Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 MART 1982 KÜLTÜR YAŞAM ıgel Kennedy ger.cecık bir Ingılız kemancısı. Program de:gısme bakarsanız 26 yaşinda, yuzune, boyuna posuna bakarsanız Olıver Twıst! Mu zık oğıenımıne Ingıltere'de baş lamıtj. kemanı Juıllıard'da oğ ıenmış Avnca cazla da ılışkibi var senı, sanatçının Stephane Grapellı ılr> ge^ıtlı oaska caz topluluklarıyla yalmış Keıı nedv'yı 24 şubat çaışamba ge cesı Judıth Ulug ıle, geçen hafta sonu Cıımhurbaşkannğı Sesnfon; orkpstrasıvla dınledık. Resıtal programında Mozart'ın do maıor (KV 2%). Bach'ın yalmz keman ıçın sol mınor ve Brahms'ın sol maıor sonatları yeraltnıştı B Kennedy orkestrayla da Beethoven'ın kemen konçertosuuu çaldı. Hemen soylıyeyım, her ıkı konserden de son derece iyı ızlenımlerle ayrıldım. Nıgel Kennedy gerçekten ıyı bır kemancı; temız, dengelı, yaşından umulmayacak kadar olgun çalıyor, abartmasız, soylu ve (asıl önemlısı) kışılıkli yorumlar çıkanyor. özellıkle cumartesi günu, kolay kolay unutamıyacağımız bır Beethoven dm ledık. Konçertonun ıkmcı boiumü buturı muzıkseverlerın soluğunu kesecek kadar atmosferlıydı. Solıst, Beethoven'den sonra dınleyıcılerın alkışı uzerine cuma gecesı ve cumartesı gunü ıkışer bıs parçası çaldı. «Kapris» dedığı dort yapıt da kendi bestesıydı ve Grapelh'yı akla getıren caz emprovızasyonları havasındaydı. Konser salonunda ve bır senlomk kon scrde ılk deta karşılaşılan boyle bır olay, dınleyıcılenn bu yuk sempatısını kazandı. Cumhuriyet 5 M faruk güvcnç haftanın icinden Prof. Oriıan Şahinler törende konuşuyor. «• (Fotoğraf: Kemal KUÇUK) OsmoBi Harocii Qdü"eri dağıtıldı Sanat Scrvlsi Istanbul Devlet Güzel Sa natlar Akademısı'nin «Sanatsız kalan bir millotin hayat damarlarından biri kopnıuştıır» ozdevışım sımgeleyen yapıtlar arasmda, ıki dalda olmak tızere açtığı Osman Hamdı ödül leri dağıtıldı. öğrencı ödüllerl yanşmasında dokuz öğ rencının 11 resimle katıldığı boyaresimde Ertan Ergönül, Osman Yazıcı, Tekın Fırat, Sema Bırıcık; yedi öğrencinin 10 form ve 2 pano ile yer aldığı seramikte ıse Selçuk Haktanır ve Selaml Torun bırıncılıklerı paylaştılar, heykel de katılım olmadı. Tüm sanatçılara açık olan bölümde Ise bir kışı iki yapıtıyla başvurdu, ancak jün yapıtların yanşma koşullanna uymadığı, Ataturk'ün ozdeyışinın bulunmadığı gerekçesıyle ödul verılemeyeceğı sonueuna vardı. TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu daha önce Aya Tulga Çetız ıle Walter Strauss eşlık edıyordu. Ankara Radyosu Çoksesli Korosunun Türkıye standardlannın çok üstunde bır profesyonel düzeye ulaşmış oldugunu görmek msana gerçekten mutluluk verıyor. Tertemız bir entonasyonu, son derece homogen bır tınısı, gayet zengın bır nüans paletı var topluluğun. Duzeylerını yakından bıldığım, bır surpnzle karşılaşmadığım halde yıne de çarpıldım perşembe gecesı Tabıı bu sonuçta en buyuk pay Walter Strauss'a duşuyor. Strauss'un madrıgal anlayışıyla yorumladığı hdlk turkulerı de somut bır huvıyet, alışık olmadığım harıkulade bır perspektıf kazanmıştı. Bu arada koroda sayı bakımından bazı dengesızlıkler olduŞunu farkettım: 8 soprano, 8 tenor, 8 basa karşı 5 alto vardı. Sanat kurumlarmda yapı'an yenı maaş dU7enlemelennden sonra, eğer TRT Genel Mudarluğu aoele onlenı almaz da ücretlerde diğer kurumlara paralel bır artış sağlamazsa eldekı kadroyu da vaşatmak kolay olmayacaktır. TBT korosunun uzerme tıtremelıyız; bu topluluk bır defa dağılırsa, Turkıye'dekı ender evrensel guzellıklerden bırı yok olursa bu gunahın vebalı altmdan kımse kalkamaz. Sırası gelmışken boy le bır koronun (benım gıbi bazı kışilerin muhalefetine rağmen) kurulmasma önayak olan lan burada <=ükranla anmak ısterım. Son olarak perşembe gecesi Brahms'm valslerırun hiç de ıyı seslendınlmedığıni belırte yım; Strauss ıkıncı bır pıya nıst bulmalıydı ve koronun ba şından aynlmamalıydı. ••• eçen haftanuı sonunda Cumhurbaşkanlığı Senforu Orkestrasını Yusuf Güler Aksoz yonettı. Aksoz, yıllarca bu orfkestrada kemancı ve Konzertmeıster olarak çalışmıştır. 1975 vılmda Istanbul'a verleşen dostumuz, orada şeflığe de başladı. Şeflık hem çok zor, hem çok kolav bır ıştır Bır yandan hakkmı vermek guçtür bu mesleğin; belli yetenekler, ozel teknık ve deneyım ıster. öte yandan sız vursanız da vurmasanız da orkestralar Iş Bankası'nm 1982 Büyük Odüllerine adaylık koşulları acıklandı ÎSTANBUT,, (UBA) Türkiye Iş Bankası'nm «1882 Buyiık Oıiülleri»ne adayhk koşullan acıklandı Bujuk oduller ıçın gondenlecek yapıtların 198082 yıllarında yayınlanmış, yapılmış, topluma sunulmuş olması gerekiyor. Başvuru suresı 1 mart1 kasım 1982 olarak behrlenen buyuk odullerın sonuçları 27 aralık 1982'de açıklanacak. SEÇICI KURULLAR Buyuk Odullerın Seçıcı Kunılları eleştıri denemede. Oktay Akbal, Melıh Cevdet Anday, Tarık Fuğra, Prof. Dr. Macıt Gokberk, Metin Konca, Hasan Pulur ve Prof. Dr. Berke Vardar; Seramikte: Vecdi Aksoy, Prof. Dr. Adnan Çoker, Prof. Şadı Dıren, Gungor Guner, Melıke Kurtıç, Prof. Dr. Gbnül Öney ve Sezer Tansuğ; Tarihtc de Prof Dr. Munır Aktepe, Prof. Dr. Bekır Sıtkı Baykal, Ibrahım Cuceoglu, Prof. Dr. Suna Kılı, Korgeneral Saf ter Necıoğlu, Prof. Dr. Eahattın ögel ve B»of. Dr ŞerafetŞ tın Turah'dan oluşuyor tın Turah'dan oluşuyor. ""'* | ı, ••• nkara Radyosu Çoksesli Korosu 25 şubat perşembe gunu Radyoevımn buyuk studyosunda bır konser verdı. Programda Gastoldı, Dowland, Scheın ve Orlando dı Lasso' nun madngallen, Arseven, Tanç ve Erkm'ın çokseslendırdığı halk turkulerı ıle Brahms' m Op. 52 «A>k Şarkıları» yer almıştı. Koroyu her zamankı şeflerı Walter Strauss yonptıvordu, Brahms'ın valslermde topluluğa dört el pıyanoyla A G Başkemancı Oktay Dalaysel'ln, obuacı Çetın Yalçm'ın, klart netçı Bulent Cıvelek'ın harıktv lade sololarıyla, tertemız çalan kornolarla, trombon va tompetlerle, fîutlerle, bu heyecan gırdabmda seslermı duyurabıimek :çm canını dışıne takmış bır avuç yaylıçalgı ılo bambaşka bır bovut kazanmıştl senfonı Bu aıada cumartesi gunu Corellının bıs olarak çalınan Badınerıp'sınde bırınci kemanların (yedı kışıydıler) dmleyıcılerden tam not aldığını da belırteyım. Oıkestralar, kırkından sonra elıue bag>it alan çalgıcılardan pek korkar. Oysa Yusuf Gulor Aksoz bıze umut va mutıuluk verdı BIR ELEŞTIRİ Geçerüerde Devlet Senfonl Orkestraıarının Ankara ve Istanbul konserlermde yapılan kayıtlann radjonun uçüncü programından ıkıuç hafta gecıkmeyle ve guncellığı kaybolduktan sonra yayınlandığından jakınmış, yazımı, «TRT iyi ki Irini'de verdiği konserde . halıli satmıyor» dıye noktalamıştım. Bugun aynı programbellı bır duzeyde çaldığı, bır la ılgılı bır başka eleştırıde başka deyışle bagetın sesı çıkbulunacağım. Bu programı hamadığı ıçın kolaydır da bu meslek ve dünyanın her yerın zırlayanlar, yıllardan berj ayde orkestra çalarken karşısın nı klı&eye gore metın yazmaktadırlar; bu klışe tek cümleyla da «piayback» yapan şarlatanozetlenebılır: program dergılar cınt atar, borusunu ottusmdekı butün bılsılerı oldugu rur. Eğer şefm ne mal oldugunu anlıyan seksen çalgıcı var gıbı dınleyıcıye aktarmak ve sa karşısında, ne mal oldu yapılan kayıtlan yayınlarnak. gunu anlamıyan bmbeşyıiz dın Bu yuzden bır ayda üçdort leyıcı vardır arkasmda Dog defa Hıkmet Şımşek'ın, Gurer sanatçılarırusunu soylemek gerekırse Yu Aykal'ın ve dığer bıyografılerıni mızın ayrmtıh suf Güler Aksoz'ıın hangı sı dınlıyoruz. Bu sanatçılaıın nıfa gırdığını pek mprak edı programda yeralan ozyaşamlayordum. Kendısıyle bır haita rı tek bır kelımesı değışmeden prova yaptıktan, ıkı konserde bozuk plak gıbı yınelenıp duçaldıktan sonra anladım kı enruyor. Turk dınleyıcısının tadışelerın yersızmış Aksoz nımadığı kışıler ıçın bıografılc hem ıyı çalıştırıyor, hem kon bılgı vcrılmelıdır ama bukaserde ıyi yonetıyor, orkestrayı dar bılınen sanatçılarda ayru kolayca avucunun ıçme alıyor laflan gunaşın tekrarlamalc ve müzıkal yorumlar çıkanyor. gerekmez. Konser açıklamalan Beethoven'in keman konçerto nı kıtabılıkten kurtarmak, dasundakı eşlığı (belki kemancı ha ılgı çekıci, daha guncel, oluşunun da sagladığı avantajdaha canlı bır hale getırmelc la) manılmayacak kadar başa bıraz esınle, bıraz ozenle, birılıydı. Brahms'ın bırınci sen raz gayretle guç bırşey degılfonısı ise (özellıkle cumartesı dır. Ama dostlarımıza metin gunü) çarpıcı, hevecan vericı yazmayı otomatığe bağlamak, bır yoruma kavuştu. Onunla klışelerm rahatmdan yararlanmak daha kolay geliyor olçalarken orkestradaki coşku gerçekten gbrülmeye değerdı. malı. Iki yüdır Istanbul Devlet Opera ve Balesı'nde konuk bale oğretmenı olarak bulunan Irına Hudova ulkesı Fınlandıya'ya donuyor. Istanbul Devlet Ope1a ve Balesı sanatçılan Irına Hudova'yı ugurlamak ıçın kendı aralarında duzenledıklen torenle oğretmenlerını uğurladılar. Turkıye'nın ıkıncı vatanı oldugunu söyleyen Hudova kendısıne ne zaman gerek duyulsa yıne gelecegını behrterek, «Istanbul'da ve Ankara'da da bulundugum zamanJarda çok tnutlu oldum. Sanınm kalbımı burada kaybettım ben Ve bır gun onu bulmak içm geri doneceğım» dedı Turkıve'de kaldığı süre içınde oğrencılerınden çok memnun oldugunu söyleyen Hudova, Fmlandıya Ulusal Ope ra ve Bale Tıyatrosu'nda bale eğıtımı gördukten sonra ayni tıyatroda sohst dansçı olarak çalıştı. 4 yıl Lenıngrad'da ve Bolşoy Balesı'nde eğıtım gören scnatçı Stockholm Krahyet Balesi oğretmenlığı yaptı. Hudova daha once de 1969 ve 1970 yillarında Istanbul ve Ankara Devlet Balelerı'nde bale oğretmenlığınde bulunmuştu. UGURLANDI Rostropovich: Babamın yanlısımı bağıslamaması en büyük sansımdı Sannt Servis1 Bir vlyolonsalde doğduğu soylenır, cunku Mstısiav Kostropovıch'le en az onun kadar uniu şarkıcı Gaiına Vıchnvkaıa rıın kızıdır. Bugun ?4 yaşınuo olan Olga Rostropovıtch bobası kadar başarriı kabul edılen bir vıyolonselıst «Oncelerı pıyanoyla başladım» dıye anlatıyor. «13 yaşında babamı taklit etmek için muzık aletımı değiştırmek istedim. Babam cesaretiml kırmak icln elınden geıenf yoptı. Ona gore vıyolonsel kadınların çalacoğı bir âlet degildı.» Olga ve kızkardeşl Elena (pl yanıst) cok sıkı bir blclmde eğltilmışler. «Hicbir zaman saat 22'den daha geç bir saate kadar dışarıda kalmamız olanaksızdı. Elinde saatl, kopının onunde beklardl bizi. 17 voşmda aynidıcjı Sovyetler Bırllğrnde Ilk aşkını 15 yaşında tanır Olga Babası «Halk duşmanı» ilân edıldığlnde sevgılısl terkeder onu. Zaman gecer. Mstıslav hlç bel II etmez ama gurur duyar kızındon. Başkalarında hoşgordüğü hataları kizında asla bağışlamaz. «Belkl de böyle dav ranmakta haklıydı,» dlyor Olga, «Çunkü halk benden olağanüstü birşeyler bekllyordu.» akslm meydanından Cumhuriyet Caddesı boyunca Harbıye'ye inerken, «alafranga» isımler taşıyan sayısız lokanta yo lunuzu keser. Meşrutıyette, Cumhurıyet'ın ilk yillarında tüm Istanbul'u kaplayan oztürkçe akımı. aılımıze ve benhğimıze donme çabalanyla bırlıkte sayıları ıyıce azalan bu* yabancı isimler, son yıllardakı gosterişçi yaşarnımızm, temel sorunlarımızı parlak cılalarla ortme çabamızın da btr sonucu olsa gerek, ye,nıden artmıştır. Cafe Boulevard, Pandorosa, Aspen, Le Man gal, DivanFub, Ristorante ttaliano, SwissPub, PlzzaPino. v s İstanbul'un seçkin smıflarmın yaşamını sımgeleyen bır bul var boyunca birbırıni izler... T Nefis omletleri ve özel et yemekleriyle "SwissPub,, ÖNCE PÎYANO 24 yaşındaki Olga Rostropo\ich: «Hiç bir zaman saat 22'den daha geç saate kadar kalamazdık.»... SSCB'den aynldığında en bu yük arzusunun ne olduğu sorulunca, gulerek şoyle yanıtlıyor Olga: «Tum yaşamım boyunca çirkin olduğumu sanıyordum. Çünkü çok şlşmandım. Incecık biri olan kızkordeşımi kıskanıyordum. New York'ta bir klınığe yatıp onyedl kllo verdim. Artık ben de kardeşlm gibi |ean gıyebiliyorum.» Cagdashğm, güncelliğin belgelenmesi . Gültekin ELİBAL j STANBUL, Parmakkapı IşSanat Galerisı'nde gerçekleştırdığı onüçuncu ssrgısıyle ı Kutluğ surekh gelışmerun içınde bulundugunu vurguluyor. Bu sergısinde yımudört yar pıt, 6zenü bir düzenlemeyle, sanatçuıın dısıplınani de gostermekte... Gena ayru gaierıde, 1980 yılında açtığı sergiyi anımsıyor, duşunuyor ve de oradan bu sergısıne gelmekte olanlann bır hesaplaşmasının yapıldıgını, bu başarıiagelenın ıse ıçtenlıkıe yuklü gorulduğunü notlamanuz gereğıne inanıyorum. Cunku Nuzhet Kutluğ lşmın çok erken yülarından bu yana, içten ve inanarak çalışan bır kımlık. Araştırmadan, gozlemden yanadır. Sbz yerındeyse, doğa'dan yola çıkar! Notlarını alır, teknık gereksınmenm, tüm yaşaıru, bırıkımlerı ıçmde ve ıçerığınde tutan zor ve yorucu yolunu basamaklar, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan. Nıce yılları fıgüratıf soj"ut bir venlış anlatıda geçtı Nuzhet Kutluğ'un. Leke, denge^ renkçılık, lırızm şursellık ve bunların süreklı yenıhgı yurudu Değındığımız, 1980 yılı sergısinde ibe, kendı deyı&ıyle fıguratıt ve objektıvıst bır yolda bulundu. Ne var kı, fıguratıf ve nesnelcı göstergesmde de konu, kendısl ıçın ıkmcı planda kaıageidı Bu gerçekçilık ve fıguratıt gostergenın, çokluk konu Ile kanştırıl dığuu, bırlıkte gönildUğünü, savuıunamış, sürekli karşısma çıkrruş bir sanatçı olarak Nüzhet Kutluğ, vurgulandığı gıbı, arayan, daha yerınde deyısle aramaktan ote, bulan kımlıgınde değışerek geüşmenın hesabinı verenlerden yanadır. Sergısındeki bir oncekı donemi, bızlerle bırlıkteük kurmaya çağıran uç yapıtı bıle, yenılığı ıçeren son ışlerı ondokuz yapıta kolaylıkla baglanabılecek gucü taşıyorlar. Yanısıra, ıki dığer yapıt Ataturk, Devrımler ve o olguyu, kendı ıçerığmden ışıklı ışıklı duzenlemelerıne ulaştırıyor .. Çıplak gozun j anılsamasma Nuzhet Kutluğ, gerçek resım tadını bu kez de getınrken, anımsanan bır oncem sergısırun ıpuçlaıını yaygınlığında tutuyor, buna ozen gosterdığı bellı oluyor. Bır grafık damar, sevencılığının tutkusudur, derulebılır... Yatay olsun, dıkey bulunsun, şeritler, çızgısel tavrı ilk plandan ıkıncı plana, ıkıncı plandan bırmcı plana çıkarırken, ana kaygunun nıtelikli çabası yaratmanın dıkenlı yoHanndan yenı yuklenmelerı, tazelık ıçın ustleruyorlar, yenı bıçımler adına... Kesmkes, Kutluğ zoru, yorulma, dıdınmenın bır doğasını, paftasını çıkarmak ıstemektedır. Somut, soyut ayırımı gozetnviyen Kutluğ' un «Baltalanmış /Vi.'.ıç», «Kırnıuı dolanmış ıhtı>ar kok» japıtlaıı, çagciaşlıgın, guncellığın belgelerunesı olarak aa ajrıca oneınJı jaratı lar lıstesme katılıynıiar Oyle kı, gunumuz bır «uzay» olgusunu tumuyle yaşarken, t°k ozeniı lşçılığı ıçınden, bırden yeni bir solukla, Kutluğ «şehrayın» ömeğı, yenı bıçımlenyls doyurup duruyor bereketınde... Bu «alafranga» isimli yerlerden bıldıklerım arasında SwissPub'a ozel bır sevgım vardır. Çünkü bur da aşırı olmayan fıyatlara çok ıyi bır yemek yenır, herşeyın tadı yerliyerindedır, bır süre damagınızdan çıkmaz. Üstelık benım kişısel olarak zevkıme uygun bır taddır bu . SwissPub'da bir öğle yemeğınde şansınız varsa hemen yer bulur, yoksa dışarda (ısterseniz bir «aperatif» almak üzere Amerıkan Bar'da) bir süre beklersıniz. Çevredekl işyerlermden insanlar vardır burda, çoğu erkek: ka dınlar da ışkadını havasmdadır, cıddıyetle tartışırlar Listede «ordövr» bolümunü geçersinız (ama ister&enız geçmeym: karides kokteyl, karıdes ızgara, mersın füme, peynır çeşitleri, v.s. vardır burda), omıetlere gelirsınız. Ha, işte burda durun.. Çünkü omlet, SwissPub'ın ozellıklerınden birldır. Burda benim gozdem tavuk ciğerli omlettir. Ne yazık ki her zaman bulunmaz. Çünkü «tavuk ciğeri gelir, en çok 3 gun durur, fazla bekletilmez». O yoksa, omlet swıss, peynirll, mantarh, îspanyol omletlerden bırmt seçın. Bu kez îspanyol omleti çekmiştir benı: Üstü bol soğanla kavrulmuş ıspa *T> «a«.^ Swiss Pub'dan bir yemek :SwissSpecial Erışte haslamr. uzerme daha once ızgarada tazla olmamah uzere pışııılmış 4 kuçuk parça bonfıle konur. Ustune, diğer sutunda tarıhnı verdıgımız kemık sosu ince kıyümış jambon ve mantar, en ustune de rendelenmış kaşer serpilır, bırkaç dakika hızgın fırında 'gratine' oluncaya dek bırakılır. gin değll burda.. «Coupe Swiss», dondurmalı meyve salatası. Peşmelba, çıkolatalı parfe. krem karamel ve meyve salatasından oluşan bir tatlı lıstesı var. Aperitifler 200 350 arası. küçük şaraplar 300, bü ytikler 400 lira cıvarında.. Bıraya 90, meşrubatlara 70 lıra ödeniyor.. Omletleri ve et yemeklenyle gerçekten dıkkate değer olan müessesede ortaklardan şef barmen Osman Aslantaş'la konuşuyorum. 6. yılını dolduruyormuş SwissPub.. Başarısının nedeninin, başaşçı Hasan Yavuz'un da ortaklardan olmasma ve sürekli mutfakta bulunmasına bağlıyor Osman Bey Her gün bır hazır yemekleri varmış: Örneğln perşembeleri mantı, pazartesıleri dana fırın gibi.. Ama asıl komür ızgaralarının, omletlerının ve soslu yemeklerının ılgi çektiğini soylüyor. Tüm soslu yemeklerinde «kemik sosu» kullanıyorlar: Renksız sebzeler (soğan, kereviz, maydanoz, havuç, sarmısak) kemıkle bırlıkte yağda kavruluyor, sonra tencere de kaynatılıyor, suyu süzülüyor. Lokantaya özgü bır sosmuş bu, çok süksesi olan.. öğlenleri işadam larrnın, akşamları civardaki sinemalara, tiyatrola ra giden ailelerin geldiğini söylüyor SwissPub'a.. Çay saatlerinde ise hafta sonlan diskotek gençliği gelirmış. «Swiss Pub» adını tasıyan bır yerde nlye tipik îsviçre yemeği olan «fondu» yapmadıklarmı soruyorum. Daha önce Sıraselviler'deki Steak House'de denemiş bunu, ama burda «havalandırma elvenniyor»muş. Fondu yapılacak yerde çok lyl bir baca sistemi olması gerek tığini, bunun için Türkiye'de bunu yapmaıun zorluğunu belirtıyor. Ashnda bar şefl olan Osman beye, barla ilgili «spesiyalite»leri olup olmadığım so ruyorum: «Onu izin verin de meraklıları gelip kendileri denesinler» diye yanıt veriyor... Adres: Elmadag Caddesi 14/1, Taksim. Tel: 48 80 49 / 47 30 35. nak, domates ve biberli bır püreyle donatılmış tam bır nefasettlr bu.. Omletler doyurucu bır porsiyon da gelır, flyatları ise 160 hradır, tavuk cığerlisi dahıl... Bir omletle de nerdeyse doyulur ya, isterseniz etlere de geçelim. Kuruluşun «iftihar ettiği» bır bolüm, gerçek komurde ya pılan ı?garalardır: Bonfıle, maıtre d'hotel, entre cote, Tbona steak, dana pırzola, dana şiş, dana tranş, piliç şiş, hep komür ızgarasıdır. «Şefin Tavsiyeleri» ise tava yemeklerıni ıçerir: Eskalop viyenuaz, bof strogonoff, swıss special, dana «emince», bıberll steak, ram steak, dana pırzola gratlne, v.s. gıbi çoğu alafranga isımh yemekler vardır burda, lokantanın «ismiyle musemma».. Fı yatları 275'le 500 arası de gişen. Ben bir «swissspecial» söylüyorum: Erişteye dolanmış özel soslu bir bonfile bu. tstanbul'da son aylarda yediğim en lezzetli yemeklerden biri.. Bir omlet, bir «swissspecial», bır domates suyundan oluşan, tatlıya gerek bırakmıyacak denll doyurucu bir yemeğe 560 liralık bir hesap geliyor. Tathlar zaten pek zen KÖPEĞİNE İNAT ALD1M..