23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 8 İS EKİM 1982 Anıların birinci bölümünde Madanoğlu'nun çocukluğunu izledik. Mutareho İstanbul'unda babasız büyumüş bir çocuh. Çunkü anne ile baba ayrıdır. Küçük Cemal annesinin gözetimi altında, dayısı ve ağabeyinin ethisinde yetişmiştir. htanbul işgal kuvvetlerinin yönetimindedir Birinci Dünya Savaşı'ndaki yenilginin lıara gölgesi her evin üstüne çâhmüştur. Küçük Cemal, bu ortamda büyümeye başlar. Kartal'da ükohula gider. Sonra Kadıköy Sultanisi'ne geçer. Kuleli Lisesi'nin sınavlarını kazanır. Askerüği seçme&inin nedenleri açıktır. •Erkanı Harp Miralayu bir dayı ils «Vuzbaşı» bir ağabey örnek olarak gözönunde durmaktadırlar. Düşman işgaü altındaki tstanbul'da ulusal duyguları güçlenereh yetişen Cemal, Kuleh'yi bitirdikten sonra o sırada htanbutda bulunan Harbiye'den diplomasını ahr. Bu süre içinde Ulusal Bağımsızhk Savaşı başanyla sonuçlanmış, Atatürk Cumhuriyeti hurulmuştur. Teğmen Cemal Madanoğlu'nun ilk görev yeri Muğla'dır. 19 yagında Ifcinci Bolume Boslarten. piyade smıfında hlzmete başlıyan Madanoğlu, daha sonra çeşitlı görevlere atanır. Ancah ılk kurşun sesini Sason harekatında duyacakür. Zamanın Genelhurmay Bagkanı, o gunlerde zayıf ve ehsik görünen landarma subay kadrolarını doldurmak için bir önlem almı?; bu önlem gereğince Madanoğlu seyyar jandarma birliklerine atanmıştır. Madanoğlu Sason dağlarında hükümete başkalaırunlara korşı yaklaşık üç yü yıl savaşır. Bu üç yıl, blum kahm çaüşmalanmn oykulerini içerir L938 yıhnda Istanbul'a Taşkışla'da bulunan (şımdihi Teknik Universıte) 189'uncu Âlaya atanan Yüzbaşı Cemal Madanoğlu'nun bölüğü o sırada Ankara'ya gelip giden Balkan Antantı na bağlı devtetlerin diplomailarını lirkeei garındafearçılayıpuğurlamak ıçin gorevlendirilir. Genç Vüzboft Madanoğlu'nun dunyası birden değişmış, askerlih hizmetindc kısa süren bir haşka dbnem başlamışlır. Ikinci bölum, işte Madanoğlu'nun yaşammm bundan sonraki yülarım yansıtıyor. BÖLÜK KOMUTANIYKEN Taşkışla'da bulunan Alay 2. Bölük Komntam Yüzbaşı Cemal Madanoğlu. 189. 1 Mustafa EKMEKÇİ Kelepçe Arkadaslıgı... Cezaevleri, toplumun perde arkasıdır. Dışardakiler onu «görulmüştur» damgalı, cezaevı mektuplanndan öğrenlrler. Birçok arkadaşhk biliyordum ama, «Kelepçe arkadaşlığı.m bilmlyordum. Kelepçe arkada»lığı şöyle: Bir tutuklu ya da hükümlü, mahkemeye ya da, bir başka cezaevine, gonderileceği zaman, bir hükümlü ya da tutukluya kelepçelenir. Yaşam boyu unutulmayacak arkadaşhklardandır kelepçe arkadaşlıgı! Cezaevinde yemek arkadaşı da öyledir. Birbirlerini çok sevenler için, «Yedlklerî, içtikleri ayrı gitmez» demez miyiz? Ce?aevlertnde eskl kabadayılar, dayılananlar kalmamış. Daha çok «gariban» takımı var. Yine de, yeni girenleri gırgıra almalar, şakalaşmalar eKsık olroaz. Bir Borucu Yılmaz var Borucu Yılmaz Bentderesi'nde akşamlan mlnga köfte yapan köftecının şişinden, bir parça siş çalıp kaçarken yakalandı. Borucu Yılmaz. çok acıkmıştı. Köftenin. şişin kokusu baştnı döndurdu. Alıp kaçtı. birkaç gramlık kızarmış eti, ama yakalandt. Haydi cezaevine! Tuncay Mataracı, Anayasa Mahkemesi'nde hüküm gıymiş, Ankara Merkez Cezaevi'ne gıtraişti. Cezaevinin açıkgözlert. ona bir hoşgeldin şateası yapmeyı düşündüler. Borucu Yılmaz. Tuncay Mataracı volta atarken, ona omuz vuracak; Uçlan bakalım zulayıl diyecekti. Olay, düzenlendiğl gibi oldu. Mataracı, volta atarken. Borucu Yılmaz: Bana Borucu Yılmaz derler, uçlan bakalım! Blz de yolumuzu bulalımt dedi... Mataracı, verdl ml, vermedi mi bilmlyorum. Ancak, sonra şakayı düzenleyenler, Mataracı'ya: Abl, blz sana şaka yapbk! Burada öyle haraç ftlen yok.,. dediler. Mstaracı, olaydan hoşlanmıs, Borucu Yümaz'ı çok sevmişti. Ankara Cezaevı'nden Kayseri Cezaevi'ne gönderilirken: Benim kelepçe arkadaşım Borucu Yılmaz olsun, dedi. Bir Emekli Albay geldl koğuşa, adı M.E. idi. Siviüerın kaldığı koğuşu tstemiş. oraya verilmişti. Bu sekizinci koguştu. Emekli Albay, bir ara orada* ki çocuk denecek yaşta bir genci tanıdi: Ben seni tamdım ama, nereden bir türlu bulamıyoruml Abl, dedi çocuk, ben senin evlnt soymaya gelmıştim. Oradan tanıyacaksm! Ayak sesini duyun. ca soymadan kaçmıştıml... Bir ogretmen varıiı, adı Mahmut Ateş Sevdığl kız, yuz vermeymce bir el sıkmış, Kurşun kızm Karın boşluguna gelmış. olmemıştı. Mahmut hucu, bır kurşun da kendi beynıne sıktı O da göi sinırlerını kesip çıktı. Mahmut Hoca'nın sol gözü hiç görmuyor. Duruşması sürerken karşılaştığı bir profesör, ameliyatla sağ gözünun görebileceğmi soyleyince, o da kaçıp Almanya'ya gidiyor. Almanya'da kilise para yardımı yapıyor. Gözu değiştiriyonar. Turkıye'ye donüyor. Donuşte, dort yıl hapis cezasma çarptınhyor. Arkadaşian Mahmut Hoca'ya takıhyorlar: Senin gözün Avrupa gözül diye. Mahmut Hocanın Adlı Tıptan raporu var. «Cezaevinde yatamaz» diye. O da Devlet Başkanı'na •sakat» clduguudan bagışlanmabi tçın basjvurüu. Mahmut Hoca, tum cezaevınm moraı hocası... Cezaevinde, en büyük ceza, hükumlünün nükümlulerle konuşamaması Yalnız bırakılması. Eski Basbakanlardan Bülent Ecevit. cezaevinde böyle yattı, özel odanın onunden geçen hukumluler. daktılo seslenni duyarlardı... ölüm cezalannın yenne getınlecegı geceler, tum cezaevirıe bır ölüm sesstzliği çöker. Hükümlulerin tutuklulann tümunden bır parça kopanlmış gıbidir. Gardiyanlar o gece düdük çalmazlar. Asılan kım olursa olsun, duyulan uzuntüyü azaltmaz. Başbakan Bülend Ulusu'ya basın toplanusından sonra, soyleşi sırasmda bu konuları genış genig anlattım: «Ben ölüm cezalarına tümden karşıyun Ancak, bir de, cezaların. yerine getlrilmesi varı acaoa bu, cezaevlerinin avlusunda değil de, bir başka yerde yerine getirilemez mi? Ne düşünürsünüz?» diye sordum, Anladım, dedi, bu konunun üzerinde duracagıml • stanbul'dakl subay• hgım ile Sason dağI lanndakl yaşantım arasında ne büyük aynm var. Sason Türkiye" nın en sarp bölgesidir. Orada Uayalıklar, uçurumlar arasında patıkalar dağ yol lan ya da volsuz yorelerde kulagımu teUkte ilerlerken burad» Beyoğlu caddesınde torea birîSğıyle yüruyoruz. Sasoa'da tek odalı bir toprak damda yaşarken artık rahata erdim. Kadıkoy'de oturuyoruz. Evimız orada. Dayımlar da Kadıkoy'deler. Benım Taşkışla'da da yatacak yerim var. 189'uncu Alaym 2. Boluk Komutanıyım. Bölüğümde 9 takım subayi var. Oysa kad ro 3 takım subayıdır. Bu üç subayın kimi bölüklerde an cak birisi bulunur. Benim 9 takım subayınm ikisi havacı, birisi Jandarmau Bunlar piyadecilik stanndalar. Gerlye kalan altı yedek subay Ankara'dakı kodamanlann yakmlan. Baktım ki bize ayakbağı oluyorlar. on lan evlenne gönderdım. On onbeş günde bir uğ rayın yeter, dedim. Derken süre kendiliğırden uzadı Bu subaylann bölüğe uğramalan aybaşına. ay lıklann dağıtıldığı günlere denk duşmeye başladı Havacı teğmenler Ekrem Kadrl bir de ben bekanz. Çoğu kez kışlada kalıyoruz. Paramız yettiği oranda Bey oğlu'nun tadmı çıkarmaya çalışıyoruz. Ay sonlanna doğru param bittiğinden eve gidişim sıklaşıyor O dönemin eğlenceleri sınırh. Ablamla çoğu kez Süreyya sinemasına gidiyoruz. Bölügum Dolmabahce'de Atatürk'üu korumasına verilmişti Hitler, Avusturya*yi yutmuş, Çekoslovakya'ya yönelmişti Korgeneral Zeki Erokay'du Kurmaylan onüne denetım programını getirdikleri zaman. Korgeneral Erokay bakıyor. hangi bataryayı ne zaman denetliyeceğinı görü yor Ne var ki kâğıt üzerin de ben Dördüncü Bataryada görünüyorum. Tabii General denetlemede bizlere sorular yöneltecek. Ancak dsnetım başladıgın da ılsınc bir olay gelişti. Korgeneral Zekl Erokay Dör rtunru Batarya Komutanı Tank'ın .yanındakS taırmay stajyerini Sefik Erensfl olarak görünce şaşmiı Çünkü bellesrindeki ad Madanoğlu. Denetim yerinde bütün subaylar toplanmış durum da. Harp Akademisi staiyen olarak Sefik Erensü sorulan güzel gu?el yanıtlı yor Tsler yürüyor ama Korgeneral Erokay kafasm dakı çoruyu yanrtlamak is tercesine cevresino bakındı. Yüzbaşı Cemal nerede? Soyadımı unutmuş olacak ki böyle sordu; yalnız küçük adımı söyleyince aramızda bir yakmhk varmış duygusu çevrede olustu Bir adım 1leri çıktırm Buradayım. Paşa bana baktı.. Hımmm.. dedi, pekt. Sonra yine denetimle uğ raşmaya başladı. O sırada ' gö7üm bizim alay komutamna gitti. Alay Komutanı emir subayına birşeyler fısıldıvordu Emir subayı kulağını lco mutana vermiş, gözlerinl (Arkası 9. Sayfada) HARP AKADEMİSt'NİN O OÜNLERDEKt GÖRÜNTÜSÜ Harp Akademisl sınavlarını üçöncü kez gîrdigimde kazannııştıın. Birinci kez glrdiğimde Fransızca'dan, ikinci kez girdigimde de, «tahkimat»tan dönnıiıştiim. Bir dersten takıldın mi. tüm sınavlar yamyordu. 3. kez girdlğinıde iüm smavları kazanmış ve Akademinin öğrencisi ohnuştum. bahçe'de Atatürk'ün korumasına verildiğı gunlerde aldım. Mayıs aytnın ortasmdaydık. Davııtpasa kışlasındaki birinci topçu Alayımn dördüncü Eataryasmda sınava başladım. Topçuluk piyadecilik gibi yorucu degil. Bizim Dördüncü Batarya' nın Komutanı Üsteğmen. ben ise yüzbaşıyım. Ikinci Bataryada benim gibi Aka demi Sınavlarını kazanarak staja çıkmış üsteğmen ŞetTk ErensüCl var. Onunla ıyi anlaştık. Her sabah Kadıköy'den yola çıkıyorum. Karaköy'e geçiyorum. Tramvayla Top kapı'ya ulaşıyorum. Oraya atlar geliyor. Atlara binip Davutpaşa'ya vanyoruz. Benim bölük Komutanı Üsteğmen oldugundan ona tekmil veriliyor. Ben açıkta duruyorum. Eğitim başlayınca katihyorum. Batarya komutanı anlatmaya başlıyor; yavaş yavaş topçuluğun içine girmeye başlıyorum. Şefik Erensu'nün bulundu ğu Iklnd Batarya'nın Komutanı benim Muğla'dan ar kadaşım bir yüzbaşı.. Ona Tarık Mitrovıçe derdik. Bizim bataryanm üsteğmeni de Şefik'in smıf arkadaşıyş Şeftk dedi lri: Bu îsi nasii çözümleriz?.. Dnr bakayım, ben bunu Alay Komutanimn emir subayma söyliyeyim. Alay Komutanı anlayışlı adamdi! Uogru, demlş. üsteğmen üsteğmen ile çahşsın, Yüzbası da yüzbaşıyla... tdari olarak değiştm yapıldis Bakanliğın bizl kürs için atadığı bataryalar değişti. O zaman bataryalar koşuluydu. Denetimler de baş ladı. Kolordu Komutanımız Harp Akademîsi O sıralarda Hitler Avusturya'yı yutmuş, Çekoslovakya'ya bas kı yapmaya başlamtş, Sudetler Almanva'va geçmiştı. Balkan Paktı yonetıcilen de artık eskısı gibi sık sık Ankara'ya koşamıyoriar, ya da koşmalctan vazgeçmış görünuyorlardı. Sövlentiler doiasıvordu ortalıkta: Bulgarlar Ege'ye çıkış isüyorlar, Yunanhlar buna yanaşmıyorlar. Balkan Antantı yöneticilerinin gidişgelişleri seyreldiği için. bizim tören bö luğunün görevleri de tavsa mıştı. Atatürk'ün hastalığı önce kulaktan kula#a yayılmışti: artık herkes ağırlaştıârını bl liyordu. AtaHirk Snvarona' dan Dolmabahçe Sarayına alındı. Dolmabahçe'ye bir koruma bölügü gereklivmiş. Tümen Komutanı Osman Tu fan Paşa bu görev icm benim bölusnimü seçmiştı O arada ben Harp Akademisi sınavlanna da girmîştım. Zaten sürekli bu işin peşindeydim. Bundan önce iki kez smava girmiş birın cisinde Fransızca'dan ikincisinds «tahkimatıtan dönmüştüm Bir dersten takıldm mı. bütün smav yanıyor. Oysa tabiye'den (taktik) 65 numara almışhm. Üçüncü kez girişîmde sınavı ka?andım. Haberi tam benim bölügümun Dolma 18 EKİM 1932 Şehir planı Şehrimizde bulunmakta olan profesör Yansen İstanbul'un planı hakkında bir muhabirimize şunlan söylemıştır: « Ankara nın plan tatbikatından umumıyetie memnunum. Ankara plan tatbikatının ne derece ilerlemış olduğunu görmediğim için size katiyetle ıfade edemem Benım bildigıme göre tstanbul pla nı îçin tespit edilmiş bir şey yoktur. Maamafih istanbut Belediyesfnin bir şehir planı yapılması için bütçeslne 50 bin lira koydugunu biliyorum. Ankara'da iken bu hususta Basvekil Pasa ile Dahiliye ve Nafıa Vekilleri ile fförüşecoğım. Bugün de Vali Muhittin Beyie konuştum Kati birşey söylememekle beraber tstanbu! planınm tahakkuku büyük paraya raütevakkıf olacaktır. Tatbikj çok müşkül. Cünkü, tstanbul çok zaman evvel nispetsiz surette inşa olunmuş bir sehirdir. Böyle bir planı tatbik etmek lçin lcraata engel olabilecek bütün binalan boşalhp yıkmak icap edecektir. Geçen gün öğ!e üzeri Eminönü'nden Unkapanı'na giden caddeyi gözden geçirdim. Ne yol yarabbi! Yeni bir şehir yaparken bu gibi sıhhate mu zır ve dar mahallelerl yıkıp ortadan kaldırmamak mümkün müdür? Halbu kî yıkıcılığa başlamadan e\rvel yapıalık yapmalıdır ki ıcraat ile beraber bina kiralarmda yükselme hasıl olma sın ve mal sahipleri ihtikâra sapmasın.» M. Yansen dünkü trenle Ankara'ya gitmiştir. Mumaıleyh Ankara planı tatbikatı hakkında tetkikat yapacak, ımar heyetiyle temas edecek ve bir hatta sonra buraya dönecektir. (cjünün ilanları) # Şayanı hayret radyo ahizesi Telefunken 343, şayanı hayret bir teda ahengine ve tefrîk hassasiyetine tnaliktir. Zamanımızın en yüksek ahizesidir. İhtizazat ve seda ahengtnl en ince farklanna kadar bu kadar sadakatle iade eden ve yeniliklerle müceh hoz olan hiç bir radyo ahlzesl yoktur. BU BERABEBLİK SIK SIK YAŞANMIYORDÜ Hltler Avusturya'yı yutmaij, Çekoslovakya'ya baskı yapmaya başlamıştı. Balkan Paktı yönetictleri eskisi gibi sıksık Ankara' ya koşamıyor ya da koşmaktan vazgeçmiş görünuyorlardı. Fotoğrafta, zamanın Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras (eli şapkalı ve gözlüktü), Balkan devletleri diplomatlan ile blrarada görülüyor. (Fotoğraf: Ctunhuriyet) # Möikiye Mektebî Müdürlüğünden Mektebimiz ayın 19. çarşamba günü sabah saat dokuzda açılacak ve derslere başlanılacaktır. Müderrls Bey efendilerlft talebe efendilerin muayyen vakltte mektepte bulunraalan.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear