Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 AĞUSTOS 1986 HABERLER CUMHVRtYET/U EcevitLer'in gece mitingi ŞENOL KONUKÇU YAVUZ ŞİMŞEK DSP'nin Alibeyköy ve Bayrampaşa'da düzenlediği kahvehane toplantılarında konuşan Biilenl Ecevit,, Başbakan üzal'ı sert şekilde eleştircrck, "Ozal benim sırtımdan demokrallık laslamasın" dedi. Işçilerin yoğun olduğu kalabalıklara seslenen Ecevit, anayasada işçi haklanna getirileıı kısıllamalara değinirken, "Isçllerin ve sendikalann slyasetle ugraşmalarının zorunlu oldugunu" söyledi. Başbakan özal'ın aklının enflasyonun hızını kesmeye yeteceğini, ancak bilinçli olarak bunu yapmadığını savunan Ecevit, " 100'e yakın fonlarda 3.5 trilyon lira toplandıgını, bunlann Başbakan ve DPT Müstesan olan kardeşl larafından her türlü denetimden yoksun olarak barcandıgını" söyledi. DSP'nin lstanbul milletvekili adayı sanayici Murtaza Çellkel'in evinden eşi DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, Genel Sekreter Adana Milletvekili Nuri Korkmaz, Ankara milletvekili adayı Haluk Ozdalga, Gaziantep milletvekili adayı SUIeyman Koyuncugil ve tsveçli sendikacı Uif Asp ile birlikte Uç otomobillik bir konvoyla Alibeyköy'e hareket eden Bülenl Ecevit'i Çağlayan'da 50 otomobillik bir konvoy karşıladı. Çağlayan'dan Kâğıthane'ye inen yol üzerinde bckleyen partililer, Ecevitler'e, "Halkçı Ecevit", "Babanuz kurtar bizi", "Gönlümüz sende", "Ecevit yalnız degllsln" şeklinde sloganlar atarak tezahüratta bulundu. Silahtar'da Ekerler Demir Çekme Fabrikası önünde otomobilinden inen Ecevit, burada işçilerle bir süre görüştükten sonra 34 F 6499 plakalı açık kamyonetin üzerine eşi ile birlikte binerek toplantı yerine kadar böyle geldi. tşylerleri önünde bekleyen bazı işçiler Ecevit'in yanına giderek kucaklayıp öpmeye çalıştılar. Lacivert pantolon, açık mavi gömlek ve mavi üzerine kırmızı beyaz desenli kıyafeti ile kürsüden güvercin uçuran Ecevit'in Alibeyköy ve Bayrampaşa'ya gelişinde ve gidişinde izdiham meydana geldi. Ecevit, konuşmasının başında işçi haklarına degindi, "işçi haklarının demokrasl adı almtında daracık bir rejinıin dort duvan arasına sıkısünlmak istnıdiglni" belirtti ve "Eski haklannızdan daha fazlasını birleşerek alacaksınız ve bir daha o haklara hlc kimse el süremeyecektir" dedi. DSP'ye kendisine konuşma fırsatı verdiği için teşekkür eden Ecevit, bu konuşmalarından ötürü özal'ın kendisine bir pay çıkartmak istediğini, "TUrkiye özgür olmasa Ecevit konuşabilir miydi?" dediğini, gazctecilerin Ecevit'e soruşturma ve dava açıldıgını hatırlatmalan üzerine de "Ben ona kanşmam, kanunlar oyle emrediyor" dediğini anlattı ve şöyle devam etti: "Oysa ben hakkımda soruşturma açılacagını bile bile konuşmaya devam edîyorsam bu, Türklye'nln özgür bir ülke oldugunu gostermez. Olsa olsa benim ozgür bir insan olduğumu gösterir. Ben, özal Başbnkanken degil, slvil bir hükumet varken degil, askerler işin hasındayken de yine bildlgim gibi konusuyordum, yazıyurdum, hapishaneye girmeyi de göze alıyorduın. Türklye'de askeri yönetim varken de mi demokrasi vardı? Askerler bile bunu iddia etmiyorlardı. Sovyetler Birligi'nde hapse atılmayı göze alan bazı kimseler diledikleri gibi konuşup yazıyorlar, ama Özal'ın mantıgına göre Sovyetler Birligl'nin de özgür bir Ulke olması gerekir." Bülent Ecevit, bu seçim dönemi sonunda soruşturmaların devam etmesi ve bunlardan birinden 3 aya mahkum olması halinde ömür boyu seçilme hakkını yitireceğini belirtti. Ecevit, konuşmasını şöyle sürdürdü: "O çok demokratik anayasada ve yasalarda bir madde var. Buna göre, herhangi bir kimse degisik suçlardan toplam bir yd hapse glrerse ömür boyu secilme hakkını yitirlyor. Affa ugramış olsa bile... Şimdi bazı kimseler, polilikacılar, gazeteciler, eski dostlar, siyasi haklarım iade edilsin diye mucadele ettigimi sanıyorlar. Oysa ben 3 ay daha mahkum olsam, geride 9 aylık mahkumiyelim daha var, etti mi bir yıl. Ömrüm boyunca anayasamn geçici 4. maddesi kalksa da benim secilme hakkım olmayacak. Fakat bu benim umurumda degil, yaşım 60. Milletvekilllginde, basbakanlıkla gözüm yok." Secilme haklarına getirilen kısıtlamalan anlatırken Ecevit, "Isle Özal'ın metheltigi demoknısi..." diye konuştu. Ecevit, anayasaya yalnız eski politikacılara yasaklar getirdiği için karşı olmadığını belirlcrck, "Ben bu anayasaya halkın haklannı, işçinin, çalışanlann haklannı kıstıgı için karşıyım" dedi. özal'ın, sendikaların politikayla uğraşmamaları yolundaki beyanlarına da değinerek şöyle devam etti: "Sayın özal, sendikalar, Işçller, ben politikayla ugraşacagım diyorlarsa bana hiç gelmesinler diyor. Yani işçi haklan için Özal'a asla gitmcyeceksiniz, kabul etmiyor. İhlimal vermiyorum, ama kazara ANAP'a oy vermeyi düşünen tek bir işçi valandaş hfllfl kaldıysa, ona söyleyin bana gelmesin diyor..." Ecevit'in bu sözleri alkış alırken, bir işçi "Haklanmızı alınz" diye bağırdı. Ecevit, "Tabii alacaksınız" diye konuştu. İşçi haklarına getirilen kısıtlamaları somut örnekleriyle anlatan Ecevit, işçilerin ve sendikaların siyaset yapmalarının zorunlu olduğunu vurguladı. Gene sözU ö/al'a getirerek, "İsciler, sendikalar dış poliükayla Ugilenmemellymiş. Oysa, dıs politikayla holdlngler, askerler Ugilenlyor Pakistan durulmuyor (Bastarafı 1. Sayfada) bildirdi. Amroh, ölüm olaylarının 25'inin Sind, 15'inin de Pencap eyaletlerinde meydana geldiğini belirtti. ö t e yandan a.aînın Karaçi kaynaklı haberine göre Pakistan Dışişleri Bakanlığı sft/.cüsü bazı yabancı ülkelerin tutuklanan muhalefet liderlerinin serbest bırakılmaları için yaptıklarını "Paklstan'ın içislerine müdahale" olarak niteledi. Açıklamasmda hiçbir ülkeyi isim vererek suçlamayan sözcü, bu tür isteklerin devletler arasındaki iyi ilişki kurallarıyla bağdaşmadığını belirtti. AP Ajansı, gösterilerin dün sabah yeniden başladığını, Karaçi kentinde otobüslere taş atan ve bir benzin istasyonuna saldıran 200 kadar gencin toplum polisleri tarafından dağıtıldığını bildirdi. Kairpur kentinde de yürüyuş yapan 1500 kadar gösterici, güvenlik güçleri tarafından cop ve gö7 yaşartıcı bombalarla dağıtıldı. Bu arada tslamabad, Rawalpindi ve Lahor kentlerinde de gösterilerin yapıldığı, gelen haberler arasında. AP, ülkenin bellibaşlı kentlerinde binlerce asker ve toplum polisinin sokaklarda nöbet tuttuğunu, ancak gösterilerin yine de önlenemediğini bildiriyor. Göstericilerin tren istasyonlarını yakmalan yüzünden demiryolu ulaşımında büyük aksamaIar olduğu, Pencap ve Sind'de istasyonların askerler tarafından korunduğu bildiriliyor. Muhalefet ise geçen hafta tutuklanan Benazir Butto ve 500'den fazla muhalefet lideri serbest bırakılıncaya kadar gösterileri sürdüreceklerini açıkladılar. Muhalefet, Devlet Başkanı Ziya OlHak'ın çekilmesini ve seçimlerin yapılmasını istiyor. Hükümet ise, 1990'dan önce seçim yapılmayacağını söylüyor. Göstericilerin, tren istasyonlarının yanı sıra bankalara da saldırmaları yüzünden dün bircok banka kapalı kaldı. Bu arada bazı resmi binaiarm da kızgın göstericiler tarafından yakıldığı bildiriliyor. Pakistan'daki olaylara ilişkin diğer bir gelişmede ABD, tutuklanan muhalefet liderlerinin serbest bırakılmasını istedi. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Charles Redman önceki akşam yaptığı açıklamada "Paklstan'da gözallına alınan siyasal liderlerin serbesl bırakılacagını ve ülkenin parlamenter deınoknısi yolunda yiirüıneye devam edeccgini umut ediyoruz" dedi. A P FX)TOCRAFÇISI DÖVÜLDÜ Karaçi'de dün AP'nin fotoğrafçısı ile bir Kanadalı gazetecinin olayları izlemeye çahşırken, yanlarına yaklaşan bir grup tarafından dövüldüğü ve daha sonra polisçe gözaltihj alındığı bildirildi. Olaylar durulmuyor (Baştarafı 1. Sayfada) kaydediyor. International Herald Tribune'a göre, hükümetin geçen hafta muhalefet liderlerini tutuklaması, şimdiye kadar politik manevralarla devam eden siyasal güç mücadelesini, kanlı sokak çatışmalarma dönüştürdü. Böylece Pakistan'daki olaylar ansızın değişik bir nitelik kazandı. Nitekim, A BD yö'netimi de şiddet olaylarına yol açacağmı tahmin ederek, Pakistan'da muhalefet liderlerinin tuluklunması karşısında hoşnutsuzluğunu belirtmişti. International Herald Tribune, Pakistan'da olaylarm bu yönde gelişmesinin Reagan yönetimini de güç durumda bıraktığını biidiriyor. Pakistan Başbakanı Muhammed Han Junego'nun geçen ay A BD gezisi sırasında Ronald Reagan, Junego'nun ulkede demokrasiye dönüş için harcadığı çabalardan övgü ile söz etmisti. Junego da ABD gezisi sırasında Pakistan'ın 9 yıllık sıkıyönelim döneminden sonra artık emin adımlarla demokrasiye dönmekte olduğunu sık sık vurgulamıştı. Junego, bu konuşmalan ile ESKtSl GİBİ DSP'nin dün akşamki iki kahvehane toplantısında Ecevitler moral aldılar. tsçi kesimlerinin yoğun olduğu semtlerdeki konuşmalannda Bülent Ecevit "hiçbir demokraside işçlye siyasetin yasaklanamayacağını" söyledi. (Fotoğraflar: UĞUR GÜNYÜZ/TARIK ERSOY) lar. Dıs potitikada dışişleri bakanından da cok, başbakandan da cok, tjenerallerden de çok işçiler ilgileneceklerdir. Hiçbir Tıirk işçislnin bundan sonra ö z a l ' a gidecegini, ANAP'a oy verebileceglni lasavvur bile edemiyorum. Çünkii, kendisini yıkmıs, kendi haklanndan vazgeçmis olacaktır." Bülent Ecevit, Özal'ın aklının bu enflasyon hızını kesmeye yettiğini, ama bilhassa yapmadığını belirterek, "tşçiye ücrel artısıyla, köylUye laban fiyatıyla verdigi uçbeş kuruşu onlann cebinden iki katıyla alabilmek için hı/ını kesmiyor" dedi. "Hiçbir demokraside işçiye siyasetin yasaklanamayacağını" vurgulayan Ecevit, holdiDglere de çattı. Bir işadarmmn KKTC'de çok sayıda parti olmasını eleştirmesine karşılık özal'ın bunlara gereken yanıtı vermedigıni belirlerek, "KKTC'nin bagımsızlıgıyla alay edilemeyecegini" söyledi. Türkiye bütçesinin 7.5 trilyon olduğunu hatırlalan Ecevit, fonlarla 3.5 trilyon toplandığına dikkati çekti. Bunlann tumüyle denetimden yoksun olduğunu, Basbakanla DPT müsteşarı olan kardeşinin "harcadıgım" söyledi. Ecevit, "Hangi batakrı isadamına kaç milyon verdiklerini ben, si/ler, TBMM, Sayışlay bileıniyor. O fonlardan dagılılan paralardan yemlenen bazılan Hasbahçe'deki sandal seıasına 100 bin lira bUet alıp gidebUiyoriar. özal, o fonların hesabını millete verecektir" şeklinde konuştu. FakFukFon ile tapu tahsis belgeleri üzerinde de duran Ecevit, şöyle konuştu: "Ozal hak vermiyor, bagış verlyor. Devletin parasıyla halkı kendisine kul elmek istiyor. özal'ın taktigi bülıın milleti kendine baglı, kendine borçlu, kendinden bagış bekleyen bir duruma getirmektir." Geçmiş konuşmalarının aksine SHP'yi fazla eleştirmeyen Ecevit, SHP'nin 1982 Anayasası'na karşı tutumuna değinerek, "SHP'liler kusura bakmasınlar, güvercin yol açmazsa muhalefetle önderlik yapamazlar" dedi. "BENİM SIRTIMDAN DEMOKRATI.IK TASLAMASIN" Ecevit, Bayrampaşa konuşmasında da işçilerin, sendikaların teröre bulaştıkları konusunda yargılamalar sırasında hiçbir kanıtın bulunamadığını, ancak pek çok işadamının teröre bulaşmış örgütlere binlerce lira yardım yaptığırun basında açıklandığını söyledi. Ecevit, kendisinin bu seçim kampanyasında konuşmasının özal tarafından "demokrasinin işareti" olarak nitelendirilmesini eleştirirken, "Bu dunım Türkiye'nin özgür bir Ulke olduğunu gostermez. Ancak benim bedellni ödeyerek, hapse girmeyi göze alarak konuşan özgür bir insan oldugumu gosterir. Sayın Özal benim sırtımdan demokratlık laslamaya kulkmasın. Ben konuşuyorsam, hapse girmeyi goze aldıgım için konuşuyorum." Ecevitler, bugün saat 18.30'da Zeytinburnu'nda konuşacaklar. ABD Kongresi'ni de etkileyip, ülkesine yardımm eksiksiz çıkmasını sağlamayı amaçlıyordu. Pakistan'daki son olaylar hem Reagan'ı hem de Junego'yu güç durumda bıraktı. öte yandan, muhalefet lideri Benazir Butto'nun da, mücadelenin bu denli erken sokağa dökülmesini istemediği belirtiliyor. International Herald Tribune'unPakistan muhabihne göre Bayan Butto ile kurmayları mücadeleyi sonbaharda sertleştirmeyi düşünüyorlardı. Böylece, tabanlarını genişletmek için daha fazla zamanları olacaktı. Hükümet ise, demokrasiye dönülmekte olduğu yolundaki izlenimin bozulmaması için siyasal mücadelenin'. sokak çatışmasına dönüşmesini] istemiyordu. Ancak, geçen haf\ ta muhalefet liderlerinin tutuk • lanması ve birçok göstericinin öl. dürtilmesi, Pakistan'daki olayla', ra yeni bir nitelik kazandırdı. International Herald Tribune,'. Benazir Butto'nun Pakistan' Halk Partisi içindeki ABD düşmanlıgmı yumuşatmaya çalıştığını, ancak son olaylarm bu düşmanlığın hızla artmasma yol açabileceğini belirtiyor. Alibeyköy ve Bayrampaşadan notlar Bülent Ecevit özlemL DENİZ SOM Bayrampaşa Yıldmm Mahallesi'nde Şehil Kamil Balkan Caddesi üzerinde Dostlar Ktraathanesi'nin önti. Saat 21.00. Hava çoktan kararmış. Yolun ortasma asılmış "beyaz güvercin "li mavi bayraklar renkli ampullerin ışığmda sallanıyor. Kahvenin içi, dışı, cadde, caddenin iki yanındaki binaiarm balkonları, caddeye çıkan sokaklar insan dolu; kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk. Çocuklardan biri kosturup duruyor. Kosarken de "Ecevit geltyor" diye avaz avaz bagırıyor. Yolunu kesip soruyoruz, ' 'Ecevit klm ?'' diye. 910 yaslarındaki ilkokul Oğrencisi zmk diye durup yüzümüze bakıyor, "Ecevit'i tanımıyor musun?" gibilerinden. ' 'Klm bu Ecevit?'' diye ısraredince, "Ecevit işte, Ecevit" diyor ve koşarak Oteki çocuklarla birlikte Ecevit 7 karşılamaya gidiyor, Bülent Ecevit, otomobilin içinde bir izdihamla kıraathaneye gelip de eşi Rahfan Ecevlt'ten sonra konusmaya başlaymca caddede bir dalgalanma oldu. Bir baba çocuğunu strtına aldı, bir başkası omzuna oturttu, yaşlı bir adam fırlayıp ağaca tırmandı. arkadakiler öndekilere bağırdı. Herkesin amacı Bülent Ecevit 'in yüzünü görebilmekti. Akşam üzeri Ecevitler, Alibeyköy 'de Adem Babanın Yeri diye bilinen kahvedeydiler. Alibeyköy'e de izdihamla gelmişlerdi, ama Yıldmm Mahallesi çok daha kalabaltktı. Alibeyköy 'de Cami A rası Sokağı 'ndan geçip 510 metre ilerdeki kahveye bir pikabın üstünde gelmeleri 10 dakika, konuşmadan sonra caddeye çıkmatan 15 dakika sürmüştü. Bülent Ecevit, Alibeyköy'de konuşurken kimileri kahvenin önünden ayrılıyordu. Dinleyenlerden biri, ayrılan birine "Hayrola?" dedi. Aldığı yanıt ilginçti: "Maksat yüzünü görmekti." "Halkçı Ecevit" diye bağıranların, seslerinde de bir "özlem " seziliyordu. Toplulukta herkes Ecevit için bağırmıyordu, hatta alkışlamıyordu ama Alibeyköy 'de de Bayrampaşa'da da toplananlar Ecevit'i özlemifti. Kimileri "Ecevit yalnız değtlsin" diye bağınyordu, kimisi "En büyük Ecevlt" diye. "En büyük Ecevit" slogam atılınca Ecevit müdahale etti: "En büyük Allah, sonra halk." tzmir'de de böyle söylediği için bazı "devrtmct yazarlar"m kendisini eleştirdiğini söyleyen Ecevit, "Böyle demeseydim, o zaman da Ecevlt kendint en büyük llan etti diyeceklerdl" şeklinde kendini savundu. Alibeyköy'de toplananlann çoğu işçiydi. Bayrampaşa'da ise Yugoslav göçmeni. Ecevit, her iki konuşmasmda da sendikalardan söz etti, sendikal haklann kısıtlanamayacağını anlattı ve Bulgaristan sorununa değindi. En çok alkısı da bir başbakan olarak Moskova'ya gitmis olsa, büyükelçiliğimize sığınan Süleymanov'u Türkiye'ye getirmeden uçağa binmeyeceğini söyleyince aldı. En çok Başbakan özal'a çattt. Özal'ın demokrasi anlayışını oldukça sert bir dille eleştirdi. Ama muhalefet partisi SHP'ye de çatmayı ihmal etmedi. Ve kalabalığın arasında dolaşırken, Ecevit'i dinleyenlerin zaman zaman ana muhalefet liderinin de böylesine bir muhalefet yapması gerektiği üzerine konuştuklan kulağımıza geldi. Ecevit'in hükümeti eleştirirken, güncel konulardan, gazetelerde yer alan haberlerden yola çıkarak yaptığı konusmalar halkın ilgisini çekiyordu. Rahşan Ecevit ise DSP Genel Başkanı olarak, elindeki yazılı metni okuyarak konuştuğu için pek ilgi görmedi. Rahşan Ecevit 'in ince ses tonu ile vurgulamalara önem vermeden elindeki metni okumasma ses düzeninin de zayıflığı eklenince... DSP'nin dün Alibeyköy 'de başlayan ve Bayrampaşa'da biten, bugün de Zeytinburnu'nda devam edecek kahve konuşmalarmda, daha doğrusu kahve önü mitinglerinde en heyecanlı kişi kuşkusuz, partinin lstanbul milletvekili adayı Murtaza Çeltkel'di. Kahve konuşmalarmda Çelikel de söz aldı, kısa konuştu. Heyecandan sesi bile tıthyordu. Bir ara, "Altı yıldtr asker oğlu bekler gibi, Ecevlt7bekllyorsunuz"dedi. Gece bittiği zaman, Cumhuriyet muhabirleri Çelikel'e ne hissettiğini sordular. Aldıkları yanıt, "Görüyorsunuz Ifte, halk malına sahip çıkıyor'' oldu. Bayrampaşa Yıldmm Mahallesi'n Güneydoğuda 35 PKK'cı Kayınpeder affetmiyor çember altına alındı (Baştaraft I. Sayfada) Ilaber Merkezi Geçen cuma günü Irak topraklarında bölücü çetelere karşı düzenlenen hava harekâtının ardından başlatılan takip ve arama operasyonları sürdürülüyor. Takip sırasvnda dün 35 PKK militanı çembere alınırken yakalanmaları için bölgeye takviye birlikler sevkedildi. Hakkâri'nin Ultıdere ilçesine bağlı Uzungeçit bucağının dağlık kesiminde Uçü kadın 35 militanın görüldüğüne ilişkin alınan bir istihbaratı değerlendiren güvenlik güçleri Tanin Dağı çevresinde geniş güvenlik önlemleriyle bölücüleri çembere aldılar. Bölgedeki birlikler, ikinci bir harekât için hazır bekletilirken, önceki gün yayımlanan "ikinci operasyon yapıldığı" yolundaki haberlcr doğruluk kazanmadı. ö t e yandan AP'nin haberine göre Atina'da faaliyet gösteren Kürt Kurtuluş Cephesi adlı bir örgüt, Türkiye'yi Avrupa İnsan Haklan örgütü'ne şikâyet edeceklerini bildirdi. Örgüt adına Atina'da basın toplantısı düzenleyen ve adının Mehmet Silopi olduğunu söyleyen kişi "Giineydogu Anadoludaki olayların araştmlması için, Uluslararası Af Orgütii ile Avrupa Parlamcntosu'na başvuracagız" dedi. Sözcü, Türk uçaklarının geçen hafta Irak'ta bölücü teröristlere düzenledikleri saldırıda da düzinelerle kadın ve çocuğun öldüğünü ileri sürdü. ANKA'nın haberine göre aynı yasadışı örgüt üyeleri Yunanistan'ın yanı sıra Belçika ve Danimarka'da toplantılar yaparak Türk uçaklannın lran'a yaptıkları operasyonda kayıp vermediklerıni öne sürdüler. a.a. da Brüksel çıkışlı haberinde Güneydoğu Anadolu'daki bölücülerin temsilcisi olduklarını iddia eden üç kişinin dün bir basın toplantısı düzenlediğini duyurdu. "Kürdislan Komiteleri" adına konuştuğunu söyleyen, ancak ne PKK'nin ne de başka bir örgütün temsilcisi olmadığını belirten Ejder adlı kişi, " G ü neydoğu Anadolu'daki olaylann Türk hükümetinin belirtligi gibi dışardan desteklenen, bir kısım ayrılıkçının yarattığı eylemler nitellgi" taşımadığını, "halk tarafından benimsenmiş bir gerilla savaşı olduğunu" iddia etti. başvuruyorlar. Ahmet Güneş'in annesi GUlizar Güneş gözü yaşlı, olayların gelişimini şöyle anlatıyor: "Biz Denizii'ye çok uzak bir orman köyü olan Kurtluca köyiindeniz. Toprağımız olmadıgından Denizii'ye goç etmek zorunda kaldık. Ama ne var ki burada da geçimimizi sağlayamadık. Ahmet Güneş oglumuz 9 yıl önce kardesi Faüh'le Suudi Arabistan'a gitti işçi olarak. Sonra eşi Eşe'yi de yanına aldırdı. 1984 yılının mayıs ayı ortasında geri donme hazııiıklanna başlamış Ahmet. Bankaya yaürdığı 64 bin riyall de çekmiş. 2 gün sonra yurda dönecekken eşi Eşe^ yi evinde öldUriilmiiş ve parası çalınmış buluyor Ahmet. Yetkllller 'karını sen öldürdün' deyip yakahyorlar Ahmet'imi. Kayınpederi af fetmedlği (akdirde şeriat hükttmJerine göre başının kılıçla kesillp idam edUmesine karar veriyorlar. Şimdi çaresJz affedUmesini bekliyonız." Cidde'de yaşayan Türk işçileri de Ahmet Güneş'in suçsuz ol duğunu, çünkü olay sırasında sanığın işyerinde bulunduğunu söylüyorlar. Denizii'ye 1.5 saat uzaklıkta bulunan Kurtluca köyünde oturan kayınpeder Mehmet Çalış ise "Şeriatın kestigi parmak acımaz" diyerek konuşmamayı yeğliyor. Ahmet Güneş'in başının kesilmesini önlemek için resmi makamlar yoğun bir çaba harcıyorlar. Kayınpeder Mehmet Çalış sık sık Denizii'ye çağnlarak damadını affetmesi isteniyor. Dün de resmen açıklanmamasına karşın Vali Vekili Orhan Aytan, Cumhuriyet Savcısı TalÂt Dündar Soner, Emniyet Müdür Vekili Soner Gürel ve Jandarma Alay Komutan Vekili Binbaşı Mustafa Yetim'in kayınpeder Mehmet Çalış'ı çağırarak bir toplantı yaptıkları öğrenildi. Mehmet Çalış'ın damadını affetmemekte direndiği öğrenildi. OMUZLARDA Bülent Ecevit halkı selamlıyor, esi Rahşan Ecevlt de kalabaüğtn arasında. (FotoğraJ: ENDER ERKEK) de Btilent Ecevit, birkaç saat önce anayasaya oy verlr miydtniz?" Gecenin bir vaktinde Yıldırım MaAlibeyköy 'deki konuşmasını tekrarhallesi'nin Şehit Kamil Balkan Cadladt. Ama bir farkla. desi'nden topluca bir tek ses duyul60 bin nüfuslu Yıldmm Mahallesi 12 Eyltil öncesi oylarını hemen he du: "Hayır" men tümüyle CHP'ye vermiş. YuBülent Ecevit, Alibeyköy'de de goslav göçmenlerin çoğunlukta olduBayrampaşa'da da beyaz güvercinğu bu mahallede Ecevit'e karşı bülerle karşılandı. Eskisi gıbı, beyaz güyük birsevgi var. Bu mahallenin oyvercinler uçuruldu, kır çiçekleri veları AP'nin "kazandık" dedıRi serildı. Yıldırım Mahallesi 'ndeki Dostçimleri bile tersine çevirmiş. Caddelar Kıraathanesı 'nin açık penceresinye adım veren Şehit Kamil Balkan, den başını uzatıp konuşurken başı, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Albay Karaosmanoğlu 'nun sancakta pencerenin üst pervazına çarpacak rıymış ve onunla birlikte şehit düs gibıydi. Amapervazın altında Rahmüş. Ve Ecevit, konuşmasına başlar şan Ecevit'in eli vardı ve Bülent Ecevit 'in başı nereye gitse, Rahşan Eceken Çavuş Balkan 'ı rahmetle andı. Sonra bir ara sözü anayasamn özgür vit'in eli de oraya doğru gidiyordu. Bir ara Bülent Ecevit gerı çekildi, balükleri kısıtladığına getirdi ve kendisi konuşuyorsa bunun anayasa ve ya şı pervaza vurmadı, ama Rahşan saların verdiği özgürlükten değıl, ki Ecevit'in avucunun içinde kaldı, "N'oluyor?" gibilerinden arkasına şisel özgürlüğünden kaynaklandığıbaktı, eşi ile göz göze geldıler. Ve günt söyleyip şu soruyu sordu: lüştüler. "Böyle olduğunu bllseydtniz, bu Denizli'de gözü yaşlı bir ana baba ile 4 yaşında Muhammet Güneş'i bırakan Ahmet Güneş bir gelişme olmazsa yarın cuma namazından sonra başı kesilerek idam edilecek. Su diplomasisi (Baştarafı I. Sayfada) oluşturmuş ve iki başbakan arasında kişisel diizeyde de yakın bir diyalog kurulmasına zemin yaralmışlı. Sayın F.lKassemin Şam'dan telefonla sayın başbakanı araması bu diyaloğun bir sonucudur. Gevmişte iki Ulke arasında diyalog bulıınmadığı halırlanırsa, şimdi başbakanların aralarındaki sorunları gorüşebilmek için birbirlerini telefonla aramaya başlamış olınalan bile ilişkilerde önemli bir aşamadır" SURİYE'NİN SIKINTISI Fırat'ın suları, Suriye'nin son dönemde Türkiye'ye dönük yeni yaklaşımındaki en önemli unsurlardan birini oluşturuyor. Karakaya barajının rezervuarlarının dolduruimaya başlanmasıyla birlikte, Suriye, Fırat nehrinden kendisine gelen su miktarında önemli bir azalmanın meydana geldigini belirterek, şikâyetçi olmaktaydı. Geçen yıl Suriye'de Fırat üzerinde bulunan barajların su seviyesinin düşmesi nedeniyle elektrik üretimi azalmış ve ülkede büyük çapta elektrik kesintisinegidilmişti. Konu, son olarak Suriye Başbakanı ElKassem'in geçen mart ayında Ankara'ya yaptığı ziyaret sırasında ele alınmış vc Turgut özal kendisine Türkiye'nin Suriye'nin su ihtıyacının göz önünde bulunduracağı konusunda güvence vermiş ve yaptığı açıklamada "Biz Karakaya barajını dolduruncaya kadar Suriye'nin çektigi su sıkıntısını telafi etmeyi prensip olarak kabul etlik. Karakaya doluncaya kadar elimizden gelen kolaylıgı gösterecegiz" demişti. Türkiye, Fırat suları konusunda, Suriye'ye anlayış gösterirken, bu çerçevede Suriye de sınır güvenliği konusunda Türkiye'nin şikâyetlerini dikkate alan bir tutum izlemeye başladı. Suriye hükümetinin son dönemde Türkiye'nin sınır güvenliğine ilişkin rahatsızlıklarının giderilmesi yolunda herekete geçtiği ve bazı somut önlemler aldığı biliniyor. Başbakan Turgut özal da, Irak'ta yapılan harekâttan sonra düzenlediği basın toplantısında Türkiye sınmnda herhangi bir sızıntı olmadığını bildirmiş ve "Bu sınırda gidip gelen yok" demişti. TEŞEKKÜR Etim NEZAHAT GÜVENTÜRK'ün ani rahatsızlığı sırasında gösterdiği yakın ilgiyi ömür boyu unutamayacağız. / Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanı Prof. Tbp. Tuğgeneral Sayın ÇETİN GÜLER'e, Doç. Op. Dr. Yb. Sayın AHMET BATKIN'a eşimin safra kesesi ameliyatını büyük bir maharetle gerçekleştiren usta elli, tatlı dilli ameliyatın başarısında büyük katkısı olan ekibi Demîrel: Pişman ederim (Baştaraft I. Sayfada) tığı sohbet konuşmasında, TUrkiye'nin 1960'tan sonra bir anarşi dönemine girdiğini, bunun nedenlerini tahlil etmeye gerek olmadığını söylemiş, "Eski siyasilerin bunda rolü var mı yok mu münakaşa edllir, ama roUeri olduğu Inkflr edilemez" demişti. Kapatılan CHP'nin Genel Başkanı Bttlenl Ecevit dün Istanbul'da katıldığı kahvehane toplantılarında özal'ın kendisini suçlamasını eleştirdi ve özal'a hakettiği cevabı bugünkü konuşmasında belgelere dayanarak vereceğini söyledi. özal'ın en kötü anlamda bir "anarşist" olduğunu kanıtlayacağını belirten Ecevit şöyle konuştu: "BugünkU gazetelerde okudum. Sayın Ozal 1980 öncesi Genel Başkanı oldugum CHP'ye de tam anlamıyla çamur atmıs. Bayramdan önce işçilere çamur atnuştı, sendikalara çamur atmıştı. Bayramın hemen ertesi günü bana ve CHP'ye çamur atmıs, 1980 öncesi kargaşalarda Ecevit'in ve parlisinin rulıı vardı diye. bunu söyleyen bir başbakan. Şimdi dinlemeye mccbur. Türk adaletinin, kendi agzından degil, hem de askeri savcılann agzından belgelere dayanarak Başbakan özal'a haketligi cevabı yann verecegim arkadaslar. O kadarla da kalmayacak. Anarsinln ne anlama geldigini hangi anlamlara geldigini, anlalacugım ve özal'ın en kölü anlamda bir anarşist olduğunu kanıllayacagım." Ecevit kahve toplantı.sından önce DSP lstanbul adayı Murtaza Çellkel'in evinde gazetecilerin sorusunu yanıtlarken, " ö z a l ' ı tipik bir anarşişt" olarak niteledi ve özal'ın kendisine "kavgacı" dediğinin anımsatılması Üzerine "Hayır hayır anarşisl diyor. Bugünku konuşmamda anarsistin taıiflerine yer verecegim" diye konuştu. Süleyman Demirel de özal'ın kendisini suçlayan sözlerinin anıınsatılması Üzerine meselenin henüz tam gelişmediğini belirtti. Demirel şunları söyledi: "Hele biraz gelişsin. Beyanın sahibi tam ortaya çıksın bakalım. Bu sözler şayet söylenmis ise önemsemiyonım. Çünkii bunlargerçek degildlr. Bu konuda bir tartışma açmak istemiyorum. Ama mecbur kaursam, elbette konuşurum. Bu so/leri söyleyen kim olursa olsun pişman ederim. Gerçekten pişman eılırim." Yrd. Doç. Op. Dr. Bnb. Sayın SUHA AYDIN'a Op. Dr. Tgm. Sayın NAİM MEMMİ'ye Anestezi ekibi Doç. Dr. Yb. Sayın UĞUR ORAL'a Uz. Dr. ATĞM. Sayın JOSEF KESECİOĞLU'na Cerrahi Teknisyen Ast. Sb'lar, Sayın ERCAN ERÇELİK, Sayın MEHMET YAKAR Cerrahi Yoğun Bakım Hemşiresi Sayın SİBEL ÖZBALCI'ya ailem ve kendi adıma en içten teşekkürlerimi arz ederim. Tanısı Kolay Tbdavisi Kesin ÇağdışıBirHastaltğ. Vfatotmeyi Amaçlıyoruz! EM. KORG. FARUK GÜVENTÜRK BIZE YARDIM ECHNIZ M 57271«eS72«1JJ/SO T.CZkMlBwtı.TUMlatı 7013 CÜZZAMU SAVAŞTA