, kendisi hakkında tazminat davası açacağını bildirmişti. TBMM Başkanı Necmettin Karaduman, Bodur'un, "devşirme mebus" sözleriyle ilgili olarak, Cüneyt Canver'in kendisine çektiği telgraf konusundaki düşüncesini, ANKA muhabirinin sorusu üzerine şöyle açıkladı: "Sayın Canver'in telgrafı henüz bana ulaşmadı. Haberi gazetelerde okudum. Şunu özellikle belirteyim ki, TBMM'nin her Uyesi şerefle seçilerek parlamenloya gelen milletin lemsilcileridir. Gazetelerde okudugum haberi n dogruluk derecesini ögrenecegim. Eger böyle bir söz sarfedilmişse, bunu Uzüntü verici olarak nilelendirdigimi belirtmek isterim. Sayın Canver'in telgrafı bana ulaştıgı zaman, gerekli iocelemeyi yaplıktan sonra kendisine bu konuda clbetle bir cevtp vereceginı." Karaduman: Bodur'un sözleri üzüntü verici