23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖfil amıaim it TEMHUZ 1974 ABDÜLCANBAZ TURHAIM SELÇUK LOH VAPADI... TiP OLARAlc YtoHl?,*,tlYENİ ?/... SAFİNA2 ILE 0 &ALOYA DtfTTE... \ AAA1,.,. ... ftftMî MiKÂHJ ŞENlE YAPAfc, ÖBujjlffcMl>E | (ANiM KttAtf B E N I M !... « l> kl KU$ SuTuYLE BEJtiVECE GİM... KAZIK KAKMAVALIM. Kara Yazgı Yazan : EVELYN VVAUGH Çeviren : NiHAL YEÛiNOBAU 1 «Biı ld Ezanya lınparatonı, Sakayu Btylerbeyi, Wanda B»şDUğu, denizlerin amansız hakimi, Oxferd Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bakelorya dereceli mezunu, Birinci Seth'iz ömrümüzün yirmi dördoncü yaşırda olduguımız su sırada kud reti mutlak olan Tannnın bilgeliği ve uyruklanmuın bir agızdan yükselttigi sesleri geregınce dedelerimizın tahtına çtgnlmıs bulunmamız dolayısiyle şunu bildirmele isteriz ki.... Bıldiriyi sekreterine dikte ettirmekte olan Seth duraladı v« limana dogru baktj. Sabahın bu erken saatinin serin rüzgârıyla, üç köseli yelkenlerini şişirmiş olan Ar»p yaptsı teknelerin en sonuncusu da engine dogru açılmaktaydı. •Sıçanlar,. dedi Seth. .Pis sokak köpekleri, ne olacak. Hepsi de kaçıyorlar.» Hintlı sekreter dıkkat kesilmiş beklemekteydi: Kalımi bloknotun üstüne hemen konmaga hazır.. Burnuna kıstırarak taktıgı, çerçevesiz kelebek gözlügünün ardında gözlerini ciddi ciddi kırpıştırıp duruyordu. «Daglardan bir haber yok mu, htli?> «Kesinlikle inanabilecetimiz bir haber y5k, Majeıts.» «Telsiz onanlsın, diye buyurmuştum. Mant ner«de? Oua sftyledimdi, telsizi yapsın diye.» «Kendisı dün akşam geç bir saatte kenti boaaltü, Majeote.» «Kenti boşalttı mı?. «Majestelerinin motörüyle. Hem de kalabalık bir gruptular. Istasyon Müdürü, Emniyet Müdürü, Ermeni Baspiskoposu, Azanian Courier Gazetesinin Yazıişleri Müdürü, Amerikan Viakonsülü Matodı kentinin en seçkin baylan.> •Senin de onlara katılmadıgma saşıyorum, Ali.» «Motörde yer roktu da. Böyle çoic sayıda seçkin b#y bir army» gelince batmak tehlikesi dogabilir, diye düşündüm . •Bana olan bağUhgımn karsılıgını görsceksin. Ali. Ne diyorduk?» «Kaçaniarla ilgili olarak söylediğiniz s«ki* sörcük, reemi bildirinizin bir parçası degildi, sanıyorum.. •Elbet degüdi.» «Son olarak, şunu bildirmek isterir ld... diyordunu*.» «Evet... Son durum karşısmda dış etkenlere kanarak birden kopan uyruklanmız, bugünden itibaren sekiz gün içersind» gene bizim sancagımızm altına dönerlerse genel af Hân edilece"k VB kendileri kayıtsız şartsıa bafiflanacaktır! Bunvm diîfrida *ı>..» Matodi kentindeki eskl kalenin içindeydiler. Burada, üç yths yıl önce bir Portekiz garniRonu, tam sekiz ay, Omani Araplannın kuşatmasına karşı koymuîtu. Portekizlller, on gün geç k»lan kurtarma filosunun yelkenlerini işte bu pencereden seyretmişierdi... îki yıu yıl boyunca Araplar bu Afrika adacının kıp kMinsldrinde egemenliklerini sürdürmüşlerdi.. Bu »rada. geridekı daflarda sıska sığır sürülerinl giiden kara derili, çınlçıplak Sakuyu'lann eski kabile yaşantılarında hiçbir degişıklık olmamıştı. Daha geride ise WandaTann topraklan uzanıyordu. Wanda'lar, Araplann gelişinden çok önce Galla'dan göç ederek Ada'nm kuzeyine yerleşmişlerdi. Buralan düzensiz komünler halinde işlemekteydiler. Araplar kendıleı ını bu kara kabilelerin ikisinden de Ustün gördüklerinden oniarın ışlerine burunlarını sokmaılardı. Adanın içlerinde çok zaman savaş tamtamlarının sesi duyulur. baıen de koca sırtların yanan köylerin alevleriyle tutuştuju görUlürdü. Kıyıdaysa varlıklı. oturaklı bir kent yükselmişti: Zengin Arap tüccarlarımn pencerelerı ince kafesli. kapıları pirinç kaltmaU köşkleri, mango agaçlannın yeşüiyle gürleşmiş avlular. ananas ve zencefil kokularıyla ağırlaşan bir hava ve iki katır sürücüsünün ağız dalaşmasına tutuşmadan geçemeyecekleri kadar daracık sokaklar... Pazar yerinde sarraflar terazilerinin başına çömelip oturur, uluslararası bır ticaret hayatınm çil paralarını tartarlardı: A\msturya thaler'leri, kaba saba baskılı Mahratta altınlan, Ispanyol ve Portekiz Gineleri... Mafodi limarundan açılan üç üç köşeli yelkenliler adadan Afrika'ya, Tanga'ya, DarüsSeiâma, Maiindi ve Kismayu'ya giderek, büyiik göllerden köle ve fildişi getiren kervanları karş:larlardı. İlkbaharda, şahane giyinmiş Arap beyefendileri, elele rıhtımda dolaşır ya da kahveierde dedikodu ederlerken, Kuzeydogudan esen Muson rüzgârlan. İran Körfezinden Matodi'ye mal yuklü filolar getirirdi. Seth'in dedesi büyük Amurath. Matodi'ye işte bu ticaret fîlolarının birinde, Muskat'tan gelmişti: Yol arkadaşlanna hiç ral hiç benzemeyen ve dörtte üç zenci kanı taşıyan bir adam, bir kölenin oğlu, gürbüz, yigit. eğri bacaklı. Basra yakınlarındaki Nestoryan misyonunun keşişlerinden azçok bir öğrenim görmüştü. Matodi'ye gelince yelkenlisini sattı; Sultan'm ordusuna katıldı. Yöre tarihçesinin kritik bir dönemiydi. Avrupalılar geri gelmefe başlamışlardı. Bombay'dan Aden'e atmışlardı kancalarını. Zengibar'la Sudan'da boy göstermişlerdi. Ümit Burnu'nu dönüyor, Kanaldan geçiyorlardı. Savaş getnüeri Kızıldenizle Kint Okyanusunda kol gezerek köle tüccarlannın yolunu kesiyordu. Tabora'dan yola çıkan köle kervanları kıyıya inmekte güçlük çeker olmuşlardı. Matodi'de ticaret hayatı durtnuş gibi bir şeydi ve zengin rüccarların rahat yaşantılannda bir isteksizlik, bir huzursuzluk kendini göstermeğe başlamıştı. Bunlann çoğu günlerini kahvelerde KAT çiğneyerek geçiriyorlardı şlmdi. Körfez kıyısındaki köçklerine bakacas paraları kalmamıştı artık. Bahçeleri otlar bürüyor, çitılar bakjmsızlıktan çökmeye başlıyordu. İçerlek çiftliklerde Sakuyuiarın sazdan yapılma kulübeleri belirmege başladı. Wanda ve Sakuyunar gruplar halinde kente gelip pazar yerlerinde çahm satar oldu'.ar. Kent dışındaki köşklerin birinden dönen bir grup Arap. köşkten hemen b;r bir buçuk km. ötede pusuya düşürülüp öldürüldü. Dagdaki kabilelerin kente inip herkesi kesmeyi tasarladıkîan üstiine söylentiler dolaşıyordu. Ve büyük Avrupa devletleri, Adada bir manda kurmak için tetikte. fırsat kolluyorlardı... İşte. yann ne olacağmı kimsenin bugünden kestiremediğî bu dö'nemde. Amurath birdenbire sivrilerek adıra dujurdu: Önce Sultan'm Silâhl. Kuvvetlennin Başkomutanı, sonra bagımsız bir oröunun generalî ve de en sonunda tmparator Yüce Amurath olarak. Amurath Vvanda'ları silâhlandırdı ve onlann başına geçerek Sakuyu'lan tekrar tekrar tepeledi. Köylerini yerle bir etti; sığır sürülerini dagıttı, kaçıp saklandıklan en izbe vadilerde bulup bogazladı onları. (DEVASI1 VAR) ÇİN DEYlNCE Getirdigimiz dört b*ml «şya fazia geldi. Mejer getirdıgimızin üçte biri yeter de artarmış bile. Bütün giydiğimir, spor pantolon. kazak ve yün çorap. Pekin'de havalar sogudukça, Çinlilerin pratik bir biçımde giyindigini farkediyonız. Pamuklu takımlarının altına yün çorap ve pantolon giyiyorlar. Yüne sannıyorlar nerdeyse. Bedenlerini sıcak tutacak şeyler giyiyorlar. Ama kalınlan içe, inceleri dışa. Termometre sıfırın altma düştügünde, kalın ceketler, çizgili p«Itolar, kovun derisinden şapkalar giyiyorlar. Bavullarımınn ikisini sımsıkı kapatıp gâvur ölüsü gibi ardımızdan sürüklüyoruz. Arkadaşlarımız yardım etseler bile yakınıp sıılanıyoruz. Biz giysileri dolaba kaldınrken. «Üç takım. dört takım... on takım...» diye dalga geçiyor bizimle Lu. Peki, ya getirdigimiz bu kadar ilicı ne yapacagız? Bize. gelirken her $eyi yanımıza almamızı. aspirin almayı bile unutmamamızı. yoksa ilâca ihtiyacımız oldugunda hastaneye gitmek zorunda kalacağımızı söyleyen bir Avrupalının •ögUdUne. uyduk. Bütün bu getirdiklerimizi atabilsek atacagız. Ama nerede! Çlnliler öylesine dürüst ve tutumlu ki! Ge»t»mi. Unita'nm eski bir sayısını loktandada unutacak olsam, çöp sepetine birkaç kâğıt parçası atsam, az sonra hepsinin masamın üzerine özenle bırakila cagından kuşkum yok. Dün bir deroiryolu i^çUi belki on dakika kaiiar arkamızdan koştu. Yetişriğindis' soluk soluğaydı. Tienzin' den dönerken trende unuttugumuz yarısı boşalmış bir kibrit ku tusunu getirdi. Onun için her şeyi hanıal gibi yammızda tasımak zorundayız. Maria Antonietta MACCiOCCHi ((evirm: C«UI ÜST») Kalab»hk sesslz; giysiler öyle ahım çajıım defıL Ama hiç de «perısan» bir görtlnüşleri yok. Mao Zedung 1&56 da şöyle demişti: • Altl yüz milyon insanın y»şadığı Çin'de epeyce yoksulluk ve gerilik var. Bu kötü bir belirti olarak yorumlanabilir, ama gerçekte iyi bir şeydir. Yokıulluk insanı dünyayı değiştirmeye, harekete geçmeye, devrim yapmaya zorlar.» Çin en büyük sorumı nu. 750 milyonluk dev nüfu»u do yurma sorununu tamamen çöımüş bulunuyor. Bieim •süpermarket. adını rer dıfimiz magazalarda merdivenler den inip çıkan kalabalıgı seyrediyorum. Şitan kapalıçarşısında y* da yemek yedikleri ve giysi satın aldıklan daha bir sürü yerde bü yük kalabalıklar halinda gidip geliyorlar. Fiyatlar son derec« ucıjz. Kahverengi ketenden bir kadın ceketini 21.70 Yuan'a (9 dolar kadar) aldım. Kahn bir er kek ceketi 17 Yuan. Lastifc taban lı. keçe ayakkabılar 2 yuan. Derl ayakkabınm fiyatı ise S Yuanla S Yuan arasında değişiyor. Mari pamukludan elbisel:k kumas 11. ?« Yuan; bir kat elbise 17 Yuan'a geliyor. Koyun postundan c«k«tler 50 Yuan. Ünlü Çin ipek lısınin metresi 2.8 Yuan. MUH'UN 6EHİSİ GİBİ îki katlı bir mağazaya frlriyörum. Aynanın karsıscında birkaç JHZ keten ceketleri pror» ediyor. Gulüyor, ceketleri cilveli ciİTell çıkartıp giyiyorlar. Neden ipekll ceket almadıklannı soruyorura. j,Xışın pek pratik olmadığmı, a* ma yftzın hep İpekli giyıöklerinl ^.söylüyoflar. Sitan kapshçarçısı Nuhun GeMisi bir yer. Her taraf canlı hftjrvanlarla dolu: Tavsanlar, kazlar, r, küçük domuzjar, baUit Cindr eğitim ber yerde sürüyor. Gençler pacar gunleri pnrklanU toplandıklannd» blie yorüır. bemen küçdk kiUpUnnı açıp okumaya HIRSIIIIK YOK Çinlilerin dürüslügünün sonu yok. Dürüstlük, hayatlarmın ayrılmaı bir parçası otmu?. Çekmeceleri açık bırakıp gidiyoruz, odamızda paralsnmm masanın tistünde bırakıyoruz. kapımızı hiç bir zaman kapatmıyoruz. Böyle kUçük şeylere aJışuk. artık. Bir keresinde arabanın kapıcını kapa dıktan sonra farkında olmaksızın kilitleyecek oldum. Batüı arkadaşlardan biri atıldı. hi; kaygı etmememi söyledi. Çin'de hiç bir şeyin kilit altma almmadıgını ve Çinlilerin tek bir çöp çftlmad'.klarım anlattı. Sin Çiao'nun dükkinındalri ber ber de kadınlann saçlarını yüuyor ve kurutuyor. ama kadmlar orada $aç yaptıramıyorlar. Yabancı kadınlar bigudi ve saç kurutma makinası kullanarak kendi saclannı kendileri yapmak zorun dalar. Çin kadınlarıysa çok güzel. düzgün ve gür saçları var. Tıpkı erkek saçı gibi. Genç kızlar saçlarını örgü yapıyorlar. Her kes saçını sabun ve suyla yıicıyor. Makyai diye bir şey yok. Banyomuzdaki sabunun koyu oır rengı var. dezenfektan gibi kokuyor. Her şey gösterişsiz, temiz, dürüst ve yaiın. Çin'de hırsızlık olmuyor, otomobillerin, hatta evlerin bile kapıları kilitlenmiyor Çinliler öylesine dürüst ve tutumlu ki... Günü geçmiş bir gazeteyi lokan tada unutacak olsam, ya da çöp sepe tine birkaç kâğıt parçası atsam, az sonra hepsinin masamın üzerine bırakılacağından kuşkum yok Bu ülkede ahlâk denince ilk akla gelen şey siyasete öncelik vermek. Siyaset ise fedakârlık, yiğitlik, çıkargözetmezlik, alçakgönüllülük ve tutum luluk anlamına geliyor. Çin'den hoşlanmayanlar bu gerçeği kabulleniyor. lar. Senrft yıgınl» sosi«, tutlu ylyecek, kuzu ve domuz eti, u«t uste dizilmıs lahan&lar, elmalar, armutlar, mudar, incirler, renkli $ekerler ve özenle dizılmiş cay kutul&n. Burada satılan yiyec?klerden bazılanrun (iyatlannı öğrendim. Bir kilo kuzu eti 71 fen; tavuk 73 fen: yumurta 9 fen; lahana 1 fen: elma 3 fen; domatea H fen; soya fasulyesinden yapılan balık salçası 3 fen. Alı$veriş yapanlann hiç birinde vesika kartı görmedim. Kalabalıklar o kadar büyük ki, küçük Kızıl Muhafız müfrezeieri «okâklardaki trafiği düzsnlemek; «orunda kaiıyorlar. Pilli megaîon larla bagırarak, yayalardan sokak ortasında birikmemelerini istiyor. sonra d» Başkan Mao"rrın küçük kızıl kitabından cümlalar okuyorlar. mediğimi seziyorum. Eski pantolonumda iki delik açılmış. Homa'da olsa şımdi çoktan atmı$tım pantolonu. Ama burada, oGünler ilerledikçe, nerdeyse telin çamaşırhane ve onanm 5 farkında olmaksızın azar az "" serviıine götürüyorum. Pantodeğişıyonız galiba. Gönderecegi*n lonumu nakış gibi işlenmiş iki kartlara pul yapıştırmak için yuvarlak yamayla geri getiriyorpulların arkasını küçük bir fır îar. Üereti küçük kâgıdın üzeriçayla zamklamak zonjndayım ne dikkatle yazmışlar: 30 fen. • Pullar zamklı degil). On beş da Yani 12 sent kadar. kika sonra «Uerim yapıs >*ap's Od&rmz böyle küçük kâğıt paroluyor. Roma'daki merkez posçalanyla dolu. Fazladan yaprırtanesinde bir pulu yapıştıramaher şeyi aynntılarıyia dığım zaman ne kadar giiç du dıgımız rumda kaldıgımı hatırlıyorum. yazıyorlar. ücretin neleri içerdiOysa şimdi tamamen farkh hıs gini inceden inceye açıklıyorlar sediyorum kendimi. Farkmda ol sonra da en alta gülünç derepemadan, her şeyi Çinliler gibi de düşük ücreti koyuyorlar. Burada kimse bahşiş vermiyor; yapmaya başladım. Elimden gel bahşis hakaret kabul ediliyor.. diğinde başkalannm yardımcı Çin'de ahlâk denince ilk akla olmaya çalışıyonım. gelen şey, siyasete öncelik verVEMİDEN KULLANSINLAB DİYE mek. Siyaset ise fedakâriık, ceHastalandığımda boşalan ılaç saret, çıkargözetmezlik, alçak, şişelerini sakladım, yeniden gönüllülük ve tutumluluk anlakullansırüar diye hastaneye gö mına geliyor. Buraya gelişimiztürdüm. Böylelikle, henüz kulla den yirmi gün sonra, bu uçsuz nılabilecek durunıda olan lıer bucaksız dürüstlük denizinin orhoslanmar şeyi saklayan. tutumlu olmava tasındayız. Çin'den çalışan ve en küçük şeyleri bile yanlar büe bu gerçek karşısında sonuna kadar kullanan genel sarsılmadan edemiyorlar ve obir harekete katılıyorum. Arttk nun varlığm; kabullenmek zogiyiniîime pek fazla dikkat et runda kalıyorlar. Çinlilerin dün ysnın en îajırtıeı lâboraturannda yürüttükleri deneyin mikroptan anndırümış şartlarda, dış bulasıcı hastalıkların tehdidinden uzak olarak gerçekleşmesi gerektiğini dUşünüyorum kendi kendıme. «DEVRİMCİ KIZH rOREK» Milyonlarca insanın yüregine yeni bir parçs eklemeye ve bedenin bu parçaya göstereceği tepkilerin üstesinden gelmeye calışıyorlar. Çirüiler her zaman «Devriaıci kızıl yürek»ten söz etmiyorlar mı? Yeryüzii bir numaralı düşman olan emperyalizmin yanı sıra, teknokratik toplum, tüketim toplumu gibi mikroplarla dolu. Çinliler yozlaşma ve teslimiyete kaymaktan kaçınabilmek icin yalnızca kendi güçlerine dayanmak zorundalar. Ama bu, bazılarının dedigi gibi, Cin toplurnunım bir Iîparta toplumu ya da Jansen'ci bir toplum olduğu anlamına gelmez. Çin. yazılı olmayan kesin ahlâk Rnlayışında bile. MarksizmLeninızmMao Zedung Düşüncesine dayah sosyalist bir toplumdur. Çinlilerin iç ve dıç inceliklori o kadar çarpıci ki, uluslararası Bu Asya ülkesınde rüzyıllar burjuvazinin iyi yetiştirilmi$ süren acımasız Ingiliz egeraenlitemsilcileri olan Batılı diplomat ginden sonra, Ş«nghay gibi şelar gibi yabancılan bile etkili hırlerdeici ayncalıklı zorba fnyor. Bazılan Çinlileri kendileri giliz yönetiminden sonra simdi ne örr.ek almaya ve hattâ bu artık işler tepeden tırnağa dekonuda onlarla yansmaya kal ğişti ya, aşın derecede nflnk TO kışıyorlar. Erkekler sade kazax sabırlı davranıyorlar. Çin'de lar ve ucuz gömlekler giyerpk, kalmak istiyorsanız, ÇinliUre kadmlar ise torbalarla alışverise . karşı son derece saygılı davrançıkarak, asçıya yardım ederek mak, hiç bir yerde yapmayacave sade yasayarak güya kendüe ginız biçimde temkinli ve kibar rini yeniden eğitiyorlar. En fıü hareket etmek zorundasınız. Her yük eglencelen, arada sırada haagi bir başka ülkede, dün bir Hong Kong'a giderek şarap ve diplomatın başına geldiği gibi, peynir kokarak geri dönmek. havaalanında bütün bir gün uAralanndâ iki genç İngilizin çak bekleseniz ve sonunda da de bulundugu bazı diplomatlar uçağın hiç kalkmayacağmı söyla yemek yedik. Bu gençler, leseler, öfke içinds ve burnunuzdünyanın neresine gitseniz kar dan soluyarak dönersüıiz eve. şılaşacatınız tipik diplomaflar Burada ise. okumak için yanmıdan değildiler. Çin'de zorlu ha;/at sa birkaç ilginç kjtap aldığınızonları da etkilemişti. Davranısla dân, eve sadece «biraz yorgun» rındaki kendini beğenmişlik ve dönüyorsunuz... terslik gitmiş, yerlne bir uysslPekin bir taşra şehrini andınlık. t*mkinlilik ve esi görülmemis bir alçakgönüllülük gelmiş yor. Hemen her gün bir panati. Ya farkmda olmadan yeniden yır ya da pazar kuruluyor. Küegitilmisler. ya da burada Çinli çük dükkânlar ve büyük magaler arasında yaşadıklan için Çin z«lar oazar ?ünl»ri bi'e acık. Bin temposuna. Çinlilerin yaşayıs ve dükkamn bulunduğu Ta Şalan'da davranıs tarzına ayax uydurma ardı arası kesilmejen bir insan ya çall$ıyorlar. dâlgası durmadan akıp gidiyor. PAZAR OUNLERI Pekin "de pazar gününün öteki günlerden pek farkı yok. Tek fark, ögleden «onra Tien An W.»a m«ydanında gezintiye giden ailelere rastlamanız. Kafalan »ski fotoğraf makjnalarmm siyah örtüLsri altında kaybolmuş fotografçılar, Tien An Men meyda nınm ünlü duvan önünda resim çekiyorlar. Çinliler fotoğraf çektirnMyi çok seviyorlar, ama çektirdikleri fotografa bir de siyasi limge katmayı unutmuyorlar. Nişanljlar bile birbirlerine sevgiyle bakarak fotograi çektirirlerktn, Mao'nun küçük kızıl kitabını ellerinde y» da yüreklerinin üzerinde tutuyorlar. Aslında böyle bir zorunluluk yok. ama hoşlarına gidiyor herhalde. Bizim de bir fotograf makinamız ve malzememiz oldugundan, kendimizi birkaç resim çekmelc zorunda hissedtyoruz. İki çevirmen dostumuz bize yardımcı o» (Devamı «. v TiFFANY GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear