25 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yen bir izlenim bırakırlar, bir anı gibi olur o izlenim, ıkide bır ürpertir bizi. Bir bakjma daha da guç bir ıştır şüre duz>azıdan gıtmek, Valery'nın sözune boş vermemek koşulu ile. Buna karşılık, duzyazıya duşme korkusu ile şiirın anlamını tumden yadsıyanlar da vardır; "Şiir sestir, muziktir, uyumdur" dıye çırpınır dururlar; şur elbette sestir, u>umdur, (değışik bir anlamda) muziktir. Ama hangi sanatta aranmaz, uyum, duzen, muzik! Elli yıl kadar oluyor, Fransada "Lettrisme" adı altında bir şiir akımı başgostermıştı; harflerın gelişi guzel yanyana getırılmesı ile kurulmuş, tumden anlamsız, sözumona sozcuklerle yazılıyordu bu şiir. Modası çok çabuk geçti, çok çabuk unutuldu. Demek gene de sözcuklerin anlamından medet umacağız. Imge kurmanın başka yolu duşunulebılır mı? Ama adım yenı duyduğum bır ozan, o akımı yeniden denemeye kalkışmış .. Yusuf Algazi'nın "Birkaç Sonsuzluk Ânı" adlı bu kitabının sonuna yazdığı bır notta, yayıncı şo>'le dıyor: "Bn şiir kitabındaki bazı soyut şiirlerin hiçbir dil \e>n dil grubu ile gramer ve semantik olarak bağlantısı joktur. Fonetik olarak da belli bir dil \eya dil grubundan esinlenmemiştir." Şımdi bır örnek görelun bu soyut şıirlerden: BAHRA LAMBAYA Bikra laba)1» ha Bikra labaya ha Bikra labaya ha Hay karut Gemeli kuru Erari laya uhan Kantara yahani En kantar jahani L'ndani aha eker Cehlan Himeli kara Kerme >u hani Aha liker Kumba varaha Kumba yaraha Varaha kumba deri Cende kum genderi Kum genderi Gere uhundu cende Şiirin burasında bir tertip yanlışlığı olmuş, bundan sonra gelen parçadaki "Beh dilber". "Cembel Kurulayhan"dan sonra değil, "Gere uhundu cende"den sonra gelecekmiş; bereket ozan işaret etmış de kanştırmadım, yoksa işin ıçınden çıkamayacaktım. BAHRA LAMBAYA, boyle surup gidıyor. Anlayamadığım, yayıncı neden "sojut" dıyor bu şıirler için? Yoksa "so>ut"a yenı bir anlam mı yuklendi? Doğrusu ben bu yazımda size, îsmail Uyaroğlu'nun "Ateşin tçinden" adlı toplu şiırlerinden söz etmeyı tasarlamıştım, olmadı. Şuncasını soyleyeyim, çok sevdim Îsmail Uyaroğlu'nun şiırlerinı. Kendisinı, sevilerini, acılannı anlatıyor. Hangi ozan bunları anlatmaz kı, diyebihrsıniz, ama îsmail Uyaroğlu'da bunlar aracılığı ile şiire yönelıyorsunuz, "duşun" yerleşmemiş hıçbınnın içine, onun kanat seslerini duyuyoruz belki. Size ozanımızı kendi dilinden kısaca tanıtayım: Var mıjım, yokum belki, belli değil Adım olacaktı, şe>di, tsmail. NÖT: Imzasını koymayan bır okura: "Demogoji" değil, doğrusu "Demagojü' 10 OCAK 1986 Şiir Dünyasuıdan MELİH CEVDET ANDAY Andre Mauroıs'nin, Amerika1 da Brookhaven Ulusal Laboratuvarı diye aıulan bır bılim kurumunda verdıği ıiç konferanstan oluşmuş "Les tllusions" adlı bir kıtabı vardır, çok severim, kimı tumcelerinin altını çizerek okumuştum. Dun o kıtabı kanştırır^ ken gozum takıldı: Nobel odulu sahibi unliı Fransız ozanı SaintJohn Perse, Washington'da bulunduğu sırada, bir gun Einstein, Princeton'dan telefon etmiş ona, göruşmek istediğinı söylemiş ve karşılaştıklannda şunu sormuş: "Bir ozan nasıl çalışır? Bir şiirin diışflncesi nasıl gelir ona? Bu duşun nasıl donuşur şiire?"; SaintJohn Perse, "sezişle, büinçalü fle" yanıtını verince çok sevinmiş, "Bilim adamı için de bpkı öyle" demiş, "bir bulgunun oluşumu manüksal da değildir, anlıkşal da." Bilimsel çalışma ile sanatsal çalışma arasındaki benzerliklere hep inanagelmişımdir. Gerçekte Andre Maurois da kitabına "Les Dlusions" adıru vermekle bu ılışkıyi araştırdığını bellı ediyor: "Yanılsama" diyoruz, şimdi o sözcuğun karşılığı olarak, kuruntu gibi bir şey. Butun yaratıcılıkların altında yatar bu kuruntu. Bır bakıma, kultur, dunyayı yanılsamaya uğratmak demektır, onu yeni baştan kuraıak, ona yeni bir görunüş vermek... Şiir nedir, hele SaintJohn Perse*in şiiri nedir? Yoklar dunyasım canlandırmak değil mi? Deneylenemeyen bır dünya. Eğer deneylenebilseydı, bilim olur çıkardı. Son yazjlanmdan birinde şiir dilinın mantık üstu bir dil olduğunu söylemem bundandı. Ama bir şiir kıtabını elime aldığımda. o kitaytaki şiirlerın "ide«"sıni aramaktan gene de kendımi alamıyorum ve... bulursam canım sıkıhyor. Nedır öyle ise "şiir" ile onun "idee"si arasındaki ılişki? Şımdi elımin altında değil, şiir üstüne yaalmış denemelerini ıçeren bir kitabında Paul Valery aşağı yukan şoyle diyordu: "İd& duzyazıya otunır, onu kaplar, şiiri ise >onlendirir sadece, ona dokunmaz..." Benı çok duşundurmuş bır sozdür bu, duşundurmuş ve ınandırmış. Onun için az once, her şiirde "idee"yı aradığımı, bulunca da sıkıldığımı soyledim. Ruhlara cennetin yolunu gosteren melek gibi bir şey olmalı şiirin "idee"sı, onun sadece kanat seslenni duymalıyız biz. Böylece şiirin anlammı, duzyazının anlamından ayırdetmemize yarayacak bir ipucu bulmuş olduk sanki. Ancak bu anlam ayrımı, bunlardan bınnin (duzyazının) anlamlı, ötekınin (şiirin) anlamsız olduğu sonucuna vardırılmamaiı. Çunku konuşma dili ile hatta duzyazı dili ile yazmış, yazan nice guçlu ozan vardır, evet, vardır, ama onlann amaçlan yalnızca söyledikJeri değildir, onlar bizde kolay kolay silinme PENCERE Arafat'ın Anımsattığı... Mehmet Ali Birand'ın TV'deki "32'nci Gün" programında bu ay FKÖ liderı Yaser Arafat'ı izledik. Büyük bir coşkuyla Filistin halkının davasını savunan Arafat, Türkiye ile FKÖ arasındaki ilişkilerin daha da sıcaklaşmasını diledi ve aklımda kaldığına göre şöyle konuştu: Bız Turkıye'ye sevgıyte bağlıyız; Abdülhamifin Filistin'e yerleşmek isteyen Yahudılere ızın vermediğlni tarihler yazmaktadır; , bunu unuiamayız. • Arafat'ın söylediği gerçektir. Siyonizmin ünlü lideri Dr. Theodor Herzl, 1902'de Istanbul'a gelmış, saraya çağrılmış, ikinci Abdülhamit'le pazarlığı yürütrnuş; ama ıstedıklenn) alamamıştr Bu olaya ılişkin ayrıntılar Theodor Herzl'in anılarında ayrıntılanyla sergılenmektedır. 20'nci yüzyıla girerken Osmanlı İmparatorluğu çökmüştü. Borç ekonomisı devletı köşeye sıkıştırmıştı. Kurtuluş çaresi ne olabilirdı? Dünya Yahudılerinı örgütleyen ve Filistin'de bır devlet kurmak amacına doğru yürüyen Siyonist lider Herzl, çözüm yollarını ortaya koyuyordu: Babtâli, )fyhudı göçmenlerin Filistin'e yerteşmelerine izin versin; Sıyonistler, Osmanlı borçlannı ödeyecek, ekonomisini düzettecek, endüstrısını kuracak, köşeyi döndürscektir. Herzl'in anılarında belirttiğine göre Sultan'la pazariık iki bölümde gelişti Sıyasal ve parasal bölüm.. Sanayı bölümü. Abdülhamıt'in önerisinde Osmanlı mülkündeki tüm madenler Siyonistlere veriliyordu. Yahudi sermayesı yeraltı servetlerini işletecek, türetecek, değerlendirecekti. Bankacılık da madenler gibi bır YahudiOsmanlı şirketiyle düzenlenebılırdı. Osmanlı borçlannı Siyonist örgütü üstlenecek ve ödeyecektı. Buna karşılık ne veriliyordu? Ikınci Abdülhamit, dünyadakı bütün Yahudilenn, imparatorluğa göçmesıne yeşıl ışık yakıyordu. Göçmenler; Irak'a, Surıye'ye, Anadolu'nun herhangi bir bölgesıne yerleşebılırlerdi Bunu Babıâlı saptayacaktı. Ancak toplu bir bıçımde Filistin'e yerleşmelerine Sultan karşı çıkmıştı. Thedor Herzl ıse bır gerçeğı çok lyı bilıyor ve Padışaha anımsatıyordu: Osmanlı borçlannı ödeyecek olanlar. imparatortuk topraklarına yerlesecek olan fakir Vahudiler değildir. Dünyadaki yahudi gücudür. Bunun içindir ki daha önceden yer saptanmalıdır ve bu yer Filistin olmalıdır. (Siyonizm ve Türkiye Dr. Yaşar Kutluay) • Padişah ile Siyonist lider arasında anlaşma gerçekleşemedi; ama pazaıiığın bıle onur kıncı düzeyde yürüdüğü açıktır. Ne yazık kı Osmanlı devleti böylesıne pazarlıklara açık bir düşkünlük dönemını yaşıyordu. • Mehmet Ali Birand'ın "32'nci Gün" programı bizim TVnin yay\m düzeyınin üstünde bır başarı çizgisı çekıyor; ılgiyle izleniyor, Yaser Arafat'ın söylediği de tarıhsel bır gerçektir. Ancak güncel acı gerçekler de var. Siyonizm amacına ulaştı; Kutsal Kıtap'ta yazılı "Vaadedilmiş Topraklar"a Yahudiler yerleştıler; Kudüs'ü de ele geçirdıler; Ortadoğu'yu etkılerı altında tutuyorlar. Bu hedefe dünya kapitalizmınin en büyük sermaye gücünü kullanarak vardılar; artık Amerika ile İsraıl özdestir. Türkiye ise Atatürk'ten sonra yeniden borç ekonomisinin tuzağına düşürülmüştür. Tarıh yınelenmez, yenilenır Bu kez oyun değışık bıçimde oynanıyor; Türkiye, Ortadoğu'da İslam ülkelerıne yaklaştıkça, Amenka'dan umduğunu bulamayacaktır. Çünku ABD'yı öncelikle bölgemızde yönlendıren gücün Siyonizm olduğu belli. Dün Abdülhamit'le yapılan pazarlığın, bugünkü sürgünleri çoktan uç vermış bulunuyor. Ulkemızın kalkınmasını yine yabancı sermaye güçlerıne bağtamış bulunmuyor muyuz? v, ARADABIR FATMA \AZICI Eski Danıştay Tetkik Hâkimi HAZIRLAYAN OGRETMENOGRENCI SELIM OZYUKSEL Gelinen Nokta ••• Herkesin eğithn hakkuıı savunurken 198G öğretim yılımn birinci yarısımn sonuna yaklaştığımız şu günlerde gazetelerde öğretmensiz okullardan söz ediliyor. Hâlâ okulsuz öğrenciler, öğretmensiz okullar ve işsiz olan binlerce öğretmen ve öğretmen adayı... 1925 yılı butçe göruşmelerı sırasında konuşan milletvekillerı okul yapımı ve oğretmen >etıştirilmesi için a>nlan ödeneğı yeterli bulmazlar, arttırılması ıçın isteklerini dıle getırırler. "Halit Bey (Kastamonu îlk tahsılde talebe yekununa baktım. 37.597'dir. Genel nufusumuz istatistikte 13 milyon kusurdur. Binde nıspetımiz 28'dir. Bu, arkadaşlar ağlanılacak derecededir. Mesela bır Alman taburunu alınız, 1000 kişılik bir taburun ıçinde bır tane okumaz yazmaz bulamazsınız. Halis Bulgarların ıçinde "'o 80'i okuryazar. Bizde ^o 3 veya ""o 5'i geçmıyor. Onun için maarifimize ne kadar onem verirsek yerindedır." (1) Daha fazla odenek isteyen Halil Beye, Maliye Vekili Hasan bey: "Maullim yoktur" yanıtını veriyor. 1962 yılında kalabalık bır grup A1D bursuyla ABD'ye gidıyoruz. Bir bayan dışında hepsi uçağa ılk bınen bizler, sıkıntıh bir yolculuktan sonra Frankfurt havaalanına iniyoruz.. Şehre gidiyonız. Şoförfm arkasındaki koltukta Fakir Baykurt'la berabenz. Fakir tngilizcesını deneme amacıyla şofore gunluk >aşamdan kalıp cumleier söyluyor ve yanıt beklıyor. Şoförden ses seda çıkmıyor. Fakir ustelıyor: tngilizce bilmiyor musun? Neden ce>ap vermiyorsun? 'Bılıyorum. Almanca sor cevap vereyım' diyor ve bunu bızim Ingılizcemızden çok daha akıcı bir dille Ingilizce söyluyor. Ve bız alacağımızı alıyor, susuyoruz. 1928'de yazı devrimi ile başlayan çalşmalar okuma yazma sorununa yine de kesin yeterli çozum getıremiyor. 19381939 oğretim yılında ilkokullarda 813 532 öğrenci bulunmaktadır. Bunlardan yaklaşık 500 bını şehırlerde, 3Ö0 bin kadarı da köylerdedir. 19531954 oğretim yılında da ilkokullardakı 1.221.740 öğrenciden 560.148'i koy çocuklandır. 19401952 yılları arasmda 16.290 koy enstıtulu oğretmen yetışmiş ve koy çocuklarının oranı yukselmiştir. (2) Koy enstıtulerine oğretmen yetiştirmek uzere açılan Hasanoğlan Yuksek Köy Enstitusu 1946 yıhnda kapatılıyor. 1952 >ılında köy enstıtuleri kapatılarak öğretmen okuluna dönuşturulu1986 oğretim yılının birinci yor. yarısına yaklaştığımız şu günler1980'den sonra eğıtim enstıtude gazetelerde "öğretmensiz leri YÖK'e teslim ediliyor. okullar"dan söz ediliyor. Hâlâ okulsuz öğrenciler, öğCumhuriyet donemi eğıtim retmensiz okullar ve ışsız bırakıldunyasında adı Ataturk'le ozmış binlerce oğretmen ve oğretdeşleşen Gazi Eğıtim Enstitusu'men adayı. nun binası da özgun mımari yaYıl 1968. Kutahya'da bır çıni pısıyla bırlıkte 1985'te değıştırıdukkânı. Bır saat, çınıler arasınlıyor. 1986'nın ılk gunlerınde Gala da dıkkatımı çektı. Dukkândakı kuçuk çocuğa sordum: tasaray Lisesı 49 yıllığına ozel kı Bu saat salılık mı? şilerce kıralanarak, oğrencıler Değil. Satıldı. den alman yatılıhk ucreti arttırılmak suretıyle eğitim kalitesı Saatin uzerindeki tarih ve yayukseltilmek istenıyormuş (3) zıları okumaya çalışıyonım. 16. 19501960 vılları arasında yuzvıl Kutahya yapısı olduğunu dunya hem eğıtim, hem kalkın cıkardım. Kim aldı bu saati? ma çabalannda buyuk atılımlar \aparken, bizde okuma yazma Amerıkalılara satıldı. >erinde saymıştır. Bu tarihi bir saat. Yurt dı1925'lı yıllarda Alman ordu şına çıkarılması yasaktır diyosunda okumaz yazmaz kişı bu rum Çocuğun >uzunderahatlık: lunamazken, biz 1960'h vıllarda "Onlar çıkarırlarrmş" diyor. Alman şofördekı bıhnçlenme ordu okuma >azma okullan açtık. Yıne aynı yıllarda 27 Mayıs ve bızdeki durum. Turk insanının tümünun eğıtan sonra okuma >azma sefertim hakkını savunan, bu uğurda berliği ılan ettık. Butun bu çabaların da ısten kendini sadece eğıtime adamışdık sonuçları vermediğıni 12 E> lar "eğitim" dedikçe onlan dışlul 1980 sonrası goren askerı >o la>anlar bu sonuçlara ne derler netim, yeniden okuma yazma se acaba? ferberliği başlattı. (1) 1925 butçest tutanağın19851986 oğretim yılı başın dan (Ferit Oğuz Bayır Koda MEGS Bakanlığı gereksinim yun Gucu Sayfa 52) duyduğu dallar için smavla oğretmen aradı. 17 bın gereksınme (2) Aynı kaynak sayfa 230 ye karşılık 12 bın kadar öğret (3) Cumhurivet 6 Ocak 1986 Sayfa 8 men adayı seçildi. TBMM'de 1986 yılı bütçe tasarısı görüşülurken, Meclıs kürsüsünde konuşma yapan bır kadın mılletvekılıne "yavrum" şeklinde söz atıldığını basından ızledık Kadınların seçme ve seçılme haklarına kavuşmasının 51. yıldönümünu kutladığımız günlerde böyle bır olay elbette düşündürücüdür Tepkılerın olmadığı ortamda bu tür olayiarın sürmemesı ıçın de bır neden yoktu Yine bütçe göruşmelerinden bir örnek: ANAP Bıngöl Mılletvekılı Hakkı Artukaslan, kadınları ev, ış ve zevk kadını olarak üç tıpe ayırdıktan sonra şöyle devam ediyor: "Bırınct kategon eğlence, zevk ve luksten başka hemen hemen hıçbır cıddı mesele ve davası olmayan refahlı kadındır kı en büyük zevklennden bırı kumardır Bu tipin ikı çocugu varsa ne toprağa bağlı. ne de ımanla alâkası kalmıştır. Aydın geçınırler İkincı zümre, hem evınde hem dışarda çalışan ış ve meslek sahıbi kadındır, Tanzımat'tan bu yana mıllı kültürden mahrurn yetışmiştır Daha doğrusu başı boş bırakılmıştır Çocuklanna verebıleceğı şıfaı kültüru yoktur Uçüncü zümre, ev kadınıdır, kocasının getırdıği nafaka ile ıktifa eder. Ecdattan gelen kultür onda da kurumuş, çocuğuna verebılecek şıfaı bır bılgı kalmamıştır" (Mıllıyet Gazetesı, 31 Aralık 1985) "Ecdat" kültürünü hangi "tıp" anneden aldığını öğrenemedığımız Sayın Artukaslan'ın bu konuşması, parlamenterlerın protestosuyla karşılanmış Kuşkusuz. tepki gösterılmesı olumludur. Ama "kategorıleştırılen" kadınlarımız nerede? Bu suskunluk nıye? Kadınların kendı sorunlarına sahip çıkmamalannın ya da seslerıni duyuramamalarının nedenı, sorunlarının sanıldığı kadar önemlı olmamasından mıdır? Elbette hayır' Bazıları, "kadın sorunu dıye bır sorunun olmadığını, üç beş kaprıslı kadının dertlerının, ınsanlık sorunu dururken, kaale alınmaması gerektığinı" one sürüyor. Oysa, her gün gazetelere yansıyan olaylar, günlük yaşantımızda karşılaştıklarımız, kadın sorununun varlığını görmezlikten gelsek bıletekrar tekrar hatırlatıyor Dayak yıyen, cınnet getırıp çocuklarını öldürebılen, üstüne kuma getınlen, psıkologlara 'artan sayıda' başvuran kadınlardır Ulkemızde okuryazar olmayanların üçte ıkısı kadınlardır. Emeğının karşılığını alamadığı gıbı, eşıt ışe eşıt ücret, . kreş vb. haklardan yoksun, evde ıse ücretsız, sıgortasız bır hizmetli konumunda olan yıne kadınlardır. Her yıl doğum öncesı ve sonrası ölümlerıyle dünya ıstatıstıklerinın ust sıralannda yer alanlar da onlardır Yüzyıllardır toplumdan topluma aktarılarak gunümüze kadar gelen sorunlar çözülmemıştır Ustelık gıderek yoğunluğunu duyurmaktadır Bır yanda ortaçağ kalıntısı ataerkıl kultur, öte yanda çağdaş ve modern anlayış Bu bıçımlenış ulkemız kadınına da aynen yansımaktadır Feodal ılışkılerin egemen olduğu kırsal kesımde, babaya ve kocaya bağımlı, varlığına değer verılmeyen kadın . Ote yanda özellıkle kentlerde ekonomık bağımsızlığına kavuşma yolunda ılerleyen, haklarına sahıp çıkabilen çağdaş kadın Her ıkı kesım arasındaki bu çelışkı uzun bır dönem boyunca, olduğu gıbı kalamaz Herhangı bır bıçımde çözum gelıp dayatacaktır Kadın sorununu kamuoyunun onune getıren, yıne aynı çelışkılerdır Toplumdakı gelışme ve kültür düzeyine koşut olarak kadın konusu, gazeteler. sanat ve kültür dergıleri, sinema ve tıyatronun ılgisınm yoğunlaştığı bırodakolmuştur Kürtaj Yasası, Medenı Kanun'dakı değışıklık önerılerı de bu gelışmenın hukuksal bağlamdakı ıfadelerıydı Bilimsel araştırma kuruluşları da konuyu çeşıtlı boyutlarıyla ele aldı. Bu kadar yoğun bır ılgı alanı yaratan kadın sorununda değışık göruş ve yaklaşımlar ortaya çıktı. Kapsamı ve önermelerı farklı görüşler, konuya renk kattı Ama en önemlısı, oyuncu, yönetmen, yazar, gazetecı, sanatçı ve öbür kadınların sorunlarını dıllendırmeye çalışmaları, toplumsal konumlarını sorgulamalarıydı Yıne de eksık olan bır yan vardı Böyle bır tartışma ortamında, kadınlar, düşuncelerı ve ıfade şekıllerıyle bır guç olarak yerlerını alamadılar Kadınların sosyal. sıyasal. ekonomık, hukuksal vb. çeşıtlı alanlarda haklarını kazanma, özgurlüğu sağlama temelınde bır araya gelmelerı çok şeyı degıştırecektır Sorunlarının bılıncınde, ataerkıl ıdeolojıye karşı çıkan, tek tek çaba gösteren yığınla kadın vardır Onemlı olan, ayrı ayrı akan suların bırleşıp ırmağı oluşturmasıdır Nasıl kı her ırmak kendı yatağını açacaksa, bu bırleşme de kendı kanallannı ve araçlarını yaratacaktır Yaratmalıdır X 95 kar GELECEGİN SlGORTASI ile Nadir Nadi'nin beklenen kıtabı çıktı Dostum Mozart 2.'nci Yılında »0.000 PMfceyi "Türkiye'de ilk defa" hem de 2 yıl once yalniz Anadotu Sigorta'nın başlattığı "Geleceğin Sigortası" adı altındakı ıkıncı emeklilik gelırı garantısı olağanustu bır ılgı gorerek 100.000 Poliçeyi aştı. Onbinlerce kışı Anadolu Sigorta'ya geldı "Geleceğin Sigortası"na katıldı Ikıncı emeklılığım garantıledı yaşamını her ay yatırdığı ufacık bır prımle (ayda 1 000 hra gıbı herkesin yapabıleceğı bır tasarrufla) garantiye aldı "Geleceğin Sigortası" çocuklarınızı da unutmadı Onlann da yaşamlarını ayrı bır "Geleceğin Siğortası" poiıçesı ile garantiye alıp, huzurlu bır yaşam ve sağlam bır geleceğin ırnkânlarını hazırladı. Bugun yarın sız de Anadolu Sigorta'ya gelın Kendınızın ve çocuklarınızm geleceğı ıçın "Geleceğin Sigortası'na katılın Emeklilik Unutmayın! *Anadolu Sigorta % 95 kâr payı veren tek sigorta şirketidir. •X'Geleceğin Sigortası'nda 30 yılda ödenecek olan kâr paylı emeklilik kapıtali, bugunun ekonomik koşullanna göre düzenlenerek, 75 milyondan 102 milyona ulaşmıştır. ^•'Geleceğin Sigortası" sadece tasarrufa yonelik bır sistem olmayıp; tasarrufla bırlikte vefat ve maluliyet halınde de buyuk odeme yapan bır Hayat Sigortası sıstemıdır. *Yenı Vergı Paketı'nin size hedıyesi". "Geleceğin Sigortası" primlerinizi Gelir Verginizden duşebilırsinız... Ülkemizde yeni Mozart dostları yaratmaya yönelik bir denemedir 700 lira (KDV dahil) Çağdaş Yayınlan, TUrkocağı Cad. 3941 Cağaloğlu/İstanbul KASTAMONJJ ICRA TETKİK MERCİ1 HAKİMLİĞtNDEN Dosya No: 1984/92 Davacı S.S.K. veküı tarafından davalı Şemsı Aydın aleyhıne açılan ıtırann Refı davasımn mahkemenüzde yapılan duruşması sırasında verilen ara kararı gereğınce: Çankın Caddesı No: 17 Emrepalas Oteli Ulus/Ankara adrcsmde ikâroet ettığı bıldırilen davalı Şemsi Aydın'ın teblığe salih adresı tespıt edılemedığınden, tebhgat yapılamamıştır Kastamonu tcra Memurluğu'nca hakkında yapılan 1984/3014 sayılı takibe itiraz eden borçlunun ıtırazırun kaldınlması ıçın açılan davanın 3.3.1986 günü saat 9'da yapılacak olan duruşmasında HUMK.'nun değışik 377. maddesı uyannca hazır bulunması veya kendisinı bir vekil ile temsil ettirmesı, gelmedığı takdırde yokluğunda duruşmaya devam edileceğı ve hüküm venlecegı hususu, dava dilekçesi yerine kaim olmak Uzere ilanen teblığ olunur. Basın: 10195 GÜLİN AYÇA (ERDEM) EROL ERDEM'e yaşam boyu mutluluklar dileriz. 10.1.1986 ARKADAŞLARI ANMA Aramızdan aynlışının 1. yıldonümu olan bugun YtTtK Karayolan 1 Bölge Mudurluğu'nden verilen 28.5 1982 tarıhlı 494952 sayılı 316.470. TL.'lık ve 12.11 1982 tarihlı 37561/ 2220 sayılı 93 860 TL.'hk banka temınat mektuplannı ıçeren aynıyat esham ve tahvılat alındısı makbuzları yıtırılmıştır. Hukümsüzdur. SİMPAŞ A.Ş. Anııkalarınız elyazması Kuranı Kerımlerınız eskı tablolarınız ıçın TROY 1407936 MİGREBANT BAS AĞRILARINIZ İCİN Ecz.ne/erde. OLU SI ANADOLU SİGORTA "ZŞ R41\ K4SI kVRlVUŞU" "GMaccğln Stgortau" poltçenızı ve daha gemş bılgıyı Anadolu Sigorta Acentelerınden ve TOrtüy* I* Bankan Şubelerınden sağlayabılırsınız ADNAN YEŞÎLYURT'u Arkadaşları adına MEHMET SÜRMELİ Sınop Endustrı Meslek Lısesı'den aldığım dıplornamı kavbettım Hukumsuzdur ORHA V AKIN ALP4R saygıyla anıyoruz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear