Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/4 KÜLTÜR YAŞAM 7 KASIM 1984 TELEVIZYON 19.24 Açılış ve Program 19.25 Andersen'den Masallar: Sam hasta bir çocuktur. Annesi fakir bir kadındır. Çocuğun iyileşmesinden başka dileği yoktur. Bir gün yaşlı bir adam kulübelerine ziyarete gelir. Bu azraildir. Sam 'in ölme zamanının geldiğini söyleyerek alır götürür. Zavallı anne çocuğunu kurtarmak için yola diışer. Zülfü Livaneti 4 konser verecek Amaç kıısursuzluk olursa başarı çok ıızak bir düş değil Sınırlı sayıda tstanbullu dinleyici müze konserleriyle avunurken, büyiik kalabalık hâlâ mevsimin başlamasım bekliyor. GüherSüher Pekinel îkilisi'nin nefıs resitali ve "The Music Room" konseri, sezon başımn ender müzik gösterileriydi. yaratılmasının ardındaki milim milim çalışmayı fark bile etmez. Oysa güzelliğe varabilmek için ne çok çaba harcanmıştır. Pekineller gibi sanatçılar harcadıkları çabayı hiç hissettirmezler dinleyiciye. Teknik, onlar için yarattıklan tablonun renklerini, ritmini ve konusunu belirleyen bir araçtır sadece. Ozetle Flütçü Moyse öldü Fransız flütçü Marcel Moyse, ABD'nin Brattleboro kentindeki evinde öldü. Çağdasflüt ekolünün ustası sayılan Moyse, 2. Dünya Savası öncesinde birçok orkestranm bas flütçüsü olarak çaüsmıstı. Toscanini, Prokofiyef ve Richard Strauss'la çalışan, Ravel ve Debussy'nin yapıtları yanında kendisi için konçerto yazan İbert'in yapıtlarını da çalan Movse. /949'da Brattelboro'ya yerleşip Malboro Müzik Okulu'nu kurmuştu. Moyse'un 37tane de eğiticiflüt kitabı var. 19.55 İz Bırakanlar: Yurdumuzda kömüru ilk bulan Uzun Mehmet'in askerlık sonrası kömür arayışı ve buluşu dramatize biçimde anlatılıyor. Programa, Oktar Durukan (Uzun Mehmet) Yaşar Üruk (Komutan) olarak katılıyor. 20.20 Uykudan Önce 20.30 Haberler 21.00 Hava Durumu ^21.15 Şefler4 Sonny'nin çevresi ile ilişkileri kötüdür. Bu sırada Peters'ın ölümüne neden olur. Fakat savunmasında, Peters 'ın kendisine saldırdtğını söyler. Billy de Eyalet Senatosu 'na seçilmek istemektedir. Sonny, eski evrakları incelerken Willi'nin zamamnda işlenen bir cinayetin ipuçlarınt bulur. 22.00 Perşembenin Gelişi 22.30 Haber Program 23.00 Hill Caddesi Karakolu Karakol, Parktaki sarkıntılık olayımn failini yakalamak için biroperasyon düzenler. Warien 'ın davası mahkemeye intikal etmistir. Çavuş Esterhaus, Gracee ile ilişkisini ilerletmiştir. 23.50 Haberler 24.00 Kapanış TRTI Kiiltür Servisi Bir süre önce ülkemizde "Ada" adlı uzunçaları yayımlanan Zülfü Livaneli, uzun zamandır Turkiye'deki ilk konserlerini onümüzdeki gunlerde verecek. Livaneli, konserlerinde, tek sazlı parçalarından nim muziklerine kadar çeşitli çalışmalarından, başlangıçtan bugüne uzanan seçmeler sunacak. Livaneli'nin konserleri Istanbul Şan Tiyatrosu'nda 15 ka 5 ım perşembe 21.15'te, 16 kasım cuma 18.30'da, 17 kasım cumartesi 21.15 'te ve 18 kasım pazar 18.30'da gerçekleştirilecek. Konserde Zülfü Livaneli'ye on kişilik bir orkestra, bir yaylı çalgılar dörtlusü ve dört kişilik bir vokal grup eşlik edecek. Livaneli konserlerde "Dede Sultan", "Ben Yana Vana", "Eşki>a Dünyava Hükümdar Olmaz" gibi eski dönem şarkılarını; "Karlı Kayın Ormanı", "Çırak Aranı>or", "Leylim Le>", "Atlının Türküsü", "Bulut mu Olsam" gibi daha sonraki donem parçaiannı ve son uzunçaları "Ada"da yer alan şarkılarını seslendirecek. Livaneli'nin Şan Tiyatrosu'nda vereceği konserler dolayısıyla sanatçının Avrupa'daki yapımcısı, Berlin Caz Festivali düzenleyicisi ve Bremen Radyosu CazPop direktoru Peler Schulze de ulkemize gelecek ve Türk müzikçileriyle tanışacak, görüşmelerde bulunacak. Öte yandan, Zülfü Livaneli'nin eski dönem şarkılarından derlenen bir plak kısa bir süre önce İtalya'daki Zambon şirketi tarafından basıldı ve İtalya'da ve Federal Almanya'da dağıtıma sunuldu. Plakta Livaneli'nin "Karlı Kayın Ormanı", "Leylim Ley", "Arhavili tsraaU", "Çırak Aranıyor", "Atlının T ü r k ü s ü " , "Kardeşin Duymaz", "Kız Çocugu", "Bulut mu Olsam", "Yiğidim Aslanım", "Memetçik Memet" ve "Sılaya Doğru" gibi yapıtları yer ahyor. FİLİZ ALİ Sanılır ki insan müzik eleştirisi yapma durumunda ya da zorunda kalırsa, müziği de konserleri de kanıksar. Nitekim, gittiğime gideceğime bin pişman olduğum konserlerin sayısı az değildir. Ama müziği kanıksamak, asla.. Çunkü, Tann'ya şükür, dünyada müziği doyumsuz güzellikleriyle aktarabilen, ulaşılmaz sandığınız mükemmelliklere ulaşabilen, yapüğı işe, yani burada sanata saygısı sonsuz, profesyonel ya da amatör müzisyenler hâlâ var. İstanbul'da konser mevsimi resmen başlamadı henüz ama müzelerimiz bu eksiği kapatacak girişimlerde bulunmaya devam ediyorlar. Ne var ki, müze konserleri özel konserler olduğundan izleyici »ayısı çok kısıtlı. GüherSüher Pekinel Piyano tkilisi'nin İbrahim Paşa Sarayı'ndaki Türk İslam Eserleri Müzesinde verdikleri resital de böyle özel bir konser niteliği taşımaktaydı. Londralı şarkıcılar: "The Music Room" İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin Mezopotamya Salonu'nda dinlediğimiz bir başka konserde ise, müziğe yaklaşımın daha değişik bir yıizünü gözlemledik. Yarı amatör, yan profesyonel ama tümü müzik âşığı insanlardan oluşan bu İngiliz topluluğu üyeleri, müzik yaparken tattıkları zevki dinleyicileri ile paylaştılar. "The Music Room" adıyla Londra ve çevresinde, özellikle artık müze gibi halka açılan soylu malikâneleri ve şatolarda konserler veren topluluk, Arkeoloji Müzesi'nde 3 kasım günü 17. 18. 19. ve 20. yüzyıi bestecilerinin madrigalden blues'a kadar uzanan eserlerinden bir kesit sundular. 17. ve 18. yüzyıi İngiliz bestecilerinin dindışı koro ve solo eserlerinin yanı sıra Victoria ve Haydn'ın dinsel eserlerini yorumladıklan ilk bölüm, tadına doyulmaz güzellikteydi. Konserin ikinci bölümünde İngiliz, İskoç ve İrlanda halk ezeilerı vanında Gilbert ve Sullivan. Cole Porter ve Jerome Kern gibi operet ve müzikal bestecilerinin eğlenceli, esprili ve dinleyiciye hoş vakit geçirten parçalan yer alıyordu. Bu bölüme eklenen opera aryaları bence konserin genel havasına biraz aykırı düştü ve topluluğun profesyonellik sınırını biraz zorladı. Yine de sevgiyle, istekle ve coşkuyla yansıtılan bu programın genel beğeni ve beceri düzeyindeki ölçü ve tutarhlık müzikseverlerin gönlünü fethetmeye yetti.Keşke bizim ülkemizde de aynı rahatlık, aynı amatör ya da profesyonel atılganlıkla müzik yapan insanlar "The Music Room" topluluğu gibi bir araya gelip, muzik yaparken duydukları heyecaru başkalanyla paylaşabilseler. Resimde 12 rekor New York 'un ünlü muzayede salonu Christie's'dekison satışlar, özellikle çağdaş ressamlar yönünden rekorlar kınlmasına yol açtı. Willem deKooninş'in "İki Kadın" dizisinden bir tablo 1 milyon 98 bin dolara (yaklasık 500 milyon Türk Lirası) alıcı bulurken, bu yaşayan bir çağdas sanatçı için yeni dünya rekoruydu. 1953 'te yapılan bu kâğıt üzerine yağlıboya tablonun satıcısı ve ahası açıklanmadı. Aynca yine çağdas sanatçüarm 57 yapıtı Christe's'de 6 milyon 600 bin dolara satıldı. RADYO 06.00 Erzurum Diyarbakır Trabzon. 06.30 Ankara Antalya Çukurova. 07.00 İsıanbul lzmir. 06.45 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Gunun içinden. 10.00 Arkası yarın. 10.20 Reklamiar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Okul radyosu. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamiar. 12.10 öğle uzeri. 12.55 Reklamtar ve radyo programları. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzik. 13 .30 Bolgesel yayın ve reklamiar. 14.45 1982 Anayasasımn Oylaması Ozel Programı. 15.00 Kısa haberler. 15.05 Ögleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Okul radyosu. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Köyümüz köylümuz. 17.25 Bölgesel yayın ve reklamiar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Karciğar faslı. 18.50 Hafıf müzik ve reklamiar. 19.00 Haberler ve olayların içinden. 20.00 Yurttan sesler. 20.30 Gufte şaırleri. 20.50 Hafif müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.02 Radyo tiyatrosu. 22.00 Türküler. 22.20 Küçuk konser. 22.40 Şarkılar. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Gunun haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.05 06.30 Gece yayını. yolonsel soloları. 12.45 Türküler. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Turkuler. 13.45 Şarkılar. 14.00 Bir albüm. 14.30 Yabancı dil öğrenelim. 15.30 Ankara Oda Orkestrası. 16.00 Şarkılar. 16.20 Arkası yann. 16.40 Türküler. 17.00 Muhayyer faslı. 17.30 Çeşitli sololar. 18.00 Erzurum Radyosu Türk Halk Müziği Topluluğu. 1*30 2000 vılına doğru bilim ve teknoloji. 18.50 Çocuklar şarkı söyluyor. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Şarkılar. 20.15 Hafif muzik. 20.30 Yabancı dil öğrenelim. 21.30 Şarkılar. 21.45 Konser saati. 22.15 Bağlama takımı. 22.30 Bir roman / Bir yazardan hikâyeler. 22.45 Hafif müzik. 23.00 Haberler. 23.15 Beraber ve solo şarkılar. 23.40 Hafif müzik. 23.55 Çarşamba konseri. 00.55 Program ve kapanış. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Güne başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Turkçe haberler. 09.03 Crosby, Stills ve Nash'in Allies Alburnü (Stereo). 09.30 Barok müzik. 10.00 Hafif müzik dünyasından. 11.00 öğleye doğnı. 12.00 Haberler. 12.12 Diskoteğimizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Klasik Türk müziği korosu. 15.00 Müzikli dakikalar. 16.00 Gunun konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Haftanın topluluğu. 19.00 Haberler. 19.12 Bir konser. 20.45 Hafıf müzik. 21.00 Yeni tmıYeni müzik. 21.45 Türk halk müziğinden seçmeler. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Çarşamba konseri. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. Olduğu kadarla yetinmiyorlar Pekineller'in, yurt dışında üst düzeyde bir kariyer geliştirmekte olduklarından daha önceki yazılarımızda söz etmiştik. Bu ikı genç insanın nasıl olup da dünya kadar engelle dolu, acımasi/ koşullarla sarmalanmış müzik piyasasında bu denli başarı gösterebildiklerine şaşmamak elde değildi. Fakat kendilerini daha yakından tanıyınca, çalışma duzenlerine az da olsa tanık olun MİLİM MtLtM ÇALIŞMA Konser öncesi en ufak aynntüanyla ügüenen Güher ve Suher Pekinel, bu tiazükleri yüzünden yadırganabilirier. Ama konser smsmda nefesi kesiien dinleykmm karştiaşttğı giizeüiğin ardında, bu miüm milim çalışma yatmaktadır. (Fotoğraf: MEHMET AKtF) ca, başarının nedenleri biraz açıklık kazanıyor. Müzisyenin amacı kusursuzluk olursa güzelliğe ulaşmanın yolu doğru saptanırsa, bu yolda engel tanınmazsa, eldeki olanaklarla yetinmeyi kabul etmek zül say\lırsa, başarı ve ilerleme onca uzak bir düş değıl. Sanırım çoğumuzu yanıltan. ilerlememizi engelleyen, eldeki olanakları zorlamamamız, yenilgiyi baştan kabul edip, "olduğu kadar'Ma yetinmemiz. Güher ve Suher "olduğu kadar" la yetinmiyorlar. Muziğin bir atmosfer, bir renk, bir duşsel dünya yaratma olayı olduğuna inandıklarından, bu düşsel dunyayı bozacak çurüklüklerin üzerinin üstünkörü örtülmesine izin vermiyorlar. Çürüklükler ya onarılmalı ya da tümden yenilenmelidir onlara göre. Piyanolann akorduyla saatlerce ve titiztikle ilgilenmeleri, her tuşun bağlı olduğu tellerin seslerinin teker teker istedikleri açıklık, koyuluk ya da dolgunlukta olmasmda ısrar etmeleri, hiçbir işi bu denli titizlikle >apmaya alışmamış insanlanmız için çok yadırgatıcı olabilir. Ne var ki konser sırasında dilini yutup nefesi kesiien dinleyici duyduğu inceliklerle ya da sırasına göre coşkuyla dolu ses evrenine kendini kaptınverdiğinde, bu güzelliğin TRT III Polonyu Çagdaş Resim d Ankanı'da ANKARA, (Cumhurhet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Polonya Büyükelçiliği'nin işbirliğiyle düzenlenen "Polonya Çağdaş Resim Sergisi" Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde, Bakan Taşçıoğlu ve Polonya Büyukelçisi'nin konuşmalarıyla açıldı. îkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki kırk yılda Polonya'da değişik ortamlardan gelen ressamların, çeşitli eğilim ve stildeki tablolanndan oluşan sergide, Polonya resim sanatını bir bütün olarak izlemek mümkün. Sergiye katılan yetmiş altı ressamın büyük çoğunluğu Krakovi kökenli. Krakovi Güzel Sanatlar Akademisi, Polonya'nın en eski akademilerinden biri. Bu akademiden yetişenler, daha sonra Varşova, Poznan, Vroclaw, Lodz ve Gdansk'daki güzel sanatlar yuksek okullannda oğretmen olarak görev almışlar. İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, işgal dolayısıya kesiien çalışmalarına başlayan sanatçıların kolorizm (renkçilik) adı verilen empresyonizmsonrası Polonya çizgisini izledikleri görulüyor. Zbigniew Pronaszko, Jan Cvbis, Rzepinski ve Cybisowa'nın tablolarıyla sergide temsil edilen bu akım bugün de Szancenbach ve Puchalik gibi sanatçılarla sürüyor. Modern sanatçılar olarak ortaya çıkanların tabloları ise 1930'lann avangard, kübist ve abstre eğilimlerinden esinlenmiş. Bu akımın temsilcileri olarak da sergide Ertymowska, Pamula, Orbitowski. Vsiolkowski, Zielblinski'nin yapıtları yer alıyor. "Polonya Çağdaş Resim Sergisi"nde Cricot2 Tiyatrosu'nun yaratıcısı Tadeusz Kantor'un bir tablosu da bulunuyor. Aynca gerçeküstücü ve grotesk akımları Brzozovtski, Krawczyk, Mikulski ve Guntner'in tablolarında gormek mümkün. Muciejewski ise, renkçi geleneğe sıkı sıkıya bağlı gerçeküstücülüğun şiirselliğinde yaşıyor. Sergi yetkilileri, taşımadaki güçlük ve güvenlik sorunlanndan dolayı büyük kompozisyonları sergileyemediklerini belirttiler. Saim Akçıl resitali TRT II 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Turkuler ve oyun havalan. 08.09 Sabah için muzik. 09.00 Şarkuar. 09.15 Turk el sanatlan. 09.30 Sabah konsen. 10.00 Şarkılar. 10.20 Türküler. 10.40 Kadın ve çevresi. 11.00 Kadıntar topluluğu. 11.30 Turkçe sözlü hafif müzik. 11.45 Türküler. 12.00 Şarkılar. 12.20 Vi Saim Akçıl, 8 kasım perşembe günü saat 18.30'da İstanbul Ataturk Kültür Merkezi'nde bir keman resitali verecek. Resitalde Saim Akçıl'apiyanist Rânâ Gürmen eşlik edecek. Akçıl resitalde Vivaldi, Mozart, Dvorak, Şostakoviç, Çaykovski ve BizetSarazate'nin (Carmen Fantezisi) yapıtlarını seslendirecek. BULMACA Kadri Özayten sergisi bugün En Galeri'de açılıyor Kültür Servisi Ressam Kadri Özayten, yeni sergisini İstanbul'da, Bebek'teki En Galeri'de bugun açıyor. Özayten'in sergisi 27 kasıma kadar surecek. 1947 yılında Antalya'da doğan Özayten, 1973'te Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yuksek Okulu'nu bitirdi. 1977'de Salzburg Yaz Akademisi'ne devam etti ve Avusturya'da taş baskı resim çalışmaları yaptı. İstanbul'da, Ankara'da ve Federal Almanya'nın Hamburg kentinde kişisel sergiler açan Özayten, çeşitli ülkelerdeki karma sergilere ve bienallere katıldı. Çalışmalarını İstanbul'da sürdüren Özayten, Cumhuriyet'in 50. Yılı Sergisi'nde mansiyon, 8. DYO Sergisi'nde Seçici Kurul Özel Ödülu, 9. DYO Sergisi'nde mansiyon, 1978 Devlet Resim Heykel Sergisi'nde Resim Ödülü, Viking Özgün Baskı Sergisi'nde mansiyon, Günümüz Sanatçıları 5. İstanbul Sergisi'nde Resim Ödülü aldı. Rus opera tarihinin gelmiş geçmiş en büyük bası Fyodor Şalyapin'in cenazesi, ölümünden kırk altı yıl sonra anayurdu Sovyetler Birliği'ne geri getirüdi. Şalyapin, Sovyet kahramanlannın gömülü olduğu Moskova'daki Novodeviçi Mezarlığı 'nda görkemli bir törenle yeniden toprağa verildi. Mezarlığın Şalyapin'in gömüldüğu bolümünde, bir zamanlann ünlü tenoru Leonid Sobinov ile soprano Antonina Nejdanova da yatıyor. Bilindiği gibi, Fyodor Şalpayin, Bolşevik devriminden hemen sonra ülkesinden aynimış, uzun yıllar dünyanm en önemli operalarında sahneye çıkmış, 1938 'de öldüğünde Paris 'te toprağa verilmişti. DAMDAKtKEMANCI Sholem Aleichem'denuyarlanan "DamdakiKemancı"müzikali, Ankara Devlet Tiyatrosu'nun başarılı oyunlarındandı. Bu müzikalde başrol olan Teyve'yi Cüneyt Gökçer canlandınyordu. Şalyupin yurduna kavuştu Dali şişmanlıyor Ünlü ressam Salvador Dali, Barcelona kentindeki El Pilar Kliniği'nden çıknğından bu yana dört kilo aldı. Pubol Şatosu'ndaki yangında yaralanan ve hastaneye kaldırılan Dali, iki hafta önce ayrıldığı kliniğe girerken, 48 kiloydu. Hâlâ sonda ile beslenen ustamn, istediklerini yemesine izin vermeyen doktorlarla sık sık kavga ettiği yakmlan tarafından belirtiliyor. Müzikal olayı üzerine! DİKMEN GÜRÜN UÇARER Türkiye'de, altmışlı ve yetmişli yıllarda gerek Devlet Tiyatrosu'ndan, gerekse özel topluluklardan zevkle izlediğimiz çalışmalar (bir "Sokak Kızı İrma", bir "Don Kişot", bir "Keşanlı AK Destanı" nasıl unutulur?) bir yana bırakılırsa; seksenlerin başından itibaren West End ve Broadway'de "müzikalin görkemli yüriiyüşü"nden esinlenerek el yordamıyla alel acele kotarılan müzikaller, gazinolara gücü yetmeyen izleyiciyi tiyatroya çekmekten ote sanatsal bir nitelik taşımamaktadır. Temelde toplumsal yapı ve ekonomik duzenle yakından bağlantılı olan tiyatro, tabii ki sanayileşme sürecini tamamlamış ileri teknolojiye dönuk ulkelerle sanayileşme yolunda ilk adımlarını atan ulkelerde işlevsel bir biçimsel farklar gösterecektir. Kısır bir ekonomiden filizlenen çarpıklıkların sanatsal gelişmeyi dolaylı olarak etkileyişinin belirgin örneklerinden biridir, Türkiye'de ille de şartmış gibi yapılan müzikalin durumu. natın karşılıklı zorlandığı, sanat işportacılığının pek yaşama şansına sahip olmadığı bir duzende kuşkusuz sapına kadar göz alıcı, kulak doyurucudur müzikal olayı. Eğer tüm emek ve masrafa karşın, "FoHies", "Evita" gibi ilk ağızda akla gelen muzikallerin yaratıcısı bir yönetmenin bir başka yapıtı beş kez oynandıktan sonra afişlerden inebiliyorsa, kuşkusuz çalışmak, çok çalışmak zorundadır yazarından yönetmenine, dansçısından koregrafına, dekoratörüne kadar tüm sanatçılar, şirketleşmiş bir piyasada ellerindeki kıymetli metaı satabilmek için. Bizde bir produksiyonun çatısı en fazla bir, diyelim iki ayda çatılırken, başkalarının bu iş için harcadığı zamana, döktüğü tere ve aldığı sonuçlara acı bir buruklukla bakmaktan başka şey yapamıyor kişi. SOLDAN SAĞA 1/ Fransız devrimi sırasında giyılen bir kıyafetin ve sokaklarda oynanan sarkılı bir halk dansının adı. 2/ Eski Yunan'da müzisyenlerin konser verdiği basamaklı yer... Kimliği belirlenemeyen uzay cisimleri için kullarulan bir sözcük. 3/ Mısır'da en eski pıramitlerin bulunduğu arkeolojik bölge. 4/ Bir çeşit esans. 5/ Avuç içi... Bağışlama... Koca. 6/ Satrançta yenilgi... Süs için yapılmış kumaş kıvnmı. 7/ Vilayet... Haydut, eşkiya. 8/ Küçük orman... Ad. 9/ Küçültucu davranışlarda bulunma, hor gorme. YUKAR1DAN AŞAGlYA 1/ Orta Amerika'da bir ulke. 2/ Çevresi yollarla belirlenmış olan arsa... Yeteri kadar aydınlık olmayan. 3/ Bir şeyi halka tanıtmak ve sürumunu sağlamak için denenen her lürlü yol... Eski Mısır'da bir tanrı. 4/ Çok kokulu bir tür kahve... Ermeni saz ozanlarına verilen ad. 5/ Kaba iplik üzerine ince ibrişim sararak yapılan nakış şekli. 6/ Sergen... Bir tür geçirimsiz toprak. 7/ Çin Halk Cumhuriyeti'nın para birimi... İtalya'da eğri kulesiyle ünlü kent. 8/ Trabzon'un bir ilçesi... Telgraf sozcüğünün kısa yazıhşı... tşaret. 9/ Matematikte buyük çarpmalan bolmeleri, kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol. Diyaloglar arasına serpiştirilmiş şarkıları, sinema ya da sahnelerden tanıdığımız yıldızlann iki adım öne çıkarak playbackle terennüm etmeleri, bizde müzikal olayını ne kadar ileri götürür? Eski bir resim ve heykel ustası: Fuad M. Dileksiz Kültür Servisi Ressam ve heykeltraş Fuad Mensi Dileksiz'in, Kemal Benlioğlu koleksiyonunda bulunan yapıtlarından bazıları, Anadolu Bankası Beyoğlu Şubesi üst katındaki Sanat Galerisi'nde sergilenecek. 11 kasım günü açılacak olan sergi, 30 kasım gunune kadar izlenebilecek. 1880'de İzmir'de doğan Fuad Mensi Dileksiz, idadi ve rüştiye öğrenimi gördukten sonra, babasının resim ve heykelle uğraşmaması konusundaki baskılan karşısında Fransa'ya gitti. Fransa, Almanya, İtalya ve Yunanistan'da atelye açarak sanat çalışmalarını uzun zaman sürdürdukten sonra Makedonya ve Batı Trakya'da vatani görevler üstlendi. Trablusgarp Savaşı'nda milis kuvvetleri kurarak düşmanla savaştı. Savaş bitince çok miktarda altın ve onemli belgeleri Mısır çöllerinden kaçırdı ve hükümete teslim etti. Dönüşte İngilizlere esir düştu, kurtulduktan sonra Avrupa'ya geçti. 1914'te Izmir'e yerleşen Fuad Mensi'nin, Çanakkale Zaferi'ni simgeleyen, İzmir Poligonu'na diktiği ilk heykel, 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgali sırasında tahrip edildi. Fuad Mensi, kurtuluştan sonra İzmir'de gerçekleştirilen Ataturk heykelinin yapımında bir süre Canonica ile birlikte çalıştı. Daha sonra, Canonica'nm önerisini kabul etti ve Avrupa'nın birçok ülkesinde sanatçıyla birlikte heykeller yaptı. Fuad Mensi, daha sonraki döneminde İzmir başta olmak üzere, Aydın, Bergama, Dikili ve Ayvalık'ı dolaşarak bu yörelerin guzelliklerini tuvaline yansıttı. Başhca yapıtları arasında Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Berlin'de yaptığı Mareşal Hindenburg heykeli, İzmir'de Çanakkale Zaferi'ni temsil eden Mehmetçik heykeli, İzmir Milli Kütuphanesi'nde Vidinli Tevfik Paşa bustü, Canonica'yla birlikte yaptığı heykeller, Aydın'daki Köşk İlkokulu bahçesinde mektepli çocuk heykeü, İzmir Fuarı Çalışma Bakanlığı pavyonu önüne dikilen heykel, iki yüz elliden t'azla suluboya ve yüz elliye yakın yağlıboya lablo bulunan Fuad Mensi Dileksiz, 28 Mayıs 1965'te Tire'de öldü. HAVA DURUMU İSTANBUL ANKARA İZMİR ADANA ERZURUM EN YÜKSEK EN DÜŞÜK 13° 0 ^§ 7 1 18° 15° 19° 20° 10° 17° 16 0 T ~ jtfğL ~ Sisli 6 15° 14° 3° 15° Yapılanlar ne denli Müzikal pek kolay ustesinden gelinemeyecek, basit çizgiler içinde gelişen öykülerin arasına sokuşturulan şarkılarla, anlamsız ve amatör danslarla toparlanamayacak kadar zor bir iş. Bu durumda insan duşünmeden edemiyor, diyaloglar arasına serpiştirilmiş şarkıları sinema ya da sahnelerden tanıdığımız >ı!dızların ikı adım one çıkarak playback'le "(erennum etmeleri" müzik olayını nereye kadar gö TRABZON KONYA ^m ^Ü 7° Göz alıcı, kulak dovurucu müzikal Bir yandan büyuk mali yukümluluk gerektirdiği için otomatik olarak profesyonel bir yarış ıçerisınde sanatsal yukümlülük de gerektiren, ticaret ve sa GENELDE Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu nun güney ve batısı, Güneydoğu Anadolu yer yer yağışlı ohıp, hava sıcaklıklannda önemli bir değlşme beklenmiyor. türur diye eloğlunun insan yapısı üstünde teknik olanakları zorlamaya başladığı, dekor ve ışık akrobasisiyle akla gelmeyecek şeyleri gerçekleştirdiği, biçim arayışı içinde ilginç yeniliklere yöneldiği bir donemde bizde müzikal adına yapılanlar ne denli sağlıkhdır? Geçtiğimiz gunlerde "New York Times" eleştirmenlerinden biri muzikallerde çevre düzenlemesindeki plastiğin, olağanüstü atmosferin düş gücünü aştığı tezini savunurken, sonsuz bir artistik yetenek ve bilgi ürünü olan tekniğin insan düşünü, insan gerçeğini adeta yuttuğunu vurguluyordu. Batılının, her şey o denli kusursuz ve akıl almaz ölçüde çarpıcı ki, bunca teknik üstünlük arasında insan unsuru kayboluyor, diye kaygılandığı bir çağda, acaba biz bu unsura bir nebze katkıda bulunabildik mi? Ya da onlar insanı aşmışken biz insana varmak için neler yapıyoruz muzikallerimizde? Batıİı, kaybolacağından korktuğu insan düşunden, insan gerçeğinden söz edip "Batı Yakasının Hikâyesi", "Damdaki Kemancı", "Porgy ve Bess" gibi müzikallerin özlemini duyarken, biz çok başka yerlerde başladığımız bu işi yanlış goturüyor, genel alışkanlığımızla kolaya kaçıyoruz. Müzikalde başarısızlığımızın nedeni, öncelikle gerekli altyapının olmayışı. Günümüzde tiyatronun bu dalı ayn bir eğitim işi, disiplin işi, kondisyon işi, teknik işi, vücudunusesini kullanabilme işi, yaratıcılık işi... ve bilgi işi. Bu yeteneklere sahip olmadan, sahiplenmek için bir uğraş vermeden müzikal yapıyorunı diye ortaya çıkmak boş bir çaba... Yine de onurr.uzdeki yıüara unıutla bakalım... Çocuk Kitapları Haftası Bursa Valisi Zekâi Gümüşdiş, "Dunya Çocuklan Haftası "nın 12 kasımda başlayacağınt, kutlamaların 18 kasıma kadar sürdürüleceğini açıkladı. "Dünya Çocuk Kitapları Haftası" dolayısıyla düzenlenen program çerçevesinde, Bursa Askerlik Dairesi Başkanı Kurmay Albay Mehmet Eryılmaz, "Dunya Çocuk Kitapları Haftasında Psikolojik Harbin Duşür.dürdükleri" konulu bir konferans verecek. tl Halk Kütuphanesi'nde 13, 14, 15, ve 16 kasım günlerifîlm gösterileri yapılacak. (a.a.) James Mason anıldı Temmuz aymda yetmiş beş yaşında ölen sinema oyuncusu James Mason, Covent Garden'dakiSt. Paul Kilisesi'nde düzenlenen bir törenle anıldı. Sahnede ve beyazperdede Mason 'la önemli çalışmaları bulunun Sir John Gielgud, törende yaptığı konusmada, Mason 'm romantik uslup ile gerçekçiliği ustaca birleştiren bir oyuncu olduğur belirtti. Gielgud, konuşmasm., "Julius Caesar" oyununda Mark Antony'nin Brutus için söylediği sözlerle bitirdi. Bilindiğigibi. Joseph L. Mankiemcz'in 1953'de çevirdiği Julius Caesar" filminde, Gielgud Cassuis'u, Mason da Brutus'u oynamışlardı. (AP)