24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 EKİM 1983 EKONOMİ EKONOMIDE DIYALOG YORUM YALÇIN DOGAN CUMHURİYET/9 Büyük projelerde öncelik enerjive koııuıa verilmeli SORU Sayın Tekeli, önerdiğiniz program çerçevesinde gelirlcri artınlacak olan gruplann, işçi ve memur kesiminin de hiç degilse ilk dönemde zonınlu Usarrufa yönlendirilmesi geregine degindiniz. Burada konul yapımı gibi bu kesimin gereksinmeleriyle ve tercihleriyle ayumlu alanlara yönelik bir zorunlu tasarnıftan mı söz ediyorsunuz? TEKELİ Tabii. Duşündüğümuz programın bir parçası olarak önerilebilecek olan büyük projelere dayab bir planlama biçimi içinde bu bîrikimler tasarruf sahiplerinin yüksünmeyeceği bir şekilde kullanılabilir, tercih edeceği alanlara kaydmlabilir. Böylelikle tasarruf sahiplerinin böyle bir program olmadan değerlendirmek olanağını bulamayacaklan tasarruflar da değerlendinlmiş olur. SORU Büyük projelerden söz ettiniz. Bu noktayı biraz açaı mısınız? TEKELt Şimdi birikimi sağlamak çok önemli ama yeterli değil. Bu birikimi yatırımlara dönüştürmek için de iki düzeyde yeniden düzenlemelere gitmek gerekiyor belki. Bırinci düzenleme gereği, karar alma asamasıyla ilgili. BugUn piyasa mekanizmasının ve bugünkü biçimiyle Devlet Planlama Teşkilatı'nın kaynakların etkin dağıhmını sağlayamadığı ortada. Bunun için Türkiye'de önce ciddi bir planlama reformu gerekiyor. Ülkenin gelişme hedefleriyle tutarlı, finansman kaynakları sağlanmış planh bir üretimi sağlayacak biçimde yeniden örgütlenmesi gerekmektedir planlama örgütünün. lkinci olarak da bu teşkilatın büyük projelere dayalı bir model oluşturması gerekiyor. Bu büyük projeler durgunluktan kalkınmaya geçerken bir başlatıcı rolünü görecek. Hazırlanan planda öncelikle üretimi artıracak, istihdamı çoğaltacak, altyapıda gelişmeler sağlayacak bir büyük projeler bütünü oluşturulacaktır. Bu projelerin seçiminde ithal girdi oranının düşük olması, Ulke ekonomisiyle bağımlaşmasının yüksek olması, istihdam potansiyeli, belli alanlarda yeni teknolojileri getirmesi gibi ölçütlere ağırlık verilebilir. Bu projelerin denetimi temelde kamu tarafından yürütülecektir. Ancak bunlar ekonomiyi canlandıracak projeler olduklan için özel kesimde de büyük bir canlılık yaratacaktır. SORU Bu büyük projelerin nileliği konusunda biraz daha somnt örnekler vermek mümkün mü? Ne tür projeler olacak bunlar? TEKELt İçerde talebin canlanması ve ihracatın da artmasıyla tesisler tam kapasitede çalışmaya basladığı zaman, hatta bazı tesisler çift vardiya çahştınlarak bunun da üstüne çıktığı zaman ilk ciddi darboğaz kuşkusuz ki enerji konusunda olacaktır. Dolayısıyla büyük projeler paketi içinde enerji yatınmları oldukça önemli bir yer tutacaktır. ö t e yandan 24 Ocak kararlarının öldürdüğü konut piyasasında, konut sektöründe büyük bir durgunluk var. Oysa konut çok ilginç bir sektör. Hem hızla büyüyen bir konut açıgı var, hem çok emek yoğun bir sektör, yani konut sektörünün canlanması istihdam için de çözüm olabilecek. Hem de 300 kadar difter sektöre talep yaratıyor konut sektörü. Böylesine anahtar bir sektörün teşSon yıllarda ülkemizde uygulanan istikrar programına alternatif olabilecek bir ekonomi politikası arayışıyla ilgili vik edilmesi, geliştirilmesi ekonominin canlandırılmasında da çok forumun son bölümtinde tlhan Tekeli, Korkut Boratav ve önemli rol oynayabilir. SORU İthalata bağımlılık acısından bakarsakGalip Yaiman'ın görüşlerini sunuyomz. TEKELt ithalata bağımhlığı da çok düşük konut sektörünün. Burada tek sorun Türk yapı sanayiinin niteliğiyle bizim düşündüğümüz tarzdaki konut programlan arasındaki çelişki. Mevcut yapı sanayii daha çok yapsatçı düzeninde geliştiği için çok büyük çapta ve düşük gelirlilere yönelik konut programlan için yetersiz kalabilir. Bu nedenle belli bir geçiş dönemi düşünmek ve bu geçiş döneminde ekonomiyi canlandırma hedefıne öncelik vermek gerekli. Bu geçiş döneminde küçük konut üreticilerine de imkân tanınabilir. Zaman içinde ise yapı sanayiinin sosyal adalete daha uygun büyük pro SORU Şimdi burada planlama derken.. TEKELİ Tabii kapitalist yolla gelişmeye çalışan bir ülkede planlamayı kastediyoruz ve fiyat mekanizmasının da burada önemli bir rol oynayacağını düşünüyoruz. lşte bu noktada karşımıza Türkiye'deki piyasanın niteliği sorunu çıkıyor. SORU Ben de onu soracaküm size. TEKELİ Türkiye'de tam bir tekel piyasası var. Aslında belki 24 Ocak kararlarının kendi mantığı içinde de başarılı olamaması bu tekeller olgusuna gereken önemi vermemesinden kaynaklanmakta dır. Bugün Türkiye'de talep enflasyonu maliyet enflasyonuna dönüşüyorsa bunda tekelci yapının çok büyük payı var. Demek ki öncelikle buna bir çözüm getirmek gerekiyor. Oysa Türkiye'de hiçbir antitekelci düzenleme yok. Biz dış piyasalarda da rekabet gücü olan sanayilere öncelik vermeyi duşündüğümuz için asgari ölçek sorunuyla tekelleşme arasındaki ilişkiyi de hesaba katarak tekellerin de netimine ağırlık vermek zorundayız. Burada bir yandan tekellerin yakından denetimi diğer yandan tekelci gruplarla ilişkide olan grup İarın örgütlenmesi, güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Bu arada toplu pazarlık gücüne sahip olacak sendikaları ve tükeciyi koruma örgütlerini saymak mümkün. SORU Burada gelir bölüşümü sorunu da isler istemez gündeme geliyor. Onerdiginiz model bu açıdan ne getirecek? Ulagay sordıt, Boratav, Tekeli ve Yalman yanıtladı Ekonomik gerçekleri seçim aydınlatıyor Seçim kampanyası ile birlikte ekonomiye ilişkin gözlemlerin değiştiğini farkediyor mustınuz? Ani bir değişiklik oldu. Herkes ekonomiye yönelik sorunları bir başka biçimde değertendirmeye başladı: Meğer ne kadar çok ve ciddi ekonomik sorunumuz varmış da, bunları görmezmişiz!... İşsizlik, ihracatın düşüşü, fiyatlarda yükselme, bütçenin açtk vermesi, Türk lirasının dolara karşı sürekli değer yitirmesi... Bu ve buna benzer gözlemlere hergün, her yerde rastlanıyor. Herkes aynı doğrultuda konuşuyor. Ama, ne zamandan beri?.. Seçim kampanyalarının basladığı günden bu yana. Hatta, seçime girecek partiler konuya kendi seçim bildirgelerinde de geniş yer verdiler. Peki, bu ekonomik göstergeler aniden mi bozuldu? İşsizlik 15 gün öncesine kadar yoktu da, son 15 gün içinde mi arzı endam eyledi?... Fiyatlar normal seyrederken, aniden mi yükselmeye başladı? İhracat sürekli artıyordu da, son 1520 günde mi güçlüklere uğradı?.. Son günlerin moda deyimiyle "orta direği" oluşturan işçi, esnaf, memur, emeklinin gerçek ücretlerinde hiçbir düşme yoktu da, bu kesimin satın alma gücünde yepyeni bir azalma mı ortaya çıktı?.. Hayır. Bunların elbette hiçbiri degil, insanlar kendi ekonomik gerçeklerini tartışmaya başladılar. Ekonomiye ilişkin son birkaç yılın açıklamalannda. özetlenen sorunlann hiçbirine değinilmedi. Tersine, işlerin iyi gittiğı vurgulandı. Bazı ekonomik göstergelerde tehlikelerin varlığına dikkat çekenler, degişik biçimlerde suçlandı. Banker faciası da yaşansa, şirketler de batsa, "orta direğin" satın alma gücünde önemli düşüşler de olsa, bunlar görmezlikten gelindi. Oysa, şimdi seçim kampanyası ile birlikte her üç partinin ortaklaşa işlediği temel konu "ekonomide gidişatın zayıf" olduğu noktasında düğümleniyor. Üstelik bunu soyleyenlerden birisi de Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP). Üç yıllık uygulamaların başında yer alan bu hükümetin Başbakanı ile 8 Bakam'nı kendi kadrolarına dahil eden MDP, şimdi kalkmış eleştirilerde bulunuyor. "Biz yeni bir partiyiz, bizim sorumluluğumuz yok" diyebilirler. Ancak, uygulamaları yürüten bir hükümetin neredeyse yansına yakın bölümüne kapılarım açan MDP galiba kendi kadrolarına haksızlık ediyor. Akla şu soru geliyor: Madem, uygulamalar böylesine eteştiri konusu, o zaman o uygulayıcı ekibin yansını neden kadronuza aldınız?... Eğer, eleştirilerin hükümetle bir ilgisi yok diyorsanaz ki, bunu söylemek oldukça güç o zaman uygulamalardan sorumlu olarak kimi görüyorsunuz?.. Aslıda, benzer kural Turgut Özal için de geçerli. Ekonomide çarklar aniden mi durdu? Herşey bıçak gibi bir anda mı kesildi?... Yoksa, Özal'ın zamanında ekilen tohumlar şimdi böyle olumsuzluklarla dolu bir hasat mı veriyor? Dolayısıyla, ekonomiye dönük eleştirilerde "Özal ne kadar haklı" sorusu, ister istemez akla geliyor. Kim, neyi eleştirirse eleştirsin, Tartışmanın "fazileti" şimdi herhalde daha iyi anlaşılıyor. Ekonomideki hal ve gidişin zayıf yönlerini görebilmek için demek bir seçim gerekiyormuş. Bunun için demek partilere ve seçime gerek varmış... Galip Yalman: IMF'nin her ülkeye tam aynı reçeteyi empoze ettiği ve bu nedenle uygulanan istikrar programı dışında hiç bir alternatifi kabul etmeyeceği savı yanlıştır. IMF içe dönük sanayileşmeden vazgeçmeyen Hindistan ile en büyük anlaşmalardan birini vapmıştır. jelerin gereksinmelerını karşılayacak biçimde yeniU si gündeme gelecektir. Bu büyük projeler içinde enerji ve konut dışında doğrudan üretimi ilgilendiren sektörler de olacak. Burada da derinlemesine ithal ikamesi ve ihracata dönük projelere ağırlık verilecek. SORU Peki bu projeler nasıl uygulamaya konacak? TEKELt Bu programdan beklenen sonuçların, ekonominin canlandırılması gibi önemli sonuçlann en kısa sürede alınabilmesı için özel bir örgütlenme ve uygulama gerekiyor. Özel yetkilerle donatılmış bu planlama modeli içinde devlet ağırlık taşıdığı için KÎT" lerin yeniden düzenlenmesi de bu programın bir parçasını oluşturuyor... Tekeli: Demokratik planlama içinde piyasa mekanizmasma önemli rol düşecek. Ancak öncelikle pek çok piyasada geçerli olan tekelleşmenin önlenmesi gerekiyor. Maliyet enflasyonu da ancak böyle önlenebilir. TEKELt Türkiye'de gelir dağıhmı çok bozuk ve bunun sosyal etkilerinin yanı sıra ekonomik etkileri de olumsuz. Gelir dağıhmı bozulurken Türkiye'de birikim de artmıyor. O zaman gelir dağılımının düzeltilmesi ekonomik açıdan da büyük önem kazanıyor. Ücretlilerin, maaşlılann, tarım kesiminin milli gelirden alacağı payı yükselterek iç talebi artırabildiğimiz, böylece stoklan eritip üretimi artırarak birim maliyetlerini düşürebildiğimiz takdirde maliyet enflasyonunu önleme açısından da olumlu sonuçlar ortaya çıkabilecektir. YALMAN Burada ben şunu söylemek istiyorum. Sayın Tekeli'nin özetlediği alternatif önerisi acaba bölüşüm sorunuyla ilgili amaçlarına varmakta belli sorunlarla karşılaşabilir mi diye düşünüyorum. Benzer deneyimleri yaşadığını gördüğümüz Brezilya gibi ülkelerde talep enflasyonu dönemine tepki olarak getirilen istikrar programlarında belli bir mesafe alındıktan sonra talep enflasyonu Günün aynası Arpa ve bıtğday avans fiyntlarına 3 lira ek zam ANKARA. (Cumhuriyel Biırosu) Bakanlar Kurulu hububat avans nyaılarına 3 lira eklenmesini kararlaştırdı. Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazete'nin dünku sayıstnda yayınlanan karannda, 19831984 dönemi hububat alımları için belirlenen avans fiyatlarına bugday ve arpa nevileri için kilo başına üç lira ilave sureüyle kesin fiyatların saptandığı yer aldı. Öte yandan ANKA ajansı'nın bildirdiğine göre, Türkiye Ziraaı Muhendisleri Odası Başkanı Sami Doğan. hububal urünleri için verilen ek fiyatı düşük bulduklarmı söyledi. Doğan. 3 liralık farkın serbest piyasadaki fiyatların daha da yukselmesine yolaçacağını savundu. Nükleer santral ihalesinin belirleyici öğesi fiyat olmayacak Öneriler arasında fiyat öğesininyanısıra kredi, yakıt temini, teknoloji konulan dikkate alınacak. Nükleer Santral Seçim Üst Komisyonu 5 ülkeden 6 firmanın teklifini inceleyerek göriiş hazırladı. KENAN MORTAN ANKARA Nükleer santral yapımı için başvuran fırmalar arasında seçim yapacak olan Nükleer Satral Seçim Üst Komisyonu calışmalarını tamamladı. Devlet Bakam Prof. Dr. Nimet Özdaş başkanlığında kurulan komisyon 5 ülkeden 6 fîrmanın teklifini inceleyerek görüş hazırladı. Söz konusu görüş bu aşamadan sonra Ekonomik Işler Yüksek Koordinasyon Kurulu tarafından değerlendirilerek karara vanlacak. Konuya ilişkin hazırhklar büyük bir gizlilik içinde sürdürülürken, alınan bilgilere göre önerilerin 8001.400 milyar dolar arasında değiştiği saptandı. Bu arada yapımcı şirketlerin şanslarım artırmak için büyük oranda vadeli ödeme planlan önerdikleri öğrenildi. Alınan bilgilere göre firmalar yapım değerinin yüzde 6085'i arasında değişen orta vadeli kredi önerisinde bulunuyorlar. Ancak sızan bilgilere göre, Türkiye'nin ilk nükleer santral seçiminde Atatürk Barajı ihalesinde olduğu gibi salt fiyat öğesinin belirleyici olmayacağı anlaşıldı. Öneriler arasında fiyat öğesinin yanısıra, kredi, yakıt temini, teknoloji konularının dikkate ahnacağı sanılıyor. Türkiye'nin enerji gereksiniminin karşılanmasında "zorunlu kaynak" olarak nitelenen nükleer enerji konusunda, ilk belirleme 1977 yıhnda yapılmıştı. Bu yılda yapılan belirlemede nükleer santrahn 600 megavat gücünde olması öngörüldü. Daha sonra açılan ilk ihalede İsveç ASE firmasının önerisinin benimsenmesine karşılık, gerekli kredi mektubu konusunda Dışişleri Bakanlığı'na teminat vermemesi nedeniyle bu fırmadadan vazgeçildi. Bu arada o dönem hükümetlerinin nükleer santral konusunu askıya alması nedeniyle kararın verilmesi 1980 yılına dek sürüncemede kaldı. Daha sonra yeniden açılan ihaleye bu kez beş ülkeden altı firma teklif getirdi. Türkiye'nin toplam enerji üretiminin üçte birini karşılayacak Akkuyu Nükleer santralı için getirilen tekliflerin 6001200 megavat arasında değiştiği saptandı. Bu önerilerin yapım değerinin yüzde 6085'i arasında değişen orta vadeli kredi önerdikleri, faiz oranının LİBOR (Londra bankalararası faiz oranı) üzerinde 1.752.50 arasında olduğu öğrenildi. Ödemesiz devre tüm önerilerin ortak noktası olurken, geri ödeme süresinin de 57 yıl arasında değiştiği saptandı. Tüm firma önerileri yakıt olarak zenginleştirilmiş uranyum kullanmayı öngörürken, bir tek Kanada AECL firmasının doğal uranyum kullanmayı düşündüğu belirtildi. Bu arada Mersin ilinin Gülnar ilçesi yakınlarında yapılacak olan santral yapımının da büyük bir hızla yürütüldüğü gözleniyor. Cumhuriyet muhabirinin yerinde yaptığı saptarnayajşöre, kaba inşââun büyük bir hızla yürüdüğü ve bu yapım etkinliğinden sonra teknik aşama olarak nitelenen santral yapımına geçileceği öğrenildi. Herhangi bir sabotaj olasıhğına karşılık giriş izninin verilmediği nükleer santral yapım alanında, özellikle çevre korunması yönünden büyük bir titizlik gösterileceği öğrenildi. Bu amaçla, duvar kahnlığı 5 metre olan büyük beton kalıplar içine yerleştirilecek şekilde artıklann saklanacağı ve böylece her türlü sızmaya karşı önlem getirileceği ifade edildi. Önümüzdeki yıl yapımına geçilecek santrahn en erken 1989, en geç 1990 yıhnda tamamlanacağı belirtilirker., Maden Tetkik Arama Kurumu uranyum konusunda potansiyel saptama çahşmalannı hemen hemen tamamladığı bildirildi. Enerji Bakanlığı bütçesine ek olarak DM'ye sunulan raporda uranyum rezervlerinin 1850 ton olduğu açıklandı. Boratav: Bölüşüm sorununun çözümünü bölüşüme taraf olan sosyal gruplann demokratik bir çerçeve içindeki pazarhğı belirleyecektir. nun maliyet enflasyonuna dönuşmesi sonucunda daha esnek para politikalarının gündeme gelmesiyle bir büyüme dönemi yaşandı. Fakat bu dönem aynı zamanda dar bir çevrenin tüketiminin arttığı bu kesimle toplumun büyük çoğunluğu arasındaki gelir uçurumlarının daha da derinleştiği bir dönem oldu. Şimdi acaba Türkiye'de böyle bir büyüme programının gelir bölüşümü açısından aynı ters sonucu vermemesi için ne gibi ek önlemler düşünmek gerekir? BORATAV Brezilya'da Galip Yalman arkadaşımızın sözünü ettiği 196872 döneminin özelliği hızlı bir büyümeyle beraber oldukça yüksek bir sanayileşme ve sanayileşmede derinleşme dönemi. Fakat aynı zamanda bu sürecin otoriter bir rejim altında yürüdüğünü görüyoruz. Şimdi bizim bölüşüm meselelerine yaklaşımımız devletin sınıfların ustünde bir baba gibi, petarnalist bir üslup içinde adaleti sağlamasını beklemek şeklinde olmamalı. Biz duşündüğümuz ekonomik strateji içinde bölüşüm sorununun çözümünü, bölüşüm süreçlerine taraf olan sosyal grupların özgürce taleplerini pazarlık süreci içinde gerçekleştirme çalışmalarında buluyoruz. Demokratik dediğimiz bir siyasi ortam içinde bunun nasıl gelişeceğini ve uzlaşmanın hangi noktada sağlanacağım ancak uygulama içinde göreceğiz. SORU Sayın Yalman, size bir^le şunu sormak istiyorum: Son üç yıldır uygulanan istikrar politikalannı savunanlar bu politikalardan en ufak sapma içerecek politikaların IMF tarafından kabul görmeyecegini belirterek buna karşı çıkıyorlar. Siz degişik ulkelerdeki uygulamayı incelemiş bir kişi olarak bu görüşe katılır mısınız? IMF'nin bu kadar katı tek bir reçetesi mi var, yoksa IMF ile de belli esaslar içinde pazarlık etmek mümkün mü? YALMAN IMF desteğinde stabilizasyon programlan otuz yıldır uygulanıyor ve her stabilizasyon programının nitelikleri, uygulamada ağırlık verdiği yönler birbirinin aynısı değildir. Bunun da ötesinde içinde bulunulan uluslararası konjonktüre, söz konusu ülkedeki ekonomik ve siyasal yapıya bağlı olarak istikrar sonrasında farklı yönlenmeler söz konusu olabilmektedir. Burada tek yönlü bir politika demetinin benimsenmesi zorunlu görünmüyor. En azından benim izlediğim Lâtin Amerika ulkelerinde bu böyle olmuştur. Ayrıca IMF'nin Hindistan gibi içe dönük sanayileşmeden vazgeçmeye hiç de niyeti olmayan bir ülkeyle son yıllann en büyük destek anlaşmalarından birini yaptığını da unutmamak gerek. Bu arada son üç yılda dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan bunalımların da etkisiyle IMF'nin her ülkenin kendi şartlarına daha uyumlu politikalar izlemesi konusunda daha anlayışlı, daha esnek bir tavır içine girmesinin sistemin bütünü açısından daha yararh olduğunu savunanlann giderek arttığını da unutmamak gerekiyor. Petrol arama rulısat sayısı 68'e ulaştı ANKARA (Cumhuriyel Biirosu) Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 1983 yıhnda 5 şirkete 43 petrol arama ruhsatı verildiğini eskilerle birlikte bunun 68 petrol arama ruhsatına ulaştığını bildirdi. Genel mudürlük petrol çalışmalanyla ilgili olarak Danışma Meclisi Bütçe Komisyonu'na hazırladığı raporda yerli ve yabancı şirketlerin Türkiye'de 282 arama sahasında aramalar yapıldığını bildirdi ve bu konuda şu bilgiyi verdi: " 282 adet arama sahasının toplam yüzölçümü 13.011.529 hektar olup. bunlardan 9.045.157 hekları (189 adedi) Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına aittir." Petrol işletmesi ile ilgili olarakta raporda şöyle deniliyor: Işletme ruhsatnamelerinin şirketlere gore dağıhmı şöyle: Türkiye Petrolleri A.O. 21 adet, N.V. Türkse Shell 6 adet, Mobil Explorâtion Md. İnc. 2 adet, Mobil Exp. Med. Inc. Dorchester 1 adet, Ersan Petrol Sanayi A.Ş. 1 adet. Transmediterranean Aiaaddin Middeleas 1 adet. TAŞIMACILIK 1 lrakYumurtalık boru hattı: Bu hattan 22.9. i 983 tarihine kadar fiilen 24.288.440 m. ton ham petrol nakledilmiştir. Yıl sonuna kadar nakledilecek miktarın 35 milyon tona ulaşacağı beklenmektedir. 2 BatmanDörtyol boru hattı: Bu hattan da 30.8.1983 tarihi itibariyle fiilen 6.863.414 varil ham petrol nakledilmiş olup, bu yıl sonuna kadar bu miktarın 10 milyon varile ulaşacağı beklenilmektedir. 3 Dodan Batı Raman boru hattı: Batı Raman sahasında petrol iıretimini artırmak icir. Dodan sahasından karbondioksit gazının nakli ile ilgili olarak inşa edilen bu gaz hattı tamamlanmış olup haîen test çalışmaları sürdurulmektedir. Emekli işçilere 2.772 liralık zam tasarısı MGK'da ANKARA, (Cumhuriyel Biirosu) Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan emekli maaşı alan işçi emeklilerinin tumunün aylıklarına 2 bin 772 lira zam yapılmasına ilişkin yasa tasarısı Milli Güvenlik Konseyi'nde önümüzdeki günlerde ele alınacak. İşçi emeklilerinin aylıklann zam yapılmasını içeren yasa tasansı, işçi emeklilerinin gösterge tablosuna 99 puan eklenmesini öngöruyor. Bu işlem sonucu butün kademelerde bulunan işçi emeklilerinin aylıklarına 2 bin 772 lira dolaylannda zam yapılabilecek. Kııla Mensucat'ta bugün de üretime geçilemiyvr İZMtR. (Cumhuri>«t Ege Bürosu) KulaMensucat'ın bugün de üretime geçemeyeceği açıklandı. Kula Mensucat TEK'e olan 100 milyon lira dolayında borçlarını odeyemeyince, 7 ekim günü fabrikada uretim durdu. Fabrikada çalışan 2200 işçinin 7 ekim gunünden bu >ana ucretli izinli sayıldıkları bildirildi. Fabrikanın bir kaç kez açılacağı açıklanmasına karşın, söz konusu tarihlerde urelime geçilemedi. Kula Mensucat'ın TEK dışında, işçilerine de 250 milyon lira tutarında borcu bulunuyor. Son olarak, işçilere fabrikanınbugun üretime geçecegi açıklanmıştı. Fabrika yetkilileri TEK'e olan borçların ödenmediğini ve hammaddebulunmadığınıbelirterek. bugün de fabrikada üretime geçilemeyeceğini söylediler. Zamdan sonra satışlar düşünce Petkim, kredili satışa başladı İZMİT (a.a.) Kocaeli'nin Yarımca bölgesinde kurulu Petkim Petrokimya ürünlerine yapılan son zamlardan sonra, satışlarda düşme görüldüğü bildirildi. Yetkililer stokların artması ÜSJ tüne, piyasada en çok ilgi gören I karbon siyahı ve sentetik kauçuk î ürunlerinin kredili olarak satış j lanna başlandığı ve kredili satiŞ| İarın yıl sonuna kadar süreceğini belirttiler. Kredili satışlarda "Devlet lahvilleriyle banka kredi mektupları da geçerli olaeagı" kaydedildi. Öte yandan, Petkim Yarımca j Kompleks Tesisleri'nde, peşin odemeli satışlarda uygulanan yüzde 10 ile 15 arasındaki indi, rimin, yıl sonuna kadar devamİ edeceği bildirildi. Brrrt DÖVİZ KURLARI Dövizın Cinsi 1 ABD Doları 1 Avustralya Doları 1 A vusturya Şilini 1 Batı Alman Markı 1 Belçika Frangı 1 Danimarka Kronu 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Florini 1 tsveç Kronu 1 tsviçre Frangı 100 İtalyan Lireti 100 Japon Yeni 1 Kanada Doları 1 Kuveyt Dinarı 1 Norveç Kronu 1 Sterlin 1 Suudi Arabistan Riyali Döviz Ahş 248.80 228.72 13.57 95.30 4.67 26.33 31.17 84.84 31.90 117.36 15.67 106.44 201.88 855.85 33.84 372.63 71.49 Döviz Satıs 253.78 233.30 13.85 97.21 4.77 26.85 31.80 86.53 32.54 119.71 15.98 108.57 205.92 872.96 34.52 380.08 72.92 Efektif Alıs 248.80 217.29 AJ.57 95.30 4.44 26.33 31.17 84.84 31.90 117.36 14.88 101.12 191.79 813.05 32.15 372.63 67.92 Efektif Satış 256.26 235.58 13.98 98.16 4.81 27.12 32.11 87.38 32.85 120.88 16.14 109.63 207.94 881.S2 34.86 383.81 73.64 Vitali Hakko: Hazır giyimde durgunluk hiç olmadı ki Ekonomi Servisi Hazır giyimde özellikle orta kalitedeki piyasada Arap turistler sayesinde durgunluğun aşıldığını gördükten sonrajüks mağazalarda işlerin nasıl gittiği öğrenmek amacıyla Vakko Mağazaları sahibi Vitali Hakko'ya başvurduk. "Hazır giyim piyasasında durgunluk var mıydı ki aşılmış olsun" diyerek söze başlayan ve bizi şaşırtan Vitali Hakko, "sıkı para politikasından sonra ülkemizde durgunlaşan sektörler tabii ki vardır. Mesela konut sektörü, inşaat malzemeleri piyasası, ya da otomobil sektörü durgundur. Ama hayat devam ediyor. Dolayısıyla gıda ve giyim gibi sektörlerde neden durgunluk olsun ki... Ben böyle bir durgunluktan söz edildiğini bilmiyonım. Aynca bizim mağaza zaten belli bir zümreye hitabeder ki bu ziimre, giinlük yaşantısında durgunluktan falan etkilenmez. Kendi standartlanm konımaya mecburdur" dedi. Orta kalitedeki hazır giyim piyasasında da durgunluk yaşandığı na inanmadığını söyleyen Vitali Hakko, "Baksanıza caddelere. Her gün yeni yeni konfeksiyon mağazaları türüyor. Neredeyse satıcı, alıcıdan fazla. Mallarını satacak yer buluyorlar ki, dükkan açıyortar" şeklinde konuştu. Vitali Hakko'yu hazır giyim piyasası konusunda iyimser görünce bu kez kendisine "sattşlarda ve cirolannızda artıs var mı?" şeklinde bir soru yönelttik. Vitali Hakko, sattıklan mal ade ÇAPRAZ KURLAR / ABD 18.3345 A vusturya Şilini 53.2762 Belçika Frangı 7.9820 Fransız Frangı 7.7993 tsveç Kronu 1587. 74 İtalyan Lireti 1.2324 Kanada Doları 3.4802 S. Arabistan Riyali 1 Avustralya Doları: 1 Kuveyt Dinarı: 1 Sterlin: DOLARI 2.6107 9.4492 2.9325 2.1199 233.74 7.3522 0.9193 3.4399 1.4977 B. Alman Markı Danimarka Kronu Hollanda Florini tsviçre Frangı Japon Yeni Norveç Kronu ABD DOLARI ABD DOLARI ABD DOLARI Vakko mağazaları sahibi Vitali Hakko: Hazır giyim bir çiçek gibidir. Kunıdu mu çöpe atacaksın... dinin 1979'da ne kadarsa 1980'dede, 1981'dede, 1982'de de, şimdi de aynı olduğunu, ancak mallann fiyatları arttığı için cirolarının fiyat artışları oranında yükseldiğini söyledi. Vakko mağazalarında bu yıl hangi mallara ne kadar zam yaptıklan yolundaki sorumuzu ise bay Hakko şöyle yanıtladı: "Hepsinde başka başkadır. Mesela ipekte son 1 yılda yüzde 2030 dolaylannda, pamukluda yüzde 8İU, yuıı ıneıınucaııa yıude 1012 kadar. Ayakkabıda ise artış yüzde 3540'ı buldu. Çünkü derilerimizi ihraç ettikieri için deri fiyatlan çok pahalılandı. Mağazamızda 1982 ve 1983 kış sezonu mukayesesinde fiyatların yüzde 2022 arttığını söyleyebilirim. Ama benim görüşiime göre hazır giyim, fiyat mukayesesinia en zor yapılabileceği alanlardan biridir. Kumaşın cinsi, modele göre gerekli kumaş metrajı, hatta kumaşın rengi bile ALTEV GÜMÜS FİYATLARI Cumhuriyet Reşat 24 Ayar (gr.) 22 Ayar bilezik (gr.) 900 Ayar gümüş (gr.) ALIŞ 27.100 27.000 3.710 3.375 91 SATIŞ 27.206 27.500 3.720 3.485 93 maliyeti etkileyebilir. Aynca bizim mağaza sürekli " u p to date" olmak (son gelişmelere ayak uydurmak) zorunda. Bir rengi lanse ediyorsunuz. Kısa bir siire sonra demode oluyor. Renkkumaş değiştikçe mallar stoka kalıyor. Ben artık o malları raflanmda tntamam. Onların maliyeti de yeni mallara biniyor tabii. Bana göre hazır giyim bir çiçek gibidir. Kurudu mu çöpe atmaktan başka alternatif yoktur." Vakko mağazasmı dolaşırken karşımıza çıkan müşteri grubunun bir bölümü eskiden Avrupa'dan giyindiklerini, ancak doların her gün merdivenlerden tırmanması karşısında giyimde Türk parasma ve iç piyasaya yöneldiklerini saklamıyorlardı. Eskiden Avrupa'dan giyinirken şimdi iç piyasaya yönelenlerden, her halde sadece Vakko'nun değil, diğer büyük konfeksiyon mağazalarının payına da bir şeyler düşmüştü. Nitekim araştırmalanmız sırasmda gerek Titiz Osmanbey Mağazası müdürü Ceki Erer, gerekse Beymen Osmanbey mağazası müdürü ömer Karacalar, satışlarının artmakta olduğunu ve "piyasa durgun" diye bir şikâyetleri bulunmadığını söylediler. Anlaşılan konfeksiyon piyasasının her kesiminde yer alan mağazalar kendilerine göre bir çıkış ve satışlarını arttırma yolu bulmuşlardı ve artık kimsenin "piyasa durgun" diye bir yakınması kalmamıştı. Ekonomi Servisi Garanti Bankası ve Bank of America işbirliği ile yapılan "döviz semineri", dün Garanti Bankası'nın Galatasaray'daki Genel Mudürlük binasında başladı. Beş gün sürecek seminere Garanti Bankası ilgilileri dışında Merkez Bankası'ndan iki yetkili ile Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden bir öğretim görevlisi katılıyor. Uluslararası işlemlerde kullanılan döviz muamelelerinin yürütülmesine ilişkin usullerin aktarılacağı seminerde; Bank of America uzmanları aynca Garanıi Bankası'nda uluslararası piyasalardan döviz alıtn satımı ile uğraşan görevlilere işlemleri hızlandırmakta, problemleri çözmekte vardımcı olacaklar. Garanti Bankası ve Bank of America'mn "Döviz Semineri"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear