25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
"Bir şey yok ne demek, yaz, yaz! Bir şey bulamazsan kendini yaz" CUMHURİYET/6 9 NfSAN 1984 "Otoda dogumFu yakalayan AH, ölüme de otoda yakalandı Ali, koyu Galatasarayhydı. Gökmen'in gol kralı olduğu yü, oğlu dünyaya gelince, "Kimseyi dinlemem, çocuğumun adı Gökmen olacak" demişti. Haber MerVezi "Usta arkadaşa yarım ekmek arasına uç lahmacun verir misİD?.." Diyeceksiniz ki, "Labmacun ekmek arasında yenilir mi?".." Eğer bu sipariş bizim "hafif topluca" arkadaşımız Ali Alakuş için verilmişse yenir, Ali o lahmacunlan ekmek arasjnda yerdi... Gazetemizdn en eski foto muhabiri olmasının yanı sıra şirinliği ve hoşgörüsüyle de herkesin sevgi duyduğu bu arkadaşımız geçen yıl doktora gitmişti. Doktor muayeneden sonra Ali'ye, "Oğlum sende kroner yetmezligi başlaagıcı var" teşhisini koyduktan sonra şu öğütte bulunmuştu: "Aman hemen kilo at çok sismansın..." Ertesi gün Ali'de bir surat, bir uzuntü... Ali'ye bir yandan "geçmis olsun" diyor bir yandan da "Üzülme Ali, daha başlangıcıymtş, dag gibi adamsın, bunu da yenersin" diye teselli veriyorduk. Meğer Ali'nin derdi başka>mış. Durdu durdu, "Yahu" dedi "O önemli defil. Adam tutturdu kilo atacaksın diye. Giinde 4 elma 2 portakal bir parça et ve bir tas yogurt, ekmek ve şeker yok diye perhiz veriyor. Şimdi ben ne yapacagım?.." Bunun uzerine bir arkadaşımız dayanamadı ve Ali'ye şu soruyu yöneltti: "Aliciğim doktorun verdiği bu perhiz lislesini yemekJerden önce mi, yoksa yemeklerden sonra mı uygulayacaksın?." Tabii o arkadaşımızın yaklaşımı Ali'ye rehber oldu ve doktorun buperhizini genellikle "yemeklerden sonra" uygulamayı yeğ tuttu. Onceki günkü feci kazada yitirdiğimiz AH Alakuş'u arularla anarken kimseyi üzmek istemiyoruz. İnanın yaşasaydı o da aynı şeyi yapardı. O sevimli çehresinden hiç eksik etmediği güluşüyle sanki herkes gülsün isterdi. Eski yeni çalışma arkadaşları, dostlan, herkes birşeyler anlattılar Ali için. Herkes Ali'nin gulümsemesini, sevecenliğini, bir film şeridi gibi aklından geçirdi ilk kez. Onun bir de fotoğraf servisindeki kardeşleri vardı. Erdofan Köseogiu ve Ender Erkek hâlâ inanmıyorlar Ali'nin öldüğüne. Belki de inanmak istemiyorlar. Necdet Tofan hâlâ Ali'nin çektiği filmleri bekliyor banyo etmek için. Asena Özkan, Ali abisine, "Nasıl beğendin mi bu fotografımı" diye sormak istiyor sanki. Bizim Ali koyu Galatasarayhydı. Hem de öylesine ki, o yıl Gökmen gol kralı.. Ali gerine gerine dolaşıyor. Çok sevdiği eşi Nilgün O'na bir de erkek çocuğu hediye etmez mi... Ali'de isim hazır: "Kimseyi dinlemem, bu çocuğun adı Gökmen olacak.." Evet Gökmen şimdi büyüyor. Belki de babasının rüyasını gerçekleştirip sankırmızılı formayı da giyecek kimbilir ?.. Tarih 2 şubat 1984. Gazetemizin birinci sayfasında Ust ttste iki fotoğraf. Başlık; "Otomobilde dogum"... Ali, Taksim llkyardım Hastanesi önündeki bir otomobilde hastane kapısından giremeden otomobilde doğum yapan kadını ve dünyaya gözlerini yeni açan bebeği görüntulemışti.. Evet Ali gazetecilik deyimiyle otomobilde doğum olayını "yakalamıştı..." Tarih 7 Nisan 1984... Bu kez ölüm Ali'yi otomobilde yakaladı... HADt GOREVE Servisinin, çocuklan gibi sevdi&i elemanla^ nna sesleniyor "Hattı göreve " IsUnbul Haber Servisi Gazetede kimi haberlerm başında görduğunüz "İstanbul Haber Servisi" var ya!. tşte bu servıste çahşanlar yazıyor bu yazıyı. Üstelik nasıl yazacaklarını bilemeden.. Üstelik neler yazacaklarını bilemeden. "Fes" Reha öz. "Kıaab Kn" Deniz Teztel, "Hüsaiye" Hüseyin Avuç, "Asi Kn" Asiye Uysal, "Agır Çekim," Şenol Konukçu, "Pire" Serpil Gundüz, Sina Koloğlu, Denız Som ve "Şikufe" Şürkan Ketenci; olanı olraayanı kafa kafaya vermiş bu yazıyı kaleme almaya çalışıyorlar.. Neresinden bajlasak kı!. Günün ilk ışıklarıyla birlikte yatağından fırlayıp gazetede, işinin başında olmasından mı?.. "Oooo.. Selamunaleyküm.. Hoş gdratssun bc yav.." Yarı " l a ı " yarı "Trakyah" agzjyla, hiçbir zamau kendisinden önce gelemeyen muhabirleri karşüamasından mı!.. Yoksa ilk sabah "fırças"ndan mı?.. 32 yıllık polis muhabirliği geçmısinin verdiği alışkanlıkla, her sabah çeşitli polis unitelerıni aramasından ve polis muhabıri Hüseyin Avuç daha gazeteye dönmeden bir takım bilgileri dağarcığında toplamasından sonra ilk "fırç«" Hüseyin Avuç'a gelirdi. "Hüs.. şondan naberin var mı?.." (...) "Hüv. bundan haberin var mı?.. (...) "Pcld var da daba niyc burdasın yav.. OgJom, bak.. Benim. zantanında yapüklanmı bana yapmaya kalkmı.. Vulmam.." Sonra Doğu Karadeniz'ın en yakası açılmadık sözlerinden bir deroet... Az sonra sıra "Kınalı"dadır ama. Selimiye'den, saat 10.00'a kalmadan telefonu açacak ve raporunu verecektir Şef ine.. tşte o zaman ytlzü gulecektir Şefın.. "Oooo.. Kınalı yapıncak.. Selamunaleykonı.." Sonra kocaman bir "Ben anlamam kardişim bu işlerdcn.." dıyecektir ve de telefonu. zaman zaman kendi yerine baktığ] için "Şef'in ters çevrilmışini yani "Feş"i ad olarak taktığı Reha Öz'e bağlayacaktır. Günun ilk kıpırtılanyla birlikte Şef imiz de kıpır kıpır olmaya başlayacaktır yerinde. Avazı çıktığınca bağıracaktır örneğin.. "Çocuklar, Sahü Yolu'nda bir kaza olmuş. Hemen Ali'yle birtikle gidin." Hemen telefona sanlacaktır: "Hüseyin bcy bize aceie bir araba lazım. Sarayburnu'na.." Ardından, eğer biraz sallanılmışsa, yine bir çığlık kopacaktır: "Hftlâ burada mıaıuz be?.. Çabuk olun.. Ali, aşağıda siri bekliyor.. oluICTİ kakbrdüar siz hâlâ burdasmız.." Şef'ımız yaşasaydı belki bunları söyleyecekti bizlere, kimbilir!. Işin yoğun olmadığı zamanlardaysa, Şeriiğini unutacak, biz muhabirlerle yasıtmışcasına, takılacaktır. "Kardipimn.." diyecektir, Füsun özbilgen'e örneğin. "Bak kardişiinm. Çorabın kaçmış.." Füsun'dan bir yamt: "Boşver yann yrnisini alınm.." Az sonra bir ıslık sesı duyulacak ve Füsun'un elıııe bir paket tutuşturacaktır. "Buyur kardişim, al sana çorap. Gil defiş.. Sabahları "Akvaryam" dediği Yazı Işlerıne girerken sinirli olacaktır, birgun öncesinden verilen, ancak çıkmayan haberlerini anımsayıp.. tçerde de sert tartışmalara girişecektir "Şef'ler toplantısında. Çıktığında da sinirli oiacaknr yıne.. Bu kez ikinci "akvarynm"a, Haber Merkezi'ne dönecek ve Haber Müdürü Yalçın Bayer'e "Müdiiiiürr.." diye bağıracaktır elindeki gazeteleri gösterip: "Siz daha koymayın bakalım şu polis haberlerini.. Ondan sonra bir şey oMugunda nah alırsınız haberi.." Yalçın Bayer, koyu Trakyalı ağzıyla şöyle karşılık verecektir; "Zeiattin abi yav.. Niye öyle diyosan be yav.. Yer yok işle.." Selahatün Abi karsıbk verecektir.. "Moda fotografı olunca yer var, polis haberi olunca yer yok.." Ama az sonra geçecektir siniri. Odacı Hüseyin Deligözoğlu'na haftada iki kez yanmşar kilodan aldırttığı kahveleri çıkaracak piyasaya ve Yazı Işlerinde kapıstıfı kim \arsa onu çağırıp yanına, kahve ısmarlayacaktır.. Ama sabah sabah, Sina Koloğlu'nu elinde kahvesiyle biraz da geç kalmışsa eğer masasma yürürken görünce, o çok sevdığı kahve olayına da sinırlenecektir. "Tamam kardişim.." diyecektir. "Kahveni içtin.. Sigaranı içtin.. Şimdi tozoi.." "Nereye abi?" "Git kardişim.. Nereye istersen Arkasından kocaman bir kahkaha patlatacaknr.. Az sonra, şaka olmasına karşın, belkı de yanma çağıracak, çekmecesinde her zaman bulunan yabancı sıgaralardan çıkarıp "al bir uzun şasi iç.." diyecektir. Zaman zaman eski bir olayı hatırlayıp, ömeğin Deniz Som'a şöyle ba YEŞtM'LERt Selahattin Güler ve eşi Deniz Poüsi Müdürü Sevgi Güler ve 14 yastndaki kızlan Yefim... Ne zaman bir davet olsa üçünü de hep yanyana görurdünüz. Baba, anne ve kızlan... Ne yazık ki Yefim artık yalnız. Ama onlann sevgisini yofamı boyunca yüreğinde tasıyacak... Ya da sabah gazetelerini okuyan "Bir şej yok ne demek, yaz, yaz... ğıracaktır: Serpıl Gündüz'e şöyle seslenecektir: "Hic birşey bulamadıvsan, kendini "Kardişim.. İstanbıd'da su s»cın"Kız Pire.. Dagttma gazetelerimu, yaz kardişim. " tıs vannış da.. Yaz bi su habera.." lopla da gelur.. Akşama gotureceDeniz Som, su haberlenyle başı Olaylar.. Çalışmalar.. Şakalar.. ğum onlari da.." sıkça derde gırdiğinden kızacaktır. Şakaya her zaman yer bulacaktır Asıye'ninse çalışırken "kafasıaı "Bırak abi aUasen.. Yaza yaza yaama Selahattin Güler.. Her olaya bir kaşımasına" takılacaktır: zacak bir şey kalmadı.." kulp takacaktır.. "Yaz kardişim.." diyecektir yine "Kaşıma kız kafaaı.. Git banyoŞenol Konukçu haberini yazmada de Şef. "Yaz.. Bul bir şey yaz.." ya.." bıraz gecikse ona bağıracakıır hemen: Basacaktır yine kahkahayı arkaZaman zaman da herhangı birımisından.. Kafasını oksayacaJctır zaze, "Bu olayda yazacak bir şey yok" "Şeaoool.. İşte böyle agır çekim man zaman.. sözunu duyunca, ayağa fırlayıp yiyaz kardişim.. Haftaya getir, bekline bağıracaktır. Şukran Ketenci'yle ise yıllardır biryonun.." EKMEK ARASILAHMACUN Arkadaşlar Ali'ye ekmek arası lahmacun ısmarlardı. Bu hayat dolu arkadaşmuzm bir özetliği de "biraz fazla"yemek yemesiydi. Zatenfotoğraf göstermiyor mu? likte çalışmaktan ıçli dij.li olmustu artık. "Kız Şukufe.. Laz kocan ne yapayıı?" deyip eşini soracaktır zaman zaman.. lkısi de lazdı, Rizeliydi çünku.. Sonra da saçianna takılacaktır. "Kuzu başı gibi otmuş" diyecektir... Hemen her akşam, yanında Ali Alakuş oldu|u halde çıkacaktır gazeteden. Evleri yan yana olduğundan otomobiliyle onu da göturecektir. Fatih Gullapoğlu, Şefin deyişiyle "sakallı", soracaktır bir gün: "Ha Aliyıı nere cötüriysin?.." Ve Selahatün Abi'nin gazeteden çıkarken son sözleri şu olacaktır: "Ha ona da korama polbi olarak atayınm daa.." Son yolculuklannda da birlikte gitüler. Kim kimin koruma polisı, betli değil ama.. AJi mi Selahattin Abi'nin, yoksa Selahattin Abi mi Ali'nin.. Ama istanbul Haber Servisi, her zaman onlann anılannın "koruma polisi" olacak. Ankara KAZAN: Yeni şube 2 8 MART 1984 gününden itibaren Kazanda. Ankara GÜVENEVLER şubesi 28 6 gününden itibaren Gülden Sokak No.i'deki yeni binasında. MART 1984 İstanbul SALIPAZARI şubesi gününden itibaren Salıpazan, Necatibey Caddesi No.523/533'teki yeni binasında. 1984 BÖYLE YAKALAMIŞTI Ali Alakuş'un tam anlamıyla "yakaladığı görüntü işte buydu. Kadıncağız hastanenin kapısından giremeden otomobilde dofuruvermiş... Bizim Ali de orada basmış deklanşöre... Ve sonra, bir gün ölüm AWyiyakaladı, bir otomobilde... ONLARIN ARDINDAN OKTAY KURTBÖKE (TGS Gend Başkanı) Selahattin Gükri, bu "Yoknş"ta çauşanlar, saşırtıcı gucü ve inanılmaz yüregiyle ııatırlayacakiar hep. Uzun yıllar birlikte çalıştığımız Cumhuriyet'teki zor günlerimizde, onun dostluğu, onun desteği bize hep güç vermişti. Ali Alıiıus ıse gencecik bir delikanlıydı tanıdığımda. Cumhuriyet'in kapısından ilk gırdigi gunkü tevazuu ve terbıyesiyle hatulıyorum. Onun meslek süresınde saygı ve çalışkanlığı ile yarattığı imajı ölümün bile silebileceğıne inanmıyorum. ORHAN ERİNÇ (Gazctedier Cemiyeti Gend Sekreteri) tlk tamdıgjm gunku meslek heyecanını bir an bile kaybetmemesi, sevecenliği, haksızlığa karşı kim olursa olsun isyan edivermesi ve mesleğine olan saygısı, hiç şüphem yok ki Selahattin Güler'i Türk basınının unutulrnayanlan arasında seçkin bir ad olarak yajatacaktır. Ya o gencecik Ali Alakuş.. Kendisine güvenin ve işine saygımn birbiriyle bütünleştiği başanlı yıllar.. Şimdi ikisi de bu dunyada değiller. Ama anılanmızda ve gazete koleksiyonlarında, kendılerinden önce gidenler gibi yaşamlannı surdureceklerdir. ÇETtN ÖZBAYR.4K (Gazetemiz eski Yazı tşleri Mu«turierinden) 1969 yılının bir uahar akşamı idı. Benim külustür Volkswagen'e binip rahmetli Bülenl Dilunener, Selahattin ve Alaattin Bilgi ile iş pkışı Izmit Körfezi'ndeki Eskıhısar'a gıtmiştik. Biraz korku biraz heyecan dolu bu yolculuğu Selahattin hiç unutmadı. Zaman zaman "Yahu Çeto Baanköy'e nasıl dönmuştuk?" diye sorardı. Şimdi onun böylesıne garip ve trajik bir kaza sonucu yaşamını yitirmiş olmasına inanamıyorum. Tabii kı o zamanlar nisanlı oldukları sevgili eşi Sevgi ile birlikte. Ya Ali Alakuş?.. Böylesine yaşam dolu, böylesıne güleç yüzlü, böylesine lyi bir arkadaşımızı kaybetmenin sonsuz üzüntusünü yaşıyoruz. BARBAROS GENÇAK (TGS tstanbul Şubesi Sekreteri) Selahattin ile dostluğumuz ve iş arkadaşlığımız tam tamına 23 yıl.. Ali ile olan beraberligimiz ise Selahaltin'in yansı kadardı.. 22 yıl hizmet ettiğim Cumhuriyet'te nice arkadaşlanmı yitirdim. Belki bir gün benim için de birileri bu tur satırları karalayacaktır. Ama, Sdahattin'inki, Ali'ninki gıbi güzelliklerle dolu satırlar pek yazılacağa benzemez. Sende mi Selahattin, sende mi Ali?.. Allah rahmet eylesin... İBRAHİM KÖSEOGLL (Gazetemiz eski FoCograf Şeflerinden) Hatıralar çok.. Ben, eşim ve çocuklanmla oalarla beraber olduğum kadar olmadırn. Selabattin Giiler mesleğe gönül vermiş iyi bir gazeteciydi.. PoKsiye olaylara hep birlikte giderdik bir zamanlar.. Ali Alakuş ise benim oğluro sayıhrdı. O benim büytik çocuğumdu. Hep gülen, tüm Babıali'm'n de sevdiği bir insandı. Başka ne diyeyim?.. HİKMET ÇETtNKAYA (Cumhuriyet EgeTemsilcisi) Acı haber o korkunç olaydan hemen sonra ulaştı lzmir'e. Selahattin Güler'le 18 yıldır, Ali Alakuş'la 14 yıldır beraberdık. Her ikisiyle ortak bir anım var mı yok mu diye düşunurken, Ali'nin 1971'de Izmir Akdeniz Ovunları'nı izlemeye geldığıni anımsadım. Sanırım Ali'yi gazeteye Tulay (Divitçioglu) getirmişti. Saygılı, özverili, çalışkan bir arkadaşımızdı. Selahattin Güler'le 6 kasım seçimlerinden once gazetede öpuşüp kucakJaşmıştık. Artık Selahattin, eşi Sevgi hanım ve Ali anılanmızda yasayacak. AHMET VARDAR (GÜNAYDIN İstihbarat Şefi) Selahattin Güler mesleğe birlikte başladığım en yakın arkadaşlarımdan biriydi. 20 yıl önce patlayan ilk Kıbrıs olaylannda da Kıbns'ta görev yapmış ve Limasol ile Magosa olaylarını izlemiştik. Bir gün tngiliz zırhlı tasıtı ile Limasol'a giderken konuşuyorduk. Bana "Yahu Abmet, BunJann Türkiye'ye Kıbns'a yardım faian yapacaklan yok. Ancak bir iki gazeteci şehit olursa belki mudahale edeıier" dıyordu. Selahattin'in o anlarda kendini feda etmek ıstedığini anlanuşum. Ama yazıktır ki ecel onu orada değil, anı bir trafik kazasının ıçınde yakalayıvermışlı. İstanbul KAN LICA şubesi 9 gününden itibaren Kanlıca, Körfez Caddesi No.15'teki yeni binasında. 1984 T.C. ZIRAAT BANKASI "Gücüne erişilemez'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear