26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Pages
Cumhuriyet 2 •Snlü Türk bilgini îbn Sina'dan aradfc. I I bir dergllerde söz edllir (1, 2). Ün" İü Bilgin'e Türkiye'de verilen değer yetersiz, hakkmda yazılan yazı azdır. Kültür değerlerimize karşı gösterilen genel ilgisizlikten bu Türk bilgini de payını almıştır. Oysa uluslar, bilim ve san a t adamlarıyla tanınırlar, ünlenirler. Bu gerçeği bildiğimiz ve sıkça söylediğimlz halde, tam terslne, bu tür kişllerlmiz biz de hor ve ikincil insan gibi görülürler. Unutmak, unutulmak, unutturulmak içiınize değin sinmiş bir yazgı olmuştur. ••• îbn Sina 980 yılında Türkistan'ın Buhara kenti yakınlanndaki Afşana köyünde doğar ve bugün Iran sınırları İçinde olan Hemedan'da 1037 yılında 57 yaşmda iken ölür. O'nun yaşadığı yıllarda bölgede Abbasl Halifeliğine bağlı Samanoğulları çökmek üzeredir. Daha sonra bölgeye Gazneliler egemen olur. îbn Sina Gazneli Mahmut'un hışmına uğrar. Bu hükümdar İbn Sina'nm 40 tane portresini çizdirir, dağıtır ve yakalanması için buyruk verir. O nedenle yaşammı kentten kente göçerek geçirir. Böylesine çileli bir yaşam süreci içinde İbn Sina, yüzlerce betik yaztna olanağını bulur. Bu büyük bilgin daha çok tıp alanmdaki çalışmalarıyla tanmır. <rŞifa> adlı 18 ciltlik îelsefe ve bilim bilgiliği (ansiklopedi) tek kişi tarafından yazılmış dev bir yapıttır. Aynca, beş ciltlik «Tıp Kanunu> adlı çok ünlü yapıtı yazmiştır. Bu yapıt, Ingiliz tıp bilginî William Harvey'e değin tıp evreninl 600 yıl etkisi altma almıştır. Tıp Kanunu 12. yüzyılda Latince' ye, 18. yüzyılda Türkçe'ye çevrilmlştir. İbn Sina'nm bininci doğum yılında ö z bek Bilimler Akademisi, özbekçe'ye çevirmiş ve basmıştır. Yine bu yılda Taşkent'te adıpa <müze» ve «botanik bahçesi» açılan, büstü dikilen İbn Sina için Türkiye'de ne yapılmıştır. Hiçbir şey... îbn Sina felsefe, mantık, fîzlk, m a tematik ve astronomt ile de uğraşmıştır. Bu alanlarda da önemli betikler yazmıştır. tbn Sina, Batı'da «Avicena» adıyla t a nmır. Batı, Tıp Kanunundan yıllarca yararlandığı İçin kendisine özel bir önem OLAYLAR VE GÖRÜŞLER VP Tiirkiye bilimsel uğraşta belli bir aşamaya gelmiştir. Bu yönde yük. selen bir ivmemiz vardır. Çağdaş ve uygar ulus, bilim adamlarma değer veren ulustur. Doç. Dr. M. Tahir HATİBOĞLU vermiştir. 16. yüzyılda yayınlanan bir tıp betiğinde ünlü tıp bilginleri olan Galen ve Hipokrat'ın ortasında resmi basılmıştır. îbn Sina, Batı'da daha çok Arap olarak tanınır. Bunun tek nedeni Tıp Kanunu'nun Arapça yazılmasıdır. O yıllarda Arapça'mn yaygın bir dil olması nedeniyle Arapça yazıldığı bilinen gerçekler arasındadır. Kimi Batılı kaynaklar Türk ya da Arap olduğu konusunda kesin bir yargıya varamamıştır. Tıp alanında genel bir başvuru yapıtı olan tıp sözlükleri öbür bilim adamlarınm uluslarını yazdıği halde İbn Sina'nm ulusunu yazmamıştır (3). Yapıtın Arapça yazıldığı bellrtilerek, Arap olduğu kanısı yayılmak istenmiştir. Oysa ki. bundan 5060 yıl önce Türk bilim adamlarınm yaptığı araş tırmalar İbn Sina'nın Türk olduğunu bulgulamışlardır. Bu ünlü Türk bilgini için Türklye'de bellrtilmeye değer bir tanıtma çalışması yapılmamıştır. Birkaç aydmın yazdığı yazıdan öteye gldilmemlştir. Adına ne bir müze, ne bir enstitü. ne bir fakülte, ne de adıyla anılan bir dergl vardır. Biz, öyle bir ulusuz kl, ekinsel (kültürel) değerlerimize sahip çıkmayı, padişahîara, pey gamberlere ve pehlivanlara (!) sahip çıkmakla gösteririz. Bizde varsa yoksa bunlar vardır. Yıllarca «padişahım çok yaşa» demiş bir ulusun torunları, blraz da çağdaş olmahdır. Bilim ve sanat adamlarma sahiplenmesini bilmelidirler. Damşma Mecllsi'nde üniversite adlarınm padişah adı olması yarışını yenile gözlemedik ml? Onuncu yüzyılda bu denll önemli yapıtlar veren İbn Sina, M.ö. 5. yüzyılda yaşayan ve hekimliğin babası bîlinen Hipokrat'a «öğretmenim» diyerek bilime ve bilim adamhğına saygısını göstermlştir. O nedenle Taşkent'te lkisinin yanyana büstleri vardır. Biz, kendi bilginlprimizi övmez ya da tanımaz isek. kimse bizi övmez ve tanımaz. tşimiz gücümüz padişah, peygamber, pehlivan övmek olursa, çağdaş uygarlık düzeyinden söz etmede sözümüz olamaz. ••* Ttirkiye bilimsel uğraşta belli bir aşamaya gelmiştir. Bu yönde yükselen bir İvmemiz vardır. Uluslararası alanda yazı yazan yazanmız, ün yapan sanatçımız kendini kanıtlayan bilim adamımız çoktur. Türkiye, kendi bilim adammı yetiştirecek düzeye erişmistir. Bilimsel alandaki özgür ortam sayıyı artırır Çünkü, bilim, özgürlüğün olduğu yerde vardır. Bilgi baskıda değil. doğada, özgürlükte yeşerir. İbn Sina'nm Gazneli Mahmut'tan kaçışı, kentten kente göçüşü boşuna değildir. Bu ünlü bilgin sürekli özgür ortamı aramıştır. Nazi yönetiminin baskıcı ortamından Almanya'yı bırakan bilim adamlarma Atatürk'ün özgür ortamı sağlanmıs ve bir bölümü Türkiye'ye gelmiştir. Yüce Atatürk bu bilginlerden yararlanmasını bilmlştir. Bunlar. bîlim adamlarmın özgür bilimsel ortam aradığma en iyi kanıtlardır. Örnektir o dönem. Çağdaş Türkiye'de. zaman zaman. yetişmiş bilim adamlarınm tedirginllğlne tanık olmuşuzdur. Böyle dönemler hep bilime ve bilimsel gelişmeye zarar vermiştir. Ve bilim adamlarmı yuvalanndan çıkarmanm, ayırmanm, ayrılmaya zorlamanın acısını toplumun yıllarca çektiğine tamklık etmlşlzdlr. Kuşun yuvası bozulursa başka yerde yenl bir yuva yapar. Bilim adamı için de yuva önemlidir. Onun için yuva üniversitedir, araştırma kurumîandır. Onlar yuvalanndan edllirlerse başka yerlerde yuva yaparlar ve yuvalık yer ararlar. öyleyse, bilim adamlarımız. kendi ülkelerlnde yuva yapmalıdırlar. Yuvadan kopan bilim adamı yarı ö!üdür. Peygamberimiz Hz. Muhammet bir hadîsinde, «Bir alimin ölümü, bir alemin ölümüdür» demiştir. Çalışan, bilgl üreten bir bilim adamını yarı ya da yaşar ölü durumuna getirmek, toplumu ölü duruma pcî/mnel; a'îir.ektir. Peygamberimizin bilginlere verdiği değeri. Müslüman olmakla övündüğümüz halde bugün. biz niye veremiyoruz?. Osmanlı döneminde «mülkiye, seyfiye ve ilmiye» sınıfları vardır. Bu üç sınıftan en ayrıcalıklısı ilmiye smıfı idi. Bilimsel uğraşm az oldugu bu dönemde bile bu böyleydi. Birkaç olay dışında ilmiye smıfına idam cezası uysulanmadı Bu smıftan biriPi idam edilecekse önce öbür iki sınıfın üst görevine atanır. sonra idam edilirdi. O dönemin b'r gerçeği de budur. •••*• 15 MAYIS 1983 Sen ile Ben Sen hot, ben hot.. Bu deveye kim verir ot? Ben ağa, sen ağa.. Bu ineği kim sağa? Sen dede. ben dede.. Bu ineği kim timar ede? Ben gittim, sen gittın.. Bu hazineyi nittln? Köprü altında ittin.. Köylünün sırtmdan blttin. • Sen Ben ölü yıkacıyım, ister Cehenneme gitsin. ister Cennete gitsin. Ben Ben sorarım ilmi hikmetten, sen dersin çalmadım kilimi mektepten. Sen Sen bilirsln bir İki.. Ben Ben blllrlm on iki. Sen Benim sakalıra tutuştu, sen sıgaranı yakmak derdindesin. Ben Senden korkum yok, kediden kürküm yok. Sen Ben sana hayran. sen cama tırman. Bsn Sen sağ ben selamet. selamet derkenarest. Sen Senin aradığın kantar, Giresun'da ü n dık tartar. Ben Benim adım Hıdır, yapacağım budur. Sen Nehlrde akan sudur, senln Kazdığın kubur. Ben Sen doğru ol, eğrl belasm bulur. Sen Sen dost kazan, düşman duman olup ocağm başmdan çıkar. Ben Sen de bildin yükümün koz olduğunu.. Sen Ben de bildim lmamın okumuş olduğunu. • Sen ile ben baktılar ki kavgamn dibı yok, aynı yolun yolcusu olduklanndan ortaklaşa iş yapmaya, imeceyle yolunu yordamını bulup köşeyl dönmeye çalıştılar: Sen Sen, ben o yok.. Ben Biz varız. Ben Hem oğlan, hem kullarız. Ben Biz değlrmenin önünde değil, untındayız. Sen Biz «senben» oldukça da aç kaluık. Ben «Senben» uğru olduk, böyle oldu. Sen Bizde sabah geç olur. Ben Bizim çarık sizin çorba içinde. sîzln tavuk bizlm torba içinde. Sen Blzim yerde bir yel estl, sabah kahvaltısını kestl. Ben Bizlm gelin bîzden kaçar, tutar ele basın açar. Sen Biz leblebl deyince pazar savrulur. Ben Kırk ktşiyiz biribirimizi bilirlz. • Baktılar kl yine olmuyor, yağmur duasına çıkmakla yağmur yağmıyor, suyolunda kırılmayan su testisini susuz yerde kırmak için sen ile ben kızıştılar: Sen Onu bozarım, senl yazarım. Ben Onun cemaziyelevvellni bilirlm. Sen Onun yaprağını dürelim. ekmeğimlze tereyağı sürelim. « e n *^^|pun daha su götürür yerl var. bugünlerde hâhgl yana baksan kâr. Sen Ona hatır, buna hatır, bize kahır. Ben Onun muskasım ez de suyunu lç. Sen Onun boyu orta, beyni boş.. Ben Tut kulağmdan çifte koş. Sen Onun boyu boyuma göre değil.. Ben Onun huyu huyuma göre değil. Sen Ortaköy'dt çifte minare. işi bırakmıyalım kadere, sen ile ben edelim idare.. • Sen İle ben lşin içinden çıkamadılar. Sen Akıl kişiye sermayedlr. dedl. Ben Sermaye kişiye akıldır. dedi. Akıl olmayınca başta, ne kuruda biter ne yaşta; akıllı asma kabağmdan olmaz. deli su kabağmdan. Sen ile ben «asma kabağmı mı seçelim su kabağmı mı» diye tartışırlarken kâğıdın dibi görününce ben noktayı koydum, gerisini sen düşün. Sen Ben Sen Ben Sen Ben Sen Ben Sen Ben Dünün ünlü Türk bilgini İbn Sina'ya ve bugünün İbn Sina'larma değer vermek ulusal ödevdir. Bu ödev öncelikle bilim adamlarma düşer. Bunu yapmadığımizda. gelecek kuşak bize aynısını yapar: bilim üretmeyen toplum olur ve başka toplumlarda eksik ve kötilve çekilen yanlarımızla tanınırız. Bugtmkü sıkmtılarımızm nedeni olarak yatan gerceklerln biri de bu yönümüz olabilir. Çağdaş ve uygar ulus, önce. cağdaslığın ve uygarlığın yaratıcısı bilim adamlarma saygı duvan, değer veren ulustur Biz bunu bpnimsemezsek tarih acımasızca öğretlr. Bu çağ acımasız çağdır. 1. Gönenc, G.: tbn Sina'dan bu yana. Biifm ve Sanat Derg.. haziran 1981. 2. Terziogîu, A: tbn Sina. Bilim ve Teknik Ders:., mart, 1983. 3. Dorland Medical Dlctîonary (25 th.ed.). 1973. OKTAY AKBAL Eski Köşklerde. (icbasın ^ * ^ * * TERCUMAN BAŞOLMA SEVDASI Tercüman Gazetesi'nin 12 Mayıs tarihli başyazısmda, «Gazetenin bölünmenln karşısında olduğu» belirtiliyor ve «Türk mllletinin demokrasiye olan inancını ve şuurlu tavrım görmek ne kadar sevindirici ise, politikayı hizmet yarışınm üstünde bir ikbal ve ihtiras vasıtası addedenlerin tntum ve davranışlan da o kadar esef ve elem vcrlcidir» deniyor. Yazıda özetle şöyle denlyor: «Siyas! yelpazenin sol kanadındaki böliinme kendi tabiatından gelmişse de, miUiyetçl sağ kesimdeki bölünme 'basolma' sevdasından kaynaklanmıştır. Bugün de, slyasl parti kurnıa faaliyetlerinin serbest bırakılması Ue ortaya çıkan manzara, geçirdiğimiz bunca tecrübeden ders alatnayanların halen mevcut olduğunu göstermest bakıtnından ibret vericidir. Türkiye 12 Eylül döncmi öncesinin karanlık durumunu yenlden yaşamak istememektedir. Ara darbe teşebbüsleri ve müdahaleler blr yana, kin ve husumet tohumlarının oluşturduğ» bir 21 Mayıs Ihtilalinin bu tilkede açtığı yaralar heniiz sarılabilmektedir. (...) Yenl slyasi teşkilâtlanmada, birlik ve beraberliğin tesisl için herkesin üzerine diişen feragati göstereceğine, milliyetçi sağ kanadın böliinmeden bir yumruk gibi toparlanacagına, Türkiye'nin çözüm hekleyen bütün meselelerine sahip çıkacak yeni bir kadro meydana getirecegine yürekten inanmaktayız. Denıokrasinin fazilet ve feragat ikliminde gelişeceğini unutmamahyız.» HUERIYET BAŞ VE KABAK... Oktay Ekşl 9 Mayıs günlü yazısmda, Washington Oteli yangın m a değiniyor ve «Bekleyellm bakahm, kabak şiradi hangi garson yardımcısmm, temlzlik Isçisinin veya kapıcının başında patlayacak..» diye soruyor. «Aslında her faciadan sonra *bu olayın sorumlusu gerçekte su değil budur' demenin bem kolay, bem de ucuz bir yol» olduğunu da . bellrten Ekşi şöylş devam^ «O nedenle olacak bn tür suç lamalar, etkili ve yetkili kişilere 'mntad laflar* gibi görünür ve aldıng edibneden gecilir.» Bundan 5 yıl önce Ankara'da YIBA Çarşısı'nın yandığını, 42 kişlnin de öldüğünü, YIBA olaymdan lkl yıl sonra Ankara'ya bağlı Keskto'in Danacıobası köyünde tüpgaz yüzünden çıkan yangm da 97 kişinln öldüğünü bellrten Ekşl daha sonra şöyle dlyor: «YIBA Çarşısı'nda ölü sayısının bu kadar yüksek olmasmın sebebl neydi biliyor musunuz? Binanın mlmart projesindekl 'yangm merdiveni'nin yapılmama sı ve binada yeterince söndürücü bulunmaması. Tıpkı Washington Oteli'ndekl gibi.. Demek ki, YIBA olayından sonra 'Yangm merdiveni' meselesi ciddlye abnsa, Washington Oteli'ndeki turistler kurtulacaktı. Keza 'Danacıobası' faciasından ders abnsa, ne Ataköy'deki tavernada 23 kişi ölecek, ihtimal ne de çaycı Hasan'ın elindeki tüpgaz patlayacaktı..» ı\IİLLİYET YARDIM ETMEK Mehmet Barlas, 11 Mayıs gün İü yazısında Cumhurbaşkam Evren'in yeni siyasal oluşum karşısındaki tutumuna değiniyor ve «Evrcn'e yardım etmek, kanımızca, demokrasiye geçişi kolaylaştıracaktır» diyor. Barlas, Evren'in «Cumhurba?kanı olarak, henı bir askeri yönetimden sivil rejime geçişin kaptanhğmı yaptığmı, hem de çok partili demokrasiyl sağlıkb blcim ~ de yaşatmak konusunda, aktlf sorumluluklar yüklenmiş durumda olduğunu» bildirlyor ve şöyle ekliyor: «öyle blr demokrasl olmalı kl bu, TUrk vatandaşı bir daha askerl rejimlere özlem duymasın. tstikrarlı, kalkman, kavgasız ve kamplaşmamış bir sivil demokrasl isteniyor. (...) Başta Cumhurbaşkam Evren ohnak üzere, tUm yönetim, çok partili sivil demokrasiye geçiş konusunda kararlı.. Bunun kanıtı olarak, 'verdigimiz bütün sözleri aksatmadan yerine getirdlk' cütnlesini, haklı bir övünç içinde söylüyorlar. Ama, sivil demokrasiyl oluşturacak kadroların da, konuian kurallara ve yasalara kesin uyumu isteniyor. Unutmamah ki, Mlllet Meclisi Başkanlık Divanı seçilip göreve başlayıncaya kadar, ülkedeki yasama ve karar organı, Milli Güvenlik Konseyi'dir.. Işte Kenan Evren, bu zor fakat başarılmaya mahkum geçiş döneminde, hem bir asker kararlıhğı ve heın de bir sivil esnekliği içinde, oluşunıların en Ust düzey gözlemcisidir.» Bir zamanlar on beş • yirml odalı köşkler. konaklar vardı. Bütün bir aile, dede, nine, anne, baba, torun bir arada yaşardı. Kimi zaman büyük dede. büyük nine, amca, dayı, yeğen de katıhrdı bu çevreye... Hizmet edenler, arabacı, aşçı, bahçevan, evlatlık kızlar... Masal gibi bir şey) Yazlıktakilere köşk, kent içindekilere konak denilirdl. Buralarda beyler p«îalar. yani ttollrl! bir geçim düzeyinin oldukça üstündekiler yaşardı. Daha dogrusu yaçayabHirdi. Bugünkü koşullardâ böylo bir yerdo yaşamak olanaksızdır. Bu yuzden de köşkler, konaklar yavaş yavaş ortadan kalktı. lkinci Dünya Savaşı yıllanndan sonra kente yerleşme akını son köşkleri, konaklan da yok etti. Yerlerini aparmanlar aldı. Erenköy, Göztepe. Yeşilköy vb. yerlerdeki köşkler. düş olup uçtu. Anımsayanlar. bugün y«tşı ellileri, altmışlan geçmiç bir kuşak... Ki, onlar da, çocukluklarmı geçirdikleri bir masal ülkesl gibi anım sarlar o köşkler, konaklar çağımn son günlerini... AIi Neyzl, Hüseyin Paşa Çıhmazı No: 4.te böyle bir köşkü anlatıyor. Kızıltoprak'ta kocaman beyaz bir yapı. Trenden gelip geçenlerin görüp de 'ah buralarda ben de yaşasam' diye iç gecirdiği... Ney zi'nin bu köşkte geçen okul yıllan, babası, anası, dedesi, büyük annesi, akrabalan, en önemlisi de büyük annesinin annesi olan Leyla Hanımefendi... Leyla Hanımefendi, unlu şair ve besteci, Leyla Saz' dır. Ali Neyri «Bu anılar bir çocuğun bu kişileri görüş açısına dayanılarah yazüüı. Dokuz yaşıtıa varmanuş bir çocuğun çevresiyle tlgili yaryılanndan uzaklaşmamaya gayret ettim. Aradan geçen eU hyp yakın yıhn, bu gorüş ve anlatış yöntemlerini degıştırmp.diğıni söyleyemem Bu nedenler ile kitap ta anlatılanlann ne denli hayal ürünü ve ne oran da hakikatle üintill olduğunu ölçmekte kendım de zorîufe çefeiyorum» diyor önsözünde... Gerçek ve duş... Ben de gençlik öykümlerimden bırinde «Gerçeği hayailerimden ötede düşünemiyorum> dememış miyclim? Çocukluk yıllarımızda yaşadıklarımu kırk ellı yıl sonra 'düşte' yaşauımışa doner Kendimiz de öyle!.. Anlattıkİanmıza inandınnak zordur gençleri... Öylesine değişik. öylesins mesalsı bir dünyad\r ki bu! Nitekim bizler de annelerimizin babalarıtnızın kendi gençîik çocukluk donemleriylo ilgüi anılannı dinlerken 'acaba bunlar gerçekten yaşanmış şeyler midir, yoksa uydurmalar mı?' diye kuşkulara düştnüşüzdür. Ali Neyzi'nin «Hüseyin t>aşa Çıkmazı No: 4»ünü elîme alır alma^, ilk sayfalan okur okumaz apayrı bir dünyada buldum kendimi... Az çok taıuclığım bir dünyaydı bu. Benim buyükbabamın Erenköy'deki beyaz köşkü de Kızıltoprak'taki köşke benziyordu. G^rçi emekli bir vaü olan büyükbabam, 1930'larda eski debdebeli yaşamından çok uzaktaydı. Emekli ayhf ıy!e güç geçiniyordu Evde kendisine bakan bir hanımdan, bahçenin ürünlerini toplayan bir bahçevandan başka kimse kaimamıştı koca yapıda... Zaten köşkün önemli bölümü de kiraya veriliyordu Biz ikiüç odaya sıkışıyorduk. Kışlan o koca yapıyı ısıtmak büyük sorundu. Olsa olsa biriki odada soba yanıyordu. Kısacası eski bir köşkte yaşamak tam bir işkenceydl. Bunu büyükbabam da kısa za manda anladı ve 1939'da köşkü satıp apartman ka tına taşmdL AH Neyzi'nln kitabı benl çocukluğuma götürdü. Neyzi'nin çocukluk amlannda belgesel yanlar var. Bir köşk nedir, kimler yaşar, nasıl yaganır, ney le geçinilir, insanlann tutumu, davranışı, en küçük aynntılanna varuıcaya dek anlatılmış. Ali Neyzi' nin yazar yanım kimse bilmez. Ben eski bir 'Vatan'cı olarak Neyzi'm'n yazınla, sanatla yakm ilişkisine tanık olduğundan böyle ilginç ve güzel bir kitap yazmasına hiç şaçmadım. Alınıp okunacak, saklanacak bir yapıt bu. Neyzi'nin büyükbabası ünlu felsefeci Mehmet Ali Ayni, büyükannesinin annesi şair Leyla Hanun ve o dönemin insanlan, davranışlan konusunda anlattıklan büyük bir ilgiyle okunuyor. Bir masalda yaşamış gibi oluyor okur... Leyla hanımm hapsikort çalarak, yanmda hanende arkadaşlanyle çıktığı Boğaziçl sefası, köşk te verilen maskeli balolar, düşte yaşanmıça benzey9n daha neler neler... Ali Neyzi'nin 'Hüseyin Paşa Çıkmazı No: 4»ü güzel bir roman kadar sürükleyici... basın THE WASHİDVGTON POST Villa l.ale Burhaniye ören'de yazkış hizmet veren devamlı sıcak suyu, kaloriferi olan ve restaurant hizmetleri sunan bir dinlenme tesisidir. 1 Kişi 1 Kişi 2 Kişi Tam pansiyon Yanm pansiyon Tam pansiyon 2000 TL. 1600 TL. 3800 TL. «ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARI» «The TVashington Post» gazetesinde yayınlanan bir yazıda, ABD Başkanı Ronald Reagan'm Nikaragua'da Sandinişt yönetlmi devlrmeye çalışan «Özgürlük Savaşçıları»na duyduğu hayranlıgın yeni bir doktrin geliştirilmesine yol açtığı belirtiliyor. «Reagan Doktrini» adı verdlğl bu yeni görüşün ABD Başkanım güç bir duruma sokacağmı belirten yazı özetle şöyle: «Reagan konuya, 'gerillalara karşı mücadelede temel ahnacak ölçüt nasıl bir hükümete karşı savaştıklarıdu.' diye girdi. Başkan hemen ardından, seçilnıiş hükümetlere karşı mücadele eden gerülalar ile Nikaragua'daki gibi özgürlük için mücadele eden gerülalar arasında bir sınır çiziyor. Reagan'm söylemeye çahştığı zoria iktidara gelen bütün hükümetlere karşı miicadeleyi des teklemek midir? Eğer böyleyse Başkan'ın dünyada, biriki hükümet dışında, tüm hükiimetlere karşı verilen mUcadeieyi des teklemesi gerekmektedir. Reagan aca ba Sovyetler Birliği ve Çin'deki 'özgürlük savaşçılannı' destekleyecek midir? Yoksa Şili ve Arjantîn'de yönetime karşı savaşan gerillaları mı silahlandıracaktır? «Reagan Doktrini» güç bir seçim karsısmdadır Böyle bir ölçiit kullanmaya kalkan tüm çabalar saç malığa yol açar ve bUkUmetlerin kirli oyunlarına meşru gerekçeler bulmalarına neden olur.» AACHENER VOLKSZEİTUNG SAHTE GÜNLÜKLER Federal Almanya'nın muhafazakâr «Aachener Volkszeitung» gazetesl sahte olduğu ortaya çıkan Hitler'in günlükleri konusunda Stern dergisini suçluyor. Dergiyi kendi yarattığı skandalı örtbas etmeye çalışmakla suçlayan yazı şöyle: «Tepkiler duygulandırıcı oldnğu kadar telaş ifade ediyor: tki yazı işleri mUdürü görevden alınıyor, ikisi istifa ediyor, genel yayın müdürü Ahnan halkı karşısında utançia boynunu büktiyor. Yazı işleri kendilerine kötü bilgi verüdiğini, dolandırıldığım iddia ediyor. Genel Yaym Müdürü Henri Nannen şimdi muhabir Heidemann'ı mahkemeye verdi. Bu yolla gttnlüklerin kimin elinden çıktığı mı bulunmaya çalışılıyor? Yoksa aktörler büyük bir işböliimü içinde sorumlularm bir bölümü üzerSne esrar perdesi mi çekmek istiyor? Bir muhabirin yaymevinin yöneticilerine ayrıntıh bilgi vermeden 810 milyon mark para alabilmesini anlamak güç. Kamuoyu açısından daha önemlisi, sahtekârlığın perde arkası. Bavyera Başbakanı Strauss'a, Dışişleri Bakanı Genscher'e karşı amansız bir savaş veren, bir zamanlar Willy Brandt'm özel ta nığı olarak Varşova'ya giden, Moskova'da Brejnev'in çalışma masası başında poz veren, seçim kampanyası sırasında Almanya' ya yerleştirilecek Amerikan füzelerinin yerlerini açıklayan Henri Nannen, dergisini kuşkulardan arındırmalıdır. Eğer doğn ile işbirliği yapmış olduğu kuşkusunu temizieyebilecekse, bunu bir an önce yapmalıdır.» Vllla Lale'de tatil geçirmek isteyenler hangi ay rezervasvon yaptırırlarsa yaptırsınlar ödemelerini Mayıs ve Haziran aylarında yaparlarsa % 20 Indlrim uygulanmaktadır. Banka hesap no: îş Bankası Balıkesir Şub. 400C Rezervasyon için İ&tanbul Tel,: 613167. BUND İNGİLTERE DE SEÇİM îsviçre'nin Almanca konuşulan kesiminde yayınlanan «Bund» gazetesl, Ingiltere'deki erken seçimlerde Başbakan Margaret Thatcher'in partisini avantajlı görüyor. 9 Hazlranda yapılması kararlaştırılan parlamento seçimleri konusundaki yazı şöyle devam ediyor: «Demir Bayan henüz Arjantin ile çıkan Falkland savaşında elde ettiği itibardan bâlâ yararlanabiliyor. Ekonomide canlanma belirtileri görüliiyor, sonbaharda başlaması beklenen büyük pahalıhk dalgası da henüz başlamadı. Yeni NATO füzelerinin yerleştirümesine de daba çok var. Bu nedenle barış hareketlerlyle beklenen çatışma da henüz ortada yok. Ve nihayet, en buyük m u h a lefet partisinin lideri Michael Foot'un başarısızbğı var. tşçi Partisi içindeki çekişmeler sonucu Foot'un devriiip yerine yardımcısı Dennis Healey geçirthnesi sadece bir zaman sorunu.» RESİM SERGtSİ 9 27 MAYIS 1983 TÜRKİYE tŞ BANKASI PARMAKKAPI SANAT GALERİSİNDE ÎLAN BAKIRKÖY 3. SULH HUKIÎK HAKİMLlGtNDEN Esas No: 1982/1388 Karar No: 1983/501 Istanbul, Fatih, Hocaüveys Mah. C: 17/3, S: 126, K: 4'de nülusa kayıtlı Ahmet Fuat kızı, 1942 d.'lu SUNA TULÜN'un hacr altma almarak M. K.*nun hü kümleri muvacehesinde ay m yerde nüfusâ kayıtlı 1952 d.'lu kardeşi EMÎNE NÎLÜFER TÜLUN (ERLERVin vesayeti altına k o nulmasına 3.5.1983 tarlhlnde karar verilmistlr. (Basm: 5389) SATILIK DENİZEVİ İğneada'da 180ü konutluk TRTB 01uslarara« Basın ve Doğakent arsasma hakim yerd© deniz, plaj, göl ve ormana 300 metre mesafede, 10 kilometre görüş açısı, elektriği, içme suyu, telefonu ve 500 metrekare bahçesi bulunan denizevı satüıktır. MÜRACAAT: Kırklarell Tel: 1956 tğneada: 48 tST.: «2 19 41 69 39 42 68 19 01
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear