22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYFT/4 KÜLTÜR YAŞAM 4 EYLÜL 1984 TELEVIZYON 19.29 19.30 Açılış ve Program Joey Andhawk Dört bölümden oluşan dizinin, bugün yayınlanacak bölümünde, Joey ailenin ikinci oğludur. Neyazık ki Richie adında ağabeyini kaybetmiştir. Babası Harker ile annesi Laura Joey'u da alarak seyahate çıkmak isterler. Ama her nedense Joey pek hevesli değildir. Sonuçta spora çok düşkün olan babası ile birlikte yola çıkarlar. Daha sonra yerli olduğu için arkadaşları arasında küçumsenen ve istenmeyen Redhatvk ile Sukie arasındaki mücadeleyı izleyeceğiz. TRT^NIN IÇINDEN MAHMUT TAU ONGOREN Sıfıra sıfır, elde var sıfır Geçen haftalarda TRT, haklarında tahliye kararı verilenlerin salıverilmelerini, radyoTV haber bültenlerinde yayımlamadığı için efeştirildi. TRT'nin eski hastalığıdır bu. Bugün salıverilenler dün tutuklandıklannda ya da mahkemeye çıkarıldıklarında, onların haberlerini hem de görüntülü olarak verir. Bir de mahkemeierde sanıklar suçlu bulunmasın, TRT hemen bu haberi de yayımlamakta gecikmez. Dahası da var. Dayanın başlangıcında sanıkların suçları da açıklanırdı bir bir. Kimde bu uygulamaya karşı çıkacak güç var ki... Herkesin boynu kıldan ince... Niçin mi? Eğer bu gibi olaylar "/?aöerc(eöen"taşıyorsa, eğer sanıkların ve onlara yöneltilen suçlann önemi çok büyükse, elbette hepsi TRT haber bültenlerinde yer alacaktır. Ama nasıl? TRT sanıkları "teşhir" edecek bir tutuma girmemeli, onları küçültecek davranışlardan kaçınmalı ve habercılikten başka amaç gütmemelidir. TRT habercilikten bir başka amaç güderek bu olayları kamuoyuna duyurmaya kalkarsa, önce meslek kurallan çiğnenmiş otur. Ama çiğnenen diğer ilkelerın yanında meslek kurallarının çiğnenmesi sotda sıfır kalır. Bu gibi olayları propaganda konusu yapmanın henüz "sanık" durumunda olanları "suçlu" diye aşağılamanın, "suçluluklan" mahkeme karan ile kesinleşenlerı bıle "teşhir" eder durumda haber bülteninde göstermenin demokratik uygulamayta bir ilişkisi olamaz. Ama TRT ne yapmaktadır? Yukarda "yapılmaması gerekir" dediğimiz tüm uygulamalara başvurmakta, hatta bununla da yetinmeyip henüz davası görülmekte olan sanıkların tutukluluk dönemlerinde onlar aleyhinde özel yayınlar da düzenleyerek olumsuz bir kaınuoyu oluşturmaya yeltenmektedir. Tutuklu bulunduklan için de sanıkların bu gibi yayınlara yanıt vermeleri mümkün olmuyor. Ister sanık olsun, ister en kötü suçtan ceza giyerek tutuklansın, ıster sade vatandaş diye alçakgönüllü bir yaşam sursün ve ister yetki sahibi bulunsun, hiç kimse ne radyo ve TV yayınından yararlanarak başkalannı suçlayabilir, ne de bu gibi bir kimse suçlandıktan sonra radyo ve tetevizyona çıkarak kendini savunmaktan ve yanıt vermekten yoksun bırakılabilir. Çeşitli deneylerden, uygulamalardan ve ömeklerden sonra, "demofcras/y©A)/z/ageç</diğ/n/n"açıklanmasını izleyengünlerde, TRT'nin hiç olmazsa bu ilkeleri ögrenmiş olması gerekirdi. Geçmiş yıllarda, TRT'nin "teşhir ettiği", kamuoyunun önünde açıkça suçladığı ve savunma hakkı vermediği "sanıklar" en sonunda mahkemeierde "suçsuz" bulunmuşlardır. Ama TRT onların "suçsuzluğu"nu komuoyuna duyurmadı. Yine yıllarca önceki uygulamalarda gördüğümüz gibi, TRT bu gibi beraat kararlarının kimini de çarpıtarak haber bültenlerinde yayımladı. Böylece de "suçsuzluğu" ile beraber "sanıkltğı" da kalkan kişiler yine de kamuoyu onünde mahkum edilmeye çalışıldı. Geçen haftalardaki uygulama TRT'nin bu eski alışkanlıklardan kurtulamadığını gösterdı. Tahliye edilenlerın sahverildiği kamuoyuna duyurulmadı. Oysa onlar aleyhinde ne yayınlar yapılmıştı. Şimdi dönem değıştı. Demokrasiye çok yaklaşıldığından söz ediliyor. Tam zamanı değil mi, TRT'nin de bu yaklaşımdaki katkısını göstermenin? Ama bunu düşünen yok. "Sanık" durumundakilerın hakları, kamuoyunun olaylann gerçek yüzünü öğrenmesı, yansızlık ilkeleri, TRT'nin bağımsızlığı ve radyo ve televizyonun demokrasideki rolü ayaklar altına alınıyor. Son dört beş yıldaki değil, çok daha önceki olumsuz uygulamalardan TRT'nin ders a^ ması gerekirdi. Ne yazık ki, artık salt meslek kurallarının çiğnenerek radyoTV yayımcılfğının solda sıfır kaldığını belirt16 yaşını doldurmadan Milli mekle yetinemeyiz. Şimdi çiğMeclis'in evrak ve tahrirat kale nenen çağdışı bir anlayışın yok mi mübeyyizi olmuştum. Göre etmeye çalıştığı onurlu ve sayvim başkâtip veya müdürlerce gın bir yaşam biçimidir. Yıllaryazılan müsvetteleri temize çekmek, yani bugünkü daktilolann dan beri öğrenilemeyenlerie sıgördüp işi görmekti. Temize çe fıra sıfir, elde var sıfır. Ne yazık! kilecek kâğıt olmayınca boş zamanlarımda bürodan aynlıp doğruca on adım ötedeki Meclis toplantı salonuna giderek görüşmeleri ayakta izlemekten büyük zevk duyardım. Dinleyici locasma çıkan merdivenin dibi benim mekânım olmuştu. Şunu söylemeliyim ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bu görüşmeleri dinlemek benim için bir üniversite bitirmek kadar yararh oltSTANBUL, (UBA) tstanmuştur. Mustafa Kemal'le bir bayram bul Devlet Güzel Sanatlar Galekntlamasında karşılaştıgınızı risi yeni dönem sergi progranu belli oldu. 20.30 Haberler 21.00 Hava Dunımu 21.10 Uykudan Önce 21.20 21.40 Sivas Kongresi Özet TV'de Sinema Bir sabıııı köpüğü gibi lygun Bir Çift (A Firte Pair) / Yönetmerv Francesco Maselli / Oyuncular. Rock Hudson, Claudia Cardinale, Thomas Milian, Leon Askin / 1968 yapımı / 85 dakika. New York'ta yaşayan polis müfettişi Mike Harmon (Rock Hudson), günün birinde Amerika'ya gelen eski bir dostunun kızının yardımına koşmak zorunda kalır. Kız "Claudia Cardinale" Avusturya'da bir mücevher hırsızlıgına kanşmıştır, ancak şimdi pişmanlık duymakta ve mücevherleri yerine koymak istemektedir. Genç ve güzel kızla arasında duygusal bir bağ da oluşan Harmon, onunla birlikte Avusturya'nın yolunu tutar... Rock Hudson ve Claudia Cardinale ilk kez 1966 yılında "Kapalı Gözler" (Blındfold) filminde bir araya geldiler. (Bu film TV'de "Körebe" adıyla gösterilmişti.) Filmin basansı üzerine, iki sanatçı bu kez ttalyan yönetmen Francesco Masettl'nin yönetiminde bir kez daha birlikte oldular. 1930 doğumlu Maselli, 1950 ve 60'larda "Günun KadıBI", "Yunuslar", "Kadınlar ve Ask" gibi fılmleriyle ilgi çekmişti. Hollywood'da çevirdiği bu tek filmde Maselli pek başanlı olamadı. "Kapalı Gözler'Mn reçetesini yinelemeye çalısan, serüvenle gülmeceyi dengeleme çabasındaki film, yine de rahatça izleniyor, ama bir sabun köpüğü gibi hiç iz bırakmıyor. Uzun zamandır ilk kez ekranlara gelecek olan Claudia Cardinale, birbirinden güzel giysileri ve hiç bozulmayan saç tuvaletiyle hayranlannı hoşnut bırakabilir. SEMÎKERDEN Bu ytlki Salzburg Semineri'ne katılanlardan bir gntp, Leopoldskron Sarayı 'nın yemek salonunda: (Soldan) Ünlü opera yoneticisi ve şef Kurt Herbert Adler, Filiz Ali, Güzın Curel, Yıldız Künutku. Salzburg Semînerî'nden Salzburg Festivali'ne FİLtZ ALİ Avusturya'nın Güneybatısında, Alman sınınna çok yakın, dört yanı ormanhk dağlar ve göllerle çevrili, Barok mimarinin anıtlarıyla bezenmiş, Barok ve Rokoko kişiliğini yitirmemek için yaman savaş veren bir sanat kenti Salzburg. tlk çağlarda Keltlerin, Romalılann, daha sonralan Germanilerin geçtiği Bu ortaçağ yerleşim bölgesinı, bugünkü "tiyatro dekoru" güzelliğine kavuşturanlar, Salzburg'a özgü bir kurum olan piskoposPrensler gelenegi. Kentin hem politik hem de dinsel yöneticisi olan bu Prensler, kentin orta yerinde sarp kayalıklar üzerinde yükselen "Festung" kalesi, Dom Katedrali, sayısız Barok Kilise, saraylar, parklar, çeşmeler, alanlar ile Salzburg'a "Kuzeyin Roraası" adının verümesini sağlamışlar. Riccardo Zandonai'nin çok az tanınmış "Francesca da Rimini" operasında başrolü oynayacakken son anda hastalanıyor... Adler, bir hafta gibi kısa bir süre içinde Renata Tebaldi'nin yerini doldurmak zorunda. Operanın Italyan asıllı suflörü, "Bu işin albndan kalkabüecek tek kişi tanı>onım, o da Milano La Scala Operası'nın sopranolanndan Leyla Gencer'dir" diyor. Adler, zaman yitirmeden Gencer'i anyor ve "Francesca da Rimini operasını biliyor musun? Biliyorsan bir hafla sonra San Francisco'da sahneye çıkar mısın?" diyor. Leyla Gencer hiç duraksamadan, "Evet" cevabım veriyor ve derhal San Francisco'ya geliyor. Gencer'in San Francisco Operası'yla yakın ilişkisi işte bu rastlantı olayla başlıyor. Leyla Gencer'in guzelliğini, sahne kişiliğini, artistüğini anlatırken hâlâ gözleri pınl pınl ışıldayan Adler'in kafasım kurcalayan bir soru var. O da Gencer'in başlangıçta bu operayı gerçekten bilip bilmediği. Soruyu daha sonralan Gencer'e yönelttiğinde "Hayır" yamtı aüyor Adler. "Sizinle konuşur konnşmaz gece gündiiz çalışıp öğrendim. "Peki, neden bana biliyonım dedin?" sorusunun yanıtı ise, "Eğer hayır deseydim, beni yine de San Francisco'ya çagırır mıydınız?" oluyor. Adler, meslek yaşamında böyle çalışkan, böyle kolay öğrenen ve böyle manyetik kişilikli ikinci bir şarkıcı tanımadığını söylerken Gencer'in artık bir "legende" yani "efsaoe" olmasını son derece doğal bulduğunu, bu gerçek sanatçının ancak sahnede rolünün etkisi altındayken yasadığını, bu nedenle de plak stüdyolannın soğukluğundan ve iticiliğinden kaçtığını vurguluyor. Bugün Avrupa'da satılan Leyla Gencer plaklarının tümu, oyun sırasında çok kötü koşullarda banda alınmış kopyalar olmakla birlikte, sanatçının kendi kendine yarattıgı müzik dunyasımn paha biçilmez tanıklan oldukla 23.20 Haberler 23.30 Kapanış RADYO TRT I 05.00 Açüış, program ve kısa haberler 05.05 Ezgi kervanı. 05.30 Şarkılar veoyun havalan. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 0*.30 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Günün içinden. 10.00 Arkası yann. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Türlcüler geçidi. 11.25 Çeşhli solotar. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 öğle üzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programlan. 13.00 Haberler. U.15 Saz eserieri.ttM)Bölgesel yayuı ve reklamlar. 14.45 Hukuk ve sorunlanmız 15.00 Kısa haberler. 15.05 ögleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Şarkılar. 16.25 Hafif müzik. 16.40 Türküler ve oyun havalan. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Köyumuz kOylümlU. 17.25 Bölgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk şarkışı. 18.20 Erkekler fasıl heyetinden hicaz faslı. 18.50 Hafif müzik ve reklamlar. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Beraber ve solo şarkılar. 28 J0 Türküler. 20.45 Türkçe sözlü hafif müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Konulann içinden. 21.35 Turk halk müziği dinleyici istekleri. 22.00 Sevilen eserler. 22.30 Solistlerden seçmeler. 23.00Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 üünün haberlerinden ozetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0505.00 Gece yayını. 07.00 Açüış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Turkıller ve oyun havalan 08.00 Sabah ıçın müzik. 09.00 Solistler geçidi. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 Türküler. 10.40 Nobel. 11.00 Küçük koro. 11.30 Türküler. 11.45 Sivas Kongresi özel programı. 12.00 Yurttan sesler kadınlar topluluğu. 12.30 Beraber ve solo şarkılar. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzik. 13.30 Türküler geçidi. 14.00 Şarküar. 14.15 Hafif müzik. 14.30 Yabancı dil öğrenelim. 15.30 Barok müzik. 16.00 Halk müziği dünyamız. 16.20 Arkası yann. 16.40 Şarkılar. 17.00 Saz eserleri. 17.10 Tttrkçe sözlü hafif müzik. 17.30 Çaglar boyunca çoksesli müzik. 18.00 Yurttan sesler. 18.30 Din ve ahiak. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Dünden bugüne tango. 20.30 Yabancı dil öğrenelim. 21J0 Küçük konser. 22.00 Solistlerden birer şarkı. 22.30 Bir roman / Bir yazardan hikâyeler. 22.45 Türkçe sözlü hafif müzik. 23.00 Haberler. 23.15 Solistler geçidi. 23.40 Hafif müzik. 23.55 Çağlar boyu oda müziği. 00.55 Program ve kapanış. 07.00 Açüış ve program. 07.02 Güne baslarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Chuck Mangione'nin Tarantella albümü. 09.30 Barok müzik. 10.00 Caz müzigi. 10.30 Her hafta sizlerle. 11.00 öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Diskotegımizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Caz müaği. 15.00 Müzikli dakikalar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Pop dünyasından. 19.00 Haberler. 19.12 Müzik dünyasından. 20.00 Melodıler geçidi. 20.30 TRT lstanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası. 21.00 Salı konseri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getırdikleri. 23.00 Dort mevsimden. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. Oksijensiz kaltna tehlikesi Salzburg, yaz aylannda dünyanın müzik ve sanat merkezi oluveriyor. Bir yandan Uluslararası Salzburg Festivali, öte yandan yine Uluslararası Yaz Akademisi etkinlikleri, Amerika'dan, Avrupa'mn dört bir yanından, son yülarda ise Uzak ve Yakındoğu'dan akın akın gelen sanatsever turistlerin çokluğu karşısında oksijensiz kalma tehlikesine uğramış sanki. Salzburg'un dikişleri patladı patlayacak yaz aylannda. 1984 yıh ağustos ayında festival ve Yaz Akademisi'ne ek olarak kendi başına bağımsız bir kunıluş olan "Salzburg Seminar in American Studies" de "Opera" konulu Uluslararası bir seminer düzenlemişti. 1947 yıünda Harvard Üniversitesi Mezunlan Derneği tarafından, Avrupa'daki akademik ve bilimsel kuruluşlarla Amerika'nın eş değerli kuruluşları arasında yakın ilişki ve işbirliği saglamak amacıyla ve savaş sonrası yaralan sarmak umuduyla başlatılan "Amerikan Etüdleri, Salzburg Semineri" savaş sırasında Amerikaülann eline geçen, daha sonra asıl sahibi Max Reinhardt'ın varislerinden satın alınan Leopoldskron Sarayı'na yerleşmiş durumda. Bu Barok Sarayı 1736'da Salzburg PiskoposPrensi Leopold kendine yazlık olarak yaptırmış. Sarayın yapay bir gölü bile var. Yüzyılımızın başında Avusturyalı ünlü tiyatro adamı ve Salzburg Festivali kuruculanndan Max Reinhardt tarafından satın alınıp onarılan sarayda, 1947'den bu yana dünyanın kalburilstU sanat ve bilim adamlan kısa süreler için bir araya gelmişler ve her konuda görüş ve fikir alışverişinde bulunmuşlar. nndan, müzikseverler tarafından kapışılıyor. Eski Sadler's Wells, yeni English National Operası'nın uzun yıllar yönetıciliğini yapan Lord Harewood, Salzburg Semineri'nin ikinci Önemli kişisiydi. tngiltere Kraliçesi 2. Hizabethin halasının oğlu olan Lord Harewood, krallık ailesinin tahta en yakın varislerinden olmakla birlikte, aktif olarak operayla ilgilendiği, o da yetmiyormuş gibi bu işten para kazardığı için uzun yıllar ailenin yuz karası olmaktan kurtulamamış. İngilizlere, özellikle Ingiliz soylulanna özgü o son derece tutumlu, kendini açığa vurmayan ince nuktedanlığının gizine varmak, bızim gibi tngilizceyi ikinci dil olarak bilenlerin epey zamanını alıyor. Eğer Lord Harewood'un o çatık kaşh, butün çizgileri aşağıya yönelmiş somurtuk yüzune aldanmadan ağzından çıkan sözlere kulak vermeyi öğrenirseniz, o zaman kasıkiannızı tutmaya hazır olun. OSMANLTDAN BUGUIVE/ VEÜDEDEOĞLL MKMET 16 yaşuıda MecUs memurluğu Hocam, Mustafa Kemai'i gördüğüniizde nasıl bir duygu içindeydiniz? VELÎDEDEOGLUÇok sevinçli ve mutluydum. Mustafa Kemal Pasa üç bes adırada bir, iki yana bakıp, sağ elini kaşına götürerek, selam veriyor ve böylece yol kenanna dizilmiş halkın alkışlanna karşılık veriyordu. Anafartalar Kahramanı, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nin ve Temsilciler Kurulu'nun başkanı olan Mustafa Kemal Paşa'yı, kısacası Yozgat'tan berı kendisini özlediğimiz adamı işte sonunda yakından görmüştüm. Bu karşılasmada beni en çok etkileyen şey, bizim alkışımıza karşılık vermek için başını bizden yana çevirdiği zaman gördüğüm keskin bakışlı çelik mavisi gözleri olmuştu. e TRT III TRTD na atılmaya hazır bir ruh haleti taşıyorduk. Mustafa Kemal Paşa'nın okuldaki kısa konuşması, coşkumuzu daha da biledi. 1920 yılı nisan başında okulumuzda genel sınavlar başlamış ve on beş nisanda tatile girilmişti. Mustafa Kemal Paşa, mart aymda tstanbul'un işgalinden sonra bir kez daha okula gelip, binanın dummunu incelemiş. Ben bunu göremedim.. Meğerse cepheden gelen yarahlan yatırmak için okulun bir bölümünü ayırmışlar. Zaten okul Ankara Numune Hastanesi'nin karşısında, şimdi Hacettepe Üniversitesi'nin bulundugu yerde idi. Mecliste mübeyyizlik Hocam, kısa bir süre sonra kunılan Mecliste mernur olarak BULMACA Bu ise çok sevinmekle birlikte, "Sınıf arkadaşlarımdan altısı Kuvayı Milliyeye vazıldı, yaşım on sekizden kiıçiık diye beni almadılar, memur alıriar mı?" diye duraksadım. ŞerafetÜn Ağabeyim, "Şimdi fevkalede bir dnrum botunduğnnn, yaşım kiicük olmakla birlikte Sultani Mektebinin on birinci sınıf öğrencisi oldugumu, memurtnk için yaşa bakılmayacağını" bildirdi. Millet Meclisi'nde çalışmak, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlannı uzun süre çok yakından görmek tarihsel bir fırsattı. Gittik. Bana yanm sayfa kadar yazı yazdırdılar. Evrak Kalemi Müdür Yardımcısı Teyfik Bey bu kâğıdı aldı. Meclis Başkâtibi Recep Bey'e (1946'da başbakan olan Recep Peker) götürdü. Az Istanbul Devlet Güzel Sanatlar Galerisi 198485 programı belli oldu • Mustafa Kemal Paşa okulumuza geliyor Paşa'nın Ankara'ya gelişinden birkaç gün sonra bir sabah okulumuzda bir haber yayıldı: Mustafa Kemal Paşa o gün bizim okulu ziyaret edecekmiş. O andaki sevinç ve coşkumuzu anlatmaya gücüm yetmez. Okula geldiğimiz zaman yanında bulunanlardan sadeceokulumuza da ha önce de gelmiş olduğu içinAnkara Defterdan ve Vali Vekili sakallı ve gözlüklü Yahya Galip Bey'i tanıyordum. Okulun alt kat holünde lise kısmı öğrencilerini topladılar. Bütün müdür ve öğretmenlerimiz de oradaydı. Mustafa Kemal Paşa geldikten az sonra biz öğrenciler disiplini bozarak O'nun etrafında genişçe bir yanm halka oluşturduk. Kendisinin bundan memnun olduğu anlaşılıyordu. O gün Osmanlı Devleü'nin "tstiklal Giinü" olarak kabul edilen 620. yıldönümü olan 30 Aralık 1919 tarihine rastlıyordu. Atatürk, kısa bir konuşma yaptı. O zaman beüeğimde yer eden konuşmanın metnini o gider gitmez defterime not etmiştim. Sayın Hocam, Milli Mıicadele Anılannız'da yazdınız ama, "Cumhuriyet" okurlan için o yülarda Ulusal Kurtuluş Savaşı'na karşı bakış açınız, duydugunuz heyecan neydi, bir kez daha anlatır mısınız? 1 Kültur Bakanlığı'na bağlı olan Devlet Guzel Sanatlar Galerisi'nde eylül, ekim ayında Çağdaş, lspanya Resim sergisi ve Halil Dtkmen'i anma sergisi yer alacak. Galeride 1985 yılı mayıs ayına kadar yer alacak sergiler şunlar: Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Bölümü Sergisi (kasım), tsmail Altınok Resim Sergisi (aralık), Polonya Çağdaş Resim Sergisi (ocak), Polonya Çağdaş Grafık Sergisi (ocak), Viking Baskı Resim Yanşması Sergisi (şubat), Asım tşler ResimGravür Sergisi (şubat), İlbami Atalay Resim Sergisi (mart), Zafer Dervenl Resim Sergisi (mart), Kenan Özbd Resim Sergisi (nisan), Şakir AJtseld Heykel Sergisi (mayıs), Pınar Süt Çocuk Resimleri Yanşması Sergisi (mayıs), lstanbul Festivali Sergisi ise haziran ayı içinde acılacak. Kurt Herbert Adler ve Leyla Gencer anıları Bu yılki seminere katılanlar arasında "Opera" konusundaki uzmanlıklanyla tanınmış dünyaca ünlü iki önemli kişi vardı. Bunlardan birincisi olan Kurt Herbert Adkr'in konumu çok Uginçti. Çünkü bugün 80 yaşında olan Adler, opera yoneticisi ve orkestra şefliği yaşamma 20 yaşındayken Max Reinhardt'ın tiyatrosunda ilk adımını atmıştı. 1936 Salzburg Festivali'nde Toscaniıi'nin asistanlığuıı yapan Adler, Viyana Volksoper'de, AJmanya, Italya ve Çekoslovakya'da kariyerini geliştirirken 2. Dünya Savaşı patlak vermiş ve 1938'de Amerika'ya göçmek zonında kalmıştı. 1943'te San Francisco Operası'na orkestra ve koro şefı olarak giren Adler, 1949'da operanın yoneticiliğine getirihniş ve bu görevi 29 yü sürdürmüştü. Adler'in Türk sopranosu Leyla Gencer'le ılgili bazı anıları var. 1950'li yıllann sonuna do|ru Renata Tebaldi, San Francisco Operasf nda sahneye konan SOLDAN SAĞA 1/ Eti için avlanan göcebe bir kuş. 2/ Ekonomik alanda kendi kendine yeterli olmaya yönelen bir ülkenin rejimi... Eski Mısır'da bir tann. 3/ Giysilerin kol, yaka, etek kenarlanna dikilen şerit ya da kaytan... Halı ya da kilim dokunan tezgâh. 4/ Kadınlann takındıklan süs ignesi... Erkek keçi. 5/ Oda içinde yıkanmak için aynlmış küçük yer. 6/ Bin metrenin kısa yazılışı... Cam kaplann içinde ya da hastahk sırasında dilde meydana gelen kir... Aktüıyumun simgesi. 7/ Judo ve karatede hareketleri çabuklaşunnak için yapılan bir dizi egzersize verilen ad... Temiz, pak. 8/ Aylak... Hayvanın bir yanındaki yük. 9/ Bir fakülteden lisans diploması almış kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Ardıçkuşunun bir türü. 2/ Güzel koku... Bir renk. 3/ Akdeniz ve Ege'de yasayan lezzetli bir balık... içine sulu şeyler konulan kap. 4/ Bir akademik unvanın kısa yazıhşı... Es kiden kullanılan tepesi yuvarlak ve dilimli çuha başlık. 5/ Hararet... Bir nota... Genislik. 6/ Sigorta şirketleri ya da kooperatiflerde masraflar çıktıktan ve ihtiyatlar aynldıktan sonra ortaklara ödenen fazlahk. 7/ Hile... Gelecek. 8/ Asya'da bir ülke... Eskıden tstanbul'da Köprü ile Adalar arasında denız taşunacıhğım üstIenen isletme. 9/ Tunınçgüler. tLK TBMM BtNASI 23 Nisan 1920 günü açılan ilk Türkiye Buyük Millet Meclisi binası yukarda görülüyor. Hıfzı Veidet Velıdedeoğlu, henüz 16 yaşında bir lise oğrencisiyken Meclis'in açüışmdan 5 Ekim 1920'ye kadar burada çalışacaktır. göreve başlıyorsunuz sanınm? VELİDEDEOGLUAnkara Erkek Öğretmen Okulu'nda biyoloji öğretmeni olan amca oğlum Halil Şerafettin, bizim sınavlann bitiminden birkaç gün sonra, yani 21 Nisan 1920 sabahı bizim okula gelerek beni buldu. "Hıfzı, biz öğretmenler yeni açılacak Millet Meclisi'nde memur ve zabıt kâtibi olarak bütün okul tatili boyunca çalışacağız. Mustafa Kemal Paşa böyle istemiş Meclis Başkâtipi Recep Bey adında bir erkânıharp zabiti. Bizleri çağırdı. 'Yazısı ve imlası düzgiın, şayanı itimat kimseler tanıyorsanu getirin; daha memura ibtiyacımız var' dedi. 'Senin >azın güzeldir. Haydi gidelim' onerisinde bulundu. sonra Tevfik Bey çıktı. Recep Bey'in bizi odasında beklediğini söyledi. Başkâtip Recep Bey, Şerafettin ağabeyime dönerek memnunluğunu bildirdikten sonra, bana, "Aferin küçük, çok okunaklı ve gttzei yazın var, seni mübeyyizliğe (müsvetteleri temize 'beyaza' çekme görevine) tayin ertim" dedi. "Bana çocuk muamelesi yapıyor" diye içimden kızdımsa da memur atandığıma sevindim. yazmışunu bir kez... VELİDEDEOGLUEvet, o yılın Ramazan Bayramı haziran ayına rastlanuşü. Memurlar toplu halde Reis Paşa'ya bayram kutlamasına gidecekti. Boş olan toplantı salonundan geçerek, binanın öteki ucunda bulunan Reis Paşa'nın odasına girdik. Başkâtip Recep Bey bütun memurlan birer birer tamtıyordu. Sua bana gelince, "Evrak miibeyjizi Hıfzı Efendi. Yazısı çok düzgündür" diyerek tanıttı. Reis Paşa, benim de elimi sıktıktan sonra, "Teşekkür ederim, memnun oldum" dedi. Çağdaş Bale ilk gösterisini 15 sunuyor İSTANBUL, (UBA) İstanbul Belediye Konservatuvan bünyesinde çalışmalannı sürdüren Çağdaş Bale Topluluğu sekizinci yıhna girdi. Topluluk yeni dönem gösterilerine 15 eylülde başlayacak. Yeni gösteri döneminin eserleri arasında, Adolf Adam'ın "Giselle" balesi, Verdi'nin "Dört Mevsim Bale Müziği" ile çeşitlemeler bulunuyor. Sezonun ilk gösterisi 15 eylül günü lstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde yapılacak. Gösteri programında ayrıca Levent Akaylı'nm dansçılarla yaptığı çalışmalardan oluşan fotoğraf sergisi yer ahyor. Okulun bir böltimü yaralılara aynlıyor VELİDEDEOGLUO gün lerin Ankara'sında Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın coşkusu her yanı sarmıştı. Biz "mektepKler"de ruhlanmız kurulmuş çelik zemberek gibi gergin, aynı savaş azmi içinde her an fırlayıp düşma Bir üniversite bitirmek kadar yararh iş Meclisteki bu ilk kısa süreli memurlugunuzda neler vapıyordunuz? VELİDEDEOCLUHenüz SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear