23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
r | Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 31 EKİM 1982 Ekonomidekl genel tanıma göre kalkınmış ülkeler, kişl başına düşen ulusal net gelirin yüksek olduğu ülkelerdlr. ö r neğin ABD, Japonya, Fransa, tnglltere, Almanya gibl... Ancak günümüzde bu kavramdan hareket edilince yanıltıcı sonuçlara varmak mümkün. özellikle petrol gelirlerinin çok yüksek olduğu bazı Arap ülkelerinde kişi başma düşen gelir gelişmiş ülkeler düzeyindedir. (örneğin Kuveyt'te kişi başına düşen gelir ABD'den daha fazladır.) Bu nedenle, kalkmmış ülkeleri ayırmada ekonomistlerce ulusal gelir dağılımı dışmda başka ölçütlere de başvurulmakta ve böylece daha sağlıklı ve kesin ayırımlara gidilmektedir. Söz gelimi, kişi başma tüketilen demirçelik, kâğıt, temel gıdalar gibi... Ancak bu yazımızda gelişmiş ülkelerin (kl genellikle sanayileşmig ülkelerle eş anlamlı olarak kullanılmaktadır) iki büyük ortak özelliğinden söz edeceğiz. llki silah üretimi ve silahlanma, iklnclsi lse evlerde beslenen hayvanlar lçin yapılan ve olağanüstü boyutlara varan harcamalardır. Gelîşmişlerîn Sorumsuzluğu Kemal KILIÇDAROĞLU Maliye Bakanlığı Müşavir Hesap Uzmanı ülkelerce yapıldığı gerçeğl ortaya çıkar. Nitekim, 1976 ve 1977'de Amerika, Sovyet Rusya, Pransa, tngiltere, Federal Almanya, Italya ve öbür yedi Batılı ülkenin silah üretim harcamaları 95,5 milyar dolar, aynı dönemde bütün dünyadaki silah üretim harcamalan ise 105 milyar dolardır. Görülüyor ki on kadar sanayileşmiş ülke dünyada silah üretimini tekelinde tutmaktadır. Dolayısıyla bu ülkelerde silah sanayil en büyük sektör görünümündedlr. örneğin ABD'de 1980 yıünda 1100'ü aşkın girket silah sanayiini oluşturmaktadır. (Bunlann başında Lookheed, Mc Donnell Douglas, General Dynamics ve Northrop şlrketleri gelmektedir.) Silah üretim sanaylinde çalışan kişl sayısı lse 700 binl aşkındır. Uzmanlar blr yılda bu şirketlerce tiretilen silahlarm yaklaşık 46 milyar dolar değerinde olduğunu belirtiyorlar. Bu rakamlar, savaşsız ve barış lçlnde yaşayan bir dünyanın kimlerl ne ölçüde rahatsız edeceğini ortaya koyuyordur kanısmdayız. Kaldı ki, silah üretiminde başı çeken ülkeler bunu önemli bir gelir kaynağı haline getirmlşlerdir. Günümüzde dünya toplam silah dışsatımının yüzde 47'sl ABD, yüzde. 27'si Sovyet Rusya, yüzde ll'i ise Fransa'nın elir dedir. Fransa 1972 yıhnda ürettlgi süahlann yüzde 24'ünü satarken, bu oran 1978'de yüzde 41*e çıkmıştır. Aynı yıl, dış satımı yapılan silahların değerl ise 17.2 milyar franktır. Kuşkusuz en büyük silah alıcılan petrol üreten Ortadoğu ülkeleridir. Üçüncü dünya ülkelerinin toplam silah alımlannm yüzde 47'si Ortadoğu ülkelerlnce yapılmaktadır. Bu ülkelerde yıllık silah harcamaları kişi başına 250 dolar clvanndadır. «Silah . barı» olarak nitelendirilen Ortadoğu, silah üretldlerlnln en büyük ve vazgeçilmez pazarı durumundadır. Sanayileşmiş ülkeler (özellikle ABD, SSCB, Federal Almanya, Fransa, tngiltere ve Japonya) bir yandan her yıl artan oranda silah üretlrlerken öte yandan askeri araştırmalara büyük paralar ayırmaktadırle 1981 yılında askeri amaçlarla yapılan araştırmalar içln 35 milyar dolar harcanmıştır. Bu rakamuı yüzde 85*1 anılan altı büyük ülkeye aittir. 1970' lerde dünyadaki tüm bilimsel ve mühendislik araştırmalannın yüzde 20'si askeri alandaydı. Aynı yıllarda 400 binl aşkm kişi askeri araştırmalarla llgill çalışma yapıyordu. Silahlanma îlk insanla birlikte varolan silah ve silah üretimi, gelişen bilim ve teknolojinin ışığmda bugün akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. O kadar ki, insanın kendistol koruması için yaptığı ve geliştirdiği silahlar günümüzde dühyanın geleceğinl tehdit eder duruma gelmiştir. II. Dünya Savaşı'ndan 1980 yılına değin yapılan silahlanma harcamalannm 1975 yılı değerleriyle 6.000 milyar dolar olduğunu düşünürsek insanlığın geleceğinin ne denll karanlık olduğunu tahmin etmek güç olmasa gerek. 1980 yılında geçerli fiyatlarla dünya askeri harcamalannm 500 milyar dolar olduğu sanılmaktadır. Bu rakam 1980'de kişi başına düşen askeri harcamaların (bütün dünyada) 110 dolar olduğunu gö^termektedir. Günümüz silahları bilim ve teknoloJideki en son gelişmelere koşut olarak ilerlediğinden, silah üretim harcamalannm oldukça büyük bir kısmının sana Hayvanlar cenneti Sanayileşmiş ülkelerin günümüzde belirginleşen bir başka özelliği de; bu Ülkelerde yaşayanlann, konutlarında bes ledikleri hayvanlar için yaptıkları harcamalann büyüklüğüdür. Fransızlann bir yılda köpeklerl için 30 milyar franklık harcama yaptıklannı belirtlrsek. konunun ne denli önemli olduğu ortaya çıkar kanısmdayız. Bu rakamm 16 milyar frank lık bölümü köpeklerin beslenmesi içln yapılan giderlerdir ki sadece bu rakam Fransız Sanayi Bakanlığı bütçesinin iki katıdır. Açlığın yenilemedlği dünyamızda, hayvanlann bu denll lüks bir yaşam sürdürmeleri insanlık adına parlak bir sonuç olmasa gerek. Günümüzde çocuk sevgisini evinde beslediği hayvanda arayan Batılı aileler, beslenme dışmda ayrıca hayvanlarına milyarlarca liralık giyim ve takı masrafı yapmaktan çekinmemektedirler. (Fransa'da bu rakam yıllık 500 milyon franktır.) ö t e yandan kozmetik sanayii Batılı ülkelerde mllyonlar ca dolarlık üretlmlnl (şampuan, sabun, krem v.b.) köpek sahiplerine sunmaktadır. (Fransa'da yıllık 100 milyon frank dolaymda). Günümüzde Batılı bir alleyl özellikle Fransa, Ingiltere ve Almanya'da hayvansız düşünmek adeta olanaksız. Kaldı ki köpek siyasal alanda da bir araç olarak kullanılmaya başlanmış, Fransa'da Valery Giscard d'Estaing ve François Mitterrand seçim döneminde köpekleriyle çektirdikleri resimlerle köpek sahiplerinin sempatisini kazanmaya çalışmışlardır. Siyasal liderlerin niçin böyle davrandıklannı şu küçük örnek yeterince açıklar kanısmdayız: Marsilya'da Belediye Meclisi aldığı bir kararla kentteki 356 parka köpek sokulmasını yasaklar. Ancak köpek sahiplerinin gösterileri sonucu 10 büyük park için bu karar geri aünır. Kaldı ki sorun yalnız bir park sorunu da değil. Paris Belediyesinin 1981 martmda kentlller arasında yaptığı bir ankette, kentl kirletenlerin başında köpeklerin geldiğl görülür. Ancak siyasal nedenler le radikal kararlar almamaz. Oysa yapılan hesaplara göre, Paris kaldırımlarına günde 20 ton köpek dışkısı bırakılmaktadır. Ayrıca merkezi sigorta kayıtlarına göre Fransa'da her yıl 500 bln kişi köpeklerce ısırılmaktadır. 1971'den 1979'a değin PTT görevlilerine köpek saldırıları yüzde 60 artmıştır. Sadece 1981 yılında saldırılar nedeniyle PTT görevlilerinin toplam iş kaybı ise 10.000 iş günüdür. Bir Gevirmen Olsa... Padişah 5'inci Mehmet Reşat, meşrutiyet llkelerine özenle saygı göstermiş bir sultandır. Paytak yürüyüşü, şişman gövdesi, sarkık bıyıkları, beyaz şakalıyla sevimli ve kalender bir görünüşü vardı. Ittihat ve Terakki iktidarının sultanı, tüm ömründe bir tek gazeteciyle konuşmuş. Saray Başmabeyincisi Lütfi Simavi Beyin anlattıklarma bakıhrsa «meiek gibi bir ihtiyar»mış Sultan Reşat; çevresine karşı çok iyi davramrmış, kiml zaman «bir padişaha yakışmıyacak kadar alçakgönüllüymüş.» Yaşammda konuştuğu tek gazeteci bir îngilizmiş. Sultan ile gazeteci arasında çevirmenliği Başmabeyinci Lütfi Simavi Bey yapmış. • Konuşma sırasında İngiliz gazeteci padişahm düşkün durumuna bakarak Lütfi Simavi Beye demiş ki: « DOITUSU Haşmetli Sultamn bu kadar ihtiyar olduğunu bilmiyordum...» Mehmet Reşat meraklanmış: « Ne diyor?» Çevirmen ne desin: « Sizi umdugundan genç bulduğunu söylUyor efendimiz.» Sultan îngilize bakmış: « Çok şükür bu kefere gibi çökmüş değilim.» Lütfi Simavi bu kez konuşmayı ilgiyle izleyen ingiliz gazeteciye dönmüş: Sultan sizin kadar genç olmadığını, devlet işlerinden yıprandığım, söylüyor. • Çevirmenllk bir sanattır. Kimi yabancı ülkelerin tiniversitelerinde çevlri kürsüleri vardır. Bir dilden bir dile roman, öykü, deneme aktarmak kolay mı? Şiirde çeviri ise olanaksız sayılabilir. Bir dilde söylenen şiir bir başka dile çevrilince bir başka şiir olur. Osmanhca'dan Türkçe'ye çeviriler de son yıllarda coğaldı. Saym Sadık Deniz'in «Bupüniin Dîliyle Divan Şiiri» adında 480 sayfalık koca bir yapıtı var. îşte oradan seçtigim Nabi'cien bir dörtlük: Aybı fukara eder alâ'1fevr zuhur Mestur kalır hayli zaman aybı kibar Pinhan olamaz az ise de bahyei kefş Puşîde kahr hezâr çâki destâr Sadık Deniz, Nabi'yi şöyle Türkçeleştirmiş: Yoksulun ayıbı hem'en çıkar ortaya örtülü kalır uzun süre ayıbı kibarın Saklanamaz az olsa da pabuçtaki yırtık Blnlcrce yırtığı saklı kalır sarığın • Diplomaside, edebiyatta, alımsatım işlerindeki çevirinin dışında bir de günlük yaşamda çeviri sanatı var. Bu çeviri dilden dile değil aynı dilde gereklidir. Sözgelişi iki kalıplı kıyafetli dost sokakta karşılaşıyorlar: Ooooo beyefendi, bu ne güzel tesadüf... Vaaay efendim saygılar... Konuşma böyle başlıyor; ama acaba söylenen sözler gerçek düşünceleri yansıtıyor mu? Kimbilir, belki de bu iki kişi içten içe şoyle düşünüyorlar: Ulan namussuz alçak bugün seni gördüm; artık işlerim ters gidecek demektir. Vaaay eşek herif nereden çıktın karşıma? Bir çevirmen olsa da aynı dilden konuşmaları gerçek anlamlarına dönüştürse. toplumsal yaşam altüst olur; lnsanlar birbirine girer. Sonuç Yazıda sözkonusu edilen rakamlar gelişmiş ülkelerin sorumsuzluğunu tüm çıplakhğıyla ortaya koyuyordur kanısmdayız. Bir yandan gelişen bilim ve teknolojiyi silah yapımmda kullanmak ve üretilen silahları yoksul ülkelere satmak, öte yandan açlıkla savaşan ve ölen mllyonlarca kişiyle alay edercesine ülkelerinde bir hayvanlar cenneti yaratmak. Yani kendi güvenliği ve rahatı için gerektiğinde dünyayı ateşe vermek. Batılı toplumlarm felsefesinin özü başka ne olabilir ki... CVCT OKTAY AKBAL Örnek Bir Politikacı: MendesFrance (Diçfeasın... TERCÜMAN 38 yeni lider «Fransa en büyük oğullanndan birini yitirdi.» Bu söz. Fransa Cumhurbaşkam François Mitterrand' mdır. Elysâe Sarayı'na girdiği gun yapılan törende «Bu başanmı size borçluyum» dıyen de Mitterrand 'dı... Kimdir bu büyük oğul, kimdir bir Devlet Başkanmın borçlu olduğunu söyledıği kişi? Yetmişbeş yaşında ölen bir Fransız politikacısı... Tüm yaşamı boyunca yedi ay Başbakanlık, blrkaç ay Devlet, ytae birkaç ay Ulusal Dctisat Bakanlığı yapmış bir kişü... Böylelerl Fransa'da o kadar çoktur ki, adlanm anımsamak bile güçtür. Demek bu 'büyük ogul'un önemi, bulunduğu yerlerden, üstlendiği görevlerden Ueri gelmiyor. Nerden mi geliyor, kişiliğinden... Pierre Mendes France, 18 ekim günü öldü. 1054 ile 1955'in ilk aylannda Başbakanlık yapmıştı. Yedi ayda başardığı işler Fransa tarihinde yer etmlştir. Vietnam'da banşi sağlamıştı. Tunus'la anlaşmaya varmıştı. Fransız ekonomisine taze bir güç getirmişti. Fransız ulusunda umut ışığı yakmıştı. Ne var ki sağcı partiler ve politlkacılar onu azmlıkta bıraktılar. Bütün başarılanna karşın Iktidardan düşürmek baş amaçlanydı. bunu da başardılar. Mpn<i£sFranre 1R56'da 'Cumhurivetci Cephe' iktidannda Devlet Bakanı oldu. Radikal Parti ile Şosyalist Parti'nin ortak hükümetini Guy Mollet k\ırmuştu Mendes France, birkaç ay sonra. hükümetln politikasma ters düştüğü İçin görevi biraktı. Bu. or.un son önemli siyasal sorumluluğu oldu Daha sonraki yıllarda milletvekili olarak zaman zaman parlamentoda bulundu, ama yazılan, konuşmaları dsvranı^lan ile pftirlığını sürHürrlü Rp^ikal Parti Başkanı. Birleşik Sosyalist Parti'nin lideri olarak Fransız siyasa dünyasının 6n planmdaydı hep.. 1958'de Cezayir'de başkaldıran generallerin dileğine uyarak ülkenin yazsrısmı Le Gaulle'e teslim eden tutuma karşı cıktı. Meclis'te böyle bir boyun eğişin utanılacak birşey olduğunu söyledi. General De Gaulle. önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı nıteliğiyle Beşinci Cumhuriyet Fransa'smda olanca ağırlığiyle egemenlik kunnuştu 1040 bozgunundan sonra askeri hapishaneden kaçarak Ingiltere'ye gelen piiot yedeksubay Mendes France'ı en yakm bir yardımcısı saymıştı. Cezayir'de geçid hükümetts ona Mflüve Bakanh&ı'nı vertnişti. lO'S'te Fransa'ya şeldiğinde. yeni hükümette de Ulusal Ekonomi Bakanı yapmiştı. Ama bu genç Bakanm Röröşleri öteki Bakanlann, özellikle Maliye Bakanı Pleven'in görüşlerine uymuvordu De Gaulle, Pleven'den yana çıkınca, Mendes France hükümetten ayrılmifjtı De Gaulle Anılar'ında «olağanüstü defcer» taşıvan bu iş arkadaşmdan övgüyle söz eder. Mendes France'm 'inandığı fikirlere bağlı olması'nın önemini belirtir. înandığı fikirlere bağlı kalmak. kişiliğini korumak. yüklendiği görevin sonımluluğunu taşırken kimseye öHün vermemok ille de ko)tu£unu koruyacagım. ille de işbaşında kalacağım diye küçülmemek... Yerinde ve zamamnda karşı cıkmasmı bilmek... Yalnız kalmayı göze alabilmek... Işte bu ölçütlere baftlı ka'orak büvür kişi hele bir ülkenin politika yaşammda etkinlik sahlbi ise, tarih onu her zaman övgüyle anar. Yedi aylık iktidar günlerl bugün Fransa'nın en başanlı bir tarih yaprağı sa« yıhyor. Ölümü Fransa'yı ve dünyayı etkiliyor. Fransız politikasınm gelmiş geçmlş en kişilikli devlet adamlan arasında yer alıyor. Oysa nlce politikaa, Başbakan, Devlet Başkanı. Bakan ulusunun belleğinden kısa zamanda silinip gitmiştlr. Mendös France toplumcu görüşlere bağlı bir aydındı. Gerçek bir cumhuriyetçiydi. Fransız demokrasisinın veni bir yola. yönieme yönelmesıni isteyenlerin başındaydı De Gaulle'cü partinin lideri Chirac'ın deyimiyle «Fransa'ya büyük hlzmeUer etmiş», eski Basbakan Barre'a .gore «Yüksek Rörevler elde etmek için inançlarım hiçbir zaman feda etmemiş» bir insandır o... Siyasa alanındakl muhaliflerinin gözünde bile «olağanüstü bir değer» sayılmak kaç politikacmın yazgısı olmuştur? «Yönetmek, seçmeyi bilmektü> derdl Mendes France... Karar vermek. sonra bu kararı yerine getirmek, belli bir düşüncenin uygulamasına çalışmak; buna olanak olmadığı zaman çekihnek, yalnız kalmasmı bilmek.. Mendes France bir örnektir. Dünya politika sahnesinde kolay kolay unutulma,yacak gerçek devlet adamhgına, dürüst politikacılığa, aydm sorumluluğuna gösterilecek, unutulmaz bir örnek... Baut Tamer, 24 Ekim tarihll yazısında, basmı eleştirerek «Son bir haftada, tam 38 tane «yeni lider» çıkarmışız» dlyor. Anayasa'mn henüz oylanmadığma değinen Tamer, basımn yeni Hderleri bir bir sıralamasını ve ertesi gün tekzipler almasım eleştiriyor. Parti kurmanm bir felsefeye dayandığını. bu «hafifliğe» ise hiçbir demokrasinin dayanamayacasını soy'eyen Raıü Tamer, şu gorüşü savunuyor: «Yeni Anayasa tasarısımn belirttiğl zamansız haber ve asılsız baber bavramı, herhalde bu ounalıdır. Asılsız'a zaten aşinayızdır da, buradakl zamansız baber kavramı, ayn bir paragrafta, hatta bir laboratnvarda tüp içinde incelenmelidlr. 71'e ıtina göstererek şu kadarını söyleyebllir miyün? Slyaset yasağı konan yuderce politikacı, her haide hayretle okuyorlardır bu zamansız haberlerl.» un «vasıflı çelik üretiminl özel gektör kontrolunda tutmak» için her türlü oyunun oynandığı şeklindeki sözlertnı de aktaran Çelebl, bu konuda <îa bir açıklamaya gerek olduğunu beürtiyor ve aktannaya devam ediyor: «Zaman içinde özel sektörün kârlıhk hesaplaruıın tııtmaması üzerlne stan rtartlara uymayîn ılk ürünlerinl MKE' ye sokuşturan kafalar, engellediklerl vasıflı çpük projesmin 1 milyarlık masrafmı alış be<lelinden düşmeyi bile düşünmedüer. Ama tüm bu soruşturmalara ra^men Asil Çelik'i yUrütemeyince al layıp pullayıp cîevlete sattılar.» Doğal olarak akla geien soııı: 1 milyar lıralık masrafın düşülmesi mümkün müydü? «Allayıp pulladılarıtla söylenmek istenen nedir?» Çelebi bu soru'ann havadan cevaplarla geçiştirilemeyeceği görüsunU savunuyor. bunun için sizden alması gereken «40U bin lira» tutarındaki verglden vazgeçlp «10 bm lira ver yeter» demeye kendini hazırlamaktadır.» 1S81 yılınm mart ayı sonunda çıka rılan «Servet ve Stok Affı» yasası uzerine, uzal'ın bu yasanm bir daha ele almmayacağı yolundaki sözlerini de aktaran Ekşi yasnsım şöyle hitiriyor: «Hem devlet adına verilen sözlerin ciddiyetsizliğine hem de «neden sadece belirli konularda hoşgörulü» olduğumuza bakıp düşünmeye değmez mi?» HÜRRtYET Servet affı BULVAR Asil Çelik Cevap Arayan Sorular başlıklı, 25 Ekim tarihli yazısını «Asllçelik» konusuna ayıran Hllsamettin Çelebl, Nahit Uytun'un sözlerini aktararak bazı sorular soruyor. Nahit Uytun, «MaMna Kimya Endüstrisi Kurumu fzmir AIiağa Rafinerisi Vasıflı Çelik FabrikaM eskî Proje müdürü».. Çelebi'nin yazızısınm bir bölümü şöyle. «îşte o söılerden biri: «Asil çelik olaymın gerçekleşMesı içm MKE tarafmdan .Miağa'da kurulması planlanan Vasülı Çelik Fabrikası 1 milyarlık yatınmdan sonra engellenmiştlr.» îste »oru: Kim engellemlştir?» Nahit Uyhın' Pek çok bilim adamınm Tündye'de hi7İı bir değişim olduğunu saptamasına rağmen. nıç degişoeyen baa kurallara değinmediklerlnl söyleyen Oktay Ekşi 28 Ekim tarihli yazısmda rüşvet, gecekondulaşma, traflk gibl ömeklere yer venyor. Af çıkarmanın da değişmeyen kurallardan olduğunu kaj'deden Ekşi, sözü servet affına getiriyor: «Son ser. vet affının iizerlnden daha \Ş> yıl geçmclen hüktimet yeni bir «af» tasansı getlrmektedlr. Böylece «blr önce yapılan servet beyanı ile şimdiki beyan arasındaki deçer farkıum yüzde bîr oranında vergilendlrtleceği» bildlrilmektedlr. Demek Id geçen yıldan bu tarihe kadar yaptığımız «gayrimeşru» işler sayeslnde faraza 1 milyon Ilralık blv kanun dı«ı gelir arUşımz olduysa, devlet Necatl Zinclrkıran. 28 Ekim tarihll yazısmda, SSK'nın 20 milyarlık prim alacağı konusuna değiniyor. Zıncirkıran asıT suçlunun devlet olduğunu belirterek «Devlet almasnu beceremezse SSK primlerl glbi ucuz kredl bubnuf i?veren dcvlete bunları öder mi?» uiyor. Zıncirkıran yazısında şu görüşlers yer venyor: «Sosyal Güvenük Bakanı'nın açıklamasından anladı^ımıza göre 30 milyar lira borcıuı 15 mîlyar 800 milyon lirası kamu kunfluşlanna altmış. Belediyeler, ıktisadi devlet kuruluıjlan ve diğer dcvlete ait kunıluşlar nedense SSK'ya olan prim borçtarım ödemlyorlarmış .. Bir devlet kurnlnsnnan dlğer bir devlet kuruluşunu sömürmesi kadar acayip şey olamaz. Işveren derken kamu s^ktörünü de avnı sepetüı Içlne koymak .jerek .. SSK'yı sömüren sadece ozei sektör lşverenlerl değil... Ayıp olan da bu Jşte.. » Nocati Zincirkıran, SSK'mn bu alacakİDrmı (ahsil ptmesinin gtiçlüklerine dc deftınerek, prim ödemeyenlerden alınan cezaların artırılmasını savunuyor. Cumhuriyet Sahlbl: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADl Genel Yayın Müdürü Müessese Müdürü Yazıljleri Müdürü HASANCEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAVGONENSİN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER , ALİ ACAR YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMET MERCAN • Yazı Işleri MüdürYardımciü Haber Merkezi Müdürü Mizanpaj Yönetmeni TEMSİLCİLER •ANKARA : .. H .. m M ..» • İZMİR : „ • ADANA :»......,. • dış basın... Frankfurter Allgemeine: Ekonomik krizi körükleyenler Federal Almanya'nm muhafazakâr «Frankfurter Allgemeine» gazetesinin ekonomi ekincie çıkan bir yazıda, dünya ekonomisindeki bunalım ele alınıyor. Herkesin serbest ticareti benimsediğini söylemesine rağmen, birçok ülkenin korumacı gümrük duvarlarına başvur duğunu bellrten yazı şöyle devam ediyon «Genel Gümrüh ve Tlcaret Anlaşması (GATT) üyesl ülkelerin bakanlar toplantısı öncesinde, her gün yent kdrumaa Snlemlerln almdıgını duyuyoruz. Zaten Avrupa içinde güdümlü olan çelik ticareti, bu defa da Avrupa İle Amerika arasındaki çelik pnlaşmasıyla, iyîce kırpıldı. Bu smırlamalara yenilerinln eklenmesl beklenlyor. Fransizlar, Federal Almanya'y» Avrupa Topluluğn dışındaki ülkelerle yaptığı ticareti sınırlamaya zorluyor. Bu amaçla da, kendi pazarlannı dışa kapatma tehdidinde bulunuyorlar. İngiliz hükümetl de AET dışmdan tüketim ithalatını kısmayı düşünüyor. Pek| azgelişmiş ülkeler, saplandıklan ekonomik bataktan çıkabilmek lç!n ihrlyaç duyduklan parayı nereden kazanacaklar? Bunâlımlann birçok nedenlerl vardır ve kendilprine özgfi bir dinaralk kazanırlar Ancak, bugün Vorumacılıgı guclendirenler. dünvadakl bu nalımı keskinlestirdiğtnl bilmeüdirler.» etnam desteğlndeki Heng Samrin yönetiminin uluslararası duzeyde tutunamadıgmı ve gıderek daha fazla tepki topladığmı ileri süruyur. Yazı şöyle devam ediyor: «Heng Samrin'e karşı tepkiler hiçbir zaman bu kadar büyük değildi. BM toplantılarında Kamboçya'yı kimin temsil eldeceğine ilişkin oylamadan sonra, Prens Sihanuk yine kendini lider olarak hlssedebilirdi. Prens Sihanuk'un da, Heng Samrin yöneümine karşı savaşan Kızıl Kmerler'e katılmasıyla, bir zamanlar sel gibi kan döken Kızıl Kmerler sempati toplamaya başladılar. Heng Samrin daha esnek bir politika izlemezse, daha uzun süre varhğı diger ülkeler tarafından tanınmayacaktır.» temsilcisi bunu «blöf» olarak nttelemiş, kesilebilecek Amerikan yardımının Arap ülkeleri tarafından sağlanabileceğini söylemişti. Amerika'nin sözcüsü Blocker ise, hükümetinin tutumunun «ciddi ve açık» olduğunu derhal verdiği yanıtta belirtmişti. Zaten ABD'nin ciddi tutumu, Israil Uluslararası Atom Enerjisi ajansından çıkanlmasından son ra afansa yaptığı yardımı kesme kararıyla ortaya çıkmıştı. New York* ta da Arap ülkeleri bir anda, Israil'in çıkarılması isteğinden vazgeçmişlerdir. Tüm bunlar tsrail'in Genel Kurul'dan çıkanlma şansının pek olmadığını gösteriyor.» SERVİS ŞEFLERİ * Istanbul Haberleri:Selahattin CÜLERDrş Haberfer : Ergun BALCI Ekonomi: Osman ULAGAYYurt Haberleri. Barbaros GENÇAK Kültür: Aydm EMEÇ Magazın : Yalçın PEKSEN Düzeltme: Konur ERTOP Arajtırma: ŞahinALPAY BÜROLAR * KonurSokak No. 24/4YenişehirANKARA Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 Halit Ziya Bulvarı No: 65/3 IZMtR Tel: 2547 09131230 Atatürk Caddesi, T.H K Işhanı Kat2/13ADANA Tel:1455019731 f Basanve Yayan: CUMHURİYETMatbaacılıkve GaîetecilikT.A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41, CağaloğluİSTANBUL P.K.: 246 Istanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) TAKVTM . İMSAK 5.45 GÜNEŞ 7.28 ÖĞLE 12.57 İKİNDİ 15.47 31EKtM1982 AKŞAM YATSI US News and World Report: Le Monde: Almanya'da yeşil tehlike Amerikan haber dergisi «US News and World Report», Federal Almanya'da üçüncü büyük parti olmasına kesin gözüyle bakılan Yeşillerin Federal Almanya'daki gelenekşel siyaseti tehdit ettiğini yazıyor. Genel şpçlmlerde hiçbir partinin kesin^ÇÖğunluğu elde edememesi halinde, Yeşillerin «iktldann anahtan» haline gelebileceğine dikkat çeken yazı şövle devam ediyor: «Ancak Yesiller böyle blr rol oynamasalar bile. Federal Alman parlamentosuna Yeşil milletvekiilerlnin girmesl bile, Bonn'un felce uğramasınm habprctsi olabilir... Yeşiller, Batı Alman hiikömetlerin'n bu devletin fcuruluşundan beri !zlediği batı yanlısı dış politlbayı ve şavunma hedeflerlni reddediyorlar. İlk kaygımız, 1983'de yerleştirilmpsl planlanan Cruise ve Per«;'Mng 2 füzeleri konusunda. Amerika aleyhtarı olan Yesiller buna varg çleriyle dlreneceklerdir Helmut Kohl önü müzdeki genel seçlmlerde de Başba kan seçilse bile, çoğunluğun az farkla saglanabildi&i parlamentooa Yesiller şişe mantarı gibi yolu tıkayabilirler.» BM'de İsrail'e karşı hücum Geride bıraktığımız günlerde BM kulisleri yogun tartışmalara sah ne oldu. «tsrail BM Genel Kurulu'n dan çıkanlmalı mı, çıkanlmamalı mı?» Iran temsilcisl Recai Horasi'nin öncülügünde sürdürülen Israil' in Genel Kurul'dan çıkarılması kampanyasınm tartışması. Genel Kurul'a da sıçradı. Bu konuda bir yorum yaymlayan Fransız Le Monde gazetesi, daha önce de böyle bir kampanyanm basanlı sonuçlanması nedeniyle, Pretoria hükümetinin Genel Kurul' da temsil hakkını yttlrdigini belirtti. Gazete başyazısında daha sonra şu görüşlere değindi: «Ancak Israil G. Afrika degildir. Çünkü ABD. Yahudi devletini belirgin blr biçlmde destekliyor. Nlteklm daha önce Amerikan hükümeti, Israil'in BM Genel Kurulu'ndan çıkarılması halinde, örgüte yaptığı yardımı (örgüt bütçesinin dörtte biri kadar) kesebileceğini duyurmuştu. Ancak, Iran 18.07 19.39 BİZİgiIlef İİ üstünlüğü öğrenMec Herkeshayretiçinde. "Dikkatsiz" Gtikçe bu farklı çözüm yollarını nasıl kavramı; acaba? BİZİ BİLGİSAYAR DENETİMÜ EĞİTİM FAS»KÜLLEr \ llkokul 3., 4., 5. sınıf öğrencileri içindir. BAŞVURU ?0Rm:wammmamMmamummmmmm Çocuğunadı.soyadı: , , , , . . , . . Okulu, sınıfı: . . . . . . . . . Adresl: . . . . . . . . . . Tel: *> T E P U M : Ş a l r N l j a r S o k . 22/3, Nfşantaşılstanbul Tel: 4 8 1 2 2 ~ Frankfurter Allgemeine: İBİZİ bir Soru Bankası'dır Kambocva Federal Almanya'da yaymlanan «Frankfurter Allgemeine». gazetesi, Kamboçya sorununa deginerek. Vi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear