Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURIYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER mnda, FlYAP'dan (Film Yapımcılar Derneği) başka, etkin bir örgut bırakılmadığı için olacak, bu yasaya sinemacı yaklaşımı da salt yapımcı göruşçıkar açısından damgasını taşıyor. Sözgelimi, denetim kuruluna, gözlemci bıçıminde de olsa, sadece yapımcuıın alınabileceğı söylenmış, yapıtın asıl yaratıcısı yönetmen akla gelmemiştır. Telif hakkınm tek sahibi olarak tanınan yapıma, Denetim Kurulu'yla pazarlık içınde, film denen sinema yapıtını kesıp bıçmek, uzatıp kısaltmak konusunda yetkili sayılmaktadır. Telif Hakları Kanunu'nun sakat yanından kaynaklanan, sinema sanatına son derece zararlı bu tutum üzerinde de söylenecek çok şey var... Bir kez daha değinelim; yonetim, sinema sanatı uzerınde denetleme yetkisıni taşıdıkça, sinema bırakın özgur, guvence içinde bıle olamayacaktır. Şu ya da bu biçımde kılık da değiştirse, zaman zaman gevşetılse de, sansur kurumu, sansürun gereklı, gıderek zorunlu olduğu duşuncesini, anlayışını ister istemez uretip duracaktır. Sinemadan korkan yönetimlerden sinema sanatrna hayır gelmez. Çağımızda tek çıkar yol, sinema sanatının da, ıipkı öteki sanatlar gibi; resim, müzik, edebiyat, yonut vb. gibi, sanatsal bir yaratıcılık olayı olduğu uygar duşuncesine alışmak, onlara uygulanan yasalardan başkaca bir önlem arama ilkelliğinden kurtulmaktır. Aslında bu yasamn duzenlenme gereği, çoktandır bizde de başlamış olan sinemacı videocu kavgasından doğdu. FUmlerin video kasetler biçiminde, ülkenın dört bir yanında, kahvelerde, gazınolarda, lokantalarda, kafeteryalarda çay ıçer, bir şeyler yerken seyredilir olması, sinema salonlannın boşalmasına, birbiri ardından kapatılasına, fılm gelırlerunn akıl almaz ölçude duşmesıne neden olunca, film yapımcıları için tehlike canlan çoktan çalmaya başlamıştı. Yasa, bu alanı duzenlemek, korsan kasetçiliğı önlemek, yapımcılara film yapmak için gerekli parasal kaynaklar yaratmak, güvenceler sağlamak için çıkıyor. Yapımcısmdan tutkulu seyircısine "Sinemacüar" %ideoyu her yerde kuşkuyla karşıladılar. Sinema ürunü film ıle pazarlama yeri sinema salonu arasındaki bağ öylesine birlikte duşunüluyordu ki kopmaya varan bir ayrılığı kimse kolay kolay sındiremedi. Bir kez video, sinema yapıtı fılmin, geniş salonda, büyük ekranda rahat seyretme keyfini bozuyordu. Bir yanıyla salt keyif sorunu da değildir. Bir fiknin montaj masasındaki kuçuk ekranda görülmesiyle, buyuk perdede seyredilmesinin nasıl ayrı etkiler yaptığım film yapımıyla ilgili olanlar çok iyi bilirler. Videoda beğendiğimiz bir filmi, bir kez de buyuk ekranda, tadını çıkararak seyretme ısteğini hep duymuşuzdur. Videotek sahibi dostum Engın Karpak, bir sinema tutkulusu olarak, çok guzel bir fümin kasetini isteyenlere, gidip sinema salonunda seyretmelerinı salık verdiğıni söyler. Değerli sinema eleştirmeni Atilla Dorsay'ın sinema salonlarının eski çekıciliklenne kavuşması için içten, yerinde çabalanru hep göruyor, izliyoruz. Sinemada yeni bir aşamadır bu. Ekran sorunu da çoktan çözuldü; büyuk ekranlar ulkemıze de gelmeye başladı. Umatic denen basıt video alıcılanyla videofılm yapımı da, işsizliği görece önleyen bir çalışma biçimi olarak bugun Yeşüçam'da oldukça y^aygınlaşmış durumda. Sinemanın geleceği bu mu dersiniz? Aslında çok yeni sayılacak sinema endustri alanı, yeni yeni buluşlarla uretim, pazarlama (tuketım) değişikliklerine uğruyor. Bunun getırdiği teknik, ekonomik, estetik özellikler üstunde durup duşunmek zorundayız. Yoksa, "Nerde o eskı pervaneli uçaklar", ya da "kara trenler" özleminde kalmış sayılacağız belki de!.. Unutmayaİım ki, araçlar değişse de yaratılan urun sinema sanatının devinimli resimlere dayanan ürunu "fılm"dir yine. Yasa geledursun, sinema yapımalarıyla videocular zorunlu anlaşmaya çoktan varmış durumdalar. Videocular bugün, sinemadaki bölge işletmecilerinden daha çok uretim avanslan vermeye başlamışlardır. Videoculardan, ıçerdedışarda (Almanya'da) toplam 1535 milyon yapım desteği sağlanabilmektedir. Film maliyetının 25 milyonun üstüne çıktığı bu dönemde önemli bir kaynaktır, artması da beklenir. Beklenecek bir başka şey de, sinema salonlarının, sözumüz sayın sinema seyircilerinden dışarı ahırhktan sinema salonluğuna geçerek bu yanşmada cekicılik kazanmasıdır... 11 OCAK 1986 , Bir Yasa Tasarısı Uzerine... • Sinemadan kbrkan yönetimlerden sinema sanatına hayır gelmez. • :; Çağımızda tek çıkar yol, sinema sanatının da, tıpkı öteki sanatlar gibi; İ resim, müzik, edebiyat, yonut vb. gibi, sanatsal bir yaratıcılık olayı '<: olduğu uygar düşüncesine alışmak, onlara uygulanan yasalardan başkaca '' bir önlem arama ilkelliğinden kurtulmaktır. PENCERE Başbakanın Tarihe Yazılacak Sözü... Demokrasınin tarihi, hem çok eskı, hem çok acıklı, hem çok eğlencelıdır. Eğlencelıdır çünkü eski Yunan'da srte devletlerınde yurtiaşlar toplanır, yasaları doğrudan kendılerı yaparlardı. O dönemde nüfusu 10 bıni asan şehır yok gibıydı. Acıklıdır, çünkü yurttaşlar demokrasi yaparken köleler, hayvan gibi alınıp satılırlardı. Demek ki yurttaşlar arasında eşrtlik vardı; ama insanlar arasında yoktu. Dostlar Tiyatrosu'nda '"falınayak Sokrates" oynanıyor. Görülmesi, izlenmesi; üzerinde düşünülmesı gereken bır oyundur. Clnlü Sokrates davasını gundeme getirerek bugünkü hayatımıza ilişkin çağnşımlara da yol açan oyunu Maxwell Arv derson yazmış; Mina Urgan Türkçelestirmiş; Genco Erkal ve arkadaşlan da sıcak bir özümsemeyie Sokrates'i 1986 Türkiye'sine sunuyoriar. Sokrates özgurce duşündüğü için kurulu düzenin temellerini sarsmakla suçlanmış, ölüm cezasına çarptınlmıştı. Bugün ülkemizde ölüm cezasına çarptınlmış yüzlerce kişi var; bini aşkın genç insan idam kuyruğunda bekliyoriar. Günümüzde ölüm cezası darağacında asılarak yenne getiriliyor. Eski Yunan'da uygulama degişikti. Cellat gorevini üstlenen köle, hükümlüye içinde zehir bulunan bir tas sunardı. "Yalınayak Sokrates"te baldıran zehrini hükümlüye veren köle, biraz sonra ölecek bu adamın serinkanlılığına şaşıyor: Sen ötekilerden degişiksin. Sokrates: Nasıl? Herkes beni suçiar, ölecek mahkOmlar bana küfreder sen kime kızacağını biliyorsun. • Kime kızacağını bilmek... Bifinçtir bu. 1986 Türkiye'sinde de çoğu kişi kime kızacağını bilmez. Başına gelenlerden ötürü öfkesı burnunda çoğu kişi, kime kızacağını biliyof mu? Eski demokrasilerde yurttaşlar toplumu yönetirier, köleler alınterı dökerlerdı. Köle eker, bıçer, döver, yuğurur, taşır, onanr, üretirdi, yurttaş polrtika yapardı. Bugünkü siyasal sözlüğün modasına uyarsak dıyebılırız ki: Köleler "depolıtıze" ıdiler. Demokrasilerın gelışmesi kolay olmadı Çok değıl, ıki yüzyıl öncesinde bile yönetıme katılma hakkı ancak malvarhğı olanlara tanınırdı; yoksulların ve çulsuzlann ne seçme haklan vardı; ne de seçllme... Demokrasınin beşiği diye anılan İngiltere'de gelişti parlamenter demokrasi; ama düşünün kı koskoca bir sömürge ımparatorluğu, yönetlme katılamayan yüz milyonlar, yurttaşlıktan uzak halktar ve avuç içi kadar bır adada yasayan halktan ancak varsıl ve soylu olanlartn rol aldıkları demokrasi oyununda sahneyi oluşturan bir parlamento... Yakın tarihte durum boyleydi. • Demokrasi ancak varsılyoksul arasındaki çelişkinin dengelendiği bir toplumda çağdaş ıçeriğiyle gerçekleşebilir. Günümüz Türkıyesi'nde ıse bu çelişki inanılmaz bıçimde uçurumlaşmaktadır. Bakın iktidar partisinın Meclis grubunda Başbakan, mılletvekillerıne ne diyor "Ben sıze ne dedim: Işlerinize devam edin ki milletvekilliği maaşına muhtaç hale gelmeyesıniz!.." Bu fikir, demokrasi tarihınde ıkı yüzyıl öncesinın mantığını taşımaktadır, paralı olanların yönetıme katılması düşüncesini ıçerir 1986'daTürkıye'nın Başbakanı milletvekıllerıne mılletvekili maaşına "muhtaç" olmamalarını oğutleyebılıyor Ülkemizde demokrasınin hangı düzeyde olduğunu en kesin biçımde Başbakan saptamıştır; kendısini kutianz. l VEDAT TÜRKALİ Bugunlerde Meclis Genel Kurulu gündemine gırecek bir yasa tasarısı var: "Sinema ve Video Eserlen Kanunu Teklıfi" Amaç başbğı aJtındakı 1. maddesi şoyle diyor: "Bu kanunun amaa, Turk sinema sanayiinin gelıştırilmesi suretiyle ulkemizin dış dünyada tanıtılmasına imkân sağlamak, Turk toplumunun eğitim, kültur, sanat ve teknik duzeyinin yukseltilmesine sinema sanatı Ue katkıda bulunmak ve yerli ve yabancı kaynakh eserlerin yapım, denetim, dağıtım ve gösterim esaslannı düzenlemektır;' Başından söyleyelim; taslak yasalaşırsa, sinema alanı için görece iyi şeyler getirebilir görünumundedir. Biz bu görünüm ıçmde temel eksiklik denebilecek bazı yerlere değinmeyı yararlı saydık. Olayı aynntılanyla öğrenmek ısteyenlere, değerli sinema adamımız Sayın Mahmut Tah Öngören'ın yeni yayımlanan "Sinema Diye Diye.." (Kalem yayını, Ankara) adlı kitabındaki "Godot'yu Beklerken" yazısını okumalannı salık veririz. Getirilecek göreoe ıyi şeylerden başlayalım: Bir kez, sinema olayını İçışlerı Bakanlığı yetkileri alanından alıp Turızm ve Kultur Bakanlığı'nın yetkisıne veriyor! (Bu kuşkulu ünleme daha sonra değıneceğiz.) Izleyenler bilir, sinemada bir çoklan gıbı bizim de öteden beri savunduğumuz bir şeydir bu. ö n denetimi, fılm çekiminden önceki senaryo sansürünu zonınlu olmaktan çıkanyor. Filmlerine guvence sağlayacağı sanısıvla çoğu uyanıklann ön sansure gönullu koşmaları için kapıyı aralık hnrakıyorsa da, kuşku yok ki, bu da görece iyi bir şey. Video kasetlerinden, nimlerin denetiminden, ahnacak cezalardan oluşan bir fonla, sinemaya parasal destek sağlamak da, iyi işletilirse, gerçekten yararlı olabilir. Bu görüşu, bir zamanlann, ıçınde bızim de bulunduğumuz, Sinema Yarkurulu'nca düzenlenen yasa taslağı da içeriyor, savunuyordu. "îyi işletilirse" sözcüklerinin altını bir daha çizerek yasaya biraz daha yakından bakmaya çalışalım. Taslak, bu ve benzeri butun işleri, duzenlenecek yönetmeliklere bırakıyor; böylece de sonunda her şeyin iyi işlemesi yönetmeliklerin düzenleme, uygulama biçimine, yani bir anlamda egemen yönetımin tutumuna kalıyor. Denetimi aJalım. Tanımlar Bölumu'nun Madde 3. b fıkrasında "Denetim: Milli guvenlik, kamu düzeni ve genel ahlak açısmdan suç veya suça teşvik unsuru ihtiva etmesi, milli kültur, örf ve âdetlerimıze uygunluğu yönünden bu kanunda tanımlanan eserlenn yetkili kurul tarafından yapüan ıncelemesini" anladığını belirttikten sonra taslak, 6. maddenin son bendinde şöyle diyor: "Denetim kurullannın teşekkuIü, sayısı, kimlerden oluşacağı, nerede toplanacağı, hangi eserlerin denetleneceği ve bunlann sınıflandınlması, kurulun çalışma ve usulleri ve memur olmayan kurul üyderinin mali haklan Ue diğer hususlar ilgili yönetmeliğinde gosterilir. Ancak denetleme kurullarında bir yapımcı Ue bir sanatçının yer alması zorunludur. Denetlenen eserin yapımcısı denetleme kuruluna gözlemci olarak katılabılni' DENETİM VE SLRDÜRLLEBlLEN MADDELER Görüluyor ki, sinemada sansur, denetim maddesinde belirtildiği gibi, "Milli guvenlik, kamu duzeni, genel ahlak, suça teşvik, milli kültur, örf ve âdetlerimize uygunluk" sözcukleri sıralanarak çek çekebildığın gerekçelerle surup gidecektir. Umut verici yanı, denetımm salt devlet memurlanna bırakümamış olmasıdır. Söz gelimı bu dönemde, seçilecek "yapıma" ve "sanatçı"lann kimler olabileceği aşağı yukan kestirilebileceğine göre işlerin nasıl yurutuleceğıni de bir ölçüde kavrayabilirsiniz... Yıne taslaktaki, idarenin Yetki Bölumu'nde, 9. maddenin ikinci bendinde, "Mülki idare âmirlikleri bölgesel özellıkler sebebiyle toplumsal bu olaya sebebiyet vermesi muhtemel eserlerin dağıtım ve gösterımini gerekçesıni de göstermek suretiyle yetki ve görev sınırlan içerisinde yasaklayabılir" denmektedir ki, denetimden geçmiş olmanın bile suıema yapıtına hıçbir yasal guvence kazandırmadığı, giderek sinema sanatımızın, Içişleri Bakanlığı'nın denetim alanından Kültur ve Turizm Bakanlığı ilgi, yetki alanına geçildiği savının da salt bir görunumden başka bir şey olmadığı söylenebilir. Denetimin artık hiçbir demokratik ülkede kalmadığı herkesçe bılınen bir şey. Yukarıda sözunu ettiğimiz eskı Sinema Yarkurulu'nca düzenlenen yasa taslağında da, denetim değil değerlendirme için gerekli kurulun nasıl oluşacağı saptanıyordu. Filmlere tanınacak vergi bağışıklığı, ödüllendırmeler, bellı bir yaşa kadar çocuklann gömp goremeyecekleri filmlerin belirlenmesi vb. yolunda çalışacak bu kurullar oluşturulurken, ılke olarak, sinemada çalışanların (yapımcılar da içınde), yaratıcı emekçilerin mesleksel orgutlenmeleri, gerçek sinema adamlannı banndrran bu örgutlerle işbirliği temel olarak alınıyor; unıversitelerle, akademilerle, sanat kuruluşlanyla, hukuk kurumlarıyla gereğınde bırlikte çalışmak da öngöruluyordu. Bugün sınemamız ala BUtün bunlar doğnı, guzel de, işin yine çoğu kez gözden kaçan başka doğru, guzel yanları da var. Videolar, ıstediğinizde açıp okuyacağınız bir kitap, ya da dinleyeceğinız bir plak gibi filmi edinme olanağı sağladı, bir. Artık ıstediğınızce yınelemek, ustunde duşünup tartışmak elinızdedir. Ikincisi, işin bir de sinema estetiği açısından tartışmaya değer bir yanı var ki, en çok da o gözden kaçıyor gibi; filmi, sinema sanatını, karanlık salonun Yukanda da belirttiğimiz gibi, "ıllusion"undan kurtardı. Tele yasa tasarısı, sinema olgusuna, vizyonda da olduğu gibi, sinema işverenin pazar kavgası açısından sanatı urünü film, artık yanılsa bir yaklaşımdır. Yine de ileri bir maya batmış bir karanlık duş adım sayarak tez elden çıkmasıdunyasında değıl, yaşamın açık nı dilıyoruz. Ancak, Turk sineseçiic ışığında seyrediliyor. Sine mastna gerçekten yararh olacak ma, Brecht'in, gözbağcıhktan yâsa, çalışanlarm, sinema yaraarınmış tiyatro aydınhğına ka tıası emekçilerinın yaratma kovuştu desek yanlış mı olur? Kaşullannı, yaşam duzeylerini ıyiranlık odada dramatik gerilim içinde tuzağa duşurülmuş seyir leştırici, yuceltici niteÜkte, onlaci yerine, her şeyi daha rahat göz nn kendi sinema kunımlanna bilemleyen, algılayan insandır vi linçli katkılannı sağlayıcı özeUikdeo, televizyon seyircisi. Salon te bir yasa olabilir. Sinemamızın larda ış yapmaz denen, gerçek gerçekten kurtuluşu, özgürlük ten de yapmayan, çoğu ust dü içinde örgütlenmiş sinema meszeyde sanat urunü filmlerin, lek kuruluşlarının, işçı, ışveren televizyonda, \ideoda buyuk ü sendikalarının katıldıkları özerk gıyle izlenmesi rastlantı olamaz. bir sinema kurumunun oluşmasından geçer. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bugun oturdum geçmış yılları düşundum Zaman zaman böyle yapmak gereklı. Yalnız belırlı bir anda yaşamıyoruz Şu anın insanı değılız. Dün de var, yarın da Yanılgılarımızı, düşlerimızı, umutlarımızı, bezgınlıklenmızı bırer birer çözümlemek zorundayız Insanoğlu boş bir surecı doldurmak için yeryüzüne gelmıyor Bırtakım sorumlulukları var, yalnız kendımize değil, çevremize karşı da görevlerımız var Radyoda Louıs Armstrong'un eskı havaları. Hem trompetinı çalıyor, hem soyluyor. O kendine vergı çatlak sesıyle . Sıslı bir hava var dışarda Soğuk var. Gazetelen okudum, hiçbırınde aydınlık bir açılım yok. Gazeteler her zaman boyledir. Hep kotü, umut kırıcı haberler verırler İyi, aydınlık ışlere, görüşlere burun kıvırırlar. Neden? Insanoğlu guzellıkten çok çırkınlıkten, iyılikten çok kötulukten yana mı? Yıllar geçtı gittı Yaşarsak daha nıce yıllar geçip gıdecek Yaşamak... Nıceşıırlergelıyoraklıma, yarım yamalak. Yaşamakla ılgılı ne çok şıır yazılmış1 Ama nerden arayıp bulmalı? Ben bir dızeyı yanlış yazmaktan korkanm Bir tek sözcük yer değıştırırse şıır ortadan kalkar da ondan . Arayıp bulmalı yaşamla • ilgili şiırlerı, ama yerımden kalkmak ıstemıyorum. Armstrong1 • un sesı zamanların otesınden gelıyor *Pıkaba bir plak koysam, Fıtzgerald'la Armstrong'un o unutulmaz 'Santral Parkta Guz' şarkısını.. Ama en lyısı radyonun çaldıkları ıle yetınmek Yıllar otesındeyım Bir resım var karşımda Yıl 1949, ya da 50 Güz mü, ilkyaz mı'' Bılmem. Cahıt Külebi ıle ben Ankara'da Gorçek'te çektırdığımız bir resım Kulebı 32 yaşında unlü bir şaır, konservatuvar mudur yardımcısı, edebiyat ogretmenı Ben 27 yaşında bir oyku yazan Ankara'ya ılk gelışımdı Kulebı aldı, Ulus'ta bir fotoğrafçıya götürdu. Nasıl da eskımez bu fotoğaflar. Nasıl da capcanlı kalır o resımlerdekı ınsanlar! Kulebı'nın anılarını yakınlarda okuyacaksınız Bir yaşamdan kesıtler. Bir şaırın yaşamından oldu mu daha başka bir tad kazanıyor. Kulebı'nın Adalet Pee, ıle şaır dostları ıle, çocukluğunun insanlarıyla, atlarıyla, kedılerle dostluklannın öyküsü. . Yakın bir geceyı anımsıyorum Daha doğrusu yaşıyorum. Bir hastanenın acıl servısı. Çok sevdığım bir ınsanın bırden hastalanması. Gece yarısı taksıyle gelışimız hastaneye. Alelacele giyınerek. Ter içınde. Üzgün. Ama o genç hekımler, hekım adayları.. llgıler, sevgı dolu davranışlar. "Sız bıze gereklısınız" sözlerı! Sonra donüş geceyarısından sonra saat ıkıde Uykusuz bir gece Benim yaşantımdan bir kesit işte. Aynntılara girmek neye yarar? Her birimız boyle şeyler yaşıyoruz. Anlamadan, bilmeden, bilincıne varmadan yaşadıklarımız buhar olur uçar. Belırlı bir anlam kazandırmamız gerek zamana, zamanımıza Antonıo Gramscı'nın 'Hapishane Mektupları'nı okudum, orasını burasını cize çıze... "Öğle yemeğının geliş saatı on ıkıyle üç arasında değişiyor. Çorbayı ısıtıyorum, et veya sebze suyu veya şehrıye, kuçük bir parça et yıyorum, dana olmak şartıyla; sığır etı yemeğı henüz başaramadım, küçük bir ekmekle kuçük bir parça peynır de yiyorum, meyvelerı sevmıyorum, bir de küçük surahı şarap verıyorlar, onu ıçıyorum" diyor 4 Nısan 1927'de kızkardeşıne yazdığı mektupta . Gramscı, Italyan Komunıst Partısı'nın önde gelen bir kışısı Marx'çı bir duşünur Faşıst Mussolını'nın İtalya'sında yıllarca hapıs yatmış, genç yaşta ölmüş Ama hapıshanede et yıyebılıyor, şarap bıle ıçebılıyor' Ibretle okuyorum! Metın Tuzun'un Zıncirbozan anılarını da okudum bugun On altı CHP'lı ve AP'linın 121 gunlük tutukluluk yaşamı . Onlara da şarap, rakı verıyorlar mıydı acaba"? Mussolını faşızmınde bıle mahpuslara şarap venyorlarmış, hem de komunıstlere! Metın Tuzun bakalım neler anlatacak daha! Her şey yazılmalı, her şey anlatılmalı dıyorum kendı kendıme. Uç aylık mahpusluk gecelerımde tuttuğum notları yenıden okusam, yazdığım o uzun öyküyu temize çeksem, yayımlasam m ı ' Dıyecekler kı, nedir kı o 90 gecelık mahpusluğun senın, bir şey mi, o nıce nice yıllarını ıçerde geçıren, turlu anılardan geçenlerın yaşadıklarının yanında? Olsun, dıyorum. Herkes yaşadığının tanığıdır, baş kahramanıdır Oyleyse yazmak, duyurmak gerek herşeyı.. Armstrong bıttı Alaturka şarkılar başladı. Radyoyu kapattım. Uyumak, uyutulmak ıstemıyorum Oyle çok uyutulduk kM Başansız yönetımler halkı hep uyutmak ıster Polıtıkadan uzaklaştırmak, başlıca ısteklerıdır. Ne guzel* Herkes susacak, yalnız sen konuşacaksıni Meydanlarda, TV'lerde, radyolarda bağıra bağıra. llhan Selçuk ne guzel bıtırmış yazısını "Senı depolıtıze edeceğım1" Haik ne desın: "Ben de senı" "Bir Günün Sonunda Arzu..." MALIYE VE GUMRUK BAKANLIĞI GÜMRÜKLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ STAJYER GÜMRÜK KONTROLÖRLÜĞÜ GİRİŞ SINAVI Stajver Gumruk Kontrolörluğu gırış sınavı yazılı kistnı 111213 Şubat 1986 tanhlerınde Ankara ve Istanbul'da yapilacaV.nr 1. Gırış sınavına kaulabılmck ıçın ısteklılerde, a De\leı Memurlan Yasası'nın 48'ıncı maddesındekı niteliklere haız olmak, b Sınav başlayacağı tanhce otuz şaşını doldurmamış olmak, c Sıyasal Bılgıler, Hukuk, Ikcısat, lşletme, ODTU İdarı Bılımler Fakullelerınden \e dığer unıversıtelerın İktısadı ve Tıcarı llımler Fakultelerinden ve bu fakultelere eşıtlığı YÖK tarafından kabul olunan yerlı ve yabancı fakülte ve yuksek okullardan bırmı bınrınış bnlunmak, d Gumruk kontrolorluğunun gerektırdığı karakıer ve nitelıklere haız olmak. (Bu husus yazılı sınau sonrası yapılacak soruşturmalarla tesbıt edılır ) Şartları aranmaktadır 2. Yazılı sınavı başarı ıle kazananlar ve haklarında yapılacak soruşturmalar sonucu olumlu olanlar, Ankara'da sozlu sınava tabıı tutulacaklardır 3 Smava girmek ısteyenlerın 31 Ocak 1986 gunu mesaı saatı bıtımıne kadar Malıye ve Gumruk Bakanlığı Gumruk Kontrolorler Bınmı Yonetıcıhgı (Ataturk Buhan No: 66 Yenısehır/ANKARA) adresıne başvurmalan v e dılekçelenne aşağıda kayıtb belgelen eklemelerı gerekmektedır Posıa yolu ıle başvuracaklann postadakı gecıkmelen goz onune alınmayacaktır. a Nufus cuzdanı aslı veya Noterden onaylı örneği, b Kendı el yazısı üe Özgeçmış Büdırımı, c .\skerhk gorevıra yaptığını veya sınav tanhinde ertelenmış bulunduğunu gostenr resmı belge, d. Yuksek oğrenım bıtırme belgesı, dıploması veya noterden onaylı orneğı. e Sağlık durumunun yurdun her yanında oturmaya ve yolculuk yapmaya elvenşlı olduğuna daır tam teşek.kullu resmı haitaneden alınacak Sağlık Kurulu Raporu, (Bu rapor yazılı ve sozlu sınavı kazanıldıktan sonra da venlebılır) f.Doğru hal belgesı (Cumhurıyet Savcılığı'ndan) g. Altı adet (4 5 x 6 ) boyutlarında, vesıkabk fotoğraf, h Yazılı sınava nerede girmek ıstedıklennı (Ankara veya Istanbul) dılekçelerınde belirteceklerdır 4 Gırış sınavı konulanyla. gumruk kontrolörluğu hakkında genış bılgı almak ısteyenler. Gumruk Kontrolorler Bırımı Yonetıcılığıne şahsen veyamektupla başvurabıleceklerı gıbı, Istanbul ve Izmır'dekı gumruk kontrolorlerınden de aynı bılgılerı alabılırler. tlan olunur Basın: 10309 "Müzikal oyunlar sergilemeye yönelik tiyatro oyuncusu eğitimi " ERGÜDER YOLDAŞ Sanat Merkezi MÜZİK & TİYATRO ATÖLYESİ Kayrrianme baslamıştır 1 02 1986 da sona erecektır Tel 148 63 16 "^ GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI ANKARA YENİMAHALLE 2. İCRA MEMURLUĞU'NDAN Dosya No. 985/767 Ta. Satılmasına karar venlen gaynmenkulun cınsı, kıymetı, adedı, evsafı: Macun Karataş yazısı mevkıınde tapunun 4934 parselınde 21500 m' buyuklukte tarla olarak kayıtlı gaynmenkulun 14/21500 hıssesı satılacaktır Satılacak bu hıssenın Demeıgul mahallesı 7 sokak 79 kapı numaralı bınanın 1 nolu daıresine tekabul ettiğı mahallı ıcra memurluğunca bıldirılmış buna gore bu yerde 12 katlı uçer daırelı olarak ınşa edılmış bınanın 130 m' brut mşaat sahalı 3 oda, salon, mutfak, banyo ve antreden ıbaret normal bırıncı kattakı 1 nolu daıreye bıhrkişıce 4 432.030 TL kıymet takdir edılmıştir SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış 2 4 ' 2 ' 1986 gunu saat 14 OO'ten 14 15'e kadar tcra Daıresı'nde açık artırma suretiyle yapılacaktır Bu artırmada tahmin edılen kıymetın ^075'nı ve rüçhanlı alacakhlar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ıle ıhale olunur Boyle bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhudu bakı almak şartiyle 6/3 '1986 gunu aynı yerde saat 14.0014.15'te ıkıncıartırmaya çıkanlacaktır Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış masraflannı geçmesı şartiyle en çok arnrana ıhale olunur. 2 Şartname, ılan tarihinden ıtıbaren herkesın görebılmesı ıçın daırede açık olup masrafı verıldığı takdırde ısteyen alıcıya bır örneğı gönderılebılır 3 Satışa ıştırak edenlerın şartnameyı gormuş ve munderecatmı kabul etmış sayılacakları, başkaca bılgı almak ısteyenlerın 985/767 Ta. sayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmalan ılan olunur 2'12'986 Basın 10302 VEFAT Şeyhulıslam Cemalettin Efendinın torunu Merhum Hasan Husnu lmşır ve merhume Naıle Gelenbevi'nın oğulları Merhum Baha Gelenbevi'nin yeğenı, Fikri ve Perihan Marmara, thsan ve Nermın Üstundağ, Fuat, Nejla Nayman'ın enışteleri Huseyın Gurer, Inci lmşir'in kayınpederleri, Turgut ve Nihat'ın dedeleri, Melike Gurer, Turgay Imşir, Günduz lmşir'in babaları, Reyhan lmşir'in eşi MÜFİT H.İMŞİR Galatasaray 124237 AİLESİ 10.1.1986 tarihınde vefat etmıştir. Cenazesı 11.1.1986 (bugun) tarihınde Şişlı Camii'nden öğle namazını muteakip alınarak Zincirhkuyu Aile Kabrıstam'na defnedilecektir. VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Gazetemiz Idare Muduru Hüseyin Gürer'in kayınpederi Gazeteci ILAN MERZİFON ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 1985/212 ESAS SAYILI DOSYASINDA Davacı Abdurrahman oğlu Recep Can vekıh tarafından davalılar Hazıne'yı Malıye, Merzifon Beledıye Başkanlığı ve Merzıfon Harmanlar Mahallesı Samancı Sokak'la mukım tlyas kızı Hanıfe Samancıoğlu, aynı adreste Mehmet kızı Halıme, aynı adreste Mehmet kızı Fatma ve aynı adresıe Mehmet aleyhıne açılmış bulunan Merzıfon Hacıhasan Mahallesı 285 ada 4 sayılı parselın tapu kaydının ıptalı ıle muvekkıh adına tescılıne karar verilmesını ıstemiş olmakla: Davalılar Hanıfe Samancıoğlu. Mehmet kızı Halime, Mehmet kızı Fatma ve Mehmet'ın adına ış bu daveüyenın teblığı ıle duruşma gunu bulunan 7 3 1986 günü saat 11 20'de duruşmada hazır bulunmalan ılanen teblığ olunur. Basın 10143 İSTANBUL BÜYÜK ŞpHİR BELEDIYE BAKŞKANLIĞI'NDAN ÖLÇÜ VE TARTI ALETLERİNİN MUAYENESİ HAKKINDA DUYURU FABRİKA, İMALATHANE, İKTİSADİ DEVLET TEŞEKKÜLÜ, RESMİ DAİRE VE ESNAFIN NAZARI DİKKATİNE; MÜFİT İMŞİR vefat etmiştir. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. CUMHURIYET ÇALIŞANLARI VEFAT Yiğit dostumuz, harita muhendisi Esas No 1984/559 Karar no 1985/821 Davacı Saniye Kataran vekılı tarafından davalı Abdurrahman Kataran aleyhine mahkernemızde acılan boşanma davasının yapılan açık duruşması sonunda: Davalı Abdurrahman Kataran'ın açık adresı, duruşma sırasında zabıta marıfetiyle tespıt edılemedığınden, karar gıyabında bıtırılmış olup, yukanda esas ve karar numarası yazılı davada tarafların şıddetlı geçımsizlık sebebiyle boşanmalarına karar verılmış olup, ış bu ılan karar teblıgı yenne kaım olmak uzere teblığınden ıtıbaren 15 gun içınde mahkememızde temyız hakkı saklı tutulmak kaydıyla ılanen karar tebhğı yenne kaımolmak uzere ılan olunur. Basın: 10139 T.C DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ İLAN 1984 yılında muayenelerı yapılmış, 1986 vılında venıden muayenelerı gereken olçu ve tartı aletİerı ıçın esnaf ve muessesatın 2 Ocak 1986 tarihinden 28 Şubat 1986 tarıhı akşamına kadar Buyuk Şehır Beledıve Başkanlığı Olçuler ve Ayar Memurluklarına, llçe Beledıve Başkanlıklan ve bağlı bulunan Şube Mudurluklerı ıle Bağımsız Beledıve Baikanlıklanna BEY ANNAME vermelen luzumu ılan olunur. Basın 10357 HÜSEYİN TAŞ'ın (195326.12.1985) Acısını kalbimize gomduk, anılanvla yaşatacağız. Tum ailesine ve arkadaşlanmıza başsağlığı dileriz. BEYOĞLU BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN Beledıvemızde munhal bulunan 2 adet 7'neı derece, 2 adet 8'ıncı derece teknik hızmetler kadrolanna aşağıda gostenlen şartlarla yuksek muhendıs. yuksek mımar, muhendıs ve mımar alınacaktır. Imtıhana katılacak adaylarda aranan şartlar 1 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nun değışık 48'ıncı maddesındekı şartlan taşımak 2 Erkek adaylarda askerlığını yapmış olmak NOT: 1 Isteklilerın ılanı takıp eden 20 gun içınde dılekçelenne; a) Oğrenım belgesı tasııklı suretı, b) Nufus cuzdan suretı, c) Askerlık belgesı, d) Ikı adet vesıkalık resmı (son altı av içınde çekılmış) ekleverek Beledıyemız Personel İşleri Mudurluğu'ne muracaat edeceklerd'r 2 Muracaat adedı, kadro adedınden fazla olduğu takdırde adaylar sevme sınavına tabı tutulacaklardır 3 Imtıhan tarıhı, yerı ve saatı avrıca Beledıvemız gırış salonunda ılan edılecektır Duyurulur Basın 10266 KXÜ:LÜ ARKADAŞLARI adına Tevfik Terzi TURKIYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ MESLEK TOPLANTISI (VERGI \ ASALAR1NDAK1 DEĞIŞ1KLİKLER VE YORUMLAR 1) Konusu 21 Ocak 1986 Salı gunu saat 14 0017 00 arası HARBİYE Cumhunveı Cad No: 329'dakı YAPI ENDLSTRİ MERKEZİ alt salonunda u>e ve meslekdaşlarımıza gırışte DAVET1YE alınarak sunulup lartijilacaktır KONLŞMAC1LAR MASUM TLRkER Turkıve Vluhasebe bzmdnları Derneği Başkan Vekılı HUSEMN PERMZ PL R Turkıve Muhasebe Uzmanları Derneği Genel Sekrelen BILGI IÇIN TURKIYE MUHASEBE UZMANLAR1 DERNEĞİ TELEFON 148 42 2" ATİLLA ŞOFÖR OKULU Tu'kıje'de rek Egnım ve oğreıımde tek Lzman oavan ki.'o'uvla tek Dııplır. ve tiddıyetıvle tek L'crette tok ucuziuğuyla tek Merkc/ 523 "9 11 Fındıkzade Oğuzhan Cad No 10 Şube 575 94 36 Incırlı kav^ağı Ömur Sok No 10