25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yönetmeliğin yeminli teknik büroya ilişkin 67. maddesinin 7. fıkrasında aynen, "Yeminli Teknik Bürolar, Bakanlığın gerekli gördüğü hallerde Maden Kanunu gereğince ruhsat sahiplerinin verdiği beyanlarda yer alan bilgilerin, yerinde tetkik ve incelemelerini yaparak gerçek olup olmadıklannm araştırüması görevlerini yürütürler" denilmektedir. Böylece bu bürolara devlete özgü görev yönetmelikle verilmektedir. (Türkçe Sözlük'te, Arapça kökenli tetkik karşıbğı inceleme ve inceleme karşılığı da incelemek eylemi, tetkik olarak açıklanmıştır. Yönetmelikteki "...yerinde tetkik ve incelemelerini yaparak.!' seklindeki aynı anlamda Arapça ve Türkçe sözcüklerin birbirini kovalaması dilimize ilişkin yeni tutumun dikkate değer bir örneği olsa gerektir..) Ruhsat sahibinin devlete karşı yaptığı bir beyanın yerinde incelemeler yararak doğruluğunun araştırılmasının devletin asli ve sürekli ana görevlerinden olduğu yadsınamaz. Bırakalım Maden Kanunu'nu anayasa gereğince bu görevin memur eliyie gördürülmesi zonmludur. Esasen Maden Kanunu'nun yukanya alınan maddesinde de denetim ve gözetim görevinin bu bürolara verilemeyeceği açık ve seçik olarak vurgulanmıştır. Böylece, yasal dayanağı olmayan ve anayasanın hükmü ile de bağdaşmayan bir görevin yönetmelikle bu yeminli bürolara verilmesi açık bir çelişki oluşturmaktadır. İşleyişin yasal bir çerçeve içine alınması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Kaldı ki, Maden Kanunu'nun denetime ilişkin 11. maddesi: "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, maden haklan ile ilgili bütün faaliyetlerin yürütülmesini ve vedbeİerin yerine getirihnesini kontrol ve denetimini yapmak ve yönlendirmek için teknik ve mali konuları yerinde incelemek maksadıyla ihtisaslaşmış diğer devlet kuruluşlanndan da yararlanarak inceleme raporu hazırlatır.:' hükmü ile yeterli bir denetim mekanizmasını esasen oluşturmuştur. Uzmanlaşmış devlet kuruluşları da aym kanunun 3. maddesinde Maden Dairesi, MTA, TKİ, TTK, ETİBANK, EİEİ, DSİ, TEK, vb. olarak sayılmıştır. Devlet adına böyle bir denetim örgütü öngörühnüş olup yukanda açıklandığı gibi dayanaksız bir yönetmelik hükmü ile yeminli bürolara "denetim ve gözetim" gibi bir görevin verilmesindeki çelişki bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Maden Kanunu'nun 11. maddesiyle oluştunılacak denetim görevlilerinin masraflarına ilişkin olarak anılan yönetmeliğin 20. maddesinde, "Denetim ve kontrol için görevlendirilen personele, fatura ve belgeye bağlanmak kaydı ile birinci sınıfı geçmemek üzere otel, yiyecek (içki hariç) giderleri; kontrol ve denetim gereği yapılan yol masrafları; teknik ve mali konulan yerinde incelemek maksadı ile yapılan harcamalann bedeli ve 1. derece devlet memunına verilen harcırah ödenir" hükmü getirilerek bunun aynı kanunla oluşturulan Madencilik Fonu'ndan ödenmesi öngörühnektedir. "Aynı yönetmeliğin yeminli bürolara ilişkin 67. maddesinin 8. fıkrasında bu büroların çalışmalannın sonunda ahnacak ücretin fondan ve 20. madde esaslan içinde ödenmesi kabul edilmiştir. Devlete ait asli ve sürekli görevlerin memurlar eliyie yürütülmesi vaz geçilemez ilke ve hüküm olduğuna göre, anılan yönetmeliğin 52/e maddesindeki yeminli teknik bürolann bakanhk adına yapacaklan hizmetler için Madencilik Fonu'ndan ödeme yapılabihnesini öngören hüküm üzerinde de aynca durulması gerekmektedir. Zira, ruhsat sahiplerinin beyanlannın kontrolü bu bürolara yasal olarak verilemeyeceğine göre bakanlıkça verilebilecek başka tür görevler bulunuyor veya bulunabüiyorsa bunlann açıkça nitelenmesi gerekli olmaktadır. SONUÇ Devletin asli ve sürekli görevlerinden olan denetimin kanunun 11. maddesi gereğince yapabilecekler belirtildikten sonra kamu görevüsi ounadıklan yukanda belirtilen yeminli bürolara yönetmelikle ve yasal dayanağı olmadan bu görevin verilerek karşıhğımn Madencilik Fonu'ndan ödenmesinin olanaksızlığı da ortaya pkmaktadır. Böyle yeminli bürolar oluşturularak ve Madencilik Fonu'ndan yararlanarak geliştirilmeleri gerekli görülüyorsa daha uygun ve açık yasal dayanaklar aranması hukuk devleti ilkesi içinde uygun olacaknr. 23 HAZİRAN1986 Devletin Asli ve SürekJî GörevleriileYemiıdiBürolar Yasal dayanağı olmayan ve anayasanın hükmü ile de bağdaşmayan bir görevin yönetmelikle bu yeminli bürolara verilmesi, açık bir çelişki oluşturmaktadır. İşleyişin yasal bir çerçeve içine alınması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. CUMHURİYETTE^ OKURLARA... OKAY GÖ\ENSİN Platini ve Siyasiler HALtT SALTIK Emekli Yüksek Denetleme Kurulu Başkanı Anayasanın 128. maddesinin ilk iki fıkrası, "Devletin, Kamu îktisadi Teşebbüderi ve diger kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslanna göre yüriitmekle yükiimlü olduklan kamu taizmeüerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memuriar ve diğer kamu görevlileri eliyie göriilür. Memurfaum ve diger kamu göırviOerinin nitelikleri, atanmalan, görev ve jctkileri, taaklan ve yükümliilükkri, ayhk ve odenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir" hükumlerini içermektedir. 1961 Anayasası'run 117. maddesiyle karşılaşünlmasında birinci fıkraya " K a m u îktisadi Tesebbüsleri" ve ikinci fıkraya da "diğer kamu görevlilerinin" ilavesiyle maddenin kapsamı, 1982 Anayasası'nda daha genişletilerek saptanmış bulunmaktadır. 1982 Anayasası'run 128. maddeye ilişkin gerekçesinde de genel olarak memur tanımı yoluna gidilmekten kaçınıldığı ve çalıştınlma biçimlerinin kanun koyucuya bıraİuldığı vurgulanmıştır. M.G.K. Anayasa Komisyonu'nun değişiklik gerekçesinde de "...maddeye Kamu Iktisadi Teşebbüsleri de ilave edilmek suretiyle genel idare esaslanna göre kamu hizmetlerinin gerektiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyie yürütüldüğü hususu vurgulanmış" tır. Böylece KlT'lerdeki memurlar da anayasanın getirdiği ilke kapsamı içine alınmıştır. Ozetle, devletin asli ve sürekli görevlerinin memurlar ve öbür kamu görevlileri eliyie görülmesi kabul edilerek, bunların ayhk ve ödenekleri dahil, nitelikleri, atamalan, görev ve yetkileri, haklan ve yükümlülüklerinin kanunla düzenlenmesi zorunlu bulunmuştur. Yeni 3213 sayılı Maden Kanunu'nda yeminli teknik bürolar kurulması öngörülmüştür. Kanunun tammlara ilişkin 3. maddesinde olduğu gibi 48. madde *de açıkça "denetim ve gözetim dışında yönetmelikle tesbit edilen görevleri yürütmek üzere gerektiğinde yeminli teknik bürolar, Bakanlığın izni ile kurulabilir" denildikıen sonra 6. fıkrada aynen, "Yeminli teknik büroların teskili, bu bürolarda çalışacak personelin nitelikleri, hizmet karşılığı ücret tarifeleri, çalışma esaslan ve diğer hususlar Bakanlıkça çıkanlacak yönetmelikle belirtilir" hükümleri getirilmiştir. Böylece bu bürolarda çalışacakJann nitelikleri ve ücretlerinin saptanması yönetmeliğe bırakıldığına göre; anayasanın 128. maddesindeki emredici hükümler karşısında yani kanunla bunların saptanmadığı göz önünde tutulduğunda; bu bürolardaki görevlilerin kamu görevlisi veya memur sayümadıklan açıkca ortaya çıkmaktadır. Esasen yukanya alınan 48. maddenin 1. fıkrasında da bu büroların "denetim ve gözetim dısmda" islere bakabilecekleri açıkça vurgulandığmdan devletin asli ve sürekli görevleriyie ilişkili olamayacakları ortaya çıkmaktadır. Maden Kanunu'nun verdiği yetkiye dayanılarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca çıkan lan Maden Kanunu'nun Uygulanmasma Dair Yönetmelik 22.8.1985 günlü 18850 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış bulunmaktadır. gece Brezilya karşısında penaltı kaçırarak herkesi şaşırtan Fransız futbolcu Platini'nın Bu ünlü futbolcu, belki çoğu siyasinin kaçırdığı bir gerçeği yakalamış bu sözüyle: Kitle iletişim organlannca sıze atfedilen görüntü ne olursa olsun "gol"ü atamadın mı yanıksın, o gazeteler, TVIer de seni kurtaramaz. Nitekim dünkü spor sayfamızda FransaBrezilya maçı sonrasının Paris'ini anlatan muhabirimiz Sabetay Varol, penaltı auta gidince bir Fransızın "Bu herifi sahalardan kovmalı, bu kadar parayı haybeye kazanıyor" diye bağırdığını aktanyor. Oysa birkaç sanıye once o genç Fransız için belki de dünyanın en önemli insanlanndan biridir Platini. tîfl^amuoyu nezdindeki görüntün ne kadar güçlü ^ olursa olsun, gol atmaya yetmez..." Bu söz, önceki P yanında oturmaktadır, yani konusudur basının. Elbette önce karşıdaki basının gözünde, sonra da onlar aracılığıyla latini de siyaset adamlan gibi masanın karşı tüm insanların nezdinde iyi bir görüntü taşımak isteyecektır. Ama Platini, belki çoğu siyasinin fark etmediğı bir şeyin farkındadır: Golü kaçırınca bütün o "yaratılmış" görüntü yok olur, geriye sadece "kaçırılmış golün acısı" ve tepkileri kalır. Platini'nin bir de şanssızlığı var siyasilere, iktidarlara göre; o gol kaçırdığını gızleyemez, oysa siyasiler, sık sık • kaçırdıkları gollerı, yedikleri golleri gizleyebilirler. asın yıne gundemde. Basın konseyi, Basın Ahlak Yasası tartışılıyor Basın özgürlüğünün güvencelerınin sağlanması, bunun için basının devletçe değil kendince denetlenmesinin yolları aranıyor. Bu iyi niyetli, mesleğin temel nitelikterini koruyucu ve sonuçta ülkemiz demokrasisi açısından önemli bir gelişme olacak gırişimler karşısında ise siyasi yetkililer aynı duyarlığı gösteremiyorlar. Örneğin "Basın konseyinı siz kurmazsanız biz kurarız" deniyor. Örneğin "Yasa çıkaralım, öyle kurulsun basın konseyi" deniyor. Örneğin "Muhabırler haberleri doğru yazıyor, sonra bunlar yazı ışlen yonetıcılerı tarafmdan tahrif edıliyor" deniyor. latini'nin siyasilerden bir farkı daha var. Medyaların konusu olmaktan kaçınamayacağını bilıyor, ama "Sıze rağmen başka bir kişi yaratan medyaların nesnesi olmaktan nefret ediyorum" dıyor Siyasiler için ise tek yol görünüyor: Medyaların nesnesi olmak, ama onların değil, kendı belirlediğın bir başka kişılikle. Yani futbolcunun içtenlıkle yakındığı bir kötü oyunu kendi avantajına kullanmak, kitlelerin önüne olduğundan başka bir kişılikle çıkmak, ama iyi bir kişılikle Oysa doğru çözüm tek: Medyaların sahte kışılıkli "nesneler" yaratmamaları için onlar kadar "konulan" olan insanların da bılinçli düşünmelerı, gundelik davranmamaları, "iyi nesneler" olmaya teşne olmamaları . * Mayıs 1986'da 11 büyük gazetenin gunluk ortalama net satışları soyle oldu: 120 llrahk gazete Cumburlyet 100 Hralık gazeteler Hürriyet MIRIyet Oönes Tercüman Yenl Asır Gunaydın 70 Hralık gazete Sabah ^ M Hralık gazete " tmhat ••' 50 llrahk gazeteler + 122 130 + 621 +277 +234 +232 +64 + 130 147 083 031 797 953 232 + 5 226 +5 •48 •55 +26 382 911 056 641 830 +21 163 19 554 B OKT4Y AKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN Askerük bedeli düşürülmeli Federal Abnanya'nm Münster kenti ve çevresinde yaşayan biz yaklaşık 400 kişiden oluşan askerlik çağındaki gençler ve aüeleri, 24 mayısta yapılan 19 mayıs etkinliklerine ve aym akşam düzenlenen bedelzedeler gecesine katıldık. Bu etkinliklere ve bedelzedeler gecesine katılmamtzm en önemli nedeni; 15 bin markhk ödeyemeyeceğimiz bir bedel alttnda ezilen ve çoğumuzun işsiz olduğu biz gençler ve aUelerinin bu sorunumuzu dile getirip, tepkimizi göstermekti. Bizim sizden istediklerimiz; askerlik bedelinin en fazla 5 bin mark olması, bu paralarla Türkiye'de işyerleri ve öğrenim yerleri açılması ve aynca 18 ay askerlik yapmak isteyen gençlerin Federal Almanya'daki isyerlerini kaybetmelerini önleyen işyeri koruma yasasının çıkmasıdır. 400'E YAKIN ASKERLİK ÇAĞINDAKİ GENÇ Bizler orta ve lise mezunu, tıp fakültelerinde eğitim görerek sertifika almtş, bakanlık tarafmdan sertifikanın geçerliliği onanmış, devlet hastanelerinin çeşitli laboratuvarlannda çalışan personelleriz. Tam Cün Yasası kaldınlıncaya dek bu yasadan yararlandınldık. Her türlü güçlükler içerisinde çahsan ve gece nöbeti tutturularak sorumluluk Yatağan Ölmeye Bırakılmış... "Siz Şahinler köyünde otursaydınız, bağınız bahçeniz asitten yanıp aç kalsaydınız ve üzerinize is ve asit yağsaydı, ne yapardınız?" Muğla'nın Yatağan İlçesine bağlı Şahinler köylüleri Başbakan Özal'a böyle seslenmişler. Yatağan'da ikiüç yıl önce işletmeye açılan termik santral çevreyi kasıp kavurmakta, doğayı öldürmekte, insanları aç ve yoksul bırakmakta, yöreden kaçmaya zorlamakta... Birkaç günlüğüne Muğla'daydım. SHP İl Başkanı Tufan Doğu'nun önerisi üzerine Yatağan'a gitmek üzere yola çıktık. Yılların dostu Naim Kıltç ki birkaç yıldır Gökoya'nın Akyaka köyünde yerleşti ve Muğla SHP Yönetim Kurulu üyesı secildi; SHP Muğla II Yönetim Kurulu'ndan Ali Rıza Koca, Erhan Bayar ve eşim bindik arabaya, doğru Yatağan'a... O sabah değerli dost Şadan Gökovalı bizi alıp önce köyüne götürrnüş, sonra da Zakar'ın en yüce noktasına çıkarmıştı. Gökova körfezi, ovası tüm görkemli güzelliğıyle ayaklarımızın altındaydı. Deniz ve orman... Bu güzellığın içınde insan şaşırıyor. Bir ürperme duyuyor bunca güzelliklere nasıl kıyılabilir diye Oğleden sonra Yatağan'daydık. SHP llçe Başkanı Eczacı Sadi Özcan bizi karşıladı. Yine bindik arabalara. termik santralın bulunduğu yöreye gittik. 1984'te çalrşmaya başlamış bu termik santral. İki yıl geçmeden iklim altüst oluvermiş. Daha uzaktan görüyorum çamlar kahverengi. Havada kirli bir görünüş. Yer yer ormandaki çamları kesiyorlar. Çaresiz kesiyorlar. Kapubağ köyündeyiz. Kahvede oturmuş söyleşiyoruz. Bir köylü anlatıyor: "Dört dönüm kamabahar ektik, kurudu. Mahkemeye verdik, sonuç yok. Arazimizi de alsınlar, bizi de başka bir ülkeye sürsünler bari!" Yatağan, bir doğa cenneti imiş, tüm Muğla yöresinin köyleri, kasabaları gibi. Ormanlarla kaplı bir yer... Ama şimdi Bağyaka, Şahinler, Çaybökü, Karakuyu, Eskihisar, Yeniköy ve Tınaz'da yaşayanlar ne yapacaklannı bilmez durumdalar. Bir başka köylü dert döküyor: "Üç yıl önce 230 kilo yağ aldık. Geçen yıl ise 50 kilo." TEK'ten yetkili biri gelmiş köye, şoyle konuşmuş: "Türkiye^ nin yaşaması içın bu bölgenin ölmesi gerek" Nedeni de, yörede dağın taşın kömür oluşu. Onu da gidip gördük, dağlar kömür dağları, kolaylıkla kömür elde edıliyor, kamyonlarla Yatağan'a taşınıyor. İyi, güzel ama bu yöre halkını kim düşünecek, bu güzel ormanların tükenışini kim önleyecek? "Kaymakama dilekçe veririz, almaz, köyünüze geleceğiz derler, gelmezler. Kime baş vuracağımızı şaşırdık." Astım, bronşit, göz yanması, soluk alamamak... Daha önemlisi de geçim sıkıntısı. "Toprağımızı ekiyoruz bir şey olmuyor, satmaya kalkıyoruz kimse almıyor, ne yapacağımızı bilemiyoruz." Bağyaka köylüleri könuşuyor: 'Armut komadı, zeytin komadı, çamlar gitti, şöyle etrafınıza bakmanız yeterli, istimlak bedelleri az; o parayla hiçbir şey alamayız, tarlamıza karşılık bize başka yerde işe yarar tarla yersinler." Tek çözüm bu mu? Bu KÖYLERİ BOŞALTMAK, BU GÜZEL ORMANLARI YOK OLMAYA BIRAKMAK Ml ? Yoksa çağdaş tekniğin olanaklarından yararlanıp bu bölgeyi yıkımdan, yok olmaktan kurtarmak mı? Derler ki büyük masraf yapılarak termik santralın çevreye saçtığı zehirlenmeyi önlemenin çaresi var, ama kim verir o parayı? Evet, yurt için elektrik büyük önem taşıyor, bunu anlamayan yok, öte yanda doğayı, insanı düşünmek de aynı oranda önemli değil mi? Ya bu masrafa katlanıp insanı ve yöreyi kurtaracaksın, ya da koskoca Yatağan ilçesini, köyleri, ormanlan, bol ürünlü tarlaları; bahçeleriyle zehirlenmeye bırakacaksın... "Bildiğimiz dağları tanıyamıyoruz, her yer çırılçıplak kaldı." 'Cumhuriyet'te çıkan haberde de Şahinler köylülerinin Başbakana şöyle seslendikleri yazılı: "Siz ve milletvekilleriniz bir ay maaş almasalar küplere binersiniz. Ya biz ne yapalım? Rızkı, sağlığı zorla elinden alınan kullarız. Acıyın bizlere, yazıktır bu memleketin doğa güzelliklerine, bağ bahçeye, zeytinliklere." Kahverengi, sarı çamlar içler acısıydı. İnsanlar ondan beter. Umutsuz, yıkık, bezgin. "Bizi başka ülkeye sürşeler bari." Bu söz hep kulağımda. Daha başka sözler de öyle. Öfkenin, umutsuzluğun belirtisi acının acısı konuşmalar. Ama hepsi haklı, yerinde yakınmalar... "Gelip görmesem bunlara inanamazdım" diyor Naim Kılıç. Yatağan'dan uzaklaşıyoruz: Kilometrelerce ötedeki çamlar bile sarı sarı. Ormanların içinden geçerken içimiz kan ağlıyor. Derken bir kocaman tabela: "Ormanı sev, onu koru." Doğru söze ne denir? Sağhk personeli ne olacak? yuklenen biz laborantlara özel hizmet tazminatı, "iş güçlüğu zammı" veribnemektedir. Saytn Başbakanumz ve Sağlık Bakanunızın bu ayncauğı gidermesini bekliyoruz. Zira, bir daktilo memuru is güçlüğu zammı alırken, bizler sabahlara kadar nöbet tutup sorumluluk taşıyor ve bu haktan yoksun bırakıhyoruz. Durumumuzun yeniden gözden geçirilmesmi istiyoruz. DEVLET HASTANELERİNDE ÇALIŞAN SERT/F/KALI LABORANTLAR P "Vesikalık" anında gereklidir. İşte 4 adet kaliteli vesikalık fotoğrafınız. .t 535 617 *"+İ97 810 261 827 236 986 Tan Gölge Adam . 68.42Z 5 mayısta yayın yaşamına başlayan Gölge Adam gazetesi, geçen hafta da temmuz başından ıtibaren haftalığa doneceğını ılan ettı. Haziran ayında ise tüm ülkece tatil havasına girılmesının en açık gostergesı, gazete satışlarındakı büyük düşme oldu ve bütün gazetelerin net satışları bir çırpıda yarım mılyondan fazla düştü. VEFAT VE BAŞSAGUGI 20.6.1986 cuma günü dost insan, öğretmen ve eski CHP parlamenterlerinden ISMAIL HAKKI ÖZTORUN'u Kozan'da yitirdik. Anısı yüreklerimizde ebediyen yaşayacaktır. KOZANLI ÖĞRETMEN ARKADAŞLARI ADINA AHMET TÜRKELİ Polaroid Miniportrait Artık vesikalık fotoğraflarınız anında hazır olacak. Çabucak... üstelik çok hesaplı Bütün yapacağınrz en yakın POLAROİD fotoğrafçısına gitmek ve gulümsemek. Birkaç dakıka içinde 4 adet vesikalık fotoğrafınız elinizde. Dilersenız renkli... dilerseniz siyah/beyaz. Üstelik çok hesaplı Şimdı "Vesikalık" gerektiğinde doğru POLAROİD fotoğrafçısına. BAŞSAGUGI darfilm a.ş. Yeni Çarşı Bıltez Han No 40 Gaiatasaray Tel 144 75 0 0 1 4 4 48 43 ISTANBUL MUĞLA GİHESUN S AKSOY Tırjbolu YALÇIN RİZE HATAY IŞIl Antakya ÖZELArhavı DİANA 'Iskenderun SİVAS RENK'Anlakya AKIN STİLjAntekya ATA KIRTASİYE İZMİR TEKİRDAĞ AKÇAY Alsancak GÖRÇEK KAPKIN Eles Oteh TRABZON KAPLAN ARZU TEZCAN M RUSTEM Mıllt Kütuphane İZMİT ATMACA KAYSERİ ULUĞ KIHKLARELİ g MARDİN GENCO KAPÇAK MERSİN ALP/Erdamtı ONUHBURO/ Uray Caddesı OZER/Gu/nar Polaroid TurKiye Temsılcısı Polaroid Miniportrait stüdyolanndan bazılar;: İSTANBUL STUDYO AS Bağlerbaşı ŞlMAL/BafrıDtây ZAFEB Bej/kfaş STUDYO BıBesıktsf GÖRÇEK Beyoglu N ÖZKAN eeyojflı MODEL Beyoğlu KUTSAL/BeyoJ/u KÖKSAL/Gayrerfepe AVRUPA'Kanarya BERBAK'Ksrf»/ SELÇUK.'La<e/ı EYFEL Levent LEVENT/Levenl STUOYO A/Lertnt ÖZIEM Meadıyekör DUNYA GENÇLİK MEBKEZİ' Nifsnlaf KANDEMİR /Vıjanfaj SARIGUL/Se/amıp«}me OAMLA Sırkecı ERŞEKER'S/r/tecı İLHAN KIRTASlYES/rtrecı A TL ANTİK, Suadıye GUVEN/Şıs/ı SPOT'Ş/J/ı l NCT AOANA BALIKESİR BAHAR BAR AJ' Baratyotu İPEK ERSENıGazıpaja Bulvarı KlMSAN/Ga*/pasa Bulvarı ESMER NADIR'Kad;r/ı SOYLU MAHİR'Ka*r(/ KALE ŞENAY/Kuru*eprü RENK, Edremıt MESUT Ztyapaşa BuNarı TEKNİK VAROL ANKARA GUN FOTO AJANSI'Sa/7f8/l8v/er BURSA ALO BASIN AJANSI/Kavakhdere CENNET KORAYI Ç\&IR/Kız:lar KORAY II SAHFO'Kızılay REKOR COLOR KAYA/Ktzılay SlMGEjGamPk TAN I 'Kızılay TAN U/Sıhhıya DENİZLİ FERAH,SlAl/wye ANKARA ANTALYA DİVARBAKIR FENNİ 'Alaturk Caddesı DAKİK HAYAT, Hukumet Yanı EDİRNE NEDlM'/smeipafa Caddesı BEHÇET ÖZ SEMA ' Saray Sıngması FLAŞ FAHRİ Şarampol ELAZIÖ GÖKSEL 'Şarampol ÇETlN.aasgı/ GÖZDE TRT Caddesı KENT ESKİŞEHİR SULTAN I AYDIN SULTAN II KALE/ Kuşadası zamansız ölümü, bizi üzüntüye sevk etmiştir. Ailesi, dost ve arkadaşlanna başsağhğı dileriz. FEVZİ KOCAŞULE KOCA Barışın yılmaz savunucusu, İSMAİL HAKKI ÖZTORUN'ıın Yiğit arkadaşımız Demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesi ile dolu bir yaşamın sonunda genç yaşta aramızdan ayrılan CHP Adana eski Milletvekili dost ve değerli insan, BAŞSAGUGI yitirmenin derin acısı içindeyim. Ailesine, dost ve arkadaşlarma başsağhğı dilerim. Av. ZİYA YERGÖK İSMAİL HAKKI ÖZTORUN'u İSMAİL HAKKI ÖZT0RLWu /y yitirdik. Ailesine ve barışseverlere başsağhğı dileriz. BARIŞ DAVASI ARKADAŞLARI Sevgili dost; ALKOLLE arabaya binen sedye ile iner. YEŞİLAY İSMAİL HAKKI ÖZTORUN ISTANBUL HARİÇ DlCER ŞEHI3LER ALFABETIK SIRAYLA YAZILMIŞTIR / <ş? rb Seni kaybetmenin acısını hep duyacak, sevgi ve özlemle anacağız. Rahat uyu. SUNAYBARIŞ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear