25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 EYLÜL 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 Yitip giden iyimserlîk QRHAN PAMUK Edebiyat tarihinin tuhaf olgularından biri de, iyimser yazarlarm, rahat bir maddi hayat sürmüş, hali vakti yerinde yazarlar arasından değil de, yoksulluk, parasızlık ve felaketlerle savaşmış yazarlar arasından daha çok çıkmasıdır. lyimserliğin, adını andığım bu kötülüklerle savaşmak için gerekli araçlardan biri olduğu düşünüldüğünde kolaylıkla anlaşılabilir bir olgudur bu. Daha ilgi çekici olabilecek şey ise felaket ve yoksulluklarla boğuşan yazann bu iyimserliği tıereden bulduğu, onu hangi araçlarla, nasıl koruduğudur. di kaynaklanna tutkuyla bağlandığı için Orhan Kemal kendisini suçlar. Oğluna, terbiyesiz çocuklarla oynamamasım, sokaklarda dolaşmamasını, kufretmemesini öğütleyen eski bir bakanın, büyük bir memurun oğludur o; yetiştiği evde, fabrikalarda çalışmak, serserilik etmek, mahalle aşklanna ya da futbola kapılmak küçultUcü bir suçtur. Roman ve hikâye yazmanın da bu tür suçlardan biri olduğunu söylemeye gerek yok. llginç olan şey ise Orhan Kemal'in tuhaf bir teslimiyetle, bütün hayatı boyunca b\ı svçlamaya hak verir gibi gozükmesidir.Onun serserileri ve avareleri çok sevdiği ve etkilendiği Gorld'nin, tstrati'nin aylakları gibi var olan maddi dünyadan başka dünyalar ararlar, ama onlar gibi yeni bir ruhsal ve düşünsel dünya aramaya kalkışmazlar hiç. Uzaklaşmak istedikleri o ciddi adamlann, memurlann dünyasının yargılarıyla kendilerini suçlamaya hazır gibidirler. Belki de bu yüzden Orhan Kemal, otobiyografık roman dizisinin basına, kendisinden çok, karşı çıkmak istediği dünya görüşünü yansıtan o "kttçiik adam" notunu koyar. Bu irkiltici notu, birkaç yıl öncefilmiçekilen ve Türkçede yayımlanan Hans Fallada'nın ünlü romanının adından ödünç almıştır. Bir edebiyatçınm kitaplannın dışına çıkıp, kendisini ve otobiyografık 1914'TES 1974'E 15 Eylül 1914 günü doğan Orhan Kemal, kahramanını bu kadar hor gör1950'lerin başında "edebiyat dunyasma" yakın olmak için geldiği mesine çok sık tanık olmayız. htanbul'dan öldüğü 1974 yıhna kadar pek ender ayrıldı. Azdı O1 nun kadar İstanbul'u seven. (Fotoğraf: ARA GVLER) Otobiyografik kitaplarını, ğal ve kendiliğinden iyimserliğin birlikte yenen yemeklerin, mamektuplannı okurken Orhan başka süreçler sonunda sağlan halle aşklannın, aylakhk ve avaKemal'in derinden derine babadığını düşunüyorum. reliğin tatlı dünyasıdır bu. Orsıyla özdeşleştirdiği bu suçluluk han Kemal ilk hikâye ve romanduygusuyla boğuştuğunu düşünBaba Evi'nı, Avart Yıllar'ı, lannda iyimserliği, aydınhğı ekdüm hep. "Baba Evi"nde, ba"Ekmek Kavgası" ve "Sarhoş mek kavgası verilen o karanhk bası sürgüne gidince futbola ve lar"daki ilk hikâyeleri yeniden dünyadan dönüp dönüp, iktisat aylaklığa kavuştuğu için sevindiokurken Orhan Kemal'in göz dışı diyebileceğim bu mutlu dün ğinı yazar. Mektuplannda babalem yapan bakışlannın iki tür ol yaya sığınmakla bulur. Bunun sınm kıskançlık yüzünden parti gu arasında gidip geldiğini görti bir romancının kitaplarındaki kurduğunu söyler. Mucadele etyorum. Bir yanda, doğalcı bir karanhğı yenmek için bulduğu tiği bu suçluluk duygusu Tonio yazarın eline düşmese büe, oku bir yazar hilesi olmadığını söyKröger'in sanatçı olma suçuna yucuya kolaylıkla karamsarhk lemeye gerek yok. Otobiyograbenzer belki, ama hayatın her fık romanlarını okuduğunuzda taşıyabilecek "ekmek kavgası" yanına yayıldığı için ondan daha geniştir. Mektuplanndan, yalnız geçim sıkıntısı çektiği için değil, toplumun ona hak ettiği Orhan Kemal ilk hikâye ve yeri vermediğini düşündüğü için romanlannda iyimserliği, aydınhğı, de kahrolduğunu sezersiniz. ekmek kavgası verilen o karanhk Sanki babası ve hâkim ideolojiyle birlikte Orhan Kemal de kendünyadan dönüp dönüp, iktisat dışı dini suçlamaktadır. Fotoğrafladiyebileceğim mutlu dünyaya rında onu o kadar alçakgönüllü ve cana yakın gösteren şeyin bu sığınmakla bulur. Kaynağını suçluluk duygusu olduğunu dükitaplardan değil de yaşamdan alan şunüyorum ben. İyimserliği gibu iyimserliğin kazjanılmış olduğunu bi alçakgönüllüğü de kazamlmıştır. düşunüyorum. gözlemleri vardır. Kapitalizmin yeni yeni yerleştiği yoksul bir ülkenin ağır çalışma ve hayat koşullan; yoksulluklar, hastaüklar, işsizlikler; 1940'lar Adana'sında köylü kökenli işçilerin, küçük memurlann, patronlarm oluşturduğu yaşanması zor bir ekmek kavgası dünyası. öte yanda ise, Orhan Kemal'in afüatmaktan daha çok zevk aldığını okurken sezeceğiniz, ekmek kavgası dışındaki dunya yerleştirilmiştir. Dostluklarm, kuçük aile mutluluklannın, kardeşliğin, Orhan Kemal'in yalnız romanlanndakı değil, kendi hayatındaki iyimserliği de ekmek kavgasının ortasma yerleştirdiği bu adacıklara sığınmakla ayakta tutabildiğini görürsunüz. Kaynağını kitaplardan değil yaşamdan alan bu iyimserliğin kazanılmış olduğunu düşunüyorum. Küçültücü görülen bir suç Ama bedelleri de vardır bu iyimserliğin. İyimserliğinin mad Ooğıımunun 70. yrldönümünde Orhan Kemal GORDUK KONUgTUK Ancak bir iki nesil konu üzerinde düşünürse iyi bir karikaîür ortaya çıkar. İyi bir karikatürün düşünme süresi benden önceki insanların düşüncesini de kapsar. 5T*** \ Yaşayarak kazanılan iyimserliğin iyi örnekleri Modern Türk edebiyatında dinsel kökenli hikâye roman geleneği gelişmediği için, iyimserlik teorik kaynağını çoğunlukla siyasal ideolojilerden alır. Karamsarlığı okuyucusunun ve kendisinin ahlakçılığıyla bağdaştıramayan Türk yazan, maddi dünyada kanıtlarını bulamadığı zaman, bu siyasi iyimserliği kitaplarına simgeler, alegorileT aracıhğıyla sokuşturmaya çahşır. Kitapların dokusuna bir türlü sindiremediğimiz, o durup durup açan çiçeklerin, bahar tomurcuklanmn, roman sonlannda doğan çocuklann, söken şafaklann ve inanılmayacak başkaldınlann kaynağı budur sanıyorum. Kitaptaki dünyanın değil de yazarın iyimserliğini bize duyuran bu tür öğrenilmiş, kurarnsal iyimserliğin karşısında, daha seyrek rastlanan ve daha değerli ve inandıncı bulduğum bir başka iyimserlik türü olduğunu düşunüyofum. öğrenilerek değil, yaşayarak kazanılan bu tür iyimserliğin iyi örneklerini Orhan KemaTin ilk hikâye ve romanlannda bulmak mümkün. Tan Oral "rıldız karikaiıircıı derri olııvor. /$ herkesin vapahileceği noktava geldi" divor. (Fotoğral \1EHVL1 AKII) "Mizah ile grafiğin mutlu izdivacından karikatür doğdu" Tan Oral: İyi karikatür 100 yılda çizilir Gazetemizin çizerlerinden Tan Oral yaklaşık 30 yıldan ben düşttncelerini çizerek anlatıyor. Usta karikatürcüden bu hafta, kendisini ve fikirlerini çizgiyle değil, sözle anlatmasını istedik. Tan Oral.. seninle konnşmaya işin basından başlamak istiyorum. Dünyada ve Türkiye'de ilk karikatür ne zaman çirilmiş, biliyor musun? İlk karikatür herhalde ikinci karikatürden önce çizilmiştir.. Şaka bir yana Türkiye için söyleyebilirim. tlk karikatür 187O'te Diyojen dergisinde yayınlandı deniyor. Eşek kulaklı bir adamm karikatürü.. Dünyada ne zaman başladıgı bilinmiyor mu? Orası pek belh' değil.. Mizah ve grafik olayının birleşmesi ile başhyor karikatür.. lkisinin mutlu bulu^ması ve bu aşk izdivacırun nur topu gibi çocuğu.. Bu iş mağaralarda başladı deniyor, ama bence rönesans döneminde başhyor. O zamanın ünlü ressamlanmn karikatürle de uğTaştığını biliyonız. Buna göre epey geç başlamış bir sanat oluyor.. Fakat son yıllarda müthiş bir önem kazandı. Neye baghyorsun bunu? Rönesansta ortaya çıküğmı söyledim. Insanoğlunun üçyüz yühk ortaçağ karanlık dönemi sonunda aydınlanması ile ortaya cıkıyoT. Baskının olduğu dönemlerde mizah ve karikatür de yok.. Belalı bir iş çünkü.. Mizah ashnda Ortaçağ'da da var, ama isimsiz mizah var. Adam taslayıp, kacıyor. Rönesansta ilk defa mizahu patlama oluyor. Eserin altı imzalaruyor... Baskı tekniklerinin gelişmesi ile yayıhyor. Karikatür o tarihlerde politikaya giriyor ve gazetelerde politik mücadelenin bir araa olarak kullanılıyor. Bu Türkiye'de de böyle. Yani baskı dönemlerinden sonra karikatürde patlama oluyor. Bilinen şeyler ama örnek vereyim: İkinci Meşrutiyetten sonra bir gün içinde otuzbeş mizah dergisi birden çıkıyor. otuz tane doldurunım. Tabii benim kafam olaylara ister istemez çizgi ile baktığı için ben çizgiler çiziyonım kâğıda.. Bunlar benim notlanm oluyor. Bazılan sonradan karikatüre dönüşüyor. Bu notian tam bir karikatüre dönüştürmek yani çizmek ne kadar zamanını alıyor ? Genellikle yapmak istediğimi bir kerede çizmek isterim. Ama bu her zaman olmuyor.. Çizmek için de bir zaman ayırmak gerekiyor. Ne kadar zaman alıyor? Bana bunu sordular... "Ne kadar zamanda cizersin" diye.. Yüz senede yapüabileceğini söyledim. Ancak bir iki nesil bir konu üzerinde dtlşünürse iyi bir karikatür ortaya çıkar. tyi bir karikatürün düşünme süresi benden önceki insanların düşüncesini de kapsar. Benim düşündüklerim de başkalanna yansıyacaktır mutlaka.. "Koşaksızım" Tan, eski knşak Ue yeni kuşak karikatüristler arasında bir sürtüşme var deniyor. Yani sirin jenerasyonunuz ile gırgırcılar arasında.. Nedir bu sürtüşme.? Ben maalesef jenerasyonsuzum. Çok isterdim bir jenerasyona girmeyi.. Benden önceküer bir kuşak hareketi ile ortaya çıktılar. Dayaruşmalan, çizgileri, sanat anlayışlan ile ortakhk gösterdüer. Yaşlan da birbirine yakındı. Bunlara "5(H»0 kuşagı" derleî. Daha önce çıktılar ama altın devirlerini o tarihlerde yaşadılar. Hepsi şu anda aktif olarak çalışıyorlar. Altmışyetmiş arasmda yeni karikatürcü olarak bir ben, bir de Meray Ülgen diye bir arkadaşım var. Yeni kuşak hareketi ise 1970'den sonra başlıyor. Onlar da "70 kuşağı" diye isimlendirildi. Biz arada kaldık. Yani kuşaksızım. Hiç kimse ile de ciddi bir sürtüşmem yok. O zaman sürtüşme 5060 kuşagı ile 70 kuşağı arasında mı? Keşke olsaydı.. Ben 70 kuşağımn sürtüşmeye gkmesini bekledim.. olmadı. Senin sözünü ettiğin Gırgır olayı çok farklı.. Aslında 70 kuşağı, 5060 kuşağımn devamıdır. Fazla bir farkları yok.. Gırgır, bu hareket içinde apayn bir dal.. bir çatal.. Farklı bir mizah anlayışı var.. Fakat eski mizah dergileri yaşamadı, bunlar yaşıyor.. Hem de yiiksek Üraj alıyorlar. Tirajlan ne olursa olsun mizahın özel dergilerde yayınlanması olayı bitmek üzere.. Ben mizah dergisinde çalışmayan ilk karikatürcüyüm. Benden sonra çok var.. Hiçbir mizah dergisinde çalışmadım. Mizahı uzmanlık aianı olan dergilerden çıkanp yaşamın tüm kesimlerine yaymak gerekli.. Zaten öyle de oldu. Bilim dergisinden, politik dergilere, kartpostallara, sokak afişlerine kadar yayılmış durumda. "Aydınhk gerçekçilik" Aslında, ilk hikâyelerini yayımladığı 1940'lann ortalarında 30 yaşlanndaki Orhan Kemal'in kötümser olmak için elinde yeterince gerekçe vardır: Hapisten yeni çıkmıştır, siyasal suçlu olduğu için iş bulamaz, bulabildiği işler ağırdır, kansı ve çocuklarının geçimini sağlamak için bunlann birkaçma birden girmek zorundadır, sürgüne yollanmak istenir, Demokrat Parti iktidara gelince de kâtiplik yaptığı derneklerdeki işlerine son verilir. Belki, hepsinden daha ağın "yiiksek bir memur"un geçim sıkıntısı çeken, sınıf düşmüş oğlu olmaktır. Bütün bunlara karşm, sonralan, "aydmkk gerçekçilik" diye adlandıracağı iyimserliğinin en iyi örneklerini, Orhan Kemal, bu yıllarda verir. İlk roman ve hikâyelerindeki, içten saf yürekli iyimserliğe, yalın dengeye ve rahatlığa daha sonraki eşerlerinde, "Bereketli Topraklar Üzerinde" dışında pek az erisecektir. Bu aydınlık bakışın Nazım Hikmet'le üç buçuk yılda öğrenildiği düşünülebilinir belki, ama ben bu do "Sebep gerekli.. w Sen kaç yıldır çiziyorson? Ellialtı'da başladım. Lise sonda bckliyordum. Ders çalışma Edebiyat çevresinin umut kırıcı dttşmanhkları 1950 yıhnda "edebiyat dünyasj" denilen şeyin daha yakımnda olmak için Adana'dan tstanbul'a geldiğinde Orhan Kemal'in elinde yayımlanıp ilgi görmüş iki kitapla bu iyimserlik vardır. Ününü pekiştiren "Murtaza", "Bereketli Topraklar Üzerinde", "Avare YıUar" gibi kitaplanm hemen bu yıllarda yazar. 60'lardan sonra yazdığı kitaplarda ise bu ilk kitapların iyimserliğini ve gerçekçiliğini bulamıyorum ben. tstanbul'a geldikten 8 yıl sonra Orhan Kemal, Fıkret Otyam'a, "Esat Mahmut, Kerime Nadir vesairenin tarzı şeyler" kaleme ?ldığını yazar. Sonraki kitaplannda, "Bereketli Topraklar Üzerinde" nin başanh gerçekçiliğinin ve dengeli biçiminin izlerini bulamayışımızın temel nedeni belki budur. Kitaplarının fazla satmaması hâlâ geçim sıkıntısı çeken OThan Kemal'i çok ve çabuk yazmaya itmiştir. Ama bunun bir başka nedeni daha olduğunu sanıyorum. MLizahı, uzmanlık alanı olan dergilerden çıkarıp yaşamın tüm kesimlerine yaymak gerekli... "Yddtz karikatürcü devri bitiyor" Tan Oral, karikatür bugün nereye geldi ve nereye gidiyor? Karikatür son noktasma alaştı deniyor. Nedir bu son nokta? Karikatür artık uzmanlık olmaktan yavaş yavaş çıkıyor. Steinberg diye bir karikatürcü çıktı.. Benim inancıma göre karikatürü aşılamayacak bir noktaya getirdi. Artık daha başka bir şey yapılamaz, sanıyorum. Herkesin rahatlıkla yapabileceği, çizebileceği.. yıldız karikatürcü fikrinin öldurüldüğü yer.. tnsana "ben de yapabilirim" dedirten bir yumuşakhğa doğru gidiyor. tş herkesin yapabileceği noktaya geldi. Ben bunu çok güzel buluyorum.. Senin en çok sevdigin karikatürcü kim ? En zor anlaştığım kİşiyi söyleyebilirim. Tabii kendim.. Lafı hiç dolaştırmamak laam.. Kendi karikatürümü bir türlü beğendiremiyorum kendime.. Tanıyıp izlediğim bütün karikaturisüeri de seviyorum. Bunu harcıalem bir laf olarak kabul etme.. Gerçekten bu uğraştan helak olduklan için hepsini seviyorum. Neresi orası işte ? VİDEO KULUPLERİNDE NE VAR NE YOK? Lady Vanishes / Yönetmen: Anthony Page / Oyuncular: Angela Lansbury, £/liot Gould, Cybille Shepperd, Herbert Lom, Arthur Lowe, lan Carmichael / 1984 yapımı. 2. Dünya Savaşı'nın başlamak üzere olduğu günlerde, Almanya'da tatil yapan bir tngiliz turist gnıbu... Dönüş yolculuğu için bindikleri trende başlarına gelen olaylar, orta yaşh bir Ingiliz kadınının göz göre göre ortadan kayboluşu, olayın tek tanığı olan genç bir kadın ve onun uyarısıyla harekete geçen bir genç adamm çabalan, SS subaylanyla Gestapb görevlilerinin çabalarına karşın treni işleterek sının geçmeyi basaran bir avuç insan... Ilgiyle izlenen bu casusluk filminin en büyük eksikliği, dayandığı olaylann yer yer inandıncıhktan uzaklaşması. (Akademi VideoNişantaşı) The Sellottt / Yönetmen: Peter Collinson / Oyuncular: Richard Widmark, Oliver Reed, Gayle Hunnicut, Vladek Sheybal, Peter Frye, Ori Levy, Assaf Dayan / 1983 yapımı / 95 dakika. Kudüs. tsraü başkentinde ABD, Sovyet ve tsraü ajanlan cirit atıyorlar. Kendini emekliye ayırmış ama farkında olmaksızın denetim altında tutulan ajanlar, gözden çıkanlan gizli servis görevlileri, avnı ülkenin haberalma örgütü bünyesinde dönen akıl almaz oyunlar, dev güçlerin gerektiğinde birbirlerinden hiçbir şey gizlemediklerini ortaya koyan entrikalar... Bütün bunlardan hoşlamyorsanız, biraz yaşlanmış oyuncu kadrosuna karşın bu casusluk filmini ilgiyle izleyebilirsiniz. Sonuna kadar ne olup bittiğine tam olarak akıl erdiremeseniz bile. (REKS VİDEOKaragümrük) kolay unutulur türden değil. Orta kuşağm iyi anımsadığı, ancak gençlerin pek bilmedikleri, mutlaka görülmesi gereken bir başyapıt. (Akademi Video Nişantaşı) mak için karikatür çahşmaya başladım. Hoşuma gitti. Devam ettim.. Karikatnre yardıma olacak bir daida.. resim, grafik gibi egitim gördiin mü? Hayır.. Zaten karikatünln özel bir eğitimi olacağına da inanmıyorum. Belki karikatür üzerine ban bilgiler öğretilebilir, ama çizmek ayn bir iş.. Şiire benzer.. öğretilemez.. O zaman yetenek mi gerekiyor sadece? Scbep gerekli.. yani insanın karikatür çizmekten başka çaresi olmamalı.. müthiş öflcelenmiş.. canı yanmış.. canı sıkılmış olmah.. Işte bu sırada hiçbir şey yapamıyorsa karikatür yapabüir.. tyi karikatürün de böyle yapılacagına inanıyonım. Başka bir iş yapabiliyorsa niye karikatür yapsın? Çok zor bir iş olmalı.. hele senin gibi her gün çizmek.. Zorluğu.. her iş gibi.. her işin zorluğu kadar.. daha fazla değil.. Bir karikatürtin »erttveni Bir karikatürü nasıl hazırlarsın? Anlatır mısın? Bir tek yolu yok. Genel macerasını anlatmaya çauşayım. Hepimiz için can sıkıcı bir sürü olayın içinden geçiyoruz. Bir tepki.. bir eleşüri duygusu doğuyor.. Düzeltemeyeceğin olaylarla dalga geçmek istiyorsun o öfkeyi dengelemek için.. Ben bunlan notluyonım, sakhyorum. Yazarak nu, çizerek mi not alırsut? Çizerek ama karikatür çizerek değil.. her insan telefonla konuşurken, başkalan ile konuşurken önünde kâğıt kalem varsa abuksabuk şeyler çizer veya yazar.. tşte ben o kağıtlardan günde yirmi Karikatürün fiyatı Karikatüriin befli bir fiyaü var nu bugün? Örnegin sen kaç para alıyorsun çizdiklerinden? Benim başladığım yıllarda bir fiyat kavrarm yoktu. Ben kendi adıma epey uğraştım. önce çok ayıpladılar.. Sonra atlattılar.. Sonra istemeye istemeye vermeye başladılar.. Sonra hak verdiler ve bir şey söylesem inanmazsın.. bugün artık bir yerden karikatür istedikleri zaman para lafı geçiyor. Az veya çok geçiyor. Yine de belli bir fiyatı yok.. Arztalep belirliyor. Memnun musun kazanç durumundan? Niye memnun olayım ki.. Kulaklanna gider diye söylüyorum. Memnun değilim.. Ama laf aramızda çok şükür.. (Yağmurda Şarkı) / Yönetmen: Gene Kelly ve Stanley Donen / Oyuncular: Gene Kelly, Debbie Reynolds, Donald O'Connor, Millard Mitchell, Jean Hagen, Cyd Chahsse, Rita Moreno, Dougles Fowley / 1952 yapımı / 102 dakika. Singİng in the rain Nazilerin yükseliş yıllannda (1930'larda) zengin bir sanayi imparatorluğuna sahip olan ailenin çözülüş öyküsü. Renkler, çevTe düzeni, yönetim, oyunculuk, Visconü'nin kristal bardaklan seçerken bile gerçekliğe uygun davranma kaygısı, ne yazık Sessiz sinemadan sesliye yeni ye ki ülkemizde bir türlü gösterileni geçildiği yıllarda kötü sesi yü meyen bu filmi çok başarılı kılızünden ünunü yitirme tehlikesiy yor. Filmdeki ailenin Krupp'larle karşı karşıya kalan ünlü yüdız, la benzeştiği söylendi ve söylenefılmlerde birlikte oynadığı aktör bilir. Şurası gerçek ki, bir dergiarkadaşı, ünlü yıldıza giızel se de kendisiyle yapılan konuşma sini veren genç kızla aktör ara sırasında karşılaştığı: "ttalyan sında gelisen sevgi ve yıldızın kıs olduğunuz halde neden bu filmi, kançlığı... Müzikal fılmlerin en faşizmi yaşadığiBiz anayurdugözde olduğu dö'nemde iki usta nuzda çevirmediniz?" sorusuna tarafından çevrilen bufilmyu verdiği yanıt, ünlü yönetmenin karda özetlediğimiz konusu öte filme ve ele aldığı konuya bakış sinde, asıl danslanyla önem ta açısını verme yönunden eşsiz. şıyor. Gene Kelly, Donaid O' "Ben bir dram çevirmek istediConnor gibi bu işin ustalarının |im için Almanya'yı seçtim. Bir yanı sıra, yeni ortaya çıkan ve komedi yapmak isteseydim ttaltopu topu iki sahnede görünme ya'yı seçerdim". (Videotbeque, sine karşın akıllan başlardan Bebek) alan Cyd Charisse'in danslan (Lanetliler) / Yönetmen: Luchino Visconti / Oyuncular: Dirk Bogarde, tngrid Thulin, Helmut Berger, Reanud Verley, Helmut Griem, Reni Kolldehof, Albrecht Schönhas, Umberto Orsini / Orhan Kemal iyimserliğinin maddi temellerini Adana'da bı1969 yapımı / 164 dakika. Götterdammerung AydedeCtd 9 Taksım Tel 155 32 99 155 30 37 155 34 96 güz dönemi kayıtları başlamıştır. rakmıştır. Futbol ve avarelik arkadaşlıklarından aldığı gücü lstanbul'daki dostluklannda bulamaz. tnsani ilişkilere edebiyat çevresinin umut kıncı düşmanlıkları ve rekabeti sinmiştir. Mektuplannı okuyanlar aile hayatmda da artık Orhan Kemal'in aynı iyimserliği bulamadığını sezerler. Son sığınak, kuçuk aşk serüvenleri de onlar aracılığıyla yazdığı kitaplardan başka hiçbir umut kırıntısı bırakmadan günlük geçim dertleri ve edebiyat dedikodulan arasmda kaybolur. ölmeden hemen önce yeniden yazdığı "Eskici ve Oğullan ndaki o yoğun karamsarlık bundandır sanıyorum. Orhan Kemal'in haklı olarak üzerinde o kadar durduğu iyimserlik artık yaşanan değil hatırlanan bir şeydir. Türk hikâye ve romanında, özellikle hayatının son yıllannda çocuklar üzerinde en çok duran yazann Orhan Kemal olmasım da buna bağhyorum ben. Mektuplannda, aynı yıllarda yazdığı yazar arkadaşlannı geçmişe sığınmakla suçlamasına, şimdiyi, gününü yazdığmı ısrarla tekrarlamasına rağmen, ölümünden az önce Balkan Harbi'nden başlayacak bir aile romanı tasarlaması da restlantı değildir. Orhan Kemal gençlık arkadaşlıkları, mahalle aşkları, futbol ve aile dayanışmasıyla, avare yıllarda kazandığı iyimserliği, roman kahramanlanndan birine soylettiği gibi, "Fiskufücnr yatağı ruhsnz şehir"de yitirmıştir. TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 13TB'0E 8Ü6ÜN, ÜNLÜ AUAAAJ UÇAK DESlNATORÜ, MÜHENOtS \A/lUiELM "MESSEfZSCHtoİTT 8O YApNOA ÖLOCJ' ONUN UÇAK yAPIMOUĞINDA EN SAÇAR/LI DÖNEMİ, U.&UNYA SA1/AŞI y/LLAeiYOl. ÜRETTİSİ SAVA$ UÇAtOAIZl, NAZi ALMANYA 'S/NIM EN VUfZvCU SıLAULAWQI. ÖZ£U.İKL£ ME. 1O9 SAVAŞ UÇAĞI, gUULARiN 6N S/GASIMDA vee. ALMAKT^PI. MESSEESCHMırr, 1944'TE DE, İLK KEZ SA VAÇTA KUUJONILAN 15 Eylül MESSBRSCHMITT.. ME. 262 ' Yİ ÜRETMtÇTİ (SOLDAKİ eesiM.) 1945'TE, £4l/A$ SüÇLUSU OLA/SAK İKJYtL HAP'tS YA7&N t)/IE£SER£CHMnT, iSSO'U SOMBA YEMlOEN HAI/A ENDüsr&SÎNE J~ET JÇÂSl OLAN 5 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet ısEymıi934 söylemiştir. Bu suretle, Türkofıs Istanbui şubesi Balıkçıhk sanayii balık konserve sanayiininde Amerikadaki fazla buğdayı satmak ve Çindeki bugunkü vaziyeti ve inkişafı ele alınıyor Haber aldığımıza göre Başvekil lsmet Paşa Hazretleri memleketimizde balık semetinden layıkHe istifade edilebilmesi için esaslı tedbırler almmasım düşunmektedırler. Başvekılimiz bu hususta balık konserve sanayiinın vaziyetini de ahiren yakından tetkik buyurmuşlar, gerek memleket dahılinde, gerekse hariçte fazla balık surulmesi imkânlarım alakadarlardan dinlemiflerdir. 1934 1984 nazaran M. Venızeleso karşı yapılan suikastte mucrum olan eşhasın muhakemeleri Pıre cinayet mahkemesinde cereyan edecektir. milyonlarca açı beslemek çareleri hakkında bir rapor hazırlayarak Paşa Hazretlerine ümidiie Amerika ticaretine yeni bir hız verılmişür. takdim etmiştir. M. Rye, resmi Japon mehafilinin, bu paranın hakikatte Amerikadan mühimmat ve tayyare satın Vaşingıon 14 (an.) Sılah a!mak için kullanıldığını satışı hakkında tatkikat yapan soylediklerini ilave etmiştir. ayan komisyonunda reis, ayandan M. Rye, Birleşik Amerıkamn Çine Amerika buğdayı satm alntası için on milyon ve pamuk alması için Atina 14 (Hususi) Mevsuk menabiden alınan haberlere yirmi milyon dolar verdiğini Amerika Çin ticareti Suikastçilerin muhahemesi M ÛJ Û E SIHHA1TO1 SCVENIEU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear