23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 15 EKİM 1982 ğrenciliğimde, memurluğumda bayram dinlenceleri sevindirlci olurdu, gezilere çıkmak ya da saata bağlanmadan gunumü istediğimce geçirmek olanağını bulurdum. Şimdi ise bayrammış seyranmış, anlayamıyorum bile. «Son bayram dinlencesinde Hüseyin Cabit Yalçın'm Edebiyat Anılan ile Siyasal Anılar'ım okudum...» diye başlayacaktım yazuna da, gereksizliğini düşündüm, ondan bu girişi yeğledim. Bir yazarın, bir ozanın, bir sanatçmın dinlencesi olur mu hiç! Neyi ke6eceksiniz? Okumayı mı, yaşamayı mı okutna yazma üzerine düşünmeyi mi? Bu uğraşlar sureklidir son soluğuna degin ara verdirmez kişiye. Roland Barthes idi sanıyorum, bizim gazetede çevirisini okudum geçenlerde sanatçınm dinlenceye çıkmaBinı. yenl moda bir öykünme saydığını ya«ıyordu. Sokrates'e biri için, «îçi sıkıhyordu, yoJculuğa çıktı. ama kurtulamamış sıkm tısından» demişler de. unlü düşünür, «Ken disini birlikte götürmüştür de ondan» diye açıklarmş adamm durumunu. Bizdeki «Tebdili mekânda ferahlık vardır» atasozü artık doğru mudur, değil midir, bu bakımdan düşünmeye değer. Ama bize yola çıkmak. başka yerlere gitmek gereksemesini du yuran neden, tinsel degil de. dışardan geltne ise, durum değişir. Geçen yüzyıl Batı çiirinde «kaçıp gitmek» izleğinin çokça işlenmesini burjuva toplumuna karşı bir tür başkaldın olarak yorumlama oldukça yaygındır. Bu izlek bizim çlirimizi de etkilemiştir. Dahası var uzak, bilinmedik bir ülkeye göçüp, orada bütün bütün yerleşme hevesleri de görülmuştür btzde. tşte Hüseyin Cahit Yalçm, Edebiyat Anılan'nda, arkadaşlan göz hekiml Esat Paşa, Hüseyin Kâzım, Tevfik Fikret, Mehmet Rauf ile birlikte böyle bir hevese kapıl dıklannı anlatıyon «Ülkede surüp giden Gitmek mi, Gitmemek mi? Melih Cevdet ANDAY baskı yönetiminden ve ağırlığmdan kurtul ma dileklerl yüreklerde pek canlıydı. Bir aralık bunun bir yolunu bulacağız umuduy la avunduk durduk» diyor. Baskı yonetimi dediği, II. Abdülhamîd' in, 1876 Anayasasını kaldırdıktan sonra kurduğu. özgürlükleri yok eden yazara çizere soluk aldırmayan, hafiyeliğe, sansüre dayanan, dediğim dedikçi yönetimidir. Beş arkadaşın buldukları kurtuluş yolu ise Ye ni Zelanda'ya goç etmektir. «Yeni Zelanda adalarına göçmek için Londra'da bir dernek varmış, herkesi yüreklendiren broşürler çıkarmış. Oraya gidenlere parasız toprak veriliyormuş. Bu broşürlerde Yeni Zelanda^ nın iklimi, güzelllği son derece övülüyormuş, Mehmet Rauf bunlardan birini eie geçirmişti. Ingilizceden çevirerek bizlere anlatıyordu.» Göç yolculuğu için gerekll parayı Esat Paşa bulacakmış, ama daha önce Hüseyin Kâzım ile Hüseyin Cahit'in gidlp orayı bir görmeleri kararlaştınlmış Derken Tev fik Fikret'le Hüseyin Cahit arasında bir anlaşmazhk çıkar. Fikret, sonuna dek adada kalmak ülkeye hjç dönmemek düşüncesin dedir. Hüseyin Cahit, «Hayır» der, «Abdülhamid ölur de ulkede meşrutiyet kurulur sa Yeni Zelanda'da kalamam, ne olursa olsun dönerim». Gerçi Esat Paşa, Ankara dolaylarındakl çiftliğini satamaz, böylece göç tasansı da suya düşer. ama o çiftlik sa tılsaydı, Tevfik Fikrefle Hüseyin Cahit arasmdaki anlaşmazlık ne sonuca vanrdı, bilemiyoruz. Ancak konunun tartışma götürur bas,u yaz katılmıs bulunduğum Sofya Üniversitesinin bir semlner izlenimlerimi kamuoyuna yan sıtmakta yarar umuyorum Bu yazıda, semlnerin konusu ve katılma, bizlmle llgili bazı noktalar ve yapmamı? gereken bazı glrişlmler olmak üzere, üç nokta üzerlnde durmaya çalışacağun. Semlnerin konusu, Bulgar dili, edebiyatı, folkloru. tarihi, bu arada iktisadi tarihi gibi konular, yani Bulgaroloji (Bulgaristika) idi. Son yıllarda, her ulusun kendine özgü alanlarmı inceleme konusu yapan çesitll blllm dallannın. bir bütün olarak o ulusun bilimi adı altmda toplanması (örneğin Türkolojl. Türkleri inceieyen bilim kollan gibi), daha bir güncel olmaya başlamıştır. Bulgaroloji (Bulgarlstika) de böyledir. Semlnere katılan kişller, Bulgaristan dışmda bu konuları okutan profesör. doçent, Dr., asistan ve Ögretmenler: ayrıca çeşitli üniversitelerde Slavistlfc ve degindlğimiz BulgaroloJİ 1le ilgili çeşltll konulann öğrencilerldlr. Seminere katılanlar bllgi düzeylerine göre, üç derecedeki bilgi kurlarını lzleme yanmda, ayi'ica ilgt alanlarma göre bellrttieimiz çeşitli blüm dalları kurlanna katılmaktadırlar. Böylece, bir aylık bir süre İçinde Bulgarolojl ile İlgili bllgller tazelenmeye, yenilenmeye veya yeni bilgiler verilmeye cpiışılmaktadır. Ayrıca, pratik açıdan Bulgar tarih ve kültürüyle ilgili konular gösterilmekte, önemli görülen yerler gezilmekte, bu arada günün kültür kurumlarıyla kaynaştırılmaktadırlar. Bunların ya nmda ayrıca, daha kttcttk bir gruba baskent ve ülkenta toplumsal gelîşme ve sorunlarım tanfma ve tartışma olan?klan da verllmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki. semlnere katılanlarm sayısı iki yüz dolaymda olmus ve bunlar otuz dolaymda ülkerten gelmişlerdir. AvniTDa'nm hemen hemen bütün ülkelerinden çesit,i) savida k'sHer geimiş olduÇu Ribi. Asya ve Afrika'dan. ABD Kanada. Meksika ve ötekl bazı Lâtin Amerika ülkelerinden de. oldukca kabarık savıda katilmaiar olmu«!tur Bu s'^da Bulearistan'm komşu ülkelerinden de. yüksek savıda denebilprek kerte katıimmıştir. Romanya. Yueoslavya, Yunanistan ve Sovyetler Bfrlie;l buniar arasmdadır. Yunanistan'dan katılanlann savısmın on 1k1 olka yanlan da var; bu beş aydın bu yolcu lukta kendilerine başka aydmlann da katılacağını düşündüklerine göre, baskı yönetiminin II Abdülhamid ölünceye dek süreceğıne inanıyorlar demektir. Gerçekte bunu saklamıyorlar da. öyle ise, baskı yönetimine karşı savaşmak, onu direnme ile orta dan kaldırmak, akıllarmın ucundan bile geçmiyor, işi doğa'mn buyruğuna bırakmış lar. Halkı padişahla başbaşa bırakjp gidecekler. Bu durumda. özgürlüğun halk için, toplum için değil. beş on aydın için gerekli olduğuna inanıldığı ortaya çıkıyor demektir. Halkı bu konuda biliriz, bilinçsiz olabilir, ama özgürlüğun geregini savunan aydın, bunu kendi ölümlü yaşamı için değil, toplumun haysiyetli bir toplum olması için istemeli değil midir? özgürlüğun değerini halka anlatmak için çaiışmamalı mıdır? Halkın malı olmamış bir özgürlük aydının ne işine yarar? Tarihten biliyoruz ki, özgürlük uğrunda savaşan başka ülkeler aydmlannm gücu özgur bir toplumda yaşamak tutkusundan kaynaklanı. yordu. Brütüs «Sezar'ı severdim, ama Roma'yı daha çok severim» demlşti. Chateaubriand, Kudüs'e gitmek üzere ugradıgı Istanbul'da ancak bir gün kalabildiğlni, «Padişahtan başka herkesin köle olduğu bir yerde daha çok kalamazdım» dtye açıklar. Düşünün ki, bir yabancıdır bunu söyleyen. Köle olduğunu bile bilmeyen bir halk. gerçek aydını, zorbanın zorbalığından daha mutsuz kılar. Konumuzun başka bir yanı da var kl, yukarda sayıp döktüğüm aykınlıklardan daha onemlldir: Zorbanın ölmesl ile kıdan bütün bütün kurtulunacağı mancıdır bu. Zorba ölür ama zorbalık yonetimi, bu kez, biçim değiştirerek yeniden kurulabilir. Nitekim Hüseyin Cahit vo arkadaşlan bu gerçeği Ittihat ve Terakki döneminde yaşamışlardır. Siyasal Anılar'ında, yazar, şoyle diyor: «Ittihat ve Terakki, her çeşit karşı koymayı zorla susturmak yoluna gitmişti. Bir kez bu yol tutulduktan sonra onun keyfini tatmamak olanaksızdı. Çunkü hükümet yonetimi pek kolaylaşıyordu. Ne yapılırsa yapılsın ses çıkmazsa, eleştirl ve muhalefet adma ortada hiç bir şev görülmezse, yö netim başında bulunan îttihatçılann sonunda kendilerini herşeyi bilir büyük birer devlet adamı sanmaları pek doğaldı. «Eleştiri kabul etmeyen bir yönetimde, iş başmda bulunanlann yavag yavaş bütün duraksama. alçakgonüllülük ve gösterişsizlik duygularını yitirerek büyük bir gurur geniş bir yeterlik duygusuna kapılmaları, hak tanıma ruhundan uzaklaşmalan ve en suçsuz düşünce ve karşı koymaları bile yurda karşı bir suç saymaları tehlikesi kesindir. Mutlak yönetimlerde is başmda bulunanlar. kendi kişilikleriyle yurdun manevi kişiliğini karıştınrlar. Kendilerini sevmeyenler. beğenmeyenler. yurdu da sevmiyorlar, yurda kötülük ediyorlar diya yargıya varmak için arada bir adımlık mesafe vardır. Bu adım da çarçabuk atılır..» Yeni Zelanda'da butün bütün verleşmeği savunan Tevfik Fikret için. «Toplumundan umut kesmiş» yargısı verilebihr, ama zorbanm ölümünden sonra yurda döneceğini ileri süren Hüseyin Cahit Yalçın* m yazgısmda. bunlan yazmak da varmıs. Ne kötümserlik, ne iyimserlik sürekll savaşımdır yaşam. ya başlamıştır, Batıdakinden farkı nedir, Rumeli ve Anadolu arasında fark var mıydı? Bunların yanıtlan değişik bilim adamlanmızca farklı ounaktadır. Ancak. bu konularda bazı verl yetersizliğine ragmen bellrH görüslerimlzin oluşması gerekiyor. Tarihe ve İktisat tarthine daha degisik bir açıdan bakan, araştırmalarıyla yenl bazı veriler ortaya koymaya calışan genç bir Bulgar bilim kuşagınm da olduftunu hemen belirtmek gereklr. Bunların çalışmalan oldukça ilglnç olup. eski Körüşlerl sarsacak nitellktedlr. Son olarak, bize düşen ba zı görevler üzerinde blrkaç cümle İle durmak istivorum. Bunlardan ilkl. Balkanlar'da ve ötekl bölgelerlmlzde düzenlenecek bu tür semlnerlere daha büvük önem vermemiz gerektlgldir. Aynı bölgede yasadıSımıza göre, sorunlarımızm çözümü bu bölge sorunlannın çözümüne sıkı sıkıva • baglıdır. Burada ise, bizim , bu bölge sorunlanna nüfuzumuz çok önelrtlidir. Komsularımızm iktisat'lannı. kültürlerlni ve bu arada sorunlarım daha yakından tanıma ve blzde de aynı türden olanlann rözümü amacıvla 1sbirlii»i lom onların dlllerinl bllmemtz gerekiyor. Üniversityeierirn'7in kaçmda bu ülkelerin dHleri ve iktİKatlan okutuluvor? Homen sövlempk gprekir kl. bunun yanıtı hic de dovurucu de^'id'r. Komsuiarımi7rtan baslavarak böieemi7i ve onun sorunlarını kavnaŞından tamtratmz, bnnun irfn de ün'vprs'tplerlmizde bununla ilflrtll b'iim da'lpnnı o1iı<îturmamız erereklvor. îkinri bir nokta, blzim de b'zi BSrenmek isteven, bf7İ inceievpn vobana. yanl vabsncı Türko. tmkı i. hpr vıl en az bir olmak fl7 nr> bi7iı • df'7pnlevin' av Aydınlar Haklı Cıktılar... sta geldi. Tüpgaz bidonunu ocağa bağlayan metal borunun üstündeki bozuk. vanayı çıkardı;, yenisini taktı. Sordum: Borcumuz ne kadarT 4 bin lira. Ne? Şaşırmıştım. Çünkü vana bir klbrit kutusu büyüklüğündeydi. Üstündeki kelebeği sağa çevlrince kapanıyor, sola çevlrince acılıyor. Bir mutfak musluğundan daha küçük ve basit bir parça bu kadar eder miydi? Usta şaşkmlığımı doğal karşıladı: Vallahi, dedi, müşteriye bu fiyatı söylemekten utanıyorum; ama 4 bin lira yalnız vananın bedelldlr. îşçilik almıyorum. Bu vanalar dışardan geliyor. Blrkaç yıl önce 40 lira bile degildi; glmdi 4 bin lira. Yerll vanalar 1500 lira ama çabuk bozuluyor. • Devaltiasyon durmuyor; dısardan satın alman tüm tnallar sürekli yüksellyor; Amerikan Doları 180'e ulaştı. Nerede duracak? Bilinmiyor. Holding profesörleri diyorlar kls Başka yol yoktur. Pekl, bu yol bizi nereye götürür? ?... îşin kötüsü «başka yol yoktur» ya da «bu al* ternatifsiz ekonomi politikasıdır» diyenler, yolun yabancı parabdbalarının örgütlerince gösterlldiğlni, alternatlfslz siyasetin dışardan saptandığmı blliyorlar. Kendilerl bir flklr üretemlyorlar: emir kuludurlar. «Ekonomi uzmanı» taklidl yapıyorlar. • Iklnci Dünya Savaşından sonra Türkiye'de ekonomik mekanizmaları bütünüyle ele geçiren s«rmayecllerimlz. doğru dürüst blr endüstri kuramadılar; demokratik çok partlli rejlmln alt yapısını oluşturamadılar. 1980 yılında «KtT'lerl «zel sektöre satma» düşlerinde yaşayan dış ve iç parababaları, şimdi öıel «Asil Çelik» kuruluşunu devlete satıyorlar. Parababalarımız hayal lçindedlrler. Bu hayal politikasının ardmdan giden antldemokratlk özlemler yıkılacaktır. Eğer yerli parababalan şimdiye dek tilkede azçok sağlıklı bir ekonomik düzen kurabilselerdi; köprüyü zaten geçmiş olacaklardı. Bugün blr küçük kesimde zenginlik avuç avuç. torba torba. çuval çuval; ama üretime ve endüstnye dayanmıyan zenginlikler; gelişmişliğl, uygarlığı, sağlıgı değil; gelişmemigliğl, çağdaşlığı, saglıksızhgı vurgular Böyle bir ekonomik yapı üzerine sağlıklı blr siyasal rejlm kurulamaz, • Aydmlarımız terör ve anarşl şokunun ardmdan yaşananlara bakarak kiml zaman yılgınlık icine düşüyorlar; ülkenin geleceğinden kuşku duyuyorlar. Oysa TUrkiye'nin terör ve anarşiyle içine dügürüldüğü bunalım, yıllardan beri süregelen ters ekonomi politikasının doğal bir sonucu ve kaçınılmaz bir ürünüdür. Eğer dışa bağımlı kapitalist yolda kalkınma başarıyla yürüseydl; ülkemiz çoktan çıkış yollarım bulur; Batı ile eşit ölçüler İçinde bütünleşîrdik. Kırk yıla yakı» bir yönetimden sonra vardığunız ojums'uz nokta, ekonomiyi yönlendlren s©rmaye kesiminin başarısızlığını vurgular. Bu sonuç, aydmlann «teşhislerinde» ne denli gerçekçi ve haklı olduklarını kanıüamaktadır. U B HflVIR OKTAY AKBAL Zevkler ve Renkler... Komsıılarımız, Ili^kilerimiz ve Kültürümuz KOMSULARIMIZLA EKONOMİK VE KÜLTÜREL İLİŞKİLERDE Btî.GİLİ OLMAK KADAR KENDİMİZİ DE ONLARA TANITMAK ZORUNDAYIZ. l. n bin lirahklar piyasaya çıkanlıyormug. Mavl .renkte olacakmış bu paralar... Neden sarı. kırmızı, mor. kurşuni değil de. mavi? Evet, o hale geldik. herşeyden bir anlam ne bir anlamı. bir sürü anlam! çıkanyoruz. Karşımızdakine güvenimiz yoksa agzından, kaleminden çıkan her sözcük bizl kuşkulara sürüklüyor. Gerçi halk arasında 'öküz altmda buzağı aramak" gibi bir sftz vardır. Herşeyden kuşkulanmak, kendisi gibi düşünmeyenleri düşman savmak, kimi dönemlerde toplumlarda egemen olur. Önce yönetim yerlerindekilerden kaynaklanır bu olumsuz duygu, sonra yavaş yavaş. tüm yurttaşlara yayılır. Geçmiş yıllarda bir partinin sedm afişlerinde kullandığı mor rengi görünce 'Mor Olüm Rengidir* başlıklı bir yazı yazmıştım. O parti gerçekten seçimden yenilgiyle çıkmıştı. Şimdi de mavi on binlikler karşısında «mavi zenginlik, mutluluk. huzurdur» denemez mi? En güzel denizler. ea güzel gökyüzleri mavi degil midir? İç açar mavilikler. Şairler en çok bu rengi severler, överler. Orhan Veli *Dalgacı Mahmut şiirinde 'Budur benim işim Gokyüzünü boyarım her sabah Uyanır bakarsınız W, mavi' demez mi? öyleyse, on bin TL.'smın mavi renkte ba sılmış olmasj şaşılası bir şey değil... Doğrusu, otuz yıldır köşe yazılan yayınlayan bir kişi olarak zaman zaman kimi sözcüklerden ka çınmak zorunda kalmışımdır. Peyarai Safa ^ki Onlü bir yazanmızdı bir sözlük hazırlamıştı, bir kaç kez de bunu yayınladı. Solcular, hem de en azılı soleular nasıl tanmır? Nasıl mı tanınır? Kullandıklan sözcüklerle!.. tşte bu 'sözcük'. sözeüğü var ya o bile günümüzde şeytan avcılarınca 'solculuk' kokan bir sözcüktür. Peyami Safa'nın 'solculan tanımak anahtarı'nı bulsam da size sunsam, çok eğlenirdiniz. Bunca sıkıntı içinde karagüldürü ürünlerine de gerekseme var. Pembe ufuklar, ilk yaz gellyor, gün doguyor. kızıl şafak, mutlu yarınlar vb. sözler solculuğun be Hrtileri sayıhrdı! Bugün de öyledir. Ne var ki şimdi daha da ileri gittik bu alanda. öztürkçe sözcüklerin tümü artık 'kuşkulu' sayılıyor! Devrim. çagdaş. uygarlık, içermek daha nice sözcük tutucu kişilerin. çevrelerin gözünde solculuk kokmaktadır Nasıl bir kokuysa bu1 Siz çağdaş uygarlık dediniz de muasır medeniyet mi demediniz, tamam, solcusunuz! Atatürk devrimi mi diyorsunuz. çağdaş uygarlık düzeyi mi diyorsunuz, mimlendiniz de mektir! Hele öğretmenseniz, memursanız. bu Türkçe sözcükleri sık sık kullanıyorsanız. yandınızl Hemen hepsini unutmanız, bunların Osmanlıcalanna ahşmanız gerek. Öğrendiğime göre okul kitaplarmda ne kadar devrim, sözcük. eylem, varsa. çıkarttırmışlar. înkılap. kelime. aksiyon dendl mi gencecik çocuklan 'zehirlenmekten' kurtarmış olacaklar!. Söz, mavi on binlik banknottan açılmıştı Ne var ki maviyi de şu sıralarda kuşkular uyandıran bir renk sayanlar var. Okullarda defterlerini, kitaplannı mavi kağıtla kaplayanlar ne yapacak? Mavi boya kullananlar ne edecek? Marmara'ya dalıp gidenler, İstanbul'un bulutsuz göğünü süzenler için neler düşünülecek? Bir zamanlar 'kırmızı'dan ürkülürdü, şimdi 'mavi' de ona katıldı. Bir de 'yeşil* var, ki 'kırmızı" kadar tehlikeli. Ya sarı? O da akla neler getirmez, 'sarı sendikacıhk' en başta!.. Kala kala siyahla beyaz kahyor. O da karşılıklı bir çelişkinin belirtisl sayılmaz mı? En iyisl tüm renklen bir potada eritmek, yenl bir renk. daha dogrusu renksizlik rengi ortaya çıkarmak... Bir zamanlann 'renksizler' suçlamasmı anımsatmaz mı bu da? Yani, ne desen. ne yapsan. hangl rengi lağensen bir çapanoğlu çıkıyor. Şu onbinlik kagıt paralan llgiyle bekliyorum. Bir iki yıla kalmaz elli bin liralar da çıkacaktır En iyisi şu sıfırlan atmak mı? Elli bin olur sana beş yüz. Bunun da tehlikeli yanı var, siz iki sıfırı silersiniz, ama başkalan silmezse, o zaman yandımz. Renkler, sıfırlar, kuşkular arasında yaşayıp gidiyoruz işte. Zevklere ve renklere kimse kanşamaz derlerse de inanmaym. Artık ona da kanşanlar çıkıyor. 0« Prof. Dr. Nazif KUYUCUKLU Bulgaristan'ın çeşitli uluslararası kongre ve semlner ler düzenlediğini ve bunlara ev sahipliği yaptığını, Dünya Çocuk Asamblesi ve yazarlarla İlgili olanlarmın, bu yıl sadece ikisl olduğunu belirtmek gerekir. Dışa açılma bakımından bu yoğun çabalann ileride Bulgaristan açısmdan veya bu eylemlerl sürdüren 5tekl ülkeler açısmdan, gerek dış ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde. gerek ötekl sorunlarm çözümünde önemli katkıları olacağmı belirtmeye bilmem gerek var mıdır? Belirtellm kl, bu seminerlerde ayrıca uluslararası sorunların tartı^ılması olanakları da vardır. Değinmek istedi^im ikinci nokta. bizlmle i'gill olanlardır. Hemen bellrteyim ki .semlner vönetiminin Bal kan üikelerine karşı davranışları çok olıımlu. özelükle bize karşı çok övücü olmustur. Zaten Bulgaristan'daki yönetim de. sürekli olarak dış iHskilerde, özellikle kom şu ülkelerle banştan, dostluktan ve iktisadi, kültürel ilişkilerin gelistirümestnden sözetmektedir. Buntera katılmamak elde değildlr. Nitekim, ekonomik illşkilerimiz de, giderek daha iyi bir biçimde gelişmektedir. Ancak, burada şunu da belirtmem gerekir: Semlner dışı düzenlenen çeşitli kabuller ve toplantalarda, uluslararası gruplar karşısın da. geçmişte «Osmanlı» ve «Türk» esaretinden blraz sıkça sözedilmektedir. Bu davranışı anlamakta güçltik çektiğlmi hemen belirtmeliylm. Bunların tartışma sına glrmeden, sadece şunlan söylemek yeterll sanırım: Bulgaristan Osmanlı egemenllğlnden ayrılalı. ya nl bagımsızlığmı kazanalı yüzyıldan fazla bir zaman olmuş ve bu arada bir çok siyasal ve ekonomik aşamalardan gecmiştir. Günümüz de iktisadi acıdan önemli basarılara da ulaşmıştır. Bıma ragmen, belirli çevrelerce gecmişin bir araç olarak kuüanılmak istenmeslnin nedenlerlni aniayabilmek, bellrttigim gibi blraz güç ve bugünkü gereklere terstir. Bizimle İlgili bir baska nokta da, Bulgar tarihci veva iktisat tarlhçilerinden coÇunlugunun, Osmanlı Devieti'nm kuruluşundan daha feodal, daha dogrusu militer fa,skeri) feodal bir devİPt o'duSu görüsüdür. Burada önemli olan feodalite için kullanılan öl cütlerin neler oldugudur. Konu bizde hâiâ tartısılmaya devam edillyor ve bilim adamlarımız arasında görüş ayrılıkları sürüyor. Osmanlı Devletinde feodalite var mı, varsa ne zaman dan itlbaren ortaya çıkma Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Cenel Yayın Müclürü Müessese Müdurıi YazılfleriMüdürü HASANCEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGONENSİN AHMET KORULSAN YALÇIIM BAYER ALİACAR YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMET MERCAN • • Yazı Işleri Müdür Yardımcısı HaberMerkeziMüdüru Mızanpaj Yönetmenı TEMSİLCİLER • î LA N KARTAL 2. SULH HUKUK HAKÎMLİĞİNDEN t LAN İZMİR 2,'Cİ tCRA TETKİK MERCİİ HAK1MÜĞ1NDEN Dosya No: 982/729 AlacaMılan ile konkordato akdetmek üzere müh let talebinde bulunan ve L'uir 014 Sokak No. 20 tleri Manifatura ticareti ile tştigal eder tsa Doğan Geriler'e İtK'nun 285 ve müteakip maddeleri gereğince tKl AY MÜHLET VERİI.MESİNE ve tzmir avu katlarından Etdogan Keser'ln Konkordato Komseri olarak tayinine. n.10.1832 tarih ve 982/729623 sayı ile karar verilmiştir. Keyfiyet tebüğ olunur. 11.10.1882 (Basın t: 840S 22815? rtufrunu hempn ekipvevim Btzden ise. sariece tek kisi. Bura^a de5in1lmesl gereken bir nokta daha var. O da, bu btr avlık yaz seminerlnin bu yıl yfrm'ncl yılmı doldurmus oldu^udur. Bir baska nnkta da. Bulçarlstan'da Üctincü rtHnva'dan, vani A76fell$mis t^ikeierden, özeliikle A«=va ve Afrika'dan blnler, e yüksek ögrenim ya pan ö&rencılerln bulundugudnr. Bununla 1lg'1i olarak beilrtUmesl geıeken baş ka bir nokta da. aynı türdeki spminerlerin Romanya. Yugoslavya ve öteki ülkelerde de yapılmakta olduğudnr Bu seminer düzen leyicl tllkekr. bu arada Bui Raristan Bulgarolojl İle ilgili çalısmalar yapanlan yakindan izlempkte. oniara olanaklar hazırlamakta, bunları özendirmek amacıyla manevi alanda çes'tli ödüller vermektedîr. Bu yolla ülkeleHni ve külttirlerini tanıtmak için ÜUelerl dışmda çok iyl bîr kanuoyu hazırlamaya çalışmaktadırlar. Tüm "lunlann yanmda, Davacı Ayten Sayraç vekili Av. Suzan Çağlıyor tarafından davalı Muzaffer Beyazıt aleyhine açılan kira tesbiti davasmın yapılan duruşması sırasında verilen ara karan gereğince; Davalmın Elektro Saç Sanayi Profil San. Ltd. Şt. Bağdat Cad. No 204'deki adresine gönderilen dava dilekçesi ve tebligatın adresinde bulunamadığından bahisle bila tebüğ iade edilmesi üzerine zabıtaca yaptınlan tahklkatta adı geçenin adresi tespit edilemediğinden. mahkemenln 5.10.1982 tarihli ara karan gereğince dava dilekçesi ve duruşma gününün gazete ile ilanen tebligine karar verilmiştir. Verilen ara karan gereglnce durusmanm 15.11. 1982 günü saat 10.00'a bırakıldığı, adı geçenin belli gün ve saatte duruşmada hazır bulunması ak9i tak dirde H.UMK'nun 509510'uncu maddeleri gereğince müteakip celselerin gıyabında devam olunarak karar verileceği hususu tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen teblig olunur. (Basın: 10517) 1982/538 varsa vermpliviz. ce«s't,11 kflltflr lîuniTn'anm'zla temfi<! Ptt'rmpHviz. Cerci tic yOda Wr vabancı' Inrın da katiidı»:i Semineri» di)7pnipnivor ve sonuncusu kısa Wr F.i're fince tstanhul'da yanıldı. Ancak. bu vetismis'er için oluyor ve üc vıida bir olmafe la da cok sevrek yapıiıvor Her yıl düzenlenme durumımda. bu vabancı Türkoloil Sem'nerl'ne veni vetls ınektp olpnlar da rtavet PdiÎPbiiecekiPTdir. Tflrkolo liyle u&rasmaya baslavan lann Tü^kcpiprini eeHstir mpk için ba^vurularmm ya nıtsız ka'd'S'mı (Mlntüvl" • ANKARA : • İZMİR : • ADANA SERVİS ŞEFLERİ Utanbul Haberleri:Selahattin GÜLER Dış Haberter : Ergun BALCI Ekonomi: Osman ULAGAYYurt Haberlerı.BarbarosGENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ Magazın : Yalçın PEKŞEN Düzeltme: Konur ERTOP Araştırma: ŞahinALPAY BÜROLAR Konur Sokak No. 24/4 Yenişehlr ANKARA Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 Tel: 2547 09131230 Atatürk Halit Ziya Bulvan No: 65/3 İZMİR Caddesi, T.H.K Işhanı Kat 2/13 ADANA Te!:1455019731 Basanve Yayan: Borçlu: Remziye Sayın (Akbarut) Abdullah kızı Turan Emeksiz Cad. No 64 kat 3 Malatya. Alacaklı Ahmet Ekinci vekili Av Ömer Atilla'ya olan 2.506 945 lira borcunuza karşılık mahcuz bulunan Malatya Tabakhane mahallesi Tabakhane mevkiinde kain ada 28. sahife 2059. parsel 10'da kayıtlı olup, 12800/104960 hissesine sahip bulundugunuz taşınmaza l.oOv ooo lira. yine Malat:a Tabakhane mahalîesi Tabakhane raevkiinde kain ada 28. sahife 2060. parsel U'de kayıtlı taşınmazdaki 912/ 2464 hissesine sahip bulunduğunuz taşınmaza ise 2.630.000 lira kıymet taktir edllmiştir. Yapılan kıymete karşı herhangi bir itirazmız varsa ıŞ bu ilanın gazetede neşrinden itibaren kanuni müddetlere 7 gün ilavesile 27 gün içerisinde tcra Hakimliğine ltiraz etmeniz gerektiği hususu ilanen tebliğ olunur. (Basın: 10505) İLANEN TBBÜGAT ÎSTANBUL 2. İCRA MEMURLUĞUNDAN 1980/4550 isteven b'lim adam'arma ve biHm adamı adaylarına mutlaka olanaklar saSlamalıyız, hattâ oniarı Ö7endirmeliyiz. Ga"ba, bunu yapmaya biraz da zorunlu''yuz. Hatta. yabancı Türkolog'lann isteklerlnl karşılamak üzere bir merkez oluşturmalıyi7. Yenl kurnimakta olan «Devlet Tanıtma Ör Kütü» girişimlerini bu acıdan olumlu karsılamak Rerekir. Bu örprütle üniversiteler arasında bir isbirliğl ve esEüdüm kurulabllir. Sonuç olarak şunları söy 'emek eerekir* Tüm komşu (Ukelerimİ7dp ve bölgemizdeki semmerlere daha büyük önem vermeli onlan daha vakından öSrennıeliylz. Biz) inceleyen Türkolog'lara da daha geniş olanaklar saglamalıyız. Bunlar, daha geniş bir kamuoyu ve Işblrliği havaa oluşturacaktır. CUMHUBİYET Matbaacılık ve GazetecilikT.A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41, CağaloğluİSTANBUL P.K.: 246 Istanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) TAKVİM 1982 İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI 5.28 7.09 13.00 16.05 18.30 20.00 TEŞEKKÜR Okmeydam SSK Hastanesi'nde yatan hastamıa için çok gerekli kanı reren Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Doğum Bölümü stajyer doktorlanndan; Hürriyet Erdoğan'a ayrıca büyllk çaba ve ilşisini gördüğümüz Okmeydam SSK Hastanesi personelinden; Teknisyen, MEHMET ÖZER bey'e sonsuz minnet ve teşekkürlerimizi sunmayı borç bUirim. NEG&Tt IRMAK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear