22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyef 4. ULUSAL KARDtYOLOJİ KONGRESt Sahıbı Cumhuriyet Matbaaalık ve Gazetecılık Turk \nonım Şırketı adına Nadir Nadi. 0 Genel Yayın Muduru Hasan Cemal, Muessese Muduru. Emine L'şakiıgil. Yazı Işlerı Muduru Oka> Gonensin, # Haber Merkezi Muduru: Yalcın Ba>er, Sayfa Duzenı Yonetmenı: Ali Acar. TAKVİM 13 EKİM 1984 tmsak: 5.41 Güneş: 7.06 Temsılaler. ANKARA: Valçın Dogan, IZMIR Hikmel Çetinkaya, ADANA: Mehmel Mercan, • Servıs Şeflerı: Isıanbul Haberlen: Reha Oz, Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomi: Osman Ulagay, Kultur. Ajdın Emeç, Magazin. Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdulkadir Yucelman, DuzeltmeRefik Durbaş, Araştırma: Şahin Alpay, IşSendıka Şukran Kelenci. Burolar: % Anfcara: Zi>a Gokalp BuKarı Inkılap Sokak No: 19/4 Tel 7 33114147, • Izmir: Halıl Zı\a BuKarı No 6 5 3 , Te! 254 O913123O • Adana: Çakmak Cad No: 134 Kat 3, Tel: 1455O1973I • Basan \e Yayan. Cumhuriyet Maıbaacılık ve Gazetecılık TA.S. Turk Ocaeı Cad. 39/41, Cağaloğlu, Ist. PK: 246tst. Tel: 526 10 00 (9 hat) Telex 22246 öğle: 12.55 lkindı: 16.01 Akşam: 18.35 Yatsı: 19.54 TEPKİLER Kahveyle birtikte içilen sigaranın vücuda sararı iki kat artıyor Ege Üniversitesi lip Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. tstemi Nalbantgil, "Çayla birlikte içilen sigaranın zarannda çok büyük bir değişiklik olmuyor. Ancak kahve ile içilen sigara vücuda 2 kat daha fazla zarar veriyor. Alkol ise sigaranın vücutta görülen etkisini biraz azaltıyor" dedu Bodnım Belediyesine destek telgrafı yağıyor HMilas Belediye Başkanı: Gökova'mn santral dumanına boğulmasma insan razı olmaz. Ama önemli olan devletin çıkarlandır. Konuyu görüşmek için Belediye Meclisi'ni toplantıya çağırdık. ENDER USLU BODRUM Gökova Körfezı'ndekı Turkevleri köyünde kurulması kararlaştınlan Kemerkoy Termik Santralı'na karşı tepkiler giderek yaygınlaşıyor. Bodrum Beledıyesi'nin başlattığı imza kampanyası sürerken, son birkaç gün içinde, ulkenin dört bir yanından belediyeye destek telgrafı yağmaya başladı. Ege Seyahat Acenteleri Derneği Başkanı Ergun Göksan, "Güzelim Gökova Körfezi elden gidiyor" dedi. Dün Bodrum'un pazarı obnası nedeniyle yöredeki çeşitli köylerden gelen yurttaşlar, belediyeden hoparlörlerle sık sık imza kampanyasına katılmalan için yapılan çağrıya uyarak "Merhaba" gazetesınde ve belediyede kampanyaya katılarak imza attılar. NE DEDİLER? Ergun Göksan (Ege Seyahat Acenteleri Derneği Başkanı): "Biz bu termik santralın doğa güzelliğinin en yoğunlaştıgı yerde y^pılmasına karşıyız. Doğanın boylesine yoğun bir güzeUik taşıraadığı bir yerde yapılabilir. Boylesine bir doğal güzellikten turizm olarak yararianmasını beceremiyoruz. Ama buraya yinede termik santralı yapmayalım. Çünku çocuklarımız bilebilirler, belki bundan yararianmasını. Sonra bizi laneilemesinler". Ünal Çetin (Milas Belediye Başkanı): "Kişisel olarak termik santralın yapımına karşıyım. O kadar guzel yerlerin santralın dumanına boğulmasma insan razı olamaz. Ama onemli olan devletin çıkarlandır.". Bengi Mergen (ANAP tlçe Başkanı): Bu santralın yapımına en başından beri karşıyız, ama devletin yüksek menfaatleri neyi gerektiriyorsa o olur. Mümtaz Birol (SODEP tlçe Başkanı): Bu santral yapılırsa ne Gökova Korfezi kalır, ne mavi yolculuk kalır, ne turizm kalır. Muğla Valisi Yücel Bolgen, Gökova Korfezi Turkevleri yakınında kurulması düşunülen termik santralla ilgili olarak herhangi bir çalışmanın bugün için söz konusu olmadığını söyledi. 9 Eylul Üniversitesi Muhendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümu Başkanı Dr. Orhan Uslu da termik santrallann çevreye buyuk bir yük getırdiğini belırtti ve çevre yasasının uygulanmadığını söyledi. ASUMAN AVAR tZMİRSigaranın kahveyle içilmesi durumunda vücuda iki katı zararı bulunduğu, alkolle içildiğinde ise sigaranın vücutta hemen görülen etkisinin azaldığı bildirildi. IV. Ulusal Kardiyoloji Kongresi'ne katılan kalp uzmanlannın büyük çoğunluğu, sigaranın kalbe zaran konusunda aynı göruşü paylaşmalanna karşm toplantüann hemen çıkışında bir sigara yakıyorlardı. Sigaranın sağlığa zarannın hâlâ bir tartışma konusu olduğunu savunan bilim adamlanna da rastlanıyordu. Bu arada kongre düzenleme kurulunda bulunan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. tstemi Nalbantgil, özellikle tansiyonu yuksek hastalar üzerinde yaptıkları incelemeler sonucunda sigaranın kahveyle içildiğinde vücuda zararının iki katına çıktığını, ancak alkol ile alındığında etkisinin azaldığını görduklerinı söyledi. özellikle tansiyonlu hastaların zaten sigara içmemeleri gerektiğini vurgulayan Prof. Nalbantgil, "Ancak bunu bir de kahveyle yaparlarsa çok daha fazla zarara uğrarlar" dedi. Prof. Nalbantgil, yaptıklan incelemeler konusunda şöyle konuştu: "Önce hastalan topladık, bunlara tek başına sigara içirdik. Özellikle tansiyonu >üksek bastalar. Bu hastaların sigara içtikten sonra tansi>onlan yüksdiyor, kalp atım sayısı hızlanıyor, duzensizleşiyor ve kalbin fonksiyonları bozuluyordu. Bunun yanı sara, bilirsiniz bizde tiryakiler sigarayı genellikle çay veya kahveyle birlikte içerler. tlginçtir, çayla birlikte içildiği zaman sigaranın zarannda çok büyük değişiklik olmuyor. Yani sigara yine zarannı yapıyor, sadece sigara içtiğinizde zarara uğrayacagınız kadar oluyor bu zarar. Ancak kahveyle birlikte içtiğinizde zararı çok daha fazla oluyor. Hatta iki katına bile çıkıyor diyebilirim." Sigaranın alkol ile birlikte içildiğinde etkisinin azaldığıru belirten Prof. Nalbantgil, bu konuda da şunları söyledi: "Buna karştn alkol sigaranın akut etkisini, yani vücutta hemen görülen etkisini biraz azaltıyor. Ama bu demek değüdir ki, alkol çok yarariıdır. Ama hiç olmazsa sigara içerken. kahveyle içtiğinizde uğrayacağınız zarardan daha azıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Özellikle tansiyonlu hastaların zaten sigara içmeme leri gerekir. Ancak bunu bir de kahveyle yaparlarsa çok daha fazla zarara ugrarlar." Enfarktüs, yani kalbi besleyen damann tıkanması durumunda ilaç vererek tedavi yönteminin basan oranının yuzde 76 olduğu ve cihaz bulunduğu takdirde yöntemin çok basit olduğu bildirildi. IV. Ulusal Kardiyoloji Kongresi'ne katılan E.Ü. Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Cüneyt Türkoğlu, 1979 yılından bu yana Haydarpaşa Tıp Fakültesi'nde uygulanmakta olan ilaçla tedavi yönteminin cihaz bulunduğu takdirde çok basit bir yöntem olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: "Enfarktüs, kalbi besleyen damann pıhtı nedeniyle tıkanmasıdır. Tıkanan damann altındaki kısım kan alamayınca, hayatiyetini kaybeder. Biz, erken bir girişimle ilaç vererek bu pıhtıyı eritiyonız. Bu yöntemin başan oranı yiizde 76, ilacın risk oranı da binde bir ikidir. Bu risk ise, hastanın bünyesinden kaynaklanır. Tedavide başanyı etkileyen en büyük faktör, tedaviye başlama zamamdır. Enfarktüsten altı saat içinde uygulanırsa başan oranı artar. Aksi takdirde pıhtı sertleşir ve ilaç ile parçalanamaz, eritilemez." Pıhtının eritilmesine ve parcaIanmasına etki eden "Streptokin" adh bir ilacın enfarktüslü hastanın bacak damanndan kateter denilen ince bir boruyla verilmesiyle bu yöntemin uygulandığını anlatan Doç. Dr. Cüneyt Türkoğlu, sözlerini şöyle sürdurdu: "Röntgen ile islemi izlersiniz. Bu ince borunun içinden verikn ilaç röntgende görülen tıkanıklığı açtıysa pıhtı eritilmiş demektir, kan buradan akışını sürdüriir. Daha sonra da pıhtılaşmayı önleyki ilaçlaria tedavi sürdürülür." İlaçla pıhtıyı eritme yöntemini diğer yöntemlerle kıyaslayan Doç. Türkoğlu, "Hastanın birtakun yağlı ve kolesterol maddeleriyle daralmıs olan kalp damannı açmak için balon kullanılır, oysa ilaç pıhtı ile tam tıkanmış olan daman açmada kullanılan bir yöntemdir. Tam tıkanmış olan damann aynı zamanda daralmış olup olmadığını anlamak için, yine ilaç yontemi önce başvurulması gereken bir yöntemdir" biçiminde konuştu. KADINLAR NÖBETTE Turkevleri köyü kadınlan sabah ezamyla uyanıp soluğu köyün girişinde alıyorlar. Yaşlı, genç, çocuk, işleri güçleri beklemek. Kimi yün eğiriyor, kimi kazak öruyor. Çocuklann en buyük eğlencesi ise kan için gelen iş makineleri. Akşama kadar üstünden inmiyorlar. (Fotoğraf: OLCAY AKDENİZ) Gökova Körfezi köylüleri Ankaradan haber bekliyor KOYLULER ANLATIYOR: Tayyip Özen: Geçen yıl Yatağan 'da köylüler tek yaprak tütün satamadı. Bir tek yerfıstığı, patates ekebilirsiniz, demişler. İzzet Yılmaz: Korku verdiler. Ne işe bakabiliyoruz, ne başka bir şey yapabiliyoruzZeytinler dalların üstünde duruyor. Ahmet Çakır: Bu seneki gelirimizi Ankara yollarında harcadık. Hepsini verelim de tek toprağımız gitmesin. TÜREY KÖSE OLCAY AKDENİZ MİLASTurkevleri köyü kadınlarının kurulacak termik santral için kamulaştırmaya gelen görevlileri engellemek amacıyla köy girişinde başlattıklan bekleyiş sürüyor. Köy kadınlannın bekleyişi, 20. gününü doldururken, Ankara'dan eli boş dönen köyün erkekleri de tüm umutlannı yöredeki diğer yerleşim birimlerinde ortaya çıkan tepkilere ve çabalara bağlamış bekliyorlar... „ Milas'tan 50 kilometre uzakUkta olmasına karşın, yolun çok bozuk olması nedeniyle, ancak 2 saati aşkın sürede ulaşabildiğimiz köye girerken, kadınlar hemen köprübaşında yolumuzu kesiyorlar. Gazeteci olduğumuzu öğrenince, "Siz de bizim için çalışıyorsunuz" diye gecmeraize izin veriyorlar. Yol kıyısında ağaçlar altında köyün kadınlan oturmuşlar, kimi yün eğiriyor, kimi çocuğu ile ilgileniyor, kimi gözlerini bir noktaya dikmiş duşünuyor. Kamulastırma ön çalışmalan için gelen görevlilerin geri dönmesi güvenlerini, umutlarını arttırmış. Kadınlardan Samiha Aytamnr, 20 günlük bekleyişlerini şöyle anlatıyor: zi gücümüzü bıraktık. Burada bekleşiyoruz. Sabah namazında geliyoruz, akşam namazına kadar. Bazen geceleri de uğruyoruz. Yağmur yağsın, çadır kunıp yine bekleyeceğiz. Buranın termigi kalkmıştır deninceye kadar bekleyeceğiz." BAKAN YOLU GÖZLÜYORLAR Kadınlar iki bakanın geleceğıni duymuşlar, gunlerdir onlan bekliyorlar. Mahinur Gül, "Gelsinler de görsünler halimizi, anlatalım" derken, Hatice Özen, "Başbakan gelsin, Bakanlar gelsin, derdimize çare bulsunlar" diyor. Kadınlann bekleyişine çocuklar da katılıyor. Kadınlann ve çocuklannın yokluğunun iyice ıssızlaştırdığı köyün sokaklarında tek tuk erkekler dolaşıyor. Yüzleri asık, duşünceli... Türkevleri koyu muhtarı Abdullah Aytamur, uzun zamandır gulmediğini anımsatarak, "Ne zaman gülsem, bir nmut mu var yoksa muhtar diye soruyorlar" biçiminde konuşuyor. Köyün erkekleri aylardır Ankara, tstanbul, Izmir, Bodrum arasında gidip gelmiş, başvurmadık kapı, dilekçe vermedik yetkili bırakmamışlar. Muhtar Abtullah Aytamur, aylardır bu iş için 23 mılyon liraya yakın para haıcadıklanna değinerek sıkıntılarını şöyle dile getiriyor: "Otobüs tuttuk Ankara'ya gittik, son olarak Başbakanı gördük. Bize bakıp duruyor. Ama yanına bırakmadılar. Cumhurbaşkanı Kayseri'deymiş, görüşemedik. Sırf Ankara için 300400 bin lira harcadık. Harcanz, tek topraklanmız kurtulsun. Başbakan bize Bodrum'da söz verdi, beyet göndereceğim diye. tstimlakçılar geldi. Bunların niyeti baştan belli. Santral şemsiyesi altında sosyal konut yapraak için deniz kenannda ev istiyorlar. Bütün tanm arazimizi istimlak edivorlar. Bize 150 donum yer kalıyor. Biz nereye gideceğiz? Bizi denize mi atacaklar, ne yapacaklar?" TURİZM tÇİN TOPRAK VERİRtZ Konuşmaya katılan Ali thsan Aytamur, "Biz turizme razıyız. Turizm Bakanhğı gelsin, topraklanmızı onlara verelim" derken, Tayip Özen şoyle konuşuyor: "Biz santrala karşı değiliz. Ama yerini doğru seçsinler. Geçen yıl Yatağan'da tek yaprak tütün satamadı köylüler. Bir tek yerfıstığı, patates ekebilirsiniz demişler. Verimli arazilerimizi alıriarsa biz ne yapanz? A) nca burası fay bölgesi diye plan vermiyorlar. Onlar nasıi yapacaklar." Köylüler aylardır bağ bahçelerine, zeytinliklerine bakmayı bırakmış tek konu ile ilgileniyorlar. İzzet Yılmaz, "Korku verdiler. Ne işe bakabiliyoruz, ne başka bir şey yapabiliyoruz. Zeytinler duruyor bakamadık. Kadınlar köprüde bekliyor biz burada" diyor. Ahmet Çakır da masraflannı bile karşılayamadıklarını belirterek, sözlerini şöyle surdürüyor: "Bu seneki geliri bu işin masraflânna verdik. Tek hepsini verelim, toprağımız gitmesin. İstimlak edecekleri yerde hiç yoksa 100 ton 150 ton zeytinyağı olur. Burada ber şey ekilir, sebzemeyve, zeytin, pamuk. Bir muz yoktu, onu da ektik o da yetişiyor." tbrahim Barbaros adlı köylü de, "Bizi buradan sürecekler" diye bağırarak soze karışıyor: "Bizi hiç tanımıyorlar. Hiç hükmümuz değerimiz yok gözlerinde. Kocamanlar bizi aldattılar. Kocamanlan da buraya gelen mühendisler aldattı. Arazimize bataklık dediler, bizde bataklık yoktur." Turkevleri köyünde 110 hanede 400'e yakın kişi yaşıyor. Ve bu 400 kişi Halikarnas Balıkçısı'nın "gör de >aşa" dediği Gökova Körfezi'ni >aşatma savaşını aylardır surduruyorlar... * "20 gündür bekliyoruz. Kimseyi sokmuyoruz. Bütün arazimiz elden gidiyor. Köyde işimi OLUMUNUN 11. YILENDA ANILIYOR KONGRE SONA ERDt Turk Kardiyoloji Derneği'nce düzenlenen IV. Ulusal Kardiyoloji Kongresi dün sona erdi. Ülkenin belli başlı kalp uzmanlannı bir araya getiren kongrenin son gününde kalp hastalıklannı tedavide geliştirilen yeni yöntemler tartışıldı. Haydarpaşa Hastanesi Göğüs Cerrahişi Kardiyoloji Servisi Şefi Sami Ünal, koroner damar tıkanmalannı cerrahi müdahaleye gerek kalmadan ilaç vererek açma yönteminin dunyada çok yeni ve henüz deneme safhasında ANKARA (Cumhuriyet Bu olduğunu belirterek şunları söyrosu) Dışişleri Bakanüğı, Pa ledi: kistan'da yayınlanan bir gazete"Ancak bn yöntem enfarktüs de Turkiye'nin Suudi Arabistan geçiren bir hastanın olum oranıile birlikte IranIrak savaşına nı yuzde 20'den yuzde 2'ye indiIrak'ta yonetim değişikliği yara rebilen bir yöntemdir. Biz, hastarak son vereceği yolundaki ha tanemizde bu yontemi 35 hastaberlerin "kesinlikle yalan" oldu ya uyguladık. 35 hastanın ğunu bildırdı. 22'sinin tıkanmış kalp damarlan Dışişleri Bakanhğı Sozcüsü açıldı ve hiçbiri ölmedi. BaşaYalım Eralp, söz konusu nlı vakalarda olum sıfır olmak"Miislim" adh gazetede yer alan ta, 35 hastayı göz önüne aldığıve İranhlarcaverilenhaberleilgili nızda da başan oranı yüzde 70 bir soru üzerine şunları söyledi: olmaktadır." Toplantının öğleden sonraki "Bu şekilde yayümak istenen haberler kesinlikle yalandır. bolumunde S. Göksel, E. KüTurkiye'nin dış politikasının ana tiık, T. Tural, Ş. Korkmaz, C. ilkelerinden birisi başka ulkele Özer, K. Beyazıt "Kalp içi ve rin iç işlerine kanşmamaklır. kalp dışı kitlelerde ekokardiogİranIrak savaşı suresince ko rafik muayenenin gerekliliği" nıduğu tarafsızlıklaTürkiye,bu konusunda, A. Imamoğlu, B. nu ispat etmişlir. Kaldı ki, bu Ege, H. Gümüş ve N. Girgin haberler İran tarafından da en "Normal yeni doğan ve süt çoiist düzeyde valanlanmış bulun cuğu evresinde EKG ozellikleri" maktadır." konusunda tebliğ verdiler. Halikarnas Bahkçısı'na 11 yü sonra yeniden "rnerhaba" Balıkçı 13 Ekim 1973'te îzmir'de yaşama gözlerini kapadı. 11 yıl sonra herkes sahip çıkmak istiyor ona. Ama daha mezarı bile yapılmadı. Ailesi mezarım Bodrum'dan Izmir'e getirirse hiç şaşmamak gerek. HİKMET ÇETİNKAYA tZMtROnbir yıl oldu bugün, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) öleli. Yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak, îzmir'de Hatay semtindeki "Merhaba" Apartmanı'nda 13 Ekim 1973'te yaşama gözlerini kapadı. Osmanh Sefıri Şakir Paşa'nın oğlu olan Halikarnas Balıkçısı, 1886 yılında İstanbul'da doğdu. îlköğrenimini tstanbul Buyükada Mahalle Ilkokulu'nda, ortaöğrenimini Robert Kolej'de sürdürdü. Oxford Üniversitesi'nde modern tarıh öğrenimi gören Halikarnas Balıkçısı, gazetecilik yaptığı yıllarda bir yazısından ötürü Istiklal Mahkemesi'nce üç yıl Bodnım kalebentliğine tutsak edildi. Birbuçuk yıl sonra "tashihi kararla" Balıkçrnın cezası kaldınldı. Ancal^Bodrum'u çok seven Cevat Şakir, cezasının affedilmesinden sonra, 1947 yıuna kadar bu şirin Akdeniz kıyı kasabasında yaşadı. Balıkçılann, süngercilerin en yakın can dostu, arkadaşı oldu Cevat Şakir. Bodrum'u dünyaya tanıtan Cevat Şakir, 1947 yılında Izmir'e yerleşti. Bu kentte yazar ve tercuman rehber olarak yaşamını ölumune dek sürdurdu. Yüze yakın oykü yazdı. Kitaplan yayınlandı. Yazarlığının dışında yıllarca çeşitli gazete ve dergilere desen ve karikatür çizdi. Son yapıtı "Mersinİstanbul Postası"nı bitiremeden aramızdan ayrıldı. 87 yaşında ölen Cevat Şakir, Anhara: • IranJrak savaşına müdahale haberi yalan Türk heyetU Stmsbourg'daki oylama iteriye atdmış bir adun HADİ ULUENGİN ~ STRASBOURGA\rupa Parlamentosu'nun önceki gün Strasbourg'da yaptığı oylamayla Turkiye'ye ilişkin almış olduğu karar, Turk milletvekilleri tarafından olumlu olarak nitelendi. TürkiyeAET Karma Parlamento Komisyonu'nun Avrupalı uyelerinin seçilmesi, ancak Komisyon'un fıilen hukümetler kanadındaki ilişkilerin normalleşmesinden ve parlamentoda yapılacak yeni bir durum değerlendirmesinden sonra kurulması yolundaki karan, Strasbourg'da bulunan dort Türk milletvekiü, Aycan Çakıroğullan (ANAP), Mahmut Akkılıç (HP), Mükerrem Hiç (MDP) ve Cengiz Toper (ANAP) "Üeriye aülmış olumlu bir adun" olarak değerlendirdiler. Turk milletvekillerine göre, Avrupa Parlamentosu kararmın göreceli olarak yumuşatılması, Ankara temsilcilerinin oylama öncesinde Strasbourg'da yaptığı temas \e kulis faalıyetlerinden kaynaklandı. "Tekmeyle dışan atılırken, şimdi kapı biraz aralandı" diyen bir Turk milletvekiline göre, "Çok fazla iyimser olmamak, fakat kotümser de davranmamak gerekiyor." Strasbourg'dakı Türk parlamenterlerin dun yaptıkları açıklamaya göre, Avrupa Parlamentosu'yla "gayri resmi" ilişkilerin sürdurülmesi için Strasbourg Assamblesinden uyeler, Turkiye'ye davet edilecek. Bu uyelerin özellikle "aşın uçlardan olmayan", "ortadan" temsilciler olmasına özen gösterilecek. Yine Turk milletvekillerinin değerlendirmelerine göre, Strasbourg'un yeni kararıyla "fasit daire kırılmış" durumda. tlk kez yayınlanan deseni ve fotoğrafı takma adını Bodrum'un antik adı "Halikarnassos'tan aldı. Ingilizce, Fransızca, ttalyanca Grekçe, Latince, tspanyojca, Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen Halikarnas Balıkçısı'nın belli başlı yapıtları arasında şunlar yer alıyor: "Gençlik Denizlerinde, Mavi Sürgün, Ege'nin Dibi, Yaşasın Deniz, Ötelerin Çocuğu, Turgut Reis, Deniz Gurbetçüeri, Uluç Reis. Aganta Burina Burinata. Anadolu Tannlan, Giılen Ada, Merhaba Akdeniz ve Batı Anadolu Uygarlığı." 11 YIL ÖNCE Şöyle gerilere dönmek istiyoruz. Tarih 15 Ekim 1973 Salı. Saat sabahın 8.30'u. Hatay Caddesi'nde Merhaba Apartmam'nm onündeyiz. Az ötede Azra Erhat, Sabahattin Batu, Turgay Gönenç, Mehmel Doğan, Fureyya Koral ve Doğan Hızlan var. Mehmet Doğan'la, Doğan Hızlan, apartmanın giriş kapısındaki çelenkleri düzeltiyorlar. Gelen çelenk sayısı topu topu beş. Bunlardan birisi, Sayın Nadir Nadi'nin, diğeri Bülent Ecevit'in, bir diğeri Samim Kocagöz'ün, ikisi ise iki yayınevine ait. Aynı gün Bodrum'a götürülen Halikarnas Balıkçısı'nın cenazesi, gorkemli bir torenle toprağa verildi. Sanki yer yerinden oynamıştı Bodrum'da. Mavi bir atlasa sarılı olan tabut, ak giysilere bürünmüş Bodrum'un halkıyla kucaklaşıyordu. Azra Erhat'a soruyordum, "Şimdiye değin böyle bir cenaze törenine tanık oldunuz mu?" diye. Erhat, buğulu gözleriyle yanıthyordu sorumu, "Hayır" diye. Herkes ağlıyordu; kadınlar, balıkçılar, süngerciler... MAVt SÜRGÜN Bir başka ölü Sabahattin Eyüboğlu, tutsaklığuı öykusünü anlatan Halikarnas'm "Mavi Sürgun"ü için bakın neler diyordu yıllar önce: "Tiirk Edebiyatı'nda başlı başına bir poyraz gibi esen Balıkçı, Adalar Denizüıin mavihklerinde nice yeiken ve yürekleri şişirdikten sonra, bu kitabında kendi hayatına çevriliyor. Zindan karanlığının hürriyet mavisine çevrilmiş bir yaman insan solugudur bu kitaptaki. Bu soluk, otuz yıldır gittikçe daha gür, daha dolgun bir Batı Anadolu destanını savunuyor bize. Ege Tannlannın ve insanlanmn yenmiş haklannı arayan bir destan. Denizlerin en mavisiyle sarmaş dolaş olan bu destanla Tannlar, bir insan sıcaklığı, insanlar bir Tann yüceliği kazanır, kara günler içinden ak günler doğar, yoksul ellerden bereket saçılır, en mutsuz yaşantılardan en mutlu ötelere yollar açılır, yürekler acısı gerçekler tabiat ananın gülıimser bakışında erir, topraklar yeşerir, sürgunler mavileşir. Bu destanda, insanoğlu za(Arkası 11. Sayfada)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear