28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Geniş bir ülkeyiz ve özellikle beslenmede, tarımda uretim alanlarımız var. Ama bu doğum patlaması sürup gittikçe, tükettiğimiz ürettiğimizi aşacaktır. Bizim güçlü olmamız, ayakta kalmamız ve uygarca bir vaşam sürdurebilmemiz, dışsatıma bağlıdır. Dışsatımımızı her geçen gun arttırmak zorundayız. Çünkü yaşam gostergemiz buna bağlıdır. Birçok girdilerimiz ve gereksinimlerimiz bunu zorunlu kılmaktadır. Bazı fanatikler diyorlar ki, "çoğalmak iyidir, caydıncılığımız artar." Duşçuluk. Ne demektir bu! Neyin caydırıcıhğı? "Seferi Kebir"e mi çıkacaksınız? Kafalara anık dank etmelidir, çağımız bilim ve teknoloji çağıdır! Buhar enerjisi bırakıldı, nükleer enerjinin ardına düştü adamlar. Çağ, uzay çağı. O günler çok gerilerde kaldı. "Süngü tak ve ileri marş!" donemi tarihte çoktan kapandı. O işler şimdi başka turlu oluyor. Şimdilerde elektronik beyinler konuşuyor, bilgisayarlar yol gösteriyor. Namlulara bunlar yön veriyor ve ateşliyor. Bu, "Falkland Savaşı"nda da böyle oldu. Iran ve İrak savaşında da böyle oluyor. İnsan kalabalığı yerine, son model tanklar, uçaklar ve füzeler. "Falkland Savaşı"nda "Exocet" füzesi, bir düğmeye basım sonucunda, "Sheffıld" savaşgemisini sulara gomdü. Savaş ve teknoloji... Nüfus yoğunluğu nedeniyle bir "caydırıcılık" söz konusu olsaydı, Çin önüne geleni yutardı. Tum kutsal ve dinsel kitaplar ve onların ululan "Çoğalınız!" diye buyurmuşlardır. Çoğalıyorlar da. Ama kimler ve hangi ülkeler bu çoğalmanın şampiyonluğunu yapıyorlar? Az gelişmişler, yoksullar. Çoğalmak şu ilkel düşünce>e davandınlıvor: "Rızkı Tealâ", rızkını verir Tanrı. O. vericidir. Oysa Afrika'da milyonlarca çocuk açlıktan ve kıthktan öldu. Oluyor da. İnsan soyunun bu dramı, TV'nin camına yansıtıldı birçok kez. Yüce Tanrı'nın o kutsal eli ve kepçesi, o bölgelere uzanmadı. Sual olunmaz. Çunkü bu işin Tann'yla bir ilgisi yok da ondan. Bu tür açlık olayları, gelecekte daha da artacaktır. Gorunen köy bu. Çok doğum ve sayısız çocuk, geçim sıkıntısına çağrıdır. Aile için bitmeyen yüktür. Devlet için sorundur. Üretim ve tüketim dengesini aitüst eden bir olgudur. Hele bu nufus voğunluğu, statik bir durum gösteriyorsa, sonuç meydandadır. Bitmeyen çalkantı. Devlet, "Aile Planlaması"nda ciddı bir tavır mı takınacak, nufus patlamasım onleyecek önlemJer mı alacak, illere ve ilçelere ve gerekli görduğu kesimlerde "doğum kontrol odaları" mı açacak ya da "2827 sayılı nufus planlaması hakkındaki yasa"ya işlerlik mi kazandıracaktır? Ne yapacaksa bir an önce yapsın. Devlet, tıpsal ve eğitsel önlemleri almakla yükumludur. Onun baş görevidir bu. Çunku geleceğin bu buyuk depreminin sinyallerini gorebılmek ıçin, dürbüne gereksinim yoktur.. Evet. Bir gülmece (mizah) yazan daha doğrusu emekçisi olarak, bu çok ince konuda susmayı yeğleven bu işin uzmanlarına ve otoritelerine saygılar sunarak, "ahmaklığı bırak, çocuk yapmaya bak!"' diyenleri kınayarak ve " 2 0 8 3 " yılının en üst düzeydeki devlet adamlarını içtenlikle selamlayarak bu nâzik konuyu burada noktalıyorum. Bizim ulkemizi ne dışsatım türküleri, ne de sıkı para.bizim yurdumuzu sıkı uçkur politikası kurtaran öncelikle. Gerisi, akılla, biiimle, gerçekleri görmekle. Geleceğiıt Büyük Depremi Niifus patlaması. Gezin keııtleri, köyleri sokaklan: Tümen tümen çocuk. Vetişkinlere iş, konut bulunamazken, bunlara nasıl bulunacak, insanca yasanmları nasıl sağlanacak? PENCERE 20 ARALIK 1983 Yazı mı, tura m!? Melih Cevdet'in yazdığı "Mikado'nun Çöpleri"nı AKM (Aiatürk Küitür Merkezi) Oda Tıyatrosu'nda izledim. ilk kez sanırım on beş yıl kadar önce gördüğüm bu güzel oyun, eksiksiz sahneye konmuştu. Oyun iki kişiliktı. Bir kadın, bir erkek. Sahnedeki kışilerin konuşmalarında yükselip alçalan, gerilip yumuşayan insanca iletışime kuçük salonu tıklım tıklım dolduranlar da katıhyorlardı. Perde kapandığında başarılı sanatçılar uzun uzun alkışlandılar. • Kartı bir kış akşamı sokakta birbirine raslayan kadın ve erkeğın ilişkisı "Mikad&nun Çöpter/"nde Melih Cevdet'in kalemiyle uzun bir gecenin sarmalına dolanmıştı: sabaha dek suren bu oyunun iki kahramanı arasıra yazıtura oynuyorlardı. Bir seferınde, erkek elindeki parayı havaya fırlartığı an, düşüncem sah : nenin dışına kayıverdi: Yazı mı tura mı diye parayı havaya atıp tutmak, tarıhin dermliklerine gömülmüş bir gelenek gibi yılların gerisinde kalmamış mıydı? Çocukluğumuzda bu oyunun küçük mutluluğunu yaşar; tadını çıkarırdık. Herkesin cebinde şıngır mıngır paralar bulunurdu. Beş paralar, on paralar, yirmi paralar, kırk paralar, ya da beş ve on kuruşluklarla neler alınmazdı? Paranın bir yüzü yazıydı, öteki yüzü tura. Gerçekte paranın bizim "tura" diye bildiğimiz ve söylediğimız yüzünde Osmanlı tuğra'sı vardı. Padişahın özel biçimde düzenlenmis egemenlik simgesi, Cumhuriyet dönemınin parasında nıçin ve nasıl bulunuyordu? Bu soruyu kımse birbirine sormazdı. Yıllar sonra olayın ardındakı gerçeğı ögrenecektim. 1923'te Cumhuriyet ılan edilmişti; ama yabancı ortaklığından oluşan Osmanlı Bankası. Merkez Bankası işlevını sürdürüyordu. Atatürk, zamanın maliye ve ekonomı uzmanlannın ters öğütlerıne karşın Cumhuriyet Merkez Bankası'nı kurunca 1930'lu yıllarda Osmanlı paraları pıyasadan kaldırıldı; yerine Cumhuriyet paraları sürülebildı. Yeni madenı paraların bir yüzünde paranın değerini belirten yazı ve sayı. öteki yüzünde Cumhuriyet devletınin egemenliğini simgeleyen resimler vardı. Tuğra silinmiş, tarih olmuştu; ama biz dil alışkanlığıyla oyunu eskisı gibi sürdürüyorduk: Yazı mı. tura mı? • ŞAKİR BALKI Bu konu, kara gulmecenin potasında kaynatılıp sunulmak istenilen bir "düşlem" değildir. Nesnelin ve somutun, düş denızlerini aşarak, gunümüzde odaklaşan ve yoğunlaşan bir "ürkuntü"nun uzantısıdır. Gözlenen ve dunyamızı sarsmaya başlayan bir fırtınanın, dipten gelen bir dalgasıdır: Büyiık deprem, geleceğin dramı. Bu korkunç depremin adı "nüfus patlaması"dır. Avrupa ülkeleri dışında, Doğu ve Afrika, Latin ulusları bu geleceğin korkunç yıkımına ve sarsıntısına kucak açmış durumdalar. Biz de bu ulkelerin "Batı Yakası"nı oluşturmaktayız. Bir gazete başlığı: "Avrupalı kadınlar doğurmayı unuttu!" Bu evrensel boyuttaki olguyu aşıp, kendimize donelim. Yuksek katlarda oturarak " a h k â m " kesmek kolaydır. Aşağı katlara inmek onemlidir. Halkın içine. Kentlere gidiniz, ilçelere bakınız, koyleri dolaşınız, yeni yerleşim bolgelerine uğrayınız; mahalle v e sokak aralarını adımlayınız ve gozleyiniz. Tümen tumen çocuk... Bugün yirmi beş yaşındaki yetişkinler iş ve konut bulamazlarken, sokak aralanndaki bu "insan manzaralan" nerede ve nasıl iş ve güç sahibi olabileceklerdir? İşin en acı ve düşundürücu yanı, bu doğum patlamasının en yoğun olduğu yerler de, yoksul kesimlerdir. Bu gidişle ve çoğalmayla yarın ürettiğimizi ve üreteceklerimizi kendimize yetiştiremez olacağız. Avrupalı kadınlar bu doğum "olayını" unuturlarken, bizdeki durum daha başka. Avrupa birinciliği kursüsündeyiz. Dünya Sağlık Orgutu'nün verilerine göre, "Türkiye'de net nüfus artışı yılda 890 bin kişi olduğu halde, bu sayı îspanya'da 385 bin, Fransa'da 312 bin, F. Almanya'da 122 bin, İngiltere'de 49 bin, Belçika'da 36 bin, Danimarka'da 25 bin, Norveç'te 24 bin, Luksemburg'da 2 bin olarak bulunmuştur. "'Bu tablo bize şunu gosteriyor ki, bizim yıllık net nüfus artışımız 890 bin! Ovsa, Avrupa'nın en doğurgan ülkesi brlinen İspanya'nın nüfusu 35 milyon 971 bin, nufus artışı yılda 385 bin, artış oranı binde 11. Bu sayı bizde binde 21 olarak gözükmektedir. Avrupa'dan somut bir örnek vermek gerekirse, 49 milyonluk ingiltere'de yıllık artış hızı binde 1! Bu durumda Avrupa birincisi olan ülkemiz, dunyada 5. olarak yanşmaktadır. Bu doğum furyası ülkemizde sürup gittikçe, darboğazlardan kurtulrna olanağımız guçtur. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Tiyatromu? İş Hanımı? Geçenlerde bir okur telefon etti. Tatlı bir Karadeniz ağzı konuşuyordu. Adını verdi. Yazılarımı okuduğunu söyledı. Şehirde imar adına olup bitenlerden yakındı ve sözü Tepebaşı'na getirerek: "Geçenlerde yolum Tepebaşı'na düşmüştü, gördüklerimden utandım" dedi. Dilimın döndüğü kadar yatıştırmağa çalıştım. Oysa, durumun geçiştirilecek, örtbas edilecek yanı yoktu. Tepebaşı tiyatrosu hemen hemen çağrılmış bir yangınla kül olduktan sonra, Tepebaşı semti de her yanıyla bakımsızlıklar ve çirkinlıklergörünümune düşüvermişti. Osmanlı İmparatorluğu başkenti Istanbul'da dünya kültürüne açık ve yatkın bir semtin yokedilmesi ıçin sadece bir otuz yıl yetmışti. Tepebaşı'nda ıki tiyatro yapısı vardı ve ikisı de istanbul Belediyesi'nındi. Tepebaşı'nda geniş bir çocuk bahçesi. bakımlı bir park, büyük bir açıkhava gazinosu vardı ve hepsi, belediyenindi, kamunundu, İstanbuılularındı. Fakat önce. komedi bölümünün oynandığı eski amfi tiyatro (sonraları Asri sınema) yıktırıldı. Daha sonra, dram bölümünün oynandığı (eskilerın deyimiyle) Tepebaşı Kışlık Tiyatro, boşaltılıp yüzüstü bırakıldı. O yapıda tiyatro oynamasının yangın tehlikesine yol açacağı gerekçesiyle. Ne var ki, yangın tehlikesı raporuyla boşaltılmış yapı, elektrık akımına gereksınim varmış gibi öylece bırakıldığından, kontak sonucu yandı. Öyle dediler. 19. yüzyıl sonuyla 20. yüzyılın ılk yarısı dönemınin ünlü tiyatro sanatcıları o sahneden Türk toplumuna seslenmişti. Çağdaş Türk tiyatrosunun çekirdeği ve öncüsü "Dârülbedâyıi Osmânî" o sahnede yeşermiş ve özellikle 19251950 yıllarında o sahnede başarıdan başarıya koşmuştu. Türk tıyatrosu'nun büyük ustası Muhsın Ertuğrul'un Yankı yayınlarında çıkan 'İnsan ve Tiyatro Üzerine Gördüklerim" kitabının kapağında basıl» fotoğraf, yangından, hemen sonra çekilmiştir. On dokuzuncu yüzyıl tiyatro yapılarının sevimli bir benzetmesi olan Tepebaşı salonunun yangın sonrası fotoğrafı, az once ölmüş güzel bir insan yüzu gibı anlamlı ve etkilidir. Karadenizli okurun "Gördüklerimden utandım" sözleri gerçeğin tam bir anlatımıdır. Tiyatro salonları yıktırılmış, ya da yanmaya bırakılmıştır. Con' tinental. Luksemburg, Turi'ng ve Alp (eski adıyla Royal) otellerinin yerinde başka yapılar vardır. Aydınların uğrak ve söyleşi yerleri Thilla pasta evi, Çardaş lokantası da yokolmuştur. Dargelirli yurttaş taşıyan otobüslerin yolunun büyük bir bölümü gökdelen bir otele akılalmaz bir sorumlulukla verilmiştır. Yanmış Tepebaşı tiyatrosu yaya kaldırımın ve çocuk bahçesınin önemlı parçası, paralı otomobil parkına dönüştürülmüştür. Birkaç satırla belirtmeğe çalıştığımız Tepebaşı olayı daha da korkunç boyutlara ulaşacağa.benziyor. Basında yer alan kimi haberlerde Tepebaşı'nda Istanbul'un en yüksek gökdelen işhanı yaptırılacağı ileri sürülüyor. Yatırım yapacak bir firmayla anlaşma olanağı sağlanırsa, Gökdelen Belediye iş Hanı, yanmış ve.yıktırılmış ıki tiyatronun toprağı üstünde göklere tırmanacak. Gözleri tırmalayarak. Emlak vergisinden telefon, ve elektrik faturalarına kadar yuklüce gelire kavuşmuş olan bir belediyenin, adını taşıdığı bir kültür başkentine yakışır uygulamalar yapması beklenirdi. Muhsın Ertuğrul, yukarda söz konusu ettiğim kitapta kültür ve tiyatro üzerine şunları yazmıştr. "Kabalığı yenmek, katılığı yumuşatmak, hoyratlığı atmak, hödüklükten sıyrılmak, hamlığı olgunlaştırmak, kalınlığı inceltmek, çiğliği pişirmek, sertliği tatlılaştırmak, sn/riliğı yuvarmak, hırtlığı bırakmak, pürüzleri törpülemek, kiri yıkamak, pası kazımak, çirkınliği güzetteştirmek, dat kavukluktan iğrenmek, çıkarcılıktan arınmak! İNSAN OLMAK!" Muhsin Ertuğrul'un bu sözleri 1970'te katıldığı tiyatro ve kültür konulu toplantılarda kültür sözünün yorumü dölayısıyladır. Bilirsıniz Muhsin Ertuğrul çok yönlü bir kültür adamıydı. Sezonu Şekspır'le açan Tepebaşı tiyatrosunun yerinde otomobilierin parkettiğini ve işhanı gökdelen hazırlıkları yapıldığını bereket görmedü... Oüne^n dogdugu ülkeden. N> Oyun hangi yıla dek sürdü? Anımsamıyorum. Bıldiğım şudur: Artık çocuklarımız ve büyuklerimız yazıtura oynamıyorlar. Eskıden yazıtura oynayacak bozuk para vardı. Şimdi bozuk para yok.. Parasal bozukluk var. Eskıden şıngır mıngır paralarla oynanırdı; şimdı paranın kendısıyle değil, değenyle oynandığından yazı mı tura mı diye oynayacak halımız yok. Piyasaya madenı para dayanmıyor. Çünkü paranın madeni, paranın üstünde yazılı değerden daha çok ettığınde o para piyasadan çekılır; maden gıbı kullanılır. Amerıkan doları bu hızla yukselirken, Türk parasının değerindekı düşüşe hangi maden dayanabilir? Ne yapmalı? Acaba piyasaya beş yüzlük. binlık. beş bınlık madenı para mı sürmeli? O zaman; çocukluğumda beş ya da on kuruşlarla yazı tura oynayan koca bebekter, her gün ekonomık durum konusunda bahse tutuşabilirler. Paralardan padişahın tuğra'sını silen buyük Atatürk' de AnıtKabir'den doğrulup bu koca bebeklere bakarak Cumhuriyet Merkez Bankası'nı kurduğuna kuracağına pişman olur mu? İLAN BOĞAZLIYAN 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 983/169 Davacı Boğazhyan ilçesinden Tenzıle Topçu tarafından davahlar Hafıze Yurekli vs. aleyhine ikame eylediği, Tapu iptali tescil davasırun yapılan açık duruşmasmda davalılann adresi meçhul olup ilanen tebligat yapıldığından ve adlarına ilanen gıyap karan tebliğine karar verildiğinden, davalılar Hafıze, Kemal ve Yaşar Yurekli ile Hanife Katrancı'nın 2.3.1984 günlü duruşmaya gelmeleri ya da bir vekil gondermeleri, aksi takdirde duruşmanın gıyablannda yapılacağı, gıyap karan yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basm: 29765 a zamanla anlatımıdır Orient. ^knolojısinın değışmez kaliteyle bütünleşmesıdir. ^Yetkıli Toptan Satıcısi: V/ri.1 JCiJN X T.C. ENERJİ VE TABİt KAYNAKLAR BAKANLIĞI DEVLET ŞU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÖN SEÇİM İLANI DSİ Genel Müdürlüğü'nce Içel ilı sınırları içerisinde Ermenek çayı üzerinde tesis edilmekte olan Gezende Hidroelektrik Santralı için aşağıda belirtilen teçhizatın temini ve montajı işleri teklif alma usulu ile ihaleye çıkarılacaktır. 1. tş 150,5 m. normal duşude çalışacak düşey eksenli beheri 51,3 MW gucunde 333,3 d/dak Francis tipi 3 adet hidrolik turbin, regulatör sistemi, 3 adet 2600 mm. çapında servomotor kumandalı kelebek vana tipi turbin giriş vanalan, turbinle birlikte çalışacak 3 adet 62,5 MVA gucunde 13,8 kV, 50 HZ, 333,3 d/dak. 0.8 güç faktörtı senkron generatör, generatör ikaz sistemi ve generatör çıkışlan, 3 adet üç fazlı 154/13.8 kV 62,5 MVA güç transformatöru, 154 kV şalt teçhizatı ve bunlarla ilgili butün kontrol ölçu, koruma ve iç ıhtiyaç teçhizatının temini ve montajını kapsamaktadır. 2. thaleye iştirak etmek isteyenler en geç 13 Nisan 1984 cuma gunü mesai saati sonuna kadar DSİ Genel Mudürluğü Barajlar ve Hidroelektrik Santrallar Dairesi Başkanlığı tsmet tnönu Bulvarı Ankara, Türkiye adresine bir dilekçe ile muracaat edeceklerdir. a) Muracaat edecek rırmalar kendilerini ve imalatlanm tanıtan broşür ve katologlan vereceklerdir. Ayrıca, şimdiye kadar yapmış olduklan benzer işler için projenin yeri, işi yaptıran muessesenin ismi, adresi ve işin kabulunün yapüdığını kamtlayan belgeler ile teçhızatın cinsi, kapasitesi ve diğer önemli teknik özelliklerini belirten hususlan gösterır listeleri dilekçelerine ekleyeceklerdir. b) İhale teçhizatın tamamı için yapılacak ve kısmi teklifler gözönune alınmayacaktır. c) Teklif sahipleri Turkiye'deki imalat imkânlarını Turk firmalan ile işbirliği yapmak sureti ile tetkik edecek ve bu hususla ilgili neşredilmiş kararnameler de göz önünde bulundurularak, Turkiye dahilinden temin edilebilecek teçhizat ve hizmetlerin azami derecede kullanılmasına gayret gösterecektir. d) Ihale konusu teçhizatın tamamı, bir fırma tarafından imal edilmediği takdirde, imalatçı firmalar bir pilot firmanın sorumluluğunda ozel ortaklık yapmak sureti ile fırma grubu olarak teklif verebileceklerdir. Bu gibi hallerde pilot fırmalar, fırma grubunu teşkil eden butün firmaların isim ve adreslerinı, bunların özel ortaklığı kabul ettiklerini bildirir bir beyan ve bu firmalarla ilgili olarak (a) maddesinde belirtilen referansları da dilekçelerine ekleyeceklerdir. Yerli ve yabancı ozel ortakhklar için de, ihaleye iştirak etmek şartlan aranacaktır. e) Jhaleye iştırakleri uygun görulen firma veva firma grupları. ancak mürücaatlarındaki şanlara göre teklif verebileceklerdir. Bunlar sonradan ayrı değişik gruplar teşkil etmek sureti ile teklif veremeyeceklerdir. 3. Bu iş için gerekli dış para ihtiyacı, kendi öz kaynaklanmızdan karşılanacaktır. 4. Eksiksiz ve zamanında müracaatını yapmış olan isteklilerden. bu ihaleye iştirak etmeleri uygun gorulenlere, Mayıs 1984 ayında bir davet mektubu gonderilerek 20.000. TL. bedel karşılığında ihale dosyası venlecek ve leklif istenecektir. 5. Bu ilan tarihinden önce yapılmış başvurmalar, telgraf veya teleksle yapılacak başvurmalar ve postadakı gecıkmeler kabul edilmeyeCektİr SAATÇÎLIKTIC LTD ŞTÎ MimarKemalettinCad.Ersoy han 4/6 Sırkecı istanbul Sınava Doğru (Eski sayıları 75 TL 'lik pul göndererek ısteyebılırsınız) VEFATLAR İÇİN Yurtiçi. yurtdışu cenaze nakledılır. Cenaze ilâvlama, malzeme, tabut, butun işlemler hassasi>et ve suratle >apılır. tZNİK ASLİYE HUKUK HAKİMLtĞİNDEN İLAN 1983/192 Davacı Hazineye izafeten Iznik Mal Müdürlugu vekili Av. A. Meral Kayral tarafından davalı Faruk Tengillimoğlu aleyhine açılan tazminat davasırun yapılan yargılaması sırasında butun ararnalara rağmen davalırun adresinin bulunamadığı kendisine dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden ilanen tebliğine karar verilraiştir. Dava dilekçesi 31.10.1983 günlu Curahuriyet Gazetesi'nde ilanen tebliğ edilraiş, davalı yine duruşmaya gelmemesi üzerine ilanen gıyap kararı tebliğine karar verilmiştir. Davalının 26.1.1984 giinü saat 10.10'da ki duruşmada hazır bulunması aksi halde davaya gıyabında devam edileceği gıyap kararı yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 8.12.1983 Basm: 29918 GEÇ VE GÜÇ ÖĞRENEN Çocuklar için özel eğitim Tel.: 358 26 91 YENİ HESAP UZMANINI 1 Mİkroproflram 2 14 ve 12 hane printer 3 Müstakil hafızalar 4 Spesial tonkslyonlar 5 Genel fonksiyontar ve diğer özelliMeri ile, Tel.: 147 20 06 140 68 86 ışletmede a>nja 18 ambulans mevcutlur Cenaze ilânlanndın hizmci beüeh aıınmaz. acı gunlerinızi pavlaşır, gunun her saatınde err.rinizdevız. İSLÂM CE^AZE IŞLtRİ PRECISA BAYINDIRLIK BAKANLIĞI KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN GEÇİCİ TEMİNATI GRUP NO MİKTARI (Klm.) TAHMİM BEDELİ 2.184.000. TL. 72.800.000. TL I. 54.600.000. TL. 1.638.000 TL. II. TOPLAM: 4 127.400.000. TL 3.822.000 TL. 8325551 dosya numaralı yukanda yaalı 4 kalem Sırt Kauçuğu ve Lastik Tamır Malzemesrnin hizalarında gosterilen tahmini bedel ve geçici teminatları üzerinden ıki grup halinde ımal ettırilerek satın alınması 2490 sayılı Kanunun 31. maddesine gore Kapalı Zarf Usulü ıle eksiltmeye konulmuştur. Eksiltmesi 12 ocak 1984 perşembe gunu saat 15.00'te Ankara"da Karavollan Genel Mudürluğü Malzeme Şubesi Mudurluğu'nde yapılaeakıır. Isteklılerın en geç 6 ocak 1984 cuma gunu saat 17.00'ye kadar dılekçelerıne teknık şartnamenın 2.1.. 2.2. maddelerindekı belgeleri ekleyerek Karavollan Makına lkmal Daıresi Ba:>kanlığma muracaat ederek ihaleye iştirak belgesi almaları şarıtır. Şartname almak ıstejen fırmalar i^ın sıparış numarası ve konusunu belirten başlıklı kağıtlarına >azılmış bir dilekee ıle Karavollan Genel Mudurluğu Malzeme Şubesi Mudurluğu'nden 1000. TL. bedelle alabilirler. Ankara dışından vapılacak ibteklerde şartname bedelinin Merkez Bankası Ankara Şubesi nezdindekı 208/350.102.205 sayılı hesaba yatınlıp alınacak dekontun bir dilekçeye eklenerek Karayollan Genel Mudurluğu Malzeme Şubesi Mudurluğu Yüceltepe / ANKARA adresine gonderilmesı halinde şartname posta ile gonderilebihr Isteklıler 1983 >ılı vizesı yapılmış Ticarel Sanavi Odası veva Esnaf Belgesını. geçicı teminat mektubu veva makbuzunu, teknık şartnamede istenılen belgelen ve alınacak şartnamenin her ^ahıfesını ımza ederek dış zarl ıcıne koymak şanıyia hazırlayacakları teklif mektuplannı ekMİtme saatinden bir ^aal ewelıne kadar makbu/ mukabilınde Komisyon Başkanlığına vereceklerdır. Postadakı gecıkmeler kabul edilmez. Duyurulur Basm: 29822 UkMto 1 *•: 3» Rat 34 | bnkiy M a W W: 143 11 45 Basm 29907
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear