22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Özet olarak, orman tanımının \asalarla değiştirilmesi, orman alanlarının küçulmesine, açmacılığın özendirilmesine sebep olmuştur. Hangi tarihte var olan ormanlann saptanacağı sorusuna, yasaların verdiği yanıt, devamlı olarak ileri tariblere ahnmıştır. Bu durum da orman alanlarının küçülmesine ve arazi yağmacılıgının artmasına n«den olmuştur. SONUÇ VE ÖNERİ Ormanla ilişkili insanlanmızm buyük çoğunluğu, yukarıda özetlenen olaylara bakarak, ayru veya benzeri olaylann, önümüzdeki yıllarda da devam edeceği kanısını taşımaktadırlar. Bunun sonucu, sellerin ve toprak erozyonunun artması, ulkemizin barınılamaz ve yaşanılamaz bir ülke durumuna gelmesi olacaktır. Gerçekleşmesinden korktuğumuz bu durum, ne yazık ki birçok yöremizde gerçekleşmiştir. Oralarda yaşayan insanlanmız da, büyuk şehirtere göç etmiştir ve etmektedirler. Topragını erozyonla ve sel baskınlanyla kaybeden köylüniin başka yerlere göçmekten başka yapabileceği bir şe>i yoktur. Orta Asya'dan da bu nedenle aynlmışız. Bu fena gidişi durdurmanın yegâne yolu, ileri ülkelerin yaptığını yapmaktır: fiitki yetiştirilebilen topraklardan genellikle 3 şekilde yararlanıhr. Bunlar tanm, hayvancılık ve ormancılıktır. tleri ülkelerde arazi parçaları, bilimsel yöntemlerle teker teker incelenmekte ve her birinde bu 3 işletme şeklinden hangisinin uygulanmasmm doğru olduğu saptanmaktadır. Bizde ise, böyle bir sınıflama yapılmamakta, araziyi kullanan, istediğini yapmaktadır. Örneğin; çok eğimli olduğu için tarla yapılmaması gereken yerlerin tarla yapıldığı, bazı önlemler ahnarak tarla yapılabilecek yerlerde de bu önlemlerin alınmadığı, otlaklarda planlara dayalı denetimli otlatma yapılmadığı çok görülen olaylardır. Otlak alanı olarak kalması, asla tarlaya dönüştürülmemesi gereken yerlere, devlet yardımıyla traktör gönderildi)*i ve her •» rafın sariildüğü yörelerimiz üe bulunmaktadır. Bu nedenle de ulkemizin et probtemi çözümlenememektedir. Uygulanan bu hatalı arazi kullanraa şekilleri, ulkemizin büyük çapta zarara uğramasına neden olmaktadır. Yerleşim alanlannı ve tanm alanlannı sellerden kurtarmak için, nerelerin ormanlaştınlması gerektiği ve hangi cins ağaçlann yetiştirilmesinın uygun olacağı hususu, bir uzmanlık konusudur. Bu eğitimi yapanlann kararlanna uyulmazsa, bilime saygı gösterilmemiş olur, ülkemiz de sel felaketlerinden kurtulamaz. Özet olarak; bugiine kadar çıkan yasalann benimsetniş olduğu "Var Olan Ormanları Saptama" kuralı bırakılmalı ve "Ulkemizin yaran bakımından, nerelerin orman olması gerektiği" kuralı benimsenmeli ve bu yerler saptanarak ormanlaştınlmahdır. Özlediğimiz orman yasası, bu kuralı benimseyen, yani bilimin sesine kulak veren ve ulkemizin yaran bakımından orman olması gereken yerlerin orman olmasını sağlayan yasasıdır. Son çıkanlan 2896 sayılı yasa da ne yazık ki bu özellikte değildir. Arap ülkelerinin birçoğu, örneğin Tunus, arazi sınıflamasını kendilerinin yapamayacağını anladı. Avrupa ülkelerinden getirttiği uzmanlara yaptırdılar ve şimdi uygulamaya çalışıyorlar. Havadan çekilen fotoğraflardan yararlanılarak, arazi sınıflaması kısa zamanda yapılabilmektedir. Şayet bızier de bu işleri yapamayacağımız kanısmdaysak veya Üerde bu karuya vanrsak, Avrupalı uzmanlar getirterek yaptıralım, fakat uygulayalım. Uzmanlann raporlannı ambarlara atmayalım, geç de kalmayalım. İstatistiklerimize göre Ağn ili mizde hiç orman bulunmamaktadır, balbuki orman olması gereken birçok yerler bulunmaktadır. Bu yerler hava fotoğraflan yardımıyla, arazide de kiiçük bir inceleme yapılarak, kolaylıkla saptanabilir. Ne kadar gecikirsek hatamız ve zaranmız o kalar biiyüyecektir. Yukardaki sözümüzii yineleyerek, yazımızı noktalıyordz: Özlediğimiz orman yasası, var olan ormanlan saptayan ve bundan fedakârlık yapan yasa değildir. Bilimsel olarak orman olması gereken yerleri saptayan ve buralann orman olmasını sağlayan yasadır. Bu yasayı özliiyor ve bekliyoruz. Özlediğimiz Orııiaıı Vasası Özlediğimiz Orman Yasası, var olan ormanlanmızı saptayan ve bundan fedakârlık yapan yasa değil, bilimsel olarak orman olması gereken yerleri saptayan ve buralann orman olmasını sağlayan yasadır. Yazık, iilkemizde orman yangınları yine içimizi dağlamaya başladı. Bir doğa bilimcisi, "Doğayı kontrol altına alabilmek için, doğa yasalarına boyun eğmek şarttır" demektedir. Bu sözde bir çelişki var gibi göriinmekteyse de, gerçekte yoktur. Doğayı hem denetimimiz altına alacağız, hem de onun yasalarına boyun eğeceğiz, bu nasıl olur diye düşünülebilir. Bu sözün anlamı, her yasada ve kuralda olduğu gibi, Doğa yasalannın da bir hoşgörü sınırı vardır. Bu sınıra kadar yaklaşılabilir. Fakat bu sırur aşüacak olursa, doğa yasaları harekete geçer ve sının aşanlan çok acı bir şekilde cezalandınr. PENCERE Gark ve Gurk.. 24 itMMUZ 1984 Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞID İÜ Orman Fak. Öğreüm Üyesi ancak bilimsel y "ntemlerle çözümlenebilir. Doğal dengeye ilişkin, çalışmalan planlayan yasalan düzenleyenlerin, bilimin isteklerini göz önünde bulundurmaları zorunludur. Aksi halde ülke, toprak erozyonundan ve sel baskınlanndan kurtulamaz. 23.9.1983 günü yayınlanan 28% sayılı yeni orman yasasıru, yukarda açıklanan bilgiler ısığında incelemekte ve tartışmaya açmakta ülkemiz için birçok yararlar bulunmaktadır. ORTAK ÖZELLİKLERİ Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk çıkarılan Orman Yasası, 937 yıîında yayınlanan 3116 sayılı yasadır. Bu yasanın birinci bölümünde, var olan ormanlann ölçülmesi, ilk amaç olarak saptanrruş ve bu işin en fazla 10 yıl içersinde tamamlanması istenmiştir. Ne yazık ki; aradan 47 yıl geçmesine rağmen ancak yansı ölçülebümiştir. Kanımızca; bu durumun en önemli nedeni politik etkenlerdir. Bazı yıllar orman sınırlannın ölçülmesi yavaşlaülmış, bazen de tamamıyla durdurulmuştur. olan ormanlann ölçülmesini istemişlerdir. Var olan ormanları ölçme amacında birleşen bu yasalardaki orman tanımları arasında, önemli farklar bulunmaktadır. Zamanla ormanın tanımı daraltümıştır. tik çıkan yasalara göre orman sayılan birçok yeıier, daha sonraki yasalarda orman sayümamıştır. Örneğın 3116 sayılı yasaya göre; orman olduğu mahkeme kararıyla saptanmış bir yer, 6831 sayılı yasa gereğince, orman sayılmayan yerlerden olabilmektedir. Bu durum, hukuk kurallanna da uy : mamaktadır. Doğadaki bütün olaylar, bir denge içersinde oluşmaktadır, bu dengenin asla bozulmaması gerekir. Doğa bir arazi parçasını ormanla kaplamışsa bunun bir nedeni vardır. Doganın yarattığı bitki örtüsuniin ne kadar değiştirilebileceği konusu, uzun sttreli ve geniş kapsamlı araştırmalan gerekli kılan bir konudur. Bu araştınnalar yapılmadan karaıiar verilecek olursa, veya kişiler özel isteklerine uyarak bitki örtüsünü degiştirecek olursa, sdler ve çeşitli facialar ortaya çıkar. Hem doğadan en büyük fayda sağlanacak, hem de denge bozulmayacak. Bu problem 1950 yılında çıkanlan 5653 ve 5658 sayılı yasalar ile 956 yılında çıkanlan 6831 sayılı yasa ve bu yasanın bazı maddelerini değiştiren 1744 nolu yasa da, var 3116 sayıh yasa, çıktığı tarihteki, yani 1937 yıhndaki ormanlann ölçülmesini istemiştir. 1937 yılından önce orman niteliğini kaybeden yerlerin orman sayılmamasuu, kural olarak kabul etmiştir. 956 >ılında çıkanlan 6831 sayılı yasayı değiştiren, 1744 sayılı yasa ise, 961 yılının esas alınmasını ve bu yıldan önce, orman niteliğini yitiren yerlerin orman sayılmamasını, orman sa\ılmışsa, orman sınırian dışına çıkanlmasını karara bağlamıştır. Son olarak çıkanlan 2896 nolu yasa da 31 Aralık 1981 gününün esas alınmasını ve bu tarihten önce orman niteliğini kaybeden yerlerin ormandan çıkarılmasını kabul etmiştir. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKURLARDAN Yeni tuvaletin gerekliliği da olması da bulunması guçlüğü'nü ortaya çıkarmaktadır. Yukardaki nedenlerle belediyemiz, islahı mümkün oimayan bu yeri kapatarak, turistlerin araçlannı parkederek dinlendikleri bu alanda modern bir tuvalet yapılmasını encümenin 23.5. 1984 tarih ve 751 sayılı karanyla kararlastırmıştır. Inşaat hâlâ devam etmektedir. Yeni tuvaletin üzeri yesillendirilecek güzel bir görünüm verdihlecektir. tnşaatı bittiğinde tuvaletin ne kadar haklı bir ihtiyacı karşılayacağı, bu tuvaletin ne kadar gereksiz olduğunu savunanlarca daha iyi anlaşılacaktır. SEYFETTİN MERİÇ BELEDtYE BAŞKAM ÇORLU Geçenlerde bu köşede "Aferin Çorlu Belediyesine" başlığı altmda bir yazı çıktı. Konuya açıklık getirmek için şu hususlan beUrtmek isterim: Yıllar önce belediyelerimiz tarafmdan Cumkuriyet Meydanı 'nda bir binanın altında utnumi tuvalet yapdmış, ancak şimdilerde ihtiyaca cevap vermekten uzak olduğu gibi içler acısı bir duruma gelmiştir. Nitekim bu tuvalet, Çorlu'ya gelen, gerek turistler, gerekse hemşehrilerimiı tarafından sözlü ve yazüı şikâyetlere konu olmaktadır. Bina altındaki tuvaletin havalandırması bulunmadığından çevreye pis kokular yaymaktadır. Bu tuvaletin ıslahı da, üzerinde bulunan binanın başka kişilerin mülkiyetinde olması onanmını güçleştirmektedir. Yeni Cumkuriyet Meydanı yakınında Süleymaniye Camii avlusundaki tuvaletler de, sadece ibadete gelenlerle cuma pazan esnafmm ihtiyacmı karsılayabümektedir. Aynca, cami avlusunDiğer taraftan "sosyal yardan yakacak zammı" memurlarda 9.500 lira, işçi emeklilerinde 8.000 ve BağKur'da 2.500 lira oldu. BağKur emeklisinden, işçi emeklisinden elektrik parası, odun parası daha mı az alınacak? Hayır! O halde bu ayınm niçin yapılıyor? BağKur ve SSK'lılann gelirlerini yükseltecek yönetime ne zaman kavuşulacak? Bu farklı ayınm beceri sorunu ise sigortahlann bunda günahı ne? Anayasamızm "eşitlik ve adalet" ilkesi nerede? Derdimizi kime anlatabileUm? MACfDE SÖNMEZA Y TÜRKİŞ BLOKLARI, 11. CAD. 81/4 ANKARA gidiyoruz. Anam babam birbirleri üe yaptıklan konusmalarda bile ikimizin fazla olduğunu arada sözlerinin arasma sıkıştınyorlar. A ile çocuk zammı bildiriminden bana 300 TL., ağabeyime 600 TL. veriliyordu. Bundan sonra bu paralardan yoksunuz. tleride ben de büyüyüp bu vatanın bir kisisi olarak hizmet vereceğim. Okuyup bilinçli bir kişi olmayı istiyonım. Umanm bu durum düzeltiUr, biz de fazlaymışız havasından kurtuhiruz. ALİ SALİH ISPARTA ADIGÜZEL "Bir Sinan'a sorsaydık!.." Boğaz'da ikinci köprü yine gündemde. İkinci köprü ayaklarının yerleştirileceği Boğaz çevresi hemen hemen kesinleşti. Son kez sondajlar yapılıyor. Belirlenen yerlerin adı açıklanıyor. Açıklanan yerlerin ve semtlerin adını duydukça içim sızlıyor. Basında yer alan son fotoğraflara göre karşı yakada AnadoluhısarıKanlıca Körfezi arası, Rumeli yakasında da R.Hisarı ve Halimpaşa korusu arası. Boğaziçi'ni Boğaziçı yapan güzelim yamaçların en görkemlileri, dünya büyük sermayesiyle ışbirliği yapan teknokratlar ve potttikacılar eliyle, acımasızca kurban veriliyor. Yıldınm Beyazıt'ın Güzelcehisar dediği Anadoluhisarı kalesi yakınlarında başlayıp Körfez üzerinden Kanlıca'ya uzanan yöre, bütün Boğaz'ın en güzel yerleridir. Hele, son yahlar kıyı şeridinden Yıldınm'ın İstanbul kuşatması sırasında büyük çadırını kurduğu Otağtepe'ye uzanan yamaçlar! Korunmak için adina Boğaziçi Genel Müdüriüğü kurulmuş, SİT yasası çıkarılmış Boğaz'ın en çekici, renkli ve günün her saatinde ayrı yeşil deniziyle renklenmiş yamaçlar! Birinci Boğaz Köprüsü için büyük kurbanlar verildi. Fakat, İstanbul'un şehir içi trafiği hiç de rahatlamadı. Ne var ki, köprü ayaklarının yerleştirildiği toprakların bitki örtüsü acımasızca öldürüldü. Günün her saatinde geçen binlerce aracın frtreşimlen en son yalı ve sarayları, egzoslann zeftirIj gazlan da doğayı yavaş yavaş, sinsi sinsi öldürmeği sürdürüyor. Mimarlarımız ve şehircilerimiz susuyor ve sadece iki ses yükseliyor. Yıldız Üniversitesi Mimarlık Fakültesi profesörlerinden Faruk Sırmalı ve yüksek mühendis M.ÜIkü Altun karşı çıkıyorlar. Ortaklaşa hazırtanmış bir yazr. "Bir Sinan'a Sorsaydık!" başlığını taşıyor ve Sinan'ın kişiliğini şöyle özetliyor: "Kusursuz bir işlevsellik, çevreye uyum ve onunla bütünleşmek, doğaya saygı, insan öğesini ötçüleri ve duygularıyia odak noktası olarak kabul etmek, proporsiyonlarda eşine az rastlanan bir okjunluk, işlevsel bir yapıdan güzel bir heykel yaratmak sanatı." Sayın Sırmalı ve Altunoluk: "Koca Sinan yaşasaydı ve ona sorsaydık, kâinatta bir eşi bulunmayan, doğa, tarih, sanat ve kültür hazinesinin oluşturduğu emsalsiz peyzajı, sıra sıra mekanik strüktürlerle heba etmemize cevaz verır mıydi?' diyorlar ve cevaplıyorlar: 'Hiç kuşkusuz, hayır!" Şimdi bir kez daha dursak ve düşünsek, birkaç yüz yıllık yapılann ya da görkemli tek bir çınarın "eski eser" ya da "doğal anıt" kapsamına ve korumaya alındığı günümüzde, asırların ve çağların hayranlık beslediği emsalsiz bir doğa anıtını: İSTANBUL PEYZAJINI, sıra sıratel ve demir yığınları ile yeniden tahribe kimin hakkı vardır? İşte bu noktada gözlerimizin önünden yıllar öncesinin bir sanat olayı geçti: Yıllardan 1953... Amerikalıların "Our Most Charming City" (En güzel kentimiz) diye öğündükleri San Francisco'da yer yehnden oynamakta... Başta dünyanın ünlü mımarları olmak üzere, ressamı, şairi, yazarı, çizeri, bilim adamı, tiyatrocusu, müzisyeni, eleştırmeni ve sanatçılarının tümü ile aydın kesiminin hemen topu ayakta... Parmaklar tek noktada birleşir: "İşte... İşte" diyorlar... "Güzel beldemize yakışan koprü..." Anılan köprü, hangi köprüdür bilir misiniz? Yüzyıllar önce Sinan'ımızın yarattığı eşsiz güzellikteki köprülerden esinlenmiş bir köprü... SİNAN'ın köprüleri incelenirse görülür ki, onlar DOĞA'nın ve ÇEVRE'nin ayrılmaz bir parçasıdır... ÇEVRE İLE KAYNAŞMIŞTIR.. ÇEVRE İLE BÜTÜNLEŞMİŞTİR. En önemlisi, doğayla bir arada eşsiz bir peyzaj oluştururlar... Böylece anraşılmaktadır ki, San Francisco'da sergilenen aslında Frank Lloyd VVright'ın projesi değil Koca Sinan'ın yapıtlarıdır. Hem de büyük dehanın yüz yıllar önce yarattığı yapıtlar Kaldı ki, San Francisco doğa ve tarih değerleri bakımından eşsiz İstanbul ile, hele Boğaz'la kıyas edılemez. Olayı San Francisco'dan yazıp gönderdiğimizde Arkitekt dergisınde yayınlanmıştı. O günlerde San Francisco ve çevresinde bu sergi ve sempozyum yılın sanat olayı boyutlarına ulaşmıştı. Çoğunluk tarafından ABD'nin en aydın kenti kabul edilen bir çevrede anılan köprü projesi dev maketleri ile sergilenmiş, başta mimarlar olmak üzere pek çok sanatçı ve aydının katıldığı bir sempozyum düzenlenmişti. Nitekim tartışmalar esnasında köprü projesinin müellifi ünlü mimar Frank Lloyd VVright, şunları söylüyordu: "Doğaya saygılı, doğayla bütünleşen bir strüktür arıyordum. Sinan'ın köprülerinden etkilenmedim dersem yalan olur..." VVright'ın böylesine içtenükli sözlerine bizım şehircilerimiz, yüksek mimar ve mühehdislerimiz ve varsa köprücülerimiz, bilmem ne der? Dinçerler'e Pırıl pıru gelecek vaat eden gençlerimizin düşlerini karartıyoruz. Sayın hacı Bakanımız Dinçerler, Arapçayı okullara neden sokmak istiyor? tmam Hatip Okullarım çoğallacağuıa, köy enstitülerini yeniden açması çok daha iyi olacak. İBRAHİM ORMANC1 ALAŞEHİR SSK ve BağKur emeklHerinin günahı ne Yeni yasalarla memur emeklileri, isçi emeklilerinin iki katı ve BağKur emeklilerinin üç katı alıyorlar. Biz fazla mıyız? Osmanlıca ve Arapça'yı yeniden canlandırmaya devlet eliyle yöneldiğimize göre "düyun" ve "istikraz" gibi sözcükleri de öğrenelim. Düyun, "deyn"\r\ çoğulu olup "borçlar" anlamına geliyor. Osmanlı devleti 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında borçlana borçlana devletliğini yitirince yabancılar ülkede "Düyuni Umumiye" yönetimi kurup ülkeye el koymuşlardı. "Devleti ebet müddet" borç çukurundaçırpınaçırpına "garkotdu." "Gark" batma, boğulma demektir. Bunun içindir ki boğulmak üzere olanlar gark'la ilgili sesler çıkarırlar: Gurk, gurk, gurk.. Bu gurk'u sakın gurka ile karıştırmayın. Gurka, emperyalizmin emrindeki bir tür paralı askere verilen addır. '7sMwaz"daArapçaOsmanlıca kırması bir sözcüktür; borç alma anlamını içerir. Osmanlı devleti dışa dönük yüzünde "Duveli Muazzama"ya borçlanırdı, içe dönük yüzünde Galata bankerlerine avuç açardı. Bu işlemlere de "harici istikraz, dahili istikraz" denirdi. • Özal yönetimi son günlerde "dahili istikraz"a başvurdu; Hazine bonoları çıkardı. Devletimiz çok sıkışmış olacak ki zenginlerimizi yardıma çağırdı. Ancak iş kamuya böyle tanıtılmadı; çünkü ekonomi dünyasında kuş dili konuşuluyor: Limitleri aşmış emisyonu geriye çekmek, tanm ürünleri alımlarını ödeyebilmek, tatilde yurda giren işçi dövizierinin baskılarım hafifletmek ve en önemlisi enflasyon beklentılerini yok ederek enflasyon canavanyla mücadele edebilmek için hükümet önlem alıyor. Maşallah!.. Bir hükümet sırasında iç borçlanmaya da gidebilir, dış borçlanmaya da; ama bir hükümet yüzde 54 faizle iç borçlanmaya başvurdu mu anlamı nedir? Bugün bir kimse bankaya parasını yatırdığında yüzde 5354 net faiz alamıyot Devletin Hazinesi özel bankaların da üstüne çıkarak piyasada borç para ararsa ortalıkta bir hastalık var demektir. Hem de ağır bir hastalık... • Özal yönetimi bu işlemi hangi ortamda yapıyor? Yüzde 5354 faizli Hazine bonolarının piyasaya çıkarıldığı gün Ziraat Bankası İstanbul şubelerine ayrılan 4 milyar kapışılmış. Günün dağdağası bitince yorgun ve bitkin bir memur, çevresini saran gazetecilere demiş ki: Hazine bonoları bir günde tükendi. Biz de tükendik. Parası olanlar bonolan aldı; ama geriye biz 20 bin lira aylıklı memurlar kaldık.1' Hazine bonolarını holdingler, şirketler, parababaları kapışmtşlar. Kuşkusuz kapışırlar, taş atıp da kolları yorulmayacak ya, durduk yere kazanacaklar. Bugün hangi iş, hangi girişim, hangi yatırım net yüzde 54 rizikosuz kâr getirir? • Bir ülkede paranın fiyatı yüzde 50'nin üstüne çıktı mı kırmızı alarm işareti yanar. Devlet 4.5 yıldan beri faiz oranlarını yüksek, emekçi ücretlerini düşük tutuyor. Ama bu iş geldi sınırına dayandı. 6 ay süreli ve yıllık 53 faizli Hazine bonosunun anlamı ekonominin garkı demektir; çevreden duyulan sesler de bunu doğruluyor; çoğu orta ve küçük özel girişim, fabrika, şirket, sesler çıkarıyor Gurk, gurk, gurk.. Ankara'nın bankerleri böyle battı, İstanbul'da Kastelli böyle battı, Hisarbank böyle battı, İstanbul Bankası böyle battı, Meban böyle battı, Odibank böyle battı. Şimdi de hükümet Hazine'nın sırtına 6 ay süreli yüzde 53 faizli borç yükünü vuruyor. Bu borç yükü gerçekten halkın sırtına vurulmuştur. Vurun bakalım sonu ne olacak? 21 yıldır memurluk yapan bir babanın çocuklanndan dördüncüsüyüm. On yaşındayım. tlkokul beşinci sınıfa geçtim. 1 Temmıız 1984'ten geçerli olan memur maaşlannın ayarlanmasından sonra, ağabeyimle, ben evin fazlasıymısız gibi getip ÇIKTI Dünya Gıda Standartlarına Uygun Su İçin Özel" Ekonomik Poşetlerde Ege'nin hafif içimli, lezzetli ve sağlıklı memba suyu, şimdi Dünya Gıda Standartlarına uygun, "su için özel", çift katlı polietilen poşetlerle piyasaya sunuldu. Taşıması kolay, ambalajı sağlam, pratik, ekonomik Pınar Şaşal poşetlerini alın. Sofranız için çabucak soğutun. lsterseniz, buz yapıp pikniğe götürün... İLHAN SELÇUK SağhUı Memba Suyu" Ştmdl hmrn flşede, hem poşcttc. Bebckt«rtaizc kaynatmadaa içircbileccfttatz ••ğlıklı •mbalaJUmıtda. Ederi: 400 lira 2 ayda 2.Baskı Not: 10 kitaptan az sipamlerde ödemeli istenmemesini nca ederiz. İsteme adresi: Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğlu Istauuul. TEŞEKKUR Geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan eşim EliTi ve oğlum Serdar'ı başarıb birer ameliyat sonucu sağlıklanna kavuşturan SSK Goztepe Hastanesı çene cerrahlarından Op. Dr. HANDAN AKSUNA ve SSK Okmeydam Hastanesı hariciye mütehassıslanndan Op. Dr. LÜTFİ KARLIOVA ile ameliyat süresince yardımlarını esirgemeyen SSK İstanbul Bolge Sağhk Mudürü ve SSK istanbul Hastanesi Başhekimi, Op.Dr. MÜCAHİT ATMANOĞLU'na sonsuz teşekkuru borç bilirım. HACI ULURAK VEFAT MUSA HALAT 193411.7.1984 Zamansız ölümünle bizleri sonsuz acüar içinde bıraktın. Ruhun şad olsun. AİLESt • Pınar Şaşal'ın 1 litrelık ekonomik poşetleri butün Türkıye'de 40 liraya satılmaktadır. İzmır ıl sınırian ıçindekı fıyatı ise 30 lıradır Pınar Şaşal ozel surahısını poşetin satıldığı yerlerden bir dela alın hep kullanın Poşetı özel surahısıne yerleştırın Bir ucunu makasla kesın. Sağlıkh memba suyunuztı güvenerek ıçın JOSEPH SZAJNA Cervantes • Stüdyo Tiyatrosu Çahşmaları • Szajna belgeseli Germencik Sok. No. 4 Bebek VIDEÖTHÎOLE T e l : 1 6 5 6 2 3 1 PINAR SU SANAYİ ve TİCARET A.Ş Fabrika: Cumaoıası l/mir. Tel. 268«İ2mir Irtibat Bürosu Jei: 12 22 00: Teleks: 52 203 ysar tr. Pınar Su. bir Yaşar Holdıng ıştırakıdır Bakırköy Bahçelievler Kavşağı'nda komple bina veya tek daireler. 149 86 88 143 30 69
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear