Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 KASIM 1986 CUMHURİYET/7 BrükseVden MadrUVden Üniversitede vaftîz HADİ ULUENGtN BRÜKSEL Kasım, buranın üniversitelerinde vaftiz ayıdır. Bu vaftiz papazın yeni doğan beoeği tsa adına kutsal suyla takdis ettiği vaftize benzemez. Liseyi yeni bitirmiş öğrenciler üniversiteye illc girdikleri yıl daha yüksek sınıflardaki öğrenciler tarafmdan vaftize tabi tutulurlar. Kutsama olayı nihayete erene kadar, yeni yetmelerin yapması gereken binbir şaklabanlıic vardır. Kızlı erkekli talebeler, üzerlerine ayıp şekiller çizilmiş ve edepsiz sözler yazıknış önlüklerle şehirde dolaşırlar. Başlannda kepleri vardır. Keplerin tepesine de envai çeşit ıvır zıvır iğnelenmiştir. öğrenciler, ellerine birer bira bardağı alırlar ve metro istasyonlannda, tramvay durakJannda, büyük mağaza girişlerinde para dilenirler. Topladıkları paralarla da kahvelerde bira içerler. Zil zurna sarhoş olurlar ve sabaha karşı nara atarlar. Yeni yetmeler, "vaftiz babaa" eski öğrencilerin her dediğini yerine getirmek zorundadırlar. Bazen, kafalan üç numara kazınır. tyi ailelerden gelmiş ve tesadüfen hâlâ bâkire kalmış genç kızlar, vaftiz sırasında kadınlığın tadını tadarlar. Üniversite anfılerinde âlemler yapılır. Işin tadını kaçıranlar çıkar. Peıııbe basının gücü İspanya'da, hemen her ülkede az çok bulunan ve 'pembe basın' diye bilinen magazin basınını olgu haline getiren geniş bir taban var. Son 10 yıida ispanya'da yaşanan değişiklikleri hâlâ sindiremeyen Katolik, küçük burjuva, beylik değerlere yaslanan, toplumda bunlann geçerliliğini arayanlann tspanya'su yıl süren Franko diktatörlüğü boyunca hüküm süren sansürün katılığı bir yandan ciddi gazete okuyuculuğuna yönelik ilgiyi azaltırken, bir yandan da bu dönemin klasik değer yargılarıyla yetişmiş, düşük eğitim düzeyli kadınlarını magazin basınının beylik müşterileri haline getiriyor. Magazin basınını ilginç kılan rakamlar sadece tiraj değil. Bu yayınlarda röportajları, hatıralan ve mulakatlanyla yer alan jet sosyeteye mensup hanımlar, amatör sayılabilecek gazeteciliklerine karşın astronomik rakamlar ahyorlar. Örneğin 600.000'lik tirajı ile başı çeken "Hola" (Merhaba) dergisinde ayda bir dünya çapında ünlülerle mülakat yapan Julio İglesias'ın eski karısı tsabel Preysler, bu katkısı karşılığmda yılda 75 milyon lira ücret alıyor. Gene aynı dergide anılarını yayımlayan Pierre Junot'nun sevgilisi Habsburg Düşesi Sofia'nın da benzeri bir ücret aldığı söyleniyor. Gene pekçok ünlü düğün ve vaftiz törenlerinin başka hiçbir yerde yayımlanmamış fotoğraflannı yaklaşık 50 milyon lirayı bulan ücretler karşısında bu dergiye satıyorlar. Ashnda 1940'h yıllarda Antonio Sanchez adlı açıkgöz bir işadamı tarafından kurulan ve kendi stili içindeki röportajlarının kalitesiyle kısa sürede uluslararası prestij kazanan "Hola" ile kârlı bir sanayi haline gelen magazin basını, "Pronto", "Semana", "Diez Minutos", "Lesturas", "La Revista", "Garbo" gibi çok sayıda dergiyi bu alana çekmiş bulunuyor. Bu basının kârlıhğı şimdilerde Fransız "Hachette" ve Alman "G + j " gibi yabancı yayınevlerini de Tspanya'ya çekiyor. Ancak ünlü "Elle" dergisinin tspanyol baskısıyla bu piyasaya girmeye çalışan Hachette, magazin basınının hitap ettiği geleneksel kadın yerine dinamik, modern kadını müşteri edinmek istiyor. tspanya'da magazin basınımn Ispanya'daki olağanüstü gücü, "Tiempo" ve "Cambio 16" gibi ulkenin en etkin iki haftalık siyasi dergisinin de magazine çok yer vermesine sebep oluyor. "Hola" gibi dergilerin rekabeti karşısında bu siyasi dergiler de okuyuculannın karşısma politikanın yanı sıra, zengin bir sosyete, moda ve seks kokteyli iîe çıkmak zorunda kalıyorlar. Atina'dan 'Poüteknik'in yddö nümü ü ü STELYO BERBERAKİS ATİNAAtina Teknik Üniversitesi başta olmak üzere hukuk fakültesi ve matematik, kimya, fizik fakültelerinin öğrencileri bundan tam 13 yıl önce albaylar cuntasına karşı ilk ayaklanma hareketini başlatmışlardı. 15 Kasım 1973'te öğrenciler, Patission Caddesi'ndeki Atina Teknik Üniversitesi'nin geniş avlusunda, demir parmakuklar arkasında cunta yönetimine karşı ilk direnişlerini başlatmıştı. 16 kasım günü direniş sürdürüldü. Teknik Üniversite içindeki elektrik fakültesi bölümündeki aygıtlardan "korsan radyolar" kuruldu. Frekanslar ayarlandı ve Yunan halkına "direnişe katılmabn" için çağnlarda bulunan "yasadışı" yayınlar yapıldı. öğrenciler, ne dışanya çıkıyor ne de kimseyi içeriye alıyordu. Teknik Üniversite'nin önünden geçen geniş Patission Caddesi, hınca hınç dolmuş, "dışardaid" öğrenciler, caddeden geçen halk, otobuslerinin pencerelerinden "direnişe davet" bildirileri atıyordu.. Güvenlik kuvvetleri ise 17 kasım akjamına kadar "sabretmişlerdi." Direnişler 17 kasım sabahından akşamına kadar sürdü. 18 kasım günü artık direniş yoktu. 17 kasım öncesi, Atina Üniversitesi'nin kl^sik nizamlı, demir parmakhkiı ana kapısını szen askeri tanklann paletleri altında öğrenciler de can vermiş, kimileri ağır yaralanmıştı. Direniş bastırılmıştı, cunta işbaşındaydı, ta ki 1974 Kıbrıs olaylarına kadar. Yunanistan, 1974 yıünda yeniden demokrasiye kavuştu. Aradan bir yıl geçmesine karşın, özellikle Atina halkı, 1973'ün 17 kasım gecesi tanık olduğu "kanlı Poiiteknik olaylannı" unutamıyordu. Kanlı Poiiteknik olaylarını Yunanistan'da bilmeyen yok. öğrencilerin ayaklanması diktatörlüğe karşı çıkmanın adeta bir sembolü haline geldi. 1974 yıhndan bu yana her 17 kasım günü, başta Atina olmak üzere, her Yunan kentinde törenler düzenleniyor. Doğal olarak Atina'da bu törenler daha başka bir boyut kazanıyor. 1967' de albay Yeorgios Papadopulos'un darbesi, ABD yönetimine atfedildiğinden, Atina Teknik Üniversitesi'nde başlayan 3 gün süreli törenler, 17 kasım günü, 8 km. ötedeki Vasilissis Sofias Caddesi'ndeki ABD elçiliğine düzenlenen dev yürüyüşlerle sona eriyor. Sloganların tümü ABD aleyhinde. ABD üslerinin kapatılması, nükleer silah yanşlarına son verilmesi gibi siyasi içerikli pankartlar bazen 10 km. uzunluğundaki dev yürüyüşlere katılan genç, ihtiyar çocuklann ellerinde taşmıyor. İşte bu hava, her yü olduğu gibi bugün de Atina'da hâkim. Dün başlayan törenler, yarın ABD elçiliğine yürüyüşe geçecek yüzbinlerce kişinin sloganlanyla sona erecek. Siyasi parti liderleri, Başbakan Papandreu ve resmi, gayri resmi kuruluş temsilcileri Politeknik'in avlusuna çelenkler koyuyor. Ancak bu yıl Yunan öğrencüer Birliği (EFEE) Teknik Üniversite'ye konulacak çelenkler yerine, eylül ayında Kalamata kentinde meydana gelen şiddetli depremden zarar görenlere para yardımı yapılmasını istedi. Radyo ve televizyon yaymlannda 17 Kasım 1973 gününden kalan fılmler, röportajlar yayımlanıyor, görgü tanıklan konuşuyor, ilkokullardan başlamak üzere lise ve üniversitelerde "17 kasım güniinün öneml" anlatılıyor. Saygı duruslarına geçiliyor. Ancak, yarın sona erecek törenler, hiçbir yıl "sakin" geçmiyor. 17 kasım günü yapılan dev yürüyüşlere katılmayıp, kendi yürüyuşlerini "yeğleyen" bazı anarşist eğilimli gençler, genellikle yüzlerini maske ile örtüyor ve ellerindeki demir çubuklarla mağaza vitrinlerini kırıyor. "Kanlı Poiiteknik olaylannın" adeta bir bayram gününe dönüştürülmesini kabul etmediklerini belirten bu gençler, polise de saldınyor. Geçen yü önıeğin, polis ile bu gençler arasında çıkan çatışmalarda 15 yaşındaki bir genç, polis tabancasıyla öldürülmüştü. Hemen ertesi gün adını 17 kasım kanlı Poiiteknik olaylanndan alan ünlü Yunan terör örgütü "17 Kasım", bir polis otobüsünü havaya uçurmuş ve bir polis hayatını kaybetmişti... Yarınki yürüyüşte de bu tür olaylann çıkması bekleniyor. Bu nedenle Kamu Düzeni Bakanı Atina'mn bütün polis gücünü harekete geçirdiğini ve bu tür olaylara "meydan vermeyecegini" açıkladı. Ahali bunlann hiçbirini yadırgamaz. Metro çıkışında bardağın içine bir yirrnilik atılır. Kahvelerde, kopil öğrenciye dubleler ısmarlanır. Şamatadan biraz şikâyet edilse de, genelde hoşgörü hâkimdir. Vaftiz, şehirli kültürün parçasıdır. Batı üniversitelerinin vaftiz geleneği çok eskilere dayanır. Kapalı bir kasta girişin törenidir. Belçika üniversiteleri arasında, vaftizin özel bir ısrarla sürdürüldüğü, öğrenim üyeleri tarafından tasvip ve tasdik edildiği üniversite, "Brüksel Hiir Üniversitesidir." 19. yüzyüda, liberaller ve ütopik sosyalistler tarafından kurulmuştur. öğrenim, "kür imtihan" adı verilen laik eğitim sistemi üzerine inşa edilmiştir. Avrupa'mn en eski üniversitelerinden olan ve kilisenin yönettiği "Luven Katolik Universitesi"ne tepki olarak doğmuştur. Papa'mn bir dediğini iki etmeyen, Isa'nın Yahudiler tarafından çarmıha gerilrıesini hazmedemeyen azılı Katolikler, "Brüksel Hür Üniversitesi'nden söz ederken, esefle, "Brüksel Mason Üniversitesi" ya da Brüksel Yabudi Üniversitesi" derler. "Luven Katolik Üniversitesi"nde, vaftizler de, "Brüksel Hür Üniversitesi"ne oranla biraz daha edeplidir. Müdahale olmasa da, özel bir onaylama görmezler. Ideolojik olduğu söylenen bu farkh nüans yaklaşunlarından dolayı, iki üniversite arasında çekişme sürüp gider. Allahtan bu, en çok bilimsel müsabaka ve öğrenim mükemmeliyetinde bir yarıştır. Birbirinin boğazını sıkan yoktur. NİLGÜN CERRAHOĞLU MADRİD Diktadan demokrasiye, cinsel baskıdan özgürlüğe, tuvaletlerde sigara içmeden bulvar kahvelerinde esrar çekmeye... Tüm bunlar İspanya'da son 10 yılda yaşanan değişiklikler. Fakat birdenbire gelen bu özgürlükleri hâlâ sindiremeyen bir Ispanya da var. Katolik, küçük burjuva, beylik değerlere yaslanan, toplumda hâlâ bunlann geçerliliğini arayan bir Ispanya bu. İşte bu Ispanya, burada "pembe basın" ya da "kalp basını" diye anılan renkli, magazin basınının müşterilerini oluşturuyor. İspanya'da diğer tüm gelişmiş Avrupa ülkelerinden daha çok muşterisi bulunan bu basının ana konularını evlilik, doğum, boşanma ve flört üzerine verilen çok basit dille yaahnış, bol resimli haberler oluşturuyor. Ülkede kraliyet ailesinin de popüler oluşu, bu basında Ispanyol Kraliyet ailesinin dışında tüm Avrupa monarşisine ve aristokrasisine geniş yer verilmesine sebep oluyor. Beklenileceği gibi Prenses Caroline, Stepbanie ve Prenses Diana, haftalık olarak yayımlanan ve "başarılı kadın iyi bir evlilik yapan, çoluga çocuğa kanşan, şık kadındır" temasını işleyen bu dergilerin en sık kapak konuları arasına giriyor. Aristokrasinin bu gözde kadınlarını ünlü film yıldızlan, boğa güreşçileri, şarkıcılar ve sosyete izliyor. Sık sık Papa'nın gezilerine dair haberlerin de yer aldığı bu basının şaşırtıcı gücü, bazı çok unlu politikacılann bile söz konusu dergileri kullanabilmek için aralannda yarış etmelerine sebep oluyor. Örneğin Ispanya'nın eski Başbakanı Adolfo Suarez, geniş bol fotoğraflı bir aile röportajı ile "pembe basın"da ilk yer alan kurnaz politikacılardan biri olarak hatırlanıyor. Her ülkede az çok bulunan magazin basınını ispanya'da "olgu" haline getiren yön, bu basında söz konusu olan rakamlar. Günlük siyasi gazetelerin toplam tirajırun 2.5 milyonu geçmediği bir ülkede, magazin basınının toplam tirajı 3 milyonu buluyor. Her derginin 57 kişinin elinden geçtiğini düşünecek olursak, bu 39 müyonluk bir ülkede 1521 milyon okura ulaşan bir yayırf türü anlamına geliyor. 40 Baükçt köyunde yaşam, direkUrin uzgrtnde geçiyor. Evler, dükkânlar, kurutulan deniz ürünlai, çiçek saksdan, motodkletler, bistkUÜer ve insanlar. Kukuptan Malezya'mn tdsuru ve değişim MÜMTAZ ARIKAN da, tepeler boyunca, ıssız ve biizün dolu kulübeler önünden kayıp gidiyordu. Pazar >erlerinde, parlak renkli saronglara bürünmüş, kısa boylu insanlann birbirine girdigi köylerden geçijordu." Yukardaki satırlar, Uzakdoğu'ya yaptığı yolculuklar sonun Ingıltere de lisan eğıtımı ile ılgili her turlu biigi için" • İngiltere nin önde gelen lisan okullan.ve eğitim sistemlerı (Bir haftası okul. konaklama. yemekler dahıl 90C dan itibaren) • Özel amaçlı ve mesleki kurslar. • Sağlık hizmetleri ve sigortası. • Karşılama ve yolcu etme servisleri. • Ingıltere'ye en uygun uçak ücretlert ve rezervasyonu. (Londra gidişdönüş 220.000 TL) ıKursiarınu Bntısh Councıl tjrafından onanmıstrr. ArelsFelcoBTft uyesıoıri İNGILIZ LİSAN OKULLARI DANIŞMA MERKEZI Cumhurıyet Cad 173/1 Elmadaglstanbul Tel 148 39 77148 79 43 (Hıiton otelı karşısı) ELEMAN ARANIYOR Izmir'de kurulu bir büyük şirketler grubunun enformasyon araştırma müdürlüğünde görevlendirilmek üzere eleman alınacaktır. Adaylann, Yüksekokul mezunu İyi düzeyde tngilizce dilbilgisine sahip Yabancı yaymları izleyip görüş ve yorum sunabilecek Kamu ve özel sektörde araştırmainceleme yapabilecek bilgi, beceri ve çevreye sahip Konusunda deneyimli olmaları gerekmektedir. Isteklilerin en geç 28.11.1986 tarihine kadar özgeçmişlerini içeren bir mektup ve fotoğraf ile P.K. 304'e başvurmalan rica olunur. Müracaatlar gizli tutulacaktır. da yazdığı öykü ve romanlarda bu konuya verdiği özel önemle KUKUP "... Düzenli aratanınan ıngiliz yazarı Somerset lıklaria dikümiş yesfl kauçuk fiMaugham'a ait. danlarının sessizligi içinde, alaMalezya'da 130 yıldan fazla büdigine günliik guneşlik bir yolsüren îngiliz yönetiminden bu da Uerliyordu şimdi. Bir Malezyana, köprülerin altından epey ya yeriisi tarafından sürülen arasular akmış sanırım. Yapay kabası, DÇSUZ bucaksız bir ormanuçuk endüstrileri, 19. yüzyıl sonlanndan beri üretilen kauçuk ağaçlarına eski önemini kaybettirmiş. At arabalarının yerini, Malezyalılann övünerek gösterdikleri Pratan Saga otomobilleri almış. Sarındıkları peştemala benzeyen sarongun yerini de çağdas giysiler doldunıyor. f ngiliz basınımn dedikoducu özel dedektifı olan dergi 25 yaşında, tirajını 250 bihe yükselttl Rakibi 'Punch'ı gerek Güneydoğu Asya'da, TayÜniversiteler, Batıda aydınlatland'm güneyinden başlayıp Eniçerik, gerekse tiraj açtsmdan solladı geçti. Bu başan, ma çağının ürünleridirler. Katodonezya adalanna doğru bir örgazete doymaz' Murdoch'u dergiyi sattn almaya lik olanlan bile toplumun değişdek başı gibi uzanan Malay Yaheveslendirdi, ancak 'Private Eye'ın böyle bir satışa aday mesine ayak uydurmuşlardır. nmadası, Malakka Boğazı ve olduğu henüz duyulmadı. Her halükârda, hem kiliseden Güney Çin Denizi'yle çevrili. hem de devletten özerk bir yapıYarımadanın ucunda da SingaRAGIP DURAN ya sahiptirler. Ne papazı, ne propur Adası bulunuyor. fesörü, ne yönetim kurulu üyeLONDRA "Private Eye" 1 ngiliz basınının dedikoducu özel Singapur'dan birkaç saatlik si, kimsenin sakalına, bıyığına dedektifıdir. 15 günde bir çıkan bu dergi, satirik politik ve jurnabir otobüs yolculuğu ile Malezkanşma cüretini gösteremez. listik bir yayın organı olarak tanıtılıyor. 25 yaşına bastığı gün resya'nın güneyindeki Kukup kasaIranlı kız anfıye peçeyle girer, mi tiraj raporu 250 bine yükselmiştir. "Priyate Eye", Fransa'daki basına ulaşıyorum. Küçük, göspunk oğlan saçlanm yeşile bo akrabası Canard Enchaine"ye öykünür, ama bana kalırsa Fransız terişsiz bir yer burası. Biraz doyar, solcusu Stalin'in resmini yaördeği kadar çığırtkan ve delibaş değildir. Çünkü İngiltere, Franlaşınca, ister istemez akhma Sinpışürır. Sağcısı Hitler'in "Kavsa'ya oranla daha terbiyeli ve kuralşinas bir memlekettir. tngüiz dergapur geliyor. Orada da pazar ga"sını satar. Luven'de, kürsügisi oldukça grotesktir. Politikacılann, sanayicilerin, gazetecilerin, yerleri görmüştüm. Tertemiz ve ye Şilili komünist mülteci çıka ciddi görünümlü hamşolann açığını yakaladı mı, kulaklarından tudüzenli. Böyle düşünmek belki bilir, Brüksel'de, "nluslararası tup duvara çiviler. Hem de kahkahalarla. Nedir, Ingiltere'de de pe de haksızlık oluyor. Kukup'un hukuk" dersini beş vakit namaruklu ve cübbeli hâkimler vardır. "Private Eye"in kalemi lodosa mütevazi yapısıyla 21. yüzyıl zında Müslüman verebilir. tutulmuştur ki, faturasını tazminat davalannda pahalı öder. Derkenti karşılaştmlabilir mi? Ama Liberali, Katoliği, Belçika üni gi, bu yılekim sonuna kadar 239 bin sterlin tazminat ödemiştir. Ha elde değil. Bir köprüden geçip İskaret ve iftira davalan "Private Eye"in aybaşı sancılandır. 32 sayviçre'den Arnavutluk'a giriyorversiteleri, diğer Batı Avrupa falık dergi, 45 peniden satıhr ve başarılı bir işletmecilik sayesinde sunuz sanki. Böylesine yakın iki üniversiteleri gibi, özgürlük te1.6 milyon sterlinlik iş hacmine sahip olmuştur. Derginin yanı sıra ülkedeki gelişmişlik farkı şaşırmeli üstüne kurulmuş kurumlarkitap, kartpostal ve hediyelik eşya satışlarını da bu bilançoya kattıyor insanı. dır. Hoşgörünün olmadığı yermak gerekir. Reklam geliri de giderek artmaktadır. de bilimin, karanlığın olduğu Kukup'tan küçük bir tckneye yerde irfanın olamayacağı ilke"Private Eye"in kendisine has bir sözlüğü vardır. Mesela, Londbinerek "Kampong Air Masin sinden hareket ederler. Torna ra'nın basın semti Fleet Street dergide 'Utanç Sokafı' olarak geçer. Kukup" (Tuzlu Su Köyü) adlı dan çıkmış öğrencilerin ancak 'Brenda' kraliçenin, 'Hopalong' da Reagan'ın takma isimleridir. balıkçı köyüne gidiyorum. Yüktornadan çıkmış toplumlar üre Dergi, belki de utancından olacak, 'dnsd İBski' deyişini kullanmaz, sek kazıklar üzerine kurulmuş iltebileceğini bilirler. Bunun için "Ugandavari tarbşma" der. ginç bir köy burası. Denizin üsde, vaftiz törenlerinde, liberalleri Derginin yöneticisi kendini Lord Gnome olarak tarutır. Asıl adı tende duran bir köy. Her şey daha liberal, Katolikleri daha az Richard Ingrams'dır. Ingrams 23 yıl boyunca dergiyi yönettikten tahtadan yapdmış. Yollar, evler, liberal olsa da, hiçbiri ne edep sonra geçenlerde genel yayın mUdürlüğunü 26 yaşındaki yardımcısı dükkânlar, hatta ahırlar... Büsiz önlükleri yasaklar, ne bira ye Ian Hislop'a devretti. Hislop'un atanması, dergi içinde ve dışında tün gelir kaynakları deniz olan rine gazoz içmeyi şart koşar, ne biraz patırtı kopardı, ama yeni oğlan parlak. İlk açıklamasında, buninsanlar yaşıyor köyde. Buram de kızları bekâret kontrolünden dan böyle daha dikkatli olup, tazminat davalan masraflannı azaltburam balık kokuyor. Çok zengeçirir. maya çahşacağım söyledi. Aynca Hislop'un güldürü yeteneği, gin olan deniz ürünleri, köylüleri rahat yaşatıyormuş. Gelgit Üniversiteler aydınlanma ça TV'nin ünlü 'Spitting image' dizisinde kamtlanmış. Tabii gazeteci(medcezir) buralarda etkili olğının kurumlandırlar. Aydınlan likte profesyonel şaklabanlık ayn şeyler, ama bu iki mesleğin çakıştıgı alanlar da yok değil hani. duğundan, kıyıda kurmuyorlarma çağı insanlara, özgür iraderruş köylerini. Böylece zararlı sülere dayalı seçimler yapma hak"Private Eye" 15 günde bir, merkez semtlerdeki luks lokantamngenlerden ve böceklerden de kını tanımıştır. Özgür iradeleri lardan birinde, tanınmış gazeteci, hükümet yetkilisi ve işadamlankorunuyorlarmış. oluşturma yöntemlerinden biri na mükemmel bir sofra kurar. Şarap mebzuldür, laf kebabı mönüde, özgür ve özerk üniversiteler nün en başındadır. İlk başta pek ağırbaşu görünen o sorler ve lordKöyün daracık tahta yollannde öğrenim görmektir. özgür ve lar, beşinci kadehten sonra pehlivan tefrikası üslubuyla, el değmeda çocuklar oynuyor, bisiklete özerk üniversitelerde, edepsiz miş haberleri düşmeye başlarlar. O haberler de, doğru ya da yanlış, bjniyorlar. Bana da E.T. imişim vaftiz törenlerine de izin verilir. ama mutlaka kihkihli bir şekilde derginin sayfalanna giriverir. gibi garip garip bakıyorlar. AnZincirli üniversiteler tornadan Derginin en çok okunan sayfaJarından biri, Başbakanlık antetli ne ve babaları büyük yaygılar çıkmış öğrenciler yetiştirmeye kâğıda yazılmış, "Sevgili Blll" başhklı mektuplardır. Bu mektupüstüne dizdikleri balıklan güneşuğraşır. Zincirli üniversitelerde, lar Başbakan Tbatcher'ın eşi Denis'in imzasını taşır. Tabii ki hayate kurutuyor. Baaları parçalansakal, bıyık ve bekâret kontro lidir, ama güzel hayalidir. mış etleri ayaklanyla eziyor. 80 lü yapüır. özgür ve özerk üniyaşlarında görünen bir adam ye"Private Eye" skandallara merakhdır, ama olayın gerçek içyüversiteler aydınlatır ve aydınlan zünü sergilemektense fasa fîsoyla daha çok da Ugandalı kısımlarıy re oturmuş tezgâhta bir şeyler ma ideolojileri üretir. Zincirli dokuyor. Evlerin kapısı yok gila ilgilenir. Arastırmacı değil, kanştıımacı gazetecilik örnekleri veüniversiteler karartır ye ortaçağ rir. Sözcük oyunları, fıkralar, karikaturler ve çizgi romanlar dergibi. îçeri uzanıp bakınca çok geideolojileri üretir. Özgür ve niş bir salon görüyorum. Tabanin diğer zenginlikleri arasındadır. "Private Eye"nin başansı gaözerk üniversitelerin olduğu top zete doymaz Rupert Murdoch'u dergiyi satın almaya heveslendirnı musamba kaplanmış. Duvarlumlarda ahali vaftiz törenleri miştir, ancak "Private Eye" bağımsız bir yaymcüık şirketinin malarda birkaç resim. Küçük bir ne hoşgörüyle bakar. Zincirli vitrinli dolap ve televizyon. İşte lıdır ve satışa aday değildir. üniversitelerin olduğu toplumbütün ev eşyası bu. Genellikle 1961'in nefis çalkantıh günlerinde doğan "Private Eye", rakibi larda ahali öğrencilere potansi"Punch"ı gerek içerik gerekse tiraj açısından sollamıştır. Mahke yere bağdaş kurup otunıyorlar yel suçlular olarak bakar. Etkive asrın icadı beyaz camda oyme koridorlannda,, lokantalarda, gazete kulislerinde, resmi ,g , tepki, olaylara diyalektik bakış nayan fılmleri heyecanla izliyorI k odalarında ve bilumum normal ve garip ortamda geçen d l d bi Iann yatak yöntemiyle açıklanır. Metafizik lar. 25 zaferli yıldan sonra gümüş jübilesini kutlayan "Private Eye", ve diyalektik yöntemler özgür ve sonuç olarak Ingiliz mizahımn, hafif ateşte siyasi sosla pişirilmiş, Kampong Air Masin Kukup özerk üniversitelerde tartışıbr. eh pek fena değil, bir öğle yemeğidir. köylüleri yalnızca avladıklan deniz ürünlerini satmakla kalmıyor, kurdukları balık çiftliğinde onları üretip besliyorlar da. Beni köyden az açıkta, yine kazıklar üzerine kurulu çiftliğe götüriiyorlar. Kare kare bölunmüş iskelelerin arasından sarkıttıkları ağlann içinde balık yetiştiriyorbir kısmı da Hollanda'dan deniBasel'deki Sandoz fabrikasmdan Ren'e dökülen zeflir ve ze karıştı. Uzmanlara göre etki larmış. cıvanın bir kısmı yolda dibe çöktü, bir kısmı da si yıllarca sürecek. Artık sulardaKukupJohore Bahm arasınHollanda'dan denize karıştı. Ren'de tam bir canlı kıyım ki radyasyonlu Rus yapımı mo daki yolu aşıp Singapur gümrüvar, solucanlar, su bitleri hep ölmüş. Kafamdan aptalca leküllerin yarunda bir miktar da ğüne geldiğimde akşam oluyorbir soru geçiyor. 'Bitler ölse ne olur ki?' Yanıtı TV'den İsviçre malı zehir var. Yerli imadu. Pasaport kontrolü yapılan geliveriyor "Küçuk balıklar aç kalır." lat karbon monoksit ise asit yağkulübelerin önünde uzun kuymurlarıyla her gün düşüyor zanıklar vardı. Akşam mesaisi için tam anlamıyla "etsek" neyse, ten. İnsana şimdilik bir şey olSingapur'a geçen Malezyanlardı YAVUZ BAYDAR ama mecazi anlamda: Yavaştan muyor, ama bir şeyler ölmede bunlar. öldürüyoruz doğayı, dengesini sürekli. AMSTERDAM Geçen bozarak." hafta sonu TV'de baş haber: Silkwood, Theree Mile Island, "Zehirli sular Hollanda'ya ulaşÇevre korumasında endüstri Çernobil ve Basel şoklarından tı." Ekrandaki haritalarda Ren sözculerinin "gereken önlemler sonra çevre bilinci hızla yayılıyor Nehri'nin kollan, kanştığı kanalahnıyor" sözleri bir kez 3aha ha Batıda. Avrupalılar için zarann lar, denize ulaştığı noktalar. Lavada kaldı. Son yıllarda patlak burasından dönmek zaten kaçıboratuvarlarda fokurdayan imveren çevre felaketlerine, şimdi nılmaz oldu. Çünkü artık burabikler. Ülkenin çeşitli yerîerinden de "Basel felaketi" katıldı. Oy larda asitli yağmurlardan kurualınan sulann zehir ölçumleri. sa Isviçreliler dunyanın en tem muş ormanlar, zehirli artıklarDeney kaplarımn yakın çekimi: kinli insanları, hem de en dakik. dan ölmüş toprak parçaları, gölCam kaplardan birinde can çeAma Ren'in suladığı tüm ülkeler ler ve nehirler var. Çevre sorunkişen solucanlar. Diğerinde çok uyarının geç yapıldığından şikâ ları hükümetlerin, hatta Avrupa tan ölmüş su bitleri. Kafamdan yetçi. Solucanlar, bitkiler ve bin Komisyonu'nun önemli gündem ORTAŞ AVİZE SANAYİ bir an geçen aptalca soru: "Bitlerce ton balık öldü. Işsiz kalan maddeleri arasında. Greenpeace Merkez Yuksekkaldırım. ler ölse ne olur ki?" Ve hemen Ren balıkçılan İsviçre'den tazmi gibi çevre örgütleri kitlelerde kök Galıpolede Cad No 171 ekrandan yanıtı: "Küçük balıknat istiyorlar. Çevreciler de pro salıyor, etkinliğini giderek arttıBahar Han Kat 2 Karakoy lar aç kalır." testo gösterileriyle yetkilileri uya rıyor. Biz ise "Allab kerim" safTel 1435512 rıyorlar. hasındayız hâlâ. Izmir ve Izmit Kızgın bir cevrecinin sözleri: Şube Şair Arşı Cad No 76 "Doğada her şey birbirine bağBasel'deki Sandoz fabrikasın körfezlerinde, Haliç'te yaşamı (Özel Anakenl Lısesı Karşısı) lı, dengede, başında da biz insandan Ren'e dokulen zehir ve civa farkına varmadan söndürdük. Merdivenköy GO2TEPE lar içine "ediyoruz" durmadan, nın bir kısmı yolda dibe çöktü, Şimdi Gökova'yla meşgulüz. Londra'dan 'Private Eye' 25'inde AarhusHan Domıız deyip geçmeyin FERRUH YILMAZ AARHUS Aarhus, Danimarka'nın ikinci büyük şehri. Ancak, 1.5 milyon nüfuslu Kopenhag'ın yarunda, 250 bin kişüik nüfusuyla daha bir tasra kenti. Her tasra kentinde olan "vftkımhk" ve "ictenUk" Aarhus'ta da var. İnsanlar daha bir sıcak sanki. Birçoğu bunu Aarhus'un ashnda bir öğrenci kenti oimasına bağlıyor. özellikle Kopenhag'da giderek hissedilen dojbrudan ırkçı tavırtar henüz burada görülmüyor. Kopenhagtan bıkıp buraya yerlesen bazı Türkler de memnunlar hayatlarından. "Bnnıda biz bizeyiz. Hem daha çok insan taoıyoruz bea de ianBİaria fflşUlerimlz daha yakın" diyorlar. . Irili ufakh 500 adarun ve bir de yarımadanın üstünde kurulu olan Danimarka'nın birçok büyük kenti gibi, Aarhus da deniz kenannda ve bir liman kenti. Birçok ithalat ihracat işi buradan yürüyor. Danimarka'nın temel gelir kaynağı hayvan ürünleri. Gemi yapımı ve elektronik, hayvancıhğı çok geriden izliyor bu konuda. Hayvancılıkta da domuzculuk en başta geleni. Domuz deyince akhnıza hemen bizim kullandığımız anlamda domuz gelmesin. Danimarkalılar için domuz kelimesi o kadar olumsuz bir aniam tasımıyor. Danimarkacada domuz anlamına gelen iki kelime var: Biri bizim de kullandığınuz, küfür ederken kullanılabüecek olanı, öbürü ise tam aksine iltifatta kullanuan. tki kişinin birbirine "Ata benim tatlı domozcBgam" dediğini duyarsamz, birbirleriyle dalga geçtiklerini sanmaym. Birbüierine iltifat ediyorlardır. Domuzla Aarhus arasındaki ilişki ise, Aarhus'un hayvancılığın en yaygın olduğu Jylland Yarımadası'nın başkenti sayılmasından kaynaklanıyor. Sararmış yapraklann, özel yapılmış yollannda ilerleyen bisikletlerin tekerleklerine yapıştığı, hüzünlü ve normal olarak Danimarka'yı olduğundan da gri yapması gereken bir scnbahar günü ama, güneşli bir gün. öyle her gün nasip olmayan güneşın bütun ışınlannı, bir tanesini bile kaçırmadan duyumsamak için, kenttekı yeni moda cafelerin önüne masalar çıkanlmış. açılır kapamr ön camekânlar ardına kadar açılarak, günesin cafelerin içlerine kadar dolması sağlaruyor. Cafelerde oturanlann yfizlerinde güneşten doğan bir mahmurluk ama daha çok mutluluk okunuyor. Cafelerden Cennet Cafe'nin hoparlörii, Turk melodileriyle çmlıyor. "Ne mözigi bu?" sonısuna, siyah papyonunun şıklasürdığı beyaz gömleğiyle servis yapan sarışın garson "Befeadim mi?" diye başka bir soruyla karşıhk veriyor. S'leri, ı'lcri ve anan bozarak Taşkın Sabah'ın ismini okuyor kasetin üzerinden. "B« yaz Türkrye'aeydİBi bfliyor n u n ı , çok güektl. Ba baatt da oı»daa aldua. Sea nereliaiB?" Cafede oturanlardan müziğe itiraz gelmiyor. Aarhus bir tasra kenti taşn kenti oimasına ama, sehir yaşamı açısından hiç de fukara değil. Pazar akşamı oimasına rağmen, barlar dolu. Hatta bazılannda müzik dinlemek bile mümkün. Eskiden kalma, bar ve lokanta dolu daracık sokaklardan birindeki barda, gitar ve davuüanyla üç orta yaşlı genç, 60*b yıllann nostaljisini yasatıyorlar jarkılannda. Masadaki Cumhuriyet gazetesini süzen yandaki sanşın huri meralanı yenememiş olacak ki, "Haa^i düde bu?" diye soruyor. Cevap venneye fırsat bırakmadan kendisi yanıüıyor arkasından. "Tirkct defü mi?" Gazetedeki kelimelerden bazılannı tanımıs. Aarhus, Kopenhag'ınfaTİgmkentleşmi} vtjraUUfynApn kuıtulup, saf bir taşra kenti yasamak isteyenlerin, hele bir de eflenceyi seviyorlarsa, yılda en az bir iki kere gitmeleri gereken bir şehir. Hem, Aarhus neden güzel biliyor musunuz? Kentin orta yerinde bir yokus var. En yüksek noktası 148 metre olan bu ülkede, dümdüz Kopenhag'ın monotonluğuna karjın, özel bir hava veriyor bu yokus. Hem sahi, Aarhus'un kızlan da guzeL. Amsterdam'dan Sularia gelen Basel ölimui ORTAS