17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İK t abil çoban Kabil c'ftçiyd' Tann HaüıJ ın bundugu kazavu aimı% Kab:l itı ' sunduğu toprak urualenne el sürme/nışti. Kabil kıskanmış, kardeşıni oldurmuştü. Krrda, kimsenln gormeyeceği bir yerde cinayettni işlemiş, Tann «Kardeş:n nerede?» dıye sorunca, «Ne bileyım? Ben kardeşimın bekçisi mıyim?» dıye saklamaya kalkmıs.tı. Tann, «Kardeşini öldürdün Topraktan karunın sesini duyuyorum» demiş, omrunun sonuna kadar, alnında kardeş katili damgasıyla, suçunun acısını çekerek yeryuzunde kaçak, sersen yaşamakla cezalandınnıştı Kabili. Adertt ile Havva'nın ilk çocuklanmn tam enlamıyla ılkel bır yaşam surduklennı unatmaınak gerekır o dönemde. Kabü'in duyguları, dişısmı kıskanan bir deveden, bır kumes hayvanmdan ne kadar degışık olabilır? Kutsal Kıtapta yazıh Oiduğu gıbı •Adem :1e Havva henuz çıplaktılar. Utançîan yoktu..» Gövdesım kaplayan kalın kıJ ortüsü, uzayan saçı sakalı, tırnaklan, çığ çiğ yediğı besinlen ıle hayvana yakın bir yaraiıktı o tnsan. Konuşma yerine acaip bir takım sesler çıkarıyordu henuz. Utanç duyguJan elbette kı oluşmamıştı. Sevgi nedır, acıma nedır bılmiyor. şarkı söyleyemiyor. çıir yazamıyor. resim yapamıyordu. Bu koşullar içinde kıskançlıgmı yenemeyerek kardeşini öldürmesı az çok anlaşılabilir bır durumdur Kabıl'ın.. Ta.şra avukathgi yaptıgım yıllarda, 16 adam o.durme olayında, ya öldürenın. ya da ölerun yakınlannın avukatı olarak duru$malarda yer aldım. Hiçbır zaman kopamadım bu olayîardan. Avukat olarak görevim sona erdıkten sonra, bu kez yazar olarak sık sık duşundum durdum bu olaylan Duşündukçe de her zaman arnansız bir şiddet ortamı ıçınde, morai yargılarını hayvansal bir yaşarmn behrledlği, duygulannı ilkel içgüdulenn yonettıği insanlar arasmda buldum kendımı. Cinsel bunalımlan onur yaralan. öç alma duygulan ya da tarla, otlak anlaşmazhklanyla karşı karşıya geliyorlar, çıkarlan çatışınca, kovdladıklan avın ardında ormanda karşılasan yabani hayvanlar gibi, bogazlamaya kalkıyorlardı bırbirlerini. Haketmediklen ya da kendılerinin olmayan bir şeyi elde etmeye kalkışmanın yersizliginı duşuneTiıyorlar. haklanru aramak için kanun yollanna başvurmayı akıllannıian bile geçfrm'yoriardı Goz koydukları genç kızı dağa kaldırarak elde etmeye kalkıyorlar. o genç kız bır başkasmı sevıyorsa, sevdıgı adamla evlenecek olursa, dügün gecesi damadı vuruyorlar, kahvede atıştıkian kımsenın, CUMHÜRtYET 30 HAZİRAN 197» H ŞİDDET RUHÜ Necati CUMALI damına dönerken volunda pusuya yatıyorlan kırk y.Uık tarla kom^jlarıyla baltalar nscaklarla kıyasıya kanh kavgaiara gınş:yorlardı. Kabil'den aynlır yanlan yoktu bu aavranışlanyla, Aradan bınlerce yıl da geçmiş olsa hâlâ Kabıl'm ruhunu saran şıddeün etkısınden kurtularaamışlardı, hâlâ Kabil gibi kanunsuz devletsiz yaşıyonardı. Yirminci yuzyıhn sonlartnda kımı insanlann günümuzden en az OD bın yıl gende yaşadJklan anlamına geîen boyıe bir göruş ılk bakışta yadırganabılir. Fakat ne yazık kı içinde yaşadıgımız olaylar doeruluyor bu gorüşü. Çcgu toplumlann gunumüze gelınceye kadar bıreyieri arasında eşitlik sağlayacak bır duzen kuramarcış oimalanndan doğuyor bu durum Toplumlardaki eşitsızlik yalnız gelır dagılımlanna. özgü bır durum olarak kalmıyor. kultur dağıhmında da gösteriyor kendim. Başlangıçtan gunumüze kadar. insanlık binlerce yıllık zengın bir kültur kalıtına sahıp. İnsanhğın ortak malı olması gerekirken. özellığe kapıtalıst toplumlarda, küçuk bır azınlık arasında bolüşuldügu göruluyor bu kalıtın Bu haksız bölüşme sonuç olarak çağlar açısmdan çok karışık bır toplum yaratjyor. Bakıyorsunuz, küçük bır azınlık :nsanlıgın kultur kaiıtından aldığı payı ozumleyerek. yuzyılımızın sonlanna ulaşmışken. başkalan, kalıttaki payını alamayanlar, ugradıklan zarara göre derere derece geçmiş çağlarda yaşıyorlar Kabıl'e kadar uzuyor bazı toplum kesımlerinde bu genieme Volsuz. elektnksiz. okulsuz, akarsuvu, kıtaplığı. sineması, tıyatrosu olm?van kıtap, dergi. gazete girmeyen uzak koy'enie yaşayan ınsanîann bağlantısı ne olabılır vırm:ncı yuzyıüa? Bu ılkel ko^uîıann ınsanı ker.te göç etmekle de degıştıreraıyor vazgısını Ana malcı toplumlarda. kuUur, bol ka'anç getiren bır iş alanı olaral: dışma ıtıyor onu. Okul. kitap. sınema tıyatro gor^rusunü artıracagı gezıler, yoksul sınıflann kendılen ya da çocuklan ldn ödemeye katîanamayacaîtlan oiçüde yuksek gıderlen gerektınyor. Bu kesımin çocuklan. öğrerum görecekierı yaşta, ana babalanna yuk olan yaşama gıderlenru sağlamak içm çalışmak zorunda kalıyorlar. Duşuk kazançîan, çaîıştıklan ağır işler.n yorgiınluğu yuzunden, duşunecek. msanJıklarını algılayacak zaman bulamıyorlar Daha da kotüsü. kanun dışı gmşımlerin ^"ui'gun kaztınclar saglad:gı bu toplumlar, acıma se\rne duygulan korleşrruş bencil bır insan tıpı yaratıyor Biçımsel bir oğretım, j a da bu haksız duzene ayak uydurarak saglanaıj yuksek kazançlarla sın^f degıstirmış oiırak temsl yapısım etk^emıyor bu ınsajıın Çıkar kavgaian arasında ormana donen bır toplumda kendinı bulan bu ınsanm yetısmo koşuilan ıle msancl bir kuıturun venleri (;ehşık duşuyor bırbinne Sonuç olarak katılaşmış yure£ı duran beyni ile rahatnı bulan bu ınsan. redcetmeyı sec.yor geçmışin kültur kalıtını Yıne ılkel kalıyor. Ilen va da gen enamalcı ülkelerde değişmıyor bu gerçek W. Faulkner, Nobe! armaganmı ylırken butun 5 azdıklanyla. özel14:1e Birlesık Amenka yı saran şiddet ruhunu yan c ıîmaya çalıştıgını soyluyordu. Ara îannda benım de buiundugum bır böluk Turk yazan da. az gelı^mış bır anamalcı toplumda belirtmeye çalışıyor bu gerçeğin acılannı Çok kişi şiddet olavlarc deyince. polıtik amaçla işlenen adam oldunne olaylaruu, banka soygunlannı anlıyor Gerçekte, toplumda öteden ben var olan bır şiddet ruhunun sıyasal çatışmalar on plana çıktnca. sıyasal kutupîaşmalara kadar uzamasmdan başka bırşey degıl bu olaylar Amaç bır hakkui. ya da hak oldueu sanılan bır durumun. zor yoluyla elde edılme<i olauktan sonra, bır şıddet olaym'n nedenınm sıyasa! olrnası ya da olmamafi neyı değıştinr? Yanıhnan bır başka nokta da. şiddet ruhunu sadece suça varan bu eylemlerde aramak. Akıl aî maz haksızlıTîlanyla *ayıf bi'lduğunu a'.abildıg ne ezen. ınsarun konut oeslenme, gezi, kuittir vb. gibi en doga! yoşama gereksınmelertni acıinasızca aşın kazanç, gıderek soygua konusu yapan, insanın en soylu duygusu a$kı. fuhuş orgutlerıyle soysuzlaştıran bu bozuk duzenin dokusuna ışlemiş bir tutumdur şiddet .. Toplumda çelışkıîer arttıkça, gençler ara sındakı genhm şıddetlenıyor Varhklı kımselenn çocuklan !uks arabalarla okullara gıdip ge.ır, kız arkadaşiarıyla dolaşır dıskoteklerde bır aıleyı bır ay gecmdırebılecek paralarla gur.lennı gun eder, gençlık'ennın tadını cıkanrlarken. ote yandaıı dar gelirlilerin, geçım sıkınusı çekenierin çocuklan, yasam guçluklerirun gun gımden \ureklenne yığdığı zehın. öfkeyı nereye buîaltacaklannı bılemıyorlar. Babalan ile harçük kavgası edıyor, annelenyle. kız kai'deşlenyle cınse! bunahmlannın doğurdugu ayn anlaşmazhklara düşuyorlar. Gençlıklennm bu doneminde, okuyup öğrenilmesı, aynca ögrenıldikten sonra uygulamadaki yerınm dege rinin dogru durust anla^ılıbılmesı uzun y;îlara bağlı yıgınla deneyımler ısteven ekonomik doktnnlen şöyle bır yuzeyden ögrenmekle taşıyorlar Uç gun scnrasını duşunrr.eden e; leme geciyorlar Kımı de para sıkın tılanyla avlanıyor. koio n:yetlılere yem oluyoriar. Tumden haksız degıl bu çenç'er Kahve köşelenne, ksüabalık yjrtlara ıtılmış. ya^adiklan kentlenn adıın attıklsn her yermde parasızLklan ezılmışlıklen yuzlerıne vurulan, cinsel bunalıntlan, okama. spor gereksınmelerı karşılarunamış bır kuşak bu. Gençliğın bıhrçaJtında bırıken öfKPİerıni dolduran, ta§ıran. ak;l almaz derecedpkı adaletsızlıklerıyle hep bu ıçınde yasadıkian bozuk duzen. Bu yuzden ıçınde. kena,nı kurtaracak. doyuracak ınançlarmı dogru seçemıyor gençliK. Öfkelennı. yaşonı guç'uklennden doğan acılannj en kısa yoidan kusmasına yarduncı gıbı gordugu slogan'ara sanhyor Sosyal adaletsıriıklerden yararlananlar rahat yaşamlannı. yagmalannı surdururlerken, oniar, saplandıklan çıkmazda. bır a;r da yaşamanın doğurduğu kuçuk anlaşmazlıklan, çekışmeleri alabıldıgıne büyultüyorlan temeldeki sınıf birlıklennı unutup sagcı solcu dıye bubırlennı boğazhyorlar.. Bu acılann sona ermesi ıç.n bu şiddet ruhunu besîeyen topîumsal eşıtsızlıklerın gıderılmesı. ya da gıdenlmesme gınşılmesı. gençlıgın de buna manması gerekıyor. Eo>• bır durum ıse yok ortada. Varsa bile he'= nuz nutuklarda, kitapiarda Tüm YolJar Koma'ya... vrensel kurailar vardır. Bu kurailan buyuk adamlar sıksık diie getırmışlerdır. Sözgeliroi bdtun yaşamı savaçiinla geçuıış Atatürü demış«r ki: Hayat bır mücadeleden ıbarettır, Evet, f uın yaşam, etKi tepKi haikalannda zınclrleşen bu savaşımdır. Bazan sıcaklaşan, kızgınlaşan, bazan üıkiaşan, soğuklaşan bir savaşım .. Ne var ki bu savaşımın çeşitli gostergelen kışıyı aldatabillr. Diyelim ki Türkıye'de kimısı çatışmanın ölçütlerine terorün harcadığı insan sayısıyla yaklaşmaya çalışıyor; kimisl elınde kalem kâğıt Meclis'teki üçbes mebusun alış . venşiyle uğraşıyor. klmısi OPEC'ın petrol fıyatlannı dışsatım gelırleriyle kıyaslayıp soruyor: Gelecegımız ne olacak"» Gerçekte bu soraya verılebılecek en kesln yanıt şudun Geleceğımiz, geçmışımız gibi oimıyacak. E:tmiîtır geçmıs NATO cu, CENTOcu, Ortak Pazarcı. Amerikancı Turkiye bittı. Sjieyman Demırel ve arkadaslan istedıklerınce Soguk Savaş» dönemının davullannı tokmaklamayd çabalasmlar. Kendi kazdıklan kuyuya kendilerı dü^erler. Vaktıyle bu üLkenın devnmcileri dışa bagımiı petrol polıtıkasmın sakıncaiarını yazdılar Ama o dönemde yas&dığımız dunyanuı petrol piyasasma c alt ABD egemendı. Ve Turkiye'nın d:şa bagımiı petrolle "^özde ekonomik kaiUmma atılınima gecmesi, bır bakıma Amerlka'ya bagımlıhk anlamına ge'ıyoı~du. Mı^ter Max Bell'un Petrol Yasasıyla Turtaredeki komprador çıkarlan butunleşıyoıtiu AP'nin ve Suloyman Demirelın • Monisoncu stratejisı» bu çıkarlann güdümünu öngoruyordu. Çünkü bu çıkarların bu'anlesmesi. Tıırkıye'yı Batı'nın uydusu ve çok uluslu tekellenn pazarı nıtelığine duşuruyordu Sonuç ne oldu? * Bakınız ne oldu? Türkıye'de ulusal petrol politikasuıı vs bagınısızhgı savunan kışıler ve orgutlere karşı 12 Mart faşizmi savaş ılan ettı. Buyük bır çatışma ulkeyi dalga dalga sardı. MC'nın bılınçlı saldınsıyla sag ilerledı 1975'ten sonra ulkede yağma duzeni doruguna vardı, borç bptağına gırtlağımıza dek gomülduk: bır buyük bunalıma suruklendık. Ama dünya donuyordu 1960'lardan bu yana ülkemizin dışmda ve komşulaıımızda neler oluyordu? Irak ta^ Libya'da. Iran'da petrol uretim, antım ve dagıtım mekanızmalan an f ı emperyalıst sıyasal ıkudaılann ehne geçtı. ABD ve NATO ulkeleti artık Araplardan ucuza petrol alamıyoriardı. Kapitalızrn bunalıma gırdi. Dunya petrol duzenınde Batı'ya bagımiı gibi görunen Turkiye bu kez ıster ıstemez Lıbya'dan. Irak'tan, Iran'dan, Sovyetler'den petrol almak zorunda kaldı. Artık yılda 18 rnilyon tona yakselen petrol gereksınmemız ıçin dışsatım gelirlenmızin tümunu harcamamız gerekıyor Bu bakımdan sosyahst bloka ve Isiâm ulkelenne yaklaşmamız zorunludur • Batı basını, son aylarda bılıme degıl, fasaryaya dayanan bu göruş ortaya atmıştır. Bu yeni sava gore dunyayı yönlendiren uç guç oluşuyor. 1) KapıtaJızm 2) Komünizm 3) Islâmcılık Turkıye'yı Batı'run petrol sömürgesi nit«ligine dönuştürmek isteyenler, şımdi Turkiyenin Batı'aan kopup İslâm dünyasuıa bağlanmasından korkmaktadırlar. Bu kuşku üstüne sürekli yayın yapılıyor Morrisonculuk politıkası. Turkıye'yi Batı kapitaliz jnine bağlamak isterken iş tersine dönmuş, Cçüncu Dunya ile zorunlu ve iç içe ılişkiler dönemi başlamıştır. Meclis'teki üç beş mebus ve sokakta canına kıyılan beş on yurttaş bu büyuk mekanızmayı tersine çevirebilecek etkiyi oluşturamazlar. Dunyanın büyuk stratejık konumlan ıçmde 45 mılyonluk Türkıke'yi artık ABD ile CIA'nin yönlenirmesi çok zor gorünüyor. E En îviyi, En Yararlıvı Seçmek İçin.. OKTAY AKBAL K ttayiir ıgnndan çıktı bu ış artık1 Acıkça söylüyorîar: • AP'ye geçmemıt için agırlımızca altm onerıldı bıze» Ağırlığmca altuı!, Yuz kıloluk bır pohtıkacı ya^adı gittı demektır! Eskıden bır fılm gonnustum. Uzak Dogu ülkelerınden bınnde gelmlık kıziar tartılırnnş, aguhgı kadar para alırmış kızın babası.. Fılmde kafesler içinde yaşatılan, boyuna tıka basa beslenen, fıl gibi şışman gelinlik kızlan seyrettirmişlerdi Korkunç bır şey:.. Para için yapmadık iş yok. Ünlü şarkıdakı gıbı Para Para Para. » Insan tek amaç olarak para kazanmayı kafasına koymuşsa gıtmeli başka meslek seçmeh! Politıka dunyanın hıç bır yennde durust kışilen zengın etmez. Tam tersine üzuntüler. acılar, korkular ıçınde yaşatır onlan. . Zor geçındınr... Bır özven alanıdır politıka. Ama bızde behrlı bir zamandan ben pohtıka açıkgözler, becen sahjplen içm en kolay, en rahat en hızlı. en çok para kazanmak alanı olmuşa benzer.. Hangi alanda. hangı meslekte •gel bıze, sana ağırlıgınca altın verelim» derler adama? C , ımı egıtımaler. «OzelİJklennı bozuyor Kendıne benzetmej e o^endırıyor > dıyerek anadi• h. yabancı dıl oğretımınde ışe kanştırmak ıstemez gorunurler. Bır de guç aldıklan çok parlak örnek var ortada Anadıl bu yolla oğrenjlmıştır Onlara gore, yaoancı dıl de dıştan bir etkı olmadan, kendı kendıbi\ le ogremlmelıdır. Kese adı venlen bu yöntemın savunuluşu ılk bakişta doğ ru gibi gelır ınsana. Gerçekten, ıkmcı dilı kendi kendiüe ogreameye çahşan lar, teme.dekı anadılm etkısıyle yenı dalın bır çok seslerini, kuruluşlanru, anlamını bozarlar.Bır de. belkı kendı dillerınde bile bilmedıkleri bır suru kuralın az zamanda, dengesiz bir bıçunde ogrenılmesı zonınlugu dıl ogretımını amacuı dan saptırmış. buyuk bir ıstegin devındu^ügı kirose bunalımma duşerek işten caymış olabılur. Evet bunlar birer olgudur. Ancak, ka> naklarırıın tek degıl çeşitlı oiduklan, ve jabancı dil öğrenmek gı bı guç bu ışin karşısında bulunuldugu unutulmamalıdır. Bu nedenle anadıii i^e kanştırmanıaya zorlamak. hem temele memeyen bır göruş, hem de olanaxsızdır. Bu tutum her şeyden once ruhbıhme terstır. Ruhbılımcıler taa. Aristodan ben. anadıhn; ınsan ruhu. dil bılıncı uzenndekı izlerinın «ILk denn ve süınmez>liği; başka her şeym onunla oğrenildığı. çunkü anadıün aytu zamanda du şunme aracı oiduğu... ılkelerınde birleşirler. Bu nedenledır ki yabancı bır dıli oğrenmeye çalışan bir kimse onda anadılınin karşıhginı arar. Yme bu nedenledır ki çevırgıt (theme) aiıştırmaları onem kazanır. Oyleyse asıl olan anadıün işın içine «kanşmaması» degil. bilımlenn çağdaş venleri gö zettmınde, «gereken yerde» ve gereği kadar» kanşmasıdır. Ruhsal olan bu temel ilkeden dolayı kese yöntemcilenn savlan havada kalır. Resimll araçlarla saglamaya çahştık'an ögretimde. ögrencinin resimler yardımiyJe kurduğu anadll iîiskisini görmsziikten gelirîer. Oysa ki salt resimler. hem soyut kavramlan anlatamaz. hem de türlü bzçimlerde yonımlanabileceklerinden yanhş anîamalara nedsn oiabılirler Kısacası, bızce anadilın ögrenüişi ke=,e yontermnin yarar'ı oîduğu tek yer olarak kaimaktadır Çunku yabancı dıl öğ retılecek kimseve. anadllin çok guç olan dış koşuîlan sağlansa bile, bu kimsenin anadilini öğrenmeden oncek: a n ruhsal durumunun, harcanmaTiıs ffucunun yeniden e'de edilmesine artık olanak vok+ur. Fransızca öğretimi ve Türkçenin Etkisi OKULLARDIIZDA, YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE VERİMSİZLİĞİN BAŞ NEDENİ, RUHBİLİMSEL TEMELDEN YOKSUN BİR YÖNTEM VE ONA DAYANDIRILMIŞ DERS KİTAPLARroiR. da ortak seslerden başlamada yarar vardır Sonra. npr ders yeru sesbınmler ve sesbir.m obeklen ogretılecekfır. Çelışme olaylannı ffözonünde tutmaydn. yanlışlar analızırun ıncelen mesı uzerıne dayanmayan öğrenm yontemi olamaz. Bu noktada çagdaş dılbılim, bılımsel icenk verdıgi en geleneksel ogretbılimle bırleşiyor». Son araştınnaIar eski teknjgı yenı bır ıbikia aydınlatmaktadır. Bı?ım istegimız bunuh gozonunde tatulmasıdır». Bu ya7imızda ele aldıgımız so runiardan şımdiiık haberi oian en ıvi Fransızca öğretmenlerı bile çok azdır.» vb. Burad5» bımz duralun. Işın durumu Fransa da boyle olursa, bızde nasıl olacağı kara kant duşundurur. Biz ogretmenler bır yana, ders kıtaplannı yazanlann ve Tahm Terbıye de yıllardan ben ç^reklenen Fransızca uzmanlannın bile bu konulardan haberleri oldugunım b.r gostergesme raslanıldıgı soylenemez Degmmek ıstediğım :kincı yazı, Kudus Umvcr deger 1 oğretnn uyes: Alexandre ) Lonan m (Bak: ayoı dergı 1966, sayi: 44). Anadilm ya bancı dıl ögrenmedeki etkinliği açısmdan birazcıi da bu yazıdan alıntılar verehm: « .. Derken kese yöntem geldi Görselışıtsel teknıgi de yanına alarak. hasta olan yabancı dılleri canlı diller biçimine dönüştürmeye yöneld:» Ama... aşıncılığa itilen yöntemler bizl yanlı? yola sürükleme tehlıkesl taşıyor». «Kimi egitdciler bil mıyorlar ya da unutuyorlar ki bfreyin dilsel çücış noktası anadilidir ve daima da o olacaktır». «Ögrencinin dilsel evreninl biçimlendiren anadilidir. Ne denirse dfinsin, yenl blr dilin benimsenmesine, ögrenilmesine yardım edecek o'dur». vb.. Şükrü TAHİRGİL FronsHca Öğretmenl yada egemen olmuş ve Tur kiye de gunumuzde bile egemenlıgını surdureoJıyor? Bunun yanıtı. kese yöntemcılerin anlam saptırmasında, çok kar eide etmelennde. dolaylı yontemın hazırlannıasırun pahaü ve guç olmasuıda aranmahdır Bu noktalan kısaca açalıın. Kese yöntemıa egemeniıgı görselışıtseî araçian >anma alarak ışe başiamasıyle sağlanmij. bu degerli uygulama bıçimı kese >ontem olarak taaıtümıştu, Bu nedenle bir çok dıl ogretmenieri için, gorselişitsel uygulama, yajıi bır «procede» ue, kese yöntem. yani bu «methode» kavramlan eşdeğerlı sayılır. Işm anlam sapıklıgı budur Tecımsel yone gelince. dolaylı yonte min her ulus için yapısı, tekniği ayn olması gereken yöntem ve araçlannın süru ıtıünün evrensel olamayacağı açürtır. Demek ki kese yöntemin dunyaya egemen kılmmasuıın nedenl, sömüru özelliğımn bulunmasmda aranmalıdır. Batı kapitalizminin, geri kalmış ülke lerin sağlıklı bir dıl öğren mesini değil. kendi çjksrını kolaylaştıracak vuzeyse! bir dil öğretımini yeglamesi elbett« yadsmamaz. vımızı kanıtlaması için Fran sa da yayınlanmış degeru yazılardan ıkısını konu yapmak istıyorum. Bu yazalardan ilki, Lyon Ed. Fak. Ogrebm uyesi Jacques Gollıel'nın (Bak Le Françaıs dans le Monde, 1966; sayı 45J. Senegal üe Mali, bagmısızlıklanna kavuşunca eski somurgecisinın dıüni ulkelerinın bılim ve soyekın 'kültur) dill yapmak isterler. Fransa, bu kez işe içtenlik ve önemle sarüır (1964). Bir dilbilim merkezl kurar Dakar'da. Buraya, J. Golliet'nin başlannda bulun duğu değerll bir dilcüer kumesıni gönderir. îlk yapılacak iş, ögrencllerin temeldeki anadilleri nedeniyle yaptıklan özel yanlışlann saptanmasıdır. Başka bır deyimle, burada aranan •Yeni bir hastalıgm behrtileri» olup, Fransızcarun ken dı yapısından gelen ve Fraa sızlann da yaptıklan yanhşlar olmania.sına özen gösterilir. Böylece, önce çocıık lann kendi dilîeriyle Fransızcanın çeliştigi finterferenoe) yerleri s^tanacak. ardından bunlann analizleri yapılacak, sonra d s asıl amaç olan «Egitbilimin gereği azardım (t«driç, gradation) belirlenecek»tir. îşte adını verdigim yazı bu büyük deneyimi aniatmaktadır. Şimdi blrazcık J. Golüefyl dinleyebiliriz. «Anadil üe Fransızcanrn karşılaştırmah analidl (...) Böyle öngörücu bir teknik çok yararu, ama guç uygulanacak bir ulküdür. Çunku zamanını bu tür tncelerrelere ayıran dilbilimciden yoksunuz». «Uygulanıaya. Aî nkah djlîerde ve Fransızca İSTANBUL 7. SULH HUKUK HA^İVİ HASAN ÖZKAN'ın fİZAHLI İCTİHATLI1 Kökünden değiştinneli birseylen .. Ta kökunden.. Ecevjt «bu duzen değışecek dayerek yıilarca doiaşıp durdu, dağa taşa yazıldı bu sözler. genç kuşakları kendıne bu ınançlı tutumuyla bağladı. Ilk değıştırilmesi gereken. parlamentoya gonderdıgımız kımselen seçme yontemı olmalı.. Partılenn hemen ele almalan gereken bur sorundur bu. İşte goruyoruz, o partıden bu partiye. bu partıden şu panıye geçıvenyorlar Halkın ağzmda neler neler dolaşmıyor! Pazarlar, milyoniar, çıkar hesapları... Ne kadarı doğru ne kadan yanhş, bılmıyoruz. Ama ateş olmavan yerden duman çrkmaz derler. Demek •bozuk bır şey var Turkiye aernokrasısinde.» Bu bozuk lugu herkes goruyor, soylüyor, ama çaresını aramak, önlemiru almak gereğinı duymuyor. Parlamentoya bır ulusun en seçme, en dürust, en yetkıli temsılcıleri girebıimelıdir. Bır yorenın «ağa*sı olmak, zengini oımak, sırtını bir takım guçlere dayamak. ya da partı «esnaf»uıı ele geçinp sivnlmenın yolunu bulmak bır ayncalık bır üsrunluk sayümamalıdır. Miiletvekıh gerçek anlamıyle mılletın vekılı olacak. olabılecek adaylar arasından seçılmehdır Büyük sayıda aday adayı arasından genış sayıda bir onseçmen tarafmdan... Her zamanaday adaylan büyuk sayıiarı buluyor. Ama onlan seçen, sıraiayan onseçmenler ise bir avuçV kışıdır. Bunlar o partmin onseçmenlendir. Bir saıonda toplanır aday adaylan arasmda bir seçme, bir degerlendirme yaparlar İşt« değiştirilmesi gereken ışlem budur Sağlıklı bır önseçıme o partınm o seçım bolgesindekı tüm uyeleri katılabilmelidir. Önseçun ışlemi bir gunde değil. bir hafta süreyle Noterlıklerce yapılmalıdır. Parti uyelen uye kartlanyla bulunduklan bölgenin noterliklenne gelerek aday adayîannı seçmeli. sıralamahdırlar. Ancak boyle geniş bır onseçmen yıgıru tarafmdan yapılan bır seçım sağlıkh olabılir. Belirli particılenn «bır senden bır benden» oyunlanndan kurtulab'lır. Geniş onseçmen yığıru dostluJc, arkadaşlık. baskı ve yandaşhklann ustune çıkarak. o partirun en ıyı. en durust, en yararlı kışılermin mılletvekili seçılmeıer'nı sağîftyabilir. Bu düzen değişmelıdir. ama once bu duzeni değıştırip. daha ivi bır duzen getırebüecek kışilenn Meclıs'lere girmelerim sağlamak gerekır. Bunun ıçın de ük yapılacak iş «onseçim» karga^a^n) ortadan kaldırmak. adaletli bır biçıme kavusturmaktır. Hem de vakit geçırmeden . Yuzen kayan oylarla, her aa ordan oraya gecmeye hazır kişılerle, gıâ\enılmez. katlanılmaz tutkulann elmde kıvranan polıtıkacılarla bu bozuk duzen değişemez, Turk halkı daha ıyı bır yaşama kavuşamaz. Mademki demokrasi duzeni içinde yaşamak, her sorunumuzu bu düzende çözümlemek ıstiyoruz, demokrasi düzenini bu başı boşluktan. bu düzensi7likten kurtarmak zorundayız. Parlamentoya girecek adaylann saptanması buyük bir dıkkat xm özenl© yapılmalıdır. Bu, tum parfiîer için böyledir. Bu gerçegi herkes bılıyor, söyîuyor, yakınıyor, arna yapiCT bir adım atan çıkmıyor... BOŞALTMA (Tahüye) DAVALARI VE TATBİKATI ADLI KITABI YAYINLANMISTIR OLUP FIATI ,300) LIRADIR KİTAP BÛYÛK BOY CHP ŞtŞLİ GENÇLİK KOLU DERGISİ BİRLİKTE DLŞÜNELLM 2. SAYISI ÇIKTI Sonuç Anlaşıhyor ki okullanmız da yabancı dal öğretiminde verimsızliğın baş nedeni ruh.bilımsel temelden yoksun bir yöntem ve ona dayandmlmış ders kitaplandır. Bunun yanına başka nedenleri suBİamak da olasıdır. Ancak, baş neden giderilme dikçe öbürlerinde yapılacak düzeltmelerin yarar sağlama yacagı doğaldır. Burada, Talim Terbıye'de. yıllardan beri uyarüara karşm tınma yan, bugünkü Fransızca ögrettminin sonımlusu ve bu dilin hemen hemen okullardan silınme dprecesine varmasma yol açan uzmanlann, yu''adaki satırlar kar sısunda neier diyeceklerinl merak ettığımizi behrtmek istiyoruz. UlusaJ Eğitim Bakaniığınm şimdiki yetkilıleri, MC karabasanının örgutte açtık lan derin yaralan oldukca sarmış bulunuyorlar. Umanz ki, yalmz milyonlarca ögrencimizi degü, onlara der% ven»n öğretmenleri de **5Vu3* dönduren bugrunkü Fransızc* öğrstiınJnln oltrm•iu «idiaiıU <Jurdurm*y» sır& gelml} olsua. Gerçekler Ortaya Er Geç Çıkar Kese yöntemin haksız say gmhğıam sarsılması geç, guç ve dilbilimâe edinilen gelişmeler sonu olmuştur Bizüu basmımızda bu g?iış melerden söz eden yazılara rasladığımı söyleyemem Sa IZOCA/VV Y.MimarveyaMimar arıyor BURSA ve ADANA Burolarımızda gorev almak üzere; • En çok 28 yaşında •Askerliğini yapmış •Almanca dilini çok iyi bîlen MUHTEUF MAKİNA PARCASI VE HURDA DEMİR SATILACAKTIR ^uesseserrizın hurda stokunda mevcut kuüanım Ö7eıhğ!nı yitırmış makıne porcalorı ı!a muhtedf demlr oksam hurdası, kaDalı zcrf U3ulü ilo satılacakttr. Hurdalar va makıne oorco'arı muessesemız hurdalığındo görülebllır Teklıf zarflorının en geo 9.7.1979 Ddzartesl soat 17'y« kadar İdare Müdüriüğune verilmesl. CUMHURtVBT 0AZETE8İ T«lı »8»7 0» yuksekMimarMinıar veya İnsaat Mühendisi aranmaktadır. Tlgilenenlerin, bir fotoğraflanyle birFikte kısa özgeçmişlerini asağtdaki adrese göndermeleri rica olunur. Bankalar Caddesi Türkeli Han Kat 3 KaraJtöyISTANBUL Kese Yöntem Dünyaya Na«ül Yayıldı? Burada bir soru gellyor ıısa. Bu oiumsuı yanl&nn* kftrsm nasıl oltnus da k««« yöntem bır ramanl&r dun
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear