29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
k7es alma aygıtımız açık. Saat gece yarısını geçtı. Ünlu sarhoşlar mahallesi Howery'deyiz. Garip, burada sarhoşlar nara atmıyor. Arada bir şişe fıflatıp karıyorlarsa da, biz duymuyoruz. Konuşacak çok şey var. Şaraptan vazgeçip kahve demliyoruz. Kate Mijlett, lirkaç saat önce çiftliğinden döndu. " t k i saat direksiyoö çevirdim, yorgunum" diyordu. Bense konuşmak istiyordum. "ÇWtli|i anlatsanıza" dedim. Yıllar önce birkaç donümluk bir toprak almış kentin dışında. Üç büyük alur, bir kuçuk göl, bir de ev vardı çiftlikte. Birkaç yıl önce de bu araziye bitişik otuz beş dönumluk toprağı da satın almış. "ParaDin bir kısnum Bodrum adlı kitap ödedi" diyordu. "Amacım, bu ahır ve ambarlan otunılacak, çalışılacak yerier haline getirmek, sanatçılann toptu halde jaşayabileceği ortak bir topluluk oluşturmak..." Badana yapıyor çiftlikte orneğin, bu işi seviyor çunkü, marangozlara ustabaşılık ediyor. "Ama işler bir türlü bitmiyor" diyor. Kadmların geçmişteki ve günümüzdeki durumunu incelemek ve var olan eşitsizliği ortadan kaldırmada bilimsel katkılarda bulunmak amacıyla açılmış sayısız üniversite kursüsünden sık sık çağrıldığından, gerek yurt ıçınde, gerek yurt dışında dolaşıp duruyor durmadan. Gene de çiftliğe yerleşmiş sanatçı dostları var. Ya da belli süreler için sak çalışmak amacıyla geliyor, yaratıyor, resim, heykel, yazınsal ürün üretiyor, gidiyorlar. Sanatçı dediğiniz bir odanın, bir evin bir köşesinde çalışamaz. Kendisi de alt katı tumüyle resim ve heykel çalışmaları için kullanıyor. Doğal olarak feminist Kate Millett, ama "Beni yaşatan sanat" diyor. Günde iki saat mutlaka resim yapmaya çalışıyor. Heykel derseniz, başladınız mı, durup dinlenmeden çalışıyor genellikle. "Gerçi yanm kalmış heykellerimin sayısı az degil" derken tembel bir öğrenci tavrıyla utangaç utangaç gülıimsuyor... c ABD'de feminist hareket savunmada Sancılı Özgürlük Şemsa Yeğin'm Kate Millett'le New York'ta bir gece söyleşisi 9 ARALIK 1985 CVMHURİYET/11 Reagan döneminde gericiliğin arttığını, kazanümış haklarını kaybetmemek için savaştıklarını söylüyor Kate Millett ve "Pek de böbürlenecek durumda değiliz" diye ekliyor... Millett: Dünyanın en tatlı erkeğiyle 10 yıl evli kaldım Peki ya kitaplar? "Sita ve Flying dışında roman yazdınız mı?" diye soruvorum. Ciddileşiyor, "Ama onlar roman değil, özyaşamöyküsü" diye atıhyor. "Peki neden roman yazmıyorsunuz?" "Söyledim ya, bir mide sancısı gibi duydugum, yaşadıgım şeyteri yazmayı yeğliyoram." Ozyaşamdan söz edince Millett'in evlilik öyküsünü sormak aklıma geliyor. "Ah, evet dünyanın en tatlı erkeğiyle evlendim, on >ıl da evli kaldım" diye yanıtlıyor beni. "Aslında kâgıl uzerinde evlilikten söz ediyorsanız, bâlâ e\Uyim. Sevgilimi sınırdışı elmesinler diye nikâh >apmıştık çünku. Aynldık, ama boşanmamız için yasal bir gereklilik olrnadığından böyle bir işleme başvurmadık." "Anlatsanıza" dıyorum. "Kimdi? Nasıl tanıştınız? Nasıl oldu da evlendiniz?" MMugün gebe kadının çocuk aldırma hakkım kullanabilmesini sağlamaktan daha önemli işlerle uğraşıyor olmahydık" diyor Kate Millett. " Verilmiş yüzeysel hakları koruyabiimek, çalışan kadınlann eşit işe eşit ücret savaşımından daha ilginç etkinlikler gösteriyor olmahydık. 1970'lerde, hareketimiz hızlandığında büyük umutlara kapılmıştık. On yıla kalmadan bütün sorunlarımızı çözeceğimizi sanıyordum." 6O'h yıllarda Tokyo'da tanışmış Fumio Yoşimura'yla, O zaman evliymiş Furaio. "Kansı Yosiko'yla biriikte Amerika'ya geldi o. Çıktıklan evi ben kiraladun, bir sure kaldım Tokyo'da. Yurda döadttgümde kansı olmüştü. Ona âşık oidum. Biriikte oturmaya başladık. Japonya'dajken resim ögretmenligi yapıyordu Fumio. Aslında yontucudur. Amerikalı işverenlere karşı greve gitmiş bir grup demiryolu işcisine resim dersleri verdiği için komunisl oldugunu varsaydılar ve Birleşik Devletler'de oturma izni vermediler. Goçmenlik haklanm elde edebilmesi için evtendik. On yıl surdu beraberliğimiz. Her bakımdan »atlı, çekici bir insandır Fumio. Hâlâ da en sık go,'iiştüğüm dostlanmdan biridir. Onun tek kusuru kendisini dünyanın en akıllı insanı olarak görmesi. Bazep gerçekten de öyle doğrusu..." "Yanı şu anda Mrs. Fumio Yoşimura'sınız siz?" " A h , sormayın" diyor Kate Millett gülerek ve bana tran'a giderken başına gelenleri anlatıyor: "İran'a giderken bir iki gün içinde pasaportumu yenilemem gerekiyordu. Başvuru belgelerimdeki Kate Millett adını çizip Katherine Millett Yoşimura yazdı yetkililer. Duşunsenize. İran'a kadın bağımsızlıgını simgeleyen biri olarak gidiyorsunuz ve adınızın ardında resmen bir erkeğin soyadı takıh. Aslında çok eğlendik... Arkadaşım Sophie, Shakespeare'leşti, 'Adın ne onemi var, boş ver' diyor. Ben usteliyonım: Benim adım Kate Millett. Gene boyle bir acele içinde on beş yıl kadar önce lngiltere'ye giderken almış tım bu Mrs. Yoşimura pasaportunu. Cinsel Politıka'nın ünlü yazan olma heyecanını yaşıyordum o günlerde. Diişünsenize, on iki yıllık bir aç sanatçı ve öğrenci yaşantısını geride bırakıyordum. Gezi masraflannı yayınevi odüyor, herkes beni tamyor, uçakta baş koşelere oturtuluyorum... Kınk dokıik Bovery bannağımdan çıkıp İngilterelere. Fransa'lara gidiyorum... Adımı pek umursamamıştım o heyecanla. Ama bu kez karariıydım. Ayrıldım' dedim onlara. Yani, 'ayn yasıyorum.' tki yakın akrabanın tanıklığı gerekmiş bunu kanıtlamak için. Sonunda pasaporta Kate Millett yazdırmayı başardık. Ama özel işlerime hiç kanşmaması gereken bükiimete sorarsanız, Bayan Fumio Yoşimura'yım hâlâ." Birleşık Devletlerde evli kadınlar tümüyle kocalannın adlarıyla amhyorlar. Kocanızın adınm başına bir "Bayan" sözcüğu ekleyerek açıklıyorsunuz kimliğinizi. Feminizm pek çok alanda başanya ulaşmış Amerika'da, ama bu eğilimi ortadan kaldırmayı henüz başaramamış. Gelişınelerin başanh sonuçlara ulaşamadığı başka alanlar da var. Bugun kadınlar hâlâ onları "en kadınsı" kılan görunümlere burunmek için giyiruyor, boyanıyor, saçlan başlarıyla uğraşıyorlar. Ama geçenlerde televizyonda kadmların ne denli Özgur, ne denli bağımsız oldugunu. bu yolda ne denli ileri adırnlar atıldığını kanıtlamak amacıyla hazulanmış bir izlencede ha>li inandırıcı bir biçimde açıklandığı iızere, "dünle bugiın arasında altı kilogramlık bir fark var." Elli altnuş yıl önce korsesi, iç eteği, dış eteği gibi yükleriyle tam sekiz kilogram çekiyormuş bir kadmın gıysilerı. Bugunse yalnızca iki kilogramlık bez, bir kadını örtmeye yetiyor, kimi durumlarda, ancak gramlara vurulabiliyor kadın giysileri. Elli yıl önce tum Birleşik pevletler'de sınırb sayıda sekreter çalışırken, bugun işyerlerinde kadın sekreterden ve kadından geçilmiyor. Kadınlar, eşlerinı, uğraşlarını ozgürce seçebiliyorlar gene bu televizyon izlencesine göre. Bu soylenenlerin hiçbiri gerçek dışı değıl. Bugun Amerika'da bir kadın otobus surücüsune, ya da metro makinistine şaşkın gözlerle bakılmıyor. Bir parkın ya da hatta sokağın ortasında sere serpe uzanıp kıtabını okuyan, gokyuzunü seyreden, ya da diyelim, salt açık havanın körüklediği enerji ve duygulanyla sevdiğini oracıkta baştan çıkaran genç kızı taşlarruyorlar Amerika'da. Bugun Birleşik Devletler yetişkin kadın nufusunun yüzde kırk ikisi çalışmaktaydı. Bu bir başarı sayılabilirdi evet, ama kazandığı para erkeklerinkiyle boy ölçuşecek kadın oranı yuzde ikiyi geçmiyordu. Kadınlar erkeklerin yaptıgı işi yapsalar bile, onlara verilenin yarısı kadar ücret alıyorlardı. Yoneticı konumunda kadın, daha çok televizyon dizılerinde görülüyordu. Meslek kişilerinin yuzde doksan beşi erkekti. Sudan işler kadınlara ayrılıyordu genellikle; makineleşmenin artmasıyla yerlerini teknolojiye ya da bilgisayarlara bırakacak işlerdi bunlar da. Bu gidişle kadınlar geldikleri yere "sıcak yuvalanna" döneceğe benzerdi bazı feministlere gore. "Bir bakıma dogru, biz bugiin gebe kadının çocuk aldırma hakkını kullanabilmesini sağlamaktan daha önemli işlerle uğraşıyor olmahydık" diyordu Kate Millett. "Verilmiş yüzeysel haklan koruyabil me, çalışan ya da emekçi kadın ücretlerini erkeklerinkine eşit duzeyde tutabilme savaşımlanndan daha ilginç etkinlikler gösteriyor olmahydık. 1970'lerde, hareketimiz hızlandığında büyük umutlara kapıldık. On yıla kalmadan bütun sorunlarımızı çözümleyeceğimizi sanıyorduk..." Kate Millett'in sözunü ettiği bu 70'li yıllarda, Boston kentinin bir banliyosünde kapı komşum Bayan Stone'u bir pazar günu giyinip süslenip tek başına sinemaya giderken gorduğumde duydugum şaşkmlığı anımsıyorum. "Kocam benim istediğim filmi beğenmiyor" demişti bana. " O başka bir sinemaya gidecek bugiin..." Bu açıklamadan sonra otomobiline atlayıp radyosunu da açarak yola koyulan Bayan Stone, Amerika'da kadınlann özgur oldugunu düşündurmüştu bana. Aile reisi erkekti evet, ama erkekler aksam eve geldiklerinde, çoğu makinelerle yapılan ev işlerinden yorgun düşmuş eşlerine nasıl yardım edebileceklenni bilemiyorlardı. Sofrada oturup önlerine yemek konulmasını beklemiyor, kadınlar bulaşık yıkarken kocalar sigara tüttürmüyorlardı. Bir esitlik anlayışı egemendi toplumun en İcuçuk biriminde. ımerika'da bir kadın otobüs sürücüsüne, ya da metro makinistine şaşkın gözlerle bakılmıyor. Bir parkın ya da hatta sokağın ortasında sere serpe uzanıp kitabını okuyan, gökyüzünü seyreden, ya da diyelim, salt açıkhavamn körüklediği enerji ve duygulanyla sevdiğini oracıkta baştan çıkaran genç kızı taşlamıyorlar Amerika'da. Gerçi cinsel eşitsizliğın önune geçilmemişti henuz. Ruhsal ve fıziksel hastalıklann toplumun cinsel özgurluğe koyduğu yasaklardan kaynaklandığını, toplumsal dizgelerin, buyurgan yönetimlerini sürdurmede cinsel tabulardan büyük olçude yararlanıldığını kamtlamaya çabalayan unlü bilim adamı NVilhelm Reich'ın araştırmalannı surdurmesine izin vermeyen hükumetlerin ulkesiydi burası önünde sonunda. Irza geçme olaylarının önü alınamıyordu. Ve bu tur olaylarda cinsel eşitlik söz konusu değildi kuşkusuz. Kadınlar gene cinsel öğe olarak kullanılıyor, gene erkeklerdeki cinsel duygulara seslenecek giysilere burünmek durumunda bırakılıyot, gene boyanıp suslenmeleri bekleniyor ve bunca eşitlikçi anlayışa karşın gene sık sık dişi olduklarını kendılerine anımsatacak olaylarla karşılaşıyorlardı. Demek asıl sorun dişilere ya da erkekîere belli özgurlukler vermek değil, yerleştirilmesi, binlerce yıl suren bir anlayışı kökunden değiştirmekti. Böyle bir değişiklik gerçekleştiğinde, Miami'de biı lisede üniversite adaylanyla yaptığım soyleşi sırasında okulu bitirip uğraş sahibi de olunca ne yapmayı duşünduğünu sorduğum bir delikanlı, "Evlenip çocuk POLİS VE KADI\ ABD'deki çeşitli kadın orgutlerinden birisi de "Polisin Kadınlara Kötu Davranması Onleme Derneği". Fotoğrafta kadın bir göstericiye karşı uygulanan yontem, derneğin kuruluş gerekçesini açıklayabilecek turden. Kadınlar bilinçlendikçe sorunlanna sahip çıkıyorlar. sahibi olacagım, hayır, kanmı çaltştırmayacağım" diye yanıtlamayacaktı beni. Ya da bir genç kız, "Mutlu bir yuva kurmak, çocuk yetiştirmek, evimin kadını olmak isterim" diye yanıtlamayacaktı aynı soruyu. Insanlar dişiler ve erkekler sevdikleri insanlarla, sevdikleri surece, yalnız ve yalnız sevdikleri için bir arada olacak, birlikteliklere ekonomık sorunlan, top'iumsal etiketleri kanştırmayacaklardı. Gelinler, duğun törenlerinde babalannın kollarına girip damatlara teslim edilmeyeceklerdi kiliselerde. Kimse kimseyi eş olarak almayacak, biriikte yaşadığı erkeğin kırk yıl boyunca her şeyıni paylaşmış, yemeğini pişirmiş, çamaşırını yıkamış kadın, erkek tarafından boşanıp beş parasız kapı onüne konuimayacaktı. Kimse kimsenin ırzına geçmeyecek, insanlarsevgiyle birleşeceklerdi. Çizdiğimiz bu resmin içinde savaşlar da olmayacaktı kuşkusuz, çıkar kavgaları hiç olmayacaktı. Giderek kandırmalar, aldatmalar, çekişmeler olmayacaktı. Rekabet denen şey sözlüklerden sihnecekti... Evet, bir Üçuncu Dünya kadınımn gözüyle bakıldıkta hayli ilerlemeler kaydedilmişti ilerı sanayi toplumlarında; bugün Amerika Birleşik Devletleri'nde yuzlerce üniversitede açılan "Kadın Bağımsızugı İncelemeleri" ya da belki dilimizde "Kadınbilim ' diye adlandırılabilecek kürsüler, değerli bilim kişilerinin, toplumbilimcilerin, insanbilımcılerin, budunljilimcilerin, kadının ikincil duruma gelmesinin nedenleri ile bu durumun ortadan kaldırılmasının koşulları konusunda binlerce oğrenciye ışık tutmakta. Kadın Bağımsızlığı Hareketi evlerden, sokaklardan. üniversite kürsulerine çıkmış durumda. Dinlerin, yonetim biçimlerinin standard ahlak anlayışlarının, yazının, bilimlerin kadının konumuna yaptığı katkıyla bu konumla bilimler arasındaki etkileşimleri inceleyen çeşitli bilimsel çalışmalar yapılmakta artık. Gerçekten de büyük aşamaların kaydedıldiğini soylemek gerek. Bugun, bu ülkenin bir aydınıyla konuşurken, ulkemde evlilik öncesi cinsel ilişkide bulunmayı göze alan kızlann, evlenme saati gelip çattığında kızlık zarlannı diktirmek durumunda kaldığından, tıbbi işlemlerinı benim de tam olarak bilmediğim bu işlemden söz ettiğimde, beni dinleyen şaşkınlıktan donakalıyor ve beni soru yağmuruna tutuyordu orneğin. Böyle bir işlemin var olabileceğini ninesinden bıle duymamıştı Amerikan kadını. Ama gene de, Amerika'da da, daha yapılacak çok şey, aşılacak hayli yüksek dağlar vardı. Belki de ilerlemiş ilerlemiş, aşılması en çetin duvarın dibine varmıştı Amerikan kadını. Kadın Bağımsızlığı Hareketi'nin en yaygın anlatımını bulduğu "Bilinç Yükseltme Örgutleri" kadınlann haklarına sahip çıkmasını, dahası erkeklerin eşitlikçi anlayışı benimsemesini sa|lıyordu. ama az önce duşlediğimiz dünyaya kavuşmak için başka alanlarda da sa\aşım \erilmesi gerekiyordu. Kate Millett kahveleri tazeledikten sonra yumuşak yer mınderinin uzerinde bağdaş kurdu. Duşler dunyasından gerçekliğe dönerek şu anda içinde bulunduğumuz Birleşik Devletler'dekı kadın ozgurlüğu hareketinin bugunku durumunu özetlemeye çalıştı. "Bugün, Amerika'da Kadın Bağımsızlığı Hareketi'nin iki kanaldan ilerledigi. iki alanda birden etkinlik gostermek durumunda olduğu söylenebilir. Bir yanda çok büyük. çok etkin bir kadın hareketi var, ülkenin dort bir köşesine, butün eyaletlere. bütün toplumsal sınıflara, işyerlerine, üniversitelere ulaffin bir bilinçlenme, orgutlenme hareketi var. Bu, hlflk düzeyinde korkunç bir örgutlenmeyi getiriyor. Kadınlar, kendi sağlık sorunlan için, ozeliikle de sağlıklı bir şekilde çocuk aldırabilmek için kiinikler açılmasını sağlıyorlar, sorunlu kadınların sığınabileceği 'kadın barınaklan' oluşturuyorlar, kocalarından dayak yiyen kadınlar, aşagılanan kadınlar, bu durumlarını ortadan kaldırmak yolunda savaşım vermek üzere dernekler kuruyorlar. Biliyorsunuz. sizin de gozlemlediğiniz gibi 'Güven Kazanma Derneği', 'Irza Geçmeyi Onleme Derneği','Polisin Kadınlara Kotu Davranmasını Onleme Derneği', 'Kadın Cinselliğini Zevk Aracı Olarak Kullanmayı Engelleme Derneği', 'Kadın Barış Hareketi'... gibi bir yığın orgut var. Korkunç bir orgutlenme var. Kadınlar bilinçlendikçe sorunlanna sahip çıkmayı ogreniyorlar. Ote yanda bir de hukumet düzeyinde yürutülen bir savaşım var. Yani şoyle... Sesimizi çıkarmazsak Eşit Haklar Yasası'nda yapılmasını istediğimiz değişiklik senatodan çıkmayacak orneğin..." ABD kadınlarının, Eşit Haklar Yasası'nda yapılmasını istediği değişiklığin tam metni şo\le: Madde 1: Yasaların tanıdığı hak eşitligi, Birleşik Devletler ya da herhangi bir eyalel tarafından kişinin cinsine göre yokumsanmayacak ve kısıllanmayacaktır. Madde 2: Millel Meclisine, bu maddenin gereklerini uygun \asalarla yürurluğe koyma yetkisi verilecektir. Madde 3:Bu değişiklik, onay tarihinden iki yıl sonra yürurluğe girecektir. Evet, hukumet düzeyinde yurutulen savaşımlardan biri bu. Bu değişiklik, Medeni Haklar Yasası'nda. ataerkil duzeni ayakta tutan birçok başka yasada da değişikliklenn yaDilmasını gerektirecek kuşkusuz. EŞİT HAKLAR YASASl ABD'lı kadınlann en önemli mucadeleteri Eşit Haklar Yasası'nda yapılması istenen değişiklîkler Önerinin özu hak e$itliğinîn,hükumet ve eyaletler taratından kısırlanmasım onlemen. Y ARI>: ABD'de sol ve kadın hareketi 528 66 29526 10 00/412 GALERİLER GALERIİ LEBRİ? 528 66 29526 10 00/412 TİYATROGÖSTERİ IŞIL ÖZIŞIK e 140 22 82 14109 Sohıbtya Restan Scrglsi 17 Anlık 1985 • 13 Ocak 1986 Evtam Câö 16 Açtkhava Apt D 2 4 84 URART ABİDİN DİNO CALEBISI j M B m SANAT GAUMSI AEDPA DESTEK SAJİAT GALERİSİ GÜRDAL DUYAR 1985 YAĞLIBOYA RESİMLERİ 13 Aralık 1985 2 Ocak 1986 Husrev Geteöe Cafl 126 Teşvıkıye Meyöam • 1ST Tel 141 27 11 BÜYÜK USTA GÜNGÖR GÜNER SERAMİK ve F0TD6RAF 10 Aralık 19854 Ocak 1986 Abdı ipeKO Cad 75 Macka /AHAT • Cannes Füm Festıval Frıendlv Persusası Kanaı 1968 M m Onc e 1959 • Oı'eu Neçı Vı l ; e N »efe i 9 ? 9 • Tm Orurn Ap, calvose N M Oavs * 1 Heavef i9öO • A!l T"a J I V Kagemusr>a 1961 • P!»ssesı n La Nutf o*1 Ssr. L ren. FiT.carraıd. 1963 • La Baüaoe <te Naravarna T^ıe Meanıng ( * f f e '984 v Pafis T e *as U r OımanLhç a ı d Ca^pgı Cai An, n e r C^ un ry ali poyrazoglu tiyatrosu Heykel Sergisi 531 Aralık > Pasa 8S 146 ? 81 7 "YUZ" RESMIYLE NURİ İYEM t*B/a rwv "w< gun UMİTYKSAR . . SfiNKTGfiLEKÎSl "AüKohı'dm ÇADOEBOSTAN GÛZEL ŞANATLAH ATÖLYESİ Her yaş için Hesım seramık Kelebekler ve Kuşlar RetJ«S«r|W 14 Anhk • 3 Ocak SALIH ACAR 2 20 Aralık Halis Ustündağ Heiim Sergisi 13 »19 6iruMMnler" Iş Sanat Gatensı Ft Har KM 2 Parmaiıkap Ts 44 20 21 21 Arahk 1985 r 16 Ocak 1986 çalışmaları ZUHAL KÖSELER KARAÇENGEL 16 ArH* 4 Ocak 1960 1965 1967 « i9?C 197' • • • • • 4 1 • a ( j ö Pa>4öaxe *ar ' e • ^ C»T'a; rao^^u' Ha™ Kat ' Nc ? ' 34 BeıOft.l'tmDu »HW 144*33 Bagdat Cad. 256 fd.: 358 87 98 Ntıpttıye Cttt 44/2 Elılrt T«l 16» 19 3i Maltepe Ressamları 21 Anlık 1985 21 Ocak 1986 dört boyut sanat gaterisi 8ACDAT CAD J94/J1 CA0DE305TAK 556 99 78 IstanM Efi (tf€) G 4 Oca» 1985 den ılıöaren Oaşlayacaı'ır Kayıt ve fazla bıigı ıçm IFE yen'uracaaled.liT'esı ~et 143 11 75 151 14 10 Tülay Tura Bortecene 18 Aıahk • 13 Ocak GALERİVEPA • ONıARIM İMERKEZJLtd 4RESIM H,, m a m e T, c La D. lce V' a L AvvPft ufa T ı e C ecı ' Urı Hı mrrıe &' une Bi< * up M A S H T i e G Bet*een Belı*» ce J u r FeHtnı 5 R ma T"ıe D screı Chafm The B urgeoısıe Scarecro* C rversaiıun The Enıqma Oi Cast>ar Pr >fum«, dı Dıınna müzikli güldürü •alı poyrazoglu «ısmet ay »nılgun belgun «alpay izer • • savas dınçel »zerrın sumer »duygu ankara »esın edın • ali poyrazoglu • meri egemen »levent tulek »levent kazak «alı avenk •mehmel akın zültü lıvaneli/esin engın OYUN SAATLERI SALI ÇAHŞ PERS CUMA 21 00 CUMARTESI 15 00 21 00 PAZAR 15 00 18 30 Ttifk Foloğrafc lân kart koleKsıyonıarı dıası IFE ue IFE Fotograf Evı sıana yokusı, Kazaıcı Aqi 66 Beyo^Hı flumcı Caddesı Banata Aqt Kat 2 ^epa Mağazası oslu Osmanbev Her kötü tamir bir cinayettir Maçka Cad. 73/1 Teşvikiye/lstanbul Tel: 146 32 96 • Rerlin Fdm Festıval • Amencan Academy A^ards • Brıtısh Academv Awards ÇAGOAS SINEMA ORNEKLERl KLASIK CAZ POP MÜZIK KOLLEKSİYONU başladık!... taksim sıraselviler 91 es^ı öe\ek n,ı katare sa orm1 Tc 1*6 48 59 BETA VHS BAKlftKOY *.>i 5^0 ı36<b j ^b Ar^ k ' 9 8 ^ Dın l aş Ahbank S , ESENTEPE VıiO .'posıaCaa Oedeman Ticare< Merke/ı 5?' 1* T^ı i ? 2 4 6 0 t i / ? ' A KADIKÖY MftlTEPE ÇEÜKTAŞ SİNEMASI 352 05 40 ORTAKÖV KÜLTÜR MERKEZİ Y6n: Martln Scsnme Türk Resminden Bir Kesit 3 30 Anlık Kuiuiuş Cad 191 ıslanbu 4C4783 GALERI BARAZ çekirdek sanatevi müzlk sergisi dzoyn ŞtŞÜ SANAT MERKEZİ TEBRİK KARTLARI tel 1UC316 kıı ILI S n l a k 2" ' T Tel I4V 4 : 41 OlcaytoCamzeLevent ' ulan rakı ulan namussuz 21,12. 28, 29 Arakk saat 18.00 oavenvöer vait tcıtabevmdcn lArnavutkov) ve sanatevınden alınaDtlır B*30at Caa 429 Suaflıve Tel 358 8882 ^! Rd' i Tf ı 33ÖBJ96/.I İKAHKAHALAR KRALI ' the klng oi conedy" Robert de Nlro Jerry Lewb H ıı oıl Yapım: Sagup Organizasyon K "4 3C T 0 0 1930 ' 2 45 19 30 S3rL Deıçüoyi; "e 161 ' 9 43 •k.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear