Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 6 OCAK 1986 10'lar, 12'ler Olurken. (Baştarafı 1. Sayfada) MDP yetkilileri, Özal hükümetinin AET'ye tam üyelik için başvurmasını istemişlerdir. DSP'nin de AET ile bütünleşmeye karşı olmadığı bilinmektedir. Refah Partisi Genel Başkanı Ahmet Tekdal bile, "AET ile ekonomik entegrasyona taraftarız" demiştir. İş çevrelerinde durum nedir? Onde gelen işadamı ve sanayicilerden oluşan bir heyet, İktisadi Kalkınma Vakfı çerçevesinde geçen kasım ayında Brüksel'e bır ziyaret yapmıştır. AET Komisyonu üyelerine karşı dile getirilen görüşleri, bir heyet üyesi olarak hazırladığı raporunda Güngör Uras şöyle özetlemiştir: "Türk iş âleminin güçlü ve faal kuruluşlannı temsil eden isadamlan grubu olarak, Türkiye'nin AETye tam üyeliğı konusunda düşünce ve karariılığımızı sizlere doğrudan açıklamak ve Türkiy&AET Hişkilerindeki donukluk ve sıkıntılardan Türk iş âleminin ne kadar rahatsız olduğunu belirtmek üzere geldik. Türk özel sektörü (tarım dahil) Avrupa Topluluğu'na tam uye olmava kararlıdır. Bu kararlılığını yaptığı toplantıiarda yerli ve yabancı şahsiyetler ve basın önünde açıklamıştır. Bu ziyaretin sebebi de Türkiye'nin bütun sektörlerinin ittifak ettiği bu kararı size açıklamaktır. Bu karar sadece özel sektörün, iş çevrelennin görüşü ve karan değitdır; siyasal güçler ve Türkiye Parlamentosu da bu karara katılmaktadır. 1984 mayısında Sayın Cumhurbaşkanımızın huzurunda yapılan geniş kapsamlı topiantıda parlamentoda temsil edilen veya edilmeyen partiler işçi ve işveren kuruluşları temsilcileh ve hükümet de bu kararlılığı dile getirmişlerdir" Kasım ayı başında Brüksel'de İktisadi Kalkınma Vakfı aracılığıyla Türk özel sektörünün AET'ye dönük görüşleri bu çerçevede aktarılmıştır. Güngör Uras, AET'nin tutumunu ise Komisyon üyelerinin açıklamalarına göre şöyle belirlemiştir: Anlaşmaya göre, AET (ekonomik ve politik bakımlardan) mümkün olduğu kadar Türkiye'ye yakın olmaya isteklidir. Dondurulan ilişki, sadece mali protokolün iştemesini önlemektedir. Dondurma girişimi Komisyonun değil, bir danışma organı olan Partamentonun kararının sonucu ortaya çıkmıştır. Bugün Türkiye ile Topluluk arasındakı düğüm (politik nitelikte) görülmektedir. Bu düğümü çözmek imkânsız değildir. Çözülebilir. Uluslararası ilişkilerde müzakere edilerek yol alınır. Türkiye AET konusunda müzakereden kaçınmakta ısrarlıdır. Politikalannı derin bir kötümserliğe dayandırmaktadır." AET Komisyonu üyelerinin Türk hükümetine dönük izlenimi nedir? Bunun yanıtı raporda şöyle yer alıyor: "Çözülemeyecek sorun yoktur. Ama sorunları çözmek için 'temas şarttır! Türk hükümetinin yaklaşımı ise başka bir yöndedir." Evet, sayın Özal, sız ne düşünüyorsunuz? Türkiye'nin AET'ye tam üyelik isteğini birkaç kez açıklamış olmanıza rağmen bu konuda geçmiş sıcilinız pek parlak olmadığı için, halisane niyetinızle ilgili olarak kuşkular var. Beklıyoruz, tutumunuzun tam anlamıyla açıklığa kavuşmasını... "SHP ve DSP, Özal'a aiternatif olamaz" Aybar: Anayasa sosyalizme kapah değil Eski SDP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar, "SHP ve DSP'nin iktidar olması halinde, Türkiye'nin hiçbir temel sorunu çözülemez" dedi. İSTANBUL (THA) Mehmet Ali Aybar, DSP veya SHP'nin Turgut Özal'a aiternatif olamayacağını, iki partinin de iktidar olması halinde Türkiye'nin hiçbir temel sorununun çözülemeyeceğini öne sürdü. THA'nın sorularını yanıtlayan eski Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanlarından ve eski Sosyalist Devrim Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar, "1982 Anayasası, tüm antidemokratik hükümlerine karşın genelde sosyalizme kapalı değildir" görüşünü savunurken, "Kaldı ki çağımız sosyalizm çağı, dünya sosyalizme gidiyor. sosyal gelişmeyi yasaklarla önleyemeyiz" şeklinde konuştu. Türkiye'de sosyalist parti kurulmasına yasalann da engel olmadığmı kanıtlamak gerektiğini savunan Mehmet Ali Aybar, "1leri sünildüğü gibi TCK'nun 141. maddesi, sosyalist parti knrulmasını yasaklamıyor. Kaldı ki 1946'dan bu yana 20 den fazla sosyalist parti kuruldu. Bunların çoğu da Marksist partilerdi. Örneğin TİP ilk kez Mecliste gnıp kurmayı başaran parti oldu ve 10 yıl şiddetli muhalefet yüriittü" dedi. Aybar, DSP veya SHP'nin iktidar olduğunda hiçbir temel sorunu çözemeyeceğini de öne sürerek, bu partilerin iktidarında geniş halk yığınlannın yaşamlannda elle tutulur bir ferahlama sağlanamayacağını da savundu. "ABV NİDAL BİZLE YAŞAYAMAZ" Kaddafi, Amerikan NBC tekI vizyonu muhabiriylegöruştü (küçük fotoğraf). Libya'nın çeşitli kentlerinde, hratt ve ABD aleyhtan gösteriler sürüyor. (Telefoto: AP/aa.) Rahşan Ecevit yazıh (Baştarafı 1. Sayfada) na ve Mersin ili ile ilçe ve köylerden gelen 200'ü aşkın araba ve iki bini aşkın partiliyi görünce "Ecevit'siz siyasi hareket olmaz. Gördünüz mü manzarayı. Birçokları hiç kimse gelmez diyordu" derken, Gaziantep Milletvekili Süleyman Koyuncugil "Hayatımda hiç bu kadar canlı topluluk görmedim" diye nitelendiriyordu. Adana'nın "eski partili" yaşlı "Fatma Anası"nın yorumu ise daha ilginçti: "Hepciğin belini gırmışız." DSP'nin Adana ve İçel tl Başkanları yeterli bir düzenleme yapmadıkları iddiasmdaydılar. Birkaç günlük çalışma sonucu bu kadar kalabalık, toplanmıştı. Daha ciddi bir çalışma kalabalığın sayısını birkaç misli artUracaktı. Aslında kalabahk bir ölçü değildi. HP Genel Başkanı iken Necdet Calp'ın 6 Kasım öncesi Adana ve Mersin'e yaptığı gezilerdeki kalabalık Rahşan Ecevit'i karşılamaya gelenlerin birkaç katıydı ama, tabii ki bu ölçü değildi. Rahşan Ecevit'i karşılama>a gelenlerle dinlemeye gelenlerin ortak Özelliği canhhkları idi. Aralarında gözyaşlarını bile tutamayanlar vardı. Onlar için ne DSP ne Rahşan Ecevit'di olay. Ola\ Bülent Ecevit'ti. Zaıen sık sık "doğal liderimiz" ya da "Ecevit yalnız değilsin" sloganları boşuna atılmıyor. Bülent Ecevit'in başında köylü kasketli fotoğrafları boşuna taşınmıyordu. Oturma odasının duvarlanndan Ecevit'in cerçeveli posterini çıkarıp geldiğini soyleyen yaşlı partili Turhan Geves" "Biz Ecevit'çiyiz. Onun yoluna gurban" derken Ecevit'in arkasından gitmeyenleri eleştirip, yanlış yaptıklarını söylüyordu. Gene dikkati çeken bir başka husus, konuştuğumuz hiçbir partilinin birleşme konusunda tepki göstermemesiydi. DSP Adana İl Başkanı Ahmet Küçükmustafa. solun ilk seçimlerde mutlaka iktidar olması gerekti|mı vurguSarken şunları ekliyordu: "Ancak bu iktidar ne yaptığını bilen, mahvolmuş ekonomiyi canlandıracak, yoksullaştınlmış insanlan ay^ğa kaldırabilecek, yani somürgelestirilmiş ülkeyi bundan kurtaracak bir iktidar olmalı. Aksi takdirde bir sol iktidar başa gelse bile başarısız olursa daha yıllar yüı iktidara bir daha gelemeyiz." İl Başkanı Kuçukmustafa, SHP'nin bu halde iktidara gelmelerini tehlikeli olarak nitelendiriyordu. Çünku SHP'de, toplumu düşünmek, kendini düşünmekten sonra geliyordu. "Koltuk kavgası, sıra kapma kavgası yapıyorlar. 80 kişilik VlkYK ne demek? Hiçbiri çıkıp da koltuğundan fedakârlık yapmadı. Bundan parti de olmaz iktidar da... Bana bugün benden daha iyi il başkanlığı yapacak biri gelse hemen bırakınra" diyordu. Gerek Mersin, gerekse Adana'da konuştuğumuz tüm DSP'lilerin ağandan Bülent Ecevit düşmezken, tum eleşüriler de SHP'ye yöneltiliyordu. Bu çekişme nedeniyle ANAP ve Özal'ın lafı pek geçmiyordu. Mersin ve Adana'da geçmişteki Ecevit olayının bitmediğini gördük. Görünen, DSP Ecevit'in verdiği imajla ayakta idi ve vardı. Bunu parti yöneticileri de açık yüreklilikle belirtiyorlardı. DSP'nin, Rahşan Ecevit'in yazıh metinden okuduğu gibi "halktan kopuk aydınlardan" "deneyimlerini kendi için ayncalık olarak kullanan eski politikacılardan", "kitapta okuduklanm yaşama geçiremeyen uzmanlardan" uzak tutulması nedeniyle olsa gerek olağan acemilikleri gezi boyunca dikkat çekti. Ankara'da gezinin programını öğrenebilmek için üç gün boyunca çaba gösteren gazetecilerin karşısında genel merkezde çaycı, Oran'da koruma polisi çıkmca, Rahşan Ecevit İçel'e kadar sadece partililerle seyahat etti. Evlerinden bulunan MKYK uyeleri ise "Hiç haberimiz yok. Bizim de bilgimiz yok" yamtım verdiler. Bunun üzerine basın mensupları "gizli gezi" için ayrı ayn yola çıkıp İçel'e geldiler. Aynı basın mensupları Rahşan Ecevit'ten bir "Hoş geldiniz'ı bile boşuna beklediler. Hele Ankara'da görüşme olanağı bulamadıklan Rahşan Ecevit'le yolda, partide ya da sokakta konuşup, sorularını sorma çlanağını bulabileceğini sanıp İçel gezisine katılanlar, Rahşan Ecevit'in ağzından sadece yazıh metni okumasından başka bir şey duyamadılar. Ecevit'in DSP'sini karşılamaya gelenlerden çıkan sonuç, DSP'nin şöyle ya da boyle bir guç olduğu idi. Gucünü Ecevittcn alan DSP'lilerin arasında dikkati çekecek ölçüde bayan vardı. Canlı, samimi, demokrat ve özverili DSP'nin gücü, Ecevit imajı ile oluşmuştu, ama salt bu imajla bir parti iddialı olabüirmiydi? Bunun yanıtını henuz başkanlık divanı oluşmamış, genel sekreteri yurt dışında olduğu için tek yöneticisi Rahşan Ecevit olan partinin, ilerde yapacağı işler ve tavır belirleyecekti. Intihar tugayları (Baştarafı 1. Sayfada) ladı. Saldırıların İsrailArap görüşmelerini baltalamayı amaçladığını soyleyen Arafat, saldınları düzenlediği öne sürülen Abu Nidal'ın da "Arap gizli servisleri için çalışan bir ajan" olduğunu ileri sürdü. Arafat "Bu adam şimdi de Suriyc ve Libya için çalışmaktadır" dedi. Arafat, Libya ile Suriye'nin FKÖ'nün itibanm sarsmayı ve Arapİsrail görüşmelerini baltalamayı amaçladıklannı kaydederek, Achille Lauro gemisini kaçıranlann da Suriye ile ilişkileri olduğunu bildirdi. FKÖ'nün gemiyi kaçıran dört korsanla Suriye yetkilileri arasında telsiz görüşmeleri yapıldığını öğrendiğini soyleyen Arafat, Achille Lauro'daki Amerikalı rehinelerin Suriye açıklarında bir tekne ile ülkeye sokulmalarının planlandığını iddia etti. Arafat, planın son anda Suriye hükümetinden gelen bir emir üzerine iptal edildiğini de sözlerine ekledi. a.a!nın Londra kaynak h haberine göre Ingiltere'de yayımlanan haftalık Sunday Times gazetesinin, İsrail "istihbarat kaynaklarına" dayanarak \erdiği haberde, Avrupa havaalanlarına karşı girişilen saldırıları Suriye ile Libya'nın düzenlediği iddia edildi. Gazeteye göre, güvenilir istihbarat kaynakları, 27 aralıkta meydana gelen saldırılarda kullanılan silahlann da Roma ile Viyana'daki Suriye ve Libya elçilik kuryeleri tarafından sağlandığını bildirdiler ve bu ülke diplomatlarımn teröristlere istihbarat ve planlar konusunda yardım ettiğini öne surdüler. ABU NİDAL KANSER Mİ? Aynı kaynaklar Abu Nidal'ın kanser olduğunun belirlendiğini kaydettiler. İsrail istihbarat kaynakları Abu Nidal'in karaciğer kanseri olduğunu, Demokratik Almanya'da uzun süre tedavi gördükten sonra şimdi Libya ya da Suriye'de istirahat ettiğini bildirdiler. Arap Birliği örgütünün önceki gün Tunus'ta yapılan olağanustü toplanüsında, 21 üye ülkenin oybirliği ile Amerika ve İsrail'e karşı Libya'yı destekleme karan aldıkları açıklandı. Toplantıdan sonra yayımlanan bildiride, toplantı sırasında ABD ve İsrail tehditleri ile Libya'nın durumunun ele ahndığı ve "gerekii önlemler" ahndığı açıklandı. Ancak bu önlemlerin ne olduğu belirtilmedi. Libya Dışişleri Bakanı Ali Abdüsselam Treyki de, gazetecilere bir açıklama yaparak Libya'nın Roma ve İtalya saldınlanndan sorumlu olduğu yolundaki ABD iddialannı reddetti ve saldınların "Çok Uzücü kazalar" olduğunu söyledi. Treyki, "ABD, başkalannı suçlamadan önce kendini suçlamalı. Onlar Arap dünyasuıa karşı baskılan tahrik ediyorlar" dedi. Sovyet TASS ajansı, ABD'yi Libya'ya karşı askeri müdahale hazırlıkları yapmakla suçladı. Ajans, ABD'nin bu planları haklı çıkarmak için "terorizmle mücadele" bahanesini de aldatmaca olarak niteledi. Akdeniz'deki Amerikan Deniz Kuvvetleri'nin guçlendirildiğine ilişkin haberler alındığını kaydeden TASS ajansı, Pentagon'un Libya'ya darbe indirmek için İngiltere'de üslenmiş Amerikan askeri uçaklarıru kullanabileceğini bildirdi. Libya'nın askeri gücü CÖNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) DYP yönetiminin artık işin (Baştarafı 1. Sayfada) farkına vardığı anlaşılıyor. 1986 Basın Ataşesi Rıza Bageri, dün MDP'den aynlanlarla, hâlâ yılında partinin demokratik sa Tahran'da Türk basın mensuplaMDP'de olup da ne yapacağını vaşımı sürdüreceğini, ancak rına, UPİ Ajansı'nın yayımladıbilmeyenlerle, ANAP'tan kopa sosyoekonomik konularda neler ğı konuyla ilgili haberin fotokocağını umut ettikleriyle, hatta yapmayı planladığım açık seçik pilerini dağıttı. Bageri, "Beyrut SHP'den bu yeni parüye gelece vurgulamaya, anlatmaya başla 4 Ocak UPI" mahrecini taşıyan ğini sandığı kişilerle, yeni parti yacağını one sürüyorlar. Biryeı haberin kendisine tran Haber yi oluşturma çabası anlatılıyor. kıh, "Bütün illeri ve ilçeleri ge Ajansı "tRNA" kanalıyla ulaş12 Eylül'den sonra askerlerle ış zip anlatsan ne oluyor ki?.. Anbirliği yaptıklan için APyüksek latılanlar o ilde ve ilçede bir çev tığını bildirdi. Bageri'nin Türk kadrosunca "aforoz" edilen ki rede kalıyor. Söylediklerimize gazetecilere dağıttığı haberde lsmi eski AP'lilerin Yazar'ın ya TRTgibi güçlü bir araçla iktidar lami Cihad Örgütü, şöyle diyor. "Adımıza yapılan Ok açıklama nında olduğu, onu destekledik hemen yamt verip, İO milyona sahtedir. Provokasyon yapümakleri söyleniyor. mal ediyor" diyordu. Bu neden tadır. Örgütumüzün adı ticari Bu nedenlerle Cindoruk, le DYP'nin 1986'daki önemliso amaçla kullanılıyor." Mehmet Yazar'la ilgili gizlenen runu, TRT'nin kapılarını parlaBaşbakan Ozal'ın açıklamaladuyguları, demecinde "Gücü mento dışındaki partilere açmavarsa gitsin bir başka parti kur ya yönelik. Hazırlığını yaptıklan nyla denk düşen bu gelişme haksun yahut bir başka partiye baş bir öneriyı tartışmaya getirecek kmda Iran ilişküerinden sorumlu kan olsun da göretim" cümlele ler. İl Cenel Meclisi'nde alınan Devlet Bakanı Musıafa Tınaz riyle dile getiriyor. oyların bir ölçü kabul edilmesi Titiz'in görüşlerine başvurduk. DYP, 1980 rejiminin ıcazeth ni, örneğin 1 milyon oy alan bir Titiz sorulanmızı şöyle yanıtlakuruluşu MDP ile birleşmeyece partinin hiç değilse ayda bir kez dı: Başbakan Özal'ın basın ğini açıkladı. Ama Yazar'ı siya "beş dakika" TKTden halka sessal sistematiği bugünkü çarpık lenmesini önerecekler. Her gidı toplantısının ardından gelen tsrayına oturtan güçlerce len yerde gördükleri büyuk ilgı lami Cihad Örgütü açıklaması"vazifelendirildiği" için bünye nin, bu yöntem benimsenirse da nı nasıl değerlendiriyorsunuz? sinden "tasfiye" etmeye uğrastı ha da genişleyeceğinden kuşkuTtTİZ Bolgedeki ılişkilere ğını gizlemiyor. DYP kulisine ve ları yok. Tabii, TRT'yi bir sadece Türkiye Iran, TürkiyeCindontk'un nitelemesine göre, "platform'" yapma istemine Irak ve IranIrak ilişkileri olarak "başöğretmen", ikipartinin gös Cindoruk'un ifadesiyle başöğ bakarsak, resmin buyük bir kısterdıği gelişmeden "ratıatsızdı" retmenle başbakandan ne ses ge mı eksik kalabilir, yanılabilir. DYP ve DSP'nın 1980'in getirdi leceği belli değil. Şunu kabul etmek Iazım ki, bu ği siyasal şematiği tersyüz etmebolgedeki tiim ilişkiler bütün yi ilke edinmesınden kuşku ve "Türk milleti gerçekten 'bu dünyayı, tabii bu arada büyük kaygı duymaktaydı. Bu nedenle rejim' içinde kalkınamaz ve eko devletlerin çıkarlannı da çok yaeski AP örgütünü yüzde 80 öl nomik durumunu düzeltemez." kından ilgilendiriyor. O yüzden çütte bünyesinde tutan DYP'nin, DYP, bu slogam hangi ölçüler meseleyi sadece lslami Cihad şimdilerde de DSP'nin canlamp de işletecek, bekleyip görelim. örgütü'nün Türkiye'ye karşı ayağa kalkmasını istemiyordu. tavrı değişti, değişmedi diye deİlk aşamada Yazar'ın DYP'yi ele Bir de, Sayın Cindoruk yurt gezilerinde sürekli kullandığı ve ğil, bütün bolgedeki olaylan yageçirmesi istenildi, başarıstzlık kından izleyen dünya devletleortaya çıkmca, DYP tabanını çe çoğu çevrede "gayri ciddi" izle rinin çıkar dengesi çabaları açınimler bırakan benzetmelerden, lecek yeni bir sağ parti oluşması sözlerden kaçınmaya özen gös sından da görmez Iazım. Meseperde gerisinden kışkırtıldı. le sadece Irak'ın Türkiye'ye terse.'.. karşı tavrı veya Iran içindeki birDYP yüksek kademesine göre, geçen aylarda toplanan DYP DYP'de var olduğu öne sürü takım örgütlerin Türkiye'ye karil başkanları bu kez şubatta ye len "kalkınma" bir basamak da şı tavrı değil. Hatta îranhlarla niden bir araya gelecek. Geçen ha yükselir belki. ulaştırma konusunda yaptığnnız kez olduğu gibi bu toplantında toplantıda THY'nin yeniden seda Yazar ve Yazar doğrultusu tüferlere başlaması konusu görümüyle terslenecek. Demokratik şülürken, iilke ismi verememekle haklar savaşımıyla halkın yaşam birlikte şunu söylemiştim: Mesekoşullarını düzeltecek programle sadece THY'nin lran'a sefer ların yürürlüğe girebileceğini sayapıp yapmaması karan değilvunan, gerçek yanlanyla demokdir. Bu arada şunları biliyoruz rasinin yeni bir genel seçimle geki, birtakım başka ulkelerin sırf lebileceğini ana ilke yapan DYP Iranla Irak arasındakı savaşa yöneticileri, Yazar'ın "Işbaşına JacquesBerthod Fransa'mn ts Türkiye'yi de katmak, bulaştırgelirsek partiyi iktidar yaparız, tanbul Başkonsolosu oldu. mak amacıyla başka provakassağın birleşmesini ve iizlaşma' ANKARA, (a.a.) Fransa" yonlan da olabilir. O zaman yı sağlarız" savlarına bugiine nın Birleşmiş Milletler Daimi bana sordular, kimdir hangi üldek doyurucu hiçbir yanıt alakedir diye. O konuda bir şey madıklarını sürekli vurguluyor Temsilci Yardımcısı Philippe söylemeye mezun değilim deLouet Fransa'mn Ankara Büyular. dim. Dolayısıyla kimin, kim adıkelçiliği'ne atandı. Cenel seçim yapılmadan ikti1981 aralık ayından bu yana na, hangi bildiriyi yayımladığı darın "alttn tabak " içinde sunul Fransa Büyükelçiliği görevini belli değil. Yani o bildiriyi kim madığınt, sağın nasıl birleştirileyürüten Fernand Rouillon'un yayımladı? Bugun yapılan açıkceğine Yazar'ın yamt veremedi yerine atanan Louet, 1%5'ten lamayı hakikaten lslami Cihad ğini soyleyen DYP'liler, hâlâ "uz 1971'e dek Brüksel'de Avrupa Örgütü mü yaptı. Bunların heplaşma sağlanz" sözünün altında Ekonomik Topluluğu nezdinde sini rezervasyonla izlememiz laneyin yattığını soruyorlar. görev yaptı. zım. Mesele olaylann tümünu DYP'lileri kırmızı bez parçası Daha sonra Bilimsel've Sınai birden yorumlamaktır. görmüş boğa gibi hırçmlaştıran Türkiye bu savaşta tarafbu sözü sürekli ele alıp, "DYP'yi Kalkınma Bakanlığı Teknik Dakiminle uzlaştıracak?" diye so nışmanlığı yapan Philippe Lou sızlıgını olası çeşitli provakasruyorlar. Kiminle, kiminle?... et, 1974'e dek bu görevini sür yonlara karşın konıyacağını hem savaşan ulke>e hem de diğer"Başöğretmenle mi, yoksa baş dürdü. 19761981 yılları arasında lerine yeterince güçlü bir mesajbakanla mı?" Cumhurbaşkanlığı Bilimsel Kül la anlalabildi mi? Bu nedenle gunu gelecek, "va türel ve Teknik İlişkiler Başkan TİTİZ İran ve Irak'a son zifesi gereği" Yazar'ın, DYP'den Yardımcıhğı yapan Louet, kaygı duyanlan doyurmak için 1981'den bu yana New York'ta derece güçlu olarak iletildi. Ve partileşmeye gidebileceğini ekli ki BM merkezinde Fransa Dai onlar da bu işi çok iyi biliyorlar. Ama bunun dördüncü ulkelerin yorlar sözlerine. S'e var ki, kimi mi Temsilcisi Yardımcısı olarak diyelim, yani İran, Irak ve Türkleri de Yazar'ın 1980'den başla görev yapıyordu. iye dışındaki ulkelerin bu kadar yarak surekli parti kuracağmı 42 yaşındaki yeni buyukelçi inançla bildiklerinden çok emin söyleyip sonuca gidemediğinı nin ocak ayı sonunda göreve değilim. Başka gayretler olabilir öne süruyor, "hâlâ, ticaret oda başlaması bekleniyor. tabii. Ama bir şey söylemem. lanndaki kimi görevlileri kulla4 yıldan bu yana Fransa Bü Ama İran da, Irak da, bizim ikinarak DYP'yi kanştırma ya da yükelçiliği görevini yurüten Fer siyle de ilişkilerimiz olduğunu, yeni bir parti kurma görevini nand Rouillon da bu ay içinde ilişkilerin bu düzeyde devamının sürdürdüğünü" söylüyor. ulkesine donecek. her iki ülke lehine de olduğunu biliyorlar. Bir partinin halka sadece de YENİ İSTANBUL mokratikleşme savaşımlanyla BAŞKONSOLOSU BERTHOD güven vermesi olanaksız. DYP, Fransa'mn İstanbul Başkonyasaklarla süslenen bir rejimden solosluğuna da Dışişleri BakanSana lütün ve sıyrıhp halkın yoneıime özgürce lığı Danışmanı Jacques Berthod lespih Yolluyorum katılacağı yeni duzen arıyor, pe atandı. 60 yaşındaki Jacques SEMIHA kâlâ ve güzel! Ama, iktidara oy Berthod'un göreve başlayacağı BERKSOVun nadığmı sürekli soyleyen tarih henüz açıklanmadı. Anılan DYP'nin işbaşma geldiğinde sos 19611963 yıllarında FEZ Nâzım Hikmeı ve yal ve ekonomik konularda ne Konsolos Yardımcısı olarak göFıkreı Mualla ile yapacağı, Özal rejiminden bunarev yapan Berthod, 1965"e dek MeMupla^maUn . lan kitlelere ne vereceği hemen de Fransa'nın Rabat BüyukelçiO/gıın toıoğrat hiç bilinmiyor. Her ne kadar liğinde çalıştı. 19741978 yıllan DYP yöneticileri yurdun butun arasında Singapur Büyükelçiliği FİISl'N ÖZBİLGKN illerini, 300'den fazla ilçesini ge lkinci Danışmanuğı gorevinde zip, DYP'nin ana sorunlarda ne bulundu. ler yapacağının halka anlatıldı Jacques Berthod, 1981 ekim ğını söylüyorlar, ama bugun ka ayında da Bern Büyükelçiliği Bi23423 Nolu ehliyetimi muoyunda böyle bir izlenım he rinci Danışmanhğına tayin edilkaybeıtim, hukumsuzdur. men hiç yok. ŞAHİN EK1NCİ di. Tıtiz: Bizi Tazminatlar (Baştarafı 1. Sayfada) nedenle taslaktaki fon yönetimine karşı çıkıyor. İşverenlere fondan kaynak kullandırılması da Türkİş'in karşı olduğu görüşler arasında yer alıyor. Fonun kurulmasından sonra iş güvenliği konusunun gündeme geleceğini belirten yetkililer, haksız fesihte yargıya başvurulması gerektiğini ifade ediyorlar. lşten çıkarmalarda işsizlik ödeneği gibi getirilen sisteme de Turklş karşı çıkıyor. Bu arada işçi primlerinin miktarına da itirazlarını koruyor. Türkİş, "işveren, sorumluluğunu devlete aktarmamalı" gorüşünde. Tüm bu görüşlere karşın, Türkİş, Kıdem Tazminatı Fon Taslağı'nın işveren görüşu ağırlıklı olacağının bilincinde. Bir yetkili, "Biz onlann niyetlerini biliyoruz. Buna karşın toplantıya katılacağız. Ama ilk loplantıdan sonra tavnmızda değişiklik olabilir" dedi. lşverenler, 1475 sayıh iş yasasının kıdem tazminatına hak kazanüması hukümlerini içeren 14. maddesinin değişmemesi koşuluyla taslağın kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren tum halleri kapsamasını öneriyor. Madde ile istifa halinde kıdem tazminatı ödenmiyordu. Prim oranlarının çok ciddi aktüaryal hesaplara dayandırılmasını isteyen işveren kesüni, primlerin yüksek olduğu göruşunü savunuyor. Kıdem tazminatı fonunun yönetiminde masrafa gidilmemesi, ayrı bir idare yerine işlemlerin SSK tarafından yapılmasını isteyen işverenlerin uzerinde en çok ısrarla durduklan konu, fonda toplanan paraların kamu ve özel sektore kaynak olarak kullandırılması olarak dikkat çekiyor. İş güvenliği ile fonun ayrı konular olduğu görüşünü savunan işverenler "Kıdem tazminatı fonu meselesinin iş güvenliği tartışmasıyla hiçbir ilgisi yoktur. İşçinin feshe karşı güvenliği meselesi Türkiye'nin ciddi bir sorunu değildir. Bunun kıdem tazminatı fonu ile terazinin kefesine konması ile bir ilgisi yoktur'' dediler. TİSK ayrıca, tüm işçilerin fon kapsamına alınmasını istiyor/15 yılhk işçilerin de fon kapsamına alınmasını öneriyorlar. 4 filol uk Fnınsa'nın Ankara BüyükelçiUği'ne Louet atandı ~ı (Baştarafı 1. Sayfada) garanın şu anda ithalat tutannın 34 milyon doları bulduğu goz onüne alındığında, diğer lüks tüketim malı ithalatı 1985'in ilk sekiz ayında 70 milyon dolan buluyor. (Baştarafı 13. Sayfada) Devlet Bakanı ve Başbakan Ote yandan, jokey Saim Harmanbaşı'nın önceki gun, erken saatler Yardımcısı Kaya Erdem, lüks itde kimhği belirknemeyen kişilerce halata ilişkin Cumhuriyet'in sosaldırıya uğraması, ulke genelinde rularını yanıtlarken, tüketim malları ithalatının 650 milyon tepki yarattı. Saim Harmanbaşı, olayla ilgili so dolan bulduğunu belirterek, şunruları yanıtlarken, daha once kimse ları söyledi: ile surtuşmesi bulunmadığını, içkı, "Bunun içinde lüks ithalat dekumar \a da kadın gibi alışkanlık nilen kalemler de böyle abartılları olmadığı için bu konularda da hiçbir olayı bulunmadığını söyledı. dığı gibi büyük miktarlara Harmanbaşı, saldırganların birileri ulaşmıyor. Şu kadarlık bir ithatarafından yonlendirildıklerini tah latı yasaklarsak, Türkiye'nin min ettiğini. tek amaçın Alibaba bundan kazançlı çıkacağını duısimlı ata binmesini engellemek ola şiınenler aldanıyor. Eğer yasakbileceğıni üen surdu. Saim Harman larsak aynı lüks tüketim malları başı, şoyle konuştu: "Alibaba çok bu sefer bavul ticareti yoluyla hırçın bir at oldugundan, benden Türkiye'ye geliyor ve perakende başkası o atı birinci getiremezdi. t ç ödendiği için de daha ucuza geyıldır bini\orum,her yanşla o at bi liyor. L'stelik konut fonuna yükrinci geli>ordu. Nitekim saldınya uğradığım gun. binemedigim için ali sek oranda bir pay alıyoruz. başka jokey koşturdu ve uçuncu gel Yasaklarsak hem daha yüksek di. O zaman da saldırnı >apanlar döviz ödemek zorunda kalacaamaçlanna ulaşmış oldular. Durum ğız, hem de devlet bu mallardan açıkca anlaşılmaktadır." herhangi bir fon alma fırsatını Jokey Saim Harmanbaşı'nın am kaçırmış olacak. Bu arada bir renorü Guner Tunca da, olavdan gu başka nokta da turizmle ilgili Avrupa'dan gelen turizmle ilgili venlik kuvvetlerini ve hipodrom gorevlilenni sorumlu tutarak, "Hipod ülkelerinde kendi alıştıkian malromun içinde \e dışında denetim >e ları Türkiye'de de görmek ve satersiz. Sonradan oğrendiğime gore, tın almak istivoriar. Dolayısıyla saldırganlar hipodroma sabah 45 sı bu lüks tüketim ithalatı Türkiye^ ralannda gelmişler. Saim'i ahıriarda aramaya başlamışlar. Bir kere anl ye ekonomik olarak zarar vermez." renman >e koşu gunlerinde. hipodAynı yönde bir başka soru rom çevresinde mutlaka bir polis otosunun bulunmasj gerekir. Avn üzerine Erdem, şu karşılığı verdi: ca kapılann da sıkı koruma altında tutulması şarttır. Oyle her isteyen is"Belki bu malları herkes alatedigi zaman ahırlara kadar girip mıyor. Diyorlar ki, oyuncak geadam arama cesareüni bulamamalıliyor, şu pahalı parfum geliyor, dır. Bir başka hipodromda a>nı duherkes vitrinde gorüyor, gözü karumla karşılaşmak mumkıin lıyor, alamıyor. Böyle bir psikodeğildir" şeklinde konuştu. lojik etkiden söz ediliyor. Ancak Erdem: Bavulbuticaretiniiçin geher sektör ve her mal I^odromda Uçağa da çerlidir. Aynca, gelir dağılımının çok düzgün olduğu ülkelerde bile insanlann her istediklerini alabilecekleri durumda olmadıkları açıktır." Türkiye'ye 1985 yılında lüks tüketim malı olarak ithal edilenler arasında şunlar vardı: Balık, kabuklu hayvan ve yumuşakçalar. rokfor ve benzeri peynir, taze muz, çay, vanilya, kakaolu dondurma, çikolata, ketçap ve çeşitii soslar, hazır balık yemi, kediköpek maması, parf ümeri ve kozmetikler, sabun, kauçuk silgi, cüzdan, tuvalet kutuları vb. kâğıt kundak, damgalı kâğıt, çıkartma. yundenkıldan iplikler, halı, ipek, şal, kra>at, yatak örtüsü, çadır, ayakkabı, şapka ve başlık, şemsiye, yapma çiçek. cam boncuk, inciler, kıymetli. taşlar, traş bıçağı, çeşitli makas ve bıçak, fermuar. toka, kopçalar, elektrik süpürgesi, vantilatör, ütü, bulaşık, çamaşır kurutma makinesi vb., gözlük çerçevesi, viedo bantı, pikap. somya, yatak takımı, elbise, ve tuvalet fırçası, süperge. oyuncak, tukenmez, dolmakalem, altın >azı kalemi ucu. çakmak. (Baştarafı 14. Sayfada) lıklann bulunduğu depolann açılabilmesi için, ancak Türk ve Amerikalı komutanların taşıdıklan ayrı anahıarlann aynı anda kullanılması gerekiyor. Bir başka deyişle, taraflardan birının tek başına depoyu açabilmesi mümkün değil. Boyleükle nukleer başhkların kullanılması konusunda bir karşılıklı denetim mekanizması getirilmiş bulunuyor. Mevcut uygulamada deponun ıç bakımı Amerikalı görevlilerce, deponun dış güvenliği ve başhkların depodan çıkışından sonraki butun fizıki güvenliği Turk askerlerince sağlanıyor. Türk Hava Kuvvetlenne bağlı dört "milli" havaalanında "çifte anahtar" sistemi geçerli iken, İncirlik Üssü'ndeki nukleer deponun statusu biraz farklıhk gösteriyor. Bu "ortak savunma tesisi"nde anahtar Araerikalı komutanda olmakla birlikte, Amerikalı görev li Turk komutanınm bilgisi dışında depoya giremiyor. DÜGMEYE BEYAZ SARAVDA BAS1LIYOR NATO nükleer planları uyarınca sa\ aş anında söz konusu nükleer filolann devreye sokulması kararlaştırıldığı takdirde. bu uçaklann kalkabilmesi için ABD Cumhurbaşkanının düğme>e basması zorunlu. Bu, bütun NATO ulkelerindeki nükleer sistemlerin kullanılmasında geçerli olan bir uygulama. Dolayısıyla Türkiye'de herhangi bir havaalarundaki nukleer yetenekli filonun harekete çıkabilmesi için Beyaz Saray'm işareti gerekiyor. Ancak NATO nükleer sistemıne ilişkin özel haberleşme sistemi içinde Beyaz Saray duğmeye bassa da nükleer başhkların bulunduğu deponun acılabilmesi için "milli makamlarm" da onaylaması zorunluğu var. MtGlerden oliışan hava fîlosu Batılı askeri gözlemciler, Libya 'nm S2S savaş uçağtna sahip olduğunu ileri sürüyorlar. AP Ajansı'nın Londra'daki Uluslararası Stratejik încelemeler Enstitusü 'ne dayanarak verdiği habere göre, Libya Hava Kuvvetleri'nin savaş uçaklan arasında Sovyet yapısı geiişmiş MÎG21, MlG23 ve MlG~25'ter ile Sukhoy avcı bombardıman uçaklan bulunuyor. Libya Deniz Kuvvetleri ise 6 denizaltı, 25 hızh hücumbot ve 7 mayın tarama gemisine sahip. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un, 1984'teki bir iddiasma göre, Libya Deniz Kuvvetleri'nin, aynca yüksek hızda seyreden ve içinde patlayıcı taşıyan, uzaktan komutah küçük teknelerden oluşan bir filosu da var. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKg • * • (Baştarafı 8. Sayfada) Toplumun içinde bulunduğu durum da yansıyor tablolarına. Yeni bır dille söylemek istiyor. (Baştarafı 1. Sayfada) PTT'nm hızmetlennı dana etkin bir şekilde verebilmek için, hizmetlerıne daha önce zam \apmak zorunda kaldığını ifade eden Ataso%, PTT'nin \aiırımları için 1986 yüı ıçın 301 miKar hra odenek a\rıldığını soyledi, Ataso>. "Bundan boyle hizmei goturmek için zam >apılmayacak. bu nedenle, onumu/deki gunlerde PTT hizmetlerine zam \ok" ded:. 32 ay hapıste yattıktan sonra, yılbaşında ozgürlüğune kavuşan öğretmen Erdal Elgın. cezaevinde boş durmadı demıştım. 1984ün aralık ayında anasınayazdığı bir mektubu şiırlerle süslemiş. Bir "nefes"in bir bölumü şöyle: "Baba Haydar sabaha dek çaldı, çağırdı;/Zamanı uç telden mızraplayarak/Tez getırdi şafağı. Bajctık kı ne gorelım./Bır zulüm çağının sonuna yaklaşmışız;/Toroslann eteğınde bir ulu yerdeJKan ve ter içinde sancıyla uyanmısız El örmesı bardacık sepetlerinde,/Erken başlayan günün yol kımıltısı./'Mehledeölumyok", kıranyokama./Eskısürgünlerin. göçlerın yası. Âmenna program// bır bilgisayarJHep ayni kurgunun yanlışlığında/Bır anfide provasız sorgu ve güldüru,/Ulusal hümanizmalı antık duygular Çocukların kırkmerak bakışlannda./Olup olmayacağı anlayın, duyun;/Yirminci yuzyılın son matinesınde./Son kez oynanacak bu oyun. Zaman zaman içinde enyıp tükendikçeJBüyur Kor yureklerrnde bır korku dağı,/Ve anaç bilincinde muştulu süreçlerin,/Kut1 sal bir kargaşadır çağımın dol yatağı."