23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı Curahumet Matbaacıhk ve Gazetecılık Turk \nomm Şırkeiı adına Nadır Nadi, # Gerıel \a\ın Muduru Hasan Oıual, Muessese Muduru Emine Lşaklıgıl. >azı Işlen Muduru Oka> Goaensin. • Haber Merkezı Muduru ^alçın Ba>er, Sa\fa Duzenı Vonetmenı Ali Acar. % Temsılcıler ANK\R\ VaKınDogan.İZMIR HikmetÇetınka>a, <\DAN^ Mehmet Mercan. hıanbul Haberlen Rcha Oz. Dış Haberler Efgun Balcı. Ekonomı Osmao îlaga», Kulıur Ajdın Emtv. Magazın Yalçın Pekş«n, Spor Danışmanı Mıdulkadır \uctlmaa. Duzeltme Rrfik Durtnş. Araştırma Şahın Alpa>, lş Sendına Şuknn Krlenci. Haber Araştırma L fuk Guldemır, # Koordınator Ahmcl Komlsan, # Malı Işler' troi Erkat, IIan Ziya Ergene. Halkla llışkıler GuMeren Koşar, Idare Hncyin Gartr, tşlcıme Onder <, elik. Basan \e Yavan Cumtaurijet Matbaaalık veGazetealıV. T A.Ş TurkOcağıCad 39 41 Cağaloğlu tstanbul, PK 246Istanbul, Tel 526 10 00 (9hat), Telex: 22246 • Burolar Ankara: Zıva Gökalp Bulvan tnkılap Sokak No 19/4 Tel 33 11 4147, Telex 42344 # lımir. Halıl Zı>a Bulvan No 64/3, Tel: 25 47 0913 12 30 Telex 52359 • Adana: Çakmak Cad No 134 Kat 3, Tel. 1455019731 Telex. 62155 T\k\İM 26 OCAK 1986 Imsak 5 44 Guneş: 7 13 Oğle: 12 21 Ikındı: 14 56 Akşam 17.19 Yatsı 18 42 Bu yaz, dostun da düşmanın da gözü ayaklarmızda olacak T Kimi kurukafaları geçirir ayağına, kimi Hint türbanlarım. JeanRemy Dumas, mihrace îürbanlarımn görkemini ayaklara taşıyor bu yaz. NECLA SEYHUN "Dost başa, duşman ayağa bakar!" derler. Ama ö>le bir yaza giriyoruz kı, dost da ayağa bakacak, duşman da... Dostunu, duşmanını bakışlara bakarak değerlendirecekler, çok aldanacağa benzer bu yaz. Modeller oylesine ügınç kı, dostluklar gume gıdebilir sakatlıkla... Gonlumuz şık ama alışılmış modellerin dışındaysa eğer... Kime ne demeye, kimi duşmanlıkla suçlamaya hakkımız olacak ki... Aslında yok değil... 1986 yannda kıyafeti tamamlayan, ama bakışları ille ve ille de ayaklara çekmeyen modeller de var. örneğm duz, rahat, klasik kesimli modellerin yanı sıra burunları metalden konmuş ayakkabıları, var Chantal Thomass'ın. llginçlığıne, ilginç ama, çılgın değil. Topukları ve bilekteki atkısı taşlarla bezeli gece ıskarpinleri var sonra. Şık ama, bakanları şaşırtacak cinsten değil. Atkılı, alçak topuklu rengarenk sandallar var. Şenlikli, pratık ama şok yaratan türden değil. Altı ipten, üstü keten bantlı yazlık pabuçlar var, rahat, gundelık ama klasik artık. Modayı vurgulamıyor. Önceleri doğaya karşı ayaklan korumak amacı iie giyilen ayakkabı konusunda bu ne değişım?.. En eski ayakkabı turu sandal aslında. Tahta, deri ya da ip, papirus bir taban ustunde bağcıklar... Ayağa bu bağcıklarla tutturuluyor. Eski Mısır, eski Yunan, eski Roma. Ortaçağdan sonra yıldızı sönuyor sandallann. 18. asırda Fransa'da yeniden beliriyor. Antik modası ile parlıyor yıldızı. O gun bugundur de, handiyse devamlı moda sahnesinde. Hoş artık gunumuzde her turlu hafif ayakkabının adı "sandal". O da ayrı hikâye. Yenı moda doneminde 40' lı yıllann modası ile geriye gelen dolgu topuk iskarpin modasım da bir yana koyalım. Savaş yıllarının simgesi olan bu modeller de yeterince çılgın değil... Peki çılgın hangileri?.. Hangileri dostu düşmanı bırbinne katar?.. Bu aslında biraz da bir açı hikâyesi. Kimine göre çılgın olan model, kimine göre değil. Örneğin bayrak ayakkabılar. Bayrakları ayağa gıymek açısından alırsanız, çılgın. Ama Ingiliz bayrağının cizgileri ile bezeli bantlardan yapılan bu yazlık hafıf ayakkabılar, son derece sade aslında. Size nasıl gelirse, öyle... AJış açınıza, bakış açınıza bağlı. Bu yaz kalyonlar yok ama, korsanlar var. Bir zamanların çok sukseli korsan .pantolonları yeniden moda sahnesinde. Ustte bir tişört ya da bir bluz, altta daracık bir korsan pantolonu. Ayaklarda kurukafalı pabuçlar, konuya uygun. "Aman, ne güzel!.." mi? Adamına göre evet, açısına göre. Kimi kurukafaları geçirir ayağına, kimi Hint turbanlarını. Jean Reny Dumas mihrace turbanlarının tüm görkemini ayaklara taşıyor bu yaz. Tam mihraceli, gözdeli. Hint masalları tutkunlanna göre kıyafetler. Ayaklarda da mihrace türbanları. Gelsin Hint masalları !.. Kimisıne göre en güzel, en ılginç budur. Kimisi guzeli Ortaçağ stili, topuğu açık bir botta bulur. Kimisi çiçek tutkunudur. Gaultier'nin ayakkabıları bir plastik çiçek bahçesine çeviren modellerine deli olur. Bir başkası bağcıklarla ayağa bağlanan bez parçalanndan yapılma ayakkabılanna gonül verır. Zevk konusu bu!.. Tartışılır mı?.. Böyle işte !.. Bu yaz ayaklanmızda bayraklar, paçavralar, kurukafalar, 'urbanlar, çiçek bahçeleri... Yok, hayır!.. Dostlannıza kıymayın!.. Dostluğun bakışlarda aranacağı yaz, bu değil!.. 86 yazının biri Ingiliz bayrağına benzeyen iki modelL Altı hasır, tistü atkılı pratik bir model. BERN (a.a.) îsviçre'nm silah ihracatının 19841985 döneminde üçte bir oramnda arttığı ve 392 milyon tsviçre frangmdan 540 milyon İsviçre frangına yükseldığı açıklandı. İsviçre Savunma Bakanlığı'mn açıklamasına göre, sılah ihracatının toplam ihracat içindeki payı yüzde 0.65'den yüzde 0.81'de yükseldL Fransız Haber Ajansı'nın habennegöre, tsvıçre'den silah satın alan ulkelerın başında Turkiye bulunuyor. Türkiye, söz konusu dönemde Isviçre'den 119 milyon tsviçre Frangı değerınde silah satın aldı. Turkıye'yı 101 milyon frankla Suudi Arabıslan, 83 milyonla Nijerya, 36 mılyonla Yunanistan, 28 milyonla Bahreyn, 24 milyonla Italya ve 18 milyon İsviçre frangıyla Isveç izliyor. İsviçre en çok silahı Türkiye'ye sattı Bağcıklarla bezett, kısa topuklu ayakkabı. Drape ayakkabılar da moda bu yaz. F104 düştü ROSA LUXEMBURG Margarethe von Trotta'mn fîlmi, "Rosa L.'nin Sabn" Bertin'e, Cannesh tert cih etti. Filmde Rosa Luxemburg u, Barbara Sukona çanlandınyor. BANDIRMA (Cumhuriyet) Bandırma 6. Ana Hava Jet Üssü 'nden dun akşam eğitim uçuşu için havalanan F104 tipi askeri uçak, Karacabey ilçesinin Yenicekoy'ü yakınındaki Kavakltk mevküne düşerek parçalandı. Uçak kazasında uçağın pilotu Hava Üsteğmen Hüseyin ÇeUbi'nın paraşütle atlayarak kurtulduğu öğrenildi. Plasük çiçekltrle süslü bir yaz modeli. Yan bot, yan sandal şeklinde bir model. Berlin FesuvaH, AhnanAtamalar fihnlerine karşı ilgisiz Tam 11 günlük maratondan sonra 25 şubat akşamı ödüllerin açıklanmasıyla sona erecek olan festivale bu yıl 250 kadar fılm katılacak. Festivalde ikinci, üçüncü sınıf Amerikan fılmlerinin yer alacağı söyleniyor. GÜNER YÜREKLİK BERLİN Bu yıl 36. kez duzenlenen Uluslararası Berlin Film Festıvali'nın başlamasına uç hafta kadar bir zaman kaldı. Festival 14 şubat akşamı Federico Fellini'nin "Ginger ve Fred" adlı fılmının gösterilmesiyle başlayacak. Fellini bu filmde, yaşlanan bir dansor çiftin yaşamını ele alıyor. Ginger Rogers ve Fred Astaire gıbi iki Hollywood yıldızından esınlenerek çevirdiğı niınde Giulietta Masina ile Marcello Mastroianni de oynuyorlar. Tam on bir gunluk bir maratondan sonra 25 şubat akşamı odullerin açıklanmasıyla sona erecek olan festivale bu vıl 250 kadar film katılıvor. Yarışma bolumunde gosterilecek 30" a yakın filmin ve her \ıl duzenlenen "Genç Filmler Forumu" ile "Çocuk Filmleri Şenliği"nin yanı sıra bu yılki festıvalin yan programında ilk kez "Performans", "Dukuman" ve "Karadeniz Panoraması" filmleri de var. Yıne her yıl festıvalin yan programında yer alan "Retrospektive" adlı geçmişe ait filmler bölümu ise bu kez sinema oyuncusu Henny Porten ile yonetmen Fred Zinnemann'a aynldı. Festivale katılacak ulkelerın ve fılmlerın tam lıstesi henuz açıklanmadı. Ancak bu yılki festivalde Sydney Pollack'ın "Out of America"sının dışında, ikinci, uçuncu derecede ABD fılmlerınin yer alacağı soylenıvor. Meryl Streep, Robert Redford ve Klaus Maria Brandauer'ın başrolleri paylaştığı bu filmde Pollack, Kenya'da yaşayan kadın yazar Karen Blixen'in oykusunu anlatıyor. ABD'nin bir başka unlu yonetmeni olan Martin Scorsese'nin de "After Hours" adlı korku filmiyle son anda Berlin'den vazgeçıp Cannes'a gıtmeye karar verdıği festival oncesi dolaşan dedikodular arasında. Öte yandan, bu yılki fesmalin yarışma bolumune şimdiye dek uç Federal Alman filmının katıldığı bildirildi. Bunlar İngemo Engstrom'un, Klaus Mann'ın romanından sınemaya uyarladığı "Fluchl in den Norden (Kuzeye Kaçış)", Reinhard Hauffun "Stammheim" ve VVolfram Paulus'un "Heidenlocher" adlı yapıtları. TÜRK FtLMt YOK Festivale katılacak Türk filmleri uzerine bugune değın herhangi bir açıklama yapılmadı. Festival Basın Burosuna yonelttiğimiz sorulara da yanıt verılmek istenmedi. Ancak yarışmaya katılacak bir Turk filminin Bu yıl 36. kez duzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali, şimdiden Alman basınında kıyasıya eleştirilmeye başlandı. Federal Almanya'nın savgın haftalık gazetelerınden "Die Zeif'da, Siegfried Schober imzası ile çıkan bir yazıda, "Alman filmleri olmadan, Alman film festivali olur mu?" denıyor ve Festival Başkanı Moritz de Hadein Alman filmlerine karşı "ilgisiz ve vurdum duymaz" olmakla suçlanıyor. Bu ilgisızlikten dolayı Alman filmcilerı Berlin Festivali'nden uzaklaşmış, Cannes, Venedik, Rio, Montreal ya da Taormina gibı festıvalleri yeğler duruma gelmişlerdı. Artık ne Alman, ne de Amerikan filmcıleri Berlin Film Festivah'ne eskisı kadar Film festivaline 3 hafta kala eleştiriler başladı: 19401ı ytllar yeniden moda sahnesinde. Mihrace türbam şeklinde ilginç bir model. ANKARA, (ANKA) Merkez Bankası başkan yardımcıhklarma Rüşdü Saraçoğlu, Halil Ruhi Haseski ve Ibrahim Kurt atandüar. Atamalara ilişkin karar Resmı Gazete'deyayımlandı. Gerçekleştırilen atama ile Ruşdü Saraçoğlu ilk kez Merkez Bankası başkan yardımcdığına getirilirken, görev sureleri sona eren Haseski ve Kurt da yeniden bu göreve atanddar. Bu arada Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığma, A. Ü. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Olus Ank atandı. Bakanlık Müsteşarlığı, Kemal Gökçe'nın bu görevden alınması ile boşalmıştı. Tbpuklar ve büeklikler taşlarla süslü. Burunlan metaL biraz klasik bir modeL ABD'de yazarlar ciddiye ahnmıyor 48. Uluslararası PEN Kongresi'ne katılan Güney Afrikalı yazar Nadine Gordimer, ülkesindeki olaylardan beyazları sorumlu tutuyor, "Polisin siyahlara uyguladığı vahşet durmadan artıyor. Siyahlarla beyazları bu aşamaya biz beyazlar geîirdik" diyor. Kiıltiir Servisi "Yazar, konusu tarafından seçilir" diye yazıyordu Nadine Gordimer bir kitabında. "Konusu da kendi çagının bilincidir." Nadine Gordimer'in durumunda çağ yirminci yüzyıl sonları, yer ise Güney Afrika. Gordimer, bugune kadar yayımladığı sekiz romanı ve dokuz kısa öyku kıtabında, bu çalkantüı ülkenin toplumsal, siyasal ve duygusal coğrafyasını olağanüstü bir tutku ve doğrulukla çıkanruş bir yazar. Son bir yıl içinde ırk ayrırruna ilişkin tartışmalann ve şiddetin tırmanmasıyla birlikte, Guney Afrika'nın televizyon, radyo ve gazete haberlerinde bası çektiğj bir gerçek. Ama Gordimer ışın başka bir yamnı vurgulamayı yeğliyor: "tnsanlann, Guney Afrika'da gündelik >aşamda >ıllardır surednran agır koşullann ve baskılarm bilincine vannalan için başka insanlann otdurülmesini se>retmek zonında olmalan korknnç bir şey." Geçen hafta New York'ta düzenlenen 48. Uluslararası PEN Kongresi sırasında gazetecilerle gönişen Guney Afnkalı yazar Nadine Gordimer, "Gösteriler sırasında ölen birinin cenazesinde polisin gösterdiği vahşet karşısında insanlar şaşkınlıga kapılıyorlar. Ama vahşet, yalnızca insanlann oldürulmesi degildir. lnsanlara her gun durmadan acı ve zarar vermenin başka yollan da var" dedı. deki durumuna ilişkin gözlemleri de ilginç: Güney Afrikalı beyaz yazar Nadine Gordimer: Irkçı yönetimin sansürü "Gorduğum kadarıyla, ABD'de yazarlar ciddiye alınmıyor, birer eglendirici olarak bakılıyor yazarlara. Dogu Avrupa'da ve Sov^etler Biriigi'nde ise yazarlar o kadar ciddiye alınıyorlar ki, zaman zaman yayunlanamaz oluyorlar. Güney Afrika'da yazarlar olarak hukünıet üzerinde bir etkimiz oldugunu sanmıyorum. Ama biz Güney Afrikalı yazarlann, en azından, ulkemizdeki yaşamın uzun vadeli sonuçları konusunda dış dünyanın bilincinin arünasına yarduncı oldugumoz kanısındayım. Kabaca soyleyeyim, gazetede çıkan bir haber, ne kadar iyi bir haber olursa olsun, neler olup bittigini anlatır insanlara. Oysa olup bitenin neden olup bittigi konusunda size bir fikir veren, oyun yazandır, romancıdır, ozandır, öykü yazandır." Nadine Gordimer, kargaşalar içindeki sancılı bir toplumda yaratıcı bir yazar olmanın bütün güçluklenyle yuz yuze. Daha önce kitaplarından bazıları toplattırılan Gordimer, ırkçı yönetimin sansüruyle boğuşmak zorunda. Ama bir yandan da, toplumsal eylemin gerekleri yüzunden sanatının didaktik bir araca dönuşmesi tehlikesiyle karşı karşıya. Yine de son yı 1larda bu açıdan bir ilerleme olduğu kanısında Gordimer: B u yılki Berlin Festivali'nin yarışmalı bölümüne yalnızca üç Alman filminin katılması, yukarıdaki soruyu akla getiriyor. Ayrıca basın, Festival Başkanı Moritz de Hadeln'i Alman filmlerine karşı vurdumduymaz olmakla suçluyor. Bu yılki yarışmalı bölüme katılacak Türk fılmi olup olmadığı da henüz belli değil. bulunamadığı anlaşılıyor. Yarışmaya girmesi soz konusu olan tek Turk filmi Sinan Cetin'ın "14 Numara"sıydı, ama video kaset hakları satıldığı için bu film festivalin yarışma bolumune alınmadı. Bir yan programda yarışma dışı gosterilmesi önerisi ise filmin yapımcıları tarafından kabul edilmedi. Yine yan programda yanşma dışı gosterilmek ıstenen Şerif Goren'in "Kurbagalar"ı ile Nesli Çolgeçen'in "Zuğurt Ağa" fılmının kasetlerinin hâlâ Berlın'e gelmediğı söyleniyor. Bu durumda 36. Uluslararası Berlin Film Festıvali'nde Turk sınemasının temsıl edilip ed.lmeyeceğı merakla beklenıyor. onem vermekteydiler. Orneğın, Margarethe von Trotta'mn "Rosa L.'in Sabn" adlı filmı de bu yıl Berlin Festivah'ne sırtını çeviren, Cannes'ı yeğleyen filmler arasında. Oysa Rosa Luxemburg'un yaşamının anlatıldığı bu film, Almanya'da yılın sinema olayı olacak bir yapıttı. Margarethe von Trotta, "Rosa L.'in Sabn" adını verdiği bu son filminde, Rosa Luxemburg'un aşklarını anlatıvor, "kadınlıktan bir an olsun vazgeçmeyen", "kadın olmaktan yılmayan" bir tipi canlandırmaya çalışıyor. Filmde Rosa Luxemburg'u Barbara Sukowa ANKARA, (ANKA) Yargıtay 2. Hukuk Daıresı, yabancı mahkeme kararlannın Türk mahkemeleri tarafından tamnmaması ve onanmaması halinde herhangi bir hukuki sonuç doğuramayacağını huküm altına aldı. Yabancı bir mahkeme tarafından verilen borç alacak ilişkisine dayalı bir kararı Türkiye'de açtığı davaya emsal gösteren kişinin açtığı dava yerel mahkeme tarafından reddedildı. Bunun uzerine dava Yargıtay ilgilı dairesi tarafından ele alındı. llgili daire, yabancı mahkemeler tarafından verilen kararların, toplanan diğer delillerle birlikte değerlendırilmesi halinde sonuca bağlanabıleceği göruşüne vardı ve bu tur durumların dışında yabancı mahkeme kararlannın hukukı sonuç doğuramayacağını kararlaştırdı. Yabancı mahkeme kararlan BANDIRMA, (a.a.) Dünya Sağhk Teşküatı Avrupa Birliği Bölge Çevre Sağlığı Mtidürü Prof. Dr. J.I. Waddmgton, Manyas Gölü ile Manyas Kuş Cennetı Milli Parkı'nda incelemeler yapacak. Edinilen bilgıye göre, önumuzdekı ay Bandırma'ya gelecek olan Prof. Dr. fVaddington, bir aylık sure içinde Manyas Gölü 'nün korunması ve kuşlann barınmalannın sağlanması amacıyla incelemelerde bulunacak. Kuş CennetVnde incelemeler BEYAZLARI SORUMLU TUTAN BEYAZ YAZAR Geçenlerde 48. Uluslararası PEN Kongresi dolayısıyla New York 'ta bulunan Guney Afrikalı yazar Nadine Gordimer, bugün ülkesindeki teror ve kargaşanın sorumlusu olarak beyazları göruyor. Gordimer, PEN Kongresi 'nde ABD 'deki Reagan yönetiminin Guney Afrika potitikasını açıkça eleştirmekten de geri kalmadı. ler ve komşular arasındaki konuşmalara damgasını vuran bir gerçek. Gordimer'ın inatçı Boerleri, etkisız liberalleri, direnen devrimcUeri, "birbirine yabancı insanlar arasında yan yana yaşayan yabancüar." 1981'de yayımlanan "Temmuz İnsanlan " adlı kitabında, yakm geleceğe ilişkin bir ongorude bulunuyordu Gordimer. "Temmuz İnsanlan"nda iç savaşın ortasındaydı Guney Afrika. Kentler yanıyor, gerillalar havaalanlarını ele geçiriyor, beyazlar çaresiz birer sığıruk durumuna duşuyordu. Aslında, beyaz bir Gune>' Afrikalı yazarın kendı ırkdaşlanyla, kendi toplumuyla bir hesaplaşmasıydı kitap. Nitekim: muzu anlatmaya çalısıyordum. O kitabı yazdığımdan bu yana, kent terorizminin biitün o korkunç orneklerine tanık olduk. Sokaklarda ve supermarketlerde bombalar patladı. Olmaması gerekiyordu bütun bunlann, hiçbir zaman olmaması gerekiyordu. Afrika Ulusal Kongresi, militan bir yeraltı kanadı oluşturmadan önce de, 21 yıldır vardı. Militan kanat oluşturulduktan sonra da şiddet saldırılan yalnızca enerji santrallarını hedef ahyordu. Ama son birkaç yıldır insan yaşamına yöneldi. Polisin siyahlara uyguladığı vahşet ise durmadan artıyor. Bana kaursa, biz beyazlar, siyahlarla beyazları. birbirimizin çocuklanm öldurdüğümuz bir aşamaya getirdik. " Guney Afrika yonetimiyle anlaşmazhğına karşın, ulkesinde kalmayı seçen bir yazar Nadine Gordimer. PEN Kongresi boyunca Reagan yönetiminin Guney Afrika politikasını eleştıren ve Rahıp Desmond Tutu'nun çağrılannı destekleyen Gordimer'ın vazarların çeşitli ulkeler canlandınvor. Yunan basını, Halefoğlu'nun Kohl'a gönderdiği mektubu yayımladı: özel Yazarın işlevi "On yıl oncesine kadar, en azından siyah yazaıiarda yazıya dökülmeyen bir bağnazhk vardı. Bir ahlâksal sofuluk soz konusuydu. Örnegin, bir siyah yazar beyaz bir karakteri insani ve duriıst yanlarıyla betimlemişse, mutlaka eleştirilirdi. Ve siyah bir karakter, eğer açıktan açığa hükümet işbirlikçisi degilse, mükemmel olmak zorundaydı. Neyse ki, bu durum son birkaç yıldır epey duzeldi. Sanınm, kurtuluş hareketleri, yazarlann davaya ancak kendilerine ozgü yollardan en iyi biçimde hizmet edebUeceklerini gittikçe daha iyi kavnyor." Geçen hafta 48. Uluslararası PEN Kongresi'nde katıldığı panellerde ulkesinın ınsanlarının sorunlannı, ülkesindeki yazarın işlevini ve sorumluluklarını tartışan Nadine Gordimer, daha sonra, Kongre'ye katılan yuzlerce yazar gıbı ulkesinın yolunu tuttu. içinde yaşadığı toplumun çalkantılarının, acılarının, kargaşalarının, acımasızhklarımn "niçin"lerini kâğıda dökmeyı surdürmek uzere... "AET ile gündemsiz görüşelimT ATINA (Cumhuriyet) Yunan basını, Vahit Halefogln'nun B.Almanya Başbakanı Helmut Kohl'a gönderdiği mektubu yayımladı. Haftalık mizahi "Pontiki" dergisınde yayımlanan bu mektupta, Turkiye ile AET ilişkilerinin AET Ortakhk Konseyi'nde ele aünması "rica" ediliyor. Dergi, mektubun içerdiklerini yorumlarken, Halefoğlu'nun, "Türkiye'de artık insan haklannın çiğnenmediği ve ülkenin demokrasiye geçtigi" gerekçesiyle, Yunanistan dışında kalan tum AET uye ulkelerine birer mektup gönderdiğini ve Türkiye'nin AET'ye üyeliğinın yeniden ele alınması yolunda buyuk çabalar gosterdiğini yazdı. Halefoğlu'nun "Pontiki"ye göre mektubu şöyle: "Ankara 25 Aralık 1985 Sayın Bakanım, Türkiye'deki 1983 Kasım seçimlerinden sonra demokrasi ve insan haklan alanlannda büyuk başanlar sağlanouşür. Bu nedenle, Batı toplulugu ile yeniden iyi ilişkilere geçmeye yönehk kararlarunızı birçok kez y inelenuştik. Batı Avrupa'daki birçok ulkeyle ilişkilerimizden tatminkarız. Ancak bu iyi UişkUer, henüz AET'ye yansımamıştır. Genel olarak Avrupa ile ve özellikle AET ile ilişkilerimizin işbirligine donuşmesinin zamanı geldigine inanıyoruz. Aramızda diyaloğun olmayışı, AET ile olan iitşkilerimizle ilgili anlaşma çerçevesinde var olan sorunlann giderilmemesine neden olmuştur. Strassbourg'ta, tnsan Hakları Konseyi'nde elde edilen başanlar, varolan sorunlann çozumlenmeleri için olumlu bir örnek olarak gösterilebilir. Baü Almanya hukumetinin gösterdiği anlayış ve işbirligi yapma istegi, bu yoldaki göruşü cesaretlendirmektedir. Alman bu sonuç, Turk halkı ve hukumeti tarafından memnuniyetle karşılanmışur. 14 aralıkta duzenlenen bir baan toplanüsında, Başbakan Turgut Ozal, ahnan bu kararlan, Türkiye'deki demokrasiye geciş ve insan haklaruun korunması Oe ilgüi bir başan olarak nitelemiştir. Türkiye ile AET arasındaki diyalog yeniden kurulursa, karşüıklı olumlu başanlar elde edecegimize kâniyiz. Boylelikle, Türkiye ile AET Konseyi arasında bakanlar duzeyinde kısa bir goruşme onerisinde bulunuyorum. Bu çerçevedeki ilk işbirligimiz de bu suretle başlatılmış olacaktır. Bu goruşme, gündemsiz olacak ve ilişkilerimizin salt degerlendinnesi yapılacakür. Bu gönışmeden başan saglamak için, doğal olarak AET'nin yetkililerinin hangi girişimlerin ele alınacagını saptamalan gerekir. Türkiye ile AET arasında yapıcı bir rol alacagınızı ümit ederken ilk adım olarak AET Konseyi'nin bu konu üzerinde calışma yapacagına inanıyoruz. Öncelikle teşekkur ederim. Saygılanmla VAHİT HALEFOGLU" ANTALYA, (a.a.) Side'de idare tarafından kurulacak olan 600 yataklı "kongre koyu"nun inşaatı 1 milyar326 milyon liraya ihale edildi. Yapımına önumüzdeki günlerde başlanacak olan "kongre koyu", 6 bin metrekarelik bir alanda kurulacak. "Kongre koyu"nun 3 bin metrekarelik bolumunde bir kongre salonu yer alacak, ayrıca konaklama unitelerı, çarşılar, çocuk oyun alanları, plaj tesisleri ve spor tesisleri bulunacak. özel ıdare kongre koyunun iki yıl içinde hizmete girmesi planlanıyor. Kongre koyu ihale edildi 1 oplumuyla hesaplaşma Irk aynmmın insanlann gunlük yasamlan üzerindeki sonuçlan; gerek siyahlar, gerek beyazlar arasındaki ilişkilerde doğurduğu çarpıklıklar: İşte Gordimer'ın yapıtlarında durmadan irdelediği konu. Güne> Afrika'daki kurumsallaştırılmış ırk aynnu, Gordimer'ın roman ve öykulerdeki karakterler için salt siyasal bir sorun değil, en içten ve kişisel durumlarda kendinı gösteren gündelik bir olgu, sevgili Kötülük tohumlan "O kitapta bu kötülük tohumlannı günliık yaşamımıza nasd eküğimizi, olabileceklere karşı özellikle psikolojik bakımdan ne kadar hazırüksız oldugu ANKARA, (ANKA) Dünya Sağlık Örgutü (WHO), gu atr bezının iyi çalışmaması vt alman gıdalarla içme suyunda yeterli olarak iyot bulunmamasına bağh olarak gelişen hastalıklar konusunda uyarıda bulundu. WHO'nun bu konuya ılışkın olarak hazırladığı bir raporda, iyot eksiklığinin "zekâ geriliği", 'İşitme kumru", "sinirsel rahatsızhklar", "konuşma bozukluklan" ve "flziki gelişme kusurlan"na yol açtığı belırtildi. İyot eksikliğine karşı uyarı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear