26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
umhuriyet SEDAT ERGtN LEFKOŞE Dr. Fuat Veıiroglu Kıbns Türk Federe Devleti'nin "Knrt" poütikacüanndan. Daha önce muhalefct saflannda Toplumcu Kurtuluş Partisi üyesi olarak KTFD Başkanı Rauî Denktaş'ı kendine özgü üslubuyla zaman zaman alaylı bir şekilde eleşlirirken, bugün Denktaş'ın bağımsızlık ilanı politikasının baş savunuculanndan. Üstelik, halem meclis gündetninde bekleyen bağımsızlık ilanına ilişkin "referandum yasa önerisi" Fuat Veziroğlu'nun inuasını taşıyor. KTFD'de 120 bin kişilik toplumun küçüklüğüne kıyasla oldukça yoğun ve hareketü olan iç poütikayı yakından izleycnlcre bakıbısa, Veziroğhı'nun Toplumcu Kurtuluş Panisi' nden aynlıp bağırasız üye olmaya karar vermesinde rol oynayan başuca faktörlerden biri, bağımsızhk ilanı konusunda izlenecek tutumdan kaynaklanıyor. Toplumcu Kurtuluş Partisi bağımsızhk ilanına karşı. Veziroğlu ise, artık görüşmeler yoluyla bir çözüm bulunmasının olanaksızhğına inanıyor: "Bagımsızlık ilam zoranlu hale gddi. Çünkü 1974'ten bu yana yeterince müzakere yapılmış ve anlaşılnuştır ki, Rum tarafı 1974 öncesine vakın koşultar gerçekleşmedikçe bir b»nş yapmak niyetinde degttdir," REFERANDUM ÖtİNCİ AŞAMA Veziroğlu geçen haziran ayında sundugu referandum yasa önerisini geçen eylül ayında geri çekmiş ve yeni bir öneri sunmuştu. tlk önerisi bagunsızlık üaru için öncelikle halkoyuna gidilmesini öngörürken, değiştirilmiş şekli, karar alma sürecinin hızlandırüması açısmdan önce meclisten kararın alınmasım, daha sonraki asamada halkoyuna gidilmesi hükmünü getiriyor. Bir anlamda bağımsızlık kararı aknacak&a bunu çabuklaşurma esnekliği getirilmiş. Bu yasayla eger Denktaş isterse bir saaı icinde meclisi olaganüstü toplantıya çağAnp karann alınması mtimkün olabilecek. Dr. Veziroğlu, Turkiye'nin Kıbns Turkleri üzerinde bağımsızbgım engellemek için baskı yapmakıan vazgecmesini istiyor. "Çünka" diyor, "Bu baskılar betti bir süre sonunda Kıbns TürktaaJkındaTürkiye'ye katş» bir patiama yaratacaktır ya da 1914 öncesinde oldugu gibi halkU umutsuzluk nedeniyle sosyal cözuhne ve dagüma veniden başlayacaktır." Veziro|lu eküyor: "Baskı ve mudahatvtcti baksu bulmakta ve bir Kıbns Türku olarak buna karşı koymayı görev saymaktayun." Dr. Veziro|lu, bağımsızlık ilanının "Türkiye'ye büyttk sorunlar getirecefine"de inanmıyor. Denkıaş'ın bağımsızlık ilanı istegi KTFD'de halkın büyuk çoğunluğunun desteğini görurken, sol hareket içinde de çeşitli oluşumlara kaynakhk etmiş, Toplumcu Kurtuluş Partisi içindeki "ö|retmenkr gunıbu", ba|ımsızlık planmın kaçınılmaz oldugu görüşüne gelerek parti politikasıyla ters düşmüş ve "çahşan Sahıbi Cumhuriyet Malbaacıhk ve Gazetecihk Türk Anortim Şirketı adına N»dir Nsdi, • Genel Yayın Muduru. H « M B Cem«l,Muessese Muduru: tmint Uşakhgl. Yaa tşlen Mudüru: Otuj GöMvsta, • Yaa lşterı Mudur Yardımcısı: Ahotet Konıhsan, Haber Merkezi Muduru: Y«IÇM B»yer, Sayfa Duzeni Yönetmenı: Ali Acar. TAKVtM 25 Ekim 1983 tmsak: $.38 Güneş: .20 Temsı/cı/er. ANKARA: Yatçuı Oofc»n, İZMİR Hikmet Çtttakaya, ADANA: Mthmrt Mtron. • Servıs Ştflerı; Istanbul Haberlen ScUhaltin Gvter, Dış Haberier. Ergu» B^cı, Ekonomi. Osmanlilagay. Yun Haberlen: Bartraros Gençak, KultUr. Aydm Emey, Magazitv Yalçiıı Pekşen, Spor Danışmam. AMalkadir Yuc*4ra»«,Duzeltme. Reflk Durba?, Araştırma: Şahin Ah»> tkind 15.53 Vkşam: .lî Yatsr. 1946 Buro/ar • Ankara: Konur Sokak No: 24/4 Yenişehir,Tel:n5S25n5866, Idare 183335 • lımir: Hatiı Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel. 254709131230 • A d u a : Ataturk Cadd«sı, T.H.K. lşhanı Kat 2/13, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumn«riye« Matbaacılık ve Gazetecilik T .A.Ş. Turk Ocafeı Cad. 39/41, Ca|aloglu, tst PK: 246tst. Tel. 5209703 Telex: 22246 Oftle: 12.58 KTFD'de sol muhalef et bağımsızlık ilanına karşı CTP lideri Özker Özgür'e göre, federasyon çatısı altında gerçek bir barışı gerçekleşürme umutlan tukenmiş değil. "Pekâlâ Türklerle Rumlann Ada'da banş içinde bir arada yasayabilecekkrine" inanıyor. Özker'e göre, "gerek Denktaş gerekse Kipriyanu kendilerini yakmlaştırmaya çalısan BM Genel Sekreteri" ne yardımcı olmalılar. Denklaş federasyona giden Toplumcu Kurtuluş Partisi Başkanı Alpay yol ayrı Kıbns Türk Devleti' Ömür Boz ve Kipriyanu Durduran, "Bugün için bağımsızlık ilanına nden geçer dediğiTürk düşmanda dış politikasını karşı olduklarını'''' belirüyvr. Durduran. h|ı üzerine inşa etmiş buiunan "Dünyaya rağmen devlet ilan etmek bizi da Papandreu'nun peşinden sürüklendigi sürece sorunun çozümüha güç duruma sokar. KTFD zaten bağım nü beklemek mümkün değil." Özker, bu noktada Kipriyasız, tek eks'ığimis tanınma talep etmememiz" nu'nun uzlaşmaz tutumuna çadiyor. tıyor: "Kipriyanu'nun inatçılığı kuşkusuz Kıbns Türk toplumunANKARA, (ANKA) "BirMuhalefetteki Toplumcu Kurtuluş Partisi'n daki ayrtlıkçılara ortam yaratmaktadır. Ancak Denktaş'ın da leşmiş Milletler Günü" kutlamden aynhp bağım&ız üye olan Dr. Fuat Vezir tam kendine duşeni yapmadığı yor BM Genel Sekreteri de Cuoğlu bağımsızlığın en hararetli savunucula ortadadır." ÇTP lideri, Anka ellar, uluslararası ilişkilerin çok bir noktaya geldiğini nndan. Veziroğlu''na göre, "Bağımsızlık zo ra'nın tutumunu değerlendırir kntikCumhurbaşkam KenansöyEvken de şoyle diyor: "Kıbns'ın ledi. runlu hale geldi. " bağımsızlığını ve toprak bütün ren, BM Günu dolayısıyla bir luğunü garanti eden Türkiye mesaj yayınladı ve BM'nin halkın partisi"ni kurmus. tnasını öneriyonız. Böyle bir po Cumhuriyeü Devleti'nin 1960 '' uluslararası terörizmin önlenTKP'den aynlan Hasan Özbaf litika saptaması yapdmadan hiç Anayasalannı jadsıyarak Kıb mesi icin etktn onlemler alınmalı ÇHP'yi kurarak meclisteki tek bir yere varılmaz. Biz Kıbns ns'ın kuzeyinde ayrı bir devktin sını yardımcı olmasını", temsilcisi olmuş. Bu arada ba Türk Toplumu olarak gucümuz ilanına yeşil ışık yakması düşü gelişmişgelişmekte olan ülkeler ğımsızlık ilanı için geniş bir ta oldugu ve liim dünya tarafından arasmdaki "uçurumuB" giderilnükmez." ban bulabilmek amacıyla Denk tanık olunacak federasyon peKTFD'de sol muhalefet ba mesi için çaba harcanmasını istaş'm da sola karşı tutumunu şinde koştuğumuz takdirde desğıımızhk ilanına bu gerekçeler tedi. Dışişleri Bakanhğı Müstetekkeneceğimize inanmaktayu." yumusattığı gözleniyor. le karsı çıkıyor. Ancak kesin şar Yardımcısı Oktay CankarAnkara'mn karşı çıkmasına olan muhalefetin bağımsızlık ila deş, "barışçı niyetlerin eksikliği ÇHP' içindeki sol muhalefet gelince TKP lideri, " Ankara'ıun nı karannı onleyebilmesinin karşısında BM'nin hiçbir şey yabagımsulık ilanına karşı. 40 san açıklamalannı aynen destekliyomumkun olmadığı. Denktaş ba pamayacağım" söyiedi. dalyeli mecliste 11 sandalyesi bu ruz" diyor. Cumhurbaşkam Evren, mesağımsızhk ilanını uygulamaya gelunan Toplumcu Kurtuluş Parçirmek için meclise getirdiğinde jında, BM'nin önemine ve bugüGERÇEK BARIŞ tisi'nin Genel Başkanı Alpay ve daha sonra referandumu gö ne kadar uluslararası düzeyde KTFD'de siyasi yelpazenin en Durduran, "bugün için" bağımyerine getirdiği işlevlere değindi. turduğünde zorlanmayacak. sızlık ilanına karşı oldukiannı solunda yer alan ve mecliste 6 belirtiyor. Gerekçeyi de şoyle açıkhyor: "Dünyaya rafmen devlet Uan etmek bizi daha giiç duruma sokar ve yaşayabtleceğH m« bir devlet varatma olana|tnuz ortadan kalkar." Durduran aynca, KTFD'nin "zaten bağımsıı olduğu" inananda. "Tek eksigimiz, tanınma taiep etmememiıdir" diyor. Peki, Durduran bağımsızlık ilanına "kesinlikle" karşı çıkarken ne öneriyor? "Biz KTFD'nin poHtikalannın gözdea geçirilmesini ve bizi bu duruma getiren yanlıştann saptansandalyesi buiunan Cumhuriyetçi Turk Partisi ise bağımsızlık ilanına kesin şekilde karşı çıkan siyasi görüşü temsil edi SANAYtSİN TY COCIIGU: KOZMETIK Kozınetik şirketlerinde rujsuz gezmek yosak ASİYE UYSAL Türk kozmetik sanayiinde satışı artınnak ve toplumu kozmetik kulllanmaya alıştırmak için, çeşitli çalışmalar yapüıyor. Bu işte, patent sozleşmesi yapılan Batılı şirketlerden de yardım alınıyor. Türktye'den gönderilen elemanlar kısa bir kurstan sonra güzellik uzmanı olarak geri dönüyorlar. Bu uzmanlar, bağh oldukları şirketin bayilerini gezerek kadınlan kozmetik ve kozmetik kullanımı konusunda eğitiyorlar. Kozmetik sanayiinde çalışanlar arasında ilginç bir görünüm var. Kadm kimya mühendisleri ve işçilerin yüzlerinde en ufak makyaj görülmuyor. Oysa guzellik uzmanlannm eksik makyajla gezmeleri bile yasak. Tek Kozmetik Şirketi'nin İsviçre'de eğitim görmüş güzellik uzmanı Ömür Boz, kendi yetiştirdiği güzellik uzmanlanndan birinin boyasmın hafiflemiş olmasma dahi izin vermediğini söyluyor ve o uzmanı "Dudak boyanı tazele." şeklinde uyanyor. Eczanelerde satılan mallann ortalama yuzde 25'ini şampuan, dudak boyası, deodorant ve benzeri kozmetik ürunleri oluşturuyor. Kozmetik ürünlerinin yarısma yakın bölümünün ise, eczaneler aracılığıyla satıldığı bildiriliyor. Türk kozmetik sanayii, satıs. umudunu iç piyasaya bağlamış durumda. Sanayiciler, buyük ölçude dısa bağımlı olan kozmetik ürünlerinin dışsatım şansının pek parlak olmadığv konusunda birleşirken, Ortadoğuülkelerini zorlamadan da duramıyorlar. Kleopatra, kozmetik sanayiinin pıri sayüıyor. Kleopatra'dan bu yana göz boyaları, şifa otları, diğer yüz aksesuarlan çağlar • boyunca duraksamadan gelişerek bugüne geliyor. Geçmişin haa yağı, parfüm ve losyona donuşürken, esans aftershave'e, sabunlara, kremlere giriyor. Kremler ise, her geçen gun çeşitlendikçe çeşitleniyor; gece kremi, günduz lyemi, yumuşatıa krem, nemlendırici krem, yağlı krem, kuru ciltlere krem, rüzgâra karşı krem, güneşe karşı krem, el kremi, ayak kremi, yuz kremi, gözaltı kremi, gerdan kremi, sivilce kremi derken kozmetikçiler de krem çeşitlerini sayamaz hale geliyorlar. Bu arada çok büyuk bir hızla güçlü yıkavıalar diye adlandınlan şampuanlarortaya çıkanlıyor. Bunlar da çeşitlenmeye başlıyor; yağlı saçlar için, kuru saçlar için, dökülen saçlar için, güçsüz saçlar için, şekle girmeyen saçlar için... Böylece, çağımız dünyasmda koskocaman bu kozmetik sanayiidalı ortaya çıkıyor. Batı ülkelerinde bu alanda ard arda devasa fabrikalar kuruluyor... Bizde ise, kozmetikçilerin deyimiyle televizyon çocuğu olarak doğuyor ve Batıya bağlı olarak gelişiyor. Bu arada pek kimsenin el atmadığı Türkiye pazarı, TV'nin de yardımıyla her türlü kozmetik ürününu tüketmek için hazır hale getiriliyor. Kısa sürede uluslararası kozmetik şirketleri ile dünyaca ünlü markalann Türkiye'de üretimi için lisans sözleşmeleri yapılıyor. Kozmetik uretiminin ilk taliplileri büyük ilaç şirketleri oluyor. Bu iş için, ilaç ureüminde kullanılan makine ve donanım ile elemanlarından büyük ölçüde yararlamlıyor. Giderek ilaç şirketleri bu alanda da birer yan kuruluş oluşturmaya başhyorlar. Ancak, çiceği burnunda bu yeni kozmetik şirketleri gelişip, yenileri kuruluncaya kadar Türk piyasasını, ünlu markalann kozmetik serüerinin taklitleri dolduruveriyor. tlgililerden edinilen bilgiye göre, sadece tstanbul'da Sanayi Odası'na kayıtb kozmetik şirketlerinin sayısı 53'e ulaştı. Bunlarm arasında dunyaca ünlü Mary Quant, Max Factor, Revlon, Elizabeth Arden, Helena Rubinstain, Lankom gibi ünlü markalan Türkiye'de üretme hakkına sahip olanlar da yer alıyor. Kozmetik üzerine uretım yapanlann sayılarının Türkiye çapında yüze yaklaştığı tahmin ediliyor. Tahtakale esnafmın deyimiyle her gün 50'sinin kapanıp, 50'sinin kurulduğu izinsiz çab şan kozmetik imalatçılanmn sayısı konusunda ise hiçbir ilgili yorutn yapamıyor "Bilinmez" diyor. "BM Günü" kaygılı mesajlarla kutlamyor Evren: BM uluslararası terörün önlenmesinde yardımcı olmalı Evren, BM'nin amaçlannın gerçekleşmesi için "uluslararası toplnma büyük görevler düştügünü" belirtti: "Dünyada yumuşamanın, silahstztanmanın ve kalkmmanın vaygınlaştırılması yoluyla uluslararası banş ve refahın sağlanması, daha adil bir uluslararası ekonomik düzen oluşturulması, ancak tüm üye ülkeierin karşıtıklı işbirtigi v« uzlaşı antayışı içinde örgütün amaçlan do|rultusunda içten gayrct göstermeleriyle elde edilebilecek sonnçlardır." Cumhurbaşkam, "devletler arasındaki itişkUcri tehditedicive zedekyki boyutlara ulasan uluslararası terörizm konusuna da eğilerek etkin önkmler alınmasına yardımcı olmasını" BM'den beklediğini bıldirdi. BM Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Oktay Canltardeş, BM'nin banş için uye ülkelere yalnız yol gösterebilecegini, "banşçı niyetlerin eksikliği karşısında orgütün hiçbir şey yapamayacagını" belirtti. BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, BM Günü mesajında, "uluslararası ilişkilerin çok kritik bir noktaya geldigini" belirtti, "adil, banşçıl ve islikrariı bir dünya kurma girişimterinin zayıfladıgım" ileri sürdü. De Cuellar, dünya sonmlanna çok yönlü yaklaşımların yerini tek yanlı girişimlerin aldıgını, bunun sonucu olarak devletler arasında karşıhklı güven duygusunun sarsümasıyla, gerilim ve çatışmalar için çok uygun bir ortamın doğduğunu belirtti. PARIS'TEN MEHMET Simitçiler de ek işler yapmaya başUıdı gözle görülür bir şekilde düşmüştu. Anlaşılan İstanbullu fırıncılar maliyeti duşüreyim diye simitin tadını kaçırmaya kadar vardırmışlardı işleri. Ama satışlann düşmesinin başka bir nedeni daha yok muydu acaba? Acaba aybaşını getirme kaygusu her tür harcamadan kısmayı da beraberinde getirmiyor mu? Kendi hesabvma ben daha öcne "biraz sonra yemek yiyecegim ama, midemin şahlanışını bastırayıra" diye düşunüp bir simit alırken, şimdi "nasd olsa biraz sonra yemek yiyecegim, ne luzum var simiı alrnaya" diyorum. Benim gibi düşunenler çoğunluktaysa... Satışlar düştü düşmesine ama, simitçiler gelirlerini eski duzeyinde tutmanın yöntemlerini buluverdüer. "Diversifikasyon"a, yani "iş çeşittemesi"ne gittiler. Her simitçi, tezgâhının yamna küçük ek bir tezgâh iliştirdi. Bazılan sakız satar oldu, bazıları kibrit, bazıları da jeton... Son aylarda da "çok kariı" bir iş yarattılar. Belediye otobüs bileti satmaya başladılar. Bileti 30 liraya al 35'ten sat. Üstelik hiç yorulmadan. Kalabalık bir durakta günde 600 bilete ulaşmak işten bile değil. Bu da 3 bin lira net kâr demek. Ancak, böyle "okkalı" bir pazarda yalnız kalmak mümkün değildi. Nitekim öyle oldu. Sermayenin doğal kuralı "kârlı" alanlara kaymak olunca, duraklarda bilet satanlann sayısı hızla kabardı. Ama galiba sermayenin doğal kuralından çok işsizliğin temel kuralıydı bu. "Nasıl oiursa olsun iş" diye yakınan kalabahklar arttıkça, duraklardakı bu tür kalabalıklar da artacaktır, hiç kuşkusuz. Bu durumda bakalım simitçilerimiz ne tür yeni yöntemler bulacaklar? Köprülerin dili Paris'in Seine Nehri üzerindeki köprüterini dolaşırken, köprülerin sadece "gelip geçmeyi" sağlamadıklannı, umutsuzluğu umuda, geçmişi gelecege, nefreti aşka, kini sevgiye, geceyi gündüze de bağladığını sezinlersiniz. 2000 yıl önce Gaulois'lar tarafından inşa edilen ilk iki köprü. "Petit Pont" ile "Grand Ponf'dur. Paris'in "ilk göz ağnlan" olan bu iki köprü zaman içinde yıkılmışlar, yanmışlar, sonra yeniden inşa edilmişler, ama hep aynı adı taşımtşlardır. Nedendir büinmez, bu iki köprü sizde "geceyi gündüze" bağlıyormuş izlenimini uyandırır sanki. Gecenin gündüze ulaşmasında "Petit ve Grand Ponf'ların büyük rolu varmış da, ondan 2000 yıkJır Paris'te her gecenin sonunda, gün doğuyonnuş gibi gelir. * * * Yapıldığından bu yana hâlâ dimdik duran 1604 dogumlu "Pont Neuf" de ufak tefek onarımlarla, zamana karşı akıl almaz bir şekilde direnmiştir. Bu direnişte "umutsuzluğu umuda" bağlayan bir yan vardır O nedenle doğumdan çok ölüme yakın buiunan yaşlı Franstzlar, eğer saglıklrysalar, "Pont Neuf gibiyim maşallah" diyerek morallenirler. * * • Köprülerin gizli dilinın daha iyi anlasılmasına ise. günün ışıklan yardımcı olur. O ışıklarla beraber köprüler de, bazen gizemli, bazen hüzünlü, bazen de sıradan köprüler olup çıkarlar. Baudlaire de, sabahın ilk ışıklarıyla uyanan Paris'i, köprülerin üstünden seyrederken, "Trtmtici ayazı ile şafak, pembe yeşil eteğini giymiş, usulca kimsesi2 Seine'e ilertiyordu" diye yazacaktır.Akşamın son ışıklan içinse, "Güneş bir köprünün a/tmda uyuyakaldı" diyecektir. * • * Gelirlerini eski düzeyde tutabilmek için "i$ çeşitlemesine" giden simitçiler şimdi tezgâhlannın yamna iliştirdikleri küçük ek tezgâhta sakız, kib~ rit, jeton otobüs bileti satar oldular. MÜRAT KÖPRİ) ~ Ateşinizi rica edebilir mtyim? Kusura bakma abi, veremem. Neden? Abi, günde en azından 5060 kişi ateş istiyor. Ona buna ateş vermekten bıktım valla. Ne kibrit dayanıyor, ne de çakmak. Bir ara sigarayı bırakmayı bile kafaya koydum. Köşe başında birini bekliyoruz. Pakeıten bir sigara çıkanp dudaklanmıza yerleştiriyoruz Hay Allah! Ateş yok. Yoldan geçenleri durdursak... Zor iş'.. "En iyisi şuradaki simitçiden atoyım." Tamam, bana tarif edilen meydan burası. Ama hangi sokakta acaba? "şuradaki simitçi bilir herhalde." Amma bekletti ha! Saat 2'yi geçmiş olması lâzım. Şu simitçiden sorsam iyi olacak. "Saaüniz kaç?" Düzensiz şehirleşmenin ürunü telaşlı ve unutkan insanın açıgını kapatan unsurlardan biridir simitçiler. Ateş isteriz, adres sorarız, saat sorarız, tuvalet soranz, dertleşmek için sorarız, sorarız da soranz. Simitçi, tezgâhın yanından her gecenin muhatabıdır sanki. Bu sorular bıktırmaz mı simitçiyi? Bıktınr elbet. En sonunda sigarayı bile bırakmaya karar \erir. Belki saatini bile takmamaya... Ama tek bir şey yapamaz. O koşeyi bırakıp gidemez. Tezgâhını toplayıp gidemez. İşidir, ekmek parasıdır çunkü. Askeri g Oktay Akbal'ın itirazmı reddetti Haber Merkezi "YurtUş Olarak Görevimiz" başlıklı yaasında MGK'in 70 sayılı karanna aykın davrandığı gerekçesiyle Istanbul 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nce 3 ay hapse mahkum edüen yazanmız Oktay Akbalın avukatı TUrgut Kazan'ın Askeri Ywgıuy'a yaptığı itiraz, Askeri \argıtay 2. Daircsi tarafından reddedildi. 70 sayılı MGK karannın yürilrlükten kaldınlmasıyle Akbalın hapis cezasınm infaz edilmesine olanak kalmadığını, suç sayılan cylemin suç olmaktan çıktıgım "TjCY.'mB 2. maddesine göre hükmedilmiş cezanın infaz eâilmemesi gerektigi" yolunda ileri sürüten iddia, daha önce hapis cezasıru veren tst. 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nce reddedümiş, avukat Kazan bu kez Askeri Yargıtay'a başvurmuştu. Askeri Yargıtay 2. Dairesi Başkanı Hak. Alb. H. Yavuzer; üyeler Hak. Alb. M. Akagündüz, Hak. Alb. M. Aydın, Hak. Alb. M. Aksüt, Hak. Alb. Y. övün 14.9.1983 günlu karannda "oy birii0" ile Akbal'm vekili Av. Turgut Kazan'ın "cezanın infaz eduemeyecegi" konusundaki talebinireddetmiş,Askeri Mahkeme"nin daha önce verdiği red kararıru onaylamıştır. Askeri Yargıtay 2. No'lu Dairesi'nin bu konudaki karannda "Bahis konusu bildirinin yüriirlükte bulunduğu süre zarfındaki uygulamanın da ortadan kaldınlması gerektiğine dair açıklıgı taşımadıgından ve bu dunımun T.CY.'run 2. maddesine aykın bir yönü bulunmadığına dair gerekçe ile istemin reddi cihetine gidüen mahkeminin kabulünde tam bir isabet görüWütü" belirtilmektedir. İŞ ESKİSt GtBİ TATLI DEĞ1L Simiı sattşları >^n yarıya düştü. Simitçiler suçu fınncılarda buluyor. Sioıitin susamı azalınca, hamuru bozulunca müşteri de eskisi gibi ragbet etmiyor. Gerçi bugunlerde işler eskisi kadar iyi değil. Canlan sıkkın simitçilerin. "Bir simit ver" yerine "saat kaç?" sorusuyla karşılaşınca daha fazla sinirlenir oldular . "Simit saüşlan eskisi gibi değil artık. Eskiden burada 600 simit satardım. Şimdi 300'u bulsam şükrediyorum" diyor, Ahmet Balaban. Balaban 10 yıllık simitçi. Yani simit salışlarının "barometresi." Peki neden düştü satışlar? "Valla abi. kabahatin büyügü bizim fınncılarda. Eskiden simitin ustunde bir susam vardı ki, iştah açardı. Bir yiyen bir tane daha isterdi. Şimdi, bak susam bile yok üstünde. Simitin hamuru da bozuldu. Çıtır çıtır simit diye bağınrdık onceleri, şimdi bagırmaya bile utanıyorum." Simitçilerin çoğu boyle yakınıyor. Gerçi kâr marjlan yukselmişti. Bir simitten 5 lira kalıyordu kendilerine. Ancak satışlar Yerli üretim tartışmaeı öte yandan yerli markada kozmetik üretimi şansınm oldukça düşük olduğu öne sünilüyor. Bir bölüm kozmetîkçi, markanın büyük önem tasıdığını, yeni bir kozmetik üretiminde isim bulmanın çok geniş araştırmaian gerektirdiğini, üstelik sonuçlann da riskli olabileceğini savunuyorlar. Halkın tanınmış markaları tercih ettiğine dikkai çekiyorlar. Bir bolum kozmetikçi ise kozmetikte bütun işin yeni b ; formül yaratmakta olduğunı marka ve tanıtımının ise çözütı lenebilecek sorunlar olduğun her ne kadar tanınmış markal ra halkın eğilimi fazla ise de hı şeyden önce parasınm karşılı nı aradığını söylüyorlar. İlk başta Seine'in üzerindeki iki adacıkta kurulan Paris kentinin sadece biriki köprüsü vardı; ancak 17. yüzyılda kentin nüfusu ile birlikte köprülerin sayısı da arttı. 1300 yılında Paris'te sadece 310 sokak varken, bu sayı 1636'da 515 e, 1647'de de 81O'a yükseldi. 17. yüzyılda görülen kentleşme hareketiyle birlikte köprülerin yapımı da btrbirini izledi. 1969 yılına kadar tam 35 köprü yaptldı. Bunların 29'u devletın, 4'ü Parıs Belediyesinin, 2'si de Devlet Demir Yolları'nın denetimindedir. * * * Fransa'nm 3. ticari limanı olan Paris'in, ilk metal köprüsü ise 1804 yılında inşa edilen "Pont des Ms"dır. Pont des Arts, akordeonculan, orgculan, ressamları, aşıklarıyla, halkın çok sevdiği bir gezinti yeri olmuştur. Başka bir deyişle her zaman "üzüntüyü sev/nce" bağlamıştır. Bir ara, Seine'de tratiği engellediği için sökülmüştür. Şimdi yeniden inşa edilmektedir. Pont des Arts'tn bir de çok bilinen tatlı sert esen bir rüzgârı vardır. Georges Brassens bir şarkısında "Bu köprude ruzgâria karşılaştt&nızda temkinli olup, bir elinizle hafiiçe şapkanm tutrnamzı" ögütler. * * * "Pont de la Concorde" ise zamanın Köprüler Müdürü Perronet tarafından ilk defa uygulanan bir teknikle yapılmıştır. 181O'da Napoleon, MarieLouise ile bu köprüden gecerek evlenmeye gitmiştir. Böylece bir "aşkı, beraberlige" bağlayarak sevinen Concorde Köprüsü'nün hüzünlü bir anısı ise, Victor Hugo'nun 1885'de buradan gömülmeye götürülmesidir. "Doğumu, ölume" bağlamak, köprülere her zaman hüzün vermiş olmalı. Türkiye'de fahişeler Batfdan ortalama 5 kat uzun çalışıyorlar ISTANBUL (THA) Türkiye'de fahişelikte geçirilen ortalama sürenin Batı ülkelerine göre daha uzun olduğu belirlendi. Istanbul Üniversitesi uzmanlanndan Metin Başoğlu ve Metin Örek'in yaptığı araştırmalara göre, Avrupa'da fahişelikte geçirilen ortalama sure 2 ile 5 yıl arastnda değişirken Türkiye'de bu süre 42 yıla kadar çıkabiüyor. Uzmanlar işsizlik ve fahişelikten kazancın yuksekliği gibi nedenlerin toplumda fahişeliği bir yaşam biçimi haline getirdiğini belirterek, fahişelikte geçirilen ortalama dönemin 17 yılı bulmasının bunu kanııladığını vurguladılar. Fuhuşun aynı zamanda bir kurumsal orgütlenme olduğunu da kaydeden uzmanlar, müşteri getiren aracılar, genelev çevresi, ev yöneücisi, patronlar, fedailer ve fahişe "dosf'lannın, örgütü oluşturan halkalar olduğunu söyledüer. Orgütlenme konusunda uzmanlar göruşlerini şöyle dile geürdilen. 'Bu orgütlenme kadının verecegi cinsel hizmete dayanır genelev alt külturunde işyerine fabrika, kadına sermaye denmesi anlamlı, bu iş duzeni sermayenin iyi degeriendirilmesini gertkürir' Uzmanların Istanbul'da yaşayan 206 hayat kadını üstünde yaptıkları incelemelere göre bu kadmlann yüzde 70'i gazete okumuyor. yüzde 86'sı ise hiç televizyon izlemiyor. Yaptıkları incelemeler sonunda fahişelerin yuzde 83'ünun hiçbir sosyal faalıyeti olmadığını belirleyen uzmanların araştırma bulgulanna göre, fahişelerin üçte ikisi fuhuşa özgü alt kültürel yaşamın en yogun olduğu Istanbul Beyoğlu ve Şişli ilçe sımrlan içinde oturuyorlar. Ambalaj sorunu Kozmetikçilerin, gerek y marka ile üretimde, gerekse tentli üretimde en büyük sor ambalaj... Yerli cam sanayi henuz Batı kalitesine ulasarr ğından, kartonların isteı sertlik ve kaliteyi tutturan ğından yakınırlarken, zorl; |ında baskıda iyi sonuçlar dığıru belirtiyorlar. Ambalaj konusunda da lı görüşler var. Kimi kozt çiler ise, istenildiğinde kali estetik ambalaj da yapılat ni kaydederek Almanya' ka ambalaj, îngiltere'ye 5 sesuarı, Romanya'ya tsr cıhğıyla şişe ve kapak sat m söylüyorlar. D ı ş s a t ı m d a şanstti Kozmetikçilerin tumv tımda şanslannı pek paı 1896'da yapılan Mirabeau Köprüsü ise köprü otduğunu saklayacak kadar alçak gönüllü bir sadelıktedir. Pont de Mirabeau'nun iki yanındaki dört heykel bu sadeliğin görünmez güzelliği gibtdir. Bu yüzden, Guillaume Apollinaire de, içinde gizli güzellikler taşıyan yttik bir aşk hikâyesini anlattığı şiirine, "Mirabeau Köprüsü" adını vererek, bunu vurgulamak istemiştir. Apollinaire göre, Mirabeau Köprüsü, her zaman bir öncekinin devamı olan bütün aşklan, birbirine bağlayan bir köprü görünümünYazanmız Oktay Akbal 26 dedir. ttününden beri İs* * * neler anlatıp dururlar. Ye (Arkası Sa. lVdt)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear