Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Atatürk'ün özel yaşamı Vecihe Ilmen (Latife Hanımın kızkardeşi) anlatıyor YALÇIN PEKŞEN Atatürk'ün özel yaşamı konusundaki aynntılar çok az bilinir. Bunun başlıca nedeni tek eşi Latife Hanımın karşüıkh verilen bir sözden dolayı hiç konuşmadan ve yazdığı anılarını yok ettikten sonra vefat etmesıdir. Atatürk ve Latife Hanım iki yıl beş ay, beş gün evli kaldılar. Bu sürenin büyiik bir bölümünde yanlarında bulunan Latife Hanımın kızkardeşi Vecihe tlmen, Ata'nın evliliği, günlük yaşamı, boşanması, özel merakları, duygu ve düşünceleri korıusunda ilk kez konuşmaya razı oldu. Aşağıda Vecihe îlmen 7e yaptığımız konuşmayı sunuyoruz. Sayın Vecihe tlmen, Atatürk'le ilk karşılaşmanızı anlatır nusınu efendim? Bundan evvel müsaade ederseniz, iş o noktalara nasıl geldi onu izah edeyim. Babam Uşakizade Muammer Bey, tzmir'de 1922'de îzmir istirdatını müteakip aileyi toplayıp Fransa'ya götürüyor. Bunun da nedeni, dedem Sadık Bey'den beri ailemizin tzmir'in eşrafından oluşudur. İşgal kuvvetleri babamı tazyik ediyorlardı. Teşriki mesaiye zorlayarak babamın etkisinden faydalanmayı düşünüyorlardı. Bu sırada da bir kardeşim çok rahatsızdı ve tsviçre'de tedavisi yapılıyordu. Doktorlar kendisine deniz havası vermişler. Babam, Yunanlılarla teşriki mesai yapmamak için bizi topluyor ve Marsilya'ya götürüyor önce. Sonra deniz kıyısında olduğu için İspanyol hududunda Biarritz'e yerleştiriyor. Latife, benden 8 yaş büyüktü. 1900 doğumlu olduğuna göre 22 yaşındaydı ve Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde siyasal bilgiler ve hukuk okuyordu. Ben de üseye gidiyordum. 9 eylülde Atatürk Izmir'e girince ve düşman denize dökülünce, babam bu sefer "Ne var ne yok toplayın, vatana dönüyoruz" dedi. Kalktık döndük. tzmir yangını olup bitmiş. 9 eylülde yaktılar biliyorsunuz. Biz 14 ekimde yurda döndük.. KIZKARDEŞELatife Hanım kızkardeşi Vecihe tlmen (L'şakizade)'ye Ata'dan aynldıktan sonra yukardakifotoğrafını armağan etmişti: "Vecihe: Vazifeye merburtyet (bağlıUk) insana bazen acı dakikalar yaşatsa dahi hayatın en büyük zevkidir. Seni çocukluğundan beri daima muhabbetle takip eden ablanın bu sözünü unutma. Latife'" TANIŞTIKLARI ZAMAN Atatürk ve Latife Hanım 1922 yılının kasım ortalarında tamştıklannda Atatürk 41 yaşaıdaydt. Eşi ile arasındakiyaş farkuufazJa önemsemiyordu. Latife Hananın kızkardeşi Vecihe tlman Ata'nın eşine "Aramızda 20 yaş var, ama ben senden yaşb değiHm" dediğini söylüyor. 0 KASIM 1984 CUMHURİYET/7 DIYDIK/GÖRDİJK YALÇIN PEKSEN VECİHE HAMMDAN Fransızcası o kadar iyi değildi. Biraz da Almanca bilirdi. Fakat o kadar iyi idare ederdi ki sanırsınız çok iyi biliyor. Sevdiği yemekler arasında börek, makarna, balık vardı. Ayrıca sulu omlet ve sulu irmik helvası severdi. Kuru fasulye sever derler ben çok az yediğini gördüm. Içki içerdi ama efendice içerdi. Gündüz ağzına içki koymazdı. Akşam başlardı yemekle beraber. Sarhoş görünmezdi.. Ankaralı Engin L'ral, "Ankara'dakihava kirliliğiyanında sigaranır. z .. bol sigara içiyor. (Fotoğraf: MEHMET AKtF) divor ve bol Ankaralılar mutsuz Türkiye Çevre Sorunlan Vakfı Genel Sekreteri Av. Engin Ural'la iki saat kadar konuştuk ve bu süre içinde bulunduğumuz odayı sigara dumanlarıyia, "Türkiye'nin havası en kirli yeri" haline dönüştürdük. Ankara'da oturan ve sıklıkla sigara içen Ural'a "bir çevre korumacının sigara içmesindeki çelişkiyi" hatırlattığımda şunları söyledi: "Ankara'nın hava kirliliğiyanında sigara dumanının zararı nedir ki." Söyleşimizi bu "hava" içinde sürdürdük, Sayın Engin Ural Turizm Bakanı Taşçıoğlu "Çevre kırliliğini dvşünmek bizim için Kıkstur" dedi. Bu durumda siz bir çevre korumacı olarak biraz lüks düşünmüyor musunuz? Evet... Hatta Sayın Bakan, "Bizim çevre kirliliğini düşünmemiz hamalın boynuna kravat takmak gibi bir şey" de dedi.. Keşke bunu yapabilseydik... Yani hamalın boynuna kravat bağiayabilseydik.. "Batt ülkesiyiz" diyoruz. Orada hamallar da kravathdır.. Aslında biz lüks düşünmüyoruz. Bu sözler talihsizce söylenmiş sözlerdir. Politika icabı olsa gerek. Zaten bizim de vardığımız netice, politikacılarm, ancak poIrtik yollardan etkilenebıleceğidir. Çalışmalarımız bu yönde sürüyor. Bunu biraz açar mısınız? Yaptığımız araştırmalar sonucu şudur: Bir çok önlem alınabilir, tamam ama asıl önlem, "evre kirliliğinin ınsanı mutsuz ettiği bir gerçek.. AydınlıK bir göğe bakarak güne başlamak var. Bir de evden çıkıp pisliğin ıçine gırmek var. Akşam nefes alamaz durumda eve dönmek, insanların huzurunu, neşesını ortadan kaldırıyor. Türkiye Çevre Sorunları Vakfı Genel Sekreteri Engin Ural'a göre: "Alafranga evlendiler alaturha boşandılar^ demişler. Sonra hepimiz geliyoruz eve. İş öğreniliyor. Hemen her şeyi selamlığa naklettiler. Beğendiği yerleri Atatürk'e bıraktılar. konu üzerinde duruyor: Kirletici unsutiar arasında, Galata Koprüsü'nün geniş dubaları sayılıyor. Dubalar o kadar geniş ki, Haliç'le Marmara'mn bağlantısını kesiyor. Galata Köprüsü direkler üzerinde yapılsa ve denizle Haliç'ın irtibatı sağlansa... Böylece Marmara da Haliç'e dönse mid/yeceksiniz? Evet akla bu geliyor hemen. Biraz kirletir, ama kirietilme durdurulmuşsa ekolojik denge ile her ikisi de temizienebilir.. 19.20 yaş fark vardı Tanıştıklan sırada Atatürk ve Latife hanımefendi kaç yaşlarındaydı? Atatürk 4041 yaşmda, Latife Hanım 22 yaşındaydı. Aralannda 1920 yaş fark vardı. Fakat Atatürk, "Aramızda 20 yaş var ama, ben senden yaşH degilim" derdi.. Vecihe Hanım, kardeşiniz Atatürk'le evliliği konusunda hiç fe hanımefendiyk evlenmeye razı mısınız?" Aynı şekilde kardeşime de sordu. Peki, evtendikten sonra düğün olmadı mı? Hayır olmadı. Nikâh merasimi yapıldı sadece. Sonradan Bal Mahmut Bey bir şeyler yazdı ki, bu aileyi çok üzmüştür. Güya nikâh olduktan sonra, Latife Hanım "Paşam içki içme" demiş. Hiç böyle bir şey söyleyebilir mi? Usuldendir. Nikâhtan sonra içilir. O kadar tabii bir şey ki bu... Atatürk a r z u etti Boşanma nasıl oldu? mı? Böyle bir şey biliyor musunuz? Hayır, hiçbir şey bırakmadı. Sağlığında Atatürk çok ısrar etti. "Kendisine bir para verelim" diye, fakat kendisi kabul etmedi. "tbtiyacım yok" demişti.. Tam olarak ne zaman evlendiler, ne zaman aynlddar? Bunu şuraya yazmıştım. Söyleyeyim.. 29 Ocak 1922'de evlendiler. 2 sene 5 ay 5 gün evli kaldılar. 5 Ağustos 1925'te aynldılar. Bu kadar anlaşan bir çiftin aynlması hepimizi çok üzdü. Latife Hanım da kendi kafasına denk bir insan bulup onu kay Evi begendi Atatürk'le tanışmanız ne zaman oldu? Kasım 1922'de saruyorum.. Kasımın ortalarında.. Nasıl oldu bu tantşma? Onun da hikâyesi uzundur. Atatürk Izmir'e girince, Başkumandanlık Karargâhı olarak kullanacağı bir yer aramış.. Buca'da saray gibi bir Ingilizin evini göstermişler. Her tarafta geyik kafaları falan.. "Ben burada otunımam" demiş.. Kordon'da bir ev göstermişler.. Bu ev şimdi müze oldu. Orası da biraz kokar.. Beğenmemiş.. O sırada tzmir Belediye Reisi olan zat, benim dedemin katibi Halim efendiye telefon etmiş. "Sizin köşke gidebilir miyiz?" diye.. Tabii babama bile sormadan "başüstüne" demişler.. Atatürk de "Hemen şimdi gideMm" demiş, yani evdekilerin haberi olmadan Atatürk kordondan kalkıp Göztepe'ye, bizim eve geliyor. Yanında rahmetli Cevat Abbas, yaveri Resnhi Bey ve Salih Bozok var. Evde de hiç kimse yok. Yalnız uşaklar, bir de dadım.. Nereye gitmiş evdekiler? Mesela Latife Hanım nerede? Herkesin işi var. Latife hanımefendi de bir adağı var onu adamaya gitmiş. Bu da enteresandır. Biz Fransa'ya gitmeden önce, Latife, rahmetli Ali Rıza Bey'e bir mektup yaayor. Mektup mealen şöyle: "Bundan diişman işgal etti ama, Mustafa Kemal şöyle yapacak, memleketi kurtaracak, kurtulacağız" gibi. Bu mektup Yunanhların eline geçiyor. Latife'yi tevldf edip, yine bizim evin içinde efsun askerleri tarafından gözaltına aldılar. Latife de, "Biz bu düşmandan kurtulursak adak yapacağım, askertere hediyeler vereceğim" demiş. lşte, lokum, sigara, şeker falan götürüyor adak olarak. Bu sırada da Atatürk eve geliyor. Bizim ev Göztepe'de bütün tzmir Körfezi'ne hâkimdir. Çok güzel bir ev. Atatürk evi geziyor, odaları beğeniyor. Hatta hangi odada yatacağını, nerede calışacağını falan bile söylüyor ve "Ben burada kalayım" diyor. Ama evin sahiplerini tanırruyor. Babamı bile tanımıyor. O sırada Latife Hanım dönüyor. Bir de bakıyor, kapıda o zaman Karadenizli neferler nöbet tutmuş. "Yasak" diyorlar kardeşime.. "Benim evim burası" diye direnince, teğmen gelmiş "Peki hanımefendi" demiş, içeri bırakıyorlar. Bana Latife anlattı. Atatürk balkonda ayak ayak üstüne atmış oturuyor, sigara içiyor. Görünce kalkmış. Latife'ye elini uzatmış. Kardeşim "öpeyim" diye eline sanhnca, "Küçük hanım hep küçük hanım derdiben el öptünnem, hanımlann eli öpülur" demiş. Oturmuşlar. Sonra, "Ben burayı çok begendim. Müsaade eder misiniz burada oturayun?" demiş. "Tabii, ne demek, şeref dııyanz Paşam" BOŞANMA ARZUSUNU ATATÜRK GÖSTERDt Ata'nın etrafı ikiye ayrılmıştı. Biri tekrar Latife Hanımla Atatürk'ü buluşturmak için... Biri de ayırmak için... Atatürk ve kardeşim alafranga evlendiler, alaturka boşandılar. Bir yazı yazdı, bunu bir adamı ile kızkardeşime yolladı. "Aramızda karar vermiş bulunuyoruz. Bu izdivaca son verme.." diye yazmıştı. Cumhuriyet Gazetesi'nin adı konurken ben de oradaydım. Yunus Nadi Bey'e bu gazetenin isim babası ben olacağım dedikten sonra şöyle bir durdu. Kısa bir süre düşündü. "Muvafık görürseniz, tensip ederseniz Cumhuriyet olsun" dedi. betmenin acısından büyük ızdırap duyuyordu. Boşanma nedeni Peki efendim, bu kadar anlaşan bir çift neden aynldı? Vallahi çok samimi söyleyeceğim. Son zamanlarda pek yakınlarında bulunamıyordum. Fakat, aynlacaklarına asla ihtimal vermiyordum. O kadar anlaşan, sevişen, mütekabil hürmet ve itimat eden bir çift oldukları için.. Peki, ne oldu birdenbire acaba? Etrafı işte.. Kim etrafı? Etrafı ikiye ayrılmıştı. Biri tekrar Latife Hanım'la Atatürk'ü buluşturmak için.. Biri de ayırmak için.. Kulağımla duydum kaç kere.. Nuri Conker, "Aman Paşam, kadın lakırdısı dinlenir mi? Gelin içelim" demiştir. Yani siz belli bir hadise bilmivorsunuz? Söylemedi.. Belli bir hadise yok. Bütün mesele, Mustafa Kemal'in hususi hayatına kimse karışmasın.. Bütün kabahati bu. Başka bir şey yok.. Anlıyorum.. Siz Atatürk'le ne kadar süre beraber oldunuz? Dediğim gibi, kardeşimle iki buçuk yıl kadar evli kalmışlardır. lzmir'de ve Ankara'da bulundular. Bu zamanın bir, bir buçuk ayı dışında ben de hep kendileriyle birlikte oldum. O zaman Atatürk'ün özel yaşamını yakından tanıyorsunuz. Nasıl bir insandı özel yaşamında? özel yaşamında çok sakin, çok temkinli ve efendi bir insandı. Bir kere bilmem ki, ben odaya gireyim de Atatürk ayağa kalkmasın. Halbuki ben o zaman ondörton beş yaşında bir çocuğum.. Kendi saygısından herkese karşı müthiş saygılıydı. Ev içinde günlük yaşamı nasıl geçerdi? Emirberi Bekir ve Ali vardı. Onlar hizmet ederdi. Berberi tsmail efendi vardı. Kendisi hiç traş olmazdı. lsmail efendi traş ederdi. Bir şeye kızdığı zaman "Maaşallah efendim" dedi mi, bir delik bulun ve girin. Kızdığı zaman en çok söylediği bu idi. Bunun dışmda fevkalade terbiyeli bir adamdı. Terbiyeli, duygulu, neşeli bir insandı. Herkes kendisine büyük saygı gösterirdi. Ama o da etrafa saygı gösterirdi. Kim olursa olsun herkese, "Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?" diye sorardı. Biz, "Aman efendim, bizim haddimiz mi?" dedik mi, "Hayır, söyle lütfen" derdi. Bir halk olarak herkesin ne düşündüğünü bilmek isterdi, önem verirdi. Sofrada kim varsa hepsinin fıkrini alvrdı. Torunlar görecek Biz görur müyüz bunu?Yani Haliç'te yuzebilir miyiz? Şu yolla siz göremezsiniz, ama torunlannız görebilir. Yaşadık desenize.. Sayın Uran bir de gürültü dediniz. Gürultü nasıl çevre kirliliğine giriyor? Çevre sorunlarını insanın yarartığı ve tabiata aykın, rahatsız eden gelişmeler olarak tanımlıyoruz. İnsan kulağının kabul edebileceği belli bir oranın üstüne çıkınca, gürültü insanı rahatsız ediyor. İnsana bu kadar dert arasında gürüttüyü tartışma fantezi gibi geliyor, ama degil.. Sağlık bozucu, en azından sinirlendirici bir unsur. Evinin camının önünde mikrofonla "patlıcan, kabak" diye bağıran sese reaksiyon göstermeyecek insan düşünülemez. Bunlar işgücünü azaltıyor. Sessizlik öbür dünyada Günlük va^am Bir g'ünlük ev yaşamını anlatır mısınız? Sabah sekiz, sekiz otuz, dokuz civannda kalkardı. Akşamki yatış durumuna göre. Hemen yıkanır, traş olurdu. Sonra sade kahvesini içerdi ve sigarayı yakardı. Kahvaltı pek seyrek isterdi. Zaten çok az yemek yiyen bir insandı. Yalnız fevkalade temizdi. Günde iki defa duş, banyo yapar, haftada bir iki defa da hamama girerdi. Günde en az iki gömlek değiştirirdi. Kahvaltıdan sonra ne yapardı? Göztepe'de iken kütüphaneye girer, biraz okur, Latife Hanım'la, benle sohbet ederdi. Hangi kitaplan okurdu? Hangi tür kitaplar? Tarih kitapları okurdu. Roman okumaz mıydı? Evde çok zengin bir kütüphane vardı. Ben tarih kitapları okuduğunu biliyorum. Roman okuduğuna dair bir fikrim yok. Yalnız hatırlıyorum, Zola'nın "UneVie" kitabını Latife Hanım'la birlikte okumuştu. Fransızca olarak mı? Evet, Fransızca... VECİHEİLMEN Latife Hanımın kızkardeşi Vecihe tlmen Atatürk'le birttkte olduğu döneme ilişkin olarak ilk kez konuştu. (Fotoğraf: MEHMET AKİF) konuşmadan vefat etti. Atatürk'ün özel yaşamı üzerine açıklık getirmek üzere, acaba bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz? Mesela nasıl evlenmeye karar verdiler, neden aynldılar, neler oldu gibi? Aslında Atatürk evlenmeyi düşünmeyen birisi idi. Fakat bizim aile de öyle bir aile idi ki, başka türlü beraber olmaya imkân yoktu. Aralannda bunu düşunmüşlerdir. Fakat Atatürk Ue Latife Hanım, hususi hayatları üzerinde hiçbir şey anlatmayacaklarına dair mütekabilen birbirlerine söz vermişlerdir. Ben birçok şeyi bilmeme rağmen, anlatmam imkânsızdır. Alaturka boşanma Örnegin resmen boşanmışlar mı>dı? Ve nasıl olmuştu bu boşanma? Mahkeme ile mi? Bunlan anlatsanız... Hayır, alaturka aynlmışlar. Boşadı Atatürk.. Peki, alaturka mı evlenmislerdi de alaturka boşandılar? Alafranga gibi evlendiler. Bakın.. masa vardı.. masanın etrafında Atatürk ve Latife Hanım.. Bir de tzmir müftüsü.. Bir iki de dini zevat.. O zaman usul böyleydi. Müftü Lütfü Efendi Atatürk'e sordu: "Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretleri... Bu hanımefendivle yani tzmir eşrafından Sadık Bey oglu Muammer beyefendinin kerimesi Lati Atatürk ayrılma arzusu gösterdi. Aynlalım dedi.. Bir yazı yazdı. Bunu bir adamı ile gönderdi. "Aramızda karar vermiş bulunuyoruz... Bu izdivaca son verme..." diye. Son vermek istiyorum mu diyordu? "istiyorum" demedv. Yazı aynen böyledir. "Son verme... diye bitiriyoT. Ve her şey bitiyor? Evet.. Alaturka boşanma böyleydi. Yani alafranga evlendiler, fakat alaturka aynldılar. Aynldıktan sonra neler oldu? Latife Hanım nasıl yaşadı? Hep Ayazpaşa'da Ekselsiyor Apartımanı'nda babam, annem ve bütün aile birlikte yaşamıştır. Sonra Harbiye'de bir apartımanda oturdu. Harbiye binasının karşısında. Biliyorsunuz, orada bir heykeli vardır Ata'mn. "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz" derken. Yine onu oradan seyretmeye gitti. Onu ruhundan, kafasından atamadı. Antlar i m h a ediliyor Anılarını yazmış mıydı? Yazdı.. Ne oldu o yanlar? Büyük bir kısmını imha etti. Kalanları Turk Dil Tarih Kurumu'na yolladık. Atatürk'le ilgili olan evraklar, mektuplar, kitaplar, vesaireyi.. Efendim, Atatürk öldükten sonra bir vasiyetname çıktı İyi idare ederdi Fransızcası iyi miydi bu kadar? Fransızcası o kadar iyi değildi. Biraz da Almanca anlardı. Fakat o kadar iyi idare ederdi ki, sanırsınız çok iyi biliyor. Fransızcayı Sofya'da ataşemiliter iken Fethi Okyar Bey'le birlikte öğrenmiş. Sanıyorum, Latife Hanım'ın dil biigisi daha kuvvetliydi? Latife Hamm, Fransızca, İngilizce, Almanca ve îtalyancayı son derece iyi bilirdi. Atatürk başka neler yapardı? Kütuphanede notlar alırdı. Kim gelecek, kimlerle görüşecek? Tabii katibi umumisi, kalemi mahsusu hazırlar, Atatürk de notlar alırdı. Fakat elinde kâğıtla veya bakarak konustuğunu görmedim. Hep irticalen konuşurdu. Ögle yemegini nerede yerdi? Öğle yemegini bazen yalnı? yerdi. Bazen iş yemeği gibi arka(Arkası H. Sayfada) Nasıl önlenecek bu bağırmaiar? Evet nasıl önlenecek? Aslında gürültü çıkarmak veya "velveleye vermek" zaten yasak.. Ama kim uygulayacak? Belediye zabıtası durdurulacak. Belediye zabıtası bugünkü kadrosu ve imkânları ile gelip de gürültüyle uğraşamıyor.. Halbuki kamu otoritesinin buna pek izin vermeyeceği ortaya çıkarsa herkes kendine çekidüzen verir. Bu işler eğitimle ve zamanla halledilecek.. Aynı şeyi sorayım. Biz görebilecek miyiz bunu? Yani sessiz bir dünyada yaşayabilecek miyiz?.. Bunu da siz pek göremezsiniz, ama çovatandaşın bu konuya sahip çıkması. Evet Gö cuklarınız görebilir. Desenize huzuru mezarlıkta bulacağız bu kova konusunda karar mercii devlettir. Yurttaşlara düsen pek bir şey yok gibi görünüyor. Ama gidişle... Birde deniz olayı var sayın Uran. Neçok önemli bir şey var. Yurttaşlar çevre sorun reierde yüzebiliriz gelecek yaz onu söyler misilanna tepkilenni. desteklerini ortaya koyabildik niz? Siz benden daha iyi bilirsiniz, İstanbul'leri ölçüde, karar verme yerinde olanlar çevre sorunlarını dikkate alacaklardır. Tek çözüm bu da denize girilecek... Rahat girilecek bir yer kalmadı. Haliç, İzmit Körtezi, İzmir yıllardır bilinidur. yor. Şehirieşmenin etkisinden uzak kalmış Ege Vatandaşın gücü ve Akdeniz kıyıları bile eskisi kadar temiz de Yani »ş o noktaya gelene kadar bir şey ya ğil. Ama oralarda hiç olmazsa yüzülebiliyor. pılamaz mı? Bilinçli kirlenmek Yani vatandaşın elinden bir şey gelmiyor. Engin bey, hep yapılacak olanlan anlatttŞimdi ben size sorayım, Ankara'nın hava kirliliğine karşı vatandaşın elinden ne gelebilir? An nız. Bir de neler yapıldı bu konuda ve neler yacak kalorıfer veya sobalannı biraz daha dikkatli pılryor, ona değinir misiniz? Hava kirliliği 6O'lı yıllardan beri tartışılıyor. yakabilir. Sokaga mümkün olduğu kadar az çıkar. Ağzını, burnunu mendille örter veya gaz Bu arada Ankara'da kaloriferterin saatleri ayarmaskesi takabilir.. Bu kadar dert Gerçekten Ankara gaz maskesi takılacak arasında kadar ciddi durumda mı? Yoksa fantezi bir gösgürultüyü teri mi yapıyor bunu yapanlar. Çunkü insanlar tartışmak fantezi yaşıyor.. gıbı gelebilir, ama Bunu ancak tıp adamlan bilebilir. Fakat değil. Bunlar şu bir gerçek ki Ankara'da kışın kaloriferier yanişgücünü maya başladıği zaman rüzgâr da yoksa, şehazaltıyor. rin üstüne müthiş bir bulut çöküyor. Bunu görüyoruz. Kirliliğin şiddeti o kadar büyük ki, herkes hissediyor. Artık bu kadar gözle görülen bir şeyi kabul etmek gerek.. İnsanlar mutsuz Ankara'da.. Psikolojik etkileri nedir hava kirtiHğinin? İnsanı mutsuz ettiği bir gerçek. Aydınlık bir göğe bakarak güne başlamak var. Bir de evden çıkıp, pisliğin içine girmek var. Akşam nefes alamaz durumda eve dönmek, insanların huzurunu, neşesini ortadan kaldırıyor. landı biliyorsunuz. Biraz üşüyoruz, ama daha Maddi zararlan neler? sağlıklı yaşıyoruz. Daha kaliteli kömür alıyor Müthiş bir maddi zarar doğtıruyor. Türki Ankaralılar. Biraz pahalı, ama sağlıklı yaşıyoye'nin değişik yerlarinde değiştk etkileri var. ruz, ama bence tek çözüm elektrikle veya haBeden ve ruh sağlığını bozması başta.. Eko vagazı ile ısıtılması.. Aklın yolu birse bu yola nomik tarafı da şu: Ankara, Erzurum. Kayseri, gidecek Ankara.. Diğer konularda? Eskişehir, İstanbul'un bir kısmı ile başta ÇuEn önemlisi çevre kirliliği konusu Anayakurova ve Bursa tanm topraklannın veriminin azalması.. Haliç, İzmir, İzmit körfezleri ve Ni saya girdi. Bunda bizim de katkımız olmuştur. lüfer çayındaki su kirliliği gibi, uygar bir hayat Yaptığımız yaytnlar sonucu 1982 Anayasasının tarzının kabul edemeyeceği ölçüler insanlan 52. maddesi çevre korunmasını teminat altına aldı. Buna uygun olarak 1983'te çevre kanuçok etkiliyor. Endüstrinin artığından tahrip olnu kabul edildi. makta olan orman kaybı söz konusu.. Oeniz ürünlerinde korkunç bir azalma var. Sonra gü Bu kanunlar uygulanıyor mu? rültü... İnsanın işgücünü azattıyor. Kanunun uygulandığı pek gorülmüyor. İki sebebi var. Kanun çeşitli detayian, standartlaDalan'ın gözleri rı haklı olarak birtakım yönetmeliklere bırakmış. Haliç dediniz, bir de bu konu var. Haliç ger Bunlar hâlâ çıkmadı. İkincisi biraz da siyasi tercih konusu oluyor. Bu devrede çevre sorunlaçekten temizienebilir mi? Bedrettin Oalan'/n gözleri kadar mavi olmasa da, Turgut Özal'ın rının gereken önceliği aldığını söylemek imkângözleri kadar kahverengi oiabilir mi? Şimdi sı sız. Fakat asıl önemlisi demin de değindiğimiz yah çünkü.. vatandaşın bilinçlenmesi.. Bu konuda vakfımı Temızlenemeyecek bir kirliıik yoktur. Zor zın çabalan çok fazladır.. Bir sürü yayın yaptık. Basın, sağolsun her konuda bizi destekledur, pahalıdır ve çok zaman alır. ama mutlaka halledilir. Şimdi Haliç'ın sorunu çevresindeki di.. Halk bilinçli olarak kirtenmeye karşı çıkıyor. kuruluşlann artıklarıdır. Bunlar kesilirse bir deBunlar önemli adımlar.. ğişme oiabilir. Yani özette sayın Uran, eskıden bilinçsiz Ama mevcut kirienme nasıl temizlenecek? olarak kirleniyorduk, şimdi bilinçli olarak kineniyoruz.. İki yol akla geliyor. Kirliliğin taşınması.. Evet, ama arada yıne de fark var.. BilinçVeya yeni kirteticiler gelmezse, "ekoloiik denge" dedığimiz yolla eski hale gelmesi.. Belki lenme işin yarıdan fazlasının çozülmesi demek çok uzun zamanda.. Bir de teknik adamlar şu oluyor..