22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sinin 22.5 milyar lira zarara uğrayaca ;ı yeT almaktadır. Benr> ile ödemeye Türkiye Ziraat Odaları Birliği karşı çıkmaktadır. Birliğin Marmara Bölgesi Başkanı Saym Erol, marttemmuz arası dönemin en parasız dönem olduğunu belirterek şunları söylemektedir: "Çiftçiye böylesine para sıkıntısı çektiği günlerde bono ile ödeme yapmak, bunların kırdınlmasını baştan kabullenmek demektir. Böylelikle üretici emeğinin karşıhğını alamamaktadır. Üreticilerin mağdur edilmemesi için peşin ödeme yapılmasının yolu bulunmalıdır. Aksi takdirde, bu para sıkmtısı yazlık ekimi baltaİayacak ve çiftçinin daha da borçlanması söz konusu olacaktır." Görülüyor ki, senetli ilk ödeme üretici zaranna olmuştur. Üreticiye mal bedelinin belirli bir kısmını peşin ödeyip, kalanı için 23 ay vadeli aylık yüzde 3 faizli T.C. Ziraat Bankası garantili bono vermek başlangıçta üretici için de çok çekici gelmekte ise de, bundan asıl yararlanacak olanlar bonolan kıranlar (yani iskonto edenler) olacaktır. Üreticinin bulunduğu bölgelerdeki özel bankalar, bankerlik kuruluşlan ve teşkilatlanmamış kredi piyasasında çalışan şahıslar Ziraat Bankası'nın garantisini taşıya^ı bonoları hiçbir araştırmaya gerek kalmadan ve riski olmadan içerdiği meblağa göre faiz uygulayarak (ki bu faiz yüzde 3'ten fazla olacak, bankalar en az yüzde 45, bankerler ve tefeciler yüzde 510 arasında değişebilecek bir faiz uygulayacaklardır) kıracaklar ve üzerinde yazılı tarihlerde bonoları Ziraat Bankası'ndan tahsil edeceklerdir. Bu uygulamada bonoları kıranlar kârlı çıkacak; üreticinin eline daha az para geçeceğinden, devlet ve kuruluşlar yıllık en az yüzde 36 faiz ödeyeceklerinden zararlı çıkacaklardır. Ziraat Bankası bonolan ödedikten sonra bedelini hazineden isteyecektir. Ziraat Bankası'na ödemede ister istemez emisyon hacmi etkilenecek ve tedavüle bir miktar para çıkarmak gerekecektir. Bu uygulamanın yararı ikiüç aylık bir zaman kazanmaktır. Bu nedenle, üreticiye ve devlete yararı olmayan bonolu ödemeden vazgeçilrnelidir. Bonoları iskonto ederek rahat ve garantili olarak calışacak teşkilatlanmamış kredi piyasası diye adlandınlan tefecilere milyonlar (hatta milyarlar) kazandırılmamalıdır. Bonolar T.C. Ziraat Bankası'nın plasmanlannı zorlayacak ve işlemlerini arttıracaktır. Ziraat Bankası'nda toplanan bonoların bankaya ödenmesinde, yani bonoyu çıkaran kuruluşların bononun vadesinde ödeme yapması için nasıl olsa Merkez Bankası kaynaklarına başvurulacağından, üreticiye ödemeyi üriinün teslim tarihine göre bir aylık bir sürede yapmak devlete, üreticiye ve kuruluşa daha yararlıdır. Bizim üreticimiz durumu takdir etmekte ve beklemeyi bilmektedir. Bir ay içinde parasını alacağına kani olursa, bonosuz eskisi gibi bekleyebilir. ÇÖZÜM YOLU İhraç ürünlerinin dışsatımında bir süre sonra karşılığının döviz olarak alınması nedeniyle, dövizlerin Türk Lirasına karşılık tutularak emisyon hacminde geçici artışlar yapılarak ürünün tesliminde ödeme yapılabilir. Esasen, T.C. Merkez Bankası, Ziraat Bankası aracılığı ile Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerine bu yoldan para vermektedir. Bu kredilerin limitlerinin arttırılması yeterli olabilir. Son söz olarak devletin cari harcamalannı, kamu kuruluşlarının ve Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin aiımlannı yüzde 4336 faizle yapmalan çıkar yol değildir deriz. Senetle Ödenmedeki Yanlışlık İhraç ürünlerinin dışsatımından elde edilen dövizler karşılık tutularak emisyon hacmi geçici bir süre arttınlabilir ve üriin bedelleri bu yolla peşin ödenebiiir. PENCERE Duymak... 22 MA Y1S 1984 MEHMET ALİ TUNABOYLU İktisatçı ve Bankacı Üreticilerin yetiştirip devlet ve denetimindeki kuruluşlara, örneğin Toprak Mahsulleri OFısi, Şeker Şlrketi, Çaykur, Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerine (Fiskobirlik, Tariş, Antbirlik, Trakya Birlik vb.) teslinı ettikleri hububat, üzüm, incir, çay, pancar, zeytin, zeytinyağı, ayçiçeği, pamuk gibi ürünlerin bedelleri zamanında üreticiye ödenmemekte; iirün bedellerini vaktinde alamayan üreticiler haklı olarak sızlanmakta, teslimden bir süre sonra bir miktar (yüzde 1025) ödeme yapılmakta, bazen satılan malın bedeli beşaltı ayda alınamamaktadır. Düşük tutulan taban fiyatına bir de paranın zamanında alınamaması ve yüksek faizle borçlanma eklenince üretici perişan olmakta, sıkıtıtı çekmektedir. Zamanında ödeme yapılamamasına neden olarak ürünlerin yetiştirildikleri (elde edildikleri) aylara göre üreticiye toplu ödeme yapılmasırun emisyon hacmini etkileyeceği, enflasyon hızını körüklemesi gösterilmektedir. Ancak, bu görüşün tartışılabilir olduğu unutulmamalıdır. Banker olaylannda ve kurtarma operasyonlannda Merkez Bankası kaynaklan kullanılmıştır. Bir kısmı ihraç malı olan tarım ürünlerinde dışsatımdan bir süre sonra karşılığının döviz olarak alırunası nedeniyle dövizlerin Türk Liralanna karşılık tutularak emisyon hacminde geçici artışlar yapılabilir. Ve denetimü olarak bu mekanizma kullanılabilir; kısmen de kullanılmaktadır. Taban fıyatlarının yeterli olmaması ve girdücrin her yıl yüzde elliden fazla artması olağan olduğundan ürün bedellerinin peşin ve bir defada ödenmesi geçmiş dönemlere göre daha fazla önem kazanmıştır. 1984 yılında üreticiye peşin ödeme beklenirken senetli ödeme çevrime girmiştir. 24 Şubat 1984 tarihü gazetelerde üreticilere ve müteahhitlere para yerine kısa vadeli tahvil ve senet verileceğinden söz edilmekte ve Sayın Başbakan'ın bu konudaki görüşlerine yer verilmektedir. Bu arada Şeker Şirketi'nin üreticiye olan 30 milyarlık borcunu bono ile ödediği, bir iki ay vadeli bonoların sıkışık durumdaki üreticiler tarafından bankalara aylık yüzde dört eksiğine kırdınldığı, *!t 3 faizli bonoların vadesinden önce yüzde 46 eksiğine tüm bonoların kırdınlması halinde pancar üretici "Sessiz Tiyatro"dan çoğu kişinin haberi yoktur. Oysa "Türkiye Sağır, Dilsiz Dernekieri Milli Federasyonu" çatısı altında bir grup sağır ve dilsiz sanatçının 1976'da kurduğu bu tiyatro, uluslararası yarışmalara bile katılmış, ödüller almış, başarılar sağlamış. Ben de "Sessiz Tîyatro"yu bilmiyor, tanımıyordum; 17 mayıs 1984 akşamı Hodri Meydan Sanat Merkezi'nde Güngör Dilmeri in "Kurban"ır\i bu etkili tiyatronun yetenekli oyuncularından izledikten sonra eksikliğimi gidermiş oldum. Ne var ki "Sessiz Tiyatro" büsbütün sessiz değil, pandomimci oyunculara, "müzik ve ses" sahne dışından katkıda bulunuyor. Bu gelişmeyi "Kurban"m yönetmeni Sayın Sumru Yavrucuk şöyle anlatıyor: 'Kurban, iki aylık bir buluşmanın ürünü. Başlangıçta pandomim için yola çıkmış arkadaşlara, o güne dek hiç denemedikleri "sözlü tiyatro"yu önerdim. Uzun yıllar yalnız pandomim çaJışmış olmanın verdiği ürkeklik ve şaşkınlık kısa sürede yerini büyük bir coşkuya bıraktı. Ve birlikte sözlü tiyatroyu uygulayabilme yollarını ve bunun gereklerini düşünmeye başladık. Geceleri iş çıkışı ve tatil günleri kucaklannda çocuklanyla evlerinden gelerek çalışmalan, sessiz dünyalannda duyup da bizlere tanımsız güzellikte aktardıklan iç ritmleriyle kısa sürede bir sevgi yumağı oluşturduk. (...) Kurban yalnızca sessiz oyuncuların yine sessizlere ulaşma çabası değildir. Bu oyunda htmmüzikdans gibi sesli dünyanın bazı ögelerini kullanmayı benimsedik ve denedik." * Hodri Meydan Sanat Merkezi'nin oldukça büyük salonu dolmuştu. izleyicilerin ne kadan sağır dilsizdi, ne kadarı değildi, bilemiyorum. Kim, nerede, nasıl bunu hesaplayabilir? Soruya yanıt verebilmek için işitip anlayabilenle konuşup, anlatabılenleri de saptamak gerekir. Ne var ki oyun sürdükçe, izleyenle oynayan arasında inanılmaz bir iletişim oluştu. Artık salonda ne sağır vardı, ne dilsiz, ne konuşmayan, ne anlayamayan. Sağırdilsiz oyuncular, danslarını, adımlannı, davranışlarını, mimlerini müzikle eşzamanlaştırıyorlardı; viyolonseli ya da obuayı işitmeden duyuyorlardı; davulun vuruşlarını algılıyorlardı. İletişimin nesnel koşulları yaratılmıştı. Perde kapandığında alkışlar ortalığı sardı. Sesini duymasak da kuş kanadı gibi çırpınan ellerin ne demek istediğini anlamaz mıyız? . Oyun sonunda yönetmen Sumru Yavrucuk sahneye çağrıldı; ardından müzik düzenleyicisi Tansu Altuğ izleyicilere tanıtılırken, sağırdilsizler için şu açıklama yapıldı: ••Oyunun duymadığınız müziğini düzenleyen sanatçı arkadaşımız..." Ve bir alkış daha koptu. Duymadıkları müziğin sanatçısını işitmeden alkışlayanlan düşündüm. Bu olayda insanın içine işleyen, yüreğine saplanan bir anlam vardı. Çünkü insanlar arasındaki iletişim, duyuları aşan duyarlık düzeyine ulaşmıştı. • Sanatta, bilimde, özgürlük yolunda çoğumuzun duymadığı, bilmediği, işitmediği ürünler veren nice insan vardır. Geçmişten geleceğe doğru yürüyen insanhkta sanat, bilim, özgürlük çoğu zaman böyle gelişmiştir. Önemli olan, insandan insana yansıyan iletişim ve etkileşimdir. Sağırdilsizler, 17 mayıs akşamı loş bir tiyatro salonunda duymadıkları bir müziğin sanatçısını alkışladıklarında ne duyuyorlardı? Çok şey... Ben "duymak" diye buna derim; güzel bir iş yapıldığını ınsanın yüreğiyle anlaması duymak değil midir? HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD B/r # tam ingilizce ve Almancaı bilen, Daktilo ve dosyalama bilgisi olan, yüksek okul mezunu.uyumlu bir çalışma ortamında çevresiyle kolayca ilişki kurabilen bayan yıbn Elmalı Yazı Elmalar çiçek açtı. Elmanın "Market" ederi 200 liraya tırmandı. Oyşa, dört hafta önce elmanın sattş etiketinde 75 lira yazılıydı. İşte, ne otduysa bundan sonra oJdu! Dört hafta öncesi yetmiş beş liraya satılıyordu. Sonra 90 oJdu. Bir kaç gün sonra 100 liraya satıldı. Tırmanış hızlanmaya başlamışiı. 100 lira 120 lira oldu. 120 lira 140 oldu. 140 lira 175 oldu. Ve mayısın ilk cuma akşamı 175 liraya satılan bir kilo elma ertesi sabah, yani on iki saat sonra 180'den satıldı. Oaha ertesi gün etikette 200 lira yazılıydı. Bu yazı yazıldığında elma etiketleri "200"dü. Yazı basıldıgında etiketlerin kaç lira olabileceğini kestiremeyecegim. "Serbesi piyasa ekonomisi" diye açıklanabilir mi durum? Bir günde 180 liradan 200 liraya tırmanış yüzde on birdir. "Piyasa ekonomisi" ya da "arz ve talep" gereği diyebilir miyiz? Gelişmiş kültür ülkelerinde "arz ve talep" kurallan böylesine ölçüsüz ve acımasız bir somürü ve soygunculukla uygulanamaz. Bir ay önce 75 lira olan 1 kilo elma ederinin 30 gün içinde yüzde iki yüze tırmanabilmesi için tek bir söz kullanabiliriz: "Soygun." Dört haftada yüzde iki yüz tırmanışın uygulandığı market vrtrinlerinde şöyle yazıyor: "Dürüst satıcı." Bu yıl elma dış satışının pek pariak olmadığını gazeteler yazdı. Ambalaj kötülüğünden mi? Kalitesiz mal sürüldüğünden mi? Satış ederlerinin yüksek tutulduğundan mı? Dış pazahann başka ülkelere kaptınlmasından mı? Depolarda bekletilen elmalann bir ayda yuzde iki yüz eder yükseldiğini, dar ve orta gelirli yurttaş yığınlannın acımasızca soyulduğunu duraksamadan ileri sürmek durumundayız. Böylesine sağlıksız gidişe yön verenlere sorarsanız, ANAP iktidannın ekonomisi üzerine kesin yargıya varmak için hiç değil, bir yıl beklemek gerekiyor. Ne de rahat konuşuyorlar! Sadece elma mı? İnsanların yaşayabilmesi için çok gerekli besinlerin bir kaç yüz kata tırmandığı bir ortamda beş yıl daha beklemek olanağı var mı? Her dışsatımın iç pazar tüketicisine ödettirildiği günteri yaşamaktayız. ANAP iktidan, "Daha çok dışsatım" sloganıyla ne bulursa yabancı ülkelere satıyor. Büyük baş hayvan, küçük baş hayvan, bakliyat, yaş yemiş, kuru yemiş, kuru incir ve kuru üzüm. Fakat her dışsatım iç pazar etiketlerini tırmandınyor. Geçen yıl etin ortalama bir kilosu 600 liraydı. Şimdi 10001200. Beyaz peynir ortalama 400 liradan satılıyordu. Şimdi 800. Türkiye'nin ekonomik gidişini etkileyen kimi para babaları ise hiç yakınmıyorlar. Hatta hoşnut görünüyoriar. ANAP Genel Başkanı ve Başbakan özal, "en azından bir beş yıl dişimizi sıkmalıyız" diye öğüt veriyor. Dışalıma ardına kadar acık sınırları kaşla göz arasında aşabilmiş her türden öteberi vitrinleri dolduruyor. Binlerce liralık etiketlerle. Her markadan yabancı cigara, her çeşit içki, kahvelerin değişik markalan, adını ilk duyduğumuz peynirter. Gidiş öytesine hızlandı ki, Eminönü manavlannda İspanya karpuzu satılıyor. Kilosu bin liradan. Ortalama bir İspanya karpuzu 45 bin liraya. Hem de yerii karpuz için satıcılann cıyak cıyak bağırdığı "Kesmece bunlar, kan çıkmazsa para yok!" güvencesinden yoksun olarak. 200 gramlık Nescafe 3500 lira. 5 kiloluk İspanya karpuzu 5000 lira. Geçenlerde, bir taksi şoförünün dedtği gibi, "Çok para kazanan ve çok para harcayan bir azınlık" her alanda ağır basıyor. Bir tek yeşil salatanın yüz liraya altcı bulabifmesi bunu gostermez mi? 1970'li yıllar başlarıydı. Yeşil salatanın bir tanesi 5 liraya satılınca herkes şaşırmıştı Oysa şimdilerde 100150 liraya satılabiliyor ve satın alanlar var. Çaliftığnn teknik mim/arin hepol IngiHıe» olarak yazriı. FONO sayesinde, artık hem tefcnik retimleri rahatiıMa anlayabiliyor, h«m de Ingittere'den fîrmamıza geian mesJektaşlanmla anlasabiüyorum. Hujen Hafltçı Teknfeyanlstanbuf GENEL KOORDİNATÖR SEKRETERİ aranıyof Bt&nntar mesai saatlerinde « 0 4O35 den Bayan Nese Idama MEPA MERKEZİ PA2ARLAMA A.Ş. Gelişim Yayınlârı'ndan 1974'de kurulan Gelişim Yayınları 1979'da 5. yılını kutlarken ülkenin en büyük Ansiklopedi Yayıncısı olmuş, aynı yılda dergi yayıncılığına başlamıştı. Bu yıl, kuruluşunun 10. yılında dergicilikte en büyük yayıncı olan Gelişim Yayınları şimdi de PAZARLAMA konusuna giriyor. Rasgele değil. Batıdaki en büyük kuruluşlarla yaptığı işbirliği sonucu hazırlanan özel eğitim programıyla, seçkin yönetici kadrosuyla, tüm dünyada uygulanan çağdaş yöntemlerle, eğitim sonunda pazarlama sertifikası vererek, kısacası PAZARLAMACILIĞI bir meslek haline getirmek için gereken ciddiyet ve güveni sağlayarak... Cumhuriyet Yıllık'84 İsteme adresi: Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu • İstanbul Dikkat: Cumhuriyet Kitap Kulübü üyelerine ciltli yıllık 1.500 TL. emekli öğretmenler, öğrenciler, emekliler, ev kadınları Başvuru: Gelişim Yayn Pazarlama A.Ş. Teşvikiye Cad. Narmanlt Apt. No: 32/A TeşvikiyeİSTANBUL (Teşvikiye Otobüs Durağı) Bu çağrı, hayatlannda maddi, manevi bir aşama yapmak isteyen bay ve bayan ACI KAYBIMIZ Şirketimiz Genel Müdür Yardımcılanndan Sn. Emre AYKAR'ın değerli anneleri, FETHİYE AYKAR Hanımefendiyi 20 Mayıs 1984 günü kaybetmiş bulunuyoruz. Üzüntümüz sonsuzdur. Aziz naaşı, 22 mayıs salı, Şişli Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Feriköy'deki aile kabristanmda toprağa tevdi edilecektir. ve boş zamanlannı değerlendirmek isteyen çalışanlar, yeni bir meslek kazanmak isteyenler içindir. Gelin sizler de Gelişim ailesine katılmak için başvurun, çabanızın karşılığını alın. YAPI MERKEZİ İnşaat ve Sanayi A.Ş. Bütün DünyıveTürk Milli EjttimCnln uyguladgı yönfm 1000'DEN FAZLA İHRACATÇI VE MÜTEAHHİT FİRMANIN KATILDIĞI mektupia öfiratlm kurumu mttodu il« «vinizde ksndi kandinlze FOND İNGİÜZCEALMANCAFRANSIZCA nip daha kazançlı. daha muttu yannlar haariar, Milli EgNmclen tasdlkll diptoma alabMrslnb . ÜCRETSİZ İZAHLI BROŞÜRÜMÜZÜ İSTEYİNİZ < ™ FONO Mektupla Oğretim Kurumu « o Gündoğdu Cad 49D14«MerterİSTANBUL " JTEL: 575 13 52575 52 12575 47 " T C M * EJıt.m Bakjnofr veyaMUHASEBE 1984 TÜRKİYE İHRACAT REHBERİ ÇIKTI / ACI KAYBIMIZ Şirketimiz Genel Müdür Yardımcılarından Sn. Emre AYKAR'ın vefakâr anneleri, FETHİYE AYKAR lsteme Adresi: ANKA AJANSI A.Ş. Meşnıtiyet Cad. 21/7, Tel: 25 14 92 18 60 45 ANKARA OPA KOLL. ŞTÎ., Esat Cad. 44, Küçükesat, Tel: 25 25 95 1 8 01 53 ANKARA "ÇAM MOBİLYİ" Hanımefendiyi 20 Mayıs 1984 günü kaybetmiş bulunuyoruz. Üzüntümüz sonsuzdur. Aziz naaşı, 22 mayıs salı, Şişli Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Feriköy'deki aile kabristanmda toprağa tevdi edilecektir. Tanrı rahmet eylesin. YetnekOdası mobiya vedekofdtifesya kasartTi uretirn icduzenterne Bagdat Caddesi No. 36 Vtolaç b Mefkezi Tel3372541 KıaltoprafcİST. SATILIK EMLAK Bodrum'da satılık kooperatif hissesi 161 77 62 YAPI MERKEZİ Araştırma Proje Uygulama A.Ş.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear