23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 OCAK 1986 EKONOMİ Geçen hafta NAZÎF KOCA YUSUFPAŞAOĞLU bu muvaffakiyet olarak gösteriliyor. tşte ben bu çifte standardı anlayamıyonım. Ortada rnuvaffakiyet mi var, yoksa dururnu idare ediyorum adı altında gittikçc daha fazla kötüye doğru bir gidiş mi var. Bunun açıkça ortaya konması lazım. Daha riskli bir noktaya dognı mu gidiliyor stece? KOCAYUSUFPAŞAOGLU Ve daha bagımlı bir noktaya doğru geçiliyor. Ben tam bağımsızlığı 20. asrın bugünkü deyimle, gerek üyesi bulunduğumuz uluslararası kuruluşlar dolayısıyla, gerekse uluslararası ekonomik ış bölümü dolayısıyla karşılıklı bağımlılık içinde bağımsızlık olarak mütalaa ediyorum. Böyle bir ortamda gayet tabii ki Türkiye dışardan borç da alacaktır, borç da ödeyecektir. Ama unutmamak gerekir ki şahsi sempatiyle borç verme öyle uzun vadeli sıhhatli kaynak olarak mütalaa edilemez. Borç veren ülkeler de, o ekonominin gücünü, ordaki yönetıcılerin ülkeyi geliştirmedeki azimlerini daha fazla dıkkate alırlar. Şindi stıe, konn bu noktaya geimişken bir de şunu sormak istiyorum. Bn son 6 yılda uygulanan ekonomik politikalar nedeniyle Turkiye'nin dış politika tercihlcri de etkilcndi. Belki savunma tercihleri de elkilendi. Konuya genel olarak bagımsıziık açısınd«n bakttgımızda nasl degertendiriyorsunnz dunımunııızu? CUMHURİYET/9 EKONOMDE DIYALOG 1936'da doğdu. Sen Mişel Lisesi'ni bitirdikten sonra îstanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi'nden mezun oldu. Maliye müfettişi olarak kamu hizmetine giren Kocayusu/paşaoğlu, Maliye Bakanlığı'nın çeşitli bölümlerinde iç ve dış görevler aldıktan sonra müsteşar yardımcısı oldu. 1980 haziranında Hazine ve MtlT Genel Sekreterliği görevine getirüen Kocayusufpaşaoğlu, daha sonra özal'la ihtilafa düştti ve 1982 şubatmda bakanlık müsavirliğine getirildi. Bu olaydan bir sure sonra memuriyetten istifa eden Kocayusufpaşaoğlu, halen Doğru Yol Partisi Merkez Yönetim Kurulu üyesi. Dolar ve sterlin güç yitiriyor, yen ve mark güçleniyor Uluslararası döviz piyasalan bir yanda petrol fiyatlanndaki düşüş, diğer yanda Batıb beş ülkenin maliye bakanlarımn "dolann geleceğine" ilişkin yaptıkları toplantılar ve ABD ekonomisindeki gelişmelerin etkisiyle çok yoğun bir hafta geçirdı. Haftanm son gününde Japon parasının dolar karşısında son 7 yüın en yüksek düzeyine çıkması ve psikolojik limit olarak görülen 200 yen sınınnın oldukça altına inmesi, geçen haftamn en önemli olayıydı. Dolann cuma günü Tokyo'da 199.50 yene, New York'ta da 1% yene inmesinde en büyük rolü Japon Maliye Bakanı Norobu Takeshita'mn Amerikan parasının 190 yene kadar düşebilecegı yolundaki sozleri oynadı. Bu açıklamadan sonra uluslararası döviz piyasalarında spekülatörler yaygın biçimde doları elden çıkararak yen satın almaya başladılar. Kimi döviz analistleri Japon Maliye Bakanı Takeshita'mn açıklamasının "Beşler Grubu"nun doları baskı altında tutma yönündeki anlayışuun bir parçasım yansıttığı belirttiler. Japon Yeni, dolar karşısında 1979'dan bu yanaki en yüksek değerine ulaşırken, İngiliz parası da petrol fiyatlannda başlayan düşüş dalgasının etkisiyle başta dolar olmak üzere sert paralar karşısında değer yitirdi. Haftaya 1.43 dolarla giren İngiliz Sterlini, haftamn son gününde 1.39 dolardan değerlendi. Sterlin altı 587.75 «40 586 60N p1 585 70 C 584. Dolar (Alış kuru) 20 «1 1 Ocak 22 23 24 25 Ulagay sordu, Kocayusufpaşaoğlu yanıtladı: Asıl hedefı ekonomik istikrar, öncelikle de fıyat istikran olan 24 Ocak Kararları başlangıç döneminde bu hedeflere varmada rnuvaffakiyet göstermiş, ancak daha sonra bu kararları başka amaçla kullanmak isteyen Özal ve ekibinin beceriksizliği ve bilgisizliği bizi bugünkü noktaya getirmiştir. Kendi görüşlerini 24 Ocak'a monte edenler istikrar hedefini saptırdı Sayın Kocayusufpasıoglu, 24 Ocak Kararian alındıgıada siyasi karar alma noktasında olan kişilerin son zamanlarda başında yer alan beyanlanndan da anladıgım kadar bu karariann 6 yıl boyunca uygulanması sonucunda gdlnen nokta o giin bu kararian aianlann ımaçlıdıgı noktadan galiba biraz farklı. Bu bakımdan ben size şunu sormak Isttyoram: Bu kararlar haarlanırken Ankara'daki bava neydi? Bu kararlar sadece o gun bozutanns olaa ekooomik dengderi düzenleinek, isdkran sağlamak için ahnnus kararlar mıydı? Yoksa Türkiye'yi dışa açmayı ve itbal ikamesi stratejisinden vazgecmeyi amaçlayan bu niyeti, o giinden taşıyan karariar mıydı? KOCAYUSUFPAŞAOGLU Sayın Ulagay ben 24 Ocak Kararlan alındığı tarihte Maliye Bakarüığı Müsteşar Yardımasıydım. Haziran 198O"den itibaren de Hazine'nin başına getirildim ve Hazıne'yi yöneterek bu kararlan hayati noktada uygulayan bir kişı olarak şunu açıkça ifade edeyim: Zamanın siyasi kadrosu, meseleyi, komaya girmiş Türk ekonomisini komadan kurtarmak açısından görüyordu. Neydi bu koma? Çift fiyatlar vardı, kuynıklar vardı, döviz darboğazı vardı, Hazine ödemelerini yapamıyordu. Ben ekonomik kısmı söylüyorum, tabii ki bir de anarşi ortamı vardı. Onu şimdilik bir kenara bırakırsak, bu yangını söndürmek için, komadan hastayı kurtarmak için alınan bu kararlardan hemen 56 ay sonra agustos ayında fiyat anışlan aylık yüzde 2'lerin altına inmişti, kuyruk kalmamıştı, kıtlık kalmamıştı, karaborsa kalmamıştı. Demek ki kararlar ilk 6 ay içinde meyvelerini vermeye başlamıştı. Nitekim, 1980 yılında alınan kararlar 6 ay içinde meyvelerini verdikten sonraki etkilerini gelecek donemin üstünde de hissettirdiler. 1981 yılı sonundaki neticeler, ben görevde bulunduğum zamanla ilgili olarak söylüyorum, bu karariann ekonomiyi istikrara kavusturmadaki görevlerini yerine getirdiklerini ortaya koymaktadır. Ancak kendi görüşlerini, kararları hazırlatan siyasi kadronun dışındaki görüşlerini bu kararlara monte etmeye çahşanların ekonomiyi getirdiği nokta bugün ortada. 1981 yılında yüzde 36'ya düşen fıyat anışları bugün hâlâ yüzde 40'da. özellikle istikrar dediğimız vakit ekonomide fıyat istikran birincı planda yer alır. Bu fiyat istikrannın sağlanamadığı bir ekonomide rasyonel düşünme, rasyonel plan yapma, gelecekle ilgili plan yapma ortadan kalkar. Ayrıca gelir dağılımını bozduğundan ve yapbk, bnnian ihrac edryonu" Hayır, evvelce yapümış tesıslerin sanayı ürünlerini ihraç ediyorlar. O vakit, bu iddia boşta kalıyor bence. Biz o sanayii ortaya çıkaran anlayışla yenilerini de yapıp, ihracatı sağlayacaktık. Hiç kimse ihracat yapmayalım demıyor, ihracatı antırmayalım demiyor. Dış ödemeler dengesinin ekonominin en önemli dengelerinden biri olduğunu inkâr eden yokki. Doğru tercıh A endüstn sektörunde ithal ikamesi olabilir, B sekıöründe ihracata yönelik yatınmlann hızlandırılması olabilir. Böyle katı bir bölünme de olmaz, ya ithal ikamesi olacak, ya ihracat önceliklı olacak diye. Gayet tabii ki, her ülke uluslararası işbölümünde kendine en uygun olan sahalarda gerek ihracatını antıracak, gerek yatınmlanm teksif edecektir. Ama bu değışmez bir yazgı değildir. Bugtln için o işbölümünde rekabet kabiliyeti olmuyor gibi gözüken bazı sanayi dallan, bazı ürünler, Uerde Türkiye'de teknolojinin gelişmesiyle bu rekabet güçlerini kazanabilirler. Şöylc bir hafızamızı yoklayalım, bundan 30 sene evvel Türkiye'nin tekstil sanayünde rekabet gücü olacağı düşünülüyor muydu? O vakit sanayinin ilen ülkelere ail olduğu, tanmın gelişme yolunda olan ülkelere ait olduğu ifade ediliyordu ve uluslararası işbölümü bu kadar katı bir kural olarak gözüküyordu. tşte tekstil sanayiinde olsun, bir kısım yedek parçada olsun, beyaz eşyada olsun Türkiye bu çemberi kırmış ve uluslararası işbölümünde kendine ytni sahalar açmıştır. Yann da böyle olacaklır. Biz şu sahada ılerleyemeyiz demek baştan iddiadan vazgeçmektir. İddiası olmayan raıllet bir yere gitmez. Ben yetişecegım ve geçeceğım iddiasıyla hareket edılir. Ama ekonomik kurallar içinde bu yapılır ve meyveleri de muayyen bir dönem sonra alınır. Aynen tekstilde olduğu gibi. Türkiye tekstilde Ingiliz tekstilini yenmiştir bugün. Ama yann elektronikte Japon elektroniğini yenmeyeceğimizi kimse söyleyemez.. Acaba burada Turki\e gibi gelismekte olan bir ülkenin sanayileşmekte ve sanayileşen ulkelert yetismtkte tada kldia.li olması dış finans çevrtlerinde ve dış diinyıda nasıl karşılanıyor? Ve acaba yani Türkiye dahi iddialı bir havaya tekrar girseydi bu istikrar ÖBİemlerinden sonra, son yıllarda alabildigl dıs destekleri, Sayın özalın sagtayabiMigJ dış destekleri sattayabOecek miyK O C A Y U S U F P A Ş A O G L U Dış dünya hiçbir vakit kendine yeni rakip istemez. Nasıl ki Türkiye'de holdingler istemiyorsa, onlar da istemezler. Ama bu çemberi kınp gelene de saygı duyarlar, Japonya misalinde olduğu gibi. Yani bizim onlar istemiyorlar diye onlann dediğini yapma mecburiyetimiz yoktur. Muvaffak olursak, onlann arasında yer alınz. Dış desteklere gelince, bu dış destekler ne için kullanılmış. Şimdi dış borçluluğumuz artıyor, üretim kapasitemızde fazla bir ilave yok. Bunu borç alıp ve borç ödemekle, tüketim malı ithalatımızı arttırıp, işte Alman eti yemek, bilmem, çikita muzu alıp sofralarımızı suslemek, Dupont çakmak kullanmak, Mercedes arabaya binip gezmek, Dunhill sigarası içmek için kullanıyoruz. Bunlarla TürViye'nin geleceği için neler yapılmıştır? Bunu sormak lazım. lşsız adedi artarken, üretim kapasitesi artmazken, ihracat kompozisyonumuz esas itibarıyla aynı ka *» KOCAYUSUFPAŞAOGLU Bugün Türkiye'de bazı şeylerin Ubu olmaktan çıkanlıp açıkça konuşulması lazım. Buslann ba' tuıda NATO gelir. Bizim NATO dolayısıyla aldığunız bir askeri yardımlar, bir ekonomik yardımlar var. Her sene kavgası yapılır, fu kadar olmuştur, bu kadar olmuştur. Bunun bence zerrcce önemi yoktur, 10 milyon eksik, 30 milyon fazla olmasının. Ama bence daha da önemli olan husus var. Evvela NATO nedir? Amacı nedir? Amacı çok basittir. Üye Ulkelerin toprak butunlügünu dışa karşı tecavuzden korumak. Üye ülkeler nedir veya niçin üye olmuslardır? Bu üye ülkeler bir hayat taru kurmuşlar ve bir hayat tarzuu benimsemiş ulkelerdir. Tam demokratik rejimle idare ediien ulkelerdir. NATO bu ülkelerin, bu rejimle yönetilen ülkelerin kurdugu bir savunma paktıdır. Evvela birinci sual şu oluyor aklıma gekn. Türkiye'de rejimin korunmasında, NATO'nun olumlu bir katkısı olmuş mudur? Türkiye'de NATO'ya Oye olduktan sonra üç defa askeri müdahale olmuştur. Şimdi bir de NATO'nun bize getirdiği yuk var ekonomik açıdan. Bir de ona bakaum. Eğer biz NATO'nun üyesi olmasaydık bu silah yapısına ve bu silah gucune mi sahip olmaüydık, ulusal savunmamız bakımından? NATO standartlanrun mutlaka uygulanması gerekecek miydi? Acaba daha degişik bir savunma anlayışıyla daha az bir yükk kendi nispi savunrnamızı saflayabilir miydik? Sonçta arartı nuyu, kirtı mıyız? KOCAYUSUFPAŞAOGLU Bunun da tartışılması lazım. Bir üçuncu nokta, ikisini birleştirerek söylüyorum şimdi. Bu bence daha hepsinden de önemli. Acaba rejimde bu derece kayıtsız olma yarunda Türkiye topraklan bir tecavüze uğrarsa askeri mOdahakde de aynı duyarsızhkla karşüaşacak mıyız, karşılaşmayacak mıyız? O vakit yaptığımız bütün bu fedakârlıklar NATO standartlanna göre eğîtilmeye çalıştlan ordu, onun silah yapısı niçindir suali gelecektir. Ben isterim ki, Türk halkı bu konuyu açık bir şekilde tartışarak salim bir karara varsın. Demiyorum, şu anda NATO'dan çıkakm veya NATO'ya devam edelim. Ama bu nokU açıkça taruşuarak ne yapüacagına mulet karar versin bu konuda. günlük bir geri çekıliş eğıliminden sonra cuma günü çok hafif toparlandı. Ancak uzmanlar petrol fiyatlarındaki düşüş eğiİimi sürdükçe İngiliz parasının zayıf kalacağı görüşunde birleşiyorlar. ABD ekonomisinin 1985'in son çeyreğinde ^o 3'Iük beklentiye karşı yüzde 2.4 gibi düşük oranh bir büyüme göstermesi dolann, sterlin dışındaki tüm paralar karşısındaki zayıflığının önemli nedeniydi. Dolar hafta başında Alman Markı karşısında 2.47'den işlem görürken haftamn son gününde Wall Street piyasasında 2.41 'e kadar düştü. Dış piyasalarda dolann iniş çıkışları Merkez Bankası kurlanna da büyük ölçüde yansıdı. Doların döviz alış kuru hafta başında 586.40 TL iken haftamn son gününde 584.45 TL'ye düştü. Tahtakale'de ise dolar yükselmesini sürdürüyor. Cuma günü Tahtakale'de dolar 612 liraya, mark da 252 lirava kadar alıcı buldu. Altın, hafta sonunda tırmantşa geçti Altın, haftanın büyük bölümünde "dolann ne yapacağını" beklediği için cuma gününe kadar önemli bir hareket göstermedi. Haftanın ilk gününde Londra borsasında 353 dolar olan altının 31.1 gramlık ons fiyatı perşembe gunü 349 dolara kadar indi. Diğer borsalarda da altının onsu geneüikle 350 dolar civannda oluştu. Ancak haftanın son günü geldiğinde dolar İngiliz Sterlini dışında tüm sen paralar karşısında hızla aşağı sürüklenince altın fiyatlan da yukarı tırmanmaya başladı. Kısa bir sürede altının onsunda 5 ile 7 dolara varan yükselmeler oldu. New York'ta perşembe günü 350.75 dolardan işlem gören altın haftanın son gününde 357.90 dolara fırladı. Altın bir önceki hafta uluslararası alanda siyasal gerginliğin hüküm sürmesi nedeniyle yoğun bir talep artışına tanık olurken, bu kez büyük ölçüde dolann zayıflığından yararlandı. Dış borsalardaki gelışmelere paralel olarak içeride de altın fiyatlan haftamn son iki gününde hızlı yukseliş gösterdi. Kapalıçarşı'da 46.300 45 900 45 700 Cumhuriyet Altını n 21 7Z 23 I Oca« Türkiye ekonomisini bugünkü noktaya 24 Ocak Kararlannı alan siyasi kadro değil, kendi farklı görüşlerini bu kararlara monte eden, istikran sağlamak için düşünülen ve ilk olumlu sonuçlannı 12 Eylül'den önce vermeye başlayan kararları kendi amaçlan için kullananlar getirmiştir. sosyal yapıyı rahatsız edeceğinden hayati önem taşıyan bu fiyat istikran bugün dahi sağlanamamış vaziyettedir. Demek ki, 24 Ocak'a kendi görüşlerini monte edenler, onu olduğundan başka şeyter zannederek yola çıkanlar yamlmışlardır, hataya düşmüşlerdir. tstikrar programıru aynı zamanda bir başka amaçla kullananların elinde istikrar programına da yazık olmuştur. Çünkü yine açık şekilde ifade edeyim bizim düsuncemız, o dönemdeki siyasi kadronun teknik kadrosu olarak bizim düşüncemız sağlanacak istikrar zemini üzerine Türkiye'nin gelişme programının yeniden yürürlüğe konmasıydı. Şimdi o noktaya tekrar gdecegim ama önce şunu sormak İstiyorum; tddialara göre 24 Ocak'ta ortaya atılan karariar bütununun amaçlanna varmasında 12 Eylül müdahalesiyle oluşan yeni siyasal rejimin de olumlu etkisi oldugn belirtiliyor ve aocak bu siyasal rejimin yapısı icersinde bu karariann amaçlanna vardınlabildigi söylenlyor. Şimdi ben şunu sormak istiyorum. O T»m«nlfi siyasi kadronun 24 Ocak kararlannı alan siyasi kadronun temel amaa sizin soylediğinize gore kısa vadede sadece ekonomik istikran sağlamak olduguna gore bunun için acaba bu rejim degişikliğine gerek var mıydı? Bu istikrar amacına varmak açıstndan 12 Eylul'e gerek var nuydı? KOCAYUSUFPAŞAOGLU Sayın Ulagay, o siyasi kadrodan hiçbir insanın demokratik rejimden daha iyi bir rejim olduğunu kabul ederek, kendi eliyle demokratik rejimi mahkum edebileceğini düşünemeyiz. Duşunmememiz lazım. Ben şahsım adına ve tanıdığım kadanyla zamanın başbakanının ve hükümet üyelerinin böyle bir düşünceleri yoktu. Onlar meseleleriu demokratik kaideler içinde çözümlenmesini ısuyorlardı. Nitekim, bizim Meclise sunduğumuz vergi kanunlan yuce Meclisten henüz çıkmamışu ama müzakereye devam ediyorduk. Bırakmamışuk. Diğer tedbirleri peyderpey gelişen şarüara göre alıyorduk. Demokraside, demokrasi dışı bir yol aramayı düşünerek ekonomı politikası yürütmenin imkânı yoktur. Şimdi o vakit, 12 Eylül nedir? Bunun tamamlayıcısı değildir 24 Ocak Kararlan. Böyle bir şeyi katiyen kabul edemem. En azından zamanın hükümeunden bu yönde en ufacık bir imada dahi bulunulduğunu görmedığim, işitmediğım için bunu ifade ediyorum. Yalnız şunu da ifade edeyim, 12 Eylül bir 'de facto' olaydır. Şimdi 24 Ocak Kararlan, 12 Eylül'U hazırladı iddiası bence olayı yanlış anlamadır. Ama or Orijinal 24 Ocak anlayışının istikrardan sonraki amacı Türkiye'in kalkınma hamlesini yeniden başlatmaktı. thracata dönük sanayileşmeye öncelik verdiğini söyleyen bugünkü yönetim, hangi fabrikalan devreye sokmuş da ihracatı arttırmış. Bugün hep vaktiyle yapılmış fabrikalann ürünleri ihraç ediliyor. Dışa açılma polilikasıyla ekonomik bagımsıziık arasındaki ilişkiyi nasıl degerlendirijorsunuz? KOCAYUSUFPAŞAOGLU Biz kapalı bir Türkiye düşunmedik, bilakis dunyaya açılmış, dünyada saygınlığı olan bir Türkiye hedefledik. Ama dünyada saygınlığı olan bir Türkiye için her şeyden evvel, ülke halkının, ülkenin kaderinde son söıe sahip olduğu bir Türkiye'yi ortaya koymak zorundayız. Eğer başkalannın bize saygınlık göstermesıni istıyorsak, bizım de kendi milletimize, milli irademize saygılı olmamız bizden beklenecektir. Ve bizim bo uluslararası plalforma çıkarken de kendi dnceiiklerimizi karariı bir şekilde belirleyerek çıkmamız ber halde daha uygun degil mi? KOCAYUSUFPAŞAOGLU Tabii. Şimdi bir millet kendi hür iradesıyle kendini yönetecekleri seçliği vakit, o seçilenler millete karşı büyük bir sorumluluk duygusu içinde olacaklardır. Ve onun yaranna olmayan bir şeyi yapma ımkânına sahip değillerdir. Bu ilaçlar acı olur belki, bunu kabul edin. Hiçbir vakit tatlı ilaç olmuyor. Ama kısa bir dönem sonra o acı ilaç etkisinı gösterecek vt yararlannı verecekıir. tslikrar poliıikası bir hayat tarzı olamaz, benım esas göstermek istediğim bu. Dış borç ödemeden başka amacı olmayan bir hükümet, milleti yönetemez bu mucadelede. Âdeta devletle yapmak lazım gelir. Bugünkü iktidar, tstiklal Harbinin mandacılarını biz de Kuvayi Milliyecilerini temsil ediyoruz. Biz dıyoruz ki, Türk halkının önceliklerıni koyalım, Türk halkının gelişmesini sağlayalım. Onun için de uluslararası münasebeüerini demin ifade ettiğim gibi bu menfaatleri de koruyacak şekilde yiırütelim, ama bugün karşılaştığımız zihniyet, halk ucuz emek olsun, gelsin dışardan istediklerini kursurdar. İşte bizde ucuz emek var burda. Efendim zamlarla tüketimlerini kısalım, zaran yok et yemesinler, zaran yok elektrik kullanmasınlar, zaran yok medeni imkânlardan ıstifade etmesinler, ama ne olursa olsun bu dış borç taksitlerimızi ödeyelim. Demin degindiginiz noktada, son olarak şunu sorayım size. Dış borç ödemek için bdli dış yukumluluklerini yerine getinnek için emegin ucuzla(ılmasını goze alan bir anlayışun bahsettiniz. 24 Ocak Kararian alımrken bu anlayış var nuydı? KOCAYUSUFPAŞAOGLU 24 Ocak Kararlannı alan siyasi otorite halkın hür iradesınde seçilmiş bir Meclisten gelıyordu. Böyle birşeyi düşünemezdi bile. 24 25 Türkiye dışa açılmalı, ama bunu kendi önceliklerine, demokratik rejim içinde isteklerini dile getiren kendi halkının tercihlerine göre yapmalıdır. îstikrar politikasını hayat tarzı olarak kabul eden, dış borç ödemekten başka gayesi olmayan bir hükümet, milleti yönetemez. Milli iradeye saygısı olmayan, kendi iddialannı ve hedeflerini ortaya koyamayan bir millet, dış dünyada da saygınlık kazanamaz. lırken ve milli gelirimizdeki artışın yuzde 50*den fazlası hizmeıler sektöründe olurken nasıl övünüruz bununla. Yani 100 tane daha lokanta acarsak, milli gelir miktannda artış olur. Bu aynı gelirin cepte dolaşmasıdır. Kendimızı bazı konularda aldatmayalım. Hem dış borçluluğumuz aruyor ve bu dışa bağımlıhgı yukseltiyor. Adeta Merkez Bankası'nın işlemesi bir bakıma dış mali kurumlann ilci dudağının arasına bırakılmış hale getiriliyor Türkiye. Hem de Cumhuriyet Altını iki gün içinde 700 lira yükselerek dün 46 bin 300 liraya çıktı. 24 ayar külçe altının gramı da hafta içinde 6880 liraya kadar düştü. Ancak gerek Merkez Bankası'nın altın fiyatım yükseltmesi gerekse dış borsalarda altının değer kazanmasıyla külçenin gramı dün yeniden 7 bin liraya fırladı. Kapalıçarşı'da altın fiyatlan Uç haftadan bu yana hızlı iniş çıkışlar göstermekle beraber önemli bir talep artışının olmadığı belirtiliyor. NELER OLDU? Özal'a "Baker Planı" raporu Doğru Yol Partisi'nin Türkiye'nin kalkınma modeli olarak önerdiği "Baker Planı" konusunda Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğı'nca bir rapor hazırlanarak Başbakan Turgut ÖzaJ ve diğer ilgili bakanlara sunulduğu öğrenildi. Raporda Baker Planı ile ilgili olarak hazırlanan listeye dahil ulkelerin dış borç sorunlarına çözüm getirmeye çalışırken, içlerinde Türkiye'nin de bulunduğu kalkınma ve yapısal uyum yönünden belirli bir aşamaya gelmiş ve borçlarıru düzenli ödeyebilen ülkelerin zarara uğrayacaklan belirtildi. (UBA) Otomotiv sektöründe ihracat düştü Otomotiv sanayiinin 1985 yılı ihracatında 1984 yılına göre yüzde 7.43'lük bir azalma göruldüğü ve bu azalmanın yurda giren döviz miktannda da yüzde 11.4 oranında bir düşüşe neden olduğu belirlendi. Otomotiv Sanayii Derneği tarafından yayımlanan verilere göre, 1985 yılı ilk 12 ayhk döneminde toplam 114 milyon 791 bin 273 dolar döviz sağlandı. Oysa 1984 yılının aynı döneminde yapılan ihracatta 12 bin %2 adet otomobil ihraç edilmiş ve 129 milyon 576 bin 905 dolar döviz sağlanmıştı. Verilerden de anlaşılacağı üzere 1985 yılında 1984 yılına oranla yapılan otomobil ihracatının sayısında 964 adet, yurda giren döviz miktannda da yaklaşık 14 milyon dolarhk bir azalma olduğu gözlendi. (THA) 24 Ocak Kararlarının 12 Eylül'ün tamamlayıcısı olduğu ya da bu karariann 12 Eylül'ü hazırladığı iddialannı kabul etmek mümkün değildir. 24 Ocak Kararlannı alan başbakanın ve hükümet üyelerinin katiyen böyle bir düşünceleri yoktu, onlar meselelerin demokratik kaideler içinde çözümlenmesini istiyorlardı. tada bir 'de facto' vakıa olarak da 12 Eylül vardır. Acaba 12 Eylul olmasaydı bu ekonoraik program daha mı ıvi olurdu, daha mı kötuye duşerdi. Bu taıtışma konusu olabilir ama hiçbir vakit 24 Ocak Kararlan alındığı için 12 Eylul de lazımdı diye bir düşünceye ben iştirak edemem. Pekl efendim b*n soruyu biraz çevirerek size şoyle sorsam: 12 Eylul yöaetimi büdiginiz gibi 24 Ocak Kararianna bir bütün olarak sahip çıkar göröndü ve bu karariann uygulayıcısı durumunda olanlardan Sayın Özal'ın da görevine devam etmesini uygun gordiı. Şimdi bu bakımdan acaba 24 Ocak Karariannın alınmış ve uygulanmaya başlanmış olmasının. 12 Eylül'ün aradıgı ekonomik programı ona saglama açısından bir katkısı, bir destegi olmuş mudur? KOCAYUSUFPAŞAOGLU 24 Ocak Kararlanm hazırlayan ve uygulayan teknik ekipten Sayın özal başbakan yardımcısı olarak görevine devam etti, bütün diğer yüksek yönetıciler de devam etti. Nevakte kadar, 1982 yılının ortalarına kadar. En uzun görevde kalanlar Özal ve birkaç tane kendisinin has arkadaşıdır ki bir kısmıyla akrabalıklan da vardır, bunlar bugün de bakandırlar, yani bu kararlara 24 Ocak Kararianna sahip çıkan ve onu ıstikrar programı olarak yünlten, muayyen bir noktaya getiren ekip görevden uzaklaştırılmış, bilahare, onu başka amaçlarla kullanmak isteyen ekip görevine devam etmiştir. Burada şunu söylemek istıyonım: Sayın Özal görevden alınmasına rağmen demin ifade ettiğim kadro, Kaya Erdem hanç yine kilit noktalarda kalarak Sayın Bülent Ulusu'nun müsamahasıyla görevlerine devam ettikleri için uygulanan ekonomi politikasında ağırlıklarını ve bu politikayı yötüendirmedeki etkinliklerini surdürmuşlerdir. Aynı politika adeta özal'ın istediği yerde kesintisiz olarak bugüne kadar gelmiştir. Başlangıçta muvaffakiyet, istikrar sağlamak amacında olan orijinal karariann o anda.ki ekonomiK yapıya uygun olduğunu gösterir. Bundan sonraki muvaffakıyevsizlik, özellikle enflasyondaki muvaffakiyetsizlik ise bu kararları başka amaçla kullanmak isteyenlerin beceriksizliği veya bilgisizliğinden mütevellittir. Şimdi, demin degindiginiz noktaya kısaca donersek bu kararian alan siyasi kadronun, ilk hedef olan istikran sagladıktan, ekonomiyi yeniden dengeye kavusturduktan sonraki bedefleri neydi? O bedefler Sayın Özal'ın hedef olarak koydugu ve bugune kadar getirdiği, yani dışa açılma ve daha çok uluslararası işbölumunun gerektirdigi şekilde Turkiye'yi dünya ekonomisiyle bütunleştirme ve ithal ikamesinden vazgeçme hedefierinden farklı bir gaye var mıydı? İstikrardan sonraki ikinci aşama ne olacaktı? KOCAYUSUFPAŞAOGLU Şımdı ıkıncı aşamamn ana hedefi, istikrar içinde kalkınmadır. Eğer amaç ithal ikamesi yerine ihraca; önceliklı yaiıv..ri!>a, hangi yatırım yapıldı bu dönemde? thracat öncelıkli hangi sahada hangi >atırım yapıldı? Hep vaktiyle yapılmış yatırımların ürünleri ihraç edihyor. Bunu söyleyen ekıp diyebilir mi ki "Biz şu şu fabrikalan vaptık. sanayi tesisleri Emisyon DESİYAB'ın, ortaklan ile başı dertte haemL, 7.4 Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu 1984 yılı milyar raporuna göre DESİYAB'ın ortağı şirketlerin daraldı faiz borçları 4.6 milyar liraya ulaştı. 1 0 10 milyarı geri Renault9 Dizel 3 şubatta piyasada Türkiye'de ilk defa Oyak Renault fırması, otomatik vitesli araba üretecek. Oyak Renault tarafından üretilen ve 3 şubat günü piyasaya sunulacak "Renault 9 GTL Dizel" otomobuler ise KDV dahil 4 milyon 975 bin ile 5 milyon 960 bin lira arasında satılacak. Firma yetkililerinden alınan bilgiye göre, Renault 9 GTl. modelinin dizel olarak üretilrnesinden sonra şimdi de otomatik viteslisi üretilecek. Yetkililer, 3 şubat tarihinde piyasaya sunulacak olan Renault 9 GTL Dizel arabalann ise, taksi olarak kullanacaklar için mat renklilerinin KDV dahil 4 milyon 975 bin, metalik renklilerin 5 milyon 060 bin, özel otomobillerin de mat olanlannın 5 milyon 875 bin, metaliklerinin de 5 milyon 960 bin liraya satılacağını açıkladılar. (THA) DESÎYAB'ın kredi kullandırdığı ortağı 53 işçi şirketinden 317 kredi ve faizlerin ödenmesinde güçlük çıkarıyor. Banka, vadesi geçen faiz borçlarının kanuni takibe alınması işlemlerini hızlandırdı. ANKARA, (ANKA) Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası (DESjYAB)'run, ortak olduğu 53 işçi şirketine verdiği kredilerin geri dönmemesi nedeniyle başı derde girdi. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun 1984 yüı raporuna göre, 1984 yıl sonu itibariyle bankanın ortak olduğu işçi şirketlerine açtığı 16.3 milyar lira kredinin 10.1 milyar lirası geri dönmedi. lşletme ve yatınm kredisi olarak söz konusu şirketlere kullandınlan kredilerin anapara dışında biriken faiz borçları da 4.6 milyar liraya ulaştı. Banka birikmiş faiz borçlarının 1.1 milyar liralık bölümünü kanuni takibe alırken, vadesi geçmiş 2.8 milyar liralık faiz borcunun da kununi takibe alınması için hazırhk yapıhyor. 669 milyon lirabk bir faiz borcu için ise henuz bir işlem yapılmadığı kaydedilJi. DESİYAB'ın kredi kuUandırdığı ortağı 53 işçi şirketinden 31 *i kredi ve faizlerin geri ödenmesinde güçlük çıkanyor. Bu şirketlerin 21 'i kalkınmada öncelikli yörelerde faaliyet gösteriyor ve bankaya olan kredi borçları faizleri ile birlikte 8.4 milyar liraya ulaşıyor. Gelişmiş yörelerdeki 10 şirketin ise bankaya olan borçları faizleri ile birlikte 6.3 milyar lira olarak belirleniyor. Bu arada DESİYAB'ın iştiraklerine kullandırdığı krediler 1984 yılı sonunda açtığı toptan 23.3 milyar liralık kredinin yüzde 70'ini oluşturuyor. Öte yandan DESİYAB, 1984 yılı sonunda iştiraklerine kredilerin dışında ortaklık payı olarak 12.6 milyar liralık kaynak aktardı. Yüksek Denetleme Kurulu raporunda, DESİYAB'ın kredi verdiği ve ortak olduğu şirketlerin bir bölümünün, mali bünyesinin bozuk olduğu ve finansman yapısı nedeniyle büyük bir risk taşıdığı belirtildi ve bu şirketlerdeki banka iştirak payının elde çıkanlması, kullandınlan kredilere karşüık olarak alınan ipoteklerde ekspertiz raporlarının çıkanlması öneriliyor. Raporda kredi karşılığı alınan ipoteklerin önemli bir bölümünde ekspertiz raporu mevcut olmadığı, ipoteklerin çok büyük bir çoğunluğunun lO'uncu derecenin üzerinde kabul edildiği belirtiliyor. Yüksek Denetleme Kurulu raporunda ipotek derecelerinin büyük olmasının ve ekspertiz raporlannın olmamasının, ipoteklerin kredileri karşılamakta yetersiz kalacağı sonucunu doğuracağı savunuluyor. İŞTlRAK PAYLARI ANKARA, (ANKA) Merkez Bankası'nın piyasadan para çekme hızında yavaşlama oldu. Merkez Bankası verilerine göre, maaş ve ucret odemeleri nedeniyle piyasaya yılbaşmda süriilen 79.4 milyar liranın 65.3 milyar liralık bölümü 310 ocak tarihleri arasında geri çekilirken, 1017 ocak tarihleri arasında geri çekilen miktar 7.4 milyar lira oldu. Böylece piyasadaki para miktan 1 trilyon 292.5 milyar lira düzeyine inmiş oldu. Son bir haftahk azalmaya karşın, bu miktar 27 Arahk 1985 tarihindeki 1 trilyon 285.8 milyar liranın 6.6 milyar lira üzerinde bulunuyor. Öte yandan, 1017 Ocak 1986 tarihleri arasında Merkez Bankası 'nın kamu kesimine kullandırdığı kredi hacmi 58.5 milyar liralık genişlemeyle 1 trilyon lirayı aşarken, tarım kesimine yönelik krediler 1.3 milyar lira daha daraltıldı ve 4.1 milyar lira düzeyine indirildi. Kamu kesimi kredilerindeki artış Hazine'ye yönelik bulunuyor. Bu arada son bir haftalık donemde bankacılık kesimine de 898.8 milyon liralık kredi kullandırıldığı belirlendi. Eczacıbaşı: "Daha ucuza ilaç satamayız" Eczaabaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Eczacıbaşı, hükumetin kâr marjlannı yükselterek ilaç sanayiini bunalımdan kurtardığım soyledi. Eczacıbaşı, ilaç sanayünin bugünkünden daha duşük bir fiyatla ilaç üreümini gerçekleştirmesinin olanaksız olduğunu da belirtti. Nejat Eczacıbaşı görüşünü şöyle açıkladı: "Özel girişime saygılı, acık pazar ekonomisinden yana olan işbaşındaki hükümet, uzun süre zaranna satış yapan Türk ilaç endüstrisini içine surüklendiği bunalımdan kâr marjını bir ölçüde yükselterek çıkarmıştır. Ne var ki fiyat belirleme sistemi dün oldugu gibi, bugün de bakanlıgın denetimindedir." (ANKA) Öte yandan, mevcut yasal düzenleme uyannca bankanın işçi şirketlerindeki ortaklık paylarının yüzde 50'yi geçmemesi gerekirken, 12 iştirakindeki ortaklık payı yüzde 60 ile >ruzde 98.9 arasında değişiyor. Mevcut yasal düzenleme uyannca, DESİYAB bu şirketlerde bulunan yuzde 50'nin üzerindeki ortaklık payını 1987 yılı sonuna kadar devretmek zorunda. ANKA muhabirinin edindiği bilgiye göre, DESİYAB'm söz konusu 12 şirkette bulunan ortaklık payları halen devredilmedi. Otoyollar için dış kredı bulunamıyor Üç otoyolun yapımı dış kredi bekliyor. Karayolları Genel Müdurü Atalay Coşkunoglu, dış kredinin sağlanması için yapılacak ihaleye şimdiye kadar 6 firmanın başvurduğunu söyledi. Karayollan Genel Müdürü Coşkunoglu, Adana Toprakkale Gaziantep otoyolunda 250, Edirne Kınalı otoyolunda 140, İzmir Aydm otoyolunda 270 kilometrelik asfalt yol yapımı ile Sakarya Bolu otoyolu yapımının gerçekleştirilmesi için gerekli olan dış kredinin henüz saglanamadığını söyledi. Coşkunoglu dış kredi için önumuzdeki günlerde yapılacak ihaleye 6 fırmamn teklif verdiğini belirtti. (UBA) KöprüKeban Barajı senetlerini üç banka satacak Boğaziçi Köprüsu ve Keban Barajı muşterek gelir ortaklığı senetlerini pazarlayacak bankalar belirlendi. Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanı Vahit Erdem'in verdiği bilgiye göre, gelir ortaklığı senetleri Yapı ve Kredi Bankası, Ziraat Bankası ve Vakıflar Bankası' nda satılacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear