22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER le görünen planetler arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Güneş sistemi üzerine kuruludur. Şimdi milyonlarca gökcismi gelişmiş aygıtlarla görülebilmektedir. O halde tüm bu gökcisimlerine bağlı bir astroloji mi gündeme gelmektedir? Bu kadar çok yıldız arasındaki ilişkinin insan ruhu üzerindeki etkisi sağlıklı olarak nasıl ele alınabilir? Gözle algılama olayına dayandığından astrologlar gökyüzünün üçüncü boyut olgusunu bilmemektedirler. Yıldızlann etkisi ışıklarıyla birlikte geliyorsa ou ışıklar çeşitli zamanlara göre değişik süreçte gelmektedirler. Astrologlar tüm bunlan dikkate alıyorlar mı? Kuzey veya güney kutbundaki insanlar yıldızlann ışıklannı aylarca alamamaktadırlar. O halde yıldızlann etkisi bu insanlar üzerinde nasıl gerçekleşmekte. Astroloji eski karanlık usdışı şimerlere yeni bir kıyafet vermektir. Kanımızca insanlar ümitsiz durumlarına, bunalımlarına açıklama getirmek isterler. "Kötü yazgılannın" nedenini bir başka güce mal edip adeta sonımluluktan kurtulma psikozuna girip rahatlarlar. EylemJerinin güdüsü (saik) bireysel iradeleri iken onlar sorumluluğu göktaşlannın çizdiği yazgıya bağlarlar. Klasik yazgıcılık anlayışıdır bu: "Ne gelirse göktaşından gelir", sosyal belirlemeler, irade, özgür davranış boş laftan ibarettir. özgür irade yoktur, tüm karakter yapımızı, kişiliğimizi, davranışlarımızı bağlı olduğumuz burçlar belirler. Benzer bir durumu fslamda koyu yazgıcılığı savunan Cebriye akımında görilrüz. Cebriyede "abnyazısını1 Tanrı yazmışken, burada göktaşlan yazmaktadır. KOMPÜTÜR ÇACl Acaba astroloji çoktanrılı dinlere bir dönüş mü? 12 gökcisminin 12 tip insan yaratması ve her tipin bunlardan birinin etkisi altmda olması... Mitolojide belli kişiler, belli kentler, belli Tanrılara daha yakındı ve kendilerine yakın olan Tanrı onları korurdu. Hektor'u Apollon konırken, Aşil'i Hera ve Athena koruması altına almıştı; Afrodit Paris'i tutmaktaydı. Bugün art:k Delf Tapınağı'na gidilip yıldız fallanna bakılarak gelecek hakkında bilgiler abnması mümkün değil. Delf TapınağTnın yerini kompütürler almıştır. Işin Yunan mitolojisindeki temeli Astre (astroloji sözcüğü buradan kaynaklanır)nin oğlu Titan'a dayanmaktadır. Boğa, Zeus'un Avrupa'yı kaçınrken üstüne binerek Bosforus'u (Istanbul Boğazı) geçtiği hayvandır. Ikizler güzel Helen'in kardeşleri olan Castor ve Pollux'dür ki bunlar Zeus'un aşk serüvenlerinden doğan Dioskürlerdir. Yengeç Hera'nın Herkül'ün ayağını ısırmaya gönderttiği "yengeç"tir. Terazi, mitolojide "Themis"den gelir ki ikinci tann kuşağından ve dişi titanlardandır, adaleti sembolize eder. Akrep Artemis'in emriyle Orion'un topuğunu sokan yaratıktır. Yay burcunun yayını tutan, yarı insan yan at olan bir mitoloji kahramanıdır. Oğlak, Zeus'u emziren Amathe'dir. Kovanın sembolü Ganimedes, Zeus tarafından kacınlan çok güzel bir çocuktur. Tanrılara şarap sunar. Balık, Venüs'ü ve Cupidon'u sırtında taşıyarak Tifon adlı canavardan kurtaran balıklan simgeler. USDIŞI Tutumun irrasyonel (usdışı) olduğu açıktır. İnsan davranışlannın temeuni, psikolojik yapının nedenini gökte dolaşan taşlarla açıklamak nedensel bağ karutlanmadığı sürece usdışı bir tutumu vurgular, bilün dışıdır. Bilimin öğeleri basında "nedensellik bağı" gelir. "Bir gün ileride bu nedensellik kanıtlanacakUr" demek, en azından bugün için bilimsel olmadığını kabullenmek anlamına gelir. Davranışlanmızm amaç, neden ve varoluşsal olgusunu inceleyen, açıklayan psikoloji ve felsefe ile uğraşmak varken söylenceler ve karanlık evrenlere sığınmak nedendir acaba? Felsefenin engin ufuklan, psikoloji biümi, insan kişilik, davranış ve özgürlük sonınlanna daha gerçekçi ve akla uygun ilkeler getirmektedir. Felsefe güçtür, kavramlar soyuttur; soyut düşünce yapısına sahip olmak gerekir. Bu da kültür ve eğitimle olanaklıdır. Hegel'i, tbni Rüşfü, İbni Haldun'u, Farabi'yi, Kant'ı, Platon'u, Aristo'yu, Marx'ı, Sartre'ı bilmeyen, okumayan kisilerin sağlıklı bir değerlendirmeyle astrolojiye yaklaşımda bulunmalan mümkün olamaz. Evet felsefe yapmak zordur; ama tarih bilinciyle sorunlara eğilip soyut düşünceye somutu getirerek çözümlemeler yoluna gidilirse güçlükler ortadan kalkar. Felsefe ile özgürlüğümuzun boyut ve sınırlannın bilincine vannz. Daha baştan davranışlanmızı 12 Zodiyak'ın iradesine terkedersek "Ne yapayım ben x burcundanım ticarette, alavere ve dalavereye yatkın karakterim var" dersek veya "Ben y burcundanım, yüksek değerleri algılanm, sen algılayamazsın" şeklinde diğerlerini küçümsersek halimiz nice olur. Her şeyin, ama her şeyin benim dışımdaki güçler tarafından belirlendiğini, geleceğimizin taşlar tarafından düzenlendiğini kabul etmek anlamına gelir ki özgürlüğümüzü alıp götürür. Bu anlayış insan yüceliğini, insan iradesinin etkinliğini ret anlamına gelmektedir ki koyu bir yazgıcılığı deyimler. Hem de yazgıcılığın çok tanrılısı!.... 14 TEMMUZ 1984 Astroloji Gazetelerde burçlardan, yddız falından geçilmiyor, astroloji rağbette. Nedeni belli: Kaygılann, bunalımların, rasyonel zayıflıklann arttığı dönemlerde olur astrolojiye rağbet. PENCERE Günahı Kebair!.. Bir köşe yazarının her sabah dişe dokunur bütün gazeteleri gözden geçirmesinden doğal ne olabilir. Ben de bu alışkanlığı sürdürürüm. 12 temmuz sabahı Milliyet'i açınca ikinci sayfasında ünlü ışadamımız Sakıp Sabancı'nın yazısını gördüm. Geçenlerde Uluslararası Ticaret Odası'nın İsveç'teki toplantısına katılan Saytn Sabancı, Stockholm'den bir demeç patlatmıştı: \ " Asıl sosyalist benim!" Milliyet'teki yazısnm başlığı da "Sosyalist İsveç'ten izlenimler".. Okumaya başladım: isveç'te toplam ekonomik faaliyetler içinde özel sektörun payı yüzde 75, kamu kesiminin payı ise yüzde 13, kalan yüzde 12'lik pay ise kooperatifler kesimine ait. İsveç sanayiinde en büyük üretimi 20 büyük ailenin sahip olduğu kuruluşlar meydana geüriyor. Bu rakamlar üzerinde iyice durmaltdır. Sosyalist isveç'te tüm ekonomik faaliyet içinde kamunun payı yüzde 13 ve sosyalist olmayan Türkiye'de yüzde 50'nin üzerinde... Biz, Türkiye'de kendi evimizin içinde, kendimize göre ideolojiler geliştirip, bu ideolojilere dayalı lüzumsuz tartışmalaria vakit geçirirken, başka ülkeler gelişme yeıışında yol alıyor. Birtakım kimseler sadece lakırdı üretiyor. Bazıları mal üretiyor. İş yaratıyor. (...) Sadece laf üreten sosyalist, refahın adil bölüşülmesi sloganı arkasına sığh narak sadece fakiriiğipayiaştırır. (...) Onun için gönülden inanıyorum ki sloganları, ideolojik eğilimlerin bitip tükenmez yersiz tartışmalarını bir kenara bırakıp, görevimizin insanlan mutlu etmek için daha fazla üretmek, daha çok iş imkânı yaratmak olduğunu artık görmektir." • İsveç sosyalizmini çok beğenerek "sosyalistleşen" Sakıp Sabancı'nın, öteki işadamlannın önerdikleri "Güney Kore, Brezitya, Tayvan, Singapur" modellerinden vazgeçip "isveç modeli"r\\ şavunacağını sanmıştım. Yanılmışım. Sayın Sabancı sosyalist İsveç'i göklere çıkarırken sosyalizme veryansın ediyor. Oldu mu? İsveç'i bilmeyen, tanımayan, işitmeyen yok. Orada değil işçiye, sendikacrya, işçi sendikasına, işçinin partisine dokunmak; çocuğunu bile dövemezsin; insanı karakola çekerler. Bizde ise ne sosyalist partisi var, ne de ortaklıkta dolaşan ya da konuşan bir sosyalist... Milliyefı bırakıp Tercüman'ı elime aldım. O ne? Koskoca bir başlık: Milli gelir dengesi bozuldu." Ne olmuş? Okuyalım: "1970'te milli gelirin 3'te birini çalışanlar alıyordu. 1983'te ise nüfusun yüzde 40'ını teşkil eden ücretliler ve aileleri milli gelirin yüzde 22'sini alabildi. Nüfusun yüzde 60'ını bulan kâr, faiz ve rant geliri sahipleri ise milli gelirin yüzde 78'ini paylaşıyor." "Hay Allah" demeye kalmadan 11 temmuz günlü Cumhuriyet'in ekonomi sayfasında çıkan haberi anımsadım; gazeteyi açtım, bir göz attım: " ybksulluk merdiveninin basamaklarını aşağıya doğru üçer üçer atlıyoruz. Dünya Bankası kalkınma raporuna göre yoksulluk sıralamasında üç yılda (19801983) dokuz basamak aşağıya düştük. Kişibaşına 1370 dolarlık milli gelirle Türkiye 1984 raporunda merdivenin alt basamaklarına doğru düşerken; Ürdün, Suriye, Kuzey Kore, Paraguay, Kolombiya, Tunus gibi ülkeler üstümüzde yer aldı." Düşündüm: Türkiye'de devlet bütün gücüyte işadammın arkasında yer aldı; gak deyince et, guk deyince su veriyor; halk da kapitalisti sırtına aldı; ülkede doğru dürüst sendikacılık yok; parlamento içinde ve dışında sosyalist partisi yok; sosyalizm tartışması yok; sosyalistin ağzı tıkalı; değil "lakırdı üretmek" ya da "tartışmak" sesi soluğu çıkmıyor. Peki, neden tepe aşağı gidiyoruz? Yoook, yine de suçu sosyalistlerin üstüne atmaya çalışırsak "günahı kebair" olur. Yukarda Allah var!.. Doç. Dr. NİYAZİ ÖKTEM t.Ü. Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi Dünyada yüzyıllardan beri etkinliğini sürdüren astroloji, son yıllarda ülkemizde de moda haline dönüştü. Gazetelerde burç fallanna önemü boyutta yerler aynlmakta, astroloji dergileri çıkanlmakta, dost toplantılannda özellikle hanımlar burçlarla ilgili konulan açmakta, kendi kisiliğine gökteki yüdızlarla bir anlam getirmeğe çalışmaktadır. öyle ki, yeni Istanbul Belediye Başkanı bile "Yengeç burcunun" tüm özelliklerini taşıdığmı söylüyor. Nedir astroloji? Batıl inanç mı, yoksa saklı bir bilim mi? Halkın bilgisizliğini (özellikle felsefı bilgisizliğini) sömünneyi amaç edinen masallar, (söylenceler) efsaneler mi? Yoksa modern çağların gelişen rasyonalizmi karşısında direnen bir bilgelik sığınağı mı? Bir tek astroloji değil, çeşitli astroloji anlayışlan mevcut. Çin astrolojisi, Hint astrolojisinden; Aztek astrolojisi, Maya astrolojisinden değişik özellikler göstermektedir. Türkiye'de benimsenen astroloji türü Mezopotamya, Yunan, Roma çizgisini izler. Bunun nedeni konunun ülkemize Batıdan gelmesidir. Klasik Batı kültürü YunanRoma ikilisinde temelini bulur. Yunanlılar ise büyük îskender seferleri sırasında astrolojiyi sistemleştirmişler ve önemü astrologlan Yunanistan'a getirmişlerdir. örneğin Kaldeli Beroz ünlü bir tıp merkezi olan Hipokrat'ın doğduğu ve tıp bılimini geliştirdıği Kos (Iskanköy) adasına gelıp yerleşmiş, tıpla astroloji arasında bağlar kurmaya çalışmıştı. Onun öğrenrileri astroloji biliminin öncüleri olmuştur. Astroloji Ortaçağda İslamı da etkilemiştir. Büyük meliklerin astrolog danışmanlan olduğu biliniyor. Daha sonra Rönesans'la Batıya geçen astroloji Nostradamus'da zirveye ulaşır. Antik Yunandaki astrolojiye ilişkin düşünceler, astronomastrolog Pitoleme (M.S.II. yy.)nin Tetrabiblos (4'lü kitap) adıyla Batıya, "Elmajeste" adlı çevirisiyle de Arap âlemine geçmiştir. Pitoleme aynı zamanda bir astronomdu (gökbiJimci) ama düşüncelerinin yanlışhğı Copernicus tarafından ortaya konmuştur. Bununla birlikte onun astroloji sistemi günümüzde hâlâ en fazla rağbet edilenidir. Kilise, başlangıçta astrolojinin karşısında yer almıştı, çttnkü insan yazgısının Tanrı dışında maddi güçlerle belirlenmesi, Tektannlı din ve Hazreti Isa öğretisi ile uyum sağlayamazdı. Buna karşı astrologlar Hazreti Isa'nın doğumunu müjdeleyen Mages yıldızı olgusuyla destek almışlardır. Böylece Papalar bile astrologlara başvurmuşlardı. Galile, Kepler gibi gökbilimciler dahi astrolojiyle uğraşmışlardır. XVII. yüzyılla birlikte bilimdeki gelişmeler astrolojinin ilerlemesini durdurmuştur. Güneş ve gezegenlerin hareketleri, birbirleriyle olan açısal ilişkilerinden anlamlar çıkarmak ve etkilerinin kişi karakterini belli doğrultulara ittiğini öne sürmek, astrolojinin temel felsefesidir. örneğin "Yengeç burcu" diye adlandırılan dönemde falanca gezegenle fîlanca gezegenin arasındaki açısal ilışkı, o dönemde doğan kişiye suya düşkün bir karakter vermekte, kişinin ruhsal yapısında belli etkinlik oluşturmaktadır. Psikoloji bilimi bakımından buna psikolojik sembolizm diyebiliriz. Kaygılann, bunalımların, rasyonel zayıflıklann arttığı zamanlarda astrolojiye başvurmalar çoğalır. Insanoğlu felsefi ve ussal açıklamalardan korktuğu, kaçındığı ve çözümleyemediği psişik bunalımlarda öz kontrolü yitirip doğaüstü, akıl dışı "irrasyonel" açıklama şemalanna koşar. BtLİM ADAMLARININ GÖRÜŞÜ Bu konuda bilim adamlan ne diyorlar? Prof. Luigi Aurigemma, psikoanalist, tarihçi: Astroloji ciddiye alınmalıdır. Yıldızlarla insan arasında bir bağ mevcuttur. On iki değişik insan tipi genel planda vardır. örneğin, akrep ve savaş tannsı Mars insanın bilinç altındaki savaşçı duygularını simgeler. 12 temel "arketip" tarihin ve toplumun etkisiyle değişikliklere uğramıştır. Orneğin, akrepteki şiddet ve gaddarlık önce gladyatörlük şeklinde tezahür etmiştir. Tarihin akışıyla bu enerji değişik biçimlere dönüşür, ama insanda şiddet ateşi asla sönmemiştir. Prof. Jean ClaudePecker, astrofızik profesörü, College de France: Astroloji temelini Ortaçağ astronomisinden alır. Göz EVET/HAYIR OKTAY AKBAL "Türk toplumu özellikle on sekizinci yüzyılın ortalanndan beri Batı uygariığına katılma çabalan içindedir. Başka bir deyişle, ülke, yaklaşık bin yıldır içinde yer aldığı İslam kültür çevresinden ayrılıp Batı kültür çevresine girmeye uğraşmaktadırf' Prof.Dr. Macit Gökberk, "Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk" başlıklı incelemesine bu satırlarla başlıyor... Kültür çevresini değiştirmeye tarihsel gelişmeler yüzünden zorlanmışızdır. Ama yalnızca bir 'kültür çevresini değiştirme olgusu' değildir bu. "Bir çağdan öbür çağa, ortaçağdan yeniçağa bir geçiştir de..." Bu yöneliş bir sürü duraksamalar, engellemelerle gereği gibi gerçekleştirilememiş, ortaçağdan büsbütün çıkılamamıştır. Ama "Bu duraksamaları aşıp Türk topiumuna, onu ortaçağdan kesin olarak ayıracak adımları attıran Mustafa Kemal Atatürk'tür. Onun devriminin temel anlamı budur, denilebilir." Atatürk'ün ölümünden sonra 'ortaçağdan kopma' atılımlarının hızı kesildi. Burası yadsınmaz bir gerçektir. Ortaçağ yanlıları ile Türk toplumunun yeniçağa geçmesini, aydmlanmasını istevenler arasındaki çatışma, zaman zaman savaş halini almıştır. Öyle ki ortaçağcılar her türlü düşmanlığı, engellemeyi, hatta ihbarcılığı, suçlamayı yapmaktan geri kalmadılar. tek, Türk toplumunun çağdaş uygarlığa açılması, yaklaşması, çağının gereklerini benimsemesi önlensin! Bunu başardılar da... Öyle olmasa Atatürk'ün, Türk insanını, dolayısıyta Türk toplumunu Batı uygariığının verileriyle donatma, zenginleştirme girişimi yarıda kalmaz, bugünkü Türkiye, Batı ülkelerine eş bir duruma gelirdi. Ama olmadı... Macit Gökberk'e göre "Dingelenek baskısının ve sryasal düzen yasaklannın ağırbasüğı yerferde ve dönemlerde, düzen karşısında eleştiren bir duruş alacak özbilincine varmış, özgür birey yetişemez." Bir topluluğun, 'ümmefien 'ulus'a geçmesi gerekir her şeyden önce... Türklerin kjinde yer aldığı Osmanlı toplumu 'ulusçuluk' akımlanyla karşılaştıktan sonra parçalanmaya başlamış, 'ulus bilinci' en sonunda Türk topluluğunda da ağırlığını duyurmuştur. Türkçenin kişiliğine kavuşturulması; Arap ve Fars dillerinin etkinliğinden kurtarılması; tarih alanında Türklük bilincinin uyandınlması ancak Türkiye Cumhuriyeti döneminde gerçekleştirilmiştir. Atatürk Devrimi, Türk ulusunu ve Türk insanını çağdaş uygarlık içinde yasatma, var etme, yücertme savaşımıdır. Ne var ki ortaçağcı kafa, çıkarlarıyia 'aydınlanma'ya 'çağdaşlaşma'ya karştt kişi ve çevrelerin direnmeleri, zaman zaman politikaya da etkili olmuş, hele 'demokrasi' adı verilen çok partili döneme geçtiğimiz 1945'ten sonra ortaçağ anlaytşı, kafası dahadagüçlenmiş, Atatürk'ün 'aydınlanma' çağını başlatan, sürdüren düşüncesi, eylemi kösteklenmiştir. Işbaşındaki kişiler ulus çoğunluğunu 'çağdaşlıktan' kopararak, dinsel ve geleneksel anlayışları geçer akçe kılmaya çalışarak yerlerini korumak istemişlerdir. 1945'ten sonraki çoğu iktidarlar az ya da çok oranda 'ortaçağ' anlayışını topluma egemen kılmakta birbiriyle yarışmıştır. Bugün de aynı yol ve yöntemi izleyen politikacıiar pek çoktur. "Ülkeler çeşitlidir, fakat uygarlık birdir ve bir ulusun yükselmesi için bu biricik uygahığa katılması gereklidir" ve'"faptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin gereği Türkiye Cumhuriyeti halkını bütünüyle çağdaş ve bütün anlam ve biçimleriyle uygar bir toplum durumuna vardırmaktır. Devrimimizin temel ilkesibudur" diyen Mustafa Kemal Atatürk, Gökberk'in deyimiyle " ...Çok temelli değişiklikJeri gerçekieştirmek, iki yüzyıldır bir türlü atılamavan ve atılması da istenrneven ortacau safrasından Türk halkını kurtarmak" istemiştir. Üzerinde hep tartışılan ve bir takım geri kafalıların ki bunlar içinde Prof., Doç. etiketi taşıyanlar da vardır "Atatürk bir devrim yapmadı, onun yaptıkları bir takım reformlardır, kendisi de bunu söyler" gibi ileri sürdükleri savlar, Atatürk'ün şu sözleriyle yıkılmaktadır: "Türk Devrimi nedir? Bu devrim, sözcüğün birdenbire akla getirdiği ihtilal anlamından ilerde, daha geniş bir değişmeyi dile getirmektedirf' Demek Atatürk'ün yaptığı bir 'ihtilal'den de ötede, daha derin, daha kapsamlı bir eylemdir. Ortaçağdan yeniçağa geçmek, Türk insanını 'dün'de değil 'bugün'de, hatta 'yarın'da yaşatmak, geçmişi değil, geleceğin bireyi yapabilmek... Türkiye'de bugün işbaşında bulunan bazı kişiler ne yazık ki ortaçağın temsilcisi, savunucusu görünümündedirler. Kızlara şalvar, başörtüsü giydirmek, içki yasaklamalarıyla uğraşmak, Arapçayı yeniden okullara sokmak, birtakım çürümüş alışkanlıkları, töreleri canlı kılmak, gençleri yeniden 'ortaçağ'a itelemek değil de nedir? Atatürk devrimine bağlıyız, Atatürk ilkeleri rehberimizdir diye diye Atatürk Devrimi, dolayısıyle Atatürk1 ün kişiliği ortadan kaldınlmaktadır. Ortaçağı hortlatmak girişimleri karşısında bilinçli Türk yurttaşları işbirliği, düşün birliği etmek görevivle ha<sbasadır. OKURLARDAN Giresuri'un sokakları ev süpürgesiyle süpürülüyvr Geçen ay yaptığım Karadeniz seyahatinde Giresun 'dan geçerken, sabahm köründe, iki belediye temizlik işçisinin şu acıklt haline şahit oldum. Resmi giysisiz bu temizlik ifçileri sokakları el süpürgesi ile temizlemeye çalışıyordu. Bu durumda, iki büklüm bir vaziyette vazife yapmaya çahşan bu gariban işçiler, acaba kaç metrekarelik bir alanı süpürebilirler?.. Ve sekiz saatlik mesai sonucu ne hale gelirler?.. Giresun Belediye yetkilileri hiç düsünduler mi?.. Şayet Giresun belediyesi bu denli maddi imkânsızlıklar içine düşmüş ise bir yardım kampanyası açıp, hemşerilerinden yardım istemelidir. Şayet belediye böyle bir teşebbuste bulunur ise, ben de bir Giresunlu gibi işçi emekli maaşımdan 5 bin liralık yardımda bulunmayı taahhüt ederim. Zira bu şekilde temizlik işçisi çalıştırmak evvela insanlığa sığmaz. Sığmamalıdır... Niyazi tdemen Istanbul Sümerbank Şube Müdürüne gönderilir. Şube Müdürü borç senedine, "şubemizde hesabı yoktur" diye not düşer. Borcunun olmadığını yazdıran memurişçi, mal almak istediği şube servisine başvurur. Ama yine alamaz. Bir hafta sonra gel denilerek geri çevrilir... Aynı kuruluşun, banka şubesinden herhangi birine: Milyonluk çek götüren kişiye "Git bu banka şb.mizde karşılığı vardır diye yazdır gel, ödeme yapalım'' denilmez, "Biraz bekler misiniz" denilerek, ilgilişubeden hesabın durumu sorulur ve bir telefonla mttyonlar ödenir. özelliklerini korumaya karar veren bütün dünya ülkeleri bu konuda pek çok çabada bulunmuş ve bugün de bu çabalan sürdürmeye büyük bir özen göstermektedirler. Biz bu alanda, ileri ülkeleregöre, bir hayti geri kalmış bulunmaktayız. görmeğe gelen dostlanmıza bir çiçek buketi gibi sunmak az mı kazanç olur! Uygarlığımızın pek çok anıtı ve alanlan yok olmuş, elde kalanlar da zorlukla soluk alabilmektedir. Haliç, Kâğıthane, Göksu ve Boğaziçi gibi. Son kauntüardan faydalanarak, yeni kuşaklara ve yabancılara, bir tstanbul Medeniyeti Müzesi kurmak suretiyle, bizim de eski bir uygaruğımız bulunduğunu tanttmamız yararlt olmaz mı? Bu müzede eski ve yeni caddelerimiz, eski yapısal anıtlarımızla yeni yapüanmız, eski köşebaşian ileyenileri, eski gezinti yerleriyle onlann bugünkü durumlan tablolarla, fotoğraflarla ve maketlerle canlandınlabilir. Anadolu'dan ve dünyanın dört bir köşesinden gelecek konuklanmıza, hatta tstanbuVda oturup da şehirlerini tamma olanağı bulamayanlara, müze toplu bir bilgi verebüir. Belki halkımız gibi genç mimarlanmız, idarecilerimiz, mühendisierimiz de bundan faydalanma olanağtnı bulur. Böylece hepimiz "Bizim de özgün bir uygaruğtmız vardı " diye öğünmek fırsatım elde etmiş, gözbebeğimiz tstanbul'un dününü, bugününü ve yanmnı topluca gözler önüne sermiş oluruz. Bunu gerçekleştirecek güçte örgütlerimiz yetenekli bilim ve sanat adamlanmız bulunduğu kanısındayız. Ahmet Yurtlu Ortaçağdan Kurtulmak Kime güven kime güvenme Sümerbank Satış Şubesi'nden, taksitle mal almak isteyen memurişçi, oturduğu semtin Kıyüanmız yağmalanmakta, yalılarımız yanmakta, tarihi anıtlanmız bakımsızlıktan çökmekte, bir kısmı yok olmakta, her biri birer anıt gibi tstanbul'u süsleyen sebil ve çeşmelerimiz yürekler acısı durumlarıyle bize seslenmekte, dillere destan olan gezme (mesire) yerlerimiz yanlanna yaklaşılamayacak kadar kötü hale gelmiş bulunmakta, bahAynı kuruhışa bağh iki ku çeli evlerimizin yerinde beton rumda, vatandaşa niçin farklı apartmanlar yükselmekte, taridavranıhyor? Neden? Niçin? hi tstanbul bir beton yığını haliMemurişçinin alışverişi bir tele ne gebnekte, bu durum yalnız bifonla öğrenilip o gün yaptınhnı zi değil, yurdumuza gelen turistyor? leri de acı acı düşündürmektedir. Bu memlekette memur ve işZengin ve göz kamaştıncı bir çiye hiç mi güven yok? Kaldı ki o senette, iki kefil memur ve iş uygarlık, bu kadar bilimsel, ekonomik ve sosyal kurul ve örgütçi ile müdürün imza ve mühürü var. Acaba çekler daha mı az lerimizin gözü önünde yok olsahte çıkıyor? maktadır. Küçük bir örnek vetlgililerin bizlere birazcık ol relim: Şehrimiz caddelerinin kösun güvenmesini ve ordan ora şe başlarım süsleyen, o pırlanta kadar değerli, mermer sebillerin ya koşturmaması dileğiyle. Hüseyin Akarca acıklı durumlan vicdanlanmızı Fener / Istanbul sızlatmıyor mu? Onlar ecdadımızın, yüzlerce yıl önce, caddelerimize verdiği önemi göstermiyor mu? Onlartn içini ve dışını temizleyerek, yapüanna uygun bir işlev vererek, eski uygarlığıGeleceğmi güven altına almamızdan bugünkü kuşağa ve bizi ya çahşan, kendi tarihi ve doğal TEŞEKKUR Eşim, annemiz Vahide Kurt'u gerçekleştirdiği başarıh ameliyat sonrası yeniden sağhğına kavuşturan Cerrahpaşa Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü Başasistanlanndan Istanbul Uygarhgı Müzesi Dr. FERİDUN ŞİRİN'e teşekkür ederiz. EŞt VE ÇOCUKLARI rtur yMARMARIS turizm sunar OKTAY AKBAL ÎKİ ROMAN Suçumuz İnsan Olmak 10 gun . 9 gece VEEAT VE TEŞEKKUR Geçirdiği ameliyat sonucu kurtarılamayarak 10 TEMMUZ 1984 Gün'ü ebediyete intikal eden büyük desteğim eşimin anısını daima kalbimizde yaşatacağım. Vefakâr annemiz emekli öğretmen, martı hotel 65 700MARIVIARIS HER CUMA KESIN HAREKET Özel otobuslerie gıdış donuş İnsan Bir Ormandır 2. Baskı (Tükenmek üzere) • 6. Baskı ve atlantik 700 ialaaddin AtANYA Önce Şiir Vardı (Tükenmek üzere) (Denemeler) Elif YÜRÜK 11 TEMMUZ 1984 günü Burhaniye'de ebedi istirahatgâhına tevdi olunmuştur. Cenaze merasimine gelen ayrıca telefon ve telgrafla büyük acımızı paylaşan tüm akraba ve dostlanmıza teşekkür ederiz. Eşi Faki YÜRÜK Evlatları Nafiz YÜRÜK Ali YÜRÜK Ata YÜRÜK Nalan YÜRÜK MARMARIS FETHIVE ADAM YAYINLARI orkide h J J l seketur m o t e l 39 700KUSADASI tatil koyu 50 700j L cavuşoğtu motel 44 700 EDREMİT TAKSİTLE MARMARİS'TE UCUZ TATİL sabah kahvaltısı + öğle yemeği + akşam yemeği + yatak = giinlük sadece 1950 T L . ömer TAM PANSrtONKONAKLAMA Tesıstofde6gun 7gece Barbaros Bulvan. 35 BeşıMaş IST T 4 : 161 10 74 161 82 26 336 16 60 KAMP DÖNEMLERİ 1. dönem 15 gün 30 Haziran14 Temmuz 1984 2. dönem 15 gün 16 Temmuz30 Temmuz 1984 3. dönem 15 gün 2 Ağustos16 Ağustos 1984 4. dönem 15 gün 18 Ağustos1 Eylül 1984 5. dönem 10 gün 3 Eylül12 Eylül 1984 Yerlerinizi ayırtmakta gecikmeyin TEŞEKKÜR Annemin tedavisinde gösterdikleri yakın ilgi ve alakadan dolayı; FtZlK TEDAVİ MÜTEHASSISI AKAPUNKTÜRİST MENKUL SATIŞ tLANI KADIKÖY 2. İCRA MEMURLUĞUNDAN 1984/2285 Satılmasına karar verilen 350.000 lira kıymetinde 1 adet bant zjmpara mak., 1 adet 60'Uk planya, 15 adet işkence, 1 tahta tezgâh halen bulunduğu Acıbariem Sokulu Sitesi Acıbadem Çiftliği Sokak Topçuoğlu Inşaat Acıbadem Kadıköy adresinde açık arttırma suretiyle satılacaktır. Birinci satış 19.7.1984 günü saat 17.00 ile 17.15 arasında bu salışta mahçuzlar kıymetinin 1a 75'ini bujduğu takdirde raüşterisine, bulmadığı takdirde ikinci satış günü olan 20.7.1984 günü aynı yer ve aynı saate yapılarak en fazla fiyat teklif edene ihale edilecektir. Ihale peşin para ile olup resmi ve delaliye damga pulu alıcıya aitür, ilan olunur. 28.6.1984. Basın: 8788 Sayın Dr. BAHA ÇELİK'e ve terapist Bayan Selma ÇAKAR'a teşekkür ederim. EROL BARLAS LONDRA KADIKÖY, Altıyo). Onur Işhan No: 408 \ v ^ Tel: 337 01 38 HER CUMARTESİ 7 GÜNLÜK Basvuru: Akay Cad. No: 7 Bakanlıklar, ANKARA TELEFON: 189440 • Tokat'ın Reşadiye kazasından aldığım nüfus cüzdanımı ve S.S.K. kartımı, Ukokul diplomamı, Bakırköy Belediyesi'nden aldığım kimlik kanımı kayıp ettim. Hükümsüzdür. Bulanlann insanlık namına Tl: 571 64 89'a bildirmelerini rica ederim BEKtR OCAK • Karaköy (Beyoğlu) Emlâk Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne 979/669 hesaba tarafımızdan yatınlan 9.7.1980 tarih/496229 sayılı 216.480. TL.'lik veraset vergi makbuzunun aslını zayi ettik. Duyurulur. A YŞE RENG/N ÖNEN HAKKI AKSOY. gezileri DUYURU 1. Merkezi Istanbul'da bulunan ticaret, kooperatif, eğitim, büro ve güzel sanatlar (Mete Bilgilş) Sendikasının 22.6.1984 tarihinde toplanan gene! kurulu oybirligi ile sendikanuza katılma kararı almıştır. 2. Mete Bilgilş'in kanlma karan, sendikanuz genel yönetim kurulunca 29.6.1984 gün ve 33 sayılı karanyla kabul edilmiştir. 2821 sayılı yasanın ilgili hükümleri gereğince duyurulur. TEZKOOPİŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU ADINA | ÖZ A d i Genel Sekreter 190.000 TL. Uçak, banyoWCRenkiı TV'li otel ve kahvaltılar dahil Yalnız tLAN BAKIRKÖY 3. SULH HUKUK MAHKEMEStNDEN ESAS NO: 1984/318 KARAR NO: 1984/957 Sinop, Ayancık, Yarenler Kftyü, 32/12 kütük sırasında nüfusa kayıtlı Hüseyin Yıldız'ın hükümlülüğü süresince hacr altına almarak aynı yerden nüfusa kayıtlı Musa kızı kansı Hatice Yıldız'ın vesayeti altına konulmasına 28.6.1984 tarihinde karar verildiği hususu ilan olunur. Basın 8787 TEŞEKKÜR AİLEMİZİN DEĞERLİ VARLIĞI SEVGİLİ ANNEMlZ ŞAZİYE ÇETİN'in vefatı nedeniyle cenaze törenine katılan, çelenk gönderen, bizzat gelerek aamızı paylaşan akraba ve dostlanmıza bizlerden içten ilgilerini esirgemeyen merhuma son anına kadar hiçbir fedakârhktan kaçmmayan: KAYAOĞLU YAYLA GÜNEYLİ VE TÜRKAY AİLELERİNE ŞÜKRANLARIMIZI SUNARIZ AİLESİ Güven ÖNLER Genel Başkan • Edebiyat Fakültesi Beşeri Coğrafya Bölümü öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. NEZtHl 1ŞIN BA YER
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear