Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 KASIM 1986 Sovyetler nereden saldınr? 1986 bahannda Frankfurt'taki S. Tümen'den helikopterie Demokratik Alraanya sının istikametine havalandıklannda, dogrusu, altlanndaki Alman peyzajırun aniden bir Amerikan peyzajı ile noktalanacağını hiç tahmin etnemislerdi. Bir saate yakın süreyle sivri çatdı Alman evleri üzerinde uçmuş, yere indikleri saniye, karşılannda bir Amerikan kasabası bulmuşlardı; şişmanlıklannın formülünü kıskançlıkla saklayan, ama eşarplannın alundaki bigudileri saklayarnayan Amerikan subay hanımlanyla dolu bir Orta Amerika kasabası. Burası "FaMa Boslngu" idi; Napolyon'un Rusya seferinde doğuya, Kızıl Ordu'nun 2. Dünya Savaşı'nda Batı'ya ilerlerken geçtiği boşluk. Dons Barraks Ussü'ndeki Black Horse Cavalry Alayı'nda araJannda bulunduğumuz gazeteci grubunun sorulannı yanıtlayan Binbaşı HaMock'a göre de, "tekrar gececekleri boslnk." Binbaşı Hallock'un brifıng verdiği salondaki ufak müzede, Fulda Boşluğu'nun 1. ve 2. Dflnya Savaşlannda sahne oldugu kanlı çarpışmalardan geriye kalan esyalar sergüeniyordu. Vitrinde gayet allegorik olarâk bir de " M m t " marka Türk tütünü vardı. 1. Dünya Savaşı'nda kimbiür hangi talihsiz lngiliz askerinin Ozerinden cıkan bu Türk tütünü, aradan yüzyıl geçmeden Doğu Anadolu'ya "Falda Boşfoga" denmeye başlanacak olmasının belki de gizli habercüiğıni yapıyordu. Stratejistler, Varşova Paktı biriiklerinin Fulda'ya ulaşmayı başarraası halinde, Frankfurt'a kadar yolunun açılacagı görüşünde birleşiyordu, çünkü musajt topoğrafık özellikleri nedeniyle Baü Avrupa'nın kapüanm bu vadi açıyordu. CUMHURİYET/7 1. Senaryo: Begazlardao saldınr NATO komutanlanna ve stratejistlerine göre Batı ile Doğu arasında bir sıcak savaş doğması halinde, bu savaş Batı Avrupa'dan çok Türkiye topraklanndan gerçekleşecek. Sovyetler Birliği, Bulgaristan vasıtasıyla Boğazlara inmeye çalışacak ve böylece kendine Akdeniz'e çıkma olanakları araştıracak. "Çevik Kuvvet'in Gölgesinde Türkiye" URIKGÛLOEMİR Kamuflaj ağında ABD tanklan Black Cavalry'deki brifıngden sonra "Varçova Pakü birliklertain Fuldsi ya giris yapacaklan Dogu Almanya smmna" gitmek tlzere tekrar helikopterlere döndük. Önümüzde uzanan sonsuz düzlükler, biraz alçaldığunızda yerini tank harekâtıru gayet elverişli kılacak tath bir engebeye dönüşüyordu. Helikopter alçak irtifada yüan gibi kıvnlan beyaz sırur duvan boyunca uçtukça, ağaçlann arasında san saçlı insanlar göze çarpıyordu. O noktaya azami dikkatle baküınca da, san saçlı insanlann miğferlerini çıkarmış askerler, ağaç topluluğu gibi görünen kitlenin ise kamuflaj ağı altındaki Amerikan tanklan olduğunu farketmek mümkündü. Oğle yemeği için Dogu Alman »nınndaki Amerikan karakolunun arka bahçesine indiğimizde, karakol komutanı Teğmcn Haynes'e sonnuştuk: Burada yaşamak nasıl bir duygu? Teğmen'in cevabı, aslında değişen dünya stratejisinin bir cümleye sığdınlmış aynasıydı: Sıkıa; bekllyonu bekilyoruz, getmiyoıtar. Neden gelmiyorlardı? Yoksa başka bir yerden mi geleceklerdi? Daha elverişli boşluklar mı vardı? belki de muhtemel 3. Dünya Savaşı'm tutuşturacak kıvılcımın nasıl parlayacağını anlattıktan sonra, "Sovyetler'in Kafkaslar'da koanşlandırdıgı 20 lün t ı l çok ciddlyt alıyoru. Çünkü Orta^oju bizi çok endlşekodiriyor" demişti. Hemen atılmıştık: Peki, bu türnenlerin güneye akma olasılığı karsısında siz ne kadar hızlı harekete geçebilirsiniz? önce lereddütsüz "48 saatte" dedikten sonra devam etmişti: "Dogu Anadolu, 1980'den sonraki son bes yılda çok güçleadirildi. Tahmin ediyonım ki, hareketlerinden önce ntyeti haber atanz. Ancak caydıncdıga çok önem atfediyonu. Bnnnn için de bölgeyi yeni nder korarak takviye ettik. E|er siyasi kanat zamanında dıvranırsa, biz 48 saat içinde Doju Anadota'dt olamz. Planlar da zaten ba saıryi öngörüyor." Bu cevap tatminkâr olmakla birlikte hayli şaşırtıcıydı da. Çünkü Türkiye'den hiç bahsetmeden Körfez'le ilgili bir soru sormuş, aldığımız cevapta Körfez ile Türkiye'rün otomatik olarak identife edildiğirü görmüştük. Aynı konu daha sonra karargâhın penceresiz, özel yalıtımlı duvarlannda NATO Oyelerinin bayrakları asılı brifıng salonunda gayet spesifık bir başlık altında tekrar açılmıştı: "Mnbteaıd Çabsma Alanlan." 2. Senaryo: Dogu AnadoİH'daa saldınr NATO'nun özellikle ABD'li asken upnanlan, Sovyetler Birliği'nin Boğazlar yerine, Doğu Anadolu üzerinden saldıracağım düşünüyor. Bu varsayıma göre Sovyetler, Boğazların zaten cok iyi tahkim edildiklerini düşünerek Doğu Anadolu ya salaıracaklar ve yıldırım harekâtla Akdeniz'e kadar inerek Körfez'i tehdit edecekler. Bu varsayımı öne sürenler, savaşın daha çok Körfezdeki petrol kaynaklan için yapılacağını savunuyorlar. Bariyer ve köprü Film eşliğindeki brifıngi veren subay, Boğazlar'a saldınrun Bulgaristan üzerinden beklendiğini belirttikten sonra, 100 kilometreye dağılan bu cephede NATO'nun temel stratejisinin Sovyetler'in ticareünin yansıru üzerinden yaptıgı boğazlan korumak oldugunu söylemişti. Doğu Türkiye cephesi ise 600 kilometreye yayıhyor ve NATO stratejısi açısından iki işlev üstleniyordu: 1 Bariyer. 2Koprii. Toplantıdaki en yüksek rütbeli subay ltalyan General Lombardi, yöneltilen sonılan kendisi yarutlıyor, uzraanhk gerektiren cevaplarda ise sözü ilgili generale veriyordu. Doğu Anadolu'nun Körfez açısından stratejik değerini tartışmasını isteyen sonımuz üzerine mikrofonu komutanhğın Istihbarat Dairesi Başkaru Türk General Mete bter'e verdi. llter, gayet akıcı bir Ingilizce ye "Dosyasın» bâkimdir" seklindeki Unünü boşa çıkartmayan bir ekspoze ile konuya girdikten sonra şöyle devam etti: Ittifak devreye girer "Muhtenel taarmzunda Varşova Paktı, Türkiye'yi iki kanattan zoriar. tlki Boğazlar'dan, dlgeri de savunma zaafiyeti içinde oldnğu artık sır olmaktan cıkmı$ Dotu Anadoiu'dan. Dogu Anadola'ya bir saldın oinna, ki sintdi amk be« sene önceki kadar kolay degü,flkmnkabeie Tirfc kuvvetterimten gelir, bu anda da NATO'daki siyasi dausmalar sonuçlannuş olnr ve Ittifak devreye girer. Ortadogu'da ner iki askeri paknn da hayati çıkarian vardır ve bu yüzden eger Korfez'e bir sakhn olursa bu İran veya Dogu Anadolu üzerinden gdir. Ancak, onlar açMudan mantıki göıüneni odnr ki, bn saldın Dogu Anadolu üzerinden gerçeUesecektir." Neden Doğu Anadolu üzerinden? Boğazlar sıkı koınnacagı, yani bir basluı deyifle NATO'ann tim agırlıgı Ue hayati Ihüyaçlannın yuzde ellialni Boğazlar yotayla sagiayan SSCB'ye gecisi kapatacagı için, Sovyetler, kendilertne hıda Akdeniz'de bir Bman aravacaklanhr. Böylece Boğazlar'dan geçiremeyecekleri ibUyaciannı Akdenlzdeki bu UmaBdan karayolnfteSSCB'Bİn içertertne göndaebBeceklenlir. Dogu Anadolu, NATO'nun, nzcrinde en az dlkkat sarfedilmlş botgelerinden birisi oidngu için, burada bir askeri boşluk vanhr. Sovyetler Dogu Anadolu'ya girdikten sonra yıldınm harekltıyta nümkiin oMnfn kadar çabuk Akdeniz'e ulaşmak isteyeceklerdlr. Bu narekat sırannda o bolgedeki etnlk ı ı s a r i ı n da kullanmak bteycceklerdir. Bir an önce Tnridye'nin üzerinden Akdeniz'e açılan bir Uman bolacak, bu arada otonattk olarak Suriye Ue komsa baline gdeceklerinden Snriyeyi Korfez'e dogru bir açrama tabtası olarak ItuUanabBecekknlir. Yani hem Akdeniz'e ulasmıs, bem de Korfez'e temas saglamış oiacaldsrdır. Sovyetler'in Dogu Anadolu'daki kontenjenal askeri narekftbna NATO Uteratüriinde 'Mnltipbased Advantages' (çok asamaiı »vantaj) adı verilmesinin nedeni de budur. Suriye'nin buradaki tek işlevi, sıçrama tahtası olmaktan ibaret midir? "Suriye giderek giiçleniyor, ancak gerek kalile, gerekse sayısal açıdan şu anda NATO topraklanna direkt tebdit degiidir. Bolgedeki başlıca misyonu, Sovyetler'e Korfez'e doftru bir kopriı olmaktır. Bun» karsdık Türkiye de köptü vazifesi gorecek ve bir savaş anında dostlanna Türk hava alanlanndan yardım gidebüecekiir. Bu kaçınılmaz. lç potiüka da zaten savaş srasında düsünülemez. Yani Lımni olayına benzer bir durum ile karşı karşıyayız. Savaş zamanında Limni'nin Türkiye Ue Yunanistan arasında sorun olduğuna bakılmayacağı için General Rogers, Limni'yi NATO kuvvet hedeflerine dahil etmeyi düşünüyor. O halde Türkiye de yine savaş sırasında otomatik olarak Körfez harekâuna dahil olacakur. Türkiye bunun inisiyatifı dışında gerçeklesme tehlikesi dolayısıyla rahatsız olabileceğine ilişkin hiç sinyal verdi mi? Bu soruya verilecek yanıt, onları aynı zamanda Limni gibi hassas bir sorun konusunda da otomatik olarak yorum yapmış olmak durumunda bırakacagından, General Lombardi, "içinde limni geçen hiçbir sonıya Yuaaah ve Tiirk snbaylann cevap vennemesi" kararı uyannca, NATO çevrelerinde çok iyi bilınen şakacı tavnyla kendisi devreye girmişti: Bdki siz rahatsız olmuş oiabilirsinlz, aaaa Türkiye'nin rahatsız otdnfnnn tanmıyorum. Doğu Anadolu'nun önemi Bu sorulanmmn entelektael plandaki yansımalannı, ABD Donanma Akaiemisi Strateji Bölümü hocalanndan Ellot Cohen, şöyle tahlil ediyordu: •'Dünyann öoem merkezi gMerck Avrupa'daa uzaklaşıp, Pnsifik H ı r a a, B u n Korfezi ve Orta Amerika'ya dogru kayıyor. Dogn Aaadoln'Bnn bu çercevede öocmi arü. Çaakt rttifak içiııdc insaa faziasi olup da, kriı bölgedac jfmkuüıtı doianstybı cepbeye birbM ardma d U dizi Inan tarcMccck •MÜr blkderdea birisi Turtdye. Avrupalüar b u u yıpmnkta Kore Saitn'adMi ba J I M Mekdz. Dogu Tirkiye'de yaptlmasua baslaaan yeai oakr de ba bngtanda çok öacm tatryacak. Bn ürier her ne kadar U*rt üzctiadc Bwra KdrfezifleIrdbatliMdınİBiTona da, mttstakbd Mr kriı aaında böjük hizaederifeçtcek." Cohen'e bakıbrsa, 1970"lerin sonundan başlayarak ABD'nin Doğu Anadolu'ya gosterdigı Ugi boşuna değildi. Çünkü son 40 yılda Sovyet taarruzunun Fulda Boşluğu'ndan geleceği varsayutu üzerine bina edilnuş NATO stratejisi, yavaş yavaş dejişmsye başlamıştı. KIŞ TATBİKATI Batı Avrupa açısından bir kara savaştnda en stratejik nokta "Fulda Boşluğu"idL Sapolyon da, Kızıl Ordu da buradangeçmişti. Şimdi, Amerikan askerlerinin karargâht vardı burada. NATO'nun öteki ucunun en stratejik noktası ise Sarp kasabaaydL Ne var ki kasabahlar, yüın betti dönemierinde buralarda yapüan tatbikaüar dışmaa dünyantn en büyük ve önemti sonutunun ortasında olduklannı pek bümiyorlar. zeteciler dışındaki konuklanndan birisi de, JUSMMAT Komutanı Tümgeneral Elmor Pendlaton idi. Açık yazıhşı "Joint United Sutes MUİUry Mission For AM To Turkey" olan JUSMMAT, ABD'nin Türkiye'ye yaptığı asken yardımı koordine eden askeri kurulun adıydı. Bu kurul, askeri bir karargâhtan oluşuyor ve bu karargâhın komutanı olan general aynı zamanda Türkiye*deki ABD askeri varhğmm 1. derecede komutanı sayüıyordu. Askeri yardımı koordine etmesi nedeniyle bu kurula mensup Amerikalı subaylar, Türk Silahlı Kuvvetleri ile yakın ilişkide bulunuyordu. Zaten, ABD eski Türkiye Büyükelçisı James Spain'in, Washington'da bize anlatuğına göre, Amerikan kanadı, 12 Eylül Harekâtı'nı bu kurul aracılığı ile önceden öğrenmişti. Tatbikat aksamı Gole,Orduevi'nde komutanlar onuruna verilen yemekte, askeri jazzband'ın çaldığı "ÇUe Bulbuliim ÇBe" şarkısını alkışladıktan sonra generallerle şömine karşısında sohbet etmiştik. Pendlaton, sohbet sırasında, Doğu Anadolu'nun "hürdinya" için önemini birkaç kez vurgulamış ve Türk Silahlı Kuvvetleri'mn Doğu'dan Korfez'e inmek isteyecek Rus birlikleri karsısında "demirden bir duvar" oluşturacağını söylemiştik. Sormuştuk: Yani Çevik Kuvvet'e gerek kalmayacak mı? General, uzun süredir Türkiye'de bulunup yerel nüanslan kavradığından, "Bu lizin yonınıunuz olur" demekle yetinmişti. Rejim ikind planda DOnyanın önem merkezi stratejik peuol yataklan nedeniyle Korfez'e kaymış, bu baglamda da, Korfez'e en yakın Amerikan varhgını topragında konuk etmesi nedeniyle Doğu Anadolu Fulda Boşluğu haline gelmiş, böylesine stratejik önem kazanan bu coğrafyanın hangi rejimle yönetildiği ise Washington'un nazannda ikınri plana düsmüstü. iste, bu yeni stratejiye "W1tohı>etter Doktriai" adı veriliyordu. Oysa Türkiye'nin Sarp cephesindeki bu sihirii sakinlik, Pentagon cephesinde yerini telasa bırakıyordu. Doğuda savunma boşluğu Orneğin ABD Savunma Bakan \ardima» RJchaıd Perie, 1984 yüında Washington'daki Heritage Foundation'da yapuğı konusmada, 1980'lerde Pentagon'un Doğu Anado'u'ya olan ilgisinin nedenlerini söyle özetlemişü: Türkiye'niD giivetdigl vt isökımn açnudnn b U BcBewHR9 ea toenK komı, Türkiye'nin dogusondaki samnma boaln|wlıır. Bn da, Sovyetler Biriigi'ııio Trans Kafkadar'daki güciinü Basra Korfed vey» batka bir yerde kulUnabilmesini kotaylastıraıakiadır. Bh Sovyet komntanmm boljedeki jiiç durumuna bakıp, kovvetierini Korfez'e do|nı indlrirken bölteoekl tek NATO nyesi nlkenin tepklsiz, dotayısıyU NATO'nnn tepkisiz kabıbBecetiai düşöaebUtr. tste bu yüzden diyoraz ki, Türiüye'nin savunması sadece Bogadar'ı konımak açısınd»n degil, Doju'da Sovyetler'iıı Korfez'e yöoeUk olarak konnşlandınlıgı 19. Tümen açısından da caydıncı olnıaiıdır. Bu düsünceler bid Tark hüknnıeti Ut 1982'de Dogu'da iki yeni tesis kurmamıza olanak sagiayan yeni bir anlaşaıa yapmaya itti. Sovyetler, şimdi buradaki savunma bosln|onun dolmaya bfladitıııı görüyor. Böylece NATO1 nun Güneydogu kanadında başlaması hesap edilen çatışma tehlikesi, kazarıılan caydıncüık nedeniyle azalıyor." Washington'un 1970 sorüanndan itibaren Doğu Anadolu'ya Amerikan global stratejisi açısından özel önem atfetmeye başlamış olması, Doğu'da yıllardan beri yapılmakta olan planlı tatbikatlara Amerikalıların özel ilgi göstermesi sonucunu da getirmişti. Sarp cephesinde yeni bir şey yok tran, tslam Devrimi'nden sonra Türkiye'ye gelen yabana gazetecilerin büyük bir bölümu, sokaklarda başörtüsu ile gezenlerin sayısının arttığını, Kuran saüşlannın rekor duzeye ula$tığını vurguladıktan sonra, yaalanna şu sonıyu sorarak ba$larlardı: Arap Çevik Kuvveti SLAmbistan'da Türk askerleri Imn'm 9 Şubat 1986 tarikmöe 24 kilometrt kadar Kuveyt'e girme«, Batı'da Utefia karpJanmif, ABC 7 V w w ! habenne gört AB& kaydtrmaignna gvifjnifti Bu aroda Riyod'öo bir baan toplannst yopm Pmıs AbAdtok, Kuveyı'eyapdmtf bir saldınyı Snudi Ambimn'ayeptimif sayacakktnyi Oyeierinin ohiftvrduğu Arap Çevik Knvveti) madaMesme gtrrk kaimodan ihielin sona enctiini umduğHau sayiemişti HtrfızamiL Arap Kolkan Kuvmi'nm aembolik bir güç oldugunu sOyiüyordu. Ancak kuşkuya dHfüp Statdi Arabistan'daki Türk diphmeılanm aratbiımızda fu ymmtt abruftık: k Demir duvar stratejisi Ashnda "demirden duvar" stratejisi ve Doğu Anadolu'nun bu strateji içerisindeki yerinin, ne kadar ciddiye alındığına sonralan 1986 Mayıs'ında Napoli'deki NATO Karargâhı'nda da tanık olmustuk. General Thomas Healy, Napoli'de aralannda bulunduğumuz Türk gazeteci grubuna, Körfez'de bir kriz halinde meydana gelebilecek felaketleri, hatta JUSMMAT Komutanı ne diyor? Nitekim 1984'te Gole'de yapılan Memduh Tağmaç84 Kış Tatbikatı'nın ga StRECEK Türkiye'den Pakistan'a giden stratejik malzemeler t y } g i Suudi bOtgesmm savunmast için, erktn uyan, heükvpter imBrme agtr Türkiye bolgedeki diğer Amerikan müttefîklehkh lam teçkizatb birtikMnim otuftuğunu, TOrk ve Mcaunlı kori açısından elzemdi çünkü Afganistan'm isgali ve muttmiarce egiıiidifini betirtiyordu. İran'daki İslam devrimi, SSCB'nin guneyini çeviBu obtfumun ObOr uçlen da Birieşik Arap Emirtikleri, Kalar ve ren İslam ulkelerini kuzeye karşı bir tampon olaKuvejn'ttydi rak gördüğü için Washington'da buyük panige yol 19U yttautö Kıtveyt styahatimizarmsırtda i& düze)& bir TOrk açmıştı. dipiomat, Kıtveyt onhaumMG3 ve havantopu mtrmisi satüması Amerika 1980'de, Carter'in Ulusal Güvenlik tşiçin preıuip atılafmesı yaptkbtmt söylemif, SuutHyr, Kmvyt orttuleri Damşmam Brzezsinki'nin adıyla anılan dokfarf müftvir f M m M M U bOyor, httmtasfayaptyoHar" tr'ın çerçevesinde îslam'ın koruyucu kuşağı ya da demifti. Aynı gOnknk Statdi Arabistan'daki temashnnı tamamiayan MU3. Stratejik Bölge diye adlandırdığı Türkiye, tran, ü Sovunma Batamt Ümtt Htto* BayUkm de Kuvtyı'e gelmişti. Pakistan mihverinin aralanna Çin'ide alarak doBayülken. Emt Ş*y* AB Sabmh tanfmdan kabuiünttiifkinide ğuya doğru genişlemesini öngörüyor ve böylece ıtimkrini mkariacn, Kuveyt'e getirüen sUaUarm denenertk beğenii Sovyetler'in muhtemel bir orak harekâtının karşıdiğini kaydetmif ve ekkmiftt sına ilk dalga askeri kuvvet çıkarabileceğini "Knvtyt onhmmda TMc ntmm da olacmk." umuyordu. Çok ayrı ülkeler gibi görunseler de 1980'lerde birbırlerine doğru itilen bu ulkelerdeki rejimler ve tran'dın sonra Tiirkiye'dt de bir lsiam devrimi mumkün nü? liderler birbirleriyle olağanüstü benzerlik arzedi12 Eylül Harekâü'ndan sonra gelen gazeteciler ise, Doğu Anadolu'daki sayordu. Özellikle Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül vunma boşluğuna dikkati çektikten sonra, TürkSovyet sınınndaki sakin yaHak ile Devlet Başkanı Kenan Evren arasındaki şamı anlatan yazılanna şu soruyu sorarak girmeye başladılar: sıcaklık Ziya Ül Hak'ın Evren'i, "O bir ilham SSCB, Kafkaslar'dan Tttrkiye'ye saldınrsa ne oiur? kaynağıdır' diye anmasına buna karşılık Türkiye'Neydi, yabancı gazetecileri TürkSovyet sınınna, Sarp kasabasına çeken? de "Gandi" fılminin yasaklanmasma kadar uzanDünya stratejistlerinin, Kaflcaslar'da konuşlandırılmış 20'>i aşkın Sovyet tümeninin Basra Körfezi'ni tehdidinden söz ettiği bir dönemde, yabancı gamıştı. Gandi'nin yasaklanmasımn Türkiye'nin Pazetecileri bu sakin babkçı kasabasına çeken neden, belki de Sarp'ın değişen kistan'a birjestioldugunu bilmeyenler "Atatürke dünya stratejilerinden habersiz sürdürdüğu yasam biçiminin arzettiği renklı destek vermis Hintlilerin milli mücadelelerini ançelişkiydi. latan filmin neden yasaklandığım" merak edip Asbnda NATO ile SSCB arasındaki nadir sırur noktalarından birisi olmadurmuşlardı. sı dolayısıyla yabancı gazetecilerin Sarp'tan beklediği, tıpkı bizim Fulda'dan beklediğimiz gibi, "bu cojrafyamn paktlar arası gerginliği en yojun yaşaKüçük sorun: Uranyum yan yer olmasıydı." Oysa durum hiç de öyle değildi. Washington bu ilişkıyi bir kuçuk sorun dışında Kasabanın sakinleri, beklentilerin aksine, hani o Pasifik Okyanusu'ndaki ktvançla izliyordu: Uranyum zenginleştirme araadalarda 2. Dünya Savaşı'nın bittiğinden habersiz vakalanan Japon Samuyışları. raileri gibi, yaşaına başladıkları yerde takıhp kalmışlardı. ABD bir yandan bu arayışlan durdurmak için çaba harcarken diğer yandan da bunu açıktan yaBir de dere taşmasa parak bolgedeki en guvenilir iki muttefikinin liderlerini, Ziya Ül Hak ve Kenan Evren'i, bir ABD En büyük sorunlan, 10 kilometre ötedeki orta menzilli balistik füzeler degıl, Dısişleri Bakanlığı mensubunun deyimiyle, kasabanın ortasında geçen derenin yılda iki kere taşkın yapıp bosıanları bas"embârrass" etmek (zor duruma düşürmek) istemasıydı. miyordu. Derenin üzerindeki köprünün Obür ucu, SSCB sınır karakoluydu. Türk rarakoluyla arada telefon bağlanusı bulunmadığı için, taraflar, isteklerinı Ancak 1981 haziranmda bu dengede birçatlak mektupla, ya da iki ülke arasındaki tek geçit olan köprünün bir ucundan meydana geldı. ötekine bayrak &allamak suretiyle ileüyorlardı. tki ülkenin sınır karakoluABD Senatosu Dısişleri Komisyonu'nda, Pakisnun komutanlan TOrk tarafındaki taş binada, yine iki ülkenin bayraklarılan'a askeri yardım tahsisi müzakereleri sürduğu nın altında bir araya geliyor ve günlük işleri konuştuktan sonra Rus korausırada, senatörlerin sıkıştırması üzerine yonetim tan köprüden geçerek topraklanna dönüyordu. "Stratejik mahiyet taştyan birgrup kargonun Türk Muhtar Bnrban Çakır'ın (43) verdiği bilgiye göre, Türkler, her beş yılda bandıralı gemüerie Pakistan'a sevkedildiğinden habir sının geçerek Gürcistan'dan gelen akrabalannı evlerinde konuk ediyorberdar olduklannı" açıklamak zorunda kalmıştı. lardı. Çakır, "Yillar önce sayı hayli fazlaydı, ancak artık karşı yakada akraAmerika, Pakistan'ı SSCB'ye karşı stratejik konban olan birkaç hane kaldı" diyordu. Ama asken bölge içinde yaşayan Sarplılann ası! bayram günleri, kasabaya izinsiz girmek ya&ak oldugu için, arada sensus çerçevesinde değerlendirdiğinden Pakistan'a sırada dış dünyadan haber getiren Berlinli, Frankfurtlu, lstanbuüu akrabayapılacak olan 3 milyar dolarlık yardımm tehlilanydı. keye düşmemesi için Türkiye'yi boyle bir girişimBölgede hiçbir komplikasyon yoktu. Açıklaması zor sorunlar da. den vazgeçirmek îhtiyaa hissetmişti. Bu gerekliy Pakistan atomunun malzemesi nereden? di çünkü Kongre, "gizlice atom bombası peşinde koşan askeri diktatörlük Pakistan'a askeri ve ekonomik yardım verilmesine" karşı çıkabilirdi. ABD Dısişleri Bakanlığı bunun üzerine Türkiye'deki Büyükelçisi Robert Strausz Hupe'ye durumu aktararak bir NATO üyesi olan Türkiye'nin devreden çıkması için girişimlerde bulunmasını istedi. Sefır, o dönemde izlediği yöntemle, sorunu önce Dısişleri Bakanı İlter Türkmen'e götürmüş, daha sonra da askeri kanatla temasa geçmişti. Türk makamlarıyla görüsürken Strausz Hupenin argümanı şoyleydt "Türkiye bu tutumunu devam ettirdiği sürece Pakistan'a savunma yardımmı tehlikeye düşürür ki askeri açıdan güçlü bir Pakistan ABD'nin olduğu kadar Türkiye'nin de yarannadır." Bu olaydan oncekigel'ısmeleri ise 1986 nisamnda Brüksel'deki NATO karargâhında nükleer uzmanı Charles Von Doren ile konuştuğumuzda öğrenme olanağı bulmuştuk. Avrupa'dan Pakistan'a hammadde Von Doren, bolgedeki ülkelerin nükleer durumu hakkında aslında birer cümleden fazla bilgi vermek niyetinde değildi ama "Hindistan'm Türkiye ve Pakistan 'dan geçmişte epey şikâyeti oldugu " cumlesini sarf edınce yüklenmeye başlamıştık. Şikâyet Türkiye ve Pakistan'm ortaklaşa nükleer çalışmaları oldugu konusunda mı? Evet buna benzer iddialar var. Elinize hiç somut delil ulaştı mı? 1982^ iki ülke arasında teknik işbirliği olduğuna ilişkin bazı ipuçlan gelmişti. Türkiye Pakistan'a bu konuda teknik yardım yapabilecek kadar ileri mi? Sanmıyorum. Türkiye'nin araştırma reakıörleri var, ama uranyum tesisleri yok. Uzmanlan oldugunu biliyoruz, ancak Türkiye'nin böyle bir silaha ihüyacı oldugunu sanmıyorum. Türkiye Pakistan'a yardım etmiyorsa, o halde Pakistan Türkiye'ye yardım ediyordu. Von Doren burada bir kahkaha alarak eklemisti Siz balığa çıktınız galiba? Asılmaya devam etmiştik. Türkiye'den bu konuda bir açıklama istemiş miydiniz? Hatırlamıyorum ama bazı İsviçre ve Alman fîrmalannın teknisyenlerinden yardım istendiğini bu arada Almanya kaynaklı bazı hammaddelerin Pakistan'a gittiğini biliyoruz. Bazı komponentleri de HoUanda'dan aldıklannı biliyoruz. Bunları öğ TÜRKİYE'DEN PAKİSTAN'A JEST Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak ile Kenan Evren, arasmdaki acakak, Ziya Ül Hak *m Evren'i "O bir ilham kaynağuür" diye anmasına, buna karşütk Türkiye'de "Gandi"flbninin yasaklanmasına kadar uzanmıstı. Bu da Türkiye'nin Pakistan'a birjestiydL rendiğimiz tarihte Pakistan a reaksiyon göstermeye basladık. Bu reaksiyonun sonucunda Pakistan'm Türkiye'ye yaklasımda buhınmak zorunda kaldığını düsünüyorum. Yani Avrupa'dan Pakistan adına alım yapması için mi? Reexport için mi? Evet, bu noktada alarm zillerini çaldık ve işi durdurduk. Ama burada dikkat, Türkiye'nin Pakistan'a reexport işine değil, Pakistan'm bu olanağı nepahasına olursa olsun elde etmemesine yöneltilmişti. Pakistan Türkiye'ye nasıl yaklasımda bulunmuştu? Amerikan kanadınca verilen bilgilere göre NATO, Pakistan'm Atom bombası elde etmek amaçlı uranyum zenginleştirme programına sekte vurunca Ziya Ül Hak sorunu en üst düzeyde Türk taraJma açmış, "İşi nihai noktaya getirdiklerini" ancak "Bazj hayati malzemeleri sağlamakta zorlandıklannı vurgulamışlardı. gelmiş ve uygulamaya konulmuştu. Tabii bu görüş teatileri sırasında da, hiçbir zaman resmen müzakere edilmemekle birlikte, Pakistan'm Türkiye'nin yardımıyla elde edeceği nükleer gelişmeyi "Kardeş, Türkiye Ue paylaşmaktan gurur duyacağı" ima edilmişti. Türk tiderliği bu işbirliğini egemen iki devleün hükümranlık hakları çerçevesinde değerlendirdiğinden Pakistan'a yardım tamamen Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in inisiyatifı dahilindeyürümeye başlamıştı. Ancak Batı'mn gösterdiği reaksiyon henüz iki ülke liderı arasında daha sohbet babında konuşulduğu hafta ilginç bir gelişme meydana geliyor, haber Atina kaynaklı olarak uluslararası platformlara sızıyordu. Ve nihayet Papandreu, ABD Dısişleri Bakanı Haig'e Türkiye'nin atom bombası çalışmalanndan söz ederken Haig'in hayret dolu bakışları içinde Ziya ÜlHak ve Kenan Evren'in arasında geçen konuşmaya, kullanılan sözcükleri de aynen zikretmek suretiyle atıfta bulunuyordu. Türkiye'nin ışizordu; biryanda Washington, diğer yanda tslamabad vardı. fVashington kazandı. Evren devrede Bu aşamada Türkiye'nin NATO üyeliğinin Pakistan'm Avrupa'dan alamadığı malzemeyi daha kolay sağlamakta işe yarayacağı konusu gündeme