22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ON CUMHURÎYET 23 MART 1980 uriye Devlet Başkanı Hafız Esad, 10 yıllık ıktidarının en zor günlerini yaşıyor. Ulkenin ikinci büyük kenti Halep ve Hama'da geçen haf ta meydana gelen hükurret aleyhtarı gösterılerin şimdılık bas tırıldığı, ancak olayların her an Esad reıımini tehdıt edıci boyutlara ulaşabıleceğı belırtıli yor.. • Suriye hükümet yetkililerine göre olayların baş soı'umlusu «Müslüman Kardeşler Orgutu.» Hukumet yetkilılerıne gore «aşırı dınci» Muslüman Kardeşler Orgutü, Suriye'nin Camp Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, 10 yıldır Pâra süren iktidarının en zor günlerini yaşıyor harcama S biçiminiz karakterinizi ortaya koyuyor David anlaşmasına karşı çıkmasının ardından. ABD ve CIA' nın desteğınde Esad yonetiml n' devirmeyi amaçlıyor.. Siyasal gözlemciler ise Surlye'deki oloyların fanatik bir gru bun eylemlerınden ötede anlamlar taşıdığı, sasyoekonomik nedenlerden kaynaklandığı ve bazı halk kesimlerınin de des teğını sağladığı görüşünde bır 'eşıyorlar.. Geniş halk kıtlelerınin yaşarr koşullarının hızla ko tüleştığıne dıkkatı ceken gozlemcıler, Esad oleyhınde her an daha büyük kitleset oiayların beklenebıleceğıni kaydedıyorlar.. Büyük kentlerde Müslüman Kardeşler Örgütü önderliğinde düzenlenen hükümet aleyhtarı gösterilerin Esad rejiminl tehdit edici boyutlara ulaşabileceği belirtiliyor. Olaylar nasıl geliştî? uriye'de son günlerde tırmanma eğılımı gosteren olaylar geçen yılın 16 hazı ran günü Halep'teki Askerı Akademi'nın Müslüman Kardeşler Örgütü tarafından basılarak 60 öğrencinin öidürülmesıyle başladı.. Bu olayın ardından da bir çok fcez Müslüman Kardeş ler Örgütu'nün bası oektığı bas kın ve adam öldurme olayları gözlendi. Sünni olan Muslü S man Kardeşler Örgütü'nün sec tıkleri hedeflerin tumu, Suriye' de nüfusun azınlığını oluşturan, ancak ayrıcalıklı mevkilerde bu lunan Alevılerdi. Sovyetler'ın Afganistan'a askeri müdahalesınin ardından MoskovaŞam ılışkilerınin daha da yakınlaşması üzerlne Müslüman Kardeşler, eylemlerinde Surıye'dekJ Sovyet danışrranlarmı da hedef almaya başladılar. Baas Partisi yöneticilerine göre, olayların baş sörumlusu, ABD ve CIA desteğindeki Müslüman Kardeşler Örgütü. Gözlemciler ise olayların sosyoekonomik nedenlerden kaynaklandığı ve Müslüman Kardeşler Örgütü'nün bazı halk kesimlerinin desteğine sahip olduğu görüşündeler. 13 Gyük umutlarla VVashlngton'a glden Ecevit'in altı kişilik ekibi daha llk raundda şoke oluyordu. 1978 martının ılk fiaftasında IMF ile görüşmelere oturan Vural Güçsavaş başkanlığındaki Türk Heyetıne Woodward, «Oi mamış bu» diyor ve yapılan tartışrnada «Belirledığınız 25 lıralık yeni kur düşüktür. Kurun gerçekc olması için 30 lıra olması gerekir» diye dıretiyor, Turkiye bunun «mumküJtı olamayacağını» bıtdırınce, daha ilk gun Woodward, «Bu koşullarla goruşmenın guçluğu» üzerınde duruyordu. Ekıbm moralı bozuluyor, «Türkiye önlemlerini IMF'ye gelmeden once kendi almıştır» biçiminde yurutulen propaganda ki, bu doğrudur nerdeyse skandala donüşmek eğillmınl gösteriyordu. Bırıncı ve Ikıncı MC maceratarımn Türkiye'yl getirdıği nokta bellıydi. Mılyarlarca dolar borç, aralarında 229 bankanın bulunduğu yaklaşık 98 bin alacaklı, felc olmuş bır pkononiı, zararları milyarları aşmış kamu kuruluşları.. Oyle bir ülkeydı ki Tür kıye, MC bıraktığı zaman, uzerınden sanki çekirge surüsü geçmışti. İşte, şımdi bu «enkazı» kaldırmaya çalışıyordu Ecevit ve ekıbı. Dış ticarettekl tıkanıklıkları önlemek ve belli bir tasarrufa yönelmek ,amacıyla kimi kararlar alınmış, ancak işte IMF bunları yetersiz bulmuştu. Türk lirasının dolar karşısındakı devaluasyonunu yetersiz bulan Para Fonu, aslında ıki onemli konuya daha karşı çıkıyordu. Kanlı olaylar u \ Ikenln ikinci büyük kentl Halep'te ve Hama'da son günlerde meydana gelen olaylar ise kitlesel protesto niteliğinde görünüyor. «Müslüman Kardeşlersin Esad reıımi ni protesto amacıyla yaptıkla n genel grev çağrısına uyarak dükkânlarını kapatan esnafa karşı Suriye güvenlik kuvvetlerinln baskısı sonücu kanlı olaylar meydana gelmiş, ağır ma kinell tüfekler ve bombaların kullaoıldığı silahlı çatışmalardo çok sayıda insan ölmüş ve yaralanmıştır. Protestocuların hükümete ait binalan ve Sovyet Hava Yolları blnalarını taşlama ları ve ateşe vermeleri büyük .naddi hasara yolaçmıştır. Suriye ordusundan 10 bin kişilik seokin birliklerin Halep ve Hama kentleri çevresine gönderürreslnin ardından olaylar yatışmıştır. Bu arada olayların baş sorumlusu olarak gösterilen «Müs lüman Kardeşler Örgutü» üye lerine korşı yoğun bir operas yon başlatılmış ve «rejlm düş manlarının yerlerini bildirenle rin ödülîendirıleceği» açıklan mıştır. HAFIZ ESAD: Hukumet aleyhtarı gösterileri şimdilik bastırabiliyor. Ama olayların heran rejimini tehdıt edicı boyutlara ulaşabileceği belirtiliyor ransa'da yayınlanan Le Point dergisinde yer alan bır yazıda, bir kişinın para harcama bıçımının karakterını gosterdığı kaydedılmektedır. Yapıltın bir araştırma sonucu, bır ınsann nasıl bir karaktere sahıp olduğu şu şekılde bellı olmaktadır: Bır kışıye mıras olarak 40 bin Fransız frangı (yak laşik 700 bin TL) kaldığı ve 6 değışık kişinin, bu parayı altı değişik biçımde harcadığı varsayılmaktadır. F ZEVKİNE DÜŞKÜN Bu parayı alan kişi, heıtıen seyahat acentasına gidip, karısı ve kendısi için 10 günlük yat gezisi içın bilet alırsa, aynı günün akşamı karısını lüks lokantaya götürürse ve nefis bır şarap ısmarlarsa ve ertesi sa bah da aynı tür şaraptan 'kaç kasa sıpariş verirse» kansının birkaç aydır düşlediğl kürkü yarısı peşin yarısı tkredıyle olsa b i l e satın alırsa, bu kışi zevkine düşkün birisidir. Ya$amın amacını haz olarak ka bul eden bu kişi, yararlılıktan önce zevki ön planda tutar. De ğ'şiklikten hoşlanır. Arkadaş ağırlamaktan zevk duyar. Yeni gelişmeler karşısmda siyasl olarak tutucudur. Ancak çeşitli görüşlere saygı duyar. Ozel yaşamına çok bağlıdır. GİRİŞKEN Tüm paraylg yatırım yaparsa, kendısi İçın fazla tüketicl olmayıp aılesi için harcarsa (ufak zevkler harjç), karısı ısrar ettığj takdirde, güzel bir mutfak (dolabıyla, aksesuarlarıyla) takımı alırsa, otomatik bir çamaşıryıkama makinası alırsa, trafik tıkanıklıkları için arabasına telefon koydurursa, zaman onun için para ise, bu ki şi girişkendir. Kişilik ilkelerinin başlıcaları iktidar ve çaba harcamadır. Bireycidir. Başkalarıyla olan ilişkileri güç ve egemen lık üzerine kurulmuştur. Yargılama ölçütleri performans ve etkinliktir. Liberdlızm yanlısıdfr. Kariyerin planı, başarısının baro metresldır. Boş zamanlarını Işî için feda eder. Kendi kendine kuşku duyar. B darının kredi arayışlarında kapıldığı olumlu havp, aslında bu toplantıda kabul edilen niyet mektubuna dayanmaktadır. Ecevit niyet mektubunun onayı ile «ortık kredj geliyor» sanmış, oysa Türkıye'de bu hava yaratılırken, uluslararası bankalar tam tersl bir hava pompalamaya başlamışlardır. IMF Yönetim Kurulu üyelerinden aldıkları bilgilerie elbette... Bankalara bilgi sızdırılıyor Sosyo ekonomik nedenler unnllerle Aleviler arasında mezhep çatışması, ya da bir fanatik grubun tedhiş eylemleri biçiminde sergilen mok istenen olaylar gerçekte sosyo ekonomik nedenlerden koynaklanmaktadır. 7,5 milyon luk Suriye nufusunun %35'i Sünniler, %12'si Aleviler ve ge KBK^CINDA TÜRKİYE Yalçm DOĞAN S ri kalanı da Hırlstiyanlardan oluşmaktadır. Nüfusun çoğunlu ğunun Sünnilerden oluşmasına karşın devlet bürokrasisinde ve orduda kilit noktalarda Aleviler bulunmaktadır. Nitekim iktidarda'kl .Baas Partisi'nin önde gelenleri ve Hafız Esad da Alevidir. önetim Kurulu belki biraz da politik baskılar sonucunda onayladığı ,niyet mektubundan aslında hiç «memnun kalmamış» ve onaylamasına rağmen uluslararası bankalara daha ertesi gün «Türkiye'nin istikrar programının pek de öyle ekonomiyı düzlüğe çıkartıcı ve geçmiş yıllarda almış olduğu borçları ödeyecek potansiyele kavuşturucu yönde olmadığını» el altından bildirmeye başlomıştır. Türkiye kredi bekleyedursun, uluslararası bankaların mektubun onaylanmasından hemen on beş gun sonra birbirlerine yazdıkları bir yazı tüm gerçeğj yansıtmaktadır: «Türkiye ile IMF yeni bir anlaşma yapmıştır. Türkiye'de yeni bir hükümet kurulmuştur. Ancak, Türkiye'nin aldığı yeni ekonomik kararıar ve üzerindeki borc yükü ekonominin kısa dönemde kolay kolay düzlüğe çıkabılmesinde engeller bulundljğunu ortaya koymaktadır». Y YARARI ÖN PLANDA TUTAN Enaylce para harcamaz, «benim gerçekten neye ge reksinimim var?» derse. ka rısının dikiş makinasını değiştirirse, iş göremiyecek duruma gelen buzluğunun yerine yenisini alırsa, başlangıçta bunlar için en fazla 170 bin TL'sl ayırıp ertesi gün gerl kalan parasını bankaya yatırırsa, aileslyle birlikte kataloglarda ev seçerse, bu kişi yaran ön planda tutmaktadır. Yaşamının amacı, üretim, biriktirme ve yapmadır. Alışılagelmiş tüke ticidir. Siyaset olarak münaka şadan ve anarşiden çekinir. Aleviler S urîye, Fransız mandası altında yönetilırken Fransızlar güvenlik kuvvetlerinl Alevilerden oluşturmuşlar. Daha sonrakl yıllarda da ordu ve güvenlik kuvvetlerinin Alevilerin elinde bulunması gelenek halıne gelmiş Esad'ın izle diğl ekonomik politikadan aslan payını alanlar da yine par\\. ordu ve devlet bürokrasisinde kilit noktaları tutan Aleviler Ayrıcalıklı durumlarından yarar lanan Alevilerin büyük servet biriktirdikleri belirtiliyor.. Bu durum İse yaşam koşulları ağırlaşan Sünni çoğunluk tarafından yıllardır sert tepkiyle karşılanıyor. Tarım, sulama ve sağlık alanlarında hükümetin başarılı poli tıka uygulayamaması. Sünnılerın hoşnutsuzluğunu arttırırken, son aylarda temel gıda maddelerine yapılan büyük zamlaro karşın bu malların karaborsaya düşmesl. son olayla rın terrel nedeni olarak niteJeni yor. (Dış Haberler Servisi) Faiz oranları vepetrol zammı unlardan biri faiz oranları. diğeri petrol zammının ertelenmış olmasıydı. Woodward, «Fıyatlar ıçerde yuzde otuz artmış, ama faizlerı daha düşuV artırmışsını*. Fiyat faiz eşıtlığı gerekir» diyor ve Turkiye'yı fıyatlarla • faızler açısından Brezılya ile karşılaştırıyordu Buna karşı Vural Güçsavaş ile Aysel Oymen, yıllardır sabıt tutulan faiz oranlarını «ılk kez yenı ıktidarın artırdığım» savunuyor, bu kez iMF'cıier «butçeyı» masaya yatırıyorlardı. «Bu bütce denk değıl» dıyorlar, buna karşı Turk uzmanlar «cari harcamalart kısmak ıcın personel artışının yüzde 2 ile sınırlandığını» belırtıyorlar, Woodward bu kez de «Politik ,olarak böyle bir şeyı nasjl olsa yapamazsınız» dıye yeni bır itifazını daha ekliyordu. Ancak, en az kur oranı ölçüsünde yöneltilen eleştiri, petrol zammının ekonomik önlemler arasında yer almayışıno llışkindi. Milyarlarca liralık Hazine desteği ile petrole zam yapmadan bütçe açığının kapatılamayacağını vurgulayan IMF uzmanları, «Sizın getirdiğıniz bu istikrar programı lıe ekonomi düzelmez, olsa olsa pıkniğe gider» demektey' dıler. Alınan önlemler arasında bir tek Merkez Bankası kredılerindeki sınırlamaları olumlu karşılıyorlar, ancak bütçenin denk olmayışuve petrol zammının yapılmayışından dolayı, bu sınırlamqların da kısa sürede ortadan kalkacağını tahminde güçluk çekmiyorlardu 1978 nisanınm llk haftasındaki bankaların birbirlerıyle bu yazışmaları New Yorl^'taki Merkez Bankası temsılcilığının eline geçiyor, 19 nisan 1978 tarıhınde de Ankara'ya yollanıyordu. Belki bu yazışmada çok açık seçik «Bekleyın ve yardım etmeyın» denılmıyordu, ancak uluslararası ticaret ve fınans dilıni dılenler, her halde bu mektup uzerinde çok daha fazla durmak zorundaydılar. En azından topluma «umut pompalamak ve kredi beklentısı yaratmayı» önlemek açısından. MERAKLI, HEVESKAR Küçük bir araba İle |lp orasında bir karara varamıyorsa, ancak sonunda küçük bir dağ evi kiraladığı yaz tatili İçin jipi tercih ediyorsa, kent dışında oturan bir çocuğu İçin eski bir araba alıyorsa, gerl ka lan parasını da kansıyla değ^ şık günler geçirmek için harcarsa, bu kişi heveskar ve maraklı bir insandır Tüketici toplumu eleştirır, ama entellektüel düzeyde sürdürür, eylemlere ka tılmaz. Değişim İçin, slyasetçl lerden çok sosyal dinamlzme güven duyar. Sosyal yaşamla pek bütünleşememiştlr. Mesleğl ne oranla özel yaşamına daha çok değer verır. Kuruç'un gözlemî slında bankaların bu yazışmalarından ÇOK daha önemli bir olay DPT Müsteşarı Bı!say Kuruç'un Başbakan Bülent Ecevıt'e New York'ton çektıği telgraftır. DPT Müsteşarı Kuruç, 1978 mayısında «77'ler Toplantısı» içın New York'a gitmiş ve orada gerek IMF yetkılileri, gerek kimi banka temsilcileri, gerekse Amerikan Dışişleri Bakanlığının ekonomik danışmanları ile çeşitli görüşmelerde bulunmuştur Bu görüşmelerden sonra Kuruç edindiğl izlenimleri bir telgrafla Başbakan Ecevit'e lletmiştir. Telgraf çok net ve kısadır: «Türkiye kredi beklentlsl Içindedlr ve sürekll yardım geleceğinl sanmaktadır. Oysa, bugünkü koşullarda Türkiye'ye kredi verilmesi oldukça güç görürvmektedir.» 1978'in o beklentl havası Içlnde Kuruç'un bu telgrafı Türkiye'dekl slyasal yönetime «soğuk duş» etklsl yapmıştır. Hiç beklenmedık bu haber, o andakl olumlu havayı blrdenbire değiştırmiş, çok dar bir çerçevede panlk yaratmıştır. Ve Içerdekl panık dışarıya, hâlâ «pembe gözlükle» aktarılmaya çaiışılmıştır. A SURİYE'DEKİ OLAYLARIN BAŞ SORUMLUSU OLARAK NİTELENEN MÜSLÜMAN KARDEŞLER ÖRGÜTÜ TÜM ARAP ÜLKELERİNDE FARKLI BİÇİMLERDE FAALİYET GÖSTERİYOR Enerji ve Tabil Kaynaklar Bakanı Denız Baykal'ın ATAŞ'ı devletleştirme glrişimindeki zamanlama aymazlığı, Türkiye'nin borç erteleme ve kredi beklentilerindeki baş'iıca açmazlardan birinl oluşturmuştur. <<*,!! ABDTı Walter Dale devrede S uriye'de geçtiğimiz yıl haziran ayında Halep'te ki Harp Okulu baskınını düzenlediğini açıklayan, bu ülkedeki kargaşahklann bir numaralı nedeni olarak gos terilen, aşın dinci «Müslüman Kardeşler Örgütu», 1929 yılında Hasan El Banna adh bir öğretmen tarafından Mısır'ın İsmailiye kentinde kurulmuştur. 19. yüzyıhn «İslam Rönesansı» fikırleri ile beslenen Banna, «İslam Kuran ve Kılıçtır» sloganı ile Mısır'da öğretisini yaymaya başlamıştır. meler sonucu, 1956 yılmda Mısır'da örgütün binlerce üyesi tutuklanmış, önde gelen bir kaçı ise asılarak idam edilmiştir. Bunun üzerine, Müslüman Kardeşler ör gütü. değişik biçimler ve isimler altında çeşitli ülkelerde faaliyet göstermeye başla mıştır. Mısır'da 1971 yılmda Enver Sedat'm işbaşına geç mesine kadar «yeraltmda» kalan örgüt, daha sonra çeşitli isimler altmda faaliyete geçmiştir. Sudan'da ise Müs lüman Kardeşler, entellektüel bir örgüt durumunda faaliyetini sürdürmektedir. Suriye'de ise 1963 yılında Baas rejiminin işbaşma geç mesine karşı çıkan Müslüman Kardeşler örgütü, 1975 yılına kadar sessiz kalmıştır. 1975'de bazı siyasi cinayet ve sabotajlara adı karışan örgüt 1979 yılı haziranına kadar tekrar sessizliğe gömülmüştür. Suriye'de geçtiğimiz "yılın ortalarından sonra ortaya çı kan bütün karışıkhkların yüklendiği Müsiüman Kardeşler Örgütü'nün Suriye bö lümünün başındaki İssam El Attar'ın Federal Almanya' nın Achen kentinde yaşadı ğı bildirilmektedlr. O Faşizmin 1930'ların sonuna doğru tırmanışa geçmesi ile birlikte şiddeti de yöntem olarak benimseyen Müslüman Kardeşler Örgütü, 1940' larda Mısır'da iki başbakan, bir bakan, bir polis şefi ve bir yüksek mahkeme yargıcını öldürmüştür. Bu dönem de yarım milyon üyesi oldugunu öne süren örgüt. 1950' lerin başında Albay Cemal Abdulnasır'in Kral Faruk'u devirdiği darbede kendisine yardımcı olmuştur. Aynı dö nemde İsrail'e karşı başlayan Arap hareketi. Müslüman Kardeşlerin amaçlarırun ikinci plana itilmesine neden olmuştur. Daha sonra Nasır'la ortaya çıkan sürtüş rtaya açık seçik bir gerçek çıkmıştı. IMF Ecevit Hükumetinln kendisine götürdüğü programı ve ekonomik paketi beğenmemış ve «zayıf» bulmuştu. . Durumdan Ankara haberdar edıliyor, ancak Maliye Bakanı Muezzınoğlu, «Dayanın ve konuyu olumlu bır sonuca bağlayın. Gerı adım atmayın» biçiminde talımatlar veriyordu. Ancak, altı uzmandan oluşan ekıpte yavaş yavaş bir moral bozukluğu da gözlenıyordu. Konunun çeşitli yönleraen incelenmesi ve Turkıye'nın IMF'den «yeşlL ışık» alması içın her yolun denenmesine karar veriliyor ve IMF'deki Yürütme Direktörü Yardımcısı VValter Dale ile gorüşülüyordu. Walter Dale, lMF'de 17 yıldır çalışan ve IMF'nin en etkin kişılerinden biriydi. Bir başka önemlı özeliiğl ise. Amerıka IMFye bir şey söylemek istediğinde VValter Dale devreye girer, ABD, Dale'in ağzından söylemek ve yaptırmak Istediklerıni gerçekleştırirdi. Türkıye'dekl yeni iktidar, yeni politikalaro y6nelmekte olduğunu ve de özellikle dış politikada «atılımlar» yapılacağını bildirmek istercesıne, IMF' de belki de Amerika'nın desteğini arıyor t IMF'ye «politik hareket ve kararların ekonomiy] yönlendirmede etkili olabileceğini» söylemek Istiyordü. IMF Yönetim Kurulu'nun Niyet mektubu,,nu onaylaması Ecevit Hükümetini umutlandırdı, oysa kurul Türkiye'nin istikrar programı nı GÖSTERİŞ MERAKLISI Dünyaca ünlü mağazalardan kendisi için spor bir kostüm. sevgilisi için kürk satın alırsa, hoşlandırmaktan zevk duyarsa, aldıklarını göstermek için pazar sabahı arkadaşlarını aperatif iç meye davet ederse, San Francis co'dan getirdiğı «üstüngerçekçi lık» tablosunu arkadaşlarına gosterirse sözkonüsu kişinin gö zu yukseklerdedır Gösteriş meraklısıdır Kışısel statüsünden daha çok tuketıci olmasıyla sos yal bır konum elde etmeye oalışır Kışısel sunumuna büyük önem verir Para onun için lüks lüğün edınılmesinde araçtan başka bır şey değildir Değerll, nadır, kıbarlar dünyasına ait uğ raşlar arar Siyaset olarak çekici liderlere, iyımser sözlere ve parlak vaadlere karşı duyar lıdır. Olumsuzluğun îlk belirtîsi daha önce Gerçekte, Türkiye'nin yeni kredi arayışındaki beklentilerinde Ecevit iktidarı ile birlikte ilk olumsuz havanın ortaya çıkması çok daha gerılere gıder. Ecevit iktidarının henüz bırinci ayı dolmamıştı #i, uluslararası bankaların kendi aralarında belırledikleri yedi büyük bankadan biri olan Morgan Trust Bank'ın Türkiye temsilcisi VVagner Ankara'ya geldi. Maliye Bakanı Ziya Muezzınoğlu, Muateşar Vural Güçsavaş, Hazine Genel Müdüru Aysel Öymen ile bir dizl görüşme yaptı. Bankalara olan 6 mllyar dolarlık borç ele alındı ve VVagner sordu: «Bu borçlar ne olacak?». Maliye yetkilileri, «Türkiye'nin borçlanmasında sizler de suçlusunuz. Göz göre göre, bu parayı verdiniz. Ama, şimdi yeni bir hükümet var. Türkiye Duyunu Umumiye'nin borçlarını ödemiştir. Bunları da öder. Ancak, krediye gerek vardır» biçiminde karşılık verdiler. VVagner borçlanma yönteminin «doğru olmadığını» vurguladı. yeni kredi konusunda da «400 milyon do!ar»dan söz etti. , Ecevit iktidarının daha birinci ayında söylenen «400 milyon dolarlık» kredi gerçekte uzun bır maraton sonucunda ortaya çıkacak rakamın tâ kendisl olacaktır. O sırada başka bankalar da geldi. Örneğin City Bank adına Mıstiri adında bir Hintli gelip borçların ödenmesi için Türkiye'yi zorladı. İşte. bu bankerlerie yapılan toplantılar sonucunda 229 bankaya olan borçların ödeme planına bağlanması ve ertelenmesinde anlaşma sağlandı. 229 alacaklı banka tüm erteleme ve yeni kredi verme planını oluşturmak üzere yedi büyük bankaya yetki verdiler. Ancak, bunu oluşturmak ve o günlerde dünya basınında yer aldığı gibl «Tarihin en büyük borç erteleme operasyonu» olarak nitelenen girişimler bir yandan uzun zaman alacak, bir yandan da ilginç başka bağlantılara yol açacaktır. (Arkası 9. Sayfada) ÖRNEK Mutluluk imajları kafasındo yer etmişse, kendi evı için pahalı da olsa peşin de ödese her şeyi almaya hazırsa, fiyatlarla, kaliteyı karşılaştırmak için za mön harcayabiliyorsa sağlamIığı ve güzellıği kanıtlanmış mar kalan tercih ediyorsa, bılip bilmeden herhangı bir şeyi alma ya kalkışmıyorsa, bu kişi örnek olabilecek bir kişidir Dengell ve aşın fantaziye kaçmayan, herşeyden önce yaşam kalıtesi ne ve sosyal çevresiyle uyumlu bir bütünlük snğlamaya önem veren bir kişıdır Aıle hayatını sever ve boş zâmanlarının çoğunu evmde geçirir. El işlerin den, tamir işlerinden, televizyon seyretmekten, tebrık kartı yazmaktan hoşlanır. Tartışmaya açıktır. Ama belirll bir düzenın korunması ve hiyerarşj yanlısıdır. Yönetim Kurulu Woodward'u eleştiriyor M aliye Bakanı Ziya Müezzlnoğlu Washington'a gitmiş, IMF Başkanı VVitteveen, Avrupa Masası Şefl VVhittom İle görüşmelerde bulunmuş, Dünya Bankası Başkanı Mc Namara'dan büyük yakınlık görmüş, çeşitli baskılar altında tutulan Woodward «zayıf» dediğl programı kabul etmek zorunda kalmıştı. Türkiye'nin ver'diği niyet ^mektubu, IMF Yönetim Kuruluna (Board) girdiğindo, programdan kimsenin pek de merhnun olmadığı görulüyordu. özel lıkle Ingiliz deiegesl «çok yumuşak» olarak niteledl ve diğer öyeler de «böyle bir mektubu kabul ettiği İçin» Woodward'u eleştlrdllor. hiç beğenmemişti işte, bu Yönetim Kurulu topkmtısı Türklye pçısından son derece önemli bir toplantıdır. Çünku ou toplantı ile birlikte Türkiye IMF'nin «yeşil ışığ< nın» yandığını sanmak gibi çok büyük bir hataya düşmüş ve kredi beklemeye başlamıştı. Oysa, aynı toplantı İle Batı dünyası da. uluslararası bohkalar da Türklye'ye kredi verilmesini «bir süre daha oskıya almayı» kararlaştırmışlardır. Ecevit İkti
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear