14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 Günümüzün sinir yıpratıa sanayi yorgunluğunu atmak, daha çok dinlenmeyi gerektiriyor. Memurlar gibi işçilerin de hafta dinlenmesi 48 saat olmalı. Bundan dolayı üretimin azalmayacağı saptanmıştır. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER bileceğini, bu çalışılmayan sürenin haftanın çahşılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulama bulacağını öngörüyor. tŞÇİLER DE 48 SAAT DİNLENMELİ Tüm bu tartışmalardan çıkan sonuca bakılırsa, cumartesi günlerinin de dinlenme süresine tam olarak katılma eğiliminin güçlü olduğu yargısına varabiliriz. Nitekim kanun koyucu 657 sayılı yasaya göre çalışanlann bu gereksinmelerini kabul etmiş, hiçbir ek çalışma olmaksızın cumartesi günlerini de haftalık dinlenme süresine katmıştır. Yasa koyucu bu çabasında sosyal ve ekonon Jk birçok güçlü nedenlere dayanmaktadır. 1935 yılında işçinin haklan ve sağlığı ile ilgilenen yürütme organı yanında bu konuda kanun koyucunun duyarsız kalacağı düşünülemez. Yarım yüzyıl önce üzerinde durulan yorgunluk konusu zamanımızm koşullan içinde bir kıyıya itilemez Geleneksel çalışmanın getirdiği yorgunluğun yerine bugün sinirsel nitelikli daha ağır, çıkması daha uzun zaman isteyen sanayi yorgunluğu geçmiştir. İnsanın işe, üretime karşı diri durabilmesi ve çalışmanın yarattığı ezikliği giderebilmek için hafta dinlenmeleri 48 saate çıkanlmalıdır. Başka bir anlatımla memurlar için yapılan hafta dinlenmeleri işçiler için de uygulanmalıdır. ÜRETİM DÜŞMEZ İşçilerin çalışma surelerinin azaitilması üretimin düseceği kuşkusunu uyandırabilir. Ama bu düşünce doğru değildir. Verimin yükselmesi tek başına çalışma süresinin yükseltilmesine bağlı değildir. Çağımızda üretim teknolojisi, üretim ve yönetim yöntemleri gibi üretim etkenleri de vardır. Yapılan hesaplara göre, işletmenin verimliliğinde emeğin katkısı sınırhdır. % 1525 oranında bir payı olduğu söylenmektedir. Bu doğru ise, çalışma süresinin azaltılması ile yitirilecek üretim de emek oranında oiacaktır. Kazamlacak olan da işçilerimizin sağlığıdır. 50 yıl önce saptanan haftalık dinlenme süresine, günümüzde geçerlik vermek doğru olmasa gerek. Teknolojik gelişmeler, çalışma koşullarında görülen işçi sağhğına ve iş güvenliğine uymayan işin düzenlenmesi, daha işin başında, saat 710 arasında iş kazalarının doğması gerçeği, işçilerin bir yorgunluk içinde olmalannın da büyük katkısı olduğunu göstermiyor mu? İş kazalannda, yılda 250300 bin sigortalının sakatlanması, üstünde durup düşünmeyi gerektirmez mi? İş kazalannın birçok temel nedenleri vardır elbet. Ama bunlann en önemlileri, işçinin işe olan ilgisini azaltan yorgunluk olsa gerek. Jşçilerin haftanın iki gününde dinlenmeleri, iş kazalannın oranlarını bir hayli düşürecektir kanısındayız. İşçinin sağhğını korumak ve özellikle iş süresi dışında, basit bir hayvani varlığa değil, insancıl bir varlığa sahip olmasını sağlamak için çalışma süresinin insancıl açıdan sınırlanması zorunludur. (Prof. J. Rivero Prof. J. Savatier.) Yanlış ve yaygın bir kanı var: Çok çalışmanın verimi de çok olur. Bilim bu yargıyı doğrulamıyor. Çok verim, ancak yorgun olmayan vücut ve uyanık bir zihnin düzenli çahşması sonucunda gerçekleşir. Uygulama gösteriyor ki uzun süreli çalışmanın verimi her zaman tüketilen insan emeğiyle orantılı olmamaktadır. Çalışma uzadıkça da işçinin veriminin düştüğü bir gerçektir. SONLÇ Çalışmayı verimli hale getirmek isteyenler, ilkin işletmelerinde uyguladıkları üretim ve yönetim teknolojisini yeniden denetlemeliler, işçilerin cumartesi günleri 4 saat daha fazla çalışmasına umut bağlamamalıdırlar. Bugün artık üretim hacminin 1935 yıllannda olduğunu söyleyebilecek ve kanıtlayabilecek kimseler var mıdır? Eğer genel olarak Türkiye'de üretim hacmi çoktan 1935 yıllarını aşmış ise, iş süresinin azaltılmasından doğacak bir ekonomik sınırlama olmayacaktır. İş süresinin azaltılması, işsizliği de etkileyebilir. 4 saatlik bir azalmanın, fazla çalıştırma ve ekonominin gelişmesi karşısında etkisi fazla olamaz kanısındayız. Böyle olmasa bile, kamu görevUleri için iş süresinin azaltılması, cumartesi günlerinin bir karşılık olmaksızın, hafta dinlenmesine katılması karşısında, bilime, adalete uygun bir düşünce geliştirerek soruna böyle bakmak zorundayız kanısındayım. Haftalık Dinlenme Sorunu İBRAHİM TİJKK.Marmara ÜniversitesiÖğretim Görevlisi için 1924 yıhnı ve 394 sayılı hafta tatili hakkındaki yasayı beklemek gerekmiştir. 394 sayılı yasa çalışma süresini 7 günden 6 gune indirmiş, 24 saatlik hafta dinlenmesini de zorunlu hale getirmiştir. On yıl sonra, 1.6.1935 gün ve 2739 sayılı yasanm 3. maddesi ile haftalık dinlenme süresi, cumartesi saat 13.00'ten başlayarak, 35 saate çıkarılmış, çalışma süresi haftada 4 saat daha kısaltılmıştır. Şimdiye kadar yapılmış olan bu iş süresini kısaltmalann önemli sosyal nedenleri olmuştur. 394 sayılı yasanın uygulanmasına yön veren bir kararında Yargıtay Genel Kurulu, Hafta Tatili Kanunu'nun konuş nedeni; belediyeye gelir sağlamaktan ziyade işçilerin hak ve sıhhatlerini korumak gayesine dayanır, demektedir. (lçtihadı Birleştirme: Ceza: 13 Şubat 1935/86,1), Buna karşın b a a işverenler, işçilerin cumartesi gündeliklerini tam odememişler, bunun üzerine Bakanlar Kurulu bir genelge yayınlayarak, işçilerin saat 13.00'ten sonra haftalık dinlenmeye gireceklerini, cumartesi ücretlerinin de tam olarak ödenmesi gerektiğini duyurmuştur. (No: 2/2914: 21 Ağustos 1935) Bir yıl sonra 3 Haziran PENCERE İkinci Surat... 14 EKİM 1984 Çalışmanın ilk koşulu dinlenmek olsa gerek. Zamanımızda bu dinlenme, ara dinlenmesi, günlük, haftalık ve yıllık olarak uygulanmaktadır. Çağdaş sanayi yapısı içinde dinlenme, geleneksel tarımcılık ve zanaatkârhkta olduğundan çok daha önemlidir. Üretim koşullan gelişip değiştikçe dinlenme ya da işin süresinde azalma yapma kendini daha çok belli etmektedir. Çünkü yavaş ve kişisel çalışmanın yerini, makinelerın zorladığı hızlı, gürültülü, gazlı, tozlu ve havasız bir çalışma ortamı almıştır. Kişisel çalışma da yerini kolektif çalışmaya bırakmıştır. Işin bütünlüpnü de bozan bu çahşma, giderek bir tekdüzelik kazanmakta, önemli yorgunluk nedeni olmaktadır. tLK tŞ YASALARI Bilindiği gibi 1937 yılma değin işi düzenleyen bir iş yasamız olmamıştır. Ama buna karşılık, işin düzenlenmesi de büsbütün başı boş bırakılmamıştır. Cumhuriyetin ilk yülannda yüriirlüğe konan 151 sayılı yasa işi günlük 8 saat olarak düzenlemiş, bu düzenleme birçok yerde de uygulama bulmuştur. Bu yasa ile bir haftalık dinlenme düzeni de getirilmemiştir. Haftalık dinlenme 1936'da kabul edilen 3008 sayılı yasanın m. 45 hükmü yukandaki gelişmeyi yinelemiştir. Artık yasaya göre, cumartesi günleri saat 13.00'ten itibaren tatil edilmek zorunluluğu olan işlerde gündelik ücretle çalışan işçilerin cumartesi günlerine ait ücretleri, haftanın öbür iş günlerinde olduğu gibi, tam olarak ödenir. Cumartesi tatile katılmak zorunluluğu, işçilerin gündelik, haftalık, aylık ücretleri üzerinde de eksiltme yapılmasına neden tutulamaz. Demek oluyor ki işçi cumartesi günleri de tatile katılabilecek, haftalık dinlenme sürelerine biraz daha ekleme yapılacaktır. Ne var ki, yasanın açıklaması karşısında sanayi ve teknolojik gelişmeye bakarak haftalık dinlenmenin cumartesi gününü de bir karşılık olmaksızın içine aldığı söylenemez. Ama kanun koyucunun pazar günleri gibi cumartesi günlerini de hafta dinlenmesine katmaya hazır olduğunu söyleyebiliriz. 1475 sayılı yasa, hafta tatili ücretini düzenlerken iş.K. m.41 cumartesi günlerinin kısmen olduğu gibi tamamen de çalışılmadan, çalışılmış günler gibi hesaba katılacağını söylemektedir. İş.K. m.61 cumartesi günleri kısmen ya da tamamen tatil edile Bir İtalyan yazar, insanlara maske kullanmalannı öğütlüyor. Gerekçesini bilmem ki beğenecek misiniz? Yazar diyor ki: Ellerimize varıncaya kadar vücudumuzun her yerini örteriz de niçin en çirkin yerimizi, suratım/zı örtmeyiz? Hem bu yöntem yaşayışımızda kolaylıklar yaratacaktır. Sağlık, güzellik, ahlak bakımından sayısız yarartan olacaktır" Eskiden insan maskeye daha düşkünmüş; sihirbaz maskeleri, tiyatro maskeleri, savaş maskeleri, gizli örgüt maskeleri, balo maskeleri... Zamanla maske gözden düşmüş, artık sapka, ceket, gömlek, kazak, pantolon, çorap ve kunduramız var... Maskemiz yok. • Neden yok? Gereksinme olmadığından mı? Hayır. İçimizden gülmek geldiğinde hüzünlü görünmek, kaygılı dakikalarımızda neşeli olmak, öfkelendiğimizde serinkanlı davranmak zorunda kalmaz mıyız? Eve gelen konuğumuzun yaramaz çocuğu, masanın Ostündeki degerli vazoyu yere düşürüp kırdığında nasıl konuşuruz: Ne önemi var efendim; çocuktur kırar; o vazoyu pek sevmezdim; iyi ki kırıldı.. Diyelim ki çalıştığın kurumun genel müdürü öldü. Allahın belası, ahlaksız, lanet bir herifti. Mesleğinde yükselmene engel olmuştu; ama durumu kurtarmak için cenaze törenine katıldın; çiftetelli oynamak isteğini duymasan bile üzgün değilsin; üstelik yüreğin biraz rahatlamış. Ama ya suratın? Suratındaki o kederli anlamın anlamı nedir? Potitikada iktidara yükseldin; her şeyi yüzüne gözüne bulastırdın; batağa saplandın; ne yapacağını bilmiyorsun; geceleri EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Tarancı ile Balıkçı'yı Anmak... 13 Ekim 1956'da Cahit Srtkı Tarancı, 13 Ekim 1973'te Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakır Kabaağaçlı) ölmüştü. Tarancı'yı yitireli 28 yıl oldu, Balıkçıyı ise 11 yıl. . Son yıllarda Tarancı unutulur gibi oldu. Adını pek anan yok. Oysa 194050 arasırtda en sevilen şairterimizin başında gelirdi. Bu unutuluşun nectenlerini aramak istemiyorum. Zaman zaman, şu ya da bu şair, yazar, kitaplıklarda, yazın tarihlerinin yapraklannda kalır, ama bir iki kuşak sonra bir de bakarsınız yeni bir güç, tazelikle okurların karşısına çıkmış. Cahrt Sıtkı Tarancı'nın 'Butun Şiirieri' kitabını kanştırıyorum. Asım Bezirci, Tarancı'nın şiir üstüne söylediklerini de kitabın başına eklemiş. 'Şiir nedirT sorusunu şöyle yanıtlamış Tarancı: "Edebiyat yapmayı, buyuk lâf etmeyi sevenler için şiir ne değildir kil Şiir bir çığlıktır, bir ilanı aşktır, satlanan bir yumruktur, bir ümittir, bir kurtuluştur... Şüphesiz bunlann hepsi şiirde olabilir, fakat bunlar nesirde de olan şeyierdir. Şiirin ne olduğunu anlayabilmek için onu nesirden ayıran özellikleri aramak, onlar üzerinde durmak daha doğru olur sanıyorum." Tarancı daha sonra diyor ki: "Şiir yalnız duymakla partak hayatler bulmakla değil, dil ve kelimeler konusundaki bu bilgilerle, bu sevgilerie, bu dikkatierie yazılabilir. Şairden beklediğimiz işte bu davranıştır... Baki efendi, Yahya Kemal, Nuzım Hikmet, Ahmet Muhip, Orhan Vsfi aynı şeyierden bahsetmezter, ama hepsine şair diyoruz, çünkü hepsi de şiirin şundan bundan bahsetmek değil, güzel şekiller kurmak sanab olduğuna inanmıştuf' 1931 ağustosunda ilk şiiri yayımlanıyor Tarancı'nın, 'Muhif dergisinde: 'Gidiyorum': "Bir kış güneşi gibi ben keyfimin esiri Görünüp gidiyorum Ne belli bir yerim var, ne de sevdiğim biri Sürünüp gidiyorum." Tarancı'nın ölümünden sonra yayınlanan, hasta olmadan önce yazdığı sanılan son şiiri de şöyle: "Bu ei titremesi kadeh tutarken Bu yaşta nasıl koyuyor insana Orhan gibi vaktinde gitmek varken Değer mi oyalanmana..." Cahit Sıtkı Tarancı 4 Ekim 1910'da Diyarbakır'da doğdu. 1956'da Viyana'da öldü. İki yıl bitkisel bir yaşam surdü. Kırk altı yıllık yaşamında yazdığı bütün şiirler ancak bir kitap doldurur. Gazete ve dergi yapraklannda kalmış öyküleri de vardır. Sözcüğün tam anlamıyie 'şair'di o. Lise çağından ölene dek şiir içinde duydu kendini, şiir havasında soluk aldı. Konuşmaları, mektupları şiir üstüneydi yalnız. Bir mektubunda şiir konusunda şunları yazmıştı: "Şiir kelimeierte güzel şekiHer kurmak sanabdır, başka bir şey değildir. Ama kelime nedir? Annedir, dosttur, hasrettir, hayaldir, yani bir manası, tedaisi, bir gökjesi, hatta bir rengi ve adı olan nesnedir. Kelime, insanoğlundan haber yerir. İnsanoğlunu işlemek her sanatkânn boynunun borcudur. insanoğlu dünyanın en zengin madenidir. Kelime dedik, ama kelime boş bir kalıp değil ki." İşte Tarancı'nın en güzel şiirterinden birinin ilk bölümü... Tarancı'nın şairlik gücünü, önemini yeterince yansıtan dizeler: "öldük, ölümden bir şeyler umarak Bir büyük boşlukta bozuldu büyü Nasıl hatırlamazsın o türküyü Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü Alıştığımız bir şeydi yaşamak..." • Halikarnas Balıkçısı ile Bodrum adlan bir zamanlar iç içeydi. Bodrum'u, Bodrum yapan kişi Balıkçıydı, bunu bilmeyen yok. Ölümünün onbirinci yılında niye Bodrum'da bir Balıkçı'yı anma günü ya da haftası yapılmaz, sergilerle, konuşmalarla Balıkçı'nın önemi, yaprtJannın değeri dile getirilmez, bir alana heykeli, büstü dikilmez? Balıkçı romanları, öyküleri, denemeleriyle, en çok da ilginç kişiliğiyie ölümsüzlük çizgisine ulaşmış biridir. Azra Erhat'ın "Mektuplarıyle Halikamas Balıkçısı" kitabını okuyorum yeniden. Yakını bir aydın kadına seslenişleri... Hiçbiri eskimemiş, tazeliğınden bir şey yitirmemiş. İçtenlik, Balıkçı'nın baş özelliğidir, bilimsel yazılannda olsun, öykülerinde olsun okuru etkileyen yanı budur. İşte bir mektubundan ilginç bir parça: "Konuşursun. Zaten insanlar için hoşlaşmanın en eski şekli konuşmaktır. Yazı, yaZJİmış konuşmadan başka nedir? Edebiyat da kâğrtta ses modülüsyonları verilemediğinden doğmuşturbence... Sabahattin diyaloğu Platon icat etti diyordu. Ne gezer. İnsan mağara ve taş devrinde birbiriyie konuşuyordu. Mağara, modern üniversitenin başlangıcıdır." Halikarnas Balıkçısı'nı da, Cahit Sıtkı Tarancı'yı da saygıyla, sevgiyte anarak... Leylandekonomî. Süper ekonomi. LEYLAND 30 DtZEL ç » Saralı Kamyon*: S yotcu + 1700 kg yuk taşıma kapasrtes MoooOtoK çslk gövde LEYLAND 30 CHZEL Monobtok Kamyomt: Monoölok çekk gövde 2640 kg azam yuMü ağırtık. LEYLAND 30 DtZEL Knalı Kamyonat: Oç yanı açılaMır genış Kasa (2000 x 2700 mm ). 2700 kg azam yüklu ağırtık. Benzinli araç yıldınr, Leyland Dîzel güldürür. •m LEYLAND 30 DtZEL Ş « l : Şehmçı ve yakır çevre laşınacılığında her tvjr kasaya uygun; geüştınlmış, guç*j. ekonomk. 2700 kg azam yuklu agırlık LEYLAND 30 DtZEL Paral: Pane! tif» genış çeiik *aD<n Kullanımı ko4ayfaşttrar gentş yan ve arka kapılar 2640 Kg azarnı yOkU agırlık LEYLAND 30 DİZEL Mlnlbüt: Mor.oötok çehk govae Genış ıç ^aom KonfaHuT rahat kottuklar Gelıştmlmtş havalandırma ve ısıttna »stemı 2640 kg. (10+1 kışı) azamı yuklu agıriık Çağ, ekonomi çağı... Gun, LEYLAND DİZEL günü! Resmi ve özel kuruluşlar! Çiftçiler! Şehiriçi ve yakın çevre taşımacıları! LEYLAND 30 filosunu yakından tanıyın! LEYLAND 30'ların süper ekonomisinden, geniş seçme imkânından, siz de yararlanın. İşinize uygun araç, süper ekonomik LEYLAND 30 filosundadır. LEYLAND 30'lar, benzinli araçlara göre en az %50 tasarruf sağlayan LEYLAND DİZEL motorlu üstün araçlardır. Şimdi hepsi de yenileştirilmiş, hepsi de geliştirilmiş LEYLAND 30 DİZEL filosundan ihtiyacınıza uygun aracı seçin. Bugün seçin, bugün alın... kazanmaya bugün başlayın! Unutmayın: LEYLAND 30'lardan bir araç daha aldığınız gün kâr, yıllar boyu "süper ekonomi,, demektir! LEYLAND 30 DİZEL dizisi şimdi... • • • • • • • • Vakum pompasıylagüçlendirilmişfrenleri, Ototermatik pıstonlu dizel motoru, Daha yumuşak gaz pedalı, Kesin tecrit sağlayan göğüslüğü, Daha modern ön panjur ve tamponları, Daha yumuşak, güçlü makasları, Elektrikli cam yıkama sistemi, İkaz lambalı ısıtma bujisi ile, ...daha da üstün, daha da güçlü, daha da ekonomik! İNÖNÜ VAKFFNDAN DUYURU Vakfımızuı açtığı 1984 yıh resim yanşmasının katılma süresi, diğer koşuüar aynı kalmak üzerc 25 Ekim 1984 tarihine kadar uzatılnuştır. Yarışmaya katılmak isteyen sanatçılann yapıtlannı ve kısa bir özgeçmişlerini bu tarihe kadar İnönü Vakfı Pembe Köşk Sitesi B2 blok daire 1 Şehitersan Cad. Çankaya Ankara veya tstanbul resim ve heykel müzesi, Beşiktaş tstanbul adresine teslim etmeleri rica olunur. Leyland 30 "süperekonomi„ 29 ekim 5 kasım arasında yurt dışındaki kongrelerde bulunacağımdan sayın hastalanmı 5 kasımdan itibaren kabul edeceğimi duyururum. Saygılarımla Profesör Doktor Veli Lök * Brıtısh Leyland lısansı /te BMC SANAYİ VE TİCARET A Ş tesıslenncle uretilmektedır BMC SANAYİ VE TİCARET A.Ş. Boğaziçi mezunundan . matematik ve İngilizce dersleri 168 34 97 SATILIK PIONEER SET CXG3 model Tel.: 333 80 75 DERS VERBLIR Notre Dame de Sion mezunu, Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi bir genç kız İngilizce, Fransızca ve Matematik dersleri veriyor. tlgilenenlerin 583 17 82 numaralı telefondan bilgi istemeleri. Enerji tasarrufunda yarın geç olabilir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear