Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/8 HABERIERİN DEVAMI 16 HAZİRAN 1986 Güneydoğıı'ya GAP çıkarması (Baştarafi 1. Sayfada) yollanyla. şehirieriyle, başka sanayiler olacak. Vanımda gazetecileri dc işadamlannı da getiriyomm. Tatillerini bırakıp gelenler bile var. Gelsinler gözleriyle görsünler diye. Çünkü bnrası. bu bölge hakikalen ileride Amerika'da Teksas'ı düşünürseniz öyle bir bölge olacak" şeklinde konuştu. özal, bölgedeki bu çalışmaların çok geniş kapsamlı olarak planlandığına da değinerek, bu planlamanın içinde havaalanının da bulunduğunu sözlerine ekJedi. özal ve beraberindekiler, daha . sonra doğruca Fırat Demiryolu Köprüsü'nün acılışının yapılacağı toren alanına geldiler. Tören alanında SHP Genel Başkanı Erdal İnönii ile Başbakan Özal, birbirlerine sanlarak öpüştüler. Erdal İnönü, töreni, Başbakan'ın heraen arkasmda oturarak izledi. Özal, zaman zaman arkasına dönerek, projenin ve demiryolu köprüsünün Türk mühendis ve işçilerinin emeğiyle yapıldığını anlattı. özal, köylülerin kendisine ikram ettiği, kayısı ve kirazlardan da Inönü'ye ikram etti. Başbakan Özal, dünyanın en uzun demiryolu köprüsü olan Fırat Demiryolu Köprüsü'nün açılışında yaptığı konuşmada, bu köpVünün yapımının bir yıl gecikmesinin 200 milyar lira zarar anlamına geldiğini vurguladı. Malaıyalı hemşerilerine deprern nedeniyle uğradıkları zarardan dolayı geçmiş olsun dileğini ileten özal, daha sonra köprünün kurdelesini keserek açılışını yaptı. Özal, daha sonra Erdal tnönü ile birlikte trene binerek köprüden ilk geçişi yaptı. özal, trene binerken bir vatandaş, "Islamiyete gereken önemi vermiyorsunuz Sayın Başbakaıum" diye bagırdı. Özal, yanıt vermedi. Başbakan, trenin penceresinden eşiyle birlikte vatandaşları selamladı, bu arada makinistin şapkasını alarak başına taktı ve gazetecılere poz verdi. Fırat Demiryolu Köprüsü'nün açılış törenine katılarak bir jest yapan SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, trenin ilk geçişıni tamamlamasından sonra Başbakan'a veda ederek ayrıldı. tnönü'nün önceki gün karayoluyla ani olarak Malatya'ya gelişi, SHP örgütünde bir şaşkınlık yarattı. Bazı SHP'lilerın, Inönü'nün bu jestini yadırgadıkları belirtilirken, înönü'nün bu tavrı genel olarak olumlu karşılandı. Törene katılmasının yadırgandığı dile getirilince, Erdal İnönü de, "Şaşırttıın galiba buraya gelmekle" dedi. Ana muhalefet partisi lideri, bu jesti ile GAP'ı "ulusal bir nitelik laşıyan" bir proje olarak gördüklerini ve desteklediklerini de bir bakıma ifade etmiş oldu. Fırat Demiryolu Köprüsü'nün açılışmdan sonra Başbakan ve beraberindeki bakanlar, 5'i askeri olmak üzere 7 helikopterle Fırat Nehri üzerinden diğer köprülerin açılış töreninin yapılacağı yere hareket ettiler. Helikopterle yapılan yolculuk sırasında Fırat Nehri'nin her iki kıyısına yayılan ve sular altında kalacak köylerin dağınık bir şekilde bulunduğu gurüldü. Karakaya Baraj Gölu'nün dolmasıyla birlikte sular altında kalacak olan ağaçlık bölgeler göze carpıyordu. Başbakan Özal da, tören alanındaki konuşmasında, "Bu projenin ve daha sonra yapılacak çeşitli projeterin tamamlanması, nereden nereye getdigimizin göstergesidir" dedi. Karakaya ve Keban barajlarımn yabancı fırmalar tarafından yapıldığını anımsatan Özal. "Atatiirk Barajı, yerli bir firma tarafından yapılmaktadır. Bu da, memleketimizin ne kadar güçlendigi ve gelişliğinin bir göstergesidir" dedi. Başbakan Turgut Özal, Karakaya Barajı'ndaki konuşmasına, "Bugün Güneydogu Anadolu'da üç gün devam edecek bir bayram var. Bu bayram ugurlu ve kutlu olsun" diye başladı. Üç günlük gezi sırasında Karakaya Barajı 'ndan sonra Atatürk Ba rajı'nın da derivasyon tünelinin açılışının yapılacağıru vurgulayan Özal, Karakaya ve Atatürk barajlarımn projelerinin hazırlanması sırasında Fırat Nehri'ni salla gezerek baraj yerlerini saptayan Elektrik Işleri Etüt tdaresi çaüşanlanna teşekkür etti. Fırat Nehri'nin Türkiye'den sonra komşu ülkelere gıttiğini anımsatan Özal, "Karakaya Barajı'nın inşaafının başlamasindan sonra bazı komşu ülkelerden bu inşaatı yapan firmaİara tazyikler oldu" dedi. Türkiyenin 23 tane Atatürk Barajı yapabilecek güce eriştiğini söyleyen Özal, Karakaya Barajı'nın gecikmesinin nedenlerinden birinin Türkiye'nin 1976'dan sonra içine düştüğu anarşik durum olduğunu kaydetti. Keban Barajı'nın gelirleriyle Karakaya Barajı'nın finanse edildiğini, Karakaya'nın gelirleriyle de Atatürk Barajı'nın yapırnının hızlandınlacağını dile getiren Özal, "Dogu ve Güneydoğu Anadolu'nun makus lalihini muhakkak yenecegiz. Birçoklannın hayal elliği işler, şimdi bizim icraalımızdır" biçiminde konuştu. özal'ın konuşmasım tamamlamasından sonra barajın kapaklarının kapatılması için hazırhk yapıldı. Özal, daha sonra bir düğmeye basarak baraj kapaklarını kapatan sistemi çalıştırdı. Su geçişinin durmasıyia birlikte, Karakaya baraj gölü oluşmaya başladı. Başbakan özal, Karakaya Barajı sosyal tesislerindeki öğle yemeğinden sonra helikopterle Adıyaman'a geçti. Büyük sevgi gösterileri arasında Petek otobüsü ile vilayet önündeki alana gelen Özal, "1954'le olduk vilajel, Başbakanıınızı bagnmıza bastık nihayet", "DSİ nerede" gibi pankartlarla karşılandı. Özal, burada halka hitaben yaptığı konuşmada Türkiye'nin dış ülkeler nezdindeki itibannın arttığından söz ederken, "Güney Kore ve SSCB'den sonra Avustralya'dan da davet aldık. İü'barsız kinıse davei ediimez" dedi. Fakir Fukara Fonuna da değinen Özal, "Bu fonda her yü 400500 milyar lira biriktirecegim. Bir Idşiye yılda 300 bin lira dagıtsam, l.S milyon Idşiye yardım edebilirim" şeklinde konuştu. Konuşmasının bitiminde alanda toplanan yurttaşlara topluca ANAP selarru verdiren Özal'a, sevgi gösterileri yapıldı. Daha sonra Kâhta'da yurttaşların alanda toplanarak bekledikleri haberinin alınması üzerine Özal, programda olmamasına ra|men Kâhta'ya gitti. Kâhta'dan sonra Hilvan'a giden Özal, helikopterle Şanlıurfa'ya doğru hareket etti. Şanlıurfa'ya 20 kilometre kala kendisini bekleyen konvoyun bulunduğu yere indi. "AŞAĞIYA BİR ŞEY GİTMEZ" Şanlıurfa'ya gelişinde de kendisine 10 kadar koç kurban edilen Özal, burada halka kitaben yaptığı konuşmada, bugün Şanlıurfa'daki sulama alanJan Ue ilgüi, arazi büyüklüğu konusundakı kararnamenin çıkanlacağını söyledi. özal, konuşmasında Suriye'ye de üstü kapaJı bir gözdağı vererek "Alatiirk Barajı'nın suyuou tntsak, aşagıya 2.5 yü bir şey gitmez. Ama bu mesele degil" dedi. Gece>i Şanlıurfa'da geçiren Özal, bugün Atatürk Barajı derivasyon tünelinin açılması ve Fırat Nehri'nin yatağının değiştirilmesi törenine katılacak. Özal, öğleden sonra da Şanlıurfa tünelinde incelemeler yaptıktan sonra Diyarbakır'a geçecek. CÖNEYT ABCAYÛREK yazıyor (Baştarafi 1. Sayfada) TRTnin gerekçesi basittt Olayın haber değeri vardı, kullanmışlardı. Siyasal kulislerin araştırdığt konular ise iki bölümlüydü. Demirel'le ilgili haberin verilmesini TRTye kim buyurmuştu?.. tkinci soru daha geniş açılıydı. Altt yıldır TV'de görünmeyen Demirel'i ekrana getirmenin ardında hangi siyasal amaç yatıyordu?.. Bu nedenlerle başbakanm GAPprojesiyle ilgili gezisi dün, basında ikinci plana düşüyor, Demirel'in ekrana gelişi birinci sırayı alıyordu. Demirel'in ekrana çıkmasını hangi gücün, ya da bu gücü temsil eden hangi yüksek zatın buyurduğunu öğrenmek olanaksız. TRT yönetimi buyruk almadığını söyleyecek, genel müdürün üstündeki, TFT'nin gerçek patronu Devlet Bakanı Mesut Yılmaz ise, habercilik anlayışından dem vuracak. Demirel ise, haberin duyulduğu andan başlayarak gece yanlanna dek evindeki telefonların birinden ötekine koşup durdu. Gözyaşlarını tutamayanlara, kutlayanlara, bu arada yayının amacını soranlara söz yetiştirmeye çalışıyordu. Doğrusu, bu tür yayının düne kadar niçin yapılmayıp GAP projesi ile gerçekleştirildiği Demirel'in kafasında yanıt arayan sorularm başında geliyordu. öyle ya, Demirel GAP projesiyle dün ilgilenmiş değildi ki. Bir ay önce Urfa yöresine gitmiş, Karakaya ve Atatürk barajlannı gezmiş, Urfa Tüneli'yle ilgili incelemeler yapmış, konferansıa söylediği görüşleri oraida düzenlediği bir basın toplantısında da söylemişti. Hatta Demirel'in Urfa gezisine bir TRT ekibi de katılmış, bolfılm harcamış, ama bir saniyelik bir görüntü ekranda yer almamıştı. Eğer sorun, GAP gibi ülke için önemli bir projenin "belirli ve bilen kişilerce halka anlatılması" idiyse, TRT bu görevi aylarca önce Demirel'in Urfa gezisi sırasında yerine getirebilirdi. Yapmadı. Öyleyşe, birdenbire, hele Başbakanm büyük heyetle GAP projesi bölgesine gitmesinden bir gün önce, üç ay önceden tasarlanan ve hazırlanan bir konferans niçin birdenbire ekrana geliyordu?.. Bu gelişmede bir gariplik, siyaset ağırlıklı bir düzenleme kokusu duyuluyordu. GAP projesine hemen her projeye, örneğin Istanbul Köprüsü'ne imza attığı savlarıyla ünlenen Sayın Başbakan'ın gezisiyle birlikte bu konferansın verilmesinde bir başka amaç olmahydı. Kimilerine göre, bu amaç açık seçiktt Başbakan Özal veya çevresi GAPprojesinigerçekleştirecek tek insan olduğunu bir kez daha kanıtlamak, bu projenin büyüklüğünü eski bir başbakanın sözteriyle vurgulamak için bu küçük "habercilik" olayını yaratmış olabilirdi. Özal'ın GAP'a gideceğini açıklayan TRT haberinin ardından Demirel'in GAPia ilgili destekleyici sözlerini vererek geniş kitlelere bu projenin "gerçek miman" olduğunu duyurabilirdi. Nitekim haberde GAP'ın ne zaman ele alındığını, bu projeye hangi tarihte başlanıldığını gösteren tek sözcük yer almıyor, sadece Demirel'in ülke için GAP'ın bir an önce bitirilmesini irdeleyen "destek sözleri" spiker marifetiyle duyuruluyordu. TRT, eski bir başbakanm "teknik önerilerini" vermekten çok, Demirel adıyla GAP'a ve daha doğrusu Başbakan özal'a destek atışı yapıyordu. Tabii, konuyu daha ötelere götürenler de vardı. Örneğin, bu yayının siyasal kısıtlamayla ilgili anayasanın 4. maddesinin değıştirileceği ya da kaldırılacağınm ilk işareti sayanlara da rastlanıyordu. Demirel ise, "hiçbir yorum yapmayacağını" söylemekle yetiniyordu. Onu astl ilgilendiren, hatta kızdırun Başbakan Özal'ın GAP projesine ilk gününden, ta 1966 yıllanndan beri imza attığmı vurgulayan sözleriydi. TRT'deki yayını, "bir aşama" diye niteliyordu, ama "bu yayının yapılmasıyia düne kadar yönetimdeki keyfiliğin de belgelendiğini" dokunduruyordu. Anayasanın 4. maddesiyle ilgili ilk adım mıydı bu yayın, yoksa sadece siyasette "alaturka kurnazlığın"yeni bir örneği miydi, elbette zaman içinde bu sorulara yanıt bulunacak. Fakaı, DYP kulisinin Erdal tnönü'ye alfen verdiği bilgilerde gerçek payı varsa, Çankaya, 4. maddenin kaldırılmasını bir Meclis sorunu olarak görüyordu. Önümüzdekij>ünlerde Çankaya'dan esen bu hava, bizzat Çankaya tarafından resmen açıklanırsa, o zaman Başbakan Özal'ın işi zorlaşacahtı. Çünkü, Sayın Özal'ın 4. maddenin kaldırılmasını askerlerin isıemediğini dokunduran, bu konuda "gücünün yetmediğini" söyleyen beyanları vardı. Çankaya'nın, sorunu Meclise bağlaması halinde, çoğunluğu elinde tutan, bir anayasa değişikliğinde ilk etken olacak ANAP'a doğrudan görev düşecek, bu konuda artık kaçamak görüntülü iktidar beyanlarının pek değeri kalmayacaktı. Olayın ana öğesi olan Demirel, yayınla başlayan bu yorumlara karşı tek söz söylemiyordu. Sadece "Önümüze gelen bu tür imkânlan kullanmaya devam ediyoruz"gibi cümlelerie, dört duvar arasma sıkışmış, halka seslenmekten yoksun bir siyaseı adamının davranış biçimlerini gösteriyordu. Sayın Özal, genel seçimden önce bellibaşlı sorun olarak karşısına çıkacak Demirel'in siyasal kısıtlamasının kalkmasını istemez. Sağ kesimdeki tek ses/iliğini bozacak bir öğeyi neden siyasal arenaya katsın, elbette yanaşmaz bu istemlere.. TRT yayını olsa olsa, eski ve bu işleri bildiği öne sürülen bir başbakanm konuşmasıyla sağ kitleler önünde Sayın Özal'ın destek aramasının eseri olsa gerek. TRT yayını siyasal kulisleri işte böylesine karıştırdı. Bakalım bundan sonra, TRT, yasaklı siyasetçilerin hepsi için aynı habercilik anlaytşım gösterecek mi?.. Eski siyasetçilerin hepsi bakalım ekran yasağını deldiler mi?.. Sayın Özal bu habercilik anlayışma hangi ölçülerde izin verecek, birlikıe göreceğiz. İZMIR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Müfettişler seminerinin açılışında konuşan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroglu. "Ortaokul seviyesindeki gençlerin yüzde 48'i, lise seviyesindekilerin yüzde 70'i okuyamamaktadır. Vukseköğrenim çağındaki gençlerin ise ancak yüzde 10'u okuyabilmektedir. Okuyamayan gençlerin sorunlarını çözmek de görevimiz" dedi. 18 haziran gününe dek sürecek olan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Müfettişleri Semineri'nde, Teftiş Kurulu Başkanı Celal Ural, 12 Eylül öncesinde okul ve yurtiarda huzur olmadığını belirterek, "O dönemde huzur olmadıgı, verimin düştüğü bir gerçektir. 12 Eylül den sonra belirli ideolojilere yönelen öğretmen ve yönetkiter hakkında denetim yapıldı. 12 Eylül'den önce yüzde 20 kapasite ile çalışan yurtlar doldu, başan oranı yükseldi" dedi. 10 gençten yalnızca birî üniversitelî POLİTÎKA VE OTESİ MEHMED KEMAL İstasyonda Karşılaşır Gibi... Turhan Doyan, bizim mahallede (Oenizciler Caddesi) mi otururdu, az otede mi? İyice çıkaramıyorum. Yalnız, kardeşi Orhan'ın basımevi bizim mahalledeydi. Hâlâ da orda mıdır? Fakat Turt>an Doyran'ı DilTarih'ten çok iyi biliyorum. Kemal, Turhan, Can, daha başkaları da var mıydı? Hep Paris düşü görürlerdi. Günün birinde, 'Hadi gidelim' dediler. İkinci Dünya Savaşı sonrasında çekıp gittiler. İyi ki de gittiler, çünkü fakülteyi azgın sağ iyice sarmıştı. Yönetim de onlara arka çıkıyordu. Öyle olmasa bu kadar gemi azıya alabilirler miydi? Fakülte basmalar, rektörün odasına girmeler, yüzüne tükürmeler, solcu saydıkları hocaların bıyığını yolmalar hep bu döneme raslar. Turhan Doyran'ın babası gazeteciymiş. Modern Türkiye'nin ilkgazetesi Oğüt'üçıkarmış. Böyle diyor Turhan Doyran. Ben bilmiyordum, bir demecinden öğrendim. Daha bilgi edinebilmek için araştıracağım. "Matbaacılık bende kanda var, babam da matbaacı, kardeşim de" diyor. Kemal'le Turhan, daha kim vardı yanlannda ilk gittiler. Can daha sonra gitti. Attila İlhan'la da Paris'te mi ahbap olmuşlar? Uzun yıllar haber almamadı. Araya siyasal olaylar da girdi. 1952 tutuklamalarına bir bölüğünün adı kanştı. Her olay gibi bu da anya manya oldu. 1956'daydı, Paris'e gittiğimde Turhan'ı aradım. Geldi, çok değişmisti. Nasıl değişmesin, kimbilir kaç yıl var yurdundan uzak, oralarda yaşıyordu. Türkçeyi konuşurken bile azıcık çarpıtıyordu. İkimiz de görüşmeden sevindik. Şimdi çok gerilerde kalan uzun bir arkadaşlığımız vardı. Bana Paris'i gezdirdi. Eyfel Kulesi'ne çıktık. İndiğimizde kapının önünde Kulenin küçük örneklerini satıyorlardı. Birkaç tane aldım, götüreceğim birkaç kişi daha vardı, param yetmediği için alamadım. Söylediğimde birkaç tane aldı, armağan etti, sevindim. Armağan ettiklerim de sevindiler. Küçük bir paraydı, benimki çıkışmadı, olur a, insanlık hali... Şiirler yazardı, gene yazıyor muydu? Sorduğumda bir kitap çıkaracağını söylemişti. Sonradan "Şiirler" diye bir kitap çıkardı. Üstünde yıl olarak 1955 yazıyordu. Sonradan öğrendim, kendini iyice şiire vurmuş. Gerçi roman yazıyor, fotoğraf çekiyor, fotoğrafçılıkta kendine özgü yenilikler yapıyordu. Dünyanın dört bir yanında fotoğraflarından oluşan sergiler açtığını duymuştum. Bir kendi memleketinde az tanınıyordu. Bu eski dostumu, Şükran Kurdakul'un 'Şairler ve Yazarlar Sözlüğü'nden aldığım bijgilerie tanıtmak isterim. Fransa'ya gitti kten sonra Grenoble Üniversitesi'nde edebiyat, Paris'te sinema ve tiyatro öğrenimi yapmış. Renkli film yapımı üstüne çalışan bir kuruluşun da yöneticisiymiş. Şiirler kitabından sonra yayımladığı kitaplar şöyle sıralanabilir: Şehir (Şiirler, 1969), La Premeditation (oyun, Paris, 19611966), Partir (Şiirler Brüksel 1961), Geçilmez (Şiirler 1962), Le Jour (Şiirler, Liege), II Fuat Bien (Şiirler Roma 1962), Comme Autrefois (Şiirler, 1963), Mare Haute (Oyunüege, 1965), Le Mobile (Oyun 1967), Ağaç (Şiirler, 1967). Belki başka kitap ve oyunları da vardır. Fotoğraf sanatı için söyledikleri de özetle şu: "... Fransızca 'PhotoGraphies', Türkçe grafikfotoğrafla, tramları kullanıp hem baskıya hazır, hem özelleşen fotoğraflarımı 1974'te, yeni bir akım olarak Paris'te sergiledim." Ardından ekliyor: "Beyazıt Kulesi için iki yüz on üç defa film kullandım." Bir arkadaşın cenazesinde karşılaştık. Aradan uzun yıllar geçmişti, saçları iyice dökülmüş, zor tanıdım. Yanında Hüsamettin Bozok vardı, adımı söyleyerek geldi, sarmaş dolaş olduk. Fransa'dan söz ederken biz', bizden söz ederken 'siz' diyordu. Yanımdaki şair arkadaş çok yadırgadı. Biliyordum, her davranışmda içtendi, numara yapmıyordu. Şurdan burdan konuştuk. Paris'e davet etti. Şu çürük çarık parayla Paris'e gidilebilir miydi? Gülerek 'inşallah' dedim. Bir istasyonda karşılaşır gibiydik, kimbilir bir daha yolumuz o istasyona düşer mi? Televizyon demokrasisi (Baştarafi 1. Sayfada) di. TRT'ye de aynı yolda kutlama telefonlannın geldiği bildirildi. Süleyman Demirel'in, Ankara lnşaat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen " Büyük Yatınralar Konferaslan" dizisine katılması ve bunun radyoTV'den yayımlanması sıyasi partilerce olumlu karşılanırken, ANAP çevrelerinde belirli bir rahalsızlık olduğu dikkati çekti. lMO'nun (İnşaat Mühendisleri Odası) önümüzdeki günlerdeki bir başka konferansında Başbakan Özal'ın da konuşacağı bildirildi. Bu arada eski Başbakanlardan Bülent Ecevil'in de 15 temmuzda Kıbns Barış Harekâtı'nın \ıldönümünde televizyona cıkacağı öğrenildi. Başbakan Özal, dün "GAP seferi"ne çıkmadan önce Esenboğa Havaalanı'nda gazetecilerin, eski Başbakan Süleyman Demirel'in GAP'a ilişkin konferansının TV'de haber olarak verilmesi konusundaki sorularını yanıtladı. Demirel'in konuşmasının haber olarak yayımlanması için izin istenmedigini ve kendilerinin bu tür konulara karışmayacağını dile getiren Özal, "Kimseyte rekabet yapnuyoruz. Onu siz (basn) yapmaya caüsıyorsunuz. Rekabet havasının ortadan kalkması düşiinülerek TV'de haber yapılmış olabflir" dedi. Derrurel'in konuşmasım dinlemediğini söyleyen özal, "Devirler çok deŞişli. Bugün Türkiye'de GAP ile ilgili olarak çok enteresan gelişmeler var. Bizden sonra da daha iyi düşünenler çıkabilir. Proje, bölge kalkınma planı haline getirildi. Bunun daha evvd kurulması lazımdı" diye konuştu. masının TV'de haber olarak yayımlanması olayının, "Çomoğlu'nun ve kardeşi ANAP Ankara tl Yönetim Kurulu üyesi Musa Çomoğlu'nun başlanmn yeneceği" yorumlanna neden oldu. DEMİREL'DEN ÖZAL'A YANIT Eski başbakanlardan ve kapaıılan AP'nin Genel Başkanı Süleyman Demirel, Başbakan Turgut Özal'ın, "GAP'taki ilk imza benimdir, Süleyman Bey daha sonra, başbakan olduktan sonra da Karakaya Barajı için iki etüt daha yaptırdı" biçimindeki sözleri üzerine, Keban ve Karakaya barajlan ile Urfa Tüneli'nin temellerini kendisinin attığmı bslirterek, "Bunlar bir mana lasımıyor mu?" diye sordu. GAP'ın üç (Baştarafi 1. Sayfada) yaklaşık 20 milyar liraya mal oldu. 1981 yıimda yapımına başlanan köprü, Malatya'ya 34 km. uzakhkta bulunuyor. 2 bin 30 metre uzunluktakı demiryolu köprüsü Malatya ile Elazığ arasındaki ulaşımı sağlayacak. 2 kenar ve 28 orta beton ayakla, bunlar üzerindeki bağlantıyı sağlayan 29 çelik tabliyeden oluşan köprünün hizmete girmesinden sonra, daha önce bu güzergâhta yer alan eski köprü, Karakaya Barajı gölünün suları altında kalacak. KÖMÜRHAN KÖPRÜSÜ Dün hizmete açtlan ikinci köprü, Kömürhan karayolu köprüsünün yapımına da 1983 yılında başlandı. 287 metre uzunluğunda, 11.5 metre genişliğinde olan Kömürhan Köprüsü'nün 2 kenar ve 2 orta ayağı bulunuyor. Köprü, orta ayak üzerinde, 9.55 metre yükseklığinde. 3.5 milyar liraya mal olan bu köprünün yapımı da Türk muteahhit, mühendis ve işçileri tarafından gerçekleştirildi. TOHMA KÖPRÜSÜ Malatya Sıvas yolundaki Tohma Çayı üzerindeki tarihi Kırkgöz Köprüsü ile eski demiryolu köprüsünün baraj gölünün suları altında kalması nedeniyle yapılan Tohma Köprüsü, müşterek bir karayolu demiryolu köprüsü niteliğinde. 2 kenar ve 14 orta ayaktan oluşan köprü, her açtklığı 34.5 metre olmak üzere toplam 517.5 metre uzunluğunda. öngerilmeli, bir kirişli olarak yeni bir teknikle insa edilen köprünün karayolu bölümünde 1.5 metre, demiryolu bölümünde de 3 metre genişliğinde yaya kaldırımı bulunuyor. (Baştarafi 1. Sayfada) mız haliade, halen ufuktaki büyük tehlikeler için kapı ardına kadar açık kaJmaya devam edecektir." öte yandan Kıbns Rum yönetimi lideri Spiros Kipriyanu, Kıbns Rumlannın şirndiye dek görülmemiş çok kritik bir karar aşamasından geçmekte olduklannı söyledi. Kipriyanu, Lefkoşe'de önceki gün Belediyeler Birliği'nin genel kurulunda yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler'in barış girişimlerini yeniden eleştirdi. Bu girişimleri baskı olarak niteleyen Kipriyanu, "Bu baskılar nereden gelirse gelsin, ne kadar ağır olursa olsun, tahakküm altına girmeyecek, haklanmızın satılmasına, ülkemizin felakete sürüklenmesine ortak olmayacağız" dedi. Kipriyanu, Türkiye'yi "taksim planlarını ileri götürmek ve Ada'nın geleceğini ipotek altına almaya çalışmakla" suçladı. Kipriyanu, "Yunanistan'ın tam ve kayıtsız şartsız desteği, dost hükümetlerin dayanışması ile Rıım kesiminde bunalım inançlı ve kararlı bir biçimde Kıbns Heknizminin variıgını koruraa mücadelesini surdureceğiz" dedi. ÖZA1L\ KARŞI GÖSTERİLER Bu arada Kıbns Rumlan, önümüzdeki temmuz ayını sokak gösterileri ile sokakta geçirmeye hazırlanıyorlar. Sağ, sol tüm siyasi partilerle örgütler, Başbakan Turgut Özal'ın Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'ne ziyaretini 1 ve 2 temmuz tarihlerinde gösteri \ ürüyüşleri ve mitinglerle protesto edecekler. Sokak gösterileri, Yunanistan cuntasının Kıbns Rum MijUi Muhafız Örgütü ve EOKA Örgütü ile birlikte 14 Temmuz 1974'te Kıbns'ta giriştikleri kanlı darbenin 12. yıldönümünde devam edecek. Kıbns Adası'nın emriyaki ile Yunanistan'a bağlanmasını (ENOSİS) amaçlayan bu darbeyi izleyen Kıbns Barış Harekâtının 12. yıldönümü, Ada Rumları için 3. kez sokağa dökülme nedeni olacak. Iiechtenstein'da 316 Türk (Baştarafi 1. Sayfada) günlerde başlanacağını bildirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Kalemli, şunları söyledi: "Haziran ayı başında Liechtensteinlı yetkililere gönderdiğimiz sosyal güvenlik metninin incelenmiş olduğunu öğrendim. Bu ülke yetkilileri, çok iyi niyel10er. Bu ülkede çalışan işçilerimiz, 10 yıldır büyük bir arzu ile aileierini yanlanna getirmek istiyorlar. Çalışma şartlannın daha da iyileştirilnıesi, devamlı iş garantisi ve emeklilik işlemlerinde Türk işçiierine kolaylık gösterilmesi başlıca arzuları. Bunlar, sosyal güvenlik anlaşması ile gerçekleşecek." Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kalemli'nin de katıldığı ILO konferansı devam ediyor. Bu arada, hazırlanan bir rapor ile ILO'nun anayasasının değiştirilmesi öngörülüyor. Uluslararası Çalışma Teşkilatı'nın 72. dönem konferansında yapılan ön oylama ile anayasanın baa maddelerinde değişiklik yapılması benimsendi ve son şekli alması için bu maddeler, ILO ana statü komisyonuna gönderildi. Maddelerde yapılacak değişiklik ile ILO genel direktörünü yönetim kurulu belirledikten sonra, bu karar genel kurulda da aynca, başka bir maddede yapılacak değişiklikle de. ILO'nun yönetim kurulu sayısı, hükümetin 56, işi ve işverenlerin de 28'er olmak üzere 112'ye çıkarılıyor. Önceki akşam TRT haber bülteninde GAP'a ilişkin değerlendirmesi yayımlanan Süleyman Demirel, TV'de gözükmesinden sonra, yurdun dört bir yanından "sevinç ifadesi" taşıyan telefonlar aldığını söyledi. Demirel sözlerini şöyle sürdürdü: "Hadise ben hadisesi degUdir. Kanun, nizam. eşillik veya keyfilik hadisesidir. Kanunlarda, nizamlarda bizim televizyona çıkmamızı engelleyen hüküm yoktur. Reklamlarda konulan kısıtlama sonradan kaldınldı". Başbakan Turgut Özal'ın "GAP'ta ilk imzasının kendisine ail olduğu" yolundaki sözlerini konu alan bir soru üzerine de Demirel şu yannı verdi: "Ben böyle tartışmalara girmem. İlk imza, son imza. ama imzayla iş bitıniyor. 12 Haziran 1966da Keban Barajı'nın temelini attım. tmza bunÖzal'ı taşıyan uçakta bulunan ardan daha mı önemli? 18 Ekim kadaşımız Faruk BiMirici'nin habe1%6'da Karakaya Barajı'nın temerine göre, Başbakan daha sonra MaUni attım, 3 Nisan 1977de l'rfa Tülatya'ya giderken uçakta da yazhk neli'nin temelini attım. Bunlar hiç safari bir elbise ile çok heyecanlı gömana tasımıyor mu?" ründü ve zaman zaman uçakta doÖzal'ın "Demirel e ilişkin haberin laşarak gazetecilere proje konusunTRT haber bülteninde yer alacağında bilgi verdi. dan haberdar olmadıgı" yönündeki Özal, GAP'ın ilk hazırlanışı sıraaçıklaması üzerine de Demirel şu desında Elektrik tşleri Etüt ldaresi'nde ğerlendirmeyi yaptı: (EİEİ) çalışüğını anımsatarak, pro"Ne zamandan beri bir başbakan jenin ilk görüşmelerini kendisinin TRT haber bülteni ile ilgilenir ki? yaptığını belirtti. GAP üzerinde Nonnal dönemde başbakan TRT ha1950'den sonra çalışmaya başladığım ber bültenini TRT vonetimine bırakaydeden Başbakan özetle şunları kır. Aksi varsa, çok sıkıntılar içinsöyledi: deyiz demektir. TRT emir altına alı"Ben o zamanlar EİEİ'de calışı nırsa kamuoyu tek taraflı şartlandıyordum. O dönemde bir Amerikan nlıyor demektir. Kişüer bazen konuşirketi ile birlikle Türkiye'nin şurken kendilerini ele verirler". 198085'lere kadar uzanan elektrifiTELEFONLAR kasyon planı hazırlandı. Bu planın TRT Haber Dairesı Başkanı Caelul çaltşmalan da 1%0'a kadar defer Demiral, dün TRT'ye çok sayıvam etti. Bunun akabinde 1%2'de da lelefon geldiğini, telefonların EİEİ bütçesine 5 müyon liralık bir ek olumlu olduğunu söyledi. Demiral, yapıldı. Bu büyük münakaşalara yol "Teiefoolar Suleyman Demirel'in scmaçtı. Ben o zamanlar EİEİ Genel patizanlanndan olduğu kadar, baş Müdür Muaviniydim. Bu ek Keban ka goruşteki insanlardan da geldi " projesinin etütieri içinde, basında dedi. uzun süre münakaşa edildi. Halta Demiral, telefon açan tüm vatanCHP'li Suphi Baykam da bu paradaşlann bu konudaki memnuniyet ve yı kullandırtrnam' demişli. Sonra sempatilerini belirttiklerini söyledi. ihaleye çıktı, üç yabancı firma katılAksi görüşte olanların bile "Biz başdı. O zaman projelerin fizibilite raka görüşte olmamıza rağmen bu haporları Türkiye'de hazııianamazdı. berin yayımlanmasından memnun Bu firmalardan birinin Türkiye mumessili de Süleyman Demirel'di. İha olduk, inşallah bu haberler çeşitlenir" dediklerini bildiren TRT le sonuçlanmadan Amerika 'finanHaber Dairesi Başkanı Demiral, se ederiz' dedi. Fakat bir türlü finan"TRT'nin yeni haber anlayışı vatanse edemediler. Bunun üzerine VVasdaşlar tarafından beğenildi" dedi. hington'a Kutlu Büyükdoluca Ue gitDemiral, Süleyman Demırel'den baştik. Bir ay cebelleştik, sonueunda ka diğer eski liderlerle ilgili haberlemukaveleyi imzaladık. Mukaveleyi rin de televizyon ve radyodan yayımilk imza hikâyesi odur. Y ani Keban lanacağını söyledi. projesindeki ilk imza benimdir." İnşaat Mühendisleri Odası BaşkaÖzal, bu konularda bilgi verirken, nı Akif Çomoğlu'nun kardeşi. Süleyman Demirel'in proje ile ilgili ANAP kurucu üyelerinden ve Ankaiki ek etüt yaptırmasının projede gera İl Yönetim Kurulu üyesi Musa cikmeye yol açtığını da belirtti. Çomoğlu, konuya ilişkin olarak KİMSEYLE REKABET YOK Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı. Başbakan Özal, uçakta GAP proÇomoğlu, ••Demirel'in Oda'da konjesine ilişkin, Demirel'in konferanferans vermesinin siyasi bir nedene sının TV'de haber olarak verilmesi bağlanmaması gerektiğini" söyledi. konusundaki soruları da yanıtladı. Çomoğlu, "Başbakan Özal GAP GAP projesi konusunda Demirel'le gezisine çıkarken, Demirel'in bir gun aralarında bir rekabet bulunup buönce aynı konuda konterans vermesi lunmadığı sorusuna Özal, "Bizim sadece rastlanu mıdır?" biçimindekimseyle rekabetimiz yok. Onu siz ki bir soru üzerine şu yanıtı verdi: yapmaya çalışıyorsunuz. Yanlış ya"Zamanlama tesadufıdir. Ashnda pıyorsunuz, rekabet niye olsun? Biz ramazan içinde vaptlması gerekiyorhizmet ederiz. Başkast hizmel eder. du. Ama bir de yemek verilmesi düİşler yürur gider. Bizden sonra da daşünüidüğünden ramazan dan sonraha iyi düşünenler çıkabilir " dedi. ya kaldı." Demirel'in konuşmasının yayını Çomoğlu sözlerini şöyle için izin istenmediğini ve kendilerisürdürdü: nin bu tür konulara kanşmayacağı"İnşaal Mühendisleri Odası bünı dile getiren Özal, Demirel'in yük projeler üzerine bir seri konfeTV'deki haberini dinlemediğini rans düzenledi. Sayın Demirel de ekledi. GAP'a emeği geçen bir kişi ve oda ANAP RAHATSIZ üyesi olarak konuştu. Sayın BaşbaUçakta Demirel'in konuşmasının kan da, enerji, ulaştırma ve otoyolr TV 'de yayımlanmasının kendisi için lar üzerine bir konuşma yapacak. sürpriz olduğunu söyleyen Özal'ın Konusmanın tarihi bu gezide kararbu gelişmeler üzerine önceki gece înlaştmlacak." şaat Mühendisleri Odası (İMO) yöÇomoğlu, Demirel'i.ı odada verneticilerini çağırarak olayı sorduğu diği konferansa gelen olumlu ve öğrenildi. Özal'ı izleyen arkadaşımız olumsuz lepkıleri konu alan bir soFaruk Bildirici'nin haberine göre, ru üzerine şunları söyledi: ANAP'h olduğu bilinen İMO Baş"Toplantıya her cenahtan insan kanı Akif Çomoğlu'nun da Özal'a geldi. Sağdan da, soldan da. ŞimdiGAP konulu konferansa Demirel'ye kadar odalar ilmi ve teknik konuin kaülma gerekçesini açıklarken, lar üzerinde durmayarak siyasete ka"Odamızda çeşitli görüşlerden munştıklan için mesleki konulara >etehendiskr var. Biz bu odanın yönetirince ağıriık kovamadılar. Demirel'in cisi olarak bir partili gibi davranahiçbir siyasi nedene bağlanmaması mayız" dediği belirtildi. Gezideki gereken konferansı bu yuzden ilgi yaANAP'lı çevreler. Demirel'in konuşrattı. Oda lebrik edildi. " (Baştarafi 1. Sayfada) getiriliyor. İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelge ile, şehirlerarası yolculuklarda kemer takmayanların önce uyarılması, nasıl kullanılacağının gösterilmesi, buna karşın kemer takmamakta direnenlere ceza yazılması istendi. Yeni Karayolları Trafik Yasası'na göre, tescillerini yaptıran, ancak emniyet kemeri bulundurmayan araçlara kemer takma zomnluluğu için verilen bir yılhk süre çarşamba günü doluyor. Emniyet kemeri bulundurma ve ön koltuklarda şehirlerarası yolculuk yapanlann emniyet kemeri takmaları zorunluluğunun başlaması ile ilgili olarak gerekli tüm hazırlıklann tamamlandığı bildirildi. Konu hakkında Cumhuriyet muhabirinin sorulannı yanıtlayan İçişleri Bakanlığı'nın üst düzeydeki bir yetkilisi, kemer takma zorunluluğunun başlaması nedeniyle bütün emniyet teşkilatına eğitici amaçlı genelgelerin gönderildiğini belirterek, bu genelgelerle polisin eğitiminin amaçlandığını söyledi. Bakanlığın yayımladığı son genelgeyle ise uygulamanın nasıl olacağının belirtildiğini ve teşkilatın uygulamayla ilgili olarak son kez uyarıldığını kaydeden yetkili, "Şehirlerarası yollarda trafik kontrolleri yapan teşkilat mensuplan emniyet kemeri bulundurmayan, ya da bulundurdugu halde, takmayan süriicü ve yolculara eğer kemerin nasıl takılacağını bilmiyoriarsa, nasıl kullanılacagını gösterecekler. Ama süriıcüler tüm bu ikazlara karşın hâlâ emniyet kemeri takmamakta direniıierse, asgari hadden olmak üzere peşin para cezası uygulaması getirilecek" dedi. Emniyet kemeri takmayan sürücülere trafik kontrolü yapan polisler tarafından 2 bin lira peşin para cezası uygulanacak. Kemer Borges'in ardından (Baştarafi 1. Sayfada) Borges'in kız kardeşi ile kız kardeşinin oğlu ise, mirası Borges1 in ikinci karısı olan Kodama'ya bırakan her türlü vasiyetnameye karşı çıkacaklarıru söylediler. Ancak yazarın avukatı Osvaldo Vidaurre, Borges'in geçen kasım ayında bir vasiyetname hazırlayarak hemen her şeyini Kodama'ya bıraktığını açıkladı. Vidaurre, mirasın yalnızca küçük bir bölümünün Borges'in akrabalarına kaldığını söylerken, ayrıntı vermekten kaçındı. Yazarın avukatı Vidaurre, düzenlediği basın toplantısında, Borges'in kansere yakalandığını bir yıl kadar önce öğrendiğini, hastalıktan yalnızca Borges, doktoru, karısı ve kendisinin haberli olduklarını belirtti. Vidaurre, öîdüğü sırada Borges'in başında karısı Kodama, bir doktor ve bir hemşirenin bulunduğunu açıkladı. Latin Amerika edebiyatının büyük ustası Jorge Luis Borges'in son günlerine değgin açıklamalarda bulunan Vidaurre, Borges ile Maria Kodama'nın 26 nisanda Paraguay'da evlendikten sonra, geçen hafta başlarında Cenevre Gölü dolayında bir köşke taşmdıklarım söyledi. Vidaurre, "Borges o köşkte son dakikasına kadar çalışarak son günlerini geçirdi" dedi. Vidaurre'nin Maria Kodama'dan öğrendiğine göre, Borges'ler Cenevre'deki eve ilk girdiklerinde Borges duvarlara dokundu ve İngilizce olarak "Home, sweet home" dedi. Bilindiği gibi Borges gençliğini Cenevre kentinde geçirmiş ve yaşamı boyunca hep bu kentte ölmek istediğini söylemişti. Borges, bir keresinde, "Olümü tek bir umutla, ölümle her şeyin sona erdiği umuduyla bekliyorum. Öldiiğüm zaman. nıhum ve bedenimle ölmek isterim. Ölümsüzlük tehdidiyle karşüaşmak istemiyonım" demişti. Ünlü yazarın öiümü karşısında Ispanyol oyun yazarı Fernando Arrabal, Borges'in Cervantes ayarında bir yazar, İspanyol dili edebiyatının başyazan olduğunu belirterek, "Cervantes gibi Borges de çeşitli kültürler arasında bir mülteciydi. O hem bütün yazarların en Arjantinlisi, hem de bir kozmopolit, kozmopolit bir yurtseverdi. Simone de Beauvoir ve Jean Genet'den sonra edebiyat için ne korkunç bir yıl" dedi. Buenos Aires Kültür Sekreteri Mario O'Donnell da, duygularını, "Borges'in ölumü bizi Arjantin'in geimiş geçmiş en büyük yazanndan yoksun kıldı" diye dile getirdi. Arjantinli ozan Horacio Armani ise, "Borges, Arjantin şiirini, gündelik yaşanun diline donüştürdü, üsteiik bunu benzersiz ve yepyeni bir yoldan yaptı" dedi. Jorge Luis Borges, 24 Ağustos 1899'da Buenos Aires'te doğdu. Babası diplomat olan Borges, 1914'te ailesiyle birlikte İsviçre1 ye gitti. İsviçre'de dört yıl kalan Borges, daha sonra İspanya'ya geçerek avangard "Ultraist" ozanlara katıldı. 1921'de Buenos Aires'e döndü ve yasamı boyunca 30 cilt tutan şiirler ve düzyazı metinler de denilebilecek kısa öyküler yazdı. 1956'dan bu yana kör olan Borges'in yapıtian 20 dile çevrildi. Uluslararası üne ancak 1950'lerde bazı yapıtları Fransızcaya çevrildiğinde erişebilen Borges, şiirleri ve düzyazı fantezileriyle günümüz yazarlarımn en büyükleri arasma girdi ve eleştirmenlerce Edgar Allan Poe ve Franz Kafka gibi yazarlarla kıyaslandı. Borges, 1961'de Uluslararası Editörler Ödülü olan Formentor Ödülü'nün birincisini Samuel Beckett'le paylaştı. Borges'in İkinci Dünya Savaşı yıllannda Nazilere karşı ve müttefıklerden yana bir tutum takınması, onu Juan Peron yönetimindeki Arjantin'de muhalifler arasına kattı. Annesi ve kız kardeşi Peron hükümetine karşı çıkıp hapse atıldıktan sonra Jorge Luis Borges de Peron'a karşs bir bildiriye imza attığı gerekçesiyle kütüphanedeki göre\ inden uzaklaştırıldı ve bir süre belediye pazannda gıda müfettişi olarak çalışmak zorunda kaldı. Herhangi bir yerleşik dini ve felsefeyi savunmayan Borges, komünizme ve faşizme karşı çıkıyor ve kendini bir tutucu olarak niteliyordu. Ama bir yandan da. hiçbir yazarın siyasal görüşlerine göre değerlendirilmemesi gerektiğini söylüyor, Şilili komünist ozan Pablo Neruda'dan övgüyle söz ediyordu. 1967'de Elsa Millan'la e\lenen Borges, üç yıl evii kaldı. Geçen nisanda ise, uzun süredir sekreterliğini ve yardımcılığını üstlenen 41 yaşındaki Maria Kodama'yla Paraguay'da evlendi. Arjantin yasalan boşanmaya izin vermediğinden Kodama'yla evliliği Arjantin'de geçerli sayılmıyordu. Borges'in "Ölüm ve Pusula"sı Tomris U>tur, "Yolları Catallaşan Bahçe"sı ise Fatih Özgüven tarafından Türkçeye çevrildi. Basın (Baştarafi 1. Sayfada) di kendini kontrol etmesini tercih ettiklerini bildirerek, "Eğer basın bunu yapamazsa, yapılacak olan basını yargı yoluyla denetlemektir" dedi. "Muzır Yasası"nı çıkarmak zorunda kaldıkları için "üzgün" olduğunu kaydeden Mesut Yılmaz şöyle devam etti: "Günlük gazeteler poşet içinde satılamayacagı için hiçbir halukârda çocuklara muzır nesriyat >T»pamazlar. kaide bu. Ama buna kunıl karar vermeyecek, buna yine eskiden olduğu gibi savcılıklar karar verecek. Savcüıklar eğer yine günlük gazetelerde çocuklara muzır nesriyat yapıldıgına karar verirlerse mahkemeye müracaat edecekler. Mahkeme bu gazetelerin çocuklara muzır nesriyat >apıp yapmadıgını incelerken "bilirkişi" olarak bu kurula danısacak. Yani kanun kurulu bilirkişi tayin ediyor. Kunıl, mahkemeye gitmemiş bir meselede günlük gazeteleri inceleyemez." Yılmaz, kurulda Diyanet İşleri Bakanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu'ndan üye bulunmasına ilişkin soruyu yanıtlarken, "O konuda benim de tereddudüm var. Çünkü Diyanet İşleri Bakanlığı'nı temsilen katılan üyenin mese)e>i dini açıdan yorumlaması halinde, mesele sizin kıyafetiniz için dahi dini açıdan yorumlandığında, müstehcen yorumunu getirmesi mümkün. Ama 11 kişilik kurulda Diyanet tşleri Başkanlığı'nın temsilcisinin 1 kişi olduğunu dikkate almak lazım" dedi. 6 kanalh (Baştarafi 1. Sayfada) Dolayısıyla kalan 4 kanalın da 1988 yılı başına kadar hizmete gireceğini sanıyorum". Aynı Başbakanhk yetkilisi, yeni kanallara ilişkin yayın politikasını da şöyle dile getirdi: "4. 5. ve 6. kanallar eğitim ağırlıklı olacak. Bunlardan 4. kanalda ilkokul öncesi ve kreş çağındaki çocuklara. 5. kanaldan lise ve mesleki okul öğrencilerine, 6. kanaldan da üniversiteye seslenilecek. Ailelere yönelik yayınlar ise birinci ve 2. kanaldan yapılacak. 3. kanal birinci vizyon yerli ve yabancı dizilerle filmleri gösterecek." Avcılar'da 300 rrr arsa satılıktır. 585 34 54 Pasaportlanmızı kaybettik. Hükümsüzdür. MELEK TOS'GUÇ YÜKSEL TOSGUÇ