25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 NİSAN 1985 HABERLER CUMHVRÎYET/7 Ecevit, Stuttgarfta "Türk toplumunda dil sorunu"nu anlattı DUYDUK/GORDUK H3smanlılığa özenenler var' Yüzyıllarca Osmanh sarayının ve devletinin unutmaya ve unutturmaya çalışîıgı Türkçe, saraydan ve yönetimden dışlanan halkın dilinde yaşadı. Osmanh Türk halkı, yüzyıllarca kendi dinini kendi dilinde ve kendi dininin kutsal kitabından öğrenememiştir. Onuncu yüzyılda Kuran Türkçeye çevrildiği halde, Osmanh düzeni bu çeviriyi halktan da din bilginlerinden de saklı tutmuştur. Kendilerini "ilerici" saysalar da Osmanhhktan kurtulamayan ve tıpkı Osmanh aydını gibi halkın anlavamayacağı bir dille konuşup yazmayı "aydın" olmanın gereği sanan bazı okuryazarlar var. "din duvan" çekildiğini de belirtti. Gramerleri birbirinden çok ayn olan Aıapçarun Semitik kökenii, Farsçanm HindAvnıpa kökenli, Türkçenin ise UralAltay kökenli olduğunu ve bunlardan yapmacık, karmakarışık ve uyumsuz bir dil olan "Osmanlıca"mn ortaya çıkarıldığını söyleyen Ecevit, "Dildeki ikilik yüzunden, devlet ve yazın diliyle halk dili arasındaki kopukluk >uzunden, Osmanlıca yazını halkın hakemliginoen de yoksun kaldı. Topluma yabancüaşmış daractk bir çevrenin yazını olarak kaldı" dedi. TÜRKÇEYt HALK YAŞATTI Ecevit, toplantıyı izleyenlerin çoğunun ezberinde Osmanh şiirinden dizeler olmadığım, ama Yunus Emre'nin dizelerini ezbere söyleyeceklerin çıkacağını belirterek, "Yüryıllarca Osmanh sarayının ve devletinin unutmaya ve unuttturmaya çalıştığı Türkçe, saraydan ve yönetimden dışlanan halkın dilinde yaşamıştır" şeklinde konuştu. Türkçenin kök durumundaki tek hecelik sözlerine heceler eklenerek, sayısız yeni sözcükler, terimler uretilebildiğini ve en soyut kavramların en ınce duygularla kolayca anlaşıhr biçimde dile getirildiğini örnekleriyle anlatan Bülent Ecevit, şöyle konuş"Osmanh kosuUandırmasından kurtulamayan, kendilerini 'milliyetçi' saysalar da bilincaltlannda Türku, Osmanlının gordiıgu gibi hor gören kimi tutucu Türk aydınlanna göre, Türkçeyi özleştirmek, onu yoksullaştınp lusırUşünnakür. Oysa tam tersine Türkçe, ozleştikçe zenginleşen, çünkü özleştikçe olanaklan daha iyi degerkndirilebilen ve her bilim dalında, felsefenin ber kolunda en ince aynmlan anlatıcı terimleri kolayukla ttretebilen bir dildir." 15. yuzyıl ortalarından Cumhuriyete kadar Anadolu halkına Türkluğün zorla unutturulmak istendiğıni beürten Ecevit konuşmasını şöyle sürdürdü: "Anadolu bozkınndaki o insanın, yalnız kafası değü, ruhu da Osmanh dönemi süresince. tu: YALÇ1N PEKŞEN Egemenlik ve kelebek TURKİYE Büyük Millet Meclisi Kültür Sanat ve Yayın Kurulu Başkanlıgı TBMM'nin 65. kuruluş yıldönümü ve Millı Egemenlik haftası münasebetiyle Istanbul Ataturk Kultur Merkezi büyük salonunda bir bale gösterisi sundu. Milli Egemenlik haftasında sahneye konulan bale gösterisının adı "milli" bir ad bekleyenlere biraz garip gelebilir; Madam Butterfly... "Mitli" dilde söylemek gerekirse "Bayan Kelebek.." 24 Nisan 1985 günü saat 20.00'de Milli Egemenlik Haftası'nın sanatsal yanını kutlamak için Ataturk Kültür Merkezi'ne gıdenler gösterı için hazırlanmış broşurün birinci sayfasında Gıacomo Puccini'nın bir fotografı ile karşılastılar. Bu broşürden ünlü İtalyanın yaşamöyküsünü öğrenenler,. ilerki sayfalarda yapıtlarını gözden geçirdiler, daha sonra da Madam Butterfly'ın anlamı, konusu ve yorumu üzerine epey bilgi sahıbi oldular. Seyirciler bir yandan milli 19841985 Repertuan: L. Minkus : LA BAYA R. Korsakov ŞEHRAZA (i. Verdi MACBET» YARASA J. Strauss ATTILA G. Verdi F. Amirov 1001 GEC LA TRAV G. Verdi İL CAMPi G. Donizetti G. Pucclni MADAM CEZAYİR' G. Rossini TELEFON G. C. Menotti W. A. Mozart SARAYDA A Lloyd VVeber CATS (KC egemenliğimızi kutlarken, bir yandan da İstanbul Devlet Opera ve Balesinin 198485 repertuarına göz attılar. Milli egemeniığımizın65. yılındaşu kışilerin yapıtları oynuyordu. Devlet kuruluşumuzda: Minkus, Korsakov, Verdi, Strauss, Amirov, Donizetti, Puccini, Rossini, Menotti, Mozart, Lloyd VVeber... Bu kişiler arasında "ilaç için" bir tek "milli" arayanlar boşuna yoruldular. "Kimi etkili çevreler laikliği yıpratmaya,Osmanlıcayı diriltmeye çalışıyorlar" STUTTGART (Cumhuriyet) F. Almanya Sosyal Demok.at Partisi'nin çağnlısı olarak Almanya'da bulunan, kapatüan CHP'nin eski genel başkanlanndan Bülent Ecevit, Stuttgart'ta Türk işçilerinin katıldığı bir toplantıda "Türk toplumunda dil sorunu" konulu bir konuşma yaptı. Osmanlılar dönemindeki "dü" ve "din" anlayışını anlatan Ecevit, "Şimdi Turkiye, kimi etkili çevreler düzevinde, bir geçmişe öztem dönembıden, Osmanhhga özenme döneminden geçiyor" dedi ve böyle bir uğraş içinde olanların öncelikle laikliği yıpratmaya ve Türkçenin özleşmesi akımını durdurup, Osmanlıcayı diriltmeye çalıştıklannı söyledi. Almanya'daki söyleşüerinde tek Türkçe konuşmasını yaptığı bu toplantıda Ecevit, baa şiirlerini de okudu, Yüksd Pazarkaya da bunları Almancaya çevirdi. DtL VE DİN DUVARI Türklerin Orta Asya'dan batı'ya göçü ve Islam dinine geçişi ile Arapça ve Farsçanın Türkçeye sızdığuu, Osmanlılar döneminde de Türkçenm bu dillerin egemenliğine girdiğini söyleyen Bulent Ecevit, Istanbul'un ahnmasıyla birlikte Hıristiyan Avrupa asıllı devşirmelerin devlet ve ordu yönetiminde ön sıraya geçtigini belinerek, "Padişahlar iktidarlannın sınırsız olmasını istedikteri için Turkleri etkisiz kılma yoluna gittUer" dedi. Osmanh padişahlannm bu unaçla Osmanh yönetimi ile Türk halkı arasına "dil duvan"nı çektiklerini anlatan Ecevit, devlet ve ordu yönetiminde görev verilmeyen Türklerin, ancak din adamı olarak "ilmiye" sınıfında yer alabüdiğini fakat Kuran'ın Türkçeye çevrilmesine izin verilmemesi nedeniyle Türklere ra tekrar "Türk toplumunda dil sorunu" konusuna geçerek şunlan söyledi: "Kendilerini 'ilerki' saysalar da, Osmanhhktan kurtulamayan ve üpkı Osmanh aydını gibi, halkın anlayamayacagı bir dille konuşup yazmayı 'aydın' olmaıun gereği sanan bazı okuryazarlar, kuşkusuz vardır. Fakat oylelerinin dili, dilin özleşmesi yolunda atüan adımlann göstergesi degildir. Öylelerinin yazdıklan, Osmanlı Divan Edebiyatı gibi raflarda tozlanır kahr. Asıl gösterge basın ve politikadır." 1950'den sonra devlet desteği ve özendirmesi olmadan, devlet engellemesine karşın dildeki özleşmenın halkın isteği ve desteği ile surdüğunü söyleyen Ecevit, konuşmasını özetle şöyle tamamladı: "Şimdi Turkiye, kimi etkili çevreler duzeyinde, bir geçmişe ozlem döneminden, Osmanldıga özenme döneminden geçiyor. Bu uğraşlan sürdurenler, öncelikle laikliği yıpratmaya ve Türkçenin özleşmesi akımını durdurup, Osmanbcayı diriltmeye çahşıyoriar. 1930'da Ataturk, 'Ülkesini, yuksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı boyundurugundan kurtarmalıdır' diyordu. Şimdi de, Türkçeyi kurtarmak, ulusal kimligimizi, dolaytsıyla bagunsızlıgımızı korumanın bir gereğidir. Kısacası sorun, temelde, Turk halkmın, Ataturk devrimiyle ve cumhuriyetle kavuştuğu özsaygısını ve özguvenini, ulusal kimliğini, bağımsızUğını ve özgürlugünu surdünnesi sorunudur. Eğer Türk halkı bunlan sürdürme> e kararh ise, ki kuşkusuz kararhdır, her turlü engellemeye karşı Türkçe yaşayacak demektir. Herhalde, alu yuzvılhk Osmanlı saltanatının yok edemediği Türkçeyi yok etmeye, bazı Osmanlı özenticilerinin gücü yetmeyecektir." kendi başına bırakılmıştır. Ne gariptir ki, katı din kurallanna göre yönetilen Osmanlı Türk halkı, yüzyıllarca kendi dinini kendi dilinde ve kendi dininin kutsal kjtabından öğrenememiştir. Onuncu yüzyılda Kuran Türkçeye çevrildiği halde, Osmanlı duzeni bu çeviriyi halktan da din bilginlerinden de saklı tutmuştur." ASIL GÖSTERGE Türkiye'de ilk basımevinin 1776'da değil, Gutenberg'in 1440'ta baskı tekniğini uygulamaya geçirişinden 55 yü sonra Istanbul'da kurulduğunu, Yahudilerin ve Hıristiyanlann kendi din kitaplannı bastıklarını da söyleyen Ecevit, "Yüzydlar sonra Türkler için basımevleri kurulmasına başlandıgında bile, Kuran'ın basılraasına izin verilmemiştir. El yazması Kuranlarla yetinilmiştir. Onlara erişmeye ise Muslüman Turk halkının gucü yetmiyordu" dedi. Kuran'ın Türkçe çevırısınin Cumhuriyetten sonra yayımlandığım da haurlatan Bülent Ecevit, daha son ÇOCUK GÖZÜYLE23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği'ne katılan çocuMar Istanbul'a geldıklennde, Ankara ile ilgili ızlenımlerini Istanbullu gazetecılere anlattılar ABD'lı TMrty de Ankara'daki kutlamalar sırasında Başbakan Turprt öza('ı ziyaret eden heyette bulunuyordu. Cumhuriyet muhabirtennden Slna Kotoğiu kendisıne "Ba&fcam na« I buldu§nm" sordu Sevımlı Amenkalı, konuşmak yerme yukanda gördüğümüz el ışaretını yapmakla yetındı (Fotoğraf: SİNA K0LOĞLU) PTTmizin yeni dünya rekoru ARKADAŞIMIZ Mehmet Akrl Göğüsgeren Doğal Hayatı Koruma Derneğı'nin çağrısına, PTT'nin yeni bir dünya rekoru denemesi yüzunden uyamadı. Doğal hayatı Koruma Derneği 9 Nisan 1985 tarihınde Sırkecı postanesinden "Cumhuriyet Gazetesı, Cağaloğlu" adresıne bir mektup gondererek arkadaşımızı 13 Nisan 1985 günü Türk İngiliz Kültür lokalinde yapılacak Bıyolog Mehmet Sıkı'nın konferansına çağırmıştı. Fakat bu mektup Cağaloğlu yokuşunu tam 15 günde çtkarak 24 nisanda Göğüsgeren'ın eline geçti. PTT'nin yeni dünya rekorunu duyurmak da bize düştü. SABİT BATUMLU Oansözun uygun yerine 5 bin TL.'Nk banknotu sokuştururken. (Fotoğraf ŞENOL KONUKÇU) HP'de dansöz korkusu Halkçı Parti tarafından Bogaz'daki bir gazınoda verilen yemek, parti ıçındekı gazetecı ve dansöz korkusunu belirgin bir şekılde ortaya çıkardı. Parti görevlilerı yemek boyunca dansöz Yeşim'i, Genel Başkan Necdet Calp'in yanına yaklaştırmamak için büyük mücadele verdıler. Bu yüzden ünlü olmak umuduyla sahneye çıkan çiçeği burnunda dansöz Yeşim'e sıkıntılı dakikalar yaşattılar. Gazeteciler, Yeşim'i daha sahneye çıkmadan yakalamış ve "Genel Başkan'ın yanına gıdersen meşhur olursun" diye umutlandırmışlardı. Fakat Genel Başkan'ın çevresı en koyu psrtıliler tarafından adeta ablukaya alınmıştı. Dansöz Yeşim'in bu ablukayı kırma girişimlerı üst üste başarısızlıkla sonuçlanınca, üzgün dansöz, gazetecilere donüp, "Benim dayak yemeye niyetim yok, gazetede manşet olmasam da olur" diyerek, maharetini diğer partililere göstermeyi sürdürdü. Genel Başkan Necdet Calp'ten ilgi görmeyen dansöz, HP İstanbul Mılletvekıli ve Hakimiyet Gazetesı sahibi Sabit Batumlu'dan büyük ilgi gördü. HP'nin renkli simalarından ve "İsrail seyyahlarından" Batumlu, dansözü masasına çıkararak, göbek attırdıktan sonra, uygun bir yerine 5 bın liralık sokuşturdu. Geceye eşi Sevil hanım ile birlikte geien Calp, bir ara ayağa kalkarak masaları dolaşmaya başladı. Partılilerle göruştüğü sırada, yanına gazetecilerin geldiğini gören Başkan, "Ben gazetecilerin yaninda konuşmam" diyerek sohbeti yarıda bırakarak yerine döndü... HP DENtZLİ KOTSGRESİ ~ Gürkan konuşurken depı oldıı ANAP'ta "yarduncüar" egüimler arasında paylaştırudı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Buyuk Kongre sonrası oluşan ANAP Başkanhk Divam, dün Turgut Özal'ın başkanlığında ilk toplantısını yaptı ve genel başkan yardımcılarının yarduncıları belirlendi. Görev bölümu sırasında ANAP'ta "zincirciler" diye adlandınan yardımcıların eğiümler arasında dengeli bir biçimde dağıtıldığı dikkati çekti. Başbakan Turgut özal, toplantıya girerken gazetecilerin af konusundaki bir sorusu uzerine, "Hele bir pişmanlık yasası çıksın," yanıtını verdi, akaryakıt zammı ile ilgili sorulan ise yamtsız bıraktı. Başkanhk Divam'nda parti içi dengeyi koruyan görev dağılımında, ANAP Teşkilat Başkanı Mehmet Kececiler'in eski iki yardımcısı tlker Tuncay ile Eyüp Asık aynı görevlerini korudu. Seçim işlerinden sorumlu yardımcıhğa Sebahattin Aras ile tsmet Oktay getirildi. Araştırma, planlama ve koordinasyondan sorumlu yardımcıhğa Süha Tanık, Basın ve Halkla tlişkıler Yardımcüığına Ühan Aküzüm, hükümet ve parlamento işleri ile ilgili yardımcıhğa ise Cengiz Tuncer atandılar. Genel Sayman Bedrettin Doğancan Akyürek'in yardımcısı tsmail Mumcu, aynı göreve yeniden getirildi. Genel Sekreter Mustafa Taşar'ın iki yardımcısını önümüzdeki hafta belirleyeceği bildirildi. ANAP'ın 5 genel başkan yardımasının yardımcılannın, eğilimler arasındaki dengeyi gözetecek bir biçimde paylaştınldığı beürlendi. Mehmet Keçeciler'in eski yardımcıları aym görevlere yeniden getirilirken "hareketçi" olarak tamnan Ühan Akuzum ile birlikte "ıhmlüar" hareketinin içinde yer alan Cengiz Tuncer ve Süha Tanık da yönetimde temsil edildiler. Başbakan Turgut Özal, Başkanhk Divanı toplantısında, diğer partilerin özellikle DYP kongrelerinin bir değerlendinnesini yaptı. Başbakan özal'm "Partiler arasındaki polemiklere itibar edilmemesini' istediği öğrenildi. Bütün gucün, ANAP'in seçim bildirgesi ve hükümet programında yer alan vaatlerin yerine getirılmesı için harcanmasını isteyen özal, bu amaçla parti içi eğitim çahşmalan düzenlenmesini, parti içinde çeşitli polemiklere yol açacak demeçler verilmesinin yanlış olduğunu da bildirdi. Devlet Bakanı ve ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Başkanhk Divanı toplantısından sonra yaptığı açıklamada, partili belediye başkanlannın 4 mayısta Ankara'da toplantıya çagınlacağım belirterek, bu toplantılarda yerel sorunlann tartışılacağını söyledi. Açıklama GEÇEN hatta bu sütunda tramvayın kaldırılışının 25. yıldönümünde ehliyet sınavında hâlâ tramvayla ilgili sorular sorulduğunu İbrahim Orga'nın " T r a f i k motor soru ve cevaplan" adlı kitabına dayanarak açıklamıştık. Orga, gazetemize kadar gelerek bir açıklama yaptı ve 16 Şubat 1985 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Trafik Kanunu ve tüzüğünde yer alan soruların bu tür kitapların tümünde yar aldığını söyledi. Calp, îzmir'de olduğu halde kongreye katılmadı. tl başkanlığını Gürkancılarm adayı Bahtiyar Baysan kazandı. DENİZLt, (Cumhuriyet) Izmir'den sonra Halkçı Parti'nin Denizli 11 Kongresi'ni de "Gttrkan" grubu kazandı. Kongrede il başkanlığına tek aday olan Bahtiyar Baysan seçüdi. Calp, Îzmir'de olduğu halde Denizli kongresine katılmadı. Kongrede konuşan HP Genel Sekreteri Yılmaz Hastürk, "ANAP iktidan ve işbirlikçlleriadco besap soraca&z" dedi. Hastürk, DSP konusunda da "yeni bir sol partinin kunılması işimizi zorlaşbrmaz. Birlik HP çatısı altında gerçekleşecek" dedi. Parti içi muhalefetin lideri Antalya MUletvekili Aydın Güven Giirkan da kongrede konuşurken, Denizli'de iki derece şiddetinde bir deprem kaydedildf. Gürkan sözüne, "Hepimize geçmiş olsun" diyerek başladı \e şunları söyledi: "Biz demokratik solcuyuz. Ve demokratik solcu olmaktan da gurur duyuyoruz. Partimiz halka bir türiü güven veremiyor. Biz bu güven ortamuu yeniden varatmak için görev istiyoruz. Büyuk kongreden bir gün sonra halka açıklamak istiyoruz. Halkçı Parti'nin tekrar umut olduğunu, demokratik solcu bir programı uygulayacagını mujdelemek istiyoruz." na erdi. Gelecek yönetim kunüu toplantumın Yemen'in başkenti Sana'da yapüması kararlaştınldı. 27 nisandan bu yana süren yönetim kunüu toplantısı sonunda dun yapılan basın toplantısında tstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettm Dalan bilgi verdi. Toplantıda alınan kararlara göre, tum Islam başkentlerinde ve kentlerinde Islam kültür mirasına sahip çüulacak, bu eserlerin korunması için kurulan fon arttınlacak. Bu alanda Uluslararası Islam Mimari Sergisi düzenlenecek ve Islam Kalktnma Bankası ile işbirliğine gidilecek. Toplantıda, aynca büyuk kentlerin en onemli sorunu olan çevre sağlığmm bozulmasmın onlenmesi için ortak çaba gösterilmesi istenirken, bu amaçla Kahire'de 1986 yıhnda "Çevre Koruma ve Kent Temizliği" konulu bir sempozyum düzenlenmesi de kararlaştınldı. Aynca Islam Baskentleri ve Kentleri Örgutü Genel Kurulu 'nun da 1986 yıhnda Kahire 'de toplanacağı bildirildi. Fotoğrafta Dalan ve örgütün Genel Sekreteri Abdülkadir Koşak görülüyor. (Fotoğraf: SîNA KOLöGLU) tslam kültür nürası korunacak İZS^S^SSSIÎSS. ANKARA'nın tasına bak zom... Zdm.. zim.. GAZETECİLERİN "Zam var mı?" sorularından hükümet sözcüsü Mesut Yılmaz'ı Artvin Mılletvekıli Nevzat Bıyıklı kurtardı. Mesut Yılmaz, "Zammı niye merak ediyorsunuz" diyerek sorulardan "zekice" kaçmaya çalışırken, Bıyıklı araya girip bir fıkra anlattı: Banking Career Opportunities for Yourg Graduates Beıng the fırst commeroal Turkısh Bank vvhıcti has ıntroduced many of the bankıng systems ın operatıon today. includıng the unıque ıntercıty and ıntracıtıes automated bankıng operatıons we call TELE İŞLEVT. YAPI ve KREDİ BANKASI now provıdes the most challengıng and equally revvardıng career opportunıt'es for young unıversıt^' graduates who see theır prospecte ın the bankıng professıon. Follovvıng a one year ıntemshıp prograrn ennched wıth onthejob traınıng ın vanous departments and formal traınıng courses ınhouse and possıbly overseas. new recruıts wıll be employed ın and promoted through one of the follovvıng subca'eers accordıng to theır performance and foreseen potentıal Rnancıal Analysıs. Budgetıng and Plannıng. Corporate Bankıng, Organızatıon and Methods/Organızatıonal Devetopment. • Foreıgn Exchange Operatıons. • Economıc Research. • • • • Remuneration package includes: • Mınımum starting basıc salary of TL 50.000. (more for expenenced) • Four bonuses a year. • Englısh language allovvance up t o TL 100.000 a month. • German/French language allovvance up to T L 35.000 a month. • Specıal professıon allovvance up to TL 40 000 a month. • Allovvance for foreıgn exchange offıcers up to T L 20.000 a month, • All other fnnge benefits applıcable to YAPI KREDİ employees Young graduates. students expectıng to graduate thıs tenrn and professıonals no oider than 30 who thınk theır educatıonal and personal qualıficatıons are suıtable for a career ın bankıng are ınvıted to apply wıth a hand vvntten letter ın Englısh explaınıng full educatıonal/professıonal and personal partıculars and a recent photograph to the follovvıng address no later then Ist May 1985 YAPI ve KREDİ BANKASI A.Ş Personel Bolum Başkanlıgı PK. 250 Beyoglu/ISTANBUL SODEP parti içi eğitime başlıyor ANKARA, (ANKA) SODEP, parti örgütünvı eğitmek, parti programını ve politikasını yaymak amacıyla "parti içi eğitim" uygulamaya karar verdi ve bu amaçla bölge toplantılan düzenledi. Bölge toplantılannda ülkenın siyasal, sosyal ve ekonomik soT unlan parti örgütüyle ayrıntılı »ir biçimde tartışılacak. Genel ".•nerkezde oluşturulan komisyonlann hazırladığı raporlar sonucu belirlenen parti politikası da halka anlatılacak. SODEP Genel Sekreteri Prof. Hicri Fişek, konuyla ilgili bilgi verirken, çevre il ve ilçe örgütlerinin katılımıyla 16 ilde bölge toplantılan duzenlediğini bildirdi ve bu toplantıların ilkinin 11 mayıs cumartesi günü Diyarbalur'da yapılacağıru söyledi. "Lazın biri bir bakkal dükkânı soymayı kafasına koymuş. Demır testeresi ile dükkânın kepenginı kesmeye çalışırken bekçıyeyakalanmış. Bekçi Laza sormuş: Ne yapıyorsun? Laz telaş İçinde yanıtlamış: Kemençe çalıyorum. Bekçi, "Yahu bu nasıl kemençe çalmak, sesı çıkmıyor" diye çıkışınca, Laz gayet sakin yanıtlamış: Y a z i l l (Fotoğraf: DENİZ SOM) ANAP'ın birinci büyük kongresi sona erdi, ancak kongrenin esintileri sürüyor. Parti ıçındekı gelışmelerin dışında parlamento kulislerınde bol bol dedıkodu yapılıyor. ANAP'tan kopmuş bulunan bir üye "ANAP'tan ne köy olur ne kasaba" bıçımınde değerlendirme yapıyor. Bu arada "parti yönetımıne bir iki delege giremez mıydi? "Ne köy olur ne kasaba..." "Merak etme, bunun sesi sabaha çıkacak." YAPI KREDİ Bu mu savunduklan demokrasi''" diye de soruyordu. Bunu söyleyen üyeye "Özal'ın kongrede yaptığı konuşmada demokrasi sözcüğüne bir kez değındiğini" anımsattık Aynca "Başbakan Özal'a demokrasi sözcüğünü pek yakında çok sık anımsatacakların çıkabıleceğıni" vurgulamaktan da kendımızı alamadık ankara balı Müdür... Amerikaltlann kuracaklan radyoya çok yetenek/i bir müdür öneriyoruz. Paul Henze. Şu eski CIA şefi canım... Ne yakışır kerata... u.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear