25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 nkara Iktisadl ve Tlcarl lllmler Akademlsl , Gazetecilik vs Halkla İlişkiler Yüksek Oı kulu'nun yayımladığı «İletişim» Dergisl adından ötürü, belki da ancak bu konuya yakın olanlar icin ılginç sanılabilirse de, lletışim kap8amının genişliği buna olanak vermez, çünkü konu tüm yaşamımızın özü ile içiçe girmiş durumdadır. Gerçi iletişim toplumla yaşıttır, fakat çağımız onun önemini şaşırtıcı blr vurgulamayla bilincimize kazımıştır. Bunu söylerken, yalnızca İletişim araçlarındaki büyük gellşmeyi, buna uygun olarok lletişimdeki büyümeyi ve yoğunlaşmayı değil. bu araçların üzerimizdeki güclü etkisini hattâ yaşamımızdakl egemen yerinl anlatmak istedim. Bu yüzden dünya artık başka bir dünya, insan artık başka bir insandır, denebilir. Bir değer yargısına kapı acmak için söylemiyorum bunu, lletişimin bugünkü biçimi, kendi başına blr bildlri olma kimliği kazanmıştır. Öyle kl, değlşmenln yıldmcı etkislnden ötürü, başımızı cevirlp geriye bakma olanağını bile bulamıyoruz. «İletişim» Dergisi'ndekl «Tanzlmat Devri Osmanlı Posta Teşkilâtı» başlıklı yazı, bu bakımdan, bana çok düşündürücü, hattâ biraz da tuhaf geldl. Tanzlmat'a değin postacılık ancak devlet haberleşmesine özgü kalmış. Bu Isi culakmenzllhane» ikilisine dayalı blr kuruluş ustleniyor. Dr. Nesiml Yazıcı'nın doktora tezinln blrincl bölümünün bir özetl olarak der lenen, adını verdiğim llginc yazıdan öğrendiğlms göre, Tanzimaftan öncekl dönemde halk, devlet haberleşme örgütünden yararlanamamıştır. Bugünkü anlatnda bir postanın kurulması çabalarını Ise II. Mahmut (1808 0839) dönemlnden başlayarak Izleyebiliyoruz. Padişah. bir hattı hümayun İle, ülke halkının bu örgütten yararlanmasını Istedlğinl belirtlyor. İlginç olan, bu tür bir yararlanmanın hazineye gelir sağlayacağına Inanıfmasıdır. Artık her isteyen kendisl Içln tatar cıkaramayacak OLA/1AR ve GÜRÜŞLER 11 EYLÜL 1981 Gecmise Bakmak Melih Cevdet ANDAY tır. («Yaya kaldın tatar ağası» deylminln hangl öyküye dayanılarak, ne zaman ortaya çıkarıldığını bilmiyorum.) Mektupiarla emanetler, yeni örgüttekl görevliye getirllecek ve yine tatarlar aracılığı ile gideceği yere gönderilecektir. Ancak II. Mahmut'un gününde «posto» sözcüğünün kullanımı başlamamıştır aaha Bu llk girişimden sekiz yıl sonra Hassa Müşiri Ahmet Fevzi Paşa, Üsküdar İzmlt arasında «posta taşımacılığı»nı gercekleştiriyor Daha sonra Serasker Hüsrev Mehmet Paşa, Istanbul Edırne arasında posta yöntemlne uygun olarak beygir ve sürücüler kullanımını başlatıyor. Böylece Posta Müdürlüğü adı ile bir devlet dairesi kuruluyor. Bu müdürlükten Posta Nezareti'ne geçilmesi daha sonradır. Günümüzden aşağı yukan 140 yıl önceye duşen bu yenilik, Avrupa'da uygulanan yöntemlerin benlmsenmesl ile gerçekleştirilmlştir. İncelemede, posta Işinin Avrupa'da na sıl, ne zaman başladığına lllşkin bir bllglye rastlamadım; bu yüzden de Batı İle aramızda blr karşılaştırmada bulunmak olanağı olmadı. Posta sözcüğünün «Postahanel Amlre» blçlmlnde ve yabancılar da düşünülerek, Fran sızca «Posta» sözcüğüyle birlikte padişah Abdülmecit dönemlnde kullanıldığını öğrentyoruz. Merkezde bu Işle 47 kişl görevlendirilmiş o zaman. Taşra örgütü lcindo yer alan menzllhaneler görevlilerinin, merkez kadrosunun blr kac katı olabileceği öne sürülmektedlr, Büyük bir ülke lcln cok küçük bir örgüt. Kurulan 37 ugün Şili'de Salvador Allenda'nin faşist Cunta tarafından devrüdiği acılı günün yıldönümü. Belgeler, kanıtlar, iftiralar artık açığa çıktığı için darbeyle ilgill olarak tarihln hükmü kesindir. Salvador AUende, ayncalıklanm ve zenginliklerinl herşeyden üstün gören Şili burjuvarisinin Amerlkan enıperyallzml ile yaptağı işbirliği somıcu ifctidardan düşürlUmüştür. Banşrn, bağımsızhğın, özgürltigün ve etnekçi hallan Şili içindeki ve dışındaki düşmanlan, Alleısde'yi sömürü ve baska düzenini geri getirebilmek için katletmişlerdir. Onu, demokıat olduğu için, bağunsızlıkçı olduğu için, emekten yana olduğu için öldürmüşlerdir. $Ui içindeki faşistler, gericiler, patronlar, CİA ile Pentagon ile birleşmiş, Pinochet kuklasını kullanarak, onbinlerce Şilili demokratı da öldlirmüşlerdir. Iktidan gaspettikten sonra da, ağızlanndan «derlet» söz. cuğünü düşürmeyenler, ŞiU Devletini yerli ve yabancı özel sektöre devretmlşler, «ŞUili milUyetçüer» Şili"yi, onbinlerce yurtseverin kanını akıtmak pahasına, Amerünn tekellerine «geri vermişlerdir». Bu yazıda ŞUİ'nin hazta örkusunü degü, Silili sahte milliyetçllerla ilgill bir anuıu aktannak lstiyorum. ŞİU'de faslst darbe olduğu gtin Ameriba'da öğrenciydim. O gün, darbeyi duyan ttta Amerikalı ve 1yabancı öğrenciler, aksam 18.00 haberlerini telemek Uzere okulun teterizyon bölge arasında 2062 saatllk blr mesafeye düzenli posta işi gerçekleştirilıyor. Şu örnoklere de bir göz atalım: İstanbul Edirne yolu 44 saat, Edirne Manastır yolu 123 saat, Fllibe Beigrad yolu 102 saat, İstanbul İzmir yolu 87 saat, İstanbul Şam yoiu 319 saat. istanbul Dıyarbakır yolu 270 saat.. tutuyor. Bano çok ilginç gelen şu olay üzerinde de biraz durmak isterim: fstabll Amlre Müdürü Ismall Paşa adında biri, sadarete bir dllekçs ile başvurarak, postayı iltizamla yönetmek ıstediğini biidiriyor. Başka bir deyişle, ışin içine özel teşebbüs glrmek niyetindedir. Böyle yapılırsa, postanın yıllık gelirinden 1500 kese fazlası hazineye sağlanabllecektlr. Burada sö zü sayın Nesiml Yazıcı'ya bırakayım: «Fakat lltlzam Idaresl posta Içln verlmll olmamıştır. Hazinenln topluca gellro kavusması düşüncesl geçsrsiz kalmıştır. Aksina hazlne büyük kayıplara uğramıştır. Mültezim fahlş kâr sağlamıştır. Ayrıca sahip olduğu yetkilerl kötüye kulianmıştır. Bunun üzArlne lltlzam süreslnln bitimlnde bu tarz idareye son verilmlştlr. Devletln yıkılışına kadar da blr daha lltlzam Idareslna dönülmemlştir.» Konunun benl llgllendirmesl, postacılığa karsı duyduğum özel blr meraktan kaynaklanmıyor; bugünkü kurumların ta baştan berl bugünkü gibi olduklarına llişkln yanılgı oıdukça yaygındır sanırım. Gene posta İle llglll bir örnek üzerinde durayım; bugün yurtlçl mektupları Içln tek Ocret uygulanmaktadır, oysa es klden üeret saptaması, mektubun gideceği yere göre yapılmakta Irruş. Diyeiım İstanbul dan Ankara'ya gonderllen mektubun ücreti ile daho uzak bir yere gönderılen mektubun ücreti başka oluyor. Hangi konu üzerinde durup geçmişe eğiisek, buna benzer şaşırtıcı durumlarla karşıiaşacağımızı söyleyebiliriz. Ama bundan ne gibi bir yarar sağlanacağı sorulursa, derım kı, yararlanmaya verilecek anlama göre değişir bunun yar.ıtı. Dünyanın hep bugünkü gibi olduğunu sanmak, yannın da bugün gibi oiacağı, başka bir deyişle, hic blr şeyin değişmeyeceği incncını ıçerir, bu ıse tutucu bir kafanm özellığidir. Yorar anlayışımızı bicimlendirmek kişiüğimizi biçimiendirir. Yazılarımda «heyfeel» karşıhğı «yoıafu» değil de «yonut* kullanmamı bir okurum doğru bulmamıştı da, onbeş gün önce burada onu yamtlamıştım. Bu kez, ilkokul öğretmeni olduğunu myleyen bir hamm ohurumuz, mektupla hızgınlığmı bildirdi bana. Öyle ki, «yonut» sözcüğünün tümden yanlış olduğunu söyleyen bu hamm, bu yüzden bana olan bütün güvenini yitirdiğini açıklıyordu. Uzüldüm. Bereket mektubunu Dostaya vermemiş o gün, bir hafta bekletmiş, yeniden ohuyunca, o sözü tfeveran' ile yazdığını anlamış, bir tümcg eklemiş, •Size olan güvenimi yitirmedim» diyor. Sevindim. Kendisine şu bilgileri de sunmaktan sevinç duyacağım. loroslarda çam ağacmdan oyulma bardahlara, testilere «yonut» dendiğini Yaşar Kemal'den duydum. Bu sözcüh Kars'ta, Kastamonu'da da kullanümahtadır. Hattu •yonma baltası» başka, •yontma baltası» başlza imiş. Demek ki bir «yon» kökü var. Hazır «yonut» sözcüğü du rurken yenisini neden deneyelim? Kimi yö relerde köylülerimiz «ağaç yonmağa gider* ve *yonutlar* yaparlar. yetmişi onbeş dakika sonra salonu teıketmeye başladalar. Çı karken gözüm bir Amerikaü kız öğrenciye ilişti. Onu tanıyor ve biliyordum ki öyle sol* cu filan değildi. Allende'ye kar şı da bir sempatisi yoktu. Dayanamadun ve yanına yaklaşıp «konîerans»! dirüemekten neden vazgeçtiğini sordum. Acı acı güldü ve bir insanın kendi ülkesini yadellerde boylesine aşağılamasına dayanamadığını ve çok iyi anunsıyoram, «iğren difinı» söyledi. Üstüne gitmeye karariıydım, «ama o bir mii Uyetçi, siz de onlarla işbirliği yaptınız» dedim. «Evet o bir milliyetçi doğru» dedi «ama Amerikan nıilUyetçisl.» Sonra da ekledi: «Amerikan mllliyetçüiğlni de üç beş kurnşluk burs için yapıyor.» İşbirliği ko nusuııa ise değinmedi, kimbilir belki de utanmıştı. Söylenecek birşey kalmamıştı. Uşaklardan efendiler de tik süıiyordu. Efendinin gözünde uşaklığı birkaç kuruşluk bur» ya da milyonluk fabrikalar için yapmak arasında pek bir fark yoktu. tçerden «sahie mlUiyetçi»nin sesi çınlıyordu: «Hür dünya... yüce Amerlkan h*lkı.. Şili Devleti... milUyetçillk, ÖEgiLrlük, vb ... O gün Allende'ye değil de o zavallı «sahte miHiyotçi»ye acıdığımı söylesem bilmem ioanır mısrnız? Allende içinse, actmak bir y» na, üzülmeye bile gerek yoktu. O kaybetmiş miydi ki? Siz, onun gibilerin kaybettigini tarihin yazdığını gördünüz mü hiç? CumhurİYet Sahibl: Cumhuriyet Matbaacılık vo Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Genel Yayın Müdüru HASAN CEMAL Müessese Müdürü EWİNE UŞAKUGİL Yczı İşlerl Müdürü OKAY GÖNENSİN Basan ve Yoyan: Cumhuriyet Motbaacılık ve Gozetecilik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad. 3941 Posta KutuS'" • 246 İSTAMBUL Tel: 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENİŞEHİR Tel: 17 53 25 17 58 66, İdare: 18 33 35 O İZMİR: Kaht Ziya Bulvarı No: 65. Kat: 3. Tel25 47 09 1312 30 • ADANA: Atatürk Caddesi Türk Hava Kurumu Iş Hanı, Kat 2 NO: 13, Tel • 14 550 19 731 TAKVİM tmsak 4.49 Gfinef 6.34 11 EYLÜL 1981 Oğle tkindi 13.10 1645 Akşam 19.26 îatsı 20 59 Cumhuriyet 11 EYLÜL 1931 Bursa'mn kurtuluş günü 1922 senoslnde 26 ağus tostan 18 eylüle kadar ge çen günler, hep bir zafer günüdür. Günler, bir zafer destanının mısraları halin de birbirini takip eder. 26 ağustosta taarruz başlamış ve 18 eylülda Anadolu'da »sirlerclen ve ölülerden başka tek düşman ne ferl kalmamıştı. 9 eylülden sonra 10 11 eylül gecesl Yeşil Bursa kutsal bayrağına kavuştu. Burso'da Maarif Cemlyetl tarafından eski Amerikan Kolejl binosında memleketin büyük bir ihtiyacını karşılayan blr kız Şukrü Nail Paşa'nın ku mandasındaki üçüncu Kolordu ile Kocaeli grubunun müşterek mesaisi sayeslnde Mudanya'da denlzin dalgalarıyla Türk süngüleri, kılıçları ve topları orasına sıkıştırılan dört olay kuvvetindeki on birin c! düşman fırkası kısmen Imha ve kısmen esir edlldi. İşte sevgili Bursa'mız da bu suretle esaretten kurtulmuştu. lisesi açılmıştır. Bu lisenin müdüriüğüne kız mwallim mektebi müdür mua vini Fakihe Hanım tayin olunmuştur. OKTAY AKBAL "Türk Mucizesi,, Dediklerî... B Şili Darbesi ve bir "Milliyetçi,, Haluk GERGER salonunu doldurmuştuk. Amerikalı sunucu, «ŞUi'dekl barışçıl deneylme yazık oldu» diyerek darbe haberini verdi. O sırada göztlm salonun öteki ucun da masa tenisi oynayan birine iüşti. Bu kişi, o anda ülkesindeki katliamlar anlatüan bir Silili öğrenciydi! Olayla ilgilenmiyordu bile. Hayret ve tiksintiden Urpefmemek elde değildi. Ertesi gün, okulda bir «ŞUi milliyetçisl» olarak bilinen bu ögrencinin, bazı Amerikaldarla sarmaş dolaş olduğunu gördüm. Birlikte darbeyi kutluyor, birbirlerini tebrlk ediyorlardı. Amerikah öğrenciler sevinmeiıte kendi açılanndan tutaiı.ı, hatta belki de haklıydılar. Ama ya Şüili öğrenci? Yabancı bir Ulkenin herkesce bilinen yardımlanyla ülkenin yasal hükilmetl yıküıp, onbinlerce masum İnsan boğazlanırken, neden sevinsindl bir milliyetçi, itiraf edeyim, o aaınan anlayamamıştam. Talnıaca mldemln bulandıgını annnsıyorum. Birkaç gün sonra, bu «milUyetçi» Kğrenciıiin dUzenlediği blr konferansa gittim. Konu «Şili'deki son olaylar»dı ve konuk konuşmacı olarak bir baş ka Şili'li genç vardı. Yanlış ammsamıyorsam Amerika'daki «MUUyetçi ŞUili Öğrenciler Derneği»nin bir yetkiiisiydi. O nu ancak on • onbeş dakika kadar dinleyebildim. Ama söylediklerini, tavırlarını hala unutamıyorum. Çipil bir sarışın dı, uzun boylu, iyi giyimli. Aklısıra Allende Yönetimini karalamaya çalışırken, ülkeslni, insarunı, kültürünü inanılmaz bir biçimde aşağılıyor, Amerika'ya «kurtancı» olarak şükranlannı sunuyordu. «Blz zaten demokrasiyl beceremezdik. Amerikalı riostlarımızın mallanna barbar ca el koymuştuk, simdl bepsi geri verflecektir. Siz de bize yardım edln» türünden şeyler söylüyor, arada aklınca AUende'yi küçük düşürmek içln onun hakkında açıksaçık hikâyeler uyduruyor, Amerikah öğrenciler gülerek elkış tutarken yerlere kadar eğilip, onlan selamhyordu. Dinleyicilerln yaklaşık yüzde ecen gün blr taksiye blndim. Şaştınır, 'nosıl taksiye binebıllr blr insan, bu zamanda'l Oldu D!r kez işte! Neyse, şoförle konuşarak gidtyoruz. 1976'da otuz llra ödenen yere şimdi üç yüz lira alınıyor. Tam on kat artmış Şoför diyor ki, kimsenln kazancı on kat artmadı beş yılda, ama geçinmek, karnını doyurmak, ev kirası ödemek, ilac almak için beş yıl öncesine oranla en azından sekizon kat çoğunu ödemek gerekiyor. Seklzon kat daha çok kazanç sağlayamadığımız Içln her gün biraz daha yoksulluğa düşüyoruz... Otuz lira ücyüz olursa, üç odalı blr dairenin kira8i ylrm) otuz bine yükselirse, dört yüz gram ekmek yirml liradan satılırsa enflasyonla eavaşım başarılı olmuş sayılır mı? Başarılı olmuş blr şey aranırsa o da yurttaşlarımızın açlığa, yokluğa, sıkıntıya alışmalarıdır. Gazetede blr başlık Bay Kocman «enflasyonla mücadeI» başarılı oldu, enflasyon oranı yüzde 37.8'e düştü» demiş Sayılarla hesap verdller mi, korkun onlardan, yüzdeler, sıfırlar, bilmem neler aldatıcıdır. «Blllmsel» ağızla konuştuiar mı, karnınız tok, sırtınız pek sanırsınız kendlnlzi. Oh n 0 lyl ne lyl, demek enflasyon azalmıs. başarı kazanmışız, der blr avuntu bulursunuz kendinlze. Sonra bl r bakkala, manava gltmey© aörün, aırtını(Arkası 7. Sayfada) G Bursa Kız Lisesi Ceza Kanununda değişiklik 10 Adllye Vekaleti diğer vekaletler gibi Meclisin önümüzdekl toplantı döneminde müzakere edllmek üzere yenl bazı tasarılan hazırlamaktadır. Ceza kanununda ya pılacak değlçrkllkler Içln hazrrkman tasan da bunAnkara 10 (Talsfonla) İ3tanbul'da bulunan Askerl Temylz Mahkemesl ozalan Ankara'yo gelmişlerdlr. Askefl Temylz mahke lar arasmdadır. Haber verildiğine göre vekalet, ceza kanununda yazılı cürüm ve cezalann Içtimal kısmını hemen tamamen değiştirlr şekilde yenl esaslar tanzim etmiş tlr. Askeri temyîz mesi Idn Mllll Mudafaa Vekaletl blnasında yer aynlmıştır. Mahkeme bundan sonra burada çalışacaktır. Tasarruflarınıza Devlet Garantisi Yalnız T.C Hazînesinin Satısa Sunduğu Devlet Tahvilleri ve Hazine Bonolannda Bulunmaktadır HAZENE halkımızın tasarruflarını en yerimli ve devlet garantisi altnıda degerlendirmelerini saglamak icin bundan böyle: L a) % 30 net faizli 3 ay vadeli (X) b) % 32 net faizli 6 ay vadeli Hazine bonolarını hergün II. % 34 net faizli 1 yıl vadeli ve faizi ücer aylık kuponlarla ödenen Devlet Tahvillerini Her ay (XX) T.C. Merkez Bankası, T.C. Ziraat Bankası Subelerinde devamlı olarak satısa sunmaktadır. NOT: Hazine Bonolarının ve Devlet Tahvillerinin faizi yürürlükteki vergiler, ödeme sekli ve vadeler dikkate alındıgında; a) % 34 net faiz % 51.4 b) % 32 net faiz % 46.1 c) % 30 net faiz % 44.7 Faizin randımanma esittir. (X) 14 Eylül 1981 gününden itibaren (XX) 1425 Eylül günleri arasında ve bundan sonra her ay belirtilecek günlerde IIIİIIİ!IIİI1İ!I!III1!IIIIIİ!!İ!Iİ!İ!I1IUI1!IIIİ1İİİ!Iİ]İİİİ!!Iİ(Iİİ!1I!I1H!IİUI1I!!1IIIİİIİİİ^ MALIYE BAKANLIGINDAN $=
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear