22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI EYLUL ly<S4 Tank Sesiyle Uyanmak... (2) (Baştarafı 1. Sayfada) ıhbariar alıyorum Bu kıtaplann yakılması ıstenıyor ve neden yakmadığım soruluyor Ben de bunun uzerıne kıtaplarda suç olup olmadığını ınceletıyorum Ama bana gore bu devırde kıtap yakılmaz' Herhangı bır yoruma gerek var mı? Ulkemızın kultur polıtıkasının cızılmesınden sorumlu bır bakan ulkemızdekı kulturel ortamın ne denlı pensan olduğunu kendıağzıyla ıtıraf etmıs olmuyor m u ' Buna daha ne eklenebılır kı? Boylesıne bır kulturel ortamda yetısenlerın soluk alıp verenlerın bır konuda efendı efendı konuşup tartısabılmelerı ne ölcude mumkun olabılır^ Karsılıklı elestırıferle yaklasımlannı gelıstırebılmelerı Kördoğusunden sakınıp, tartısma adabını oğrenmelerı Ya karsısındakmı dınleme ahskanlığı, terbıyesı? Çevrenızdekı kac kısıde var? Ama dınler gozukmek değıl, gercekten dınlemek ve ne soylemek ıstedığınızı ıctenlıkle anlamaya calısmak Karsılıklı goruslere tahammul edebılmek, bır tahammul ortamında dıyalog koprulerı kurabılmek Morarıp bağırmak laf oturtma ebelığıne kalkısmak yenne dusuncelerı, bılgı ve değer yargılarını eleştırı suzgecınden geçırıp sınayabıimek, değıstırebılmek olgunluğunu gostermek zaman zaman Tecrubenın bır bakıma gecmıs hataların toplamı olduğunun bılıncıne varabılmek Butun bunlan en 1yı bılmesı gereken veya bıldıklen varsayılan cevrelerde bıle bu ortamın ne yazık kı cok ender olustuğu soylenebılır Bırakın karşıt goruslerı genel olarak aynı göruşlen paylaşan çevrelerde hatta dost sofralarında bıle tartısmalar genellıkle bır sınırın ötesınde kordoğusune donuşur Sağırlar dıyaloğu halınde herkes, her nedense hıç kuşku duymaya yanasmadığı "kendı doğrusu"nu karşısındakının yuzune yuzune tekrar eder gıder Tartısma kısa surede olağan bır goruş alışverısı olmaktan cıkar, sankı galıbı ıle mağlubu olacak bır futbol macı gıbı algılanmaya başlanır 'Dedığım dedıkcılık ' hastalığı uc verır Amac karsısındakmı 'mat etmek' o\uverır 12 Eylul oncesıne gelınmesınde bugun de geçeıiı olan, butun bu ozellıklerımızın de payı vardır herhalde Klışelerle duşunmek, sloganlarla konuşmak, kendını ulkenın "tekkurtarıcısı' rakıbını ıse 'vatan haını' gorebılmek Zembılle gokten ınıp bır anda ortaya çıkmadıkları acıktır butun bunların 12 Eylul oncesını değerlendırırken, yuzeysel yaklaşımlara tek taraflı elestın ve suclamalara kapılmak kolaydır Fakat bu tutumun geleceğımız acısından hıçbır yararı yoktur lc savasımsı ozellıkler gosteren o bunalım donemının temelınde yatan sıyasal ve ekonomık cok somut nedenler olduğu acıktır Turkıye'nın her geçen yıl artan ıhtıyacları ve gıtgıde buyuyen sorunları ıle baş edebılecek gelısımı sıyaset kurumlarımız gosterememıştır Gecerlı demokratık cozum ve kararları uretıcı bır yapıya sahıp olamamışlardır 12 Eylul'un olusumunda bunların tasıdığı buyuk ağırlığı gormezlıkten gelmek olanaksızdır tabıı Bununla bırlıkte koklerı daha derınlerde olan toplumsal ve kulturel nedenlerı, bu konuya eğılırken gozden kaçırmak eksık bır yaklaşımı vurgular Köklerı tarıhımızın derınlıklerıne uzanan kulturel ortam Yetıstınlme bıcımıne damgasını vuran kımı gelenek ve gorenekler "reısın dedığı dedık" olan dıyalogdan yoksun bır aıle yapısı Kafaları tartısmaya kapalı tutan, sorgulamayı değıl ezberlemeyı zorakı kabullenmeyı temel alan eğıtım sıstemı, tartışa tartışa doğrulara yonelmeyı adeta yasaklayan eğıtım duzenı Adamsendecılığı vurdumduymazlığı, koseyı donmeyı sureKİı asılayan bır kulturel ortam Butun bu etkenler de hoşgorusuz, anUyış ve dıyalogdan kopuk karsıt duşunce sahıplerının bırbırlerını dusman belledıklerı toplumsal ortamın meydana gelmesıne derece derece katkıda bulunmuşlardır "Kendı ozgurluğunu koruması yetmez bır ınsanın Baskalarının da ozgurluğune sahıp cıkması, gereğınde onların ozgurluğu uğruna mucadele etmesı gerekır Kendısı gıbı dusunen başkalan değıl kendısınden farklı dusunen baskaları da değıl, onun da ötesınde kendı dusuncesının tam karşıtını dusunenlerın de dusunce ve anlatım ozgurluğune sahıp çıkmak zorundadır ınsanlar Baska turlu özgur olamazlar" Bu kultur ısını sadece tek tek bıreyler olarak değıl toplum olarak da ıcımıze sındırmeye başladığımız olcude, demokrası ulkemızde gıttıkçe kok salabılecektır Demokrası kulturunun temel kavramları konusunda bıreylerın zıhınsel bulanıklıktan sıyrılmaları, kafalarındakı duğumlerı cozmelen, kuskusuz, toplum olarak kultur ısının daha kolay ustesınden gelebılmemıze katkıda bulunacaktır Bunun ıcındır kı demokrasının bu boyutunun gozden kacınlmaması yasamsal onem tasır Bır ulkede partıler olabılır her dort bes yılda bır mıllet sandık başı yapabılır, parlamento bulunabılır Fakat yalnızca bunlar var dıye o rejımın ılle de demokrası sayılması gerekmez Bunun dunyada o kadar çok orneklerı vardır kı Tabıatıyla sıyasal partıler secım ve parlamento kendıne demokrası dıyen bır rejımın olmazsa olmaz koşullarıdır Bu kurumlar olmaksızın demokrasıden soz edılemez Ne var kı demokrasıyı yalnızca buna ındırgemek, bır yanılgıya, bır sozde demokrasıye ısaret eder Çok değısık cıkar ve eğılımlerden oluşan karmaşık toplum yapılarında demokrasının genıs bır sıyasal katılım ozellığı vardır Partılerle bırlıkte, sendıkaları derneklerı meslek kuruluşları kooperatıflen, unıversıtelerı, basını ve tabıı kı secımle gelen yerel yonetımlerıyle demokrası bır butundur Bu kurumlar demokrasılerde bır yandan genış bır dusunce, anlatım ve ozellıkle orgutlenme özgurluğunden yararlanırken, bırbırlerıyle sureklı olarak dolaylı ya da dolaysız alışverış ıcındedırler Iste bu alısverıstır kı, cıkarların, duşunce ve eğılımlerın farklılaştığı toplumlarda cok seslı uyumu sağlayan cerçeveyı oluşturur Bunun sayesındedır kı, çesıtlı toplum kesımlen arasında sağlıklı dıyalog kanalları acılır, karsılıklı etkılesım, gecerlı çozum ve kararların gergınlıkten uzak ortarrv larda bulunmasına yol acar Bu kurumların kendı ıc ısleyışlerıne uyeler sureklı katılım halındedırler Sadece secımden secıme kongreden kongreye oy kullanmak ıcın değıl tum aşamalarda aktıf olarak yer alırlar Tek tek butun bu sıvıl kurumların ceşıtlı toplum kesımlerınde orgutlenıp kok salmalan temsılcılık nıtelıklerını guclendırmelen demokrasının bır butun olarak guc kazanması anlamını tasır Ozellıkle sıyasal partılerın toplumun en alt kesımlerıne kadar hemen butun yerleşme bırımlerınde orgutlenebılmelen, partı yapılarının buyuk olcude yozlaşmasını engeller Kışısel çıkar kovalayan kısılerın etkılerını en aza ındırır Farklı toplum kesımlerının tumunun genıs bır ozgurluk ıcınde orgutlenmelerı coğulcu demokrasının yollarını acmıştır Batıda bu gelışım, uzun, sancılı ve actlı bır surec sonunda asağıdan yukarıya doğru gerçeklesmıstır Yukarıdan asağıya hıcbır sey sunulmamıstır gumuşten bır tepsı ıcınde Butun bunlar olmaksızın demokrasıye ıslerlık kazandırmak kolay olmaz Ya da demokrasının bır yasayıs bıcımı olarak toplum ıcınde koklerını gıtgıde dennlere salması zorlaşır Sıvıl kurumlar ne kadar gucsuz temsılcılık nıtelıklen ne kadar yetersız kıtlelerden ne kadar kopuksa, demokrası de o kadar gucsuz olur GOZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Ithalat rejımınde "devlet kontrolu" yıne korunmaktadır Yatırım malları ve hammaddeler dışalımı "ızne" bağlıdır Dıssatımı serbest bırakılan mallar ıçın de gumruk vergılerı yuksek tutulmaktadır "Ihracatcı sermaye sırketlen" tam anlamıyla devlet desteğı ıle tıcaret yapmaktadırlar Dıssatımı destekleyen teşvık tedbırlerı' ve "vergı ladesı" dıssatım sırketlerını otekı sırketler karsısında ayncalıkh statulere sokmuştur Dıssatım, Merkez Bankası kaynakları ıle karsılanmaktadır Sermaye sırketlen arasındakı bu ayrıcalık 'devlet elıyle" yaratılmıstır "Devletelıyte' yaratılan "ayncalıklısırketler' "devletıcınde devletolma" ozellıklerı yıne Ithalat Kararnamesı ıle pekıştırılmış sosyalıst ulkelerle yapılacak tıcaret "son takvım yılında 50 mılyon ABD Dolarından fazla ıhracat yapmıs sırketlere' verılmıstır Bu da "devlet elıyle" yaratılan bır başka ayrıcalıktır Yaratılan bu ayrıcalık, kucuk sırketlerın, dıs tıcaretı devletleştırılmıs ulkelerle tıcaret yapan ulkelere mal satmaları halınde, buyuk sırketlere ' komısyon ' odemelerıne yol acmıstır Dıs tıcarette tekellesme olgusu buyuk sermaye sırketlerının ' sunuıstem' dengesınde buyumelerıne değıl, doğrudan doğruya ' devlet mudahalesı' ne bağlanmıstır "Devlet elıyle ' olusturulan bu tekellesme olgusu, merkezı bır bırımın Hazıne ve Dıs Tıcaret Mustesarlığı'nın kararları ıle yurutulmektedır Ihracatcı sermaye sırketlerıne devlet elıyle sağlanan "tesvıkler dızısı' ekonomık duzende "devlet mudahalecılığı' nın kalkmadığını, tersıne "bıcım ve yon değıstırdığını ' ortaya koymaktadır Emek gucu uzerındekı devlet mudahalesı 'nın anlam ve kapsamını da hesaba katarsak mudahalecılığın emek ve sermaye arasındakı konumunu, altı/dokuzluk fotoğraflar gıbı goruruz ' Devlet mudahalecılığı ' ıkı anlamda kullanılır Bırıncı anlam devletın kendı kurduğu ışletmeler aracılığı ıle mal ve hızmet uretmesıdır Buna 'devletcılık' dıyoruz Ikıncı anlam, devletın ekonomık hayatı duzenleme yetkısıdır Bu yetkı ne kadar artıyorsa mudahalecılık de o olcude var demektır Mudahalecılığın en yoğun bıcımı'planlama' ıle gerçeklesır Kapsamlı bır planın var olması ıcın devletın elınde hızmet ve mal ureten kurulusların bulunması gerekır 1929 dunya ekonomık bunalımından sonra ulkeler cesıtlı uygulamalara basvurdular Amerıka'da "New Deal" programı uygulandı Ingılız ekonomıstı John Maynard Keynes'ın 1936 yılında yayınladığı "Istıhdam Faız ve Para" adlı yapıtı ıle ' devlet mudahalecılığı' yenı ve kuramsal ıpuclarına kavustu Keynes'ın ekonomıde devlet denetımının arttırılmasını oneren goruslerı, sonradan Batı ulkelerınde 'refah devletı' nın bashca esın kaynağı olurken, NasyonalSosyalıst Almanya'da da bır cesıt mudahalecılık uygulanmaya başlandı Nazı Almanyası nda devlet mudahalecılığı, Reıchsbank'ın ' hazıne bonoları' cıkarması dıssatım sırketlerıne devlet desteğı sağlanması, daha once devletlestırılen sırketlerın ozel sektore gerı verılmesı yonunde kullanıldı Butun bu ornekler hemen hemen her ekonomıde devlet mudahalecılığı nın bulundugunu kanıtlamaya yetmektedır Onemlıolan bu mudahalecılığın, kımleradına hangı sınıf ve tabakalar hangı gelır grupları ıcın kullanıldığıdır Turk tekstıl urunlerıne AET ulkelerınde ve Bırlesık Amerıka'da konulan ambargolar yoksul ulkelere ' korumacılık, mudahalecılık gıbı konularda dersler veren kapıtalıst ulkelerın, yerı gelınce nasıl 'korumacı ve mudahalecı" olduklannı gostermeye yetmektedır Turkıye "planlıdevletcılık ' uygulamalarına 1932 yılında gırısmıs, ılk bes yıllık plan 1933 yılında yururluğe konmuştur Ataturk'un 'planlıdevletcılık uygulamalarıdonemınde" genış bır mıllılestırme' programı uygulanmış, bırçok yabancı şırket planlıdevletcılık gunlerınde mıllıleştırılmıstır Bugun Turk ekonomısı adına elde ne varsa ve elde ne kaldıysa bunu devletcılık yıllarına borcluyuz Gunumuz ekonomıstlerı bugun, Keynes cı model ıle Frıedmancı modelın tartısmasını yapıyorlar Frıedmancı ' monetarıst goruş' başta Guney Amerıka'dakı askerı dıktatorlukler olmak uzere bırcok ulkede uygulanıyor Ve ısın ılgınç yanı, hıcbır ulkede de basan sağlayamıyor Monetarıst gorusun seceneğı sosyalızm değıl Keynes'cı goruş ve uygulamalardır Cunku Keynes cı gorusun kendısı kapıtalıst duzen ıcındekı seceneklerden bırıdır ve 'Bu modele alternatıf yoktur dıyenlere karsı verılmıs en guclu yanıttır Bugun ne dunya 1930 ların dunyasıdır, ne de Turkıye o yılların ulkesıdır Turkıye, ulkeyı bır cesıt ıpotek altına alan "Ekonomık Sevr' antlaşmalarını yırtmak, ote yandan demokrası ve cok partılı duzen ıcınde ozgurlukcu ve Katılımcı bır duzen kurmak zorundadır Kadercı bır yaklasımla "Turkıye nın dunya ekonomık sıstemı ıcınde yerı budur dıye teslımıyet ağlarına gırıp bır cesıt ' Mandacı dusunceye kapılanları gordukce, Kurtulus Savası mızdakı ınsan malzemesının zengınlığıne ve yucelığıne ınsan bır kez daha ınanıyor Bu modelın seceneğının nasıl ve ne bıcımde olusacağı, holdıng profesoru olmayan ve sosyalıst ınanclarını camı avlularına terk edılmıs çocuklar gıbı bırakıp kacmayan aydınlarımızca yıllardır yazılıp çızılıyor Bu aydınlarımızın seslerını holdıng basınının rotatıflerı bastırmaya calısıyor calısıyor ama dıleyen demokratık sosyalızmın bu yıkıntıyı onaracak cozum yollarını goruyor anlıyor AMıkaçtı: Anaynsayı Evren koruyor, değişiklik olmaz POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Bayram sabahları... Bır bayram sabahı Gelıp gecen nıce bayramlardan bırının sabahı daha Nerede olmalı şımdı^ Suleymanıye Camısı'nde m\f Suleymanıye'nın ıçı mumınlerle dolup bosalan avlusunda mı? Ya da bır rnapusane avlusunda mı'> Bayram sabahları, camılere kosan ınanmışlar gıbı coktandır mapusanelere kosuyoruz Mapusanelerı dolduran ınanmısların sayısı camılerı dolduranlardan daha coktur belkı, kım bılır'? Bır şaırın Suleymanıye'de Bayram Sabahı'nöa kolektıf heyecan araması neyse, bır baska saırın de 'mapusane avlusunda kolektıf heyecan araması odur Heyecanın bın bayramdan bayrama surer, otekı mapusaneler durdukca uzar gıder Bayramlar zaten hazındır Mapusane avlularında gecen bayramlarda ıse huzun katmerlı olur Mapusane avlusunda bayram sabahı goruntusu bıle daha baslamadan kısıyı acılara boğar Tanrı kıtabında nedense seytan her zaman vardır Oysa Tanrı şeytanı ıstese dunyaya salmaz kısıoğlunun başına bela etmezdı Nedense oyle ıstemıs Hep seytan ınsanın karsısına çıkacaktır Kışı nıce gonenırse gonensın, bır sure sonra Tanrı'nın da kendısının de yarattığı seytanın onunde ezık dusmustur Nedır, cevremızde dolasan bunca seytan? Bosa, 'seytanı taşlayın' denmıyor, boşa bunca yıl seytan taslayıp durmuyoruz Bayramlar seytan dolu Islam'da bır Mehdıye mezhebı var Bu mezhebe gırenlerın ıcınde koleler ve kole sahıplerı yer alıyor Insanlar arasında eşıtlık ıstıyor ama, herkes bulunduğu yerde eşıt olacak Gunluk yasama ıcınde bırlık, beraberlık olacak Bır savas cıktığında kolelerle kole sahıplerı bırlık oluyorlar, saldırgana karşı doğusuyorlar savas kazanddığında aynı topraklar ustunde kole gene kole, kole sahıbı gene kole sahıbı Gunumuzde kolelık kalkmıstır ama, yerıne somuren ve somurulen konmustur Bır savasta her ıkısı bırlıkte duşmanı puskurtuyorlar sonra gene aynı topraklar ustunde somuren bır yanda somurulen bır yanda Ne guzel değıl mı? Hanı kolelık kalktıydı? Dınler kaldıramıyor Belkı de el altından kalkmaması ıcın calısıyor Oyle olmasa bunca seytan nereden turer? Cebraıl, hıc durmadan Hz Muhammed'ı uyarır "Cınler senı aldatmak ıstıyorlar, yatmadan once Felak suresını oku'" Butun sureler Tanrı'nın sevgılısıne cınler ılışmesın goz değmesın buyu sıhır, haset, kın, kotuluk ışlemesın dıye yeryuzune ındırılmıstır Pekı ya seytan? Şeytanı durmadan taşlayacağız Zaten Peygamber de "Seytanı taşlayın*" demez mı? Şaır dostum Muzaffer Arabul'un YAZKO'nun çıkardığı ortak kıtapta borc verme ve borclanma ustune yazdığı bır makale var, soyle dıyor "Turk dusuncesı Kanunı cağında Fransa'ya borç verecek duruma geldığımızı ama, para ayannın da o zamanlarda bozulmaya basladığını buna kosut olarak daha bozulan toplum duzenının Anadolu da Celal! ayaklanmalarına yol actığını ve elebasıların kımler olduğunu, parayia oynanmaması gerektığını ta o zamandan ben bılmekte ' Seytan Kanunı'den ben borç para sımgesınde gorunmektedır Bugun de Kâmran Inan, benzer anlayışta oldukları halde buyuk bır saşkınlık ıcınde soruyor ' Dolar yukselır Turk Lırası duser dolar duser Turk ürası duser bunun benzennı dunyada gormek mumkun değıldır' Dolar yenıden seytan kılığına gırmıstır ' Doları gorduğunuz yerde taşlayın'' dıye komut verecek polıtıkacı cıkar mı? Yurutulen polıtıkanın ozu dovız, yanı Amerıkan doları değıl mı? Seytana kım el kaldırabılır Humeynı bu seytanı gordu, gosterdı ama, nasıl kovacağını bılemedı Yazık mı ettı, daha edecek mı? Camı avlularında, mapusane avlularında seytan cevremızde dolasmaktadır Duyduğumuz heyecan ortaktır Bu ortak heyecan belkı de seytanı taslayan olacaktır Bayramları olsun şeytansız gecırebıhr mıyız? Bır yasayıs bıcımı olarak demokrasıyı belırleyen butun bu ozellıklerı sıraladıktan sonra Yanı ne demek ıstıyorsun? dıye sorulabılır Ya da zıhınlere cengelını bır başka soru asabıhr Vaz mı geçeceğız Turkıye'de demokrasıden"> Bu sorunun karşılığı koskocaman bır Hayır"ö\r • Turkıye çağdaşlasma ve demokratıklesme Tatılde Mete Tunçay ın son cıkan "Bılıneyolunda gerıye donus yapabıleceğı noktayı ceğı Bılmek' adını taşıyan kıtabını okuyoraşmıstır artık Osmanlı donemınde moderndum Kıtapta yer alan bır yazısında dogmaleşme çabalarının başlamasından bu yana tızmın en azından son yuz yıldır Turk sıyaneredeyse ıkı yuzyıl gecmıs bulunuyor 60 yılsal dusuncesının ortak ozellığı olduğunu sadır Cumhurıyet yonetımı altındayız Tam 40 vunuyordu yıldır onar yıllık aralarla tokezlemıs olsa da 'Kuşkuculuğun karsı kutbu" olarak nıtelecok partılı demokrasıyı su ya da bu sekılde dığı dogmatızmın Turk sıyasal dusuncesını yaşamaktayız nasıl etkı alanında tuttuğunu anlatırken şunUstelık, bır baska noktaya daha dıkkat etları yazmıs Mete Tuncay mek gerekır Moda akımlar değısse de dogmatızmın Sadece ınsan haysıyetıne en yarasır duaramızda başat bır eğılım olarak hukum surzen olduğu ıcın değıl, fakat aynı zamanda mesı, sanıyorum gercekten dusunmenın zor ulusal bırlığı ve ulke butunluğunu surdurebır sey olmasından ılen gelıyor Dogmatık olbılmek ıcın de demokrası tek gecerlı yoldur mak ıçın coğu kez uslu bır cocuk gıbı soz dınbıze gore Dunyamızın boylesıne krıtık bır bollemek yeter dogmatık olmamak ıçın ıse, degesınde farklılasmış geleneksel kalıplarını neye yanıla dusunmeyı oğrenmek gerekır kırarak hızla gelısmekte olan 50 mılyonluk Buysa, ozgur bır sıyasal ve toplumsal ortamın koca bır ulke, ancak demokrası potasında varlığına bağlıdır Turkıye'de ozgurluk sureklı hem ulke butunluğunu hem de ulusal bırlıolmamış, kısa donemler halınde parıldayıp ğını surdurebılır, pekıştırebılır derız sonmuştur" Bugun ıcın, Batı olcutlerıne vurduğumuz Aynı kıtapta yer alan "ozgurluk 'le ılgıl bır zaman, demokrası konusunda bızım haylı yazısında ıse Mete Tuncay ozgurluğu sınıracığa dustuğumuz bır olgudur Bunu yadsılayan sıyasal ve toplumsal engellerden soyyan da yok zaten Demokrasının bır yasayıs le soz edıyor bıcımı olarak bugunden yarına gerceklesme"Dusunme, dusunce ve anlatım ozgurluk sını beklemek de, ozlemlerle gerceklerı kalerının ya da olanaklarının erısebıleceklerı en rıstırmak olur kuskusuz genıs olculere kavusturulması salt sıyasal onNe var kı, demokrasılerı demokrası yapan lemlerle sağlanamaz Cunku bu tur ozgurluklerın onundekı engeller yalnız hukukıyasal nı ozellıklerı ulkemızde de gecerlı kılmak ıstıyorsak bekleyış değıl, uğras ıcınde olmamız telıkte değıldır ( ) Ozgurluğun toplumsal engellerının gevsetılmesı, yasal cercevenın ge gerekmektedır Bu bızım hem ınsanlık gorenısletılmesıyle pek ılgısız değıldır Ama, ondan vımızdır hem de ulkemıze karsı tarıhsel gorevımız Bu ozellıklerı kazandırdığımız orancok daha guc ve uzun surelı bır ıstır Bır yayda demokrası demokrası halıne gelır gın kultur ısıdır' Bır yaygın kultur ısı Işte bu "yaygın kultur ısı" 12 Eylul oncesınde olduğu gıbı bugun de demokrası gundemındekı yerını korumaktadır Bu 'kultur ısını başaramadıkca, demokrasının gelışmesı koklesmesı kolay olmayacaktır Bu "kultur ısı 'nın ustesın^en gelebıldığımız olcude, 'Herkesın ve toplumdakı her kesımın hakları ve ozgurluklen baskalarının hakları ve ozgurtuklerı ıle ıc ıcedır dıyebıleceğız Bu "kultur ısı 'nı ozumseyebıldığımız oranda duşunebıleceğız * Ve demokrasının otekı rejımlerden farkı, kendı gucuyle ayakta durabılmesıdır Kendı gucuyle ayakları ustunde durabılen bır demokrasıye sahıp olabılmenın bır onkosulu ıse kendı ayaklanmızın yere basabılmesıdır Demokrasının sabır, sebat ve ozverı ısteyen zahmetlı bır ıs olduğunu akıldan cıkarmaksızın ayaklanmızın sağlamca yere basması Bır sabah gene tank seslerıyle uyanmak ıstemıyorsak eger ANKARA, (a.a.) 1982 Anayasası'nı hazırlavan Danışma Meclısı Anayasa Komısyonu'nun Başkanı Prot Orhan Aldıkaçtı, >u anda anayasanın ış lemesınde onaya çıkan sorunların hıçbırının ana>asanın herhangı bır maddesınden kaynaklanmadığını sovledı Aldıkaçtı, Cumhurbaşk.anı Evren'ın kendısını anavasanın koruyucusu ılan ettığı ıçın temel metınde kisd vadede herhangı bır değışıkhğın muhtemel olmadığını belırttı. 12 Evlul Harekâtı'nın 4. yıldonumu dolayısıvla a.a.'nın halen IU Hukuk Fakultesı Dekanı olan Aldıkaçtı ıle >aptığı goruşme şojle Anavasanın seçimlerden sonraki bir vıl içınde sıyasi ıklıdarca u\gulanışını nasıl degerlendıri)orsunuz? ALDIKAÇTI Sıyası ıktıdar, ana>asanın ruhuna ve metnıne u>arak devlet faalıyetlerını vurutmektedır Anayasanın kanun hukmundeki kararnamelerle ilgilı 91. maddesının uvgulanmasını ve bu konudakı eleştırılerı nasıl degerlendınvorsıınuz? ALDIKAÇTI Kanun huk munde kararname ıhdas etmek parlamenter rejımın benımsedığı bır >ontemdır Bu yontem, 1935 yıllarında Fransa Başbakanı Laval tarafından çok fazla kullanıldığından bu>ük tepkı doğurmuştur O vuzden de Ikıncı Dunva Savaşı'ndan sonra vapılan 1946 Fransız Ana>asası'nda bu vonteme yer \enlmemıştır Bızde de, 1961 Ana>asası >apılırken 1946 Fransız sıstemı benımsenmış, fakat Fransa'da olduğu gıbı, 1971 Anayasa değışıkhklerı ıle kanun hukmunde kararname anayasamıza konmuştur 1982 Ana>asasında da kanun hukmunde kararname ıhdas etmek vetkısı butunuyle kabul edılmıştır Iktıdarın bu vetkısını kullanış ölçusu, sıstemın lehınde \eale)hınde bır akım yaratabılır Temennım, ıstısnaı ve acıl durumlarda başvurulması gereken bu çok gereklı \t vararlı yetkının ıktıdariarca kotu kullanılmaması Çeşıilı kesimlenn ana>asa degişikligı konusunda one surdukleri goruşleri nasıl degerlendırıjorsunuz? ALDIK4ÇTI Ana>asanın değıştınlmesmı herkes ısteyebılır Fakat Sa\ın Cumhurbaşkanımız, anayasanın bugunku met nının koru>ucusu olduğunu ılan etmıştır Bu ortamda artık kısa surede, >akın bır gelecekte, değışıklık \apmanın pek muhtemel olduğunu sanmıvorum Toplum bır anavasa degışikligıne ıhtivaç du>uyor mu? ALDIKAÇTI Bunu bır oğretım uvesı olarak takdır edemem Fakat anavasanın ışlemesınde, ıktıdarın ana\asa>ı kullanmasında orta)a çıkan sorunlann hıçbın anayasanın herhangı bır maddesınden ka>naklanmamaktadır. Evren: Yasalar çağdaş (Baştarafı I. Sayfada) ka>dederek şo>le konuştu "Yoresel savaşlann, geniş boyutlar kazanan uluslararası buhranın, salgın halindekı terorizmin, ozellikle de hukukun ve u>garlıgın onculugunu kimseve bırakmavan bazı devletlerin kendilerıne ve adalet tarihine hiç de onur kazandırmayacak olan tutum ve davranışlannın, bugun insanlık aleminde yarattığı huzursuzluk gıderek artmaktadır. Dunvanın halen içınde bulunduğu buvuk çalkantının gerçek neden i, adaletlı bir dunva duzenınin kurulamamış olmasıdır." Nıhat Renda konuşmasında, Yargıtay'ın çok sayıdakı dosya uzerınde çalışma yapmasının, ışlevını yerıne getırmesıne engel olduğunu, bu nedenle ust mahkemelenn oluşturulmasını ıstedı Renda, hâkım açığının 2 bıne ulaştığını belırterek, " 2 milyon dosvadan 1.6 mılyonunun sonuçlandırılması bır mucizedir," dedı Yargıç guvencesı olmadan bağımsız vargıdan soz edılemeyeceğını vurgulayan Renda, "Bugun yargı teşkilatındakı cozulmenin belki en buvuk nedeni, bu guvencenın arzulanan duzevde bulunmamasıdır" şeklınde konuştu Turkıve Barolar Bırlığı BaşkaFon Kanunu yururluğe gır nı Teoman Evren de konuşmadığı zaman, doğmuş kıdem taz sında, yargının ve yargı mensupmınatı mıktarı ışverenler tarafın lannın sorunlan uzennde durdu Evren, sorgu hâkımlığıdan fona borçlanılmalı \e ışçılerın butun tazmınat alacaklarını nın kaldırılmasını, toplu hâkımfondan almalan mumkun bu lığın hukuk ve ceza davalarında terk edılmesım, bunların verıne lunmalıdır tek hâkımlık sıstemının getınl• Fon gerek prım alırken, ge mesını ıstedı Evren, bunun hârek tazmınatı oderken taban ve kım açığının da kapanmasını tav an esaslarına gore hareket et sağlayacağını bıldırdı melıdır Işverenin gözü Kıdem (Baştarafı 1. Sayfada) onlenmelıdır Fonun odeyeceğı mıktar ışçılerın ış kanunlarına gore alatağı kıdem tazmınatı mıktarı olmalıdır • Fon ödenecek prımlerde \e fonun odeveceğı tazmınatın hesabında ışçının çıplak ucretı esas ahnmalıdır • Fon, SSK taratından toplanmalı \e \onetılmelıdır cınuypt Hükümeti sevîndiren sözleşme (Baştarafı I. Sa\Jada) muda imzalanan ılk buvuk toplu sozleşmenın lemellerıni saglam şartlarda atmışlardır. Sanıvorum kı. bu buvuk toplu sözleşme pek çok ış>erinde once anlavış bakımından sonra tatbikat bakıınından ornek alınır." Daha sonra toplu sözleşme SağlıkIş Sendıkası Genel Baskanı Mustafa Başoğlu ve SSK Genel Muduru Nuri Mada/lı tarafından ımzalandı Şeref konuğu olarak da Çalışma ve Sosval Guvenlık Bakanı Mustafa Kalemlı TurkIi Genel Sekreterı Sadık Şıde, Çalışma ve Sosval GuvenJik Bakanlıgı Vlusteşarı Kutlu Savaş ve bazı sendıka ge ne! başkanları da sozleşme>e ımza kovdular Musteşar Kutlu Savaş, ımzasını atarken, Ba^oğlu'nun "\ Hk sozleşmelennın hepsıne muhalefet şerhı kovduğunu anımsatarak, 'Herhalde Basoğlu, vıldır J ılk kez bır sozleşmeve muhalefet şerhsız ımza kovuvor" dedı Turk Iş Genel Sekreterı Sadık Şide de, ımzaianan sozleşmenın ulkenın genel koşulları ıcınde değerlendırılmesı gerektığını ıfade ederek sozleşmenın ıkıncı >ıl zammı olarak 1985 >ılı n,ın daha nı bır sonuç alınması dıleğıvle sozleşmeye sahıp çıkılması gerektığını sovledı Şıde, bır ay sonraya kadar 150 bın ışçıyı kapsayan toplu sozleşmelerın ımzalanacağını, bu rakamın Cumhurı>et Bavramı'na kadar 500 bın ışçıye, >ıl sonuna kadar ıse 7 00 bın ışçıve ulaşacağını kavdettı SağlıkIş Sendıkası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu da, sozleşmenın ımzalanma aşamalarını anlatarak bırıncı yıl ıçın alınan vuzde40oranındakı ucret \e sosyal yardım artışının "makul bır sevıvede" oldu|unu soyiedı Başoğlu, hayat pahalılığının yuzde 50'lerde seyretmesıne karşın, yuzde 40 oranında sağlanan artişla vuzde 10'Iuk bır kayıp olduğunu da vurgulayarak "Sozleşmenin ikincı vıl zammı için vapılan goruşmelerde bunu telafı edecegiz" dedı Uyuşmazlığın anlaşmayla sonuçlanmasından memnun olduklarını da belırten Başoğlu şoyle dedı "Voksa sozleşmemiz YHK'va gıdecektı. YHK'nın ıse nasıl bır vol ızlevecegi bellı degıldı. Avnca arabuluculann konuvu nasıl ele alacagı bellı degiidı. \rkadaşlarımızın 8 a>dan ben devam eden sabırsızlıgı da sozleşmevı anlaşmavla sonuçlandırmamızda etken oldu." Petrolden (Baştarafı 1. Sayfada) Buyukbaş, Doğu ıllerınde kışın erken başlaması ve uzun surmesının dıkkate ahnarak, aradakı açığı kapatmak bakımından hukumet tarafından bır dızı önlem aiındığını kaydettı Enerjı Bakanı bu konuda şoyle dedı "Tunçbılek ve Sevitomer ocaklannda uretim, programa nazaran artırılmış olup, artan miktarın Dogu illerine sevkine başlanmıştır. Zonguldak havzası taş komurunden 150 bin tonunun ozellıkle Dogu illerine verılmesı kararlaştınlmış olup, bir program dahılınde sevkıyat devam etmekledir. Gerek Doğu ılleri ve gerekse dıger illerde komur sıkmtısı olrnaması bakımından hukumetimızce 1 tnılvon ton lın>il ve 150 bın ton kok komuru ıthaline karar venlmış ve bununla ılgıîı satınalma çalışmalan suratle ikmal eJılmektedır. Enerjı ve Tabıı Kaynaklar Bakanı Buvukbaş komure zam vaP'.lıp vapılmayacağı yolunıidkı bır soruva karşılık şunları soyiedı "Enflasvonun getırdıği yuk ile toplu sözleşme gereğı işçılere verılecek olan zammı karşılayacak kavnak. Uretim artışı ıle elde edılecek hasılat, randıman artışı ve tasarruf tedbırlerivle saglanmava çalışılacaktır. Kurum içın gereklı fınansmanın bu volla saglanmaması hallerınde komur fıvatının artırılması daıma soz konusu olacaktır." M VŞEHIR, (Cumhunvet) Almanva dan ıkı av on^e \urda kesın donuş vapan Mustafa Kapıcı 15 yaşındakı oğlu Refık Kapıcı'vı ^opavld doverek oldurdu 15 \ıl Almanva'da valişan ba ba kapıu'nın tarıkatçı olmabi nı ıstedıgı oğiunu kendısını po lıse «.ıkâvet etmesı uzerıne oldur duğu ıddıa edılırken, olavla ılgıh sorusturma «.urduruluvor Babası taralından sopavla dovulerek olduruldukten sonra evın bah^esıne gomulen Refık Kapıcı'nın cesedı komşuların şıkayeiı uze rıne oulundu Evde yapılan ara mada Almanva dan vurda kj^jk olarak sokulmuş tarıkatla ılgılı 50 kddar bro^urun ele geçırıldı ğı belırtılıvor Gurbetçi baba, oğlutıu döverek öldürdü VEFAT Merhum Husevın Avnı Be\ ıle merhume Fatma Gul Hanım'ın oğulları, merhum Selahattın Gultepe'nın kardeşı, merhume Nımet Gultepe'nın eM, Metın Gultepe, Guzın Lras, Burcın Aybav. Dr. Erçın Gultepe ve Gulçın Şarman'ın babaları, Dr Ethem Uras, \vdın \\bd\, Aydın Şarman'ın kayınpederı, Istanbul Baro^u Avukatlarından Ozel okullar zam peşinde • Sıvas'ın Dıvrığı ıl^esmden aldığım nufus cuzdanımı ka>bet tım Hukumsuzdur MbHARRtM KILIÇ • lTOders vılındaOZfcı Bl L1R Lısebi'nden aldığım ıib>; dı, lomamı kavbettım Hukum^u/duı 1LLA t ANKAR.4, (THA) Anka ra'da bazı derslenn oğretımını • Nutus kâğıdımı ve sıgorta kar vabanu dılle yapan ozel Turk tınıı kavbettım Geçersızdır IS okullarının vonetıcılerı, Mıllı MAIL OKUTAN Eğılım Gen^lık ve Spor Bakanı • I L. Ik ısjt 1uKulıeM I^ICDL Vehbı Dınçerler'ın karşı v'kmakaraeırıı kavbettım Hukumsuz sına rağmen utretlerın venıden dur KtMAL OZER beiırlenmesını ıstıyorlar BURHANETTİIV GULTEPE Allah'ın rahmetıne kavuşmuştur Cenazesı, II 9 1984 Salı gunu (bugun) oğle namazını nıuteakıp, Aksarav \ahde i>u!tan Camıı'nden kaldırılarak, Bakırkov Mezarlığı'nda toprağa verılecektır AİLLSİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear