23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
IKİ CUMHURÎYET 23 MABT 1981 öreklf okurîanm.. blllr'er kl, yazılarımızda sık sık Atatürkcüiuğü ele afır ve konunun en önemlı yönlerine değiniriz. Bu* mm nedeni herhalde Ata'ya yoranmak değiidir/ Elimize ne geçer böyle bir dalkavukluktbn. Ata« türk sağ değil ki. mevki bekliyelim. Atatürkçüler iktidarda değil ki, blr çıkar umalım. Hem biz kendi durumumuzdan memnunuz. 8u yaşımızda ne gibi bir çıkar ardında koşabiliriz. Eylemli politikaya atılma tutkusundan uzak ve bu tür politikaya glrmemeye kesinlikıe kararlı olduğumuzu da sonuncusu 16 eylül 1979 tarihli yazımızdb olmak üzere bu sötunlarda birçok kez açıklamış bulunuyoruz.. Şu halde .nicin Ataturkçülük'ten böyle sılc •ı* söz edlyoruz? Atatürkçülüğün hergün biraz daha tahrip «ditdiğini ve bu yüzden de ülkenln yeniden sömürgehğ© doğru suruktondiğını görüyoruz da ondan... Kemalizmin, aziz Ata'nın Mitlf Mucadele ar kadaşı olmokla övünen politikacıların Iktidarlam döneminde zedelenmeğe başladtğını görmek ve Cumhuriyet kuşaklarının sözüm ona aydın bazı kişılerince zedelenmenin yıkıma dönüştürüldüğüne tanık olmak blzi hergün kahredlyor da ondan... Kısacası olurrrsuz politika ve toplum koşuliarı, blzl Atatürk'ü ve gerçek Atatürkçülüğü anımsatmağa zorluyor da ondan... Eskiden bir kez daha yazmıştım: Lozan Barışı görüşmeleri sürerken, büyuk devletlerln kiml önerileri ka'rşısında hemen kürsüye fırlayarak «Türkiye'nin bağımsızlığı»ndan söz eden rahmetli İsmet Paşa'ya bir gün o pek kurumlu İngiliz delegesi ve Dışişleri Bakanı Lord Gurzon: «İkide bir Türkiye'nin bağımsızlığından söz eden Türk delegesine anımsatırım ki. burada temsil edilen butün devletler bağımsızdır ve hiç bin bağımsızlıktansöz etmiyor» deyince İsmet Paşa: «Eğer ben sık sık bağımsızlıktan söz ediyorsam, buna zorlandığımdandır» demlş. Verdiğim bu örneği yorumlamağa gerek yok; ne demek ıstediğimi herhalde anladınız. 1915 yılmda Yozgat Sultanîsi'nin (Lisesl* . nln) aittncı sınıfında (yani orta 1'de) birgün sert öğretmenlerimizden rahmetli Lütfü Beyin (•) Türkçe dersindeyken şiddetlice bir deprem oldu. öğretmenin «yerinizden kıpırdamayın» buyruğuna karşın, benim gibi yatıh öğrenci arkadaşlarımızdan Bulgaristanlı Lütfü, sıranın üsîunden atlayıp sınıftan dışarı kaotı. Ortalık durulduktan sorîra geri gelen Lutfü'yü azariayan öğretmen© onun: «Muallim Bey, ben küçükken Tırnava'daki bir zelzelede evimiz başımıza yıkıldı, ailemden bırook kişi öldü, korkuyorum» dıye yanıt vermesi, sanki şimdi olmuş gibi, kulaklarımda çınlar. Demek bir fefâketten kurtuJan klşi yeniden aym îeiâketle karşılaşırsa elin S olaylar ve görüşler Meclis Ne Zaman » «Dur». Diyecek? Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU de ofmıyarak fcorkuyo kapılıyor. Şlmdl ben de ülkenın gldişi karşısında aynı korkunun etkislndeyim. 03manlının bağımlılık ve yart sömürgelik felâketinden Mustafa Kemal'in sayesinde kurtulmuş olan bizim kuşaktan kimilerl günümüzde cok büyük komprador (yanl dışa bağımlı Işadamı), kimileri dışa bağımlı (Milliyetçi!) politikacı oldular. Bizim gibi kimileri de hiçbir karşılık beklemeden ömurleri boyunca Mustafa Kemal'in tam bağımsızlık ükesine bağlı kalarak Türk halkını bu konuda aydıniatıp uyarmak içln savaşımı sürdürmeyl yeğlediler. ötekilere sorarsanız «Memlekete kazandırdıkları Holding'leriyle» veya «Politika kürsülerlndeki vatanperverane nutuklarıyla» bu memlekete cok hizmet etmişler. Bize gelince. hlzmet mi edlyoruz, yoksa ülkeye zararlı mı oluyoruz, bunu zaman gösterecek ve tarih yazacaktır. Benim, çocukluğumda blr amcamin dama dı atı ile kaçak tütün (yani kendi ürettiği tütününü) giziice götürürken bir gece Rejl kolcularınca vurulup öldürülmüştü. Osmanlı borçlarına karşıltk olarak yabancılora ipotek edilen Türk tütününün yabancılar yönetimindeki tekeline «Reji» denilirdj ve herkes tütününü bu tekele satmak zorundaydı. Bunu yapmıyanlar kaçakçı olarak izlenirdl. Her ilde ve o dönem de il ile ilce arasmda bir yönetim merkezl o* lan her sancakta bir Reji müdürlüğü vardı. Bunların hemen hepsine Rum veya Ermenj müdurler atanır, onların buyruğuna da Türklerden, özel üniformalı, kolcular veriiirdl. Bol aylıklı bu «kolcuiar Osmanlı devletinin alacaklısı olan ya bancıların cıkartarını Türkiye topraklarında, Türklere karşı korumakla görevll zavallı, blllncslz Türklerden oluşan blr tOr özel fandarma örgütüydü. Kendi tütününü Re|l'ye satmayıp kaçıranlar bu örgütce kıyasıya öidürülürdü. Amca kızımın kocası olduğu için «enişte» diye ccğırdığım zavalhyı da işte bunlar vurdular. Geçen gün İlhan Selçuk, belgelere dayanarak Osman lı ülkesinde böyle öldürülen tütün kurbanlarının yirmi bin olduğunu yazıyordu. Doğrudur ve fazlası var, ekslği yoktur. Şunu da söyleyeylm: Bu cRejl»nin resmi adı «MüşterekMmenfaa Inhisarıduhânı Devleti Aliyyei Osmaniye» (Yüce Osmanlı Devletinin Ortak Çıkarlı Tütun Tekeli) idl. Yabancı Reji'ye devlet otoritesi vermek için aldatmaca bir addı bu ve püf noktası tmüşterekilmenfaa» nitelemesinde toplanıyordu Halktan hic klmse, aydınların da pek çoğu bunun cyabancı çıkarcılığı» anlamına geldiğini bilmezdl. Türk vatanı üzerinde, Türk'ü Türk'e kırdıran bu örgütün başındaki Reji müdürleri tıpkı kentin defterdarı, muhasebecisi, tahrirat müdürü, askerlik şuoesi başkanı. savcısı gibi, resml protokola dahildl. Ek görevlerle ayrıca para kazandıkları da olurdu. Örneğin bizim Yozgat Dsesinin Fransızca öğretmenliğini bir süre Yozgat Reii Müdürü olan bir Rum yapmıştı. Bizim kafalarımız öyle yıkanmıştı kl, butün bunları sankl her ülkede böyleymiş gibi doğal bulurduk. Bunun doğal olmayıp boğazma kadar borca batık Osmanlı Devletinin siyasal ve ekonorrik çöküşünün bir sonucu olduğunu Ulu sal Kurtuluş Savaşı sırasında Mustaîa Kemal* den öğrendik. Türk halkının alın terlnl sömüren yabancı şirketler gibi cRejisyl de ülkeden söküp atan Mustafa Kemal Atatürk'tür. Şimdi ise o yabancı şirketlerin çok kodaman ağababalarına vatanımızın kapışını her alanda ardına kadar açmak Isteyen kişi, vaktiyle Morisson adındakl böyle blr yabancı şirketin Türklye ••• möteahhltllnl yapmış, Turk devletlne karşı onun cıkarlarını savunmuş eskl bir işadamı olan Başbakan Süleyman Demirel'dir ve günumüzün en milliyetçi (!) partisi de onun ckayıtsız şartsız» destekçisidir Ve yin e bu klşl son 1& yıldan ben gerek uzun Iktidar gerek kısa muhalefet dönemlerinde Tür|< politika yaşamındç süreklı olarak duşmanlığa kadar varan. bir bunalım ve gerilim politikası izlemektedir. Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynı poiitikaya tanık oluyoruzBu nedenledir ki biz bu köşede hep «Süleyman Demirel Türk politika yaşamından silinmedikçe AP ve dolayısıyle Türkiye İçin felah yoktur» diye yazıp duruyoruz. Ülkemlz bakımından ne acıdır ki, halkımızdan ve okumuş lnsanlarımızdan pek çoğu hâlâ bu gerçeği görmemekte ya da görmezlikten gelmektedir. Biz ise bu durumdan öğretmenin cotur» de* mesine karşın, eskiden bir kez faclasım yaşamış olduğu depremden büyük korkuya kapılıp kendisini sınıftan dışarı atan, sınıf arkadaşım Lütfü (*•) gibi dehşete düşüyoruz. Çünkü Osmanlı Devletinin düşmüş olduğu onursuz ve yüz kızartıcı tutsaklık durumunu körpe çağımızda görüp yaşamış olduğumuzdan, bugün Türklye'yi yönetenierin ekonomik zlhniyet ve sürüp giden borçlanmalarının ülkeyl nereye götüreceğinl keslnlıkle görüyoruz. Türk Pariamentosu bu gidişe ne zaman «DUR!» diyecek? Türk halkı kendi Atayurdunun cıkarlarını Atötürkçülük doğrultusunda koruyacak kişileri seçmenin önem ve bilincine tam olarak ne zaman erecek?!... Gelecek hafta, gerçek Atatürkçülüğün ne olduğunu, Atatürk'ün dillyle anlatmağa çalışacağım... ( •) Sarı Lütfü dediğinriz bu hocamızı «Anıların İzinde» kitabımda anlatmıştım. (Ciit I. s. 66 ve 114). (**) Okulda kendi kltap ve defterlerlnin başına hep «Tımavalı Lütfü» diye imza atarak memleket özlemini dindirmeğe çalışan ve benden iki yaş büyük olan bu arkadaşımızla birlikte 1919'da Ankara Lisesine nakledildik. 1920 yazında Kuvayi Mılliye'ye gönüllü yazılıp Demirci savaşlarında bir düşman kurşunuyla sol elinin orta parmağınt yitiren Lütfü, guz gelince okula döndü. Liseden sonra Fakülte bıtırip öğretmen, daha sonra yönetici olan ve «Erçın» soyadını alan bu yurtsever eski arkadaşım, en son görevi olan Millî Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliğinden emeklıye ayrıldı ve sekiz y'ıl kadar önce öldü. Işık içinde yatsın!. DÜZELTME: Geçen haftaki yazıda, sütun 1 satır 7'deki «güşe» sözcüğü «guşe» ve sütun 3, satır 19'dakl «gün» sözcüğü de «yıl» olacaktır. Dizgi yanlışını düzeltiriz.. Bilim Dunyası Aym Arkası ve lçi ydumuza ilişkin bilgilerimizin büyük kısmı onun sadece bize görünen yüzünden çıkanlmıç bilgilerdir. Görünmeyen yüzü İle ilgili bilgilerlmiz çekilmiş resimlerle sınırlı kalmıştır. Ayın bu yüzüne araç ve insaa Indirllmemiştir. Ü AYIN ARKA TOPRAĞI Bununla birlikte, uydumuztın arka topraklan hakkında bütün bütün de bilgisiz değiliz. Çünkü, Sovyetler'in 1970 ağustosundaAym Buhranlar Denizinde, gece gündüz çizgisinin çok yakınma indirdikleri Luna 24'ün getirdiği havuç/biçimindeki Ay toprağının üst yanmda, uydumuzun arka toprağınm örneklerine rastlanmıştır. Luna 24'ün in? dirildiği yerde, dev bir göktaşının»Ay yüzünu oyar rak çevreye serptiği toz, taş, toprak, maden parçalan, bir dairenin çemberinden merkezine çizilmiş düz çizgileri anımsatan biçimde geniş bir alana yayılmış halde bulunmaktadır. Serpinti çizgileri, Luna 24'ün indirildiği yerden 1.200 kilometre uzaklıkta, Giordano (Cordano) Bruno adlı 20 kilometre çaplı göktaşı kraterinde birleşmektedir. Uydumuzun arka yüzünde bulunan bu krater resimlerde dahi gorülmemekted ir. Ne zaman düşmüştür bu göktaşı? Yani kaç yaşındadır? Bu tür göktaşları, değişik yaşlarda olmak üzere, uydumuzun üzerinde çoktur. Örneğin, Kopernik kraterini. 900 milyon yıl önce düşmüş bir göktaşı oymuştur. Güneydeki Tycho (Tiko) Brahe kraterini, 100 milyon yıl önce başka bir göktaşı açmıştır. Bunların çevrelerinde de. geniş bir alanı kaplayan *Ay maddesi serpintileri vardır. Evet, Giordano Bruno krateri ne zaman oluşmuştur? New York Devlet Üniversitesi öğretün üyesi Jack Hartung'un Meteoritics (Göktaşıbilim) dergisinde yayınladığı bir yazıya göre taş, günümüzden 802 yıl önce, 18 temmuz 1178'de düşmüştür. Profesör bu konuda, o sıralarda yaşamış Canterbury'ü rahip Gervais'in tanıklığuıa dayanmaktadır. Hahibin terekesi içinde bulunan notlara göre olay şöyle gelişmiştir. Rahip Gervais bu 18 temmuz 1178 tarihmde beş arkadaşı ile birlikte Ay'ı seyrederken, incecik altın bir yay görünümündeki yeni Ay'm üst sivrisinin ucu, birden, bir yılan ağzı gibi açılmış ve ağızın .tam ortasından meş'ale gibi bir alev fışkırarak kılıç gibi uzamış, çevresine ateşler saçarak kay' bolmuştur. Bu bilgilere dayanan Hartung, Giordano Bruno çukurunu oyan göktaşınuı bu taş olabileceğini ileri sürmektedir. İşte Luna 24'ün getirdiği «havuç» incelenirken bu söz konusu çukurun içinden çıkan topraklar da incelenmiştir. Ancak, bu kadarlık bir bilginin fazla doyurucu olmayacağı açıktır. OKTAY AKBAL EVET HAYIR "Yıkıiacak, Çürümüştür^ 1930 23 Mart «Yıllanmış bir ağaç gibi köklü, gür • Yalan hiç yıkılmayacakmış gibi görünür» dıye başlamış Behramoğlu... Yalan beiirlı bir süreç lcinde «hiç yıkılmayacakmış» gibi gelir o dar sürecte yaşayanlara... Bir türlü bitmez, tukenmez acılar, o ağır koşullar hiç değişmeyeoekmişcesine sıkar kişıyi. Umut yıter gıder, bezginük cöker tepesH ne. Bir cıkış yolu yoktur. Vardır da, s'ız göremezsiniz. Her zaman çıkış yolu vardır. Ama ya bir bulut kapatmışttr, yâ bir engei dikilmlştir o yolun önüne... Ataol Behramoğlu'nun «Dörtlük!er»ıni okurken umutîa, flüvenle doldu ıçim. Yanna, yarınlara blr sıcak özlem duydum. «Yalan hic yıkılmayacakmış gibi görünür» dedikten sonra ozan yakıyor bir kocaman alevi: «Hükmü yaşamın verilmiştir oysa * Yıkılacak. Oürümüştür». Başko bir dörtlükte de cellâdı konuşturuyor kendi kendlne: «Cellat uyandı yatağmda bir gşce Tanrım dedi, bu ne zor bılmece Oldukçe çoğalıyor adamlar • Ben tükenmekteyim öldürdükce». Ataol Behramoğlu'nun «Dörtlükler»inj siz de seveceksinız. • «Benim ozanım» demiştim eskl blr yazımda Refik Durbaş için... «Çaylar Şirketten» kitabını da sevgiyle. IIgiyle okudum. Uzak memleketinden büyük kente gellp çileli bir yaşantı sürdükten sonra blr otobüs şoför yardımcılığı yapan insanımızın şiiridir verdiği... Durbaş'a göre «şiir hayatı tanıyıp değıştirebilme yeteneğini özünde taşıyandır... Şiir içınde yaşadığı toplumla soluk aldığı zamanla bütünleştiği cağla insanı sorumiu kılandır... Şiir insanın düşünce ve yaşantısını başkalarıyla paylaşma gereksinmesinı karşılayandır..» «Caylar Şirketten» bir şiiroyküdür. Bir başladınız mı sonuna dek okumadan elinlzden bırakamayacağınız bir yapıt. Durbaş'ın önceki dizelerindeki o hüzün, o ince acı bu kitabında da var, ama mutluluk, aydınlık, güven, yaşamın tüm kötülükleri yenen güzelliği, yani aşk ağır basmış bu kez... «Gün olur biter elbet yollar acı böyleslne kararmaz yürekte • sevinc açar aydınlığımın dağlarında • sevda açar şafağımın bahçelerinde . sevgilım gün olur biter yollar». Uzun yıllarımın dostu, bir zamanlor ünlü aşk şairl Nahit Ulvl Akgün de yeni kitabını cıkardı: «Eksilen Gökyüzü». Bu kıtaba tukenmis iki yapıtını da eklemiş «Evren Türküsü» ve «Gerçek Düş». Akgün altmışı buldu. Kendml yaşlılığın içine doğru itîlmiş bulan ozanlar ne yapar? Tüm şilrlerini bir araya getirmek ister. Akgün de oyle yapmış, öteki kitaplarmı da başka bir ciltte bir araya getlrecek, böylece Akgün'ü sevenler tüm şilrlerini İki kitapta topluca okumak olanağına kavuşacaklar. «Eksilen Gakyüzü»nden «Coğul Mutluluk» şilrinln iki dörtlügünü sunayım size: «Havayı cektim havayım ben • Sal» kım saçak gökyuzü Gccesi gündüzü Baştan ayağa doğayım ben Seviyim aranızdakl • Ayşegül'üm Mehmetaliyim Bir yanımla Nahit Ulvi'yim * öyle coğaldım öyle coğaldım kı.» «Bir Gün Tek Başına» romamyla geniş bir On kazanan Vedat Türkali de eskl bir ozandır. Lise öğretmenliğinden, hatta daha önceki yıllardan beri şllrler yazmış o da... «Eskı Şıırler, Yeni Türküler» adlı bir kitapta toplamış hepsini. Şiir nedir bilen, belirlj bir beğeni düzeyine cıkmış bir sanat adamının yazdığı dizeler bunlar. Kitabin başında sanat ve politika üstune bir konuşma var. Burda ğuzel yanıtlar vermiş. Deneysiz, toy birtakım «devrimci»!erin yararlanacakiarı sözler bunlar: «Gerçekten yıkılaâi putlar olmasına karşın, Nazım nice yıllar sönra putlan yıkalım dıye yaptığı cıkıştan ötürü, halk* ca sevılmiş yazarları gereksiz biçimde ve ölcüde karşıta Itmiş olmakla suclamıştır kendini... Sonunda bir deneme alanıdır sanat. Cevreye hoşgörü ile, glderek yararlanmaya calışarak bakıp, ama yaratıcılığında kesinlikle ödün vermeden görevmi sürdürmektır devrlmciliğe yakışan tutum. Hiçbir yaratıcılığı küçumsemeden olup biteni dürüstlukle. dosdoğru saptayarak. glderek sanatı için o denemelerden de yararlanmanın yollarına bakarak, uyanık, eleştınc», ama yaygarasız, ama sarkıntıhğa kalk* mayan, atçakgonuliü tavırdır devrımci sanatçı tavrı bence.» Türkali'nin çoğunu mahpusluk yıllarında yazdığı bu dizeler, savaşımın icindeki bir kişlnin acı Izlenimlerlni bütün canlılığıyla duyuruyor. «Bekle, dlnamltl tarlhln Haromilerln saltanatım yıksın Bekle o, günler gelsln Is tanbul bekle Sen bize lâyıksın». Zamanın nasıî geçtiğlni anlayamazsınız şiir kltaplarına dalıp gıdlnce... Başka blr insan olursunuz bambaşka blr evrende... Gerceklerl daha katı. daha acı olarak yaşcrsınız. Sezinledığlnız, anlayamadığınız birtakım duyflulara anlam verirsinlz. Durbaş'ın dedlğl doğru: «Düşünce ve yaşantının başkolarıyia paylaşılmasına yarar şiir... hayatı tanıyıp değlştirme yeteneğini özünde taşir şiir...» Daha ne olsun? . Heyeti Vekile Bu Sabah Toplanıyor tstanbul'un mühim bir semtl günlerdenberi susuzdur. Divanyolu'ndan başîa yarak tramvay yolunun sol tarafı Aksa ray'e kadar, bugun için Kerbela'ya donmüştür. Sebebl de su borulannm Çukur bostan taraflarmda patlamasıdır Asıl ga nbi bu patlama meselesinde Şehremaneti nin su kampanyasından daha ziyade mesul bir mevkiye duşmüs olmasıdır. Çünkü ilk tesisi de boruların üstüne gelecek toprağırı irtifaı bir buçuk metre olduğuna KÖre boru konulmuş iken Şehrema/ıeti son günlerde bu bir buçuk metroluk toprak irtifaını oralara yığdıgı molozlarla 3 4 metreye iblâğ etmiş, borularda bir lkı misli artan siklete tahammul ederai yerek patlamıştır Beş günden beri yapılan tamiratm cılk çikması da jçene bun dandır Demek oluyor kl, sonunda olanlar, yO reSl yananlar gena İstaribul halkı caktır. Yunaı Nadl B. Dayinler Vekilleri geldiler Dayinler vekilleri dün Ankara'dan geldL ler. İyi bir tesadüf ne ticesi Ankara'da bulunan Başmuharririmiz Yunus Nadi B. de aynl trenle şehrımıze gel di Bu tesaduften de iyi, hatta fevkalâde ıyi bir fotoğrafta Yunus Nadi Bey'le M. Döklo ziyer'in aynl trende, hatta aynı korapartımanda seyahat etmiş olmalandır. Bu mükemmel tesaduften is tifade eden Başmuhar rlmimiz seyahatini şoy le anlatıyor: Ankara'dan tstanbul' a gelmek Içüı evvelkl akşam eksprese geldiğım zaman bana ait olan yatağın üstündeki 12 numaranın Mösyd Döklaziye tarafından işgal edilmiş olduğunu öğrenmıyeyim mi? Tren kalktıktan sonra hafif çe omuzuna temas ederek. Tesadtifün ne yap tığmı biliyor musunuz Mosyö dedim. Siz bir gazeteci ile aym kompartımandasımz, kendi mi takdim edeyım: Ben Yunus Nadi'yim! Pransızlann ekseriyesi gibi şen bir adam olan Mosyö Dokloziye gülerek: Yanl .tehlikeye ma ruzum demek! dedi ve ilave etti. Yunus Nadi Bey ' sizinle İlk defa konusu yoruz amma sizı ismen çoktan tanıyorum. Bunun üzerine sohbe timlz başladı: Ben diyorum kl dedim. Ortada canlı cansız bütün serveti ile bir Türkiye vardır. Bu servet bu memleketin hem taahhudatım, hem ıhtiyaçım fazlasıyle kar şılayacak bir kıvmetin ifadesidir. Yalnız bu serveti formüle etmek lmal etmek, mütedavi bir hale koymak lftzımdır o k&dar... Evet, dedi. Memle ketin servet menbala n ile dolu olduğuna süphe yoktur. Yalmz dediginiz gibi bu baklr serveti mütedavil hale koymak için emek ve masraf ihtlyanna ihtiyaç vardır. Çünkü Av rupa memleketleri istih sal teşkilatı ve bilhassa sanayilerl çok ilerl gitmiş memleketlerdlr. H&kiki anlam d& zengin olmak Iste yen 'memleketler zlraat le birlikte suıayiye ehemmlyet vereceklerdlr. TUNUS NADt AYIN İÇÎ ydumuzun lçi hakkuıdaki bilgilerimiz daha da sınırlıdır ve şu verilere dayanmaktadır: • Göktaşı çukurlaruıdan fırlayan maddelerin ve göktaşı kraterlerinin yanlannuı incelenmesiyle edinilen bilgiler. U Laf anlayan bîri gelsin! • Apollo 15, Apollo 16 ve Apollo 17'nİn getirdikleri üçer metrelik «havuç» larla Luna 24'ün getirdiği «havuç»un üzerinde yapılan çalışmalardan çıkarılan bilgiler. • Doğal ve yapay Ay depremlerinin dinlenmesiyle kazanılan bilgiler. Bu depremlerde Ay'm dakikalar, saatlerce çan gibi ses vermesinin, Ay merkezinde, Dünyamızdakı gibi. ağda kıvamında erimiş madenlerin bulunmadığı anlamına geldiği ileri sürülmektedir. İddiaya göre, içi erimiş katranla dolu tunç bir çan nasıl uzun uzun çınlayamazsa, Dünya depremleri de küremizi o şekilde inletmemektedir. Ay inlediğine göre merkezinde bir magma tabakası olmamak gerekir. Ancak, bu görüş e karşı, başka bilginle r de. uydumuzun merkezinde 1.500 santigrad derece sıcaklıkta erimiş • bir kısmın bulunabileceğini ileri sürmektedirler. • Uydumuzun manyetik oluşundan çıkarılan bilgiler. alanının çok zayıf İşlerin azalması yüzünden Liman Şirketi 60 kişiye yol verdi Liman sirketi heyeti \ umumiyesl bugün sene lik içtünaını aktedecek Ur. Ankara'dan gelen şlrket müdürü Hamdi Bey, İktisat Vekiline çirketin, bir senelik ne ticet hesabatı mesai, blr senelik mesai hakkında izahat vermiştir. Slrketin 1929 senesl safi kazancı 130 bin 11 rayı bulmaktadır Bu sene geçen seneye na saran işlerin pek aza lacagı muhakkak addedilmektedir Nitekim slrket müstahdeminden 60 kişinln alakası katet miştir. Hamdi Bey su lzabft tı vermiştir: «İçinde bulunduğu* muz sene zarfında lima nımızın işlerinln kıamen azalacağım tahmin etmekteyiz. Bunu naza n dlkkbte alarak tarife lerimizin bazı kısımlanna küçük bir zam io rasmt» tarife komisyo nunda ve hükümetten talep mecburiyetinde kaldık.» • L • Güreş müsabakalanmız İÇİn haZirllklar Dünyamızın çok kuvvetli bir manyetik alanı (miknatıs alanı) vardır. Kuzey Kutbundan bir «çubuk miknatıs» batırıp ucunu Güney Kutbundan çıkarabilsek ne olur? Miknatısın çekim çizgileri bir uçtan çıkar, öteki uca gider. Dünyamız da içinden böyle çubuk bir miknatıs geçirilmiş bir ,küre durumundadır. Kuzey Kutbu miknatısın pozitif ( + ) ucu. Güney Kutbu negatif C) ucudur. Dünyamızm güçlü miknatıs çizgileri, uzayın derinliklerinden gelen kozmik ışuılarla öbür ışınlan yollanndan saptırmaktadır. Ayda ise bu anlamda bir miknatıshk çok zayıftır ve dünyamızınkinin yüzde biri C% 1) kadardır. Dünyamızın miknatıs alanı hemen her yerde aynı olduğu halde uydumuzun miknatıs alanı yer yer fazlalık ve zayıflık göstermektedir. Bu durum, miknatısın güçlü olduğu yerlerin altında maden türünden göktaşlannın varlığı ile yorumlanmaktadu*. Uydumuzda bir de yer yer, geçici miknatıs alânlanna rastlanmıştır. Buna Ay içinde oluşan elektrik akımlannm neden olduğu sanılmaktadır. Bu elektrik akımınm da güneş rüzgârı ve güneş patlamaları ile oluştuğu ileri sürülmektedir. '>*•.*• Sft Gaıetemiz wnpıv1wn tertip aere bu usul müsabakalann ne edilen güres müsabakasının llg tlcesi tesadüfe bırakmam&kta, kuvvet ve kabiliyetlerinin Iz hanna yardım etmektedlr. Evvelki trün da yaedığımu ü • • , Bütçede tasarruf ANKARA ZZ (Tclefon!») Bütçede yapılacak tasarrufat meyarunda münhal vukuunda memur alınmam&sı Buretlyle memur adedin de tensikat yapılacağı anlaşılmaktadır. Vasati ömür Birind Hukuk mahkemesl Ravagan teneffus ederek vefat eden blr adamın ailesinın talep ettiği tazmlnat hakkında karar vermeden evvel Sıhhıye Mti dürlüğüne Çmür vasatının ne olduğunu sormuştur. Sıhhiye Müdürü Ali Rıza Bey bir muharrimize demistir kl: «Hen'üz bu tezkere bana gelmedl. Buna cevap vermek için vefat edenlerin üzerinden tetkikat yaptıracağım. Ora dan alacağım cevabı bildireceğlm.» Vali Vekili Fazlı Bey ise: «Bence en lyi cevap bir aenede ölen lerin ailelerinin vasatisidlr. Maamafih 50 55 denebillr.» Mazhar Osman Bey de demlştlr U : «Vasati ömür ekseriyetle 60 70 aresınd» aayüır.» Dolandırıcılar mahkemede Oazeteler namına ilan almak, abone k&ydetmek suretiyle bazı kimseleri dolandırmak ve müsamere tertip ederek bilet satmak, sonra müsamere vermiye rak haklı iğf&l etmek cürümlerinden maznun olan Mahmut Saim, Sait ve Nedime Hanımın m&hkemesine üçüncü aftır cezada baslanmıçtır. Evvelce gazetemlzde yazdığunız üze re maznun kendisine gazetemizin memu ru süsünü vererek gazetemiz namına abone kaydetmis ve aynı cürpaü diğer bazı rüfekamız hakkmda da irtikap et mlsti. Maznunun blr çok klmseye verdiğl makbuzlan gazetemize dercederek alâkadarlann n&zan dikkatine celbetmis halkı teyakkuea davet etmistik. KISSADAN HİSSE ydumuztın güçlü bir miknatıs alanı bulunmayışından bilginler, Ay merkezinin de, yüzü gibi ölü olduğu anlammı çıkarmaktadu"lar. Dünyamızın merkezindeki eriyik maden tabakası bir dinamo gibi elektrik akımı ve mıknatıs gücü yaratmaktadır. Bilginler. «Ay'm merkezinde de erimiş lavlar bulunsa idi onun da güçlü bir miknatıs alanı olurdu» demektedirler. Ankara ZZ (Telefonla) Devlet Bankası projesi üzerinde çalışmakta olan mütehassıs lar heyeti Bugün saat 5 buçukta toplanarak müzakerelerlne devam etmişlerdir. İçtimalann bir kaç gün daha devam edecegi anl&şılı yor. Devlet Bankası U Gerçek, 1lerde yapılacak lığa kavuşacaktır... lncelemelerle aydın • # Sahibi: Cumnnrlyet Matbaacıük va GazetedlOc T^.Ş. aduım; NADİR NADt # Genel Yayın Müdürü : Oktey KURTBÖRE ft. S. Yazıisleri Müdurt: Orhan ClttNÇ •ı Basan vt yayan: Cumhur!y«si Matbaacılık ve Gazetecilik TJV.Ş. Cbğaloğlu Türkocagı Cad. No. 3941 # Posta Kutusa: 346 tSTANBUL Tetefon: 20 §7 03 CUMHURtYET BASIN AHLAK YASASIKA ÜYMAYI TAAHHÜT EDEB. • BÜROLAB: ANKARA Konur Sokak 24/4 Yenisehlr Tel: 18 33 85 17 68 85 # İZMtR: Halit Ziya Bulvan No 65. Kat: 3. Tel: 25 47 09 1312 30 # ADANA: Atatürk Cad. Türk Hava Kurumu ts Ranı Kat 2 No: 13 Tel: 14 550 19 731 ABONE ÜCRETLERİ Aylar Yurt ld Yurt dıtn 1 3 6» 300 900 1.800 3.600 600 1.800 3.600 7200 TAKVÎM 23 MART 1980 tmsak tktndi 16.48 Gfioef 6.58 Aksam W2i ÖJle Tstn 30.55 BLLJEJEANS HALA UCUZ üçak Oeretl gruplarma ve agurlı gına göre aynca uygulanır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear