16 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Rıfat Özbek, dünyanın sayılı modacılanyla aynı podyumda Sahibı: Cnmhuriycl Matbaacıbk ve Gazetecüık TUrk Anonım Şırketi adına Nıdir N»dl, • Gcnel Yayın MUdUrü: Ha»an Conıl, MUessesc Müdürü. Emint Uşakhgil, Yazı lşlcrı MüdUrU Ok*y Gönendn, • Hab«r Merkczı MüdürU Yalçın Bİgcr, Sayfa Dılzenı Yönetmem Ali \c*r, # Temsıkıler ANKARA Yalçı» D o f ı ı , İZMİR Hlkmcl Çttinluy», ADANA: Ceüü BâjUogıç. Istanbul Haberleri Rrkı Öı, Dış Haberler Ergun Bakı, Ekonomı O u n u Ulagay, KMtür CcUl (JMtr, Magazın Mthmct Y«şln, Spor Danışmanı Abdalkadir Yocttmuı, DUzeltme Krflk Dnrb**, BüımEğıum Şakia Alp«j, tşSendıka. Şakrmn Ktteoci, HaberAraştırma: Ufak Gıkfcmir, • Koordınatör: Ahmct Konüsu, • Malı tşier Erol Eıtut, Idare: HüscyU Gurer, t$letme. Önder ÇcUk, Bügitşlem: Nall l n L Basan ve Yayan: Cnakariyet Matbaacüık ve Gazetecilik TA.Ş. TUrk Ocagı Cad. 39/41 Cağalojlu, 3334 lst., PK: 246tstanbul, Tel $12 05 05 (20 hat), TOa: 22246 • Büroiar Amkan: Zıya GOkalp Bulvan tnkılap Sokak, No: 19/4, Tel: 33 11 4147, Telet 42344 % lımr: H. Ziya Bulvan, 1352. Sok. 2/3, Tel: 25 47 0913 12 30, Teta: 32359 0 Adua. ', ikmaJc Cad. No: 134 Kat 3, Tti: 1455019731, THex: 62155 TAKVİM 16 KASIM 1986 lmsak: 5.17 Güneş: 6.45 ögle: 12.53 lkindi: 14.28 Akşam: 16.52 Yatsı: 18.16 Evlenmeden önce BCG aşısı Modanuı zirvesindeki Türk genci Çok okuduğunu, fılm, kitap ve sergilerden natta sokaktaki insanlann giysilerinden ilham aldığım söyleyen özbek, yanmda surekli küçük bir defter taşıyor. Lokantada, metroda, yürürken aklına gelenleri not ediyor ve çiziyor. EDtP EMtL ÖYMEN LONDRA Dallas dizisinin kötü adamı "Ceyar"ın altın kalpli kardeşi "Bobby" sahnede, elinde mikrofon, "Veee karşımzda Rıfat Özbek" diyor. "tlginç adına ve Türk kökenineragmenlngiltere'de okumuş bir tngüiz stiHst New Yorit'taki önenüi kadnı dergileri, meslekte en tepeye ikrliyor diyoriar onun için. Bu işe geçen yü başladığı halde biitün diktikkri satüdı. 1986da yolu açık. Olmaa gerçekleştiriyor Yüksek zevklc çeşitliligi bagdaşünyor..." Sahneye ürkek adımlarla, yüzünde siyah bir tul ve kara gözlükJerle bir "Italyan" dilber çıkıyor. Elinde bir çiçek demeti. Bir mafya havası. Ardından da siyahlıbeyazlı kadınlı erkekli başka "İtalyanlar." Ve coşkun bir defile. Gösteride "papa" bile eksik değil. Bu geçen yü bu sıralarda Londra'da Afrika'daki açlar yaranna yapılan "Fasnion Aid" defılesinin ilk dakikalan. Rıfat Özbek, moda dünyasırun efsaneleri "Calvin Klein, Yves Saint Laurent, tssey Miyake, Jasper Conran"larla aynı podyumda. Defileden bir yü sonra özbek, Ingiltere'de en çok satan kadın moda dergisi "Woman" tarafından "yüın modacısı" seçildi. 1986'da kreasyonları, buyuk giyim mağazalan tarafından basitleştirilen, ucuzlatüan ve "halka indirflen" en dikkate değer ve etkili modacı olduğu için. özbek, geçen hafta da "Time" dergisinin "yaşam" sayfasında övülen 3 genç modacıdan biriydi. Vogue, Elle gibi moda dergilerinde de Özbek'in modellerini gönnek olağan. RAĞBET NEDEN? "Bu ragbet neden?" Sorunun cevabı önce bir kahkaha. Yer en şık ve pahah butiklerin sıralandığı "Bond Street"in arkasında, bir avluya bakan gösterişsiz ve adeta boş bir salon. Birkaç elbise, bir koltuk, lizeri kumaş örnekleriyle dolu küçük bir masa. Bir de ufak el radyosu açık. "Artık moda açısudan orijinallik diye bir şey yok. Her şe> yapddı. Bol etek, dar etek, kısa etek, uzun etek. Artık degişik renk, degişik biçim, defişik knmaş önenüi. Mercudu 1986'ya uygulamak. Benim kıyafellerim hem genç, hem klasik, hem modern, hem kalıcı, hem de kadıns." Sonuç: Saüşlar bir yıl içinde yuzde 264 artmış. Geçen yüın cirosu bir müyon dolar. Satışlann çoğu da Amerika'ya. Orayı "dipaz kuyu" olarak niteliyor özbek ve "Hâlâ hiç satmadıgımu magaza var" diyor. Ne tür küıklar burüar? Kimler ahyor? "Pahalı dbisder. Ama ayn ayn giyilebilen turden. Yanı ceket, etek, gömfck gibL Belli bir gelir düzeyinin üstündeki insanlara. 25 yaşında giyen de var, 50 yaşında da. Ne amaçla aldığma bagu." Prenses Diana da beyaz ipek bluzlu bir siyah tayyör ve siyah bir gece elbisesi almıs. Demek ki Rıfat özbek'in giysilerini giymek için incecik, ufak göğüslü, küçük kalçalı olmak gerek. Ya Türkler? En Avnıpa görmüşünde dahi anh şarüı bir mantı, imambayıldı, börek ve pilav kültürü ne de olsa... özbek bu konuda "Benim çizimlerim Türkiye için biraz zor olabilir" diyor, ama hemen ekliyor: "Genç nesü ince, kendine bakıyor." 1954 doğumlu, Londra'da "St Martins School of Arts" guzel sanatlar okulunun moda ve tekstü mezunu. Modadaki basansmda, yarıda bırakmasına rağmen nıimaılık eğiüminin de etkisi var. Üç yüdır kendi adıyla çahşıyor. •ftlda iki "koleksyoo" hazırhyor. Bugün altınasını bitirmiş durumda. Her koleksiyonda tema, "kadını giueUeştirmek, güzel yanlannı ortaya çıkarmak." Bunu da degişik görüntülerle yapmak. örneğin bir sefer Italyan fümlerinin havasmı verirken, sonuncusunda olduğu gibi, oryantal bir hava verebilmek. Kalıplaşmış, alışılnuş, kaıuksanmış biçimlere saplanmamak. Bu yüzden Italyan modasını "kapalı" buluyor ye Milano'da çalıştığı halde benimsemiyor. "Her yü aynı jeyi yapıyorlar" diyen Özbek, TUrk modacüarın Italyanlardan fazla etkilendiği görüşünde. Genç bir modacı demek, genç bir sanatcı demek. Böyle biri için en zor şey, para bulup çizimlerini kıhğa dökebümek. özbek bu bakımdan şanslı. Merkezi Cenevre'deki "Gnlf Shipping" petrol şirketi, kendisini fmanse ediyor. Ama özbek, idareli ve mütevan bir çalışma düzeni içinde. Cirosu bir milyon dolara ulaşmış bir işin başında değümiş gibi sanki. "Çok okurum, kitaplardan, filmlerden, sergUerden ilham alınm. Sokaktaki insanlara devamh bakarun. Ne giyiyorlar di>e" diyen özbek'in kara kaph kuçuk bir defteri var. Lokantada, metroda, yürürken her an aklına geleni not ettiği ve tabü çizdiği. GiysUer önce defterde şeküleniyor. Sonra atölyede. Kıyafetlerine sokakta rastladığı oluyormuş. "Olmaz mı? Benim kreasyonlarunın yuzde 80'i gündelikür." "Ya Turkiye Ue ilişkiler?" Bu ydki tshirt denemesinden memnun. Gelecek yıl mayoyu deneyecek. Çizim özbek, yapım Türkiye. Uzaktan kumandalı kalite kontrolü ile. Imzalı hazır giyim. Gidiş, diğer fırmalarla ortak is yapmaya dogru. Yani aksesuar, çanta, ayakkabıya "özbek" adını vermek. Ama acelesi yok. Çok sakin, "Her zaman sabıriıyım. Yavaş yavaş büyüyecek iosaüah" diyor. YEMEN Gelenekçüiğin en somut biçimde sergilendiği Yemen mimarisinde, Yemenlilerin en büyük yardımcısı Çinliler. Yeniyapıların,yenikentlerin GÖRKEMLİSARAYBüyüleyicibirgüzeüiğivardır Yemenmimarisinm. Jhşm, kerpiçindantelagibiişlendiğinigörürsünüzbirçokyapıda.lmam Yahya'nınDahr Vadisi'ndekiyazlıksarayıda(Bugünmüzeola oluşmasında, ülkede çalışan 100 bin dolayındaki Çinli işçinin büyük katkısı var. rak kullanıhyor) görkemü Yemen mimarisinin ilginç ömeklerinden biridir. Uzaktaki Dost: ANKARA (ANKA) Ankara Veremle Savaş Demeği Başkam Prof. Galip Urak sağlıklı nesiiler için evlenmeden ön kızlardan BCG aşısı istennK gerektiğini söyledi. Veremeyakalanmamn en yüksek olduğu dönemlerin 020 yaş arası olduğunu bildiren Urak, "Erkeklerin askere gitmeden verem aşısı obnalan için gerekli çalısmalara başladık. Çok yakında uygulamaya geçeceğiz" dedi. Yazı ve Fotoğraflar ERHAN AKYILDIZ ÖSYS için başvuru ANKARA (OM.) öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı için başvuru suresi 17 kasımda başhyor. Adaylar 5 aralık tarihıne kadar başvuruda bulunabilecekler. ÖSYM Başkanı Prof. Altan Günalp aA. adaylardan sınav kılavuzunu dikkatle okumalannı istedi Boğaz tokluğuna çalışan Çinli işçiler yatuımcıları korkutuyor 2 Eğer Yemen'e ilk kez gidiyorsanız ve Baskent Sana'a'nın birbirinden ilginç sokaklarmda şöyle kısa bir tur attıysanız, abartmıyoruz kendinizi bir masal ulkesinde sanabilirsiniz... Bir köşebaşında, sihirli larnbasıyla Alâaddin. karşınıza çıkıverecekmiş gibi gelır... Ya da peri padişahının kızına gönlunu kapuran Kdogian'la burun buruna gelecekmiş gibi bir duyguya kapunrsımz kendinizi... Yemen'de kişiyi böylesine düşsel bir ortarna surükleyen olgu, şüphesiz Yemenlinin geleneklerine olan bağlıbğındandır... Yemenlinin beline taktığı cenbiye, öldürücu bir silah olmaktan çok, bir simgedir... Üzerine gıydığı beyaz elbisesi (savb), beline cenbiyesinı takabilmek ıçın kuşandığı rengaıenk kemeri (mahzek), başındaki kırmızıh beyazlı örtüsü (mesedde) hep onun, geçmişle arasında kurduğu birer köpriidür... Birçok Yemenlı bunlardan biri olmadığı zaman, bir eksiklik hissedar kendisinde... Ayaklarındaki "şıpşıp" diye adlandırdıklan plastik terliklerde bile geçmişle bir bağlantı kurmaya çalışır bugünün Yemenlisi... Başkent'teki Ulusal Müze'yi gezerken yanımıza yaklaşan yaşlı bir Yemenli, yuzlerce yıl öncesine aıt, mermer bir yontunun ayaklanndaki sandaletlerle bağlantı kurup, size ayaklarındaki plastik "şıpşıp"larını "aynı model" diye gösterebilir övünerek... lşte böylesine geleneklerine bağlıdır Yemen insanı... Ve Yemenli'nin geleneklerine bu denlı bağh oluşunun en somut 6rneğini de Yemen'deki mımarı oluşturur... Ister, eski Marib ya da eski Sana'a gibi kokleri yıllar öncesine dayanan antik kentlerde olsun, isterse geçmışi 1520 yıldan oteye gitmeyen yeni kentlerde olsun, uygulanan mimari hep aynı özellikleri, hep aynı büyüleyıcı izleri taşır... Eski Sana'a'daki kerpıç duvarlar ustune açılmış, ust tarafları yanm daire bıçımınde olan ve genellikle renkli vıtraylarla bezenmiş pencereleri ve bu pencerelerın kenarlannı ince bir şerit halinde be>aza boyama alışkanlığını, gideceğinız eski ya da yeni herhangi bir Yemen kentınde gorebilirsinız... Kullarulan malzemededir tüm değişiklik. Kerpiçin yerini kesme ta$ ya da biriket almıştır olsa olsa... mimari guzelliğinden, kendisınden geçmiş turistlerin birbiri ardına deklanşöre basüğını görursünüz... Yemen Kapının arkasındaki, tüm keşmekeşhğine ve pisliğine karşın insanı büyuleyen "oriyantal hara" yuzunden, her sokak başında fotoğraf çeken bir yabancıyla karşılaşırsınız.. Oysa Yemenli, henüz turizmin ilk basamagındadır.... Ne yapacağıru bilmez... Ülkesinegelen turist, gazeteci, hemen her yabancıya birşeyler sorar, neler yapması gerektiği konusunda... Yemen'deki bir haftalık gezimizden sonra bizden de gördüklerimizi, yaşadıklarımızı, olumlu ya da olumsuz yanlarıyla açıkça eleştirmemizi istedi Yemenli turizm yöneticileri... Bunun kendileri için yol gösterıcı olacağım söylediler açık yürekle... Bir yemek sırasında; cadde ve sokak adlannın yalnız Arapça yazıldığım, yerleşim raerkezlerinde turizm daruşma bürolannın olmadığını, bazı bölgelerde temızliğe önem verilmediğini, nitelikli yatak kapasitesinin yeterli olmadığını, tÇMlMARÎDEKlÇARPICILIK Yemen mimarisinde dışcephe, ne denli baştan çıkancı bir güzelliğe ulaşım sorunlanmn bulunduğunu söyledik. Belki rastladığımız başsahipse, aynı çarpıcılığı bazı yapüann iç mimarisinde degörebiÛrsiniz. tfte başkent Sana 'a da bugün otel ka eksıkler de vardı ama, turizm olarak kuUanılan Alhamd Sarayı Vıvı Ust katındaki dinlenme odasından bir görunüm. açısmdan en büyük avantaj sayılabikcek "geleneksel degeriere olan bağlıhk" söyleyebileceğımiz birçok şeyı unutturdu... Geleneklere bağlılığın en somut biçimde sergilendiği Yemen mimarisinde, Yemenlilerin en büyuk yardımcısı Çinliler... Yeni yapıların, daha da öte, yeni kentlerin oluşumunda, Yemen'de çalışan 100 bin dolayındaki Çinli işçinin büyük katkısı var... YemenlUer, kendilerine böylesine hizmet sunan Çinliler için özel bir mezarhk bile „ hazırlamışlar. Yemen'de yatınm yapmak isteyen uluslararası kuruluşlann en büyük handikapı da ülkedeki Çinli işçiler. Handiyse boğaz tokluğuna çalışan Çinli işçi, ülkede yeni yatırımlar yapmak isteyen yabancı GEÇMİŞTENtZLER Eski Marib, Saba MeUkesi Belkıs'm ulkesinin başkentidir. Bugün geneUikle terk girişimciler ıçın (iş gücünün ucuzedilmiş olmasına karşın, bazıyapılar hâlâgeçmisin şasaahgünlerinden izleryansıtır. EskiMarib'ten birluğu yuzunden) önemli bir dezakaç kilometre ileriye gittiniz mi, her geçen gün gelisen Yeni Marib'e vanrsuuz. vantaj oluşturuyor.. Duşunce aynıdır... Renkli pencere vitraylannın yerleştırildiği çıçek motifi desenli yanm daire biçımındeki bolümler aynıdır... Oymalı kapılar aynıdır.. Bir değışmezlik vardır Yemenli ınşaat ustasının sanatında... Geçmişiyle sıkı sıkıya bir bağlıhk vardır o yapıyı yaptıran sade Yemenliyle, o tur bir yapmın dışmda yapılaşmaya ızın vermeyen Yemenli yöneticınin yureğınde... UMUT NEREDE? Geleceği açıandan, petrole, Marib Barajı'na ve turizme umut bağlayan Yemenli yöneticınin, tunzm Jconusunda elindeki en buyuk kozu da ulkenin geleneksel değerlerine bu denli bağlı oluşudur... Bu gelenekçüiğin önemıni, ülkeye gelen yabancılann lutumunda da izleyebilirsiniz. Çeşitli organizasyonlarla ulkeye gelen yabancıların dikkatıni en çok ceken olay, geçrnişten izler yansıtan bu tur yapılar ve geleneksel davranışlar dır... tmam Y ahya'nın Dahr Vadisi'ndeki yazlık sarayına gittiğimizde kayalar ustune oturtulmuş yapımn Aramızda, kökleri yüzyülar öncesine dayanan tarihsel bağlar olmasına karşın, Yemenle aramızda bugun ne diplomatik, ne de ticari herhangi bir ilişki yok. Görüştuğümüz yetkili ya da yetkisiz hemen tum Yemenlilerin göruşü, bu sorunun 1987 yüında çözümleneceği yolunda... Bisogniere tstanbuVu gezdi tstanbıu, (OJL) ttalya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Riccardo Bisogniere, dün kentin tarihi ve turistik yerlerini gezdi. tlk olarak, mavi çinileriyle ünlü Sultanahmet Camiine giden konuk Genelkurmay Başkanı, buradan Ayasofya Müzesi'ne geçti. Orgeneral Riccardo Bisogniere, daha sonra Topkapı Sarayı Müzesi'ni ziyaret etti. Aile Planlaması Kongresi ANKARA, (a.a.) Ankara Jinekoloji Demeği tarafından düzenlenen "Aile Planlama, Kongresi"sona erdi. Kongrenin dünkü bölümünde, aile planlamasının sosyal, ekonomik ve hukuki yönleri tartışıldı. Kongrede konuşan Prof. HahikCtöov, "Avrupa'dayalnız enflasyonda değil, nüfus artıstnda da rekordayız" dedi. Adnan Saygun'a nişan verildi Kültür Servisi Besteci Ahmet Adnan Saygun'a dün Macaristan Halk Cumhuriyeti Başkonsolosluğu'nda düzenlenen bir törenle "Pro Cultura Hungaria" nişanı verildi. Macar kultürtinün Macaristan dışında tanıtılmasına katkılan dolayısıyla "Pro Cultura Hungaria' 'ya değer görülen Ahmet Adnan Saygun, aynı zamanda bu nişanı alan ilk Türk oldu. Törende yapılan ko nuşmada, Adnan Saygun 'un Macar besteci Bela Bartok'un Türkiye'de bulunduğu 1936 yılında ve daha sonraki yıllarda Macar müziğı ve külturüne büyük emeği geçtiği anlatıldı. "Pro Cultura Hungaria" nişamnı Adnan Saygun 'a veren Macaristan Kültür Bakan Yardımcısı Ferene Ratkai, "Saygun, Macaristan'da en iyi tanman bestecüerden biridir. Gerçek bir müzik oilgini, gerçek bir besteci olarak Saygun 'un çahsmalan Macaristan 'da yaktndan izlenmektedir. Bartok da yazılannda kendisınden sükranla söz etmektedir. Bu nişanı Saygun 'a sunmaktan onw duyuyorum" dedi. »•*<<• Alzheimer hastalığında ilk gelişme SCRECEK Magaan Servisi Bugune kadar tedavisi bulunamayan ve 40 ile 60 yaşları arasında zihinsel bozukluk olarak beliren, alzheimer hastalığı konusunda ilk gelişmeler elde edilmeye başlandı. Albert Einstein Tıp Koleji'nden bir grup büim adamı, ancak otopsi sonucunda saptanabüen hastalığın yaşayanlarda da bulgulanabilmesi için gerekli ilk göstergeleri bulduklannı açıkladı. Bilim adamlarının bu buluşunun, tedavi için de yol gösterici olması bekleniyor. Adını, hastalığı ük kez 1906 yüında tanımlayan Alman psikiyatri uzmanı Alois Alzheimer'dan alan hastalık, önceleri ufak tefek unutkanlıklarla başhyor, daha sonra bunu olaylan birbirine karıştırma ve depresyon izliyor. Alzheimer'a yakalananlar kısa süre içinde ayakta duramaz, konuşamaz, kendi işini goremez hale geliyor. Hastalığın saptanması ise, ancak hasta öldükten sonra beyin merkezinin incelenmesiyle mümkün olabiliyor. Bugüne kadar yapılan otopsiler sonucunda alzheimer hastalığının beyinde yaygın bir körelmeye neden olduğu saptandı. Alzheimer hastalığı üzerinde araştırmalar yapan doktor Davies, hastalığın nedeninin, beyne normal olarak ulaşmayan anzalı bir gen tarafından yapılan A68 proteini olduğunu belirtiyor. Einstein Koleji'ndeki bilim adamlan da hastalığı, hatalı genlerin hasara uğrattığı proteinlere, virüslere ve çevreden gelen toksinlere bağlıyorlar. Elbise altında renk cümbüşü Magazbt Servisi Modaeüar 1986/87 kıs sezonumı esUsinden çok daha rmkU vt bol çtsüU iç çamapHanyla karfdmdüar. Ytrtmaç ve dekoUeterin bolca kuflamtıhğı ipek çamaprian, saten apttkeler, tüUer ve kSç&**mmgjk**ğğ&wr. Pamukhı yatmaçlar gözde. Buğday, takkum çtçeği, ind,, kristaU nttne vt aa bakla Urcih edOen rmUerin başmda geliyor. Ahm ve gümüs rmgbtdekl stmkr çamastrlara parlakhk kattyor. 7 kişinin katili, sevilen bir tahsilat ıııemıını oldu ÖMER YURTSEVEN tZMİR 33 yü önce üvey annesi, babası ve kardeşlerini öldürdüğü için "Denizli canavan" diye anüan Ahmet Gök, şimdi Denizli Belediyesi'nin sakin, sevüen bir tahsilat memuru oldu. 15 yaşındayken "katil" damgasını, hem de 7 kişiyi öldurerek yiyen Gök'ü, 1953 yümda gazeteler, "Denizli canavan" diye manşetlere çıkarmıştı. Gök, daha çocukken üvey annesine karşı duyduğu intikam duygusuna yenik düştüğünü belirterek, "katil" oluşunun öyküsünü şöyle anlattı: "15 yaşındayken yetim kaldım. Üvey annem Dudu Yıldıtım beni evlatlık almasına karşın, ustune geçirmedi. Sahipsiz yaşamanın verdiği kin, giinden giine beni kahretti. tçimdeki intikam hırsı ^ievlenince de üvey annemi, ü «ey babam Süleyman Yddırnr'ı ve kardeşlerimi bıçaklayar?k öldurdüm. Yargüandığım Denizli Ağır Ceza Mahkemesi'nde 30 yıla mahkum oldum. Yaşım küçük olduğu için ceza, sonradan 10 yıla indirildi. tmralı Cezaevi'nde yatarken de 1961 yüında aftan yararlanıp tahliye oldum." Gök daha sonra vatani göre çamasjriarda ise, büffîmQWWym 33yıl önce üvey annesini, babasını ve kardeşlerini öldüren Ahmet Gök, bugün 51 yaşında. "Yıllarca süren mücadele sonucu insanlann bana olan nefret duygularını yendim. Sevilen bir insan oldum" diyor. İskilip'te radyasyon korkusu tSKlLtP, (a.a.) Çorum'un Iskilip ilçesinde radyasyon korkusu sürüyor. Halkın radyasyonlu olduğu ileri sürülen balığapek rağbet etmediği bildirilirken, 20 bin nufuslu ilçede balık satışlan ve fıyatlarının oldukça düştüğü gozlendi. Hamsi şu günlerde 200 liradan ancak muşteri bulabiliyor. Ahmet Gök vini yaptı. Cezaevinde yıllarca arkadaşhk yaptığı Hasan Sütçüogln, bir cinayete kurban gidince dul kalan eşi Gülizar üe eylendi. Bir de üvey kızı vardı. 'Üvey' olmanın acısıru bilen Gök, kızın üzerine titriyordu. Bir de torun sahibi oldu. Çevresindeki insanlann kendisine bakarken duydukları korkuyu, üzerindeki "katil canavar" damgasım sümek için savaş veriyor, şefkat istiyor, sevgi dağıtıyordu. Denizli Belediyesi'nde tahsüat memuru olarak çalışan 51 yaşındaki Ahmet Gök, bunu bir ölçüde başardı. Şimdi çevresinde sevüen, saygı duyulan biri. Emekliliğine 3 yıl kalan Ahmet Gök, yıllardir yapuklanm hem unutabümek, hem de unutturabilmek için gösterdiği çabalan şöyle anlattı: * "İlk çalışma yıllanmda herkes bana soğuk bir gözle bakıyor, adeta nefret yağdınyordu. Ashnda ben insanlann sevgisine, şefkatine muhtaçtım. Yülarca süren mücadele sonunda o soğuk bakışları, nefret duygularını yendim. Sevilen bir insan oldum, ama pırlanta gibi bir insan da olsam, sorumluluğum, yaşadığırn sürece hiç bitmeyecek. Bunun için emekli olduktan sonra da çalışacağım. 7 kişiyi öldürmenin bedelini ödeyebilmem mümkün değil." Bulgar baskısı artıyor tstanbul Haber Servisi Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneği Başkanı Mehmet Çavuş, Bulgar hükümetinin diyalog isteminde bulunduğunu, ancak diyalogdan önce ve sonra Bulgaristan 'dak Türklere basküarı arttırdıklannı söyledi. Dernek Başkanı çavuş, dün düzenlediği basın toplantısında, baskılardan örnekler verdi. Bulgaristan'daki Türkler tarafından anorak içinde denize atılan ve Iğneada'da bahkçılar tarafından bulunduğu bildirilen mektubu da okudu. Mektupta, surgüne gunderilen Türklerle ilgili geniş bilgi bulunduğunu söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear