29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
D 0 R T CUMHÜRÎYET 30 ÎIAZIEAN 1S79 * POLİTIKA VE ÖTES! MEHMED KEMAL TURHAfy SELÇUK , Türk olmak Acısı dınsın, ortalık biraz durulsun da öyle yazayım tetedım. Unlü aktor Ayhan Işık, cenazesının kaldırılışındakl kalabolıktan onlaşılıyor, sevılen blr halk sanatçısı bniş. Ayhan Işık'ı öldüren sıcckta. böylesme sevilmese. böylesıne kalabalık toplanabılır mıydı'.. Ardınaa yenl bır acı bırakmamışsa her ocı unututur. Ayhan Işık, Nubar Terzıyan'a her rostladığında, «Amca» dlye takılırmış. Öyle olmuş kı, Nubar Terzıyan, Yeşllçam'da Ayhan Iş.k'ın amcası sayılmtş. Acı ölum gelip çatınca, Nubar da omcalığını göster mek Istemış Gazete llonları ucuz değıl. Acısını dındirmek Için, tAyhan bızl bırakıp da nerslere gidl/orsun?.. Amcan Nubcr Terzlyan...» diys basmış parayı blr ilan vermış... Vay, efendlm. sen m'sln bu Ilanı veron? Allesi hemeo bir İlan doşenmiş, tAyhan Işık'ın akrabaları belHdlr, Nubar dıye bir amcası yoktur.ı demış. Nubar Terzıyan Işlerın bu kerteye değin uzavacağını hesapıayamadıgı icın çok üzüluyormuş «Ben», dıyormuş, «Kotü bır şey yapmak ıstemedım kı, o bona sağlıflında hep orrca derdı » Başka u uSıar gıbı doğılızdır bız. nedense Türklüğümüze çok duşkunüz. ingıl zın Ingıllzlığ'ne, Fransızlığına, Almanın Almanlığına duşkünlüğunden daha çok düşkünuz... Beikl de ovunülecek başka yanımız kalmadı da on< oanl... Vcktıyle bır başbakan ıspanak fıyatlan dayanılmoz btçlmde ortınca tNe var pahalılaştı Iso.» derdl. clspanağı satan «a Türk. alan da Turk > Yanıldığı bır nokta vordı. 6atan Türk'ön cebi durmok«ızm dclardı da, alan Türk'un cebı boşalırdı. Bu ne blç.m Turkluk'ur kı. alanın hep cebı boşalıyor, metelığe kurşun ctıyor.. Bır cie ekoiomık Turklük yok mudur dünyada? Şu ulusol gehrden haKca, sosyal adalete uygun hepımlz de bırşeyıer olabılsek. soyut Turklugjmjz'e dsğ,1 de, el onomınrn somut Tu r k'ugu ıle ovünsek, ha. n9 dersınız? «Hayır olmaz» derler. «Neden?» «O başko. bu başka > B z TurkluŞjumjzle oyle. cok esklden övünur bır ulus değılız. Koken nı kanştırırsanız 6070 yıh gecmez Anadoıu ya goçten bas'arsanız, ılkın Selcuklu sonra Osmonlı talan ıdık Hele Osmanirnm son dorıemlerınde TurHükten, Turkculukten soz etmek, hafozanalıah, cok tehliKe ı bır şeycı Bugün nasıl komun'stlıkten söz e'mek tch!,kei d r, o zanan ar da Tu'Kouiükten ve Türk ten soz etmek oyleydı Boiuculu* sayılırcı, cTurküm» demek Osrmnlı top'urnunu bö'mektı Eğer Türkler, fTürkum» derîerse top urnun ıçnds bjlunan ötekı unsurlar da ne Iseler onu söynyeceklerdi Boylece bölünmuş olacaklardı Osmcnlı Türk'e, Turk'üm dedırtmezdı Rahrretlı Mustafa Nermı Bey anlatmıştı bana: «Talat Paşa, okuma ve vazmayı koiaylaştırmak >cın bano b r alfaDs yazmaTiı buvurmuştu Otu'dum, bır altabe yaptım Aaına da «Turk Alfabesl» dedım Ocmaniı alfabes ne Türk aifaoesı denır mı dıye nerdeyse bem tutuklayacaKİardı. B r /an'ışlık olmuş dıye Talat Pasa araya gırdi de, tutuklanmaktan kurtuldum B rbırımıze fısıldayorak Turkcuyüz derdık Onun ıçm Türkcjler, Istanbuldan uzakta Selamk'te barmabıtmişlerdır» Bıze, kımseden çeknmeden Turklügümuzu veren Atotürk"tur AtatCrk, Ulusal Kurtuluş Savaşını btınp, Turkler Anadolu /a sıkışıp kalınco, burada yaşayan ınsanlara b'r ben!ık verrek ıstedı Bu, ekonomık ber>! k olarrczdı Çünku elde ycktu. avuçta ycktu Elde ver eceL akceve dcyanmayan. bir tek bonlık vardı Türk uk! Onun ıç.n Türklukle övünmemızl saîıklodı «Türk. övün. güven. çalış'» ded\ Bununla da yetlnmedh «Bır TCrk dünyaya bedeldirı dedl. Torıh ustünde durdu. dıl ustünde durdu. Bılmiyorum. blz TürkluğümüzJe övunürken ytylcl tokımının cıkıp, bütün ülkeyı ekonomık bakımdcn so/up soğara cevıreceğınl düşündü mü'» Düşünseydı, omrü elverseyd', onun da önlemierınl alırdı. AtatJrk'ten sonra Anadolu halkımn ccğunluğuna TOrklükle ovünmek kaldı Bır avuo azınlığa da bankalar, tarlclar, apartmcniar. yalılar. fabrikalar. IMRden gelen yaban paroları . Fınmız, ustamız Nasrettın Hoca'yı yakıcı blr yaz günü yemeye cağırmışlar. Yendıkten, IçHdıkten sonro. orta/a buziu şerbet pelmlş. Ev sahlbının elınde kocaman bır kepce, konuklann el nde kucuk kucük kaşıklar.. şerbetl Içeriermış.. İçerlerken de ev sahlbı kepçeyi her aaldırdıkca: «Oh 6ldüm » dermlş, 6er!nlermls Hoco, acyoncmamış kepceyl ev sahıb.nln ellnden kapmış. şerbete daldırmış. Ev sahıbl: «Ne oluyor?» demış «Ne olocak, şu kepceyte biraz da blz ölellm..» demlş Hooo Ecevıt. şu yaban parasını sonunda alacak Alacak oma kepce gsre onlann elınde • «Öldüm > dıye bovuna daicfırrrak ist ycriar Ecevıt kepceyl verecek ml, verm'yecok m ı ' Orasını pek b Imlyonj'n Ama belll kı pora gelır gelmez kepcecıler başına üşüşecekler Elbette, her ulus kerdl ulusal benlığı ile övunuyor Fakat bu, başkalarını yermek ıcin yapılmcz Hsr ulus, her etrik g r j p bır topİLm <ç nc'e saygındır Ancak o topİU"! Icnde u'ıscl ge ır pavlcşımı odılce 'se. hakçc 'se, yıy cl takımı halkın cojun'uğunu sömüruyorsa too'u mun saygıniığı vordır Yok, b!r( yiyor ötekı bakıyorsa. ne olursa olsun sazlcr duzen tutTiaz Biz Turkl'jğjmüzle övunürken ylyicl takımı cebırtl do'duracak bzs de donup«Tjrklukle ovunmek sıze yetera dıyeceks«... Hcyır, ol"nadı Atatürk, yıkılon Osmonl'dan sonra nası' özlemimlz olan Turk'CğumJzü bıze ve r d vse b n datıa cıkar, o da ekonomıdeki paylaşım ozlemırr zi venr Sadece Turk olmak yetmiyor Uiusal geJ'rln hokca ve adılce paylasımmaV3 da Hraz Türk olmak gerekıyor Holkımız uyandıkça o gürtl«re biraz öa^a yaklasıyor mıryuz dersınlz' Ell Barbaros'un Torunları Akdeniz'de Yalçın PEKŞEN K uzey Akdenız hatt nda yurt dışı gezı'er yapan Karadenız Yolcu Gemısı 6 hazıran 1979 çarşamba sabahı saat 10 da, N/talta. Tunus, Palma Mayorka. Barse kına, Marsılya ve Napolı yı ıçe ren yem bır tura başlamak urere Karakoy Lımanına bağ.ı berdıyordu. Yo'cjlar soat 08 OO'den Itlbaren yolcu salonuna gelmeye başladı.ar Cnümuzde<i ıkı saotl k suren n gumrük ve par saport kont ol erı ıle gsmıye yerleşmeye ancak yeteeeğını duŞorT'uştü arlaşılan herkes bon m g.bl. Gumruk Işlemlerl saat 09 001 da başiadı. Yolcuiarın elınde anormal buyuk'ukte bavu'lar vardı Gezıye cıkan k ş ıerın kocomcn ba'kUİlor tcşınncsı pek yadırganacak bır olay değıldl aslmda Ancak ışın yadırgonan vanı, bu dev bavuıların ık1 sınl, ucünu bır arada bır tek kışının, ya da kucuk cocukların taşımasıydı Bagaıları kont rol etmekle görevlı gümrük memuru gulerek «Ne var bun ların ıçınde?» dı/e soruyor ve Karadeniz gemisinde hemen hemen her yolcuya bir personel düsüyordu. 164 yolcudan en az 50'sinin de parasızyolculuk yapan Denizcilik Bankası oersone!i olduğu düşünülürse, gerçek yoicular gemi görevlilerine göre azınlıkta kalıyordu. Gümrükte dev gibi bavulları küçiık çocuklar tasıyordu. Neseli bir gümrük memuru, «Hep bos gider, dolu gelir bunlar» diyordu. Gemldokı ılk ıkl gunu gGneş ©nere* ve yuzerek gec r e i 10 ciılcr 3 o v « [ j u . e o oerz ,^ı ^ J kez Malta'yo vcrırken ortaya cıktı Fotoğrafta gemınm hav uzunda yuzen yo'culardon bazıiarı ntjjfccanı ılK Yolcuiarın "TorpiFle,, bilet bulabildiği 700 kişilik gemide, sadece 164 yolcu vardı oşağı yukan şu karşılığı oltyordu: «Valla bır şey yok. Hep 6l boş» Neşeli gümrük memuru da bavullann uzerine tebeşırte bir carpı işoreti koyarken «Ama gelırken boyle olmayacak değıl m ı ' Hep boş gıder, dolu ge lır bunlar» diyordu. «Aşk gemısıı adlı TV dızısının ızle\ tcılen olmamıza kcrşın kapıda bir Mıss Janet veya Mr Falanca beklemıyorduk ama. yol gosierecek bırıiermın cıkarağ nı umu\orduk Oysa r Karaden z renrsınde biraz fa k lı o.uyordu bu Orneğın b letınız elınızde beyaz gomleklı bırıne yaklaşıyorsunuz ve yerınizı soruyordunuz Şoyle yanıtlıyordu bu geml personelı sızi: «Ben bakmıyorum be anam» cagımıza Inanmaya başlamıştım Fakat oyle olmadı Son derece sessız bir şekilde limandan ayrıldı Karadenız. Burnunu Marmara denizıne cevlrıp hızlanmaya başladığında yo'cular hâlâ güvertede ıdıler. Herkes 14 gun sonra döneceğı bu kente son defa olarak bakmak ıstıyordu. Gemide ilk anlarda insanı en cok etk leven olgurun scsr sızlık olduğunu sanıyo um Buno sonrcdan a'ışılı\or Ikınci izlen m ise ozellıkle ı!k kez gemıye bıneiıer ıcın yo unu kesml k'e ka\bett.ğı oluvor ve buna kolay kolay al sı'amıyor Koradenız gemısı oe t u n cemıier g bı kafası kanşık bır mımar tarafından cızılmış bir otele benziyordu Güzel doşenmiş bir saîondan cıkıp daracık bir koridora sapıyordunuz G nntıler, cıkıntılar orasında bılmece cözer gıbı epey dolaştıktan sonra yıne kendınızı aynı salonda buluyordunuz. İşin kötusü bunun başka bır yer olup olmadığını da ılk zomanlar anlayamıyordunuz Cün kü geminm sa'onlan ve kamaralan genellıkle bırbırıne benziyordu. Kamaralarda insanı şaşırtan bır olgu da bu kadar kücuk bır yere bu kadar eşyanın, bu derece ustalıkla nasıl yerleştırılmış olduğu. Yataklorın genışlığl normal bır insanın omuz genışlığı ölcüsünde Boyu da 1.70' lık bır adamın tam başı ıle ayak tabanı arasındakl mesafeye göre ayarlonmış Yemekte tanıştığım bır Italyan, yatakların boyu konusundo şu ılgınc fıkri ılerı suruyordu «Türk Ierın neden fazla uzun boylu Insanlar olmadıklarını şimdl daha ryl anlıyorum Herhalde Denizcılık Bankasının gernılerınde rahat uyuyabılsinler dıye» fllm blr salonda oturduklonnı düşünuyordum. Fakat geminln her yanını öğrendıkten sonra bu ftkır de boş çıktı. Sonunda durum anlaşıldı. 700 kişilik gemide yolcu sayısı sadece 164' tu Personel sayısı ıse 142 Boyiece her yoicuya vakloşık 1 personel duştüğu ve kamaraların buyük coğunluğunun boş bulunduğu ortaya cıkıyordu. »ın blrl «Hacr» olan Ikl polls emeklısi v» gemide gümrük8üz sctış mağazası acmaya hazırlanan blr ispanyol italyan kanşımı yolcuyla yemek yemek ve konuşmak zorundayım Gercekten bu yolla kaynaşma sağ lanıyordu Kısa bır süre sonra polls emeklılerının tüm sorunlo rına vakıf olmuştum Ayrıca ha cı olanın anlattıklarından «hac farızesınln» bütün ıncelıklerı kavramıştım İspanyol itotyon karışımı yolcudan da bir gümrüksüz satış mağazası acmanın zorluklarını ayrmtılarıyla öğreniyordum Bu arada poüs yan satıcıya, Italyan'ın başına gelenlerı Ise. polıs emeklılerıne cevırmek görevl de bana düşmüştü. nol en kuçuk kamarotundan. suvarısıne kadar yolcuları hıç rahatsız etmeyen, son derece ölcülu blr tutumu Inanılmaz bir rahatlıkla yurutüyorlardı. Garsonların ve kamarotların yolcularla llişkılerinde aiışıimış gorson vevo hızmetkâr havası yok tu Hal hatır soruyorlar, sohbet edıyorlar, fakat bu arada do kendılerınden ıstenen hızmetlerl hlc aksatmadan yerıne getırıyorlordı. 164 yolcu şu düzene g6re, gemıye yerleşmışlerdı Lüks ve blrınci mevkıde hıc yer yoktu. Ikıncı mevkı yarı yarıva doluydu. Ücüncü mevkıde ıse hıc kım se yoktu Gemide bulunon bazı göre.'lılerın anlattığıno gore bu dağılımda Türk yolcularının «lüks merakı»da bü/uk rol oynuyordu. Bir cok yolcu salt luks mevkıde, ya da bırıncı mevkide yer olmadığı ıcın gemıye binmek Istememıştı Oysa yemekler, her uc mevkı de de aynıydı. Kuramsal olarak mevkl ler arası gecış yasağı olması na karşın. Denizcılık Bankosının gemılennde bu kurala da uyulmuyordu Buna Rarşılılt 2 mevkının yan yarı/a boş olan kamaralan son zarranlarda yapılan değışıkl klerle 1. mevklden daha da luks duruma getırılmış, fakat salt adı «IkıncJ mevkı» olduğu ıçın yeterll mus terı bulunamamıştı Yaptığım kücük bir oraştırma 164 yolcudan en az 50'sınin da Denizcılık Bankasının personelı olduğunu ve permı karşılığı ucretsız yo'culuk ettıklenni ortaya cıkardı Bunlar da gercek yolcu sayı'mayacağına gore b z yo'cular personele göre azınlıkta kalıyorduk aslında. Kaynaşma yöntemi Yemek salonunaa salonun ancak dortte bırını dolduracak sayıda yolcu, ylne salonun tam dortte birını dolduracak şekılde yerieştırıimışti Bır cok masa bomboş dururken, ben. yüzüm duvara dönuk olarak. 1 metrekare genışllğındekı bır masanın dordüncu müşterısl olarak oturtuldum Ortaya bır salata geldiğı (ki, her yemekte salata vardı) veya masa arkadaşlarım, kendılerıne bıra. rakı gıbı bır ıçkı ısmorladıkları za man, ekmeklerımızl elimızda tutarak yemek yryebilıyorduk. Yolcular daha lyi kaynaşsın dlye olacak, boş masalara kar P O radan oraya sürüklendıkten sonra bır camlı bolmeden bıletınlzl ve pasoportunuzu teslım olacak bır gorevlı bu.unu\ordu scnunda. Sezar'ın hakla eml personelınin tutumunu belırtirken, «Sezar'ın hakkını Sezar'a» yada baş ka bir deyışle geml personeli nın hakkını geml persone'lne vermek gerek. G Yolculuk başlıyor Kamaraya yerleştikten sonra herkes güvertede loplanmış tı. Gemı saat 10 0'da kalkacağına gore bır kac dakıka vardı kalkış ıçın Saat 1100'e geldiğınde Karadenız Gemısı rıhtıma hâlâ son derece sağlam bır şekılde bağlı bulunuyordu. Yolcular kendıierını uğurlamaya gelenlere yakiaşık 1 5 saot tır el saliayarak vedalaşıyorlar dı. Oncelen neşeli ya da Ozgün görünen yuzlerde artık salt sıkılma b©lırtıleri vardı. Arada sırada yolculardan ya da uğurlayanlardan bırı (aşağıya veya yukarıya) «kart at unutma», veya «fılancaya selâm söyle» gıbılerden bir cıkış yaparak boşluk doldurmaya ça lışıyorlardı Yenlden blr yarım saat geçtlkten sonra neşeli bir muzık ya yını başiadı Muzığın son derece neşeli olması uğurlayanlorırt uzüntüsünu dağıtmak amacını guttüğunü gosterıyordu. Fakat boşuna bır cabo glbı görünüyordu bu. Çünkü o sı ralarda uğurlayıcıların buyük coğunluğu evlerıne varmış olmalıydılar Turıstık blr geziye Cikmayo hazırlanan yolcuların ıse esasen pek üzüntülü bır durumları yoktu Çoğunluğunu Karadenızll vatandaşların oluşturduğu perso Fransız ontltaşlst direnışlnln romanı İLAN İst 13 Sulh Hukuk Hakımlığınden 979/160 Güner Aşkaroğlu vekılı avukat Muzaffer Akdağ tarafından Ahmet Cavıt Aşkaroğlu aleyhine tkâme olu nan nafaka davası sırasında: Davalı Ahmet Cavıt Aşkoroğlu'nun adresi mechul olup fırarda bulunduğundan dumşmanın muallak bulunduğu 25 7 979 gunü saat 1130 da mahkememızde blzzat veya tayın edeceğl vekılle kendısınl temsil ettır mesi aksi halde duruşmanın gıyabında devam edeceğl ve gıyabında karar ve nleceğl hususlan İlan olunur. 21.6 979 EYLEM ADAMLARI JEAN LAFFİTTE 2. bosımı cıktı 60 T L ODA Yayınlon P.K. 57 İstanbul (Cumhurfyet 5215) ermılı yolcular dışında blr de gorc.l ler vardı garrıde. Bunıar gemı personeli sayılmayon, fakat Denızc 'ık Bankasının ceş'tiı kademelerınden «gorev» olorak yolculuğa cıkanıardı. Ayaküstü konuştuğumuz bu gorevlılerın hepsı Avrupa'dakl acentaları teftışe, kontrola ya da dırektıf vermeye gıdı/orlardı. Zavaliı Avrupa acentaiarınm bu teftış ve dırektıf bombardımanı altında epey sıkılacakları anlaşılıyordu Allah tan teftışe cıkan bu gorevlıler yalmz değ llerdı. Çoğunun yantannda eşleri ve cocukları da bulunuyordu. Herhalde a le gorevierıni yerına ge' rmeve ca ışırken teftış ışınl fazla sıkı tutamazlardı Yok^a ccentaların ışı cok zor olacaktı. GÜNEYDOĞUDAN Naturel Zeytinyağı Rafine Ettirilecektir Bınığımize aıt 3500 ton natüreı zeytınyağı: ) Kopalı zarf tekiıf alma suretıyle, ) 10 7.1979 salı günu biriık merkezinde, Ihale edllecektir. ) Teklıfler yeterl! bulunmadığı takdlrde, acık ekelltme yo'una gıdılecekt^r. } Işln şartnamesi Gazıler Cad. No: 79, Gazıantep odresındekl bırlık merkezınden temın edılebilır. ) Bırlığlmız 2490 sayılı Kanuna tabl değıldlr. llgılüere duyurulur. GÜNEYOOĞU ZEYTİNYAĞI YAĞLI TOHUMLAR VE MAMULLERİ TARIM SATIS KOOPERATIFLERİ BİRLIĞİ GAZİANTEP Uk hedef: Malta Saatte 17 mıl hızla durmadon yol alıyorduk. ilk ıkı gCnün sonunda ben de yolcuiarın gerçek turıs'ler olduklarına ve bu gezıye salt eğlenmek ıcın çıktıklarına Inanmaya başıamış»ım. Gerri'nın havjzıında yüzuyor, güvertede guneşierı>or, salonlarda kağıt ovnuyoiardı Alışverış heyecanı ilk kez Malta'ya varıştan bır gece önce akşam yemeğınde ortaya Cıktı. Yemek salorlarında gürtltulu bır şekılde Malta tartışr mcsı sü üvordu. Her kafadcn bır ses cıkıyor, Malta'da hargl paranın ge^erli olcuğu tartışılıyordu. K'mıne gore İngılız IIrası, kımıne göre Ita'ycn lıretl gecerlıydı Derızcılık Bankası Malta hükumeti ıle anlaşmayı yenı yoptığ naan bu ılk seferdı ve kaptcnlar dahıl gem'de hıc kımse Mclta kcnusunda fazla blr şey bılmıyordu. OKTAY AKBAL Suçumuz Insan Olmak YazanB 1068 Turk OU Kurumu Boman lunu kazanmı« bu unlü yapıtının 6. Baalua Fiyaü 30 llra. ödü Yolcular nerede? emide ganp bir durum vardı 700 kışılık olduğunu bıldığım ve yolculuktan bir ay önce «Hic ver kalmadığı» kesinlıkle acıklanan gemide ın cln top oynuyordu Oysa bırcok yolcu bıletlerını bırkac ay ön ceden turlu «torpılsler ve ceşıtlı sıkıntılarla alab>lmıştl. Ben kendı hesabıma son kamarayı aldığımı sanıyordum Şu halde yolcular neredeydı? İlk günler, deneyımlı yolculonn benım henüz keşfedemedi G I YAYINLAHl (PJL tt !*U FRANSIZCA STRASBOURO ÜNİVERSITESI MEZUNU ÖGRETMEN TARAFINDAN FRANSIZCA DERSİ VERILIR. BUTUNLEMELI OGRENCILER SlNAVLARA YETIŞTİRİLİR. BÜYÜKLERİMÎZ SAKINCALI PİYADE (18 bosı) SUÇLULAR VE GUCLÜLER d a ba«ı> BİR PULSUZ DİLEKCE (6. bosı) UÛUR MUMCU (8'İNCt BASI) İlk izlenimler Geml lımandan yavaş yavaş ayrılırken ben artık yolculuğu Karakoy limanında tamamlaya 58 68 96 YARIN: İLK ÇIKARTMA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear