Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 HAZİRAN 1982 Erol ÇANKAYA KÜLTÜRYAŞAM Cumhuriyet 5 H erhalde çok kişinln de dtkkatîni çekmiş f.ir: ne kadar çok an •îifelopedi yayınlanır oldu' Şu sıralar. Bteki «istsler ortada görülmediği için şaka yollu bir «ansîklopedfst» egemenltğlnden bile söz ediliyor! Böyle espriler vapıladursun. ardarda yeni ansiklopediler yaymlanıvor. her gün bir yenisi bov gösteriyor... Bu durum hiç şflphesiz bir olusumun eöstergesidir. P'vasaya çıkmış bunca «arz», sözkonıısu «mal»a yö nplik bir «talen» oldu&unu, bu talebin de hızla arttıeını düşündürüyor. Bu furya icinde. ansiklopedi niteiiginl gerçekten tasıyanı da ba sıiıp ilgi görüyor. taşımayanı da: tam bir furya bu PivasRva pskirien cikartıimıs kimi «h'Hmspi seks» kitapları bile su sıra ciltlenip «seks ansiklopedisi» adivla yeniden «niyasa»va veriHyor. «Ansiklonedi» başh&i nerdeyse büyüiü bîr kellme olmuş, tam bir fetis özelli£i kszanmış. Hsni denllebi lir ki okur bulmakta güçlük çeken sanat dprgllert ay nı icerikieriyle ama adlannı d'veiim ki «srüncel sanat ansiklopertlsi» yapacak olsa tlrailart bir anda ücbeş katına cıkacak!. insanlar ve sanat murat belge Ansiklopedistler Ansiklopedi yayıru son zamanlaıda en kârlı yayıncıhk biçimi oldu. Çoğu derme çatma yöntemlerle hazırlanan bu bir yığın ansiklopedi ihtiyaca karşılık veriyor? giye lhtiyaç duyduğunda ancak «komprime» olanla yetineceği için (Formasyon? / Zaman? / Sentez?) Iki. ansiklopedilere özei bir sem patisl vardır. Üstelik kitaplığında kitap bulundurmaran ikide bir «Şuna okudun mu, bu ne anlatıyor?» glb) tatsız sorulara munatap olma tehlikesi vardır ki ansiklopedi güzel durdugu glbl okunmaz da! Hele işin Içine bir de «yavrnnu sevindir!» yollu bir smaç girmlşse.. Böylece, bilgl açiıgıyla ka nşmıs bir «ekinsel seçklnlefjme» tepelerden baslayıp toplumun alt katmanlarına ^ayıhyor, ansiklopedi kelimesl bir fetiş, nerdeyse büyülü bir başlık oluyor. Adı üzerinde. her alandaki temel bilgilerin toplam» olan ansiklopedileri mülkiyet ka Bu olgu basın alanmda son yıllarda yaşananlardan bağımsız değlldir. Türkiye'de son dönemde atağa kaikan basın alanmda oiup bltenier, tş çevrelerinin dogrudan devreye girişleri. sanat eserlerlnîn iyiden lyiye «meta» olusları vb. oluşum lar hiç süphpsiz verlli ekonomik toplumsal koşullardan kaynaklanmaktadır. Sözgellşi. plastik sanatlardan baslayıp son birkac yıl da edebiyatı kuşatan tlcarlleşme de bu genel eğillmin parcası olarak alındığmda daha anlamlı olmaktadır. Ansiklopedi yaymcılığının kârli bir yatınm oluşu da aynı çerçeve Iclnde değerlenriirmevi gerektiriyor. Tek tek bütün bu alanlar daki «srelîşmp»ler aslında te meldeki değiskenin saptanmasmı gerekli kılmaktadır. En kısa deyişiyle. Ttirkiye'de 1975 sonrasmda hızlanarak yaşananlar şuna tşaret etmektedir: Türkiye'de genel olarak bllginln, billmin ve sanatın kendisl de, aktanlma işi de önemll blr meta olmuştur. Sunulan mahn «niteliginîn» şu ya da bu oîuşu ..meta olma özelliğlnl deçiştirmedfği, çok zaman değer artırdığı İçin de bu, nlspeten rizikosuz biı yatınm olmaktadır. Yani sorunu sadece toplumun düşünsel motivasyonu odağında görmemek, yatınmin «rantabl» oluşunun da altını çiz mek gerekmektedlr. ama bi rtncl etkeni de lhmal etmeden'. Türkiye'de, Ikinci kuşağı yönetimi tistlenmeye haşlamıs olan burjuva keslmi birlnci kuşaktan farklılıklar taşımaktadır önceltkle, geç mişinden çok zaman rahatsızlık duymaktadır. Bir kısmı Batmın ciddi, e!lt kurum larında eğitim görmflş bu kesime, tüketimin yığınsal özelltk kazanmaya başladığı günfimüzde «ekinsel etkinlikler» de önemli bir ayrıcalık yolu. seçkinleşme kanalı olarak görünmektedir. Tüketim Ideolojislnln verlll kalıpiarıyla yeterli manevl doyuma ulaşamayan bu keslm için son yıllarm modası galeri ve sergiler, «müzikhol kiiltfirii». tiyatro adı slrmda sunulan gazino pıogramlan vb «cetkinlikler» monden hayatın ögelert olarak önemli Oir tşlevl >erine getirmektedtr. Bu kesimdeki sözkonusu yöneUFin, bllglye ve kultüre suramış kentli' orta ve kttçük burjuvayı çağırıcı bir rol oy naması da sürecin bir başka llginç yanıdır. Kültür alanındaki bu kar paşa, sosyoıojlk anlamdakl bn «kültür anarşisı» günde)i'< hayata nasıl yansımaktadır? Rir «vaşantı»ya tekahül eden anlamıyia «külttir»dek1 yoğun anomlnin nıreylerarası ilişkilerin ve hağın kopuşunun, yalnızlığın ve yabancılaşmanın neriPnleri de sonuçiarı da burada' bir yana bırakılsın. Burada sadece güzel sanatlar üzerinde duralım. Dairesini döseyen adam artık Amerikan Bar'la birlikte Wr ktltüphane kurmak gereğjnt de duymaktadır: çev re baskısi yavaş vavas buna zorlayıcı bir vere gelmistir!. Diyelim kt. dubleks daireslnin duvarlarını, yani dış mekândan kaçıp geldiği. huzur aradıgı «yuva» smın duvarlarını şenlikli kılmak lstemektedlr. O zaman, reslm plyasasındaki iktidarca pompalanmış ün lülerin «yapıt»larıtn seçmeye özen göstereces. yolun daha başmda biriyse duvarlarının duvar Kâgitlannın renglyle uyum sağlayacak tabloları mülkiyetine Beçirecektir. Kütüphanesine de daha cok görsel kaygı'»rla yaklaştıgı iç!n bir. bll Estetik obje olarak kadın Giilseli 1NAL Sanatta bir olguyu yazmak ya da resımlemek onun yazılabilir. resimlenebilir olduğundan mı. yoksa «güzei» olduğundon m. kaynaklanmaktadır?.. Bir nesneyı «güzel» bulmak 2amanın bellı bir anına, bozı ışık oyunlannın raslantısal okışına. üstümüzde yarattığı duvusal izlenımlere mi bağlıdır. yoksa güzel belli bir oraniama, bir tür ölçüleme midir?.. «Güzel»ı arayıp buima ya da onun zihindekl nesnesi bireyden bıreye oldukça büyük farklılıklarla değişlr. «Güzel» denlldıği anda, baş ka bir deyişle böyle bir saptamada sanki işe hoşlcnmo, nesneler/n uyumu, beğeni, sectm, tat alma gıbi öğeler Karışır. Iş oronlamaya dökülünce de bu oroniarın yasalorı içindo yer aicn varlıklann güzel sayıiabileceğıne hemen karar verebiliriz. Bu gercekte kıstı ve kestirmeöen bir yargı verme yoludur Oran ve ölcü söz konusu olunria canlı varlıkıarın içinde oronlamaya en yakın düşen. «güzel»in ya»aları ıcmde yer alan kadın. sanatın vazgecilmez temalarından birini o'uşturur. Kadının, sanatın ve edebiyatm Icmae ayrı ve IIgino bir serüveni vardır. Sanatın yabancı aşamalarında kadın söz konusu bile değilken, uygarlıklar herledikce bu yetkin varlık keşfedllmeye başlanır. İnsanlar mağara lara resim yaporken büyü, savaş ve doğa güclerine karşı koymak lcin sanatla uğraşıyorlardı. Ve yaptıklarından güc alıyorlardı, Antik cağın sanatında kadın Hk kez gereek anlamda ele aMnır, yavaş yavaş keşfediWf. Uygariıklor ı'erledikce de kcdın, güzelliğı rahatçu sergilenebilen, dönüp dolaşılıp başvurulan sanatın baş lıca estetik objesmi oluşturan bir varlık biclmine bürünür. «Güzel» ile kadın her zaman birbirine yakın bulunmuş, kcdının tüm bedensel etkinliği. her hareketl, yüz ifadelen. giysıierinin kıvrımlan, saçlarının dökülüşu, bak.şiorı.. resim ve yontunun ana temalcrından blrınl oluşturmuştur. Kadın beaeninin özgürce Hk ele almdığı yer ve zaman Antık Yunan ve Helenistik devirdir. Yunan yontularında yeniden yaratılan kadın yenı boyutlarıyla sergilenirken satıc»Oinın onu yüceltme isteği de yaratının lcine katnarak yeni bir insan yorumı.na varıldı. Bu cağın, adı pek bilınme/eo sanotcı'arı «güzebı aramanın ardınc cüşmüşlerdı. «Güzelni insan beaemnde bulduğu nu varsayarak saklı oıduğu taş kütlelerin icinden sıyırıp cıkarm:şlordı. Grek sanotının yontularıyla sanata adım otan kadın bundan böyle uygarlıklar ilerledıkçe cok değişik yorumlaria ele alınıp Işlenir. Rönesans sanatmın dınî kaygıları bir yana, Ikl ana tema sonotcıların sürekli ;lgl olanını oiuşturur. «Meryem ve Iso» ile «Adem ve Havvo..» Bu konuların kadın kahrannanları yözlerce kez ayrı bir tatla resimlenır. Arada ırdeleme farkı olsa, ortaya başka başka yorumlar çıksa da. Meryem »ossamiar ıcin bir gizMik sembolüdür, bu nedenle işlenrrieye cleğerdir. Meryem kamında çocuğunu gızli olarak büyütür, onu gıziıce dünyayo getirir. Bu gızlüik dini kaygıları da bir yana bıraKtıracak Kadar iiginctir. Adem ve Havva'yo gelınce, ilk günahı resimlemek isteyen sanatçılar Adem'ln değii de Hovva'nm su cunı. büyüterek ve abartarak gelıştırmişlerdır. Kadın bu tcbiclotda suçunun ağırlığı altmda ezilmektedir. Hem kadın olorok dünyaya geldiğı hem de Hk günahı iş'eofğı iCın Hovva ne yazık kl canlı varlık sıralamasında en aşoğı tabakada yer alı.'. Gene de, günahın cskıcıllğinî gcster'r, suclanırken yüceltillr. Kcdın'ar sanat yapıtlarında yalnızca uyum ve «güze:»i temsiı ettıği ıcın değıl, aynı zamanda gizernieri kefşedilmek ıstenen varlıklar olarak cızilıp ölümsüzloçirler. Kadının erotik hazlcr sağlayan yonı ve clnselliğinln getirdiği zenginlikle sanat yapıtlarında hic durrradan yeniden ve yemden ışlenir. Sanata kanu olan kadın sevgili, anne, eş, yüzü bir kez görülen ya da cocukluktan bu yana delice sevilen bir kadın olabilir. Sanatcı surekl! sevdiği kaaını karşısında görmese bile zihninde oluşan imge vereceğl * ycp't!arda belirginieşır. Baudelaire Elem Çiçeklerinde onnesme seslenır Proust, Yitik Zaman Peşinde'nin ilk cı< dınde crnesınden aicccğı tek bir öpücüğün ruhunaa na 8il ve ne gibi duvgular uyandırabileceğini dıle getirir. Apol;'r.aire trende yüzünü bir kez gördüğü genc kız ıcın yozacak. Dcnte Rönesans'ın haberlnı veren büyük yapıtı İlohi Komedi'y'e Beatris'e olan ölümsüz oşkını dne getirecektir. Bectrls Dante icin göksel yaratıktır. Baudelaire do ğa yasalarına karşı cıktığı ve ona ulaşamaaığı için anns slnı simgeîeştlrlr, onu evrensel sevgınin koynağr yapar. Proust icin ise kadın, hayatı Incelten ve güzelleştiren bir vorlıktır. Saymakla bltmez: sanat yapıtlarında konum ve yer değiştlren kodın, yuceltilerek, aşağılanarak, cıkmaza sckulorak, saygıyla yoklaşılarak, nesneleştıriierek varhğmı sürdürur. Kcdın ruhunun Imş ve çıkışlan, calkantılao sana tın ve edebiyotın kullanabileceğl zengin bir madendir. Plastik sanatlarda olsun. edebiyatta olsun doıayiı ya da dolaysız yolcan kadın sanat üretiminin İcinde hep vordır. Romanın dramatlk yapısını hızlandırır. tab lolarda sergiienen çıplok bedenl büyük bir tatla Izlenlr, şlirlerde sevilerek ya da nefret edilerek ona seslenllir. Ancak yine de kadına saygınnı en cok gösterildiğl mürü'düğünü. aşcğılandığını sâylemek *yenl bir şey sâylemek» demek değildir. Ayrıca sanatcı da toplumdan bir adım ötede de o'sa kendislne sunulan toplumsal kavrarr.larm eşliğinde duşünecek ve calışacaktır. Ancak ylne de kadına saygının en cok gösterildiğl alan scnat ve erieblyat aîanıdır. Toplumda horlanan ka dın, sonatta Ideoüze edilir. Horlamantn getirdiği sağlıks.zlığın toplumsal kefaretlnl sanatçılar öduyormuşcasma... . leleri olan evlerindekl kltap lıklarına koymuş irillufak lı burjuva. parasını bastınp bilglyi temerküz etmlş, seçklnliğini garantiye almıştır!. Sorun, ansiklopedilere karşı olup olmama sorunu değildir. Bu tarz bir karşı çıkışa da elbette karşı çıkılır. Galiba sorun «ansiklopedi kullanma» tarTinda düğümlenmektedir. öntine ge len her «kuşe kâğith, sSmîz eiltli» tuglayla kendini otomatik pilota bağlama, bunun rahatlığıyla gönül germe sorunudur, tam burda başlamaktadır. Kltap kültürü evresini yaşayamadan televizyon ve ansiklopedi kültürü evreslne atlayan bir Türklye'nin gelecekteki düşünsel açılmunı tasarlamab pek de huzur ve rlcl degil... Komprime olan yüzeyselle yetinme duygusu bir kez oturdu mu bunun sonucu olan bir sığlık tehlikesi bile başlıbaşına yeterlidir. Ansiklopediler elbette gereklidir. yararlıdır da «komprime ve ortalama» özelliklerl de unutulmadan. Yanısıra, temel kaynaklara mutlaka yönelinmelidir. Üs telik bu adla ortalığı dolduran yayınlardan hangisinin ansiklopedi ciddiyetiyle hazırlandığı. blllmsel bir denetimi gerçekten gördüğü de mutlaka araştınlmahdır. Yoksa, kitle kültürü çağı aynı zamanda ansiklopedi kültürü çağıdır da denecekse bakm o zaman da söz bit mez: sorun farklı bir düzey de ama gene konuşulmalıdır. "La Bohem,,de ben de oynadım Bir dönemde bohem sanatcı düşünüriin ken di benzerleriyle «iletisim» kurduğu mekândı. Şimdi «topluluk» değil, «yalnızlaşma» aranıyor. Ahmet OKTAY ya da yakmlığm yeterince farkmda mıyız acaba? Apaçık çünkü: üzağın yakın olduğunu bilmiyoruz daha. Gruptan tek kişi, sözcüğün bütün anlamlannda uzagın uzağma gitti: Güngör Rona. otuzuna gelmeden. evlerinin bodrum katmda havagazı borusuna astı kendini. Onu son gördüğüm günü ansıyorum: Sırtında laclvert gemici ceketl. omuzunda torba. yakışıkli yüzünde de bıçakla çizilmiş izlenimi veren üç bes cizgl. Gemici olmuştu. Brerrmn'den geliyordu. hiç bir yerde «bir bok yoktu». Ankara'ya eidiD dönecekti tstiklal Caddesi'nde kucaklaşırken Attila îlhan'm • Sokaktaki Adam'mdaki Kamarot Hasan'la kucaklaşıyordum san ki. Gitti ve dönmedi. Ne çok severdi o romanı. Mavi dergisinde kaçış imgelerlyle örülü öykümsü bir metnlni yayınladiğımı ansıyorum. «Otuz» diyememis bir ömrün tek yapıtı. bir başyapıt. Burjuvanın sevmediği sa natçı değildir sadece. Kendinden olmayanı sevmez as lmda. Gelgelelim küçük burjuva ailelerden geliyorduk hepimiz. Güngör Rona'nın yazgısı (yazmadan edememek anlamında kullanıyorum sözcüğü elbet) değildi yazarlık. Ne var ki, bohemin aygıtı ve pratlğl içinde. belki de biraz yapay olarak «yabancılaştı». Sımfımn değil kuşkusuz. ama aile cevresinin kendisinden oimadıgını böylece anladı. Her ortakyaşarhk'm kendine özgü yıkimları oluyor ister istemez. Muhalff düsİprinl terkedip kurulu düzenle uyuşan arkadaslanmm içerden ölümlerini de gördüm ben. Asıl söylemek istediğim şu: Benim de oynadığım yıllarda. «La Bohem»în söylemi üretkPndi: kültürel bağlamda elbet. Söyie de denebilir saniyorum: Bir Iletişim b'fimiydl bohpm. Meyhanelerde kenHimizden olanı tanıyıp buluyor. bir topluluk olustunıyor. parayı da bileiyi de birbirimiz için kullanıyorduk. Kuşkusuz: bugünün bohemi «terfi» etti Murat Belge'nin belirttiği gibi. Ama burada asıl vurgulanması gereken şu bence: onu bir yaşamabiçimi olarak yürürlükten kaldıran da bu çünkü: Bohem bir iletişim değil artık. alabildiğine bireycileşti. Bunun anlamı apaçık: Burjuvanın değerleri kabul ediliyor: Pa ra. ün. çıkarını kollama. Sanatcı. sanatı metalaştıran dizgenin mantığını benimsiyor kısacası. pazar'm ögesi olduğunu kabullenii yor. Reel yaşamın olanaklarına ulaşmayı seçiyor.' Bohem de burjuvalar için üretiliyor artık. Burjuva ya şammın zorunlu ögesi bohem, bir aksesuvar. A nkara'da Missourl lokantasmın salaş ilk t «müstemilâtmda» ' «antre»mi yaptığımda, doğrusunu söylemek gerekirse: rolümün bunca uzun süreceğini. kendlme de gilse de çevreme bunca yıkım getireceğini bilmiyordum elbet. Daha önce. adı o sıralar henüz Yılmaz Arkon olan Yılmaz Gruda ile bir kaç kez açık havada «şarap» icmiştik ama. onları saymıyorum. Her ideolo,1i gibi «bohem ideolo.i?sf» de bir aypıt ve pratik gerek tîrir çünkü: Yazar / cizer'in mevhanesi ile tezgâh başıdır bunlar. O günlerden kalan sllik bir fotoğraf var elimde: Paralı günlerimizden biri besbelli: Lokantanm «iç» bölümündeyiz, masada meze tabakları görülüyor. gelgelelim daha «rakı» ya terfi edememişiz. Belki de henüz bâşlangıçta oldugumuzdan. Bakıyorum: Yılmaz Gruda. Tevfik Akdağ. Bekir Çiftçi. Cemal Süreya'nm Dük Dö Cebeci diye söz ettiği Ercüment Gençer, Gtingör Rona ve ben. Toplumla aramızdaki uzaklıgm Sanat şimdi pazara girdi: Sanatçı da, okur da, kitle iletisim araçlannca kusatıldı. Aslmda Türk boheminin bir tarihi var elbet, yazıli ması da gerekli. Çünkü «b« hem» ile «bohemcik» ayrı seyler herkesin bilebileceğl gibi. Cumhuriyet dönemin; de sürecin izlenmesi. ikti* darîa sanatçı arasmdaki o sonu grelmez şritgel'i ortaya kovabilir sanıyorum. Babı Ali ksldınmlarmda ömrünü ttiketen Mahmut Yesari'nin bohemi 11e Karniç'te «devlet ricali» cevresinde dolaşan Aka Gündüz'ün bohemi, ister kızalım ister kızmayalım, ayrı degerlerl temsil eder. Türkiye'de hâlâ çok Wsinin dpvletle Tifltiinlpsmeyl öngördüSü. onun desteğîni gereksindiSİ bir gercek. Telc parti ilp cok parti dönpminde de böyleydi bu. Devlet avgıtıyla bası hiç hoş olmayfin yazarları okur ko* laylıkla bulup çıkarabilir. Izleyici gözüyie paneller Ziya COŞKUN on zamanlarda düşünsanat alanmda ycğun bir hareketlük göz'em lenıyor. Buna kısoca genele acılma ;abası da diyebilinz. Son bir yıl icinde ceşıtli konuıardn panel, acıkoturum, konfer.ms gıbi bırcok etkinlik düzenıendi. Ancak bu et kınlıkierla söz'inü eîtığınıiz çaba ne denli gerçekieşıyor ya da gercekleşir sorusunun da tartışılması gerekli sunınz. Sözkonusu etkınlikler geniş bir izleyici kitlesi buluyor. Buradan yola cıkılarak omacın gercekleşmesi icin gecekii ön koşullar, bir ölçüde de clsa var denebilir. Fakat bu kitlenın de beklediğınl, aradığını bulup bıılamadığmı eormamız gerekli. Soruyu düzenleyicıler, konuşmacılar acısından sorarsak varolduğunu söylediğımız ön koşullar ne kadar değerlendirlliyor?.. Biz burada etkmüklerin konu, yaklaşım ve is!6vlorinı veri alarak sorularımızı tortışmaya çalışacağız. Konu: Bu noktada scylenecek fazla bir söz olduğunu san mı/oruz. Cünkü yakın döneme değin her konunun yüzeysel bir yaklaşımla «klişeleştirildiği»ni gördük. Bu nedenle hemen her konunun, her kavramın yeni baştan ele alınıp tartışılması bize zorunlu gelıyor. Belkı ön celik sırası tartışılabillr. Bura da da etkmliklerin tek bir ku rum, ya da ortak iletişimleri bulunan kurumlarca düzenlen1 mediği, düzenlenemediğ gerceği gellyor önümüze. Oolayısıyla tartışmaya bir verlsrden başlamak gerekli. Bu nok toda do ceşitli kurumlar eiienrın erdiği, güclerinin yetliğince kendi saptayacakları konu ları Izleyici önüne getirecektir. Buna da ancak saygı duyulur. Yaklaşım: Bizce sorunun odak noktası burada. Önce «dış» denebilecek birkac etke ni analım. Sözkonusu etkinlik lerin adeta değişmez «as elemanları» var. Onların yanında «kombinezonu» konuya göre değişen «yan elemanları» var. Bunu alay olsun diye söy lemiyoruz. ilişkl kurulan kişiler, bu tür olaylara ilgl duyanlar sınırlı olabilir. Daha önemllsi konuşabilecek insanlar sınıriıdır. Nesnel gercek bu izleyiciler ceşitli konulardak! panel. acık oturum v.b. toplan tılarda hemen hep aynı kişiler le karşılaşıyor. Bunun bir olumlu yanı da var izleylcilerle konuşmacılar tanış oluyorlar. Buradan hemen bir başka noktaya gell yoruz.. Zate.n tanışmıştır Iz M'ihaVjf kwnligin en «tî pik» örneŞi sair, reklam sirketlerinin metin i"»7!?rt oldu. Meraklısı gözlemleyebllir:1 OŞcıl bohemin sürdürüldüğtt «mekân»lards hic siir okundiıgu var mı? Cebinden son övküsünü çekip çıkaran birine raslıyor musunuz? 1955(55 arası. şarapçı Panayot'tan Kumkapıli Kör A^on'a. Lefter'den Hıristaki've. tüm meyhaneler birer fornm'du. Pratik icinde yasanıl?n değerler dıştalanmıs deeerlerdi. Masalann Ilgililerce yakm «gözetimde» tutulması da kanıtlarm dan biriydi bunun. Gerçl. bohem. daha önceki sanat^ çıların yaşadığı bir durura olarak zornnlulnk blçiminde algılanmıstı elbet. sankl yazar olmanın. ressam ol1 rrıanm perek^HPivdi. Biska türift Köylendikte: Bohem verilivdi. Hem yazm ideolojisinde. hem avgıtmda ve pratî^inde. Ustanızı ya da hpnzerinİ7İ bu'abileceğiniz tek yer vardı: Meyhane. Ama arkaplanı da görebil* S leyicilerle konuşmacılar. Yazı larından, calışmalarından, yapıtiarından tanıdığımız insan larla karşı karşıyayız. Dolayısıyla konuşmacının adı. izleyiciyi cağırıyor bir anlamda. Konuşmacıların gündemdeki konuya ya da ceşitli konulara yaklaşımını, dünya görüşünü biliyoruz. Bu anlamda «birşeyler» bekleyerek gidıyoruz oraya. Ne var ki, sözkonusu etkin llkler icinde görünmez bir güc olayı, yaklaşımları «dışardan» belirliyor. Bir bakıyorsunuz ne gündemdeki konu var ortada. ne de konuşmacılorın yak diğini söylemesl sağlanarak daha uyarlı sonuc'ara varılacak paneller, önceden konuşularak, düzenlenebilir. Ama cıenellıkle yapılan, kamuoyunun ilgısini cekecek bir konu ve «müşteri cekecek» konuşmacıları bulmakla sınırlı kalıyor. Bundan sonra, panelin kendlsinde, cok zaman pa nelin adıyla da ilgisi kalmayacak şekilde, her konuşmacı kendi bağımsız monoloğunu sunuyor İşlev: Yaklaşımı eleştirirken yer yer işln bu yanına da değindik. Genelde de olduğu nu sandığımız bir amactan denemez. Kişlsel yaklaşımla rınızı oa getirirsıniz. Ancck, kişlsellikle öznelliği karıştırmamak gerekir. Cünkü gündeme getirilen konunun bcyut ları, iceriğı kişisel görüş^erın yanında ana hatlarıyla belli dir. izleyicıye şu konuyu tartı şacağız deyıp de, bunu özel bir noktaya indirgediğintzde en hafif deyimiyle ortada bir saygısızlık vardır, Izleyiciyi hı ce sayma vardır. Gecmiste bürokrasinin cevresine sıçman bir bohem biçimi bufiTİn sermavenin çevresine yerlesiyor. PANELLER BÜGÜNÜN ORTAMINDA GERÇEK BİR İHTİYACA CEVAP VEREBİLİRDİ; REKLAMDAN COK BİLGİ ALIŞVERİŞİNİ ÇÖZETEN BİR BİÇİMDE DÜZENLENDİĞİ ZAMAN. laşımlan (Pardon, yaklaşımları var da yukarıda andığımız gibi, dışarıdan belirlenmış bir yaklaşım; olması gereken ve beklenen yok..) Bir paneli duzenleyenlerin, panel sonunda yararlı bir nok taya varılmasını sağlamak ıcin daha ciddî calışmaları ge rekiyor artık. Düzenleyiclnin işi. yalnızca «Izln almak», «sa lon bulmak», «olayı duyurmak» gibi teknik gereklerle sınırlı kalmamalı. Panelde ko nuşulacaklar konusunda daha etkin davranabilmeli. Bu, konuşmacıların söz hakkına müdahale etmek anlamına gel mez. Herkesln söylemek iste söz ettik. Ne var ki. gördüğü müz kadarıyla eğer önceük le bazıları bilincli yapılmıyorsa reklam işlevi görüyor, düzenlenen etkinlikler. Düşünsel acıdan işlevinl gözönü ne alırsak, ya olumsuz bir ış levden ya da işlevsizlikten söz etmemlz gerekecek. Olum suz bir İşlev, cünkü bu tip etkinllklerin temel amacı bilgilendirmektir. Ancak bunun yanında tartışma boyutu da vardır olayın. Bu yan boyut genellikle savsaklanıyor. Sav saklanan bir başka öge de asgarl saygı kurollan. Konuyu şu ya da bu olarak belir leyeblllrsiniz. Buna bir şey mek gerekiyor: Türkiye'de bohemin yükselişl, sanayileşme / kentleşme olgusuna; bitişiktir. Bu yüzden. özellikle 1950 1965 arasmda Düzenlenen etkinlikler cok Türk bohemi. yarı billnçll zaman Işlevsiz kalmaktadır. olarak kültürün. Nermi UyToplumsal hayatın yeniden rur'un deyişiyle söylersera düzenlenme evresinde bir ge tasralaşmasına karşı direnCiş dönemi yaşıyoruz. Bu ol mi?tir. Bir refleks sanki. gu elbette düşün ve sanat ala Beklenen oldu: Sanat pa> nını da kapsıyor. Dönemirt ge zara girdl. sanatçı da okuf nel nitsliği toplumsal etkinlik da iletisim araclanyla çevlerin hemen tümünde katılı rildi. Ayrıca çözümlenmesi min ya bütünüyle yoksnndığı, gereken bir süreç ama yina ya da hice indirgendiğinl gos de değinelim: toplumun siteriyor. Böyle bir ortamda söz yasallaşması yazmsal / sakonusu etkinliklerin önemi bir natsal muhalefettn içeriğl kat daha artıyor. Bu etkinlik konusunda kimi sorunlar lere izleyicilerin de katılımıyla yarattı ve söz. istesin istegercekleşecek belli bir tartış mesin. pazarm yasalarına ma ortamının yaralılması. dü ?öre örgiitlenmeye basladı. şünürlerin izleyicilerle d'ya Muhalif kimliğin en tipik log kurabilmeleri gibi aniam örneSi sair. kaçmılmaz bilar tia yüklüyoruz. Genele a cimde reklâm sirketlerinin cılma denen olay budur. Oy metin yazarı oldu. Ya da sa yukarıda andığımız örnek devlet kesiminde yükseldi.lerde olay bir monolog bici Ttiketim toplumunun değer minde yaşanıyor. leri, yaşama egemendi arBu durum, kısa dönem İcin tık. Bodrum dahil yeni «me kımilerine bazt kücük kazanc kân»larda bir kaçış bile alar sağiıyor olobilir. Fakat ya rıyamıyor sanatçı. şadığımız dönemin niteliğı Muhalefet değil «muvagözönüne alındığında, düşün fakat» üreten bu reelboalanını başka etkilere acık hem'den kaçmak zorunda bırakma sonucunu da getlrmek sanatçı. Defterinin dürültedir varolan ışlevsizlik. Bu mesini istemiyorsa elbet. da hemen herkesin ortak kay Papirüs'ten Cumhuriyet Lo gusu olmak durumundadır sa kantası'na dönmenin tam nınz. "'irasıdır. KAJ2DES. KOKJGPEKİJZ GİDl>OB? / MÛSIL KEKIDINIZE TUTTUĞUMU DIŞLİ TICNAKLI BİR \