25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 10 15 EYLÜL 1981 Tutanakları TUTANAKLARDAN * e s ö z l e r •* • Son sözümüz su: Fikir özgürlüğüne sonuna dek Uğur MUMCU AVUKATLAR, OKUMAMIŞ SANIKLARIN TAHLİYE EDİLMESİNİ İSTEDİ ANKARA, (Cumhurtyet Bürosu) MHP davasının 9 ©y'ü;dt< yapılan duruşmasında Iddianomenln okunması Işleml ni;ı tonnamlanmasından sonra 8avunma avukatları bazı sanıkların salıverilmesini Istediler. Avukatlar salıverilme istemlerlnde, bazı sanıkların okurncmış olmalorını da gerek cs olarak Ilerl sürdüler. AskeV Savcı da Recal Okman ve Şckır Coşkun adlı sanıkların salıverilmesl yolunda görüş bildirdi. Mahkemo tutanaklarında sa vunma avukatlarının salıverilme Istemlerinl sunmaları sıra sında yaptıkları konuşmalar; dan bazı bölümler şöyle: «Avukat Hasan Akgül Sa yın Başkanım. ikl talebimle ilqi!i görüşleriml açıklamak Is; tlyorum. Önca sanık müvekkillerimizin tamamı MHP ve ülkücü kuruluşlaria Hgill saniklar arosında gösterilmlştir. Oy sa mtjvekkltterimizden Hakkı Yakışık, Beklr ilbahar, Aslan Akbaş hakkında sadeco 6136 sayıiı yasaya muhalefetten davo açılmıştır. Suçlan sıkıyö netim llanını gerekttren sebep lerden olmadığı için mezkur dava ile birlikte görülmesl mümkün değildlr, Sanıklardan İsmail Yücel, Adndn Tamer, Cemil Tarakcıoğlu polis memurlarıdır. izah edildiğl gibl, yasa ve tahsil durumları buna müsait değildlr. Bu nedenle sanıkların bu dava dosyasıyla yargılanmaları Ihtimal dışı olup, tefrik edilmesl gereklr.» «Avukat Mehmet Çellk » Müvekklllerlmizln hemen hemen hepsl aşağı yukarı (Cemal Öztürk haric o mütevazl blr lise mezunu memurdur). diğerleri ilkokul mezunu ve bi rinin mesleğl de hatta çobanlık diye yazılmış, kl ben onunla iftlhar ederim. Benlm de baba mesleği diyeceğlm, bu adam dahl sllahlı hareket yapacak ve Iktidara el koyacak şeklinde 146 ve 149. maddeler den sevkedilmiş bulunmaktadır. Müvekkillerlmln esnaf, llk okul mezunu, günlük nafaka Içlnde pazarcılık, mobilya Iş İZLEYİCİLER MHP davasının izleyicilerinden blr grup. diya incelemek mecburiyetin Cİ9İ, furda burda Işçl kişilerhissettim. Açtım 'ddianamey dlr.» bana tebliğ olduktarv sonra, ac Sanıklardan Turan Koçal, aSayın Başkanım, tutuklu bu tım, baktım 386 ıncı sayfada vukatların konuşmaları sıralunuyorum şu anda, Teferruaaynı benim gibl partiye madsında bir ara. «Sayın Başkan, tına girip vaktinizi almak istedi yardım temin etmiştlr düTuran Koçal olmam dolayısıy miyorum. Fakat çok önemli şüncesi içerisinde 1976 yılınla söz istlyorum» şeklinde ses gördüğüm bir hususu bilhassa da verilen rakamlar içerisinde üzerinde durmak, durarak ISayın İhsan Kabadayı ve Şezah etmek mecburiyetindeyim. rafettin Doğan'ı tahliye ettiler Turan Koçal, ken Bu husus, biz ^illiyetçi Ha Benim de suçum aynı. Suc disiyle aynı suçtan reket Partisl'nin27Ğenel İdare ise, onun tabii izahına gelece Kurulu olarak, arkadaşımla ğiz: Fakat 764'ncü sayfayı ayargılanan İhsan Ka beraber 12 Eylül Harekâtını çıp baktığımızda görülüyor ki, badayı ve Şerafettin müteakip tutuklandck. Suçu yine İhsan Kabadayı, ŞeraDoğan'ın tahliye e muz var, yok; göreceğiz. Siz fettin Doğan ve Turan Koçal karar vereceksiniz. 7 arkadaaynı suçtan yargılanmak için dilmiş olmalannı, talep ediliyorlar. Ve iddianaşım hiç tutuklanmadı, memkendi tahliye istemi nun oldum. V» 27 arkadaşım menin 899'uncu sayfasında ne gerekçe olarak dan 12 arkadaşım 8.1.1981 gü da yine malumunuz olduğu veçhile biraz evvel okunup bl nü tahliye edildiler. 15 arkagösterdi. ten iddianameden gördüğümüz daş biz tutukluluğumuz degibi, Türk Ceza Kanununun vam ediyor ve 15 arkadaşın içerisinde, kl tahiiye olanla146'ya 3 üncü maddesi İle ra memnun oldum. 15 arkadacezalandırılmam isteniyor. Yal lendl. Bir süre sonra kendislşın içerisinde benden başka nız 1<16'ya 3'ten mi, biraz tas ne söz verilen Koçal, tutanak ^46/3'ten suçlanmak istenen hih ettiniz Sayırı Başkanım. Sa lara göre özetle şöyle konuşyok. Ve hatta tahliye ettikleri yın Savcının talebl ile, tahlltu: içerisinde 146/1 ile idam mah yeme karar verilmesini saygıD. Haklml Sanıklardan kumu İle tnlep ettiklerinden ay Turan Koçal buyurun. larımla ve hürmetlerimle talep ediyorum.» Sanık Turan Koçal (Tu rılan var. Nedir bunun sebebi ran Koçal. eski İstanbul Milletvekili.) sonuna dek Küfür özgürlüğüne 'Hayır,, Q Bu «Sizli» sözgülere bir örnek daha sunayım, ist«r misiniz?... Bir Millî Eğitim Bakanı ki kara gözlükleri ile tanımrdı konuşmasmın biryerinde yasal kovuşturmaya uğrayan öğre»> menlere «Alçaklar» deyince ortalık karışıyor.. Bir üye bütün terbiyesini takınarak bağırıyor. ^ Öğretmen alçak değildir... Sonra sizli olarak sözü kürsüye geri gönderiyor: Alçak sizsiniz... «Alçak sensin», yok, «Slzsiniz» var.. Bir üye daha samimi, ne de olsa köy kökenli bir öğretmen milletvekili, bağırıyor: Alçakların başı seıısin... Aynı öğretmen kökenli milletvekili, sen'den siz'e dönüyor: Kendilerinl alçakların ba$ı Uan edeceğinı... Ağız ahşmış kendisinl demiyor, tekil ifade saygısıslık olur, onun için çoğul kullanılıyor: Kendüerini.. . Bir başka üye de aynı kanıda: Öfretmene alçak diyeraez, kendileri alçaktır. Bir başka öğretmen Milletvekili, «riz1 olarak: 1 Alçak sizsiniz... Biraz önce bakana «kendileri» diye' seslenen üye yenlden tekll ifadeye dönüyor: Senden daha adi bir bakan knnnşmadı Meclia tarihinde.. (M. Meclisi, B: 49, 21.2.1980, 0:2, S. 46667) «VIR VIR KONUŞMA» Aynı oturumda, Bütçe ve Plân Karma Komisyonu Başkanı blr değerli üye aynı seçim bölgesindeki bir milletvekiline yerinden sataşıyor: Vır, vır, vır, ne konuşuyorsun durnıadan?... Saygılı ol, vır vır konuşuvorsun.. Katil, katil, tuuu.. Üye bu saldırıları yanıtlıyor: Köpek, köpek be, tuh sana be... Tuh itoğlu it be, esşekoğlueşşek.. Aşağıdan karşıîık gelmekte geçnumyor: Sen, haysiyetsiz, namussuz, şerefstz katil bir köpcksin... (TBMM. B: 11, 20.6.1979, ü: 2, 2: 263) Aynı oturumdan sesler: Otur yerine köpek.. Köpek sensin.. r Sayın başkan duydunuz ınu ejjekoğlueşşek dedi.. Sayın başkan bir milletvekili, S » diyemez. Otur yerine köpek... Terbiyesiz sensin lan.. Ve bir sayın üyenın bir başka sayın üyeye eylemli kalkışması şöyle.. Has.... lan, o çocuğu (aynı oturum S. 291) Yine bir başka gün, bir başKa «ujjarea» diyalog: Sus lan.. Sen sus... Öteki, zora dayanan cinsel birleşmenm bilinen sözcüğünü kullanıyor, tutanak bunun bukuksal kısaltmasmı saptıyor: Sinkaf... Bir üyeyi «sinkaf» edeceğinî açıklayan üyeye, karşı sinkaf istemi yeni takılarla su nuluyor: Sinkaf, eşşekoğlueşşek, bilmem ne.. Burada bir küçük çeviri yapalım: Sinkaf, zora dayanan cinsel birleşmenın sövgü biçiminde kullanılan sözcüğünün, osmanlıcadan kaian hukuksal adı.. «eşşekoğlueşşek», bilindiği gibi, bir kimsenin usul ve füruunun «eşşek» soyundan geldiğini açıklayan kısa sövgü, «bilmem ne» de, futbol maçlarında genellikle hakemlere seyirciler tarafından uygun görülen bîr teza hürat biçimi, erkeklerin eşcinsel davranışları. Bazı tutanak kâtiplerinin terbiyelerl elverişli olmadığından bu sövgüler «sinkaî» ya da «bilmem ne» biçiminde tutanaklara geçiyor, bazı tutanak kâtipleri de daha gerçekçi davranıp, bu sözcükleri olduğu gibi aktarıyorlar. Daha okkalı sövgüler ise «anlaşılmayan güriiltüler» olarak geçiştıriliyor.. Bu noktada şöyle rahat bir nefes alalım ve îngiliz parlamentosundaki bir tartışmayı aktsralım. . Lady Astor adlı bir bayan milletvekili, ünlü politikacı Churchill'a sataşır: Bay VVinstnn, eğer kocanı olsaydnuz, kahvenize zehir katardım... Churchill'in yanıtı çok şik: Kocanız olsaydım bayan o zaman bu zehiri içerdim... Yine bir başka gün, Bessie Braddock adlı bir bayan milletvekili, Churchill'e bağırıyor: Sarhossunuz... Ünlü politikacınm yanıtı şöyle: Bayan benlm sarhoşlufum yarın sa* bah geçecek, ama sizin çirkinllğiniz yarın da devam edecek... Sizlere bir de bir Amerikan politikacısınm sövgüsünü aktarayun: Hlçbir şey görmeyen domuz jtö^lü, bok scven domuz bıırımlu, kafası ahırdan başka dünys taıumayan. domuz beyinli, ancak canı yandığı zaman bağıran, ımın ve sivri dişli ağzuıı açtığı zaman yemesin diye kendi boku üzerine dökiilen kirece siivüp, sayan.. (Time, 31 ağustos 1981. s: 30) Göriildüğü gibi, bu sövgüler, yalnızca bize özgü değil, bazı Amerikan politikacıları da ağızlarmı bozuyorlar. Ama şu İngiliz parlamentosunda olduğu gibi, zekâ gösterileri ile süslü sataşmalara kim ne diyebilir?. Bu gibi sataşmalara can kurban, ama «Eşekoğlueşek, köpekoğlu köpek, avradını sinkaf, o... çocuğu, pezevenk ve teres» gibi sözcükler ve «Acıttım mı eiclm» gibi yılışık sataşmalarla bu parlamenterler, kendi «seviyeleri» dışında neyl kamtlamış oluyorlar? Bu sözlerin sahiplerl, gerçekten küçük bir azınlıktır. Ama parlamentoyu mahalle kahvesine çeviren, parlamentoyu küçük düşürenler de, ne yazık ki, bunlardır. Tutanaklardan Ege DevYol davası MehmedKemal POLİTİKA VEÖTESİ Zor Olanı Sinamak "Polisin taraflı tutumu nedeniyle DevYol a girdim Celâl BAŞLANGIÇ İZMİR Ege DEVYOL davasında örgütün üst düzey yd neticilerinden Saml Varlı, mah keme tutanaklarına geçen ifadesinde 197576 yıllarında polisin yan tutması ve sağ görüş lüleri koruma ve kollaması nedeniyle DEVYOL'a üye olduğunu söyledl. 30 ağustos günü Ege Ordu ve Sıkıyönetlm Komutanlığı 2 Numaralı Askerl Mahkemesinde başlayan 96 sanıklı davada Askeri Savoı 32 klşlnin Idamını Istemişti. Askeri Savcının 118 sayfa tutan iddianamesinde Askeri Savcı Sami Varlı'nın Balıkeslr'de örgüt sorumlusu olarak görev yaptığını Muğla, Aydın ve Ödemiş üst İ 1973 seçimlerinden sonra ohışan dlnci g f le ortamn solu koalisyomı iktidarı Gürdal'm Kar raköy'e dikilen «Güzel İstanbul» heykeline dayanamamış, yapıtı alandan söktürmüştü. Siyaset öyle oluyor ki. günlük çıkara dayamyor, sanatta hoşgörüyü d&hliyordu. Sanatm her kolu ve dalı bir tesellidir. Toplumlar densiz bunalımlara düstüklerinde söyleaemiyen bir çok şeyi sanata sığınmada bulurlar. îste böyle dönemlerde 6aır%tla politikacı çatışrr. Baslarlar birbirleriyle sürtuşmeye, biri söyletınek istemez, biri söylemek ister. Böyle dönemierda başta şiir gelir. Böyle günlerde şairler haykırmaya başlar. Bir zamanlann a n dilJe şiirler yazmaya özenmis bir şairi. Mehmet Emin Yurdakul, baakıya, karanlığa, söylenemiyene karşı şöyle demiştl: Bırak beni hayhırayım, susarsam sen matem et; Unutma ki şairleri haykırmayan bir ntillet Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir, Zaman ona han damlayan dişlerini gösterir. Bu zavallı süru için ne merhamet, ns huhuh; Yalruz bir sert bahışlı göz, yalnız ağır bir yumruhl Bunlan söylerken Mehmet Emin Yurdakul, belki büyük şairlerden biri değildi ama, yeni şalrlerden biriydi. Toplumlarm yöneticileri kendilerini yenilememişlerse, her yeninin karşısına dikilirlerdi. Bu yenl şairi Anadolu'nun yeni kurfcuhı$unu benimseyenleı* kabullendiler. Her yeniliğe açık ve her yeniliği kabulden ötürüdür fci, Mehmet Emin Yurdakul Anadolu Meclisine mebus olarak girenlerin başmda geldl Tarihsel fırsatlar her yöneticinin eline her zaman geçmez. Ancak büyük sıyasetçilerdir ki, ellerine geçirdikleri ya da yarattıkları tarihsel fırsattan en güçlü biçimde yararlaunasını bllenlerdir. Mustafa Kemal Paşa, daha 38 yaşmda Karadeniz kıyılanna çıktığında bunu kullanmasını ve değerlendirmesini bilenlerin başmda gelir. Bir gazeteci arkadaşun, yıllarca önoe, Cezayir' de Che Guevara ile görüşme olanağını buhnuştu. Konuşurlarken sormuş: *Sizden başka gerillacı olarah kimlari tanırtvnız?» •Sizde var...» diye yamtlamış. Che. *Mustafa Kemal Paşa... Samsun'da gerillayı baflatmış.» Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktıgında belki bir gerillacı idi; Afet İnan, Belleten'de bunu çok güzel anlatır. Ama Ankara Meclisini kurduğunda gerillacı değil devlet adamı İdi. îkîsini de eylemleri ile kanıtlamıştır. Atatürk'ten sonra bazı siyasetçilerin eline bazı tarihsel fırsatlar geçmiştir. îşin güzel yanı bu tarihsel fırsatiar seçim gibi halkm büyük desteğine dayammştır. Ama bunlar, görduk ki, hadi adlarım söylemiyelim, halkm oy verme gibi büyük desteğini yadsımışlar, kerameti kendilerinde bilerek har vurup, harraan savurmuşlardır. Kendilerine kıydıkları gibi halka da kıymamışlar mıdır? O dönemde de şairlerin uya.ncı ve uyandırıcı çok sözleri olmuştur. Önümüzde gene tarihsel fırsatlar vardır. Bunu nasıl kullanacaklardır? Halkı sömürmeye, yıllarca uyutmaya ahşmış güçlerle mi. yoksa halkm kendisi ile mi? Zor olan büyük çogunluk halkla birlikte yürütmek, kolay olan halkı sömürmeye ahşmış azuılıkla ortakhk etmek... tki yoldan biri halkla kaynaşarak yürütmektir ki, tarihsel fırsatın ne kadar uzun ömürlü olduğunu saptar. Atatürk, hâlâ sıkıştığımızda başvurduğumuz bir simgedir ki, zor olanı yeğlemişür. Şairler d© ulusal kahramanlar kuşağındadır. Şairleri susturanlar değil. onlara kulak verenler, tarihsel fırsatlarm mimarı olmuşlardır. Günümüzde bu fırsatı değerlendirmek için gene zaman vardır ama, zor olanı göze alanlar için vardır. 96 SANIĞIN 32'SÎ ÎDAM ÎSTEMİYLE YARGILANIYOR. sorumluluklarını yüklendiğini ve bir çok patlayıcı madde atma, pankart asma, öldürme ve yaralama olaylanna karıştığını belirterek Sami Varlı hakkın da istediği idam cezasınin gerekçelerini anlattı: Askeri Savcının örgüt yöneticisi olarak ceşitli öldürme olaylarına karıştığını örgütün üst düzey yöneticisi olarak profesyonelce çalıştığını belirten Saml Varlı, 30 ağustosda baş Adana'da TDKP davasmda 8 sanık icin idam istendi Haber Merkezi Yasadışı Türkiye Devrimci Komünist Partlsine mensup 42 kişinin yargılanmalarına Adana'da başlandı. Sanıklardan 8'i hakkında ölüm cezası istendi. 2 Numaralı Askeri Mahkeme'de dün başlayan durusmada Askeri Savcı idclianamesini okumaya başladı. İddianameda sanıklann 197980 yılları arasmda Gaziantep'te 2'si poli s 8 kişiyi öldürdükleri, ayrıca yasa dışı örgüt kurarak öldürmeye teşebbüs ve patlayıcı madde bulundurmak gibi suçlan işledüüeri belirtiliyor. Durusmada Askeri Savcı sanıklardan İlker Dinççan, Ramazan Korkmaz, Seyrettin Bayramoğlu, Mustafa KonuK, Recep Kar, Halil Durmaz, Doğan Kun ve Cemal Cengiz'in ölüm, 34'üntin de 7 ile 20 yıl arasında değişen hapis cezalaıına mahkum edilmelerini istedi. İZ!SÜK DevYol'un Büyiilt Ege Davası ile Antalya Gazipasa olaylarının duruşmasına Sıkıyönetim 2 Numaralı Askeri Mahkemede iki ayrı salonda devam edildi. DevYol örgütünün Antalya Gazipaşa sorumlularınm duruşmasrnda kimlik tespitleri biten teröristlerin sorgulamalarma geçildl. Askeri Savcı tarafından okunan iddianarneyi dinleyen militanlar, savunmalarında gerçekleştirdikleri olayları anlattılar, bazı suçlamaları da kabul etmediler. Çeşitli anarşik olaylara karışan örgüt ınilitanlarından 8'i hakkında ölüm cezası, 37 sanık hakkında da çeşitli hapis cezaları isteniyor. #' DevYol'un Büyük Ege duruşmasında ise samklar iddianamedeki suçlamaları değerlendirdller. • 1 Numaralı Askeri Mahkeme'de üç gündür devam eden > Ege DevSol davasmda sanıklann sorgulamaları tamamlandı. 22 idamlı davada teröristlerden 9'u bir arkadaşlarının Emniyet Müdürlüğü'nde öldürüldügünü öne sürerek ifade vermedi. ANKARA 3 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde silah zoruyla para gaspetmekten yargılanan Cemalettin Yılmaz 14 yıla, Haydar Özdemir'de 6 yıla mahkum oldular. • «Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) adh yasadışı > örgüte üye olduklan ve çeşitli eylemlerde bulunduklan savıyla haklarmda dava açılan 52 samğın yargılanmasma yarın Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı (2) Numaralı Askeri Mahkemesinde başlanıyoi. Samklarm 1980 yılı ve öncesinde Ankara'da «TDKP>< adlı örgüte bağlı olarak çeşitli toplantılar yaptıkları, «Devrlmln Sesi» adlı yayın orgammn dağıtım işlerini düzenledikleri iddia ediliyor. # Onur Yayınlan Sahibi vs Yönetmeni İlhan Erdost'un Mamak Askeri Cezaevi'nde 7 Kasım 1980 günü dövülerek öldürülmeslyle ilgili Davaya, bugün Ankara Sıkıyönetim. (1) Numaraiı Askeri Mahkemesi'nde devam ediliyor. Geçen durusmada alınan karar gereğince Yüzbaşı Puat Vuıal, gardiyan îsmail Yavaş, Er Fikret Göçtekin ve Eyüp Ergiu ile olay sırasında tutuklu bulunan Nezih Artır ve Ismet Yalçınkaya tamk olarak dinlenecek. layan ctavanın 7 eylülde yapılan oturumunda örgüt üyesi olmasının nedenini güvenlik kuvvetlerinin yanlı tutumu ve sağ görüşlü kişileri koruması ve kollaması olarak gösterdi. Sami Varlı duruşma tutanaklarına geçen ifadesinde örgüt üyesi olmasını şöyle anlattı: «Ben, 197576 döneminde Balıkesir'de İşletmecilik ve Tu rizm Yüksek Okuluna kaydımı yaptırdım. İstanbul'dcn gelmiş tim. Bu tarihlerde siyasal açıdan belli bir düşüncem yoktu. Hiç bir grubun Içinde değildim. Ancak Bahkesir'e geldlğimden itibaren devamlı surette sağ görüşlü kişf ve grupların maddi ve manevl anlamda baskılarına moruz kaldım. MHP iddianamesinde de belirtildiğl gibl, bir bakıma devletin güvenlik güçleri de sağ görüşlülerle beraberdiler. Onları koruyor ve kolluyorlardı. Bu ortam içlnde ister Istemez okulda sol görüşlü kişilerle birlikte olmak zorunda kaldım. DEVYOL Isimll örgüte glrlşlmin başlangıcı da öz olarak yukarıda açrkladığım ortamdan sonra gelmiştir. (...) Huzurda hakkımdakl Iddiolarla llglll bildiklerlmi açık bir şekllde di le getlreceğimi öncelikle belir teyfm. DEVYOL adlı örgütün üyesiyim. Yakalandığım tarihe kadar gerek militan olarak ve gerekse yöneticl olarak değlşik tarihlerde ve değişlk yerlerde görev Ifa ettim.» Sami Varlı, karıştığı çeşitli eylemleri söyledikten sonra bir öldürme olayını şöyle aktardı: «Mustafa Özdemiroğlu'nun öldürülmesi olayına gelince (...) Şimdi olayı burada tüm açıklığıyla anlatıyorum. Mustafa Özdemiroğlu'nu yakınen ta nımam, nereden geldiğini ve nerede çalıştığını dahl olay tari hine kadar bilmiyordum. Bildiğim tek şey Ülkücü olduğu İdi. Ödemis'de ÜGD binası ile TÖBDER binası birbirine yakındı ve bulunduklan yer itibariyle her iki blnaya glrlp çıkanlar diğer binadan rahatlıkla görülüp izlenebilmektedir. Mustafa Özdemiroâlu'nu bu nedenle Ülkücü olarak tanıdım. Anladiğıma göre o da benim devrimci olduğumu anlamış; çünkü olayın geçtlğl 7.12.1979 tarihinde yolda karşılaştığımızda bsnf görür görmsz silâhına davrandı. Be'inden tabancasını çıkarttı. Durumıı görünce silâhını bana tevcih etmesine fırsat vermeden üzerimde taşıdıâım 14'lü tabancayı süratle çıkarıp, çok ^ayıda ateş etmeye başlodım. İ! k aşomada 45 el ateş ettim. Vere düştü. Düşer düşmez ds iiîerime doğrıı ateş etmeye başladı. Bunun özerine sîîâhımı 5 el daha üzerine doğru ateşledim.» Bu diâyi haarlarken önce 1877 Meclisi Mebusan'ının tutanaklarım okudum. Mebusan Başkanı ünlü Ahmet Vefik Pasa'mn bir mebusa «eşek» dediğini, bazı yerli ve yabancı kaynaklar kaydetmişlerdir. Böyleyse, Türk parlamentolarmdaki ilk sövgünün sahibl, Ahmet Vefik Paşa'dır, Hakkı Tank Us tarafından derlenen Meclisi Mebusan tutanaklarmda Ahmet Vefik Paşa'mn sert yönetimî belli olmaktadır. Ancak Us'un derlediği tutanaklarda yer almayan bu «eşek» sözcüğü ve bir kaç istisna dışmda, bu Mecliste herhangi bir sövgüye rasUanmamaktadır. İkincl Meşrutiyet Meclislerinin tutanakları yeni Türkçe ile yaymlanmadığmdan bunlan inceleyemedim. 194650 arasmda bugün bizlere çok «masum» gelecek bazı sözlerden ötUrü üyelerin Meclisten çıkanlmaları cezalan almalan çok ilgimi çekti, 195060 tutanaklan da çok ilginçti. İzninizle aktarayım, bu Meclislerdeki en sert tartışmalarda kullanılan sövgüler «bnnak, hain, mücrlm» (TBMM, 1:79, 10.fi. 1957, C: 1. S: 109) ve bir parti liderinin dokunıılmaziığınm kaldınlrnasma yolaçan «ÎMüstcbidln könekleri, utanmazlar» (TBMM, 1: 80, 12.6.1957 C: 1, S: 164 sözleridir. Aynca, bir Başbakanm «Profesyonel katüler» sözcüğu, «cete» sözcüğü de bu dönemin anılan sövgülerindendir. Bîr karşılaştırma olsun diye, 27 Mayıs 1990 öncesl iki ayın sert tartışmalı tutanaklsnna da baktım. Burada kullanılan en sert «vır, vır», konuşmakla suçlanan üye sözcükler «Kanı bozok, adi kanlı», (TBMM, kendisini savunuyor: devre IX, içtlma 3, İ. 58, 18.4.1960, C: 1, 2: Sen ne kanşıyorsun oturduğun yer196), «Miifteri, ell kanlı», (S: 2067) «Yarsden?... Ne kanşıyorsun?... sa», «Sefil manzara», «Ilırsız», «Vatan haiKomisyon Başkanı: ni» (S: 321) gibi sövgülerdir. Terbiyesiz evvela saygıh ol... Yani henüz, «Avradını sinkaf, acıttı raı «Saygılı ol» diye uyarılan milletvekili, cicim, peze\'enk, h... o... cuğu, sahtekâr, tedaha açık konuşuyor: res, puşt, hoşşt, çüşş, reril» gibi sözcükler Haddini bil, sokarım senl şuraya... tutanakları süslememişti! Komisyon başkanı yerinden kalkarak, Bunlardan ne sonuç çıkar? bağırıyor: Benim çıkardığım sonuç şu: Demokra Beni mi?... benl?... Terbiyesiz hesi, her türlü düşünceye özgürlük sağlayan rif.. «çoğulcu» sistemdJr. Özlediğimiz Batı deHemen yanıt ahyor: mokrasisinin tanımı budur. Batı demokra.< Haddini bil, sokanm sen! şuraya.. sileri, ekonomik ve siyasal süreein oluşturArada tartışmaya başkaları da kanşıduğu «modern sınıflar» eliyle kurulmustur. yor: «Modern sımflar»m oluşmadığı ülkeler Geri zekâlı, gerl zekâiı, sen anlamaı de, adlanna «lumpen» dediğimiz yozbir sm, otur yerine.. sosyal tabaka, siyaset dünyasına egernen oBu yeni sataşmacıya «nrvırcılık» ile lur. Kötü paramn iyi parayı kovması gibi, suçlanan üyeden ilginç bir iltifat geliyor: lumpen kaynaklı politikacı, erdem Orman hırsızı, otur yerine. (Aynı li politikacıya yaşam hakkı tanıoturum, S. 47071) maz. Ön seçimler, bu seçimlerde döVe bu tartışma da sayın üyelerin bu nen çeşitli sahtecilikler, biri «burkarşılıklı iltifatları ile kapanmış oluyor.. juvazi» biri de «işçi sımfı» olarak adlandır*•• dığımız iki «ana» sınıf dışmda olusan lumTutanaklardaki sövgüler böyle devam pen kökenli politikacılarm açıkgözlerine ediyor. pariamento kapılannı açar. Böylece, genel Dilerseniz birkaç örnek daha vsrelim oy yoluyla bütün sınıf ve tabakalann özdaha sonra bir karşılaştırma yapalım.. gürce temsili yerine yapay bir demokratikBüyük Millet Meclîsi birlesik toplanlik daha doğrusu bir «lumpenleşme» t»aştısında konuşan bir üye kürsüye çıkar çık lar. Tabii, tek neden bu değildir. Bir insamaz, henüz ağzmı bile açmadan «katil, hırnın sövgü ile konuşmas'.. bir «terhîye» sosız» gibi sataşmalarla karşılaşıyor. (Arkası 9. Sayfada) Ki) Parlamento sovgulu tartışmalarla çok sey yitirdi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear