01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET n ^ ! ! ^ ^ slyasa! özdeyişler üreticisl» Demirel, çok önemü slyasa! davalarımızdan blrinl daha, üç sözcükle çözüverme dehasını göstermek Istedi: «Ege yerinde duruyor!» deyip, lşin içinden çıkıverdi. Devletin en sorumlu sandalyesinde oturan kişi, bu özdeyişle (!) «Ege fizik varlık olarak yerinde durduğuna, onu kimsenln alıp götürmesl de söz konusu olmadığına göre, dile getirilen kuşku ve üzüntülere, yapılan tartışma ve önerilere ne gerek var?» Hele «geç kalıyoruz, zaman yitirmeden Yunanlılann iddialannı ve aşırı isteklerini karşılayacak, haklılığımızı ortaya koyacak çalışmalara ve önlemlere başvurmalıyız gibi sözler, yaygaracılıktan başka ne anlama gelir» demek lstemiştir. Bilinen bir gerçeği yineleyelim: Demirel, ya dayanılamayacak kadar uzun boş sözler ve tekrarlarla dinleyeni bayıltacak duruma düşürür; ya da bir hayli komik ve anlamsız «özdeyişler. (!), en ciddi konulan bile .yüzeysel biçimde ele almanın rekorunu kırarak davayı yozlaştırır. Buna artık Türk kamuoyu alıştı. Ancak Ege'nin yerinde durmayabileceği görüşünü dile getirmeyl bir görev sayıyoruz. Ege, fizik olarak kuşkusuz yerinde duruyor ve duracaktır. Fakat kimin Için?.. Kıbns da yüz yıllardan beri hep yerinde durmakta. Ama önce «başkaları için», sonra «bizim için», sonra yine «başkalan için», daha sonra «asıl başkalan ve birazcık da biziın için», şimdi de «başkalan için olduğu kadar soydaşlanmız va bizim için» yerinde durmakta.. Aynen bunun gibi, Ege'den yararlanabildiğimiz ve onun üzerindeki haklarımızı ilgili devletlere kabul ettirebildiğimiz oranda, «Ege yerinde duruyor» sayılabilir. Ege'de arastırma yapacak bir gemimizin silâhsız dolaşması bile büyük bir olay haline getlrillyorsa, Ege yerinde pek durmuyor (askıya ahnmış) demektir. Ve Ege'yi yitirmemek İçin yapılacak dağ gibi iş varken (koca bir maraton yanşı bizi beklerken), «Ege yerinde duruyor» diyerek sorunlara karsı omuz silkmek, «Türk ve DUnya kamuoyu ile alay etmek», ya da «Ege'nin yitirilmesine neden olacak bir gaflet uykusunda horlamak» demektlr. 2 5 A6USI0S 1375 a OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Ege'yi Yitirmemek için... Prof. Dr. Muammer AKSOY bir gerçeği daha gözden uzak tutamayız: «Fugünkü / iktidarın davayı, yeterince anladığının, cesaret ve kararlılıkla savunageldiğinin ve savunacağmm», dosta ve hele karşı raraftakilere kabul ettirilebileceğirü sanmak, gerçekçl bir yaklaşım olmaz! Iktidar sorumlulan, hele Dışişleri Bakanı ve Başbakan, sorunu (gecikerek bile olsa) Dışişleri Bakanlığı uzmanlannın uyarmalan ve düşün gazetelerlnde yayınlanan değerli incelemelerin aydınlatmalan sonucunda şimdi kavramış olsalar dahi, AP ve liderinin başında bulunduğu bir iktidann, «uluslararası bir anlaşmazhkta, vasi tanımadan, kararlılık ve cesaretle < tam bağımsızlık ilkesine yaraşır bir tutum içinde) ulusal haklarımız ve çıkarlanmız doğrultusunda kesin adımlar atabileceğine başka devletleri inandırabilmek», çok zor hatta olannksız gibidir: Yıllar boyu,, «müttefikimiz sUper devletin gözü kapalı savunuculugunu yapmayı değişmez bir huy haline getirmiş bir partiyi ve onun dış politika mlmarlan»nı, örnek devlet adamlan olarak kabul etmiş bir AP'nln liderliğindeki protestolann, çıkışlann ve uyanlann, nota hatta ultlmatomlann, gereken ciddlllkle karşılanabllecefcl düşünülemez. örneğin bir Amerika'nın, bir Yunanistan'ın, bir Ingiltere ya da Fransa'nın. «1974 yılı temmuz ve ogustos aylannda Ecevit'in Kıbns davasında gösterdiği kararlılıgı», «AP liderinin de gösterebileceğinl düşüneceklerlnl ve tutumlannı buna göre ayarlayacaklannı» kabul etmek, gerçekçilikten uzak, hayalcl bir varsayımcılık olur. Gerçeklerl yazacak yerde, kendimizi aldatsak ve bütün muhalif ya da tarafsız kalemler, «Arslan Demirel, o ne derse yapar, bir kurşun gelen yere on kurşun atanm dedi ml, atar; ulusça arkasındayız» desek bile, başka devletler, «Arşivlerindeki kayıtlara bakarak», bu sözlere önem vermeyeceklerdir. Bundan önce patlak veren çesitli olaylar karsısmda, Demirel'in, sözcülerinin (ve AP yöneticilerinin örnek aldığı DP Dışişleri Bakanının) tarihe tescll edllml? sözlerlnl ve davnuuşlannı göz önünde tutacaklardır. ömegin, Kıbns Banş Harekâtından birkaç gtln önce Demirel'in, hele Kıbrıs çıkarmasmdan 78 saat önce (televizyonda Mehmet Barlas'ın yönettiği açık oturumda) Çağlayangil'in neler dedigini, kuşkusuz banta almış olan tüm ilgili devletler, AP yöneticilerinin nasıl bir zihniyete sahip olduklarını pek iyi bilmektedirler. Onlann kendilerins örnek aldığı Dışişleri Bakanının ise, 1958'de Ürdün ve Lübnan'ın içişlerine kanşmak için havaalanlanmızı kullanmaya yeltenen Amerika karşısında, egemenlik haklarımızı değil, «civanmerdane ve celidetle hareket ettigini belirttiği Amerika yı savundugunu, pek iyi bilmektedirler. Çünkü onlarda bilgiler, belleklere değll arşivlere dayanır. Ve bundan ötürü de, bugünkü iktidann başının, Ege sorununda kesin ve kararh bir tavır takınabileceğini, ilgili yabanoı devletlerin kabul etmeleri, psikolojik bakımdan olanaksız gibicir. Bu nedenledir ki, bir yıl önce Cumhuriyet'te ve Barış'ta yayınladığımız yarım dlizineden fazla y&zıda, «yenl seçimlere giderek içeride ve dışarıda daha sayguı bir lktidara kavuşmamız»m, Yu nanlılarla aramızdaki anlaşmazlıklann başanyle çözülebilmesi bakımından da gerekll hafta zorunlu olduğunu ısrarla savunmuştuk. Bugün de, «Ege ve Kıbns sorununu olumlu bir sonuca ulaştırabtlmek için yapılması gereken ilk iş, Ecevit'in (ve CHP'nin) liderliğinde ulusal bir hükümet kur maktır» dlyoruz. Bugün uluslararası alanda ortaya çıkan bir anlaşmazlığın başanya ulastınlabilmesi için, güç İU olmanm yaııında, hem «haklı olmak», hem de «bu haklılığı dünya kamuoyuna mal etmek» sarttır. Sadece güçlü olmanm vetmediğini, Vietnam savaşı unutulmaz biçimde kamtlamıştır. Ege'deM iddialanmızın ne denli haklı ve akla uygun oldugunu dünya kamuoyuna dujrurmak, o haklüık kadar önemlidir. Cephe iktidannın ve başmın, bunu da kavrayamadığmı anlatmak, davanın kazamlması bakımından büyük değer taşıyor. tktidarsa bunu kavramış değil., Çok haklı oîan Ege davamun dünya kamuoyuna anlatabllmek, «Yunanhların ne denli şımanlc r* tek yanlı davranarak, tkılla ve devletlerin vafam haklarıyle bağdaşmaz bir tutum içensine glrdiklerlni (Türkiye'nin bir llmanından öte ki limanjna gidecek gemileri bilo Izinlerine baglamak lstedekjerini), kolayca kavranır haritalarla göstermek, bu davranışm başka yerlerde başka uluslarca da uygulanması halinde, dünya banşının nasıl bir çıkmazla karşılasacağını anlatan broşürleri İngüizce, Fransız, Almanca ve tspanyolca olarak hazırlayıp, dünyaıun dört yanıns dağıtmak zorunluğundayız. Bu amaçla Dışişleri Bakanlıgı uzmanlanndan, Üniversite Öğretim Üyelerinden, uzman politikacılardan ve askerlerden kurulu bir komisyonun çoktan çalışmaya başlaması gerekirdi. Hiç değilse hemen şirndi baş İFinalıdır. Önemli ülkelerin halkına sorunu anl&tacak uzman ve dilbilir kişilerin oralara gitmelerini, televizyon ve radyolarda konuşmalannı sağlamak, son derece yararlı olaoaktır. Ega sorununun da, Kıbrıs sorununun da, bir «Maraton yanşı» olduğunu anlamadıkça ve bu maraton yanşının hazırlıklarına ve zahmetlerine katlanmadıkça, bu davaları yitirmeye mahkumuz. Ulusal sorunları, Cephecilerln ne denli partlzan açıdan ve küçük hesaplan ön plana alarak değerlendirdiklerinin önemsiz ama dehşet verici bir örnegini sunarak, bu sakat zihniyeti apacık ortaya koymak isteriz: Ecevit hükümeti zamanın' da Kıbrıs konusunu Alman kamuoyuna anlatmak için Almanya'ya gönderilmiştik. Orada hem radyoda ve çeşitli toplantılarda sözlü açıklamalar yaptık, hem de «Zur Zypemfrage (Kıbns Sorunu») başlıklı bir broşür yayınladık. Bir hayii ilgi gördügünden ve mevcudu kalmadığından, Almanya'dan gelen istek üzerine Basbakanlık brosürü Ankara'da ikincl kez bastardı. Kıbns Koordinasyon Komitesi Başkanı Müezzüıoğlunun ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin de uygun görmesi üzerine yeniden kaleme aldığımız bu 40 sayfalık broşürü Profesör Hirsch'in de bir önsörüyle 5.000 nüsha olarak bastırdık. Broşür kimin eline geçtiyse, övgü İle karşılandı; Cumhurbaşkanımız da taktlrlerinl bir mektupla bildirdiler. Ama bu broşürün binlerce nushası, Dışişleri Bakanlığı mahzeninde yatmaktadır; Alnumyâ'daki Konsoloslann bile eline yeterince şjeçmemiştir. Avrupa Konseyine de, ancak lhsan Topaloğlu'nun kişissl çabasıyla ulasabilmiştir. Içte ulusal davalara böylesine partlzan açıdan bakan ve görüşlerimizi dış dünyaya duyurabilecek bütün vatandaşlardaı^ ve uzmanlardan yararlanmayan bir iktidann, propaganda ve hilede uzman Yunanlılar karşısmda «soğuk savaşta» jenik çıkmaması da, ancak bir mucize olabilir. Kısacası, sorunu her yönüyle yürütebilecek bir iktidara kavuşma amacıyla, «iktidar (Hükümet > degişikliği»ni ve «Ecevit'in Başbakanlıgınnı sart görüyoruz. Saym Cumhurbaşkanına, büyük görevler düşmektedir.. Tarihçe Belgeli « d l Amln 1.90 bovunda 120 okkalık bir adam. Eski boksOr. I İngillz ordusunda cavus lken, Tann «yürfi y» ktünm» demiş, Iganda Devlet Başkanı olmuş; konuşuyor; tngtiia Kraliçesl ayaklannu Speoek. Israilin canııu okuyacağun. Vurdum mu toz ederim. Eh, koca zenci sSmfirgellkten yeni knrtubnns IDcel blr toplumda kişlllk yapmak için atıp tutacak, şlşlnecek. Çagdaş uygarhğın koşullarmda yaşayanlar, böyle olaylann anlamlanna âşinadırlar; klml dudak biiker geçtr; kimi hosgöriiylp karşılar; kimi slay eder. Sttlevman Bey, bir bakıma tdl Amin'i anduıyor. Gerçi t'eanda Devlet Başkanı gibi sallı değU; yafu. Okkasına dl yecek yok ama, adale yerlne yağ tutuyor. İdl Amln gerçekten boksör; blzimkl eeçenlerde bir yumrukta nakavt oldu. tdi Amin zenci; bizimki pembe beyaz. Ama bizimki de konusuyor: Yunan'm canına okurmn. Adama sormuşlar adm ne Mfil&ylm, yabn aert olsan elinden ne gelir demişler. Güçlüyüz, kuvvetUylı, fena yapanz. Şişindikçe şlşiniyor Süleyman Bey; akbnca teçim yaörnnı yapıyor. Köyden mahalleye değin kahvede evde halkırruz bizimkinin konuşmasına bakıp parmak ısıracak: Breh, breh . Ne yaman adam; vallahi Ege adalanm alır mı alır; Yunan'ı yerden yere vurur. Gerçekten savaş vapmıs bü>ük kıımandanlann hlçbirlnin Demirel gibi konuştuğu göriilmenıiştir. Ateş çemberinden ve harp sınavından geçmiş olanlar, serektiğinde ve az konnşurlar. Mustafa Kemat'in sözlügunde İsmet Paşa\un dilinıle Demirerin cart curtuna rastlayamazsmız. Bir ulus, savaş «ilâhının tetiğine haklı olduğu ve zorunlu kaldığı zaman basabilir. Ama devletleranusı kabadayılık edebiyatı çagmna insanını ancak püldürür. Bu gibi ilkel yöntemler, cağın gerisinde kalmış tophımlarda geçerlldlr. Süleyman Bey Ifugün Başbakanlık koituğunda oturuyor ve konuşmalan Türk devletlnin hesabına deftere yazılıyor. Kime düşüyorsa förev, Demirel'i uyarmalı, İdl Amln yöntemlerinden vaıgeçirmeye çalışmalı Zaten tarih ve hayst, kabadayılığın edebiyatını yapanların diivüşe jrinneye nlyetli olmadıklarmı kanıtlar. Okul sıralanndan başfaysrak arulsnnın g&zden geçirin. Her kfm horoz glbl şişinip yüksek sesle konuşmava başlarsa: Ulan blr vurursam yerie bir ederim... Senln feriştahını yerim... Kafamı kızdımuı fena olur... O kftnse kav;s edemez. Yurekll ve kararh olan se«sl» dlr. Sırası gelince, zorunlu kalınca, Işinl yapar. Yatan geçmiş bile sayılmaz, İki yıl flnce banşçı Ecevlt, Kıbns'a çıkarma karannı veriverdi. O sırada ne diyor, ne yapıyordu acaba Süleyman Bey? Ba sorunun karşılı^ını Mehmet Ali Birand'm «30 Sıcak Gün» adlı kitsbında buluyonız. 18 temmuz perşembe fünü BÜIent Ecevit Hükümetl, tnııhalefet lidPrlerinin flklrlerini öğrenmek Için. bir toplantı düzenler. Kıbns'a cıkarma konusunda kanvrmı \ermi?tlr Hükümet... Demirel ise Fcevi'in tutumunu «maceracıuk»la snçlamakta ve şöyle konuşmaktadır: « Müdahale edelim mantığı hareket noktası olamaz..; Johnson, "savaşuı sonu söylenmez, savaş yapılır" diyor... MUdahale yapalım diye yola çıkılmaz. Biz cihan devleti değiliz ki, Ustelik yalnız bâşunıza da yapamıyoruz... Basm ve kamuoyu tazyik ediyor diye Balkan Harbine girdik ne oldu? Hedefimiz nedir?.. Türkiye'nin bir gücü varsa, bu güç Ada'ya çıkılmadan da isteklerini yaptınr. Hele çıkalım sonra düşünürüz görüşünü ben macera sayanm... Müdahaleya ne gerekçe vereceksiniz? Makarios gitti ml diyeceksiniz yani? Mademki öyle, biz de orada Türk Cumhuriyetini 11 an edelim. Böyle bir hareket Türk Yunan savaşı anlamına gelir. Bunu iyi bilin. Böyle bir macerayı göze alabiliyor musunuz?» • Ve Demirel lşte Mylestae dlrenmlftir Ecevltin Kıbns'a cıkarma karanna. Şimdi avnı Demirel neler diyor? Seçhn sandıfı vatınmj rapıyor. Kabadayılık edebiyatını siirdürüyor. Bunca cart • curtun geristnde yatan gerçek klmliği, Kıbns cıkarması sırasmda tarihçe bel^elenmiştir. '• Büyük Talihsizlik Uluslararası bir anlaşmazlıkta ilgili devletlerden birinin ya da oaun kayıncısı süper devletin, haksız ve akılsız davranışlarda 1leri gitmesi hallnde, haklı olan devletin askeri gücüyle hakkını savunması, kaçınılmaz hale geliyor. Dünya devleti kurulmadıkça da, bu böyle olacaktır. Abartmadan diyebllirlz Jd, politikacılanmız yanlıs adımlarla bir takıın çıkmazlar yaratamadıkça, Ttirk Ordusu kendislne düşen görevi dalma yapagelmiştlr ve yapacaktır. Bunu, karşı tarafm da bilmesi, kuşkusuz onun çılgınca adımlara yeltenmesini önlemektedir. Ama eğer kendimM aldatmak istemivorsak, başka Haklılığımızı Duyuramazsak.. Belediyeler ve Halkın Dramı Necdet ÖZKAN Bayrampaşa Belediye Başkanı ugün belediyeler Ulkemizde bir dramı yaşamakiadırlar. Güne gözünü açan insanın İlk beklediği hizmet belediyeden olmaita ve 24 laatlik yaşamında bu hizmeti beklemek hig azalmadan devam etmektedir: Yol yapılacaktır, su akıtılacak, elektrik yanacaktu. Yeşll alanlar korunacak, yeni yeşil alanlar saglanacaktır. Ulasım saglanacaktır. Fiyatlar kontrol edilecek, kamuya özgUlenmiş yerlerin halk sağlığma uygunlluğu saglanacaktır. Hastane ohjsturulacak, ölü'ye mezar ^glanacak, o beldenin lmar planlan içinde geljşmesi oluşturulacaktır. Ve bir belediye sınırlan İçinde yaşayan insanlarm ugradıklan tüm sosyo ekonomit »orunlara çözüm aranacaktu. Kısacası •sayls «onmu dışında bir bölgede yaşayan insanlarm aklınız» gelen tüm yasam sorunlaruun İçinde azalan ya da çoğalan ^Olrengllento Belediye olacaktır. . . . . , . BUtün bunlara karşın Belediyeler bugün yeniktirler. Hiamet istemede alabildigine herkes Belediyeye karşı özgürdür »ra» hianeti yürütmede Belediyeler hiç mı hiç özgürlüge sahip değlllerdir. Yenilikleri ekonomik bütünleşmesie öncelüt kazanmaktadır. Hizmeti yüriitmek için Belediyelerin tek becerisl sadece Istihdam etüği emek gücünü ödeyebilmektir. Onun ötesinde hlzmetin yürütülmesl salt belediye başkanlarıııın becerlsi ile ayakta durmakta, bir bakıma belediye başkanları hizmet yürütmede Zati Sungur'un sihlrli şapk^tndaa tavşan çıkartmaktadırlar. Hangl belediye daha olumlu çalışmaktadır? Hangi belediye başkanı şapkadan okus pokusla daha çok tavşan çıiarabilirse! lşin dramı burada biçimlenmektedlr. Belediyelerin içinde bulunduğu dramın en ürküntü veren yanı çöaüm bekleyen sorunlarm üst Uste bir yumak olması ve gittikçe çözülemez duruma gelmesidir. Yann şehrin birinde halk yaşayamaz duruma gelince ortaya çıkacak sorunu çözmeye yönelindiginde görülecek ki artık çok geç olmustur. Bugün Istanbul'un sorunlarmın çözümü içoı, Istanbul'un dertlerinden annması için Devlet bütçesinin bir yıllık harcaması bile yetersizdir. Bir de sorunu Türkiye çapmdaki tüm il, ilçe beledlyelerl adına duşünün, bakın ne korkunç, ne ürkUtücü rakamlar ortaya serilecektir. Buraya degin çizdiğimiz tablo karamsardır. Şehlrleşme lçinda yaşayan lnsanlann çilesinden bakarsanız olaya daha da öte başka dünyadakl sehirlerde yaşıyan insanlarm yanından bizim ulkemlze eğillp bakarsanız çok daha karamsar bir görünüm kazanır sorunlar: Üst uste yığılmış ve her geçen gün çözümden uzakiaşıimı?tır. Hiç mi bu sorunları çözme şans ı m u yoktur. Elbet vardır. Bugün nasıl dünden daha zorsa çözüme gitmek, yann bugünden de zor olacaktır. Bu kavranırsa çözüme varmanın odak noktasına gelinlr kl bence ilk ye önemli asama buradadır. Bugün bir yönetim ve Belediyelar çelişkisi vardır. Nedir bu? Hükümetle Belediyeler arasındaki çözümsüzlük! Ben öncelikle derim ki Hükümetler Belediyelere partizanlık içinde bakmakta «Benden olan benden olmayan belediye» dlye bir ayınma glrmektedir. «Benden olan Belediyeye yardım partime yardımdır, benden olmayan Belediye Başkanma yardım karşı partiye yardımdır. Öyleyse Hükümetin olanakları Hükümetteki partinin Belediye Başkanına yapılmalıdır.» Öncelikle bu durumun bir anayasal çözüme bağlanması gereklidir. Hükümetler bütçelerine Belediyelere yapacakları yardımm fonunu koymalı ve Hükümet belediyelere nüfuslanna göre bir pay vermelidirler. Bu pay anayasa güvencesl altında olmalıdır. Bunun ötesinde Belediyeler öncelikle bölgelerinda yetkili kılınmalıdır. Bir Belediye başkanının mevcut imar kanunları ve yönetmelikler içinde «Hayır» dediğine Hükümet «Evet» dememelidir. Bu ana çözüm noktasına bir an önce varılmazsa şehirler insanlarm yaşamasına olanak tanımayacak bir düzeye varacaktır. Bu nasıl gerçekleşecektir. ) Burada özerklik sorunu ortaya çıkar. Bugün Belediyeler yasu arla sınırhdırlar. Tek bir kanunla her bölgenin kendi özelliği içindeki Belediyeyi yürütmek olanak dışıdır. Oysa Beleaıyeıere kendi gelir yasalarmı dıizenleyecek esneklıkıer tanınmaiıdır. Hiç değilse Belediyeler nüfııslarına göre sımnandırılmahdır. Kısacası öncelikle Belediyelerin içinde bulunduğu zor durum ve bunun yaratmakta olduğu zorluklar kabul edilmeli bu sorunlara yönelmenirı bir yönetim sorunu olduğu belirlenmeüdir. Umutsuzluk, Hükümetlerin Belediyelerin hiç zorlukları yokmuş gibi davranmalarıdır. Türkiye'de vatandaş asık suratli, yorgun, bezginse bunun kökeninde mutlaka Belediyelerin çöküntü içinde olması ve halka gerekli hizmeti götürememesinin büyük payı olduğu bilinm?hdir Özetlersek yapılacak ivedı çalışmaları şöyle toplayabiliriz: Belediyelere özerklik vermek, (Bu özerklik çıkarılamayan Belediye gelirleri yasasma ihtiyaç göstermeyecek mali ve idari bir özerkliktir.) Belediyelere Hükümetlerin partizanlık yapmasını engellemek ve her Belediyeye eşit Hükümet yardımı ssğlamak. Mutlaka tüm Türkiye Belediyelerinin ortak bir koordinasyona götürülmesi için Belediyeler Bakanlığını oluşturmak. Bu üc ana hedef saptanır ve oluşturulursa o zaman su elektrik, konut sorunu çözüimüş, daha yeşil, daha temiz, daha scîuk alınan daha mutlu yaşanacak bir şehirleşme ve şehir yaşantısı saglanacaktır. Plan ve Kalkmmada Öncelikli Bölgeler lkemlzde çseiü! bölgeler vs ye)reler arasında gerek ekonomik taaliyet hacml ve gelir düzeyi, gerekse sosyal hlsnet ve kuruluşlar bakımuv dan bUyUk dengeslsUkler vardır. Bu yerlerden geri kalmı» olanlar aürekll bir biçimde Ulke kalkınmasından görell olarak daha küçük pay almakta, böylece ekonomik, sosyal ve kültürel yönden geUşmls bölgelerle aralanndaki fark zamanla daha da artmaktadır. Bölgeler arasında bu farklılıgm azaltılması ile bütünsel ve dengell bir kalkmmanın saglanması konusunda ilk ikl plan dönemindekl uygulamalann başarılı olamaması nedeniyle 1912 yılında geri kalmış yörelerl ulusal planlama açısmdan ele alarak, yatırımlann yersel dagılırruyle ilgili önerilerde bulunmak, gerekll araştırmaları yapmak plan ve yıllık programlarla ilişkisini kurmak, uygulamayı izlemek ve değerlendirmek üzere Devlet Plânlama Teşkilatı İçinde zorunlu bir örgütlenmeye gidilerek Kalkmma da öncelikli Yöreler Dairesi (KÖYD) kurludu. Bu Dairenin bir kararnameyle kurulmuş olması, DPT'nin öbür dairelerinin aksine Yüksek Planlama Kurulunda temsil edilememesi, öteki DPT dairelerince ve en önemlisi gelip geçen Hükümetlerce benimsenmemesi nedenleriyle KÖYD sadece üzerine düşen gerekli araştırmaları yapan, ancak bunlan bir takım DPT içl ve dışı engellemelerle uygulama aşamasına getiremeyen bir Daire durumunda kaldı. Ü Dr. Özcan ERTUNA Ege ünlvenltesi t. ve Tlcarl Billmler FaMlted Ancak uygulamanın böyle olma ler arasmdaki dağılımmda ?örüdıgı her üç plan dönemlnde ka len dengesizlik özel keslm yatımu yatınmlarmın yöreler ltlba nmlannın dagılımında, dogal ola riyle dağılımmı veren aşağıdakl rak, çok daha büyük boyutlara tablodan açıkça lzlenmektedir: ulaşmaktadır. Kalkmmada önceTablonun açıklanmasına geç likli yöreler için uygulanan aynmeden önce bir noktayı beiirt calıklı özendinne önlemlerine mek gereklr: Kalkmmada önce karşm alınan teşvik belgelerintn likli yörelerl oluşturan 40 ile alt yöresel dagılımına bakmak böyle nüfusun toplam Türkiye ntlfusu bir yargıya kolayca varmamua içindeki payı 1970 sayımına göre neden olabilir. */o43.39, 1975 sayımı geçicl sonuç ÖNER2IİR larına göre »441.81'dir. Yıllann bMldmlnl tasıyan so Yatmmlann yöresel dagılımının ortaya koydugu sonuçlar o nına çözüm bulmak kolay değil kadar açıktır ki, bunu belirtmek dir. Herşeye karsın önerilerimiz için herhangi bir yoruma gitmek İkl noktada toplanabilir: 1 boyut ten, bir çözümleme yapmaktan Plana yerel (mekânsal) kaçmılmıştır. Buna karşm, kısa getirilmelidir. Bilindiğl gibi kal kınma planlarımız kesim düzeca şu noktalar ileri sürülebilir: • Kalkmmada öncelikli yöre yinde kaynak dağıtımım öngörlerin toplam kamu yatırımların mektedir. Daha açık bir deyişle, dan aldıklan paylar her plan dö beş yıl içinde tanm kesimine ne kadar, sanayi kesimine ne mikneminde düşüş göstermektedir. • Kalkmmada öncelikli yöre tar yatırımın yatırımcı kamu ku ler kamu yatmmlanndan sürek ruluşlan eliyle gerçekleşmesi ge li olarak Türkiye »rtalamasjnın rektiği plan modelinin çözümü altında pay almakta, böylece.eko olarak ortaya çıkar. Kalkınma nomik ve sosyal yönden gelişmiş planlarınm yatınmlann makro yörelerle aralarındakl fark sürek düzeyde kesimlerarası dagılımını sağlayan bu özelliği nedeniyle li olarak artmaktadır. kadarki uygulamada • Ashnda durum tablonun şimdiye belirttiğinden daha da kötüdür. DPT, bazı istisnalar dışında, et Zira bu tablonun hazırlanışında kili olamamıştır. Bu da yatınm yatınm yeri «muhtellf. diye bs cı kamu kuruluşlarının, özel ke lîrlenen projeler dikkate alınma sim düzeyinde kaynak kullanımıştır. Bu yatınmlar genelikle mını esas alan planlarımızda ek boyugelişmiş yörelere dönüktür. Ay sikliği görülen bu yerel rıca, tablodaki miktarlar >prog tun boşluğunu doldurmada ke ram« yatırımlan olup, bu yatınm sim fiziksel planlama çalışmala lann gerçekleşme oranları, çeşit rı yapılmalı, böylece ulusal plan li nedenlerle, kalkmmada önce da saptanan kesimsel dengeler likli yörelerde çok daha düşük veri kabul edilerek bu yatırımlara yersel boyut eklenmelidir. tür. Burada sıralanan iki olgu da Kısacası, ekonomik bütünleşmekalkınmayı yöreler arasmdaki dengesizliği ar ye dönük yöresel gerçekleştirebilmek için, bugüne tırmaktadır. • Kamu yatınmlarının yöre dek, makro dengeleri sağlaması B KÖYD'ün Uk araştırmalarmdan biri illerm gelişmişlik düzeylerini saptayan bir sosyo ekonomik sıralama çalışmasıdır. 1973 yılmda yapılan bu araştırmaya göre kalkmmada öncelikli yöreler. r.iceliksel bir yöntem sonucu, 36 il olarak saptanmıştır: Adıyaman, Afyon, Ağrı, Artvin, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu. Burdur, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizii, Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Giresun, GUmüşhane, Hakkâri, Kars, Kastamonu, Kırşehir, K. Maraş, Mardin, Muş, Niğde, urdu, Siirt, Sinop, Sivas, Tunceli, Tokat, Uşak, Urfa, Van ve Yozgat. Bu iller Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da coğrafi bir bütıir.lük göstermekte, batıda ise gelişmiş iller arasında benekler oluşturmaktadır. Bu arada 1972 yılı program kararnamesinde «srice yöreler aras'.nda yer aldığı halde sözü edilen araştırmada kalkmmada öncelikli yöreler kap samı dışında kalan Edirne, Elazığ, Gaziantep ve Malatya illerinin de 1976 yılı sonu.na kadnr yapılacak uygulamalarda kalkmmada öncelikli yörelere tanınan haklardan yarsrlanması 1973 yılı proşrram kararnamesiyle sağîanmıştır. Ayrıca bu, toplam 40 ilin dışında kalan 27 ildeki 5(1 ilçe de nesnel olmayan bir yolla, 3akanlar Kumlunca, ka!kırrr.?.r"a öncelikli yöre olarak saptanmıştır. KAMU YATIRIMLARI Planlı döneme seçiş yılı olarak nitelendiriien 1962'den bu yana her üç pîanda ve her yı!!ık programda. planlı kalkınmam'zın too lumsal amaçlanndan biri de yöreler arasmdaki dengesizliğin azaltılması ve yöreler arasında denje'i bir kalkmmanın sağlanması biçiminde tammlanmıştır. *«>••• » • • • • • • • » ••»••••• • SAH6İNDEN SATILIK • ve belli kriterlere uygunluğu gö zetilmekle yetinilen yatınmlarm yerini de bir takım nlceliksel yöntemlerle saptamak gerekmek tedir. özelikle, taşıma maliyetlne duyarlı kesimler (çimento, orman Urünleri v.s.) üzerine KÖYD'çe yapılan çahşmalar kalkmmada öncelikle yörelerin bu tip yatınmlardan oldukça önemli bir pay alması gerektiğini açıkça or taya koymuştur. Aynca bu çalışmalarm sonuçlannda, kalkınmada öncelikleri yörelerin çıkarına, bir takım yumuş.ıtmalara gld'lerek uliKal planla saptanan mak ro dengeleri saptırmadan yatay (yöreler »rasındaki) dengelari, •"bir «Içüder «ağlamak olanaklıdır. 2 Kalkmmada öncelikliyörelerden oluşan geniş bir alan içinde ekonomik kalkınmayı baş latacak «büyük» projelere öncelikle yüklenilmesi g'3regidir. Böy lece kapalı üretim sürecinden piyasa üretim biçimine geçmek için ilk «itici güç» yaratılacaktır. Bu konuda Türkiye'nin elindeki en önemli firsat «Aşağı Fırat Projesi»dir. Bu projeye, GUneydoğu Anadolu'da bugün bes yüz bin kişinin yasadığı ve 17.200 km2 alanı kapsayan bu bölgede sulamayı sağlayacak, böylece geleneksel bitki örtüsünü sınai nebatlar lehine değiştirecek Karababa Barajının inşaatı ve Uria TUnelinin açılması sorununa, şimdiki uygulamanın tersine, önoaük ve ağırlık verilmelidir. Aynca bu potansiyel büyüme ala nım Üretim sürecine almak, birbirini tamamlayan blr dizl projenin, dengeli bir alt ve üst yapı yatınmlan çerçev«sinde hızlandınlması bu «büyük» proje İle ilgili kuralacak yeni bir örgütle olanaklıdır. Benzer örgütlenrrelere, bazı kalkmmada öncelikli yörefcrde, hayvanCılık ve madencilik gibi ekonomik taaliyet dallarında da gidilebilir. Şoför Alınacaktır Başmüdürlügümüa Taşıtlar Amlrllglnde boş 8 adet s > för kadrosunun dolduruunasmı teminen 6.9.1976 günü saat 14.00'de yapılacak mnavla yeteri kadar eleman almacaktır. Aşağıda şartları haiz olanlann sınava girebilmelert İçin ntlfus cUzdanı, diploma ehliyetname ve blr adet fotograha birlikte Gayrettepe Yıldız Posta caddesindekl Personel Servisimizo şahsen müracaatlan 11 an olunur. İSTANBÜL TELEFON BAŞMÜDÜRLÜGO ŞARTLAR : 1 Ortaokul veya llkokul mezunu olmak (Ortaokul mezunlan terclb edillr), 2 35 yaşından büyük olmamak (Tayin taribinde 35 yv şını doldurmamış olmak), 3 Askerliğinl yapmış olmak, « 4 Ağır vasıta ehliyetnamesine hais olmak, 5 Verilecek ücret yan ödemeler dahll net olarak (tlkokul mezuniı) 1.626. TL (ürtaokul mezunu) 1.618. Tl. Fazla bilgi için 66 10 40 noJu telefondan alınabillr. (Basın: 22518) 9301 SAYIN ABONELERiMiZ 1977 ÎSTANBUL TELEFON REHBERi ALFABETiK KISIM AYR1 Planlı dönemde kamu yatırımlarının kalkmmada öncelikli ve öbür yöreler arasında dağılımı (19«2 1975: Kaynak DPT ve KÖYD.) Kalkr;mada Öncelikll Yöreler (40 11) Birinci Plan Dön?mı 7.895.554 îkir.ci Plan Dönemi 14.902.779 Üçür.cü Plan Dönemi (İlk 3 yıl) 20.357.917 •• CÎLT OLARAK BASILIYOR. öbür Yöreler (27 il) % Toplam Kamu Yatınmlan (X) 34.7 28.8 28.4 14.878.648 37.130.493 51.452.836 65.3 71.2 71.6 22.774.202 52.033.272 71.810.753 100.00 100.00 100.00 Ünvan v<! adresüuzda değişiklik varsa, îptalini lstediginiz fazla neşirler varsa, Kısa zamanda Sirkeci Büyük Postahanede Behber 9arvisimize yaza ile müracaat edinlz. 10 eylül 1976 tarihine kadar yeni bir lstekte bulunulmadığı takdirde 1974 1975 terihü Telefon Rehberindeld kayıtlannız aynen yeni rehbcre basılacaktır. Fazla Bilgı: 28 71 75 28 71 76 telefonlardan alınabillr. ISTANBUL TELEFON BAŞMÜDÜRLÜGÜ (Basın: 22939) 9302 (X) Birden fazla ile yayılan ve muhteüf dlr»" ninitelendiriien yatınmlar hariç. ÎLAN 1 Müessesemizm lhtiyacı olan 50 adet 1 nolu (Lev«nt boyu 2.10 Met.) 100 adet 2 nolu (Levent boyu 2.60 Met.) ve 50 Adet 3 nolu (Levent boyu 3.10 Met.) olan Hall tezgahlannın ağaç ve bazı demir aksamları yaptırüacaktır. 2 Ihale 2 eylül 1976 perşembe günü saat 14.30'da yapılacaktır. 3 Geçici temlnat 15.000. TL. dır. 4 Şartname ölçü ve resimleri; İstanbul'da Alım ve Satım MÜessesesind» Ankara'da Ulus Mağazası Müdürlüğünde • > Burdur'da Satış Mağaza Şefliğinde Müessesemizde Ticaret Servisinde görülebilir, 5 Müessessmiz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. TAYLAN HOLDİNG A.Ş.'den duyuru Telefon Numararmz 1 Eylül 1976 tarihinden itibaren SUMERBANK ÎSPARTA HALICILIK MÜESSESESi (Basın: 22965) 9312 I.T.Ü. Kimya Fakültesi Dekanhğından Fakültemiz Sınai Kimya Kürsüsünde bir Profesör'.ük kadrosu açıktır. tlgilüerin 17.9.1976 günü akşamına kadar Maçka'daki Dekanlığımıza müracaatları du>aırulur. (Basın: 22864) 9305 • Temız WARSZAVA kam • • vonet Tel: 25 18 72 • • * • ••••••••«>••>••••••••• (Cumhuriyet 930ü) KAYIP Istanbul Emnivet Amir'iÇinden aldijım pasacortumu kaybettim, hükümsüzdür. Nazmi ABSHTf (Cumhuriyet 9314) 43 20 50 (5 Hat) olarak degişecektir önemle duy ıırulur. (Cenajans: 2892) 9293 Istanbul Befediyesi Başkanlığından Belediye Encümeninin 20/8/197S tarih ve 3517403R sayılı karariyie 30 randımaniı undan maraul % 37 rııtubetli susamlı veya çöre otulu 5üC gram ağırlığında bir adet pidenin satış fiyatı 250 kunıştur. Encümen kararı ilan tahtasma asılmıştır. (Fasın: 23133) O3iO
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear