22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 27 MART 1986 DemirePin iktidar takviminde unutulmaz gün: Kanlı Pazar 16 Şubat 1969... Hava açık ve güneşli. Istanbul kış ortasında baharı yaşıyor gibi. Gençler ve işçiler Beyazıt Alanı'ndan başlayacak ve Taksim'de sonuçlanacak, "Emperyalizme Karsı Mustafa KeraaJ Yüriiyüşü"ne haarlanıyorlardı. Aynı gün, "Bugiin Gazetesi" halkı Beyazıt, Fındıklı ve Dolmabahçe Camii'ne toplu öğle namazına çağınyordu. Saat 11.00. Beyazıt Alanı hareketlenmeye başlamışü. öğrenciler ve işçiler alaru, çoğunJuğunu çember sakallı ve bereli kişilerin oluşturduğu gruplar ise Beyazıt Camii'nin çevresini doldurmaya başlamışlardı. Saat 11.30. Fındıklı ve Dolmabahçe camilerinin çevresi de çoğunluğunun taşradan geldiği belli olan çember sakallı, takkeli, bereli topluluklarca kuşatılmıştı. Her iki cami de yürüyuşün yapılacağı yol üzerinde bulunuyordu. 16 Şubat 1969». ABD 6. Filosu'nu protesto yürüyüşü Taksim'de, fanatik sağcıların ve polisin saldırısına uğruyor.. Sancılı Yıllar (19651971) HİKMET ÇETİNKAYA 5 rümeye başladılar. "Bugiin Gazetesi"nin başlığında "Cihada hazır olun" yazılıydı ve şöyle devam ediyordu: Pazar" olayına ilişkin görüşünü gazetecilere açıklarken, "Heniiz olayın uzerinden 24 saat gecmemiştir" diyor, şöyle konuşuyordu: "Dön dc söytedi£im gibi hadisder üzücüdür. Ba gibi badiseierin tekerriir etmeyecegini ttmit ederia. Tahrikkre son vennek gerektigini kaç güodiir söylâyonız. Vatandaşı tedirgin etmekten, huznmız etmekten herkes sakınmalıdır. Fikir hareketleri taskınlıklar ş«kline getirüemez. Her zanuuı kaba kovvete Idmsenin müracaat etmemesini, sokakçüığm sonunun olmadıgını söytüyonız. Gosterilerin, fikirlerin Tiirklye anayasasının ve kanunlannın gösterdigi çerçeve dahilinde yayümasına hiç kimse birşey söyleyemez, ama tehditler savrulmaya baslanır ve iş çıgınndan cıkartıldıgı takdirde memlekette gerginlik meydana geliyor. Kaba kurvetin de hiçbir zaman tarafun degiliz. " Içişleri Bakanı Faruk Sükan ise olaylann çıkış nedenini açıklarken yürüyüşe katılan işçi ve öğrencilerin namaz kılanlan kışkırttığını öne sttnnOştfl. Birlik Partisi Genel Başkanı Hüseyin Balan, daha sonra söz almış, Fanık Sükan hakkında gensoru açılmasını istemişti. Bugun Gazetesi: Silahlar patlayacak "Büyük bir fırtınanın başlamak iizere olduğu, top>ekun savaşın kaçınılmaz bir hale geldigi ve silahlanmak gerektigi bir dönemde yaşıyonız. Allah yolunda cihad farzdır ve silahlar patlayacakdr." Işçiler ve ögrenciier Beyazıt Alanı'nda toplandıktan sonra saat 14.00 sıralarında yürüyüşe geçtiler. Yürüyilşe katılanlar Çemberlitaş'ta bulunan DlSK Genel Merkezi önünde sevgi gösterisinde bulunduktan sonra hükümetin istifasını istediler. Eminönü, Karaköy, Dolmabahçe yoluyla Taksim'e geldiler. Saat 16.20 sıralarında binlerce işçi ve öğrenci Taksim Alanı'ndaydı. Yaklaşık beş dakika sonra Taksim Gezisi'nde bekleyen, Fındıklı ve Dolmabahçe camilerinden çıkmış topluluk, mitinge katılan işçi ve öğrencilerin üzerine yürüdü. BombaJann patladığı Taksim Alanı'nda taş, sopa, demir çubuk ve bıçak kullanan saldırganlar Taksim'i savaş alanına çevirdiler. Polisin seyirci kaldığı ve yakın tarihimize "Kanlı Pazar" olarak geçen Taksim Alanı'ndaki bu olaylar sırasında Duran Erdoğan ile Turgut Aytaç öldü, yüz dört kişi de yaralandı. "Kanlı Pazar" polisin değil, 66. Tumen'e bağlı asayiş birliklerinin Taksim Alanı'na gelmesiyle bastırılabildi. Toplum polisinin gözleri önünde, gözü dönmüş kişilerin insanlan bıçakladığı bu olayın yankılan geniş oldu. Başbakan Süleyman Demirel, Istanbul'daki "Kaniı Fındıklı'da ttgle namazı Güvenlik güçleri Fındıklı ve Dolmabahçe camilerinin çevresinde az sonra önlem aldılar. Dolmabahçe Camii'nin bulunduğu yer askeri yasak bölgeydi. Burada görevli bir albay topluluğa namaz kılınması için izin vermedi. Bir süre sonra görevli albay Merkez Komutanlığı ile telefon görüşmesi yaptı ve Dolmabahçe Camii'nde öğle namazı kıhnmasına izin verdi. Beyazıt, Fındıklı ve Dolmabahçe camilerinde kılınan öğle namazından sonra, ellerinde "Bugiin Gazetesi" bulunan kişiler Taksim Alanı'na doğru yü Aybar: Planlar tezgâhlanıyor TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar, da hükümetin gayri meşnı duruma düştflğunü söyleyerek şöyle demişti: "Sonnnluluk duygusu taşımayan bir hükiimet iş başında kalamaz. Türkiye'de tehlikeli oyunlar oynanıyor. Türkiye'nin varlıgına kasdeden planlar tezgâhlanıyor. lsunbul olaylan bir kere daha ispat etmiştir Id, toplum polisi topluma karşı kullanıtaa bir kuvvettir." MP Genel Başkanı Osman Bölttkbaşı ise "Kanlı Pazar" olaylannda polisin pasif kalmasını kınamış, toplum polisini "iktidann gayri meşnı milis teşkilab" olarak niteleyerek, 'Hiikümet kendisini boğacak bir tufan hazırhyor" demişti. CHP Merkez Yönetim Kurulu ise dört gün sonra yayımladığı bildiride Içişleri Bakanı Fanık SUkan'ı ağır bir biçimde suçlayarak, olaylann destekçisi ve sorumlusu olarak AP iktidannı ve Faruk Sükan'ı göstermişti. CHP'nin bildirisinde AP iktidannın "sokak kabadayılanna" destek çıktığı öne sürülmüştü. Commer'in arabası ODTÜ'de yaktlırken ve Robert Commer... ABD'nin Vietnam'daki pasifikasyon uzmanı Türkiye'de 1969 yılının ilk günleriydi. Ankara'ya sabahtan kar yağmıştı. Hava oidukça soğuktu. 06 DC 001 No'lu forsunda Amerikan bayrağı asılı siyah Chevroletİmpala araç ODTÜ kampusünden içeriye girdi. Saat 13.00'ü gösteriyordu. Tarih ise 6 Ocak 1969 Pazartesi. Rektörlük binası önünde duran siyah renkli araç onemli bir konuğu getiriyordu. Bu konuk "passifikasyon uzmanı" olarak tanınan, daha önce Vietnam'da gore*' yapan ABD Büyükelçisi Robert Commer. Gülümseyerek aşağıya inip kendisini karşılayan ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Kurdaş'ın elini sıktı. Birlikte rektörlük binasından içeriye girdiler. Commer'in arabası yakıhyor Araba yakılıyor ODTÜ oğrenci lokalinde ABD Büyükelçisi'nin gelişi duyuldu. Sayılan yüze yaklaşan öğrenci grubu rektörlüğe geldi. Bunlann arasında polis ajanı Muzaffer Köklü de vardı. Commer'in aracının başında şoför Nidai Cemal oğrencilere yalvarıyordu: Yapmayın çocuklar... Yapmayın ben de Türkiim... Saatler 13.30'u gösteriyordu. ögrenciier önce aracı devirdiler, sonra da benzin deposunu açarak yangın çıkardılar. Araç kısa bir süre içinde yandı. Yangını söndürmek için gelen itfaiyeyi oğrenciler araca yaklaştırmadılar. Tümüyle yanan araç, daha sonra ögrenciier tarafından parçalandı. ABD Büyükelçisi Commer, aracının yandığı sırada Rektör Kurdaş'la yemek yiyordu. Otomobilinin yakıldığını duyunca hiçbir tepki göstermedi. Yemeğini bitirip Rektör Kurdaş'ın odasına geçti, orada kahvesini içti. Demirel: Sükan çekilmeyecek "Kanh Pazar" olaylan nedeniyle siyasi parti başkanlarının tümü Içişleri Bakanı Fanık Sükan'ın istifasını istediler. Ancak Demirel, "Sükan çekilmeyecek" dedi. lstanbul'da yayımlanan "Bugiin Gazetesi" sonımluları hakkında yayınlan nedeniyle savalıkça Türk Ceza Yasası'nın 155/311. maddeleri gereğince soruşturma açıldı. Taksim olaylannı övücü yayınından ötürü de TCK'nın 312. maddesi gereğince ayn bir soruşturma açıldı. 20 Şubat 1969 perşembe günü Milli Güvenlik Kurulu Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın başkanhğında Çankaya Köşkü'nde yaptığı toplantıda Türkiye'nin gündemindeki sorunları, özellikle lstanbul'daki "Kanh Pazar" olaylannı görüştü. Başbakan Süleyman Demirel, Milli Güvenlik Kurulu toplantısından çıktıktan sonra gazetecilere olaylann değerlendirmesini yaparken, "Türkiye'de gerginlik var, batıyoruz demeye gerek yok" dedi. "Kanlı Pazar" olaylannda elinde bıçakla gazetelerde fotoğraflan yayımlanan belediye zabıta memunı Seyid Atmaca ilk sorgusundan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bir süre sonra da, "Kanlı Pazar" olaylan unutuldu. "Böyle bir şey olduğunu sanmıyorum." Gazeteciler "Olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz?" Mr. Commer: "Geldigim altı hafta içinde yüzlerce Tiirkle tanıştım. Cumhurbaşkanı. Başbakan, bakanlar, ünivesite öğretim uyeleri ve halktan Idmseler. Fakat sayılan ononbeşe j^klaşan şu dışandakilerle değil, Rektör Kurdaş gibi dostlarıma inanmaktayım." Gazeteciler: "Yemek nasıldı, beğendiniz mi?" Mr. Commer: "Dışanda resmi arabam yakılırken doğnı diiriist bir yemek olmadı. Fakat Sayın Rektör beni bujuk bir dostlukla karşıladı." ODTÜ Rektorü Prof. Dr. Kemal Kurdaş şaşkın ve çaresizdi. Çaglayangirin tepkisi Hürriyet Meydanı'nda başlayan 6. Filo'ya karşı bağımsızlık yürüyüşüne binlerce kişi katıldı. hinli yuruyuşe Taksim 'de saldıran fanatik sağ gruba toplum polisi de destek oldu. StİRECEK Commer'in aracının yakılması olayı kamuoyunda geniş bir yarikı yaptı. Polis, olaylara kanştığı öne sürülen dokuz öğrencinin adını açıklayıp aranmaya başlandıklannı bildirdi. Dışişleri Bakanı thsan Sabri Çağlayangil ise aynı gün yaptığı açıklamada olayı üzuntüyie karşıladığını belirterek suçluların bir an dnce yakalanarak adalete verilmelerini istedi. Çağlayangil, gazetecilere verdiği demeçte yüksek komisyonda Içişleri Bakanhğı bütçesi görüşülürken, ODTÜ'de Commer'in aracının yakıldığını duyduğunu söylüyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyordu: "Sayın Commer'in otosunu tahrip ve şahsını tezCommer'in görüşü yif suçtur. Olay Türk misafirperverliği ve Türk kıilOlaydan sonra ABD Büyükelçisi'nin gazetecilerin türüyle bajdaşmaz." ODTÜ Oğrenci Birliği de Commer'in aracının ya"Şu anda neler hissediyorsunuz?" sorusuna verdiği yakılma olayını kınadı. Yayımlanan bildiride, "Biz de nıt şöyleydi: "Benim hislerimin önemi yok. Bura>a rektörün ve Commer'e karşıyız. Ancak böyle bir olayı tasvip öğretim üyelerinin davetlisi olarak geldim. Rektör, de etmiyoruz" deniliyordu. 7 Ocak 1969 Salı günü saat 16.00'da ABD Büyükanlar ve öğrenci birliği başkanı, öğretim üyelerinin ve oğrencilerin bu>uk bir çoğunluğunun bu hareket kelçisi Robert Commer, Dışişleri Bakanı Ihsan Sabri Çağlayangil'i makamında ziyaret etti. lere katılmadıklarını bildirdiler." Aynı gün olaylara karışan iki öğrenci tutuklanarak Gazeteciler: "Bu olayın gelişinizle ortaya çıkan bazı dedikodu cezaevine gönderilirken, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde aralannda polis ajanı Muzaffer Köklü'nün de larla ilişkisi var mı?" bulundugu dört öğrenci gazetecilere gösterildi... Mr. Commer: DtSK DAVASINDA IŞIKIAR HAKKTVDA SLÇ DL^TRUSL KARARI TARTIŞ>L\LARA YOL AÇTI 'Öörencisine sarkıntılık eden profesör haberi" davası Mahkeme: Ağır hakaret etmesine rağmen Işıklar'ı tutuklamadık İş Sendika Servisi DlSK davasında savunmasnı yapan Genel Sekreter Fehmi Işıklar hakkında suç duyurusu kararı aJınması, dünku dunışmada yeni tartışmaJara yol açtı. Mahkeme heyeti, geçen duruşma da Işıklar'ın savunması sırasında mahkemeye ve iddia makamına hakaret ettiği gerekçesiyle 1. Ordu Komutanlığı'na suç duyurusunda bulunma karan almıştı. Mahkeme, karardan dönülmesi istemi ile söz almak isteyen avukallara ve sanıklara söz vermedi. Mahkeme'nin/'Fetmi I^ıklar'ın savunmasıoda ağır hakaret bulundugu, buna rağmen tuiuklanmadığı, bu konuda söz nlmtkl» ısrar edilmesinin mahkemeye yeni bir hakaret sayüacagı yolundaki" görüşu tutanağa geçirildi. Bunun üzerine söz alan Fehmi Işıklar, mahkemeyı reddetti. Duruşmada bulunan bütün sanıklar Isıklar'ın mahkemeyi ret istemine katıldılar. Mahkeme tum ret istemlerini ve suç duyurusu kararından dönülmesi istemlerini reddetti. Profesör görevden atıldu Okay Gönensin beraat etti İstanbul Haber Servisi "Öğrencisine sarkıntılık ettigi" yolunda gazetemizde yayımlanan haber sonrasında, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. tsmel Yılmaz, YÖK Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla "üniversite öğretim mesleği"nden çıkanldı. Aynı haberle ilgili olarak, "yayın yoluyla hakarette bulunulduğu" iddiasıyla gazetemiz aleyhine açılan kamu davasındaki yargılama da dün sona erdi ve Yazı Işleri Müdürümuz Okay Gönensin beraat etti. 15 Haziran 1984 tarihinde gazetemizde yayımlanan "Ankara Fen Fakultesi'nde Bir Sarkıntılık Olayı Daha" başhklı haberle ilgili olarak Prof. Dr. Ismet Yılmaz'a "yayın yoluyla sıfat ve hizmetlerinden dolayı hakarette bulunulduğu" iddiasıyla kamu davası açümıştı. Gazetemizde yayımlanan söz konusu haberle ilgili olarak YÖK Yüksek Disiplin Kurulu'nun Prof. Dr. lsmet Yılmaz hakkında verdiği 6 Mart 1986 tarihli karar, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan son duruşmada okundu. Disiplin Kurulu karannda, Prof. Yılmaz hakkındaki soruşturmanın "öğrencilerle sınav sonrasında gönül ilişkisi kurmak maksadıyla kaynaklanan olay" nedeniyle yapıldığı ve Yılmaz'ın "Ögretim üyeligi sıfaü ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici davranışta bulunmak suçundan, üniversite öğretim mesleğinden çıkanldıgı" kaydediliyor. Esas hakkjndaki göruşünü bildiren duruşma savcısı, Prof. Dr. lsmet Yılmaz hakkında gazetemizde yayımlanan haberin gerçek olduğunun, YÖK Yüksek Disiplin Kurulu karanyla da kanıtlandığını ve "Gazetenin olayı haber verme kastının ötesinde, muştekiyi bedef alan ve hakarete maruz bırakan herhangi bir kastın bulunmadıgım" belinerek Okay Gönensin'in beraatini istedi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, beraat karan verdi. PİSK DURlŞMASrNPAN Mehmet Ali Aybar ve tiim sanık avukatlannın, savunma hakkımn kısıtlanmaması için Işıklar hakkında suç duyurusu kararından vazgeçme istemi, mahkeme tarafından reddedildi. Fehmi Iştklar ve diğer tüm sanıklar bunun üzerine mahkemeyi reddettiklerini belirttiler. Mahkeme sanıkların "ret" istemini reddetti. Celal Küçüh, savunmasına başlamadan önce Işıklar hakkındaki suç duyurusu nedeniyle savunma yapıp yapmamakta büyük tereddüt içinde olduğunu belirtti. olarak Av. Mehmet Ali Aybar, suç duyurusu kararından geri dönülmesi istemi ile söz almak istedi. Ancak duruşma yargıcı bu konuda kimseye söz verilmeyeceğini bildirdi. Diğer avukadar ve sanıklann söz almak istemeleri üzerine de duruşma yargıcı Hak. Yb. Aydın Kalpakçı, konuya ilişkin mahkeme görüşünu zapta geçirdi. Tutanağa geçirilen mahkeme görüşünde özetle, Fehmi Işıklar'a ilişkin karann açıklanması ve duruşmanın sona erdirilmesinden sonra, gerek sanıklar ve gerekse sanık vekillerinin konuşma yapmak istedikleri belirtildi. Isıklar'ın savunmasında gerek mahkeme, gerekse iddia makamına ağır ve yoğun hakaret bulundugu, buna rağmen tutuklanması yoluna gidilmediği, suç duyurusunda bulunulmakla yetinildiği, mahkemenin aldığı bu karara karşı söz alma hakkımn varlığının söz konusu olmadığı bildirildi. Bu ağır hakaretin sindirilmesinin yapılan hakaret kadar ağır bir sonuç doğuracağı savunularak, takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğu, bu konuda hiçbir sanık ve avukata söz verilmeyecef i bildirildi. Buna rağmen söz almakta ısrar edilmesinin mahkeme nizamım ve disiplinini bozucu suç olarak kabul edileceğı ve gerekli işlemın yapıiacağı açıklandı. mel Ali Aybar, Rasim Öz, Rahmi Saltuk, Ahmet Guryüz Ketenci, Kudret Yüdınm, İnci İşbilir, Bülenl Utku, Rezzan Atlaroglu'nun da imzalannı taşıyan ortak dilekçelerini sundu. Savunma dokunulmazlığımn avukatlar ve müvekkilleri açısından sağlanması istenen dilekçede, savunmanın güvence altında ve her tür kaygıdan uzak yapılabilmesi gerektigi belirtildi. Suç duyurusu kararımn savunma hakkını ozünde kısıtlayan ve sanıklarla müdafilere gözdağı niteliğinde bir karar olduğu ve bu karar dosyada kaldıkça özgurce savunma hakkımn kullanıldığından söz edilemeyeceği belirtilerek, karardan geri dönülmesi istendi. Aynca sıkıyönetimin kalkması ile artık hiçbir yetkisi kalmamış olan 1. Ordu Komutanlıgı'na suç duyurusunda bulunulmasının davamn geleceği açısından ciddi kaygı ile karşıîândığı vurgulandı. Avukatlann ortak dilekçesinin dosyaya konmasından sonra, DÎSK Genel Sekreteri Fehmi Işıklar söz istedi. Yargıç söz vermedi. Işıklar mahkemeyi reddettiğini bildirdi. Yargıç reddedemeyeceğini söyledi. Araya avukatlar girerek sanıkların her zaman genelde mahkemeyi ret haklarının bulunduğunu söylediler. Yargıç Işıklar'a söz verdi. Fehmi Işıklar mahkeme heyetini ret istemınde özetle şöyls dedi: "S yıl sonra ilk kez elde eltigim Daha sonra savunmasına geçılen yürütme kurulu üyesi Celal Küçiik, sa\unmasına geçmeden önce, Fehmi Işıklar savunmasına ilişkin suç duyurusu kararından sonra 1474 sanığın savunraa yaparken kaygı içinde olacaklarını bildirdi. Duruşma yargıcı, ağır hakaret olduğu için suç duyurusunda bulunduklannı, savunmalaı açısından kaygı duyulacak bir şey olmadığını soyledi. Söz alan Av. Mehmet Ali Aybar, savunma hakkı kullanıhrken, hakaret olsa dahi hukukta suç sayılamayacağını söyledi. Fehmi Işıklar, hakaret kastı olmadığını belirtti. DlSK davası yargılamasında önceki gün savunmasını tamamlayan Fehmi Isıklar'ın savunmasında mahkeme ve iddia makamına hakarette bulundugu gerekçesi ile mahkemenin verdiği 1. Ordu Komutanlıgı'na suç duyurusu karan, dun sabahki oturumda gündeme geldi. Bir önceki oturumda karann vcrilmesi ardından duruşmanın kapanması ve söz almak Mahkeme kararına rağmen söz alisteyen avukat ve sanıklara söz ve makta ısrar eden Av. Atiua Coşkun, rilmemesi nedeni ile dün sabah ilk duruşmada hazır bulunan Av. Meh (kutsal) sayılın savunma hakkımı kullanmağa başlarken, nedenlerini açıklayarak (mahkemenizden adalel beklemiyorum) demişlim. Bunda ne denli baklı olduğumu, yer yer kesilen savunmanın bitiminde >eriien karanmzda bir kez daha gordüm. Bizler, asılsız, dayanaksız ve ciddiyelten yoksun iddialarla ve idam istemi ile mahkemeniz huzunına gelirilmiştik. Bunu da yargüama boyunea ve soz hakkı elde edebildikçe mahkemeye suonuya çalıştık. Dilekçelerimizde, yazılı ve sözlu diger açıklamalanmızda, suç doyunısuna konu edilen sözcukleri defalarca kullanmış olmamıza karşın, o donemde dahi baklı ve yerinde olarak bu sözcıiklerimiz savunma sınııian içinde gönildügunden bir suç duyurusu•a konu edilmemişti. Yasalara inanarak bir bakkı kullanmanın ne denli yamitıcı olduğu bir kez daha bana gosterilmiş >e tarafsız olamayacağınız inancım bir kez daha doğrulanmışbr. Suç duyunısundan endtşe duydugumdan değil, bu karann benden sonra savunma yapacak olan diğer sanık arkadaşlanm ve savunuculanmızın savunmalan önünde konulmnş ciddi bir tehdit unsuru \t Demoklesin kılıcı olarak (uıuiacağı kaygımı belinmeyi gerekli gordum. Benim de son sözüm soylenmemiştir. Yeniden aynı tehdit ile karşı karşıya bırakılacağım kaygısını taşıyorum. AdaJeı beklemediğimi ifade ile yeünmeyip, aynı zamanda heyetinizin tarafsu olmadığına ve bu durumda olamayacagına da inandığımdan 353 sayılı yasanın 39. maddesi uyannca beyeıinizi reddediyorum." Isıklar'ın ardından Kemal Nebioglu söz alarak ret istemine katıldığını bildirdi. Arka arkaya bütun diğer sanıklar isteme katılmak üzere parmak kaldınnca yargıç aksi görüş sordu, olmadığını saptaymca da bütün duruşmada bulunan sanıkların ret istemine katıldıklanru zapta geçirdi. Söz alan avukatlar ise, mahkemenin daha. once savaş halı hukumlerini kaldirmış olduğunu ve sıkıyönetimin de kalkmış olduğunu hatırlatarak, sanıkların ret hakkımn bulunduğunu ve reddedilen heyetin bu istemi inceleme ve bu konuda bir karar verme hakkı olmadığını bildirdiler. Mahkeme, Savcıhk görüşünu de alarak mahkemenin reddi ve Işıklar'la ilgili suç duyurusu kararından donülmesine ilişkin istemleri reddetti. Savunmasına başlamak üzere Celal Kuçuk çağınldı. Celal Küçük esas savunmasına geçmeden önce bir ön dilekçesi olduğunu bildirdi. Fehmi Işıklar hakkında suç duyurusu karanmn hayret ve ciddi endişeler yarattığını söyledi. "Isıklar'ın savunmasını izledim. Bana gore, iddia makamınca bize yöndtüen bunca ağır baksız ve dayanaksız suçlamalara verilen yanıtlann, yapılan eieştirilerin hiçbirinde savunma sınırian aşılmaımştır. Şu anda savunma yapıp yapmamakla buyuk tereddıitler içindeyim. Bundan sonra savunma yapacak geri kalan 1474 sanıgın d* aynı kaygılan yaşayacağmı görüyorum" dedi. Duruşma yargıcı savunma yapmanın heyete hakaret etmek olmadığını, hakaret olduğu takdiri varsa sanıkların buna saygı göstermeleri gerektiğini, buna rağmen Işıklar da dahil savunmalan sonuna kadar dinleme karannda olduklannı belirtti, bu kadar çok samklı bir davada her sanık birkaç saat konuşursa, bunun bir yıldan uzun bir zaman anlamına geldiğini söyledi ve "Bu bir ahfet mi? Evet aüıettir" dedi. Bunun Üzerine soz alan Av. Mehmet Ali Aybar, günümüzden 105 yıl önce Fransız Ceza Yasası'nın 41. maddesinde "mahkemelere sunulan savunmalardan oturii hakarel, sövme, şeref ve haysiyel davaları açüamayacagi" hıikmünün yer aldığıru hatırlatarak, Işıklar'la ilgili uygulamadan sonra sanıklar ve vekilleri olarak savunma yapamayacaklan düşüncesi içinde olduklannı söyledi. Mahkemede daha sonra Celal Küçuk'un savunmasının okunmasına geçildi. Öğleden sonraki oturumda savunma bölümünde hiçbir avukatın bulunmadığı görüldü. Duruşma Celal Küçük'ün savunmasına devam edilmek üzere yanna ertelendi. Banker \alçm Doğan 1994'te özgürlüğüne kavuşacak Kemal Aratan'nm Ucube karikatürleri Limon'da ESKtŞEHtR (THA) Türkiye'nin tek hükümlü bankeri olan Yalçın Dofan yeni çıkan infaz yasasından iki yıl kazandı. Eskişehir Kapalı Cezaevi'nde yatmakta olan Yalçın Doğan'm cezasınm 1994 yıhnda biteceği öğrenildi. 21 yıla mahkum olan Banker Yalçın Doğan, 1984 yılından bu yana Eskişehir Kapalı Cezaevi'nde yatıyor. Cezası 1996 yüında bitecek olan Türkiye'nin tek hükümlü bankeri Yalçın Doğan'm yeni çıkan infaz yasasına göre 1994 yıhnda tahliye olacağı belirtildi. Nüfus cuzdanımı kaybettim. Hükumsüzdıir. RUHİ ERYÜKSEL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear