Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
M »nmsal öretlmbı nleelflt n nît«Wc açıstndan istenilen düzeye ulaştınlmasırıda toprak, emek ve sermaye gibi fizik girdller bileşiminin yeterli olması ve üretken bır teknolojinin uygulanması zorunîudur. Bu yazıda Türlc tanmının sermaye dururnunu k.saca gözden geçirdikten sonra, tanmsal krediterin sağlanması ve kullanımına ilişkin kımı sorunlara ana çıagilerı ile değinilecektir. 12 TFMMUZ 1 9 7 | T DARBOĞAZLAR VE SONUÇ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER SERMAYE YETERSiZ Tanmsal üretimde sermaye, toprağı bir 1?letme durumuna getiren ve üretime olanak veren tüm donatımdan oluşıır. Tanm işletmelerinde aktif sermaye denince: Toprak geliştirme yatırmılan, bitkiler, tanmsal yapı »e tesisier gibi toprağa bağlı sermaya ile hayvanlar, alet makinalar ve işletme döner sermayesı anlaşılır. Ülkemizde doğa ve ış gücü, tanmsal üretim ögeleri arasında miktar bakıınından 6n sırayı almakta, buna karşılık sermaye ıse yeterli bir düzeyde bulunmamaktadır. Tarım işletmelerin de ayrıca, sermayenin çeşitleri arasındaki dağılımının da düzenli bir ureume olanak verecek biçimde olması istenir. örneğin olağan bir işletmede toprağa bağlı sermaye ile işletme sermayesüıin eş oranda olması istenir. Oysa Türkiya' de büyük çoğunluğunu küçük üretıcilerin oluşturduğu tarım ışletmelerinde, üretim kollanna göre toprağa bağiı serrnaye aktif sermayenin c » 6988'ine varınakta, pamuK, üzilm ve zeytin işletmelerinde bu değerler °e 90pnın bile üzerine çıkmaktadır. Bu durumun doğal bır sonucu olarak Tiirk tarımınaa «Is gücü» ve calan» verimliliğinin yükseltilmesine olanak veren işletme sermayesi ve bunun içinde de özellıkle döner sermayenin payı oldukça dıisük bir düzeyde bulunmaktadır. Bilindlğı gibi tarım işletmelerimizin yaklaşık "b 70'inı olusturan ve «küçiik üretici» olarak nitelenebilen köylü aüelerinde yülık ortalama gehr 12 bin lıra dolaymda bulunmaktadır. Ailesinin olagan tüketim gereksınımıni bile karşüamakta sıkıntı çeken bu bölümdeki küçük üreticinin, verimli bir tanm işletmesinin gerektirdiği sermaye bölümlerim işletrnesine sağlaması güç hatta olanaklı degildir. O nedenle Türk tanmındakı sermaye yetersizliğinın ana nedenı büyük çoğun'.uğu olusturan küçük üreticinin yeterli gelirden yoksıın bulunmasıdır. Türkiye'de tarım kesimının sermaye yeter Tarımda Kredi Sorunu Prof. Dr. Ali BALABAN sizliğinin giderilmesî iç5n gereksinüen kredinin yıllık tutannın 150 milyar lıra dolaymda oldugu sanılmaktadır. Tarımsal kredilerin büyük bölilmünU saglayan Ziraat Bankası ve buna bağlı kooperatlfler bugün anılan gereksinımin yalnız ",• 33'ünü karşüayabilmektedir. Bu kredi kaynaklarmdan az ya da çok oranda yararlanma olanagını bulan üreticiler, toplam çiftçi sayısının ancak '• 45'ini bulmaktadır. Öteki banka v.b. kuruluşlarca tarım kesimıne yöneltilen kredi plasmanlan henüz yeterli bir düzeyde olmadigmdan, gereksınimin geri kalan bölümü aracı ve tefecıierin oluşturdugu örgütlenmemiş kredi piyasasından sağlanmaya çalışılmaktadır. Ziraat Bankasınea sağlanan tanmsal kredilerin nitelik ve kullanımma iüşkin kimi noktalann beJirtilmeslnde yarar vardır. Banka kaynaklanndan 1976 yılmda tarım kesimine özgülenen plasman 49 milyar Iira dolayındadır. Bu değerin 18 milyar lirasınm, Tanm Satış Kooperatifleri Birliklerine «Devlet Destekleme» alımlannda kullanılmak üzere ayrıldığı gözonüne alınırsa, üretime döniik tanmsal kredilerin ulusal gelirin (GSM1I) rüzde 6'sını oiuşturdugu görülür. Tarımda çalışan aktif nüfus ve taentar basına düşen kredi miktarları da sırasıyla 3600 ve 1150 Iira çevresinde bulunmaktadır. Çoğu Avrupa ülkelerindekinin Do 1020'sl dolayında oian bu değerler, Türkije'deki tanmsal kredi hacminin, gereksinilene oranla önemli ölçüde düşük olduğunun bir başka göstergesidir Tanmsal kredi olanaklannın üreticiler ara•ındaki dağılımına gelince: Örneğin 1914 yılında Ziraat Bankasınea çiftçiye doğrudan verilen kredilerin senet başına düşen ortalama mıktan 3400 liradır. Bm Iira alt:nda kredi alan üretıci oranı Dı 51 dolaymda bulunmasma karşın bunlar, kredi olanaklannın ancak °o 8'iııden yararlanmıştır. Öte yandan 20 bın lirarun üzerinde kredi aian üreticiler, tüm borçlananlann ancak c » 3'ünü oluşturmalarına karşm, bunlar dagıtılan kredilerin yaklaşık "0 40'ını kullanmışlardır. Bankadan 100 bin liranın üzerinde kredi alan 1719 Uretici için ise, senet başına düşen ortalama kredi miktarı 593 bin Iira dolayında olmuştur. GörüldUğü gibi kredi hacmindeki yetersizlik yanında, kredi kaynaklarından yararlanmada da toprak mülkıyet dağılımındakine benzer belırgin bir dengesızlik bulunmaktadır. Üretıciierin yansından fazlasınm banka ve kooperatıf kredilerinden yararlanamadıgı. kredi alanların da büviik bölümünün gerçek gerekstnimlermi karşılayamadıkları görülmektedir. O nedenle özellikle işletme sermaye açığı fazla olan küçük üreticiler, aracı ve tefecilerin oluşturduğu örgütlenmemiş kredi piyasasuıa başvurmak zorunda kalmaktadır. Bu yoldan elde edilen 612 ay süreli kredilerde faiz oranının 1» 60'm uzenne çıktığı, hele üriinlerin alivre satılmasiyle bu oranın daha da yükseldiği durumlara rastlanmaktadır. Tanmsal kredi veren örgütlenmış kuruluşlar bugün, gereksınimin ancak üçtebiri düzeyinde bır kredı olanağı sağlayabilmektedir. Kaynak yetersizhğine ek olarak kredilerin dağılımı da adaletsizdir. Özeilikle küçük uretici çoğunluğa düşen kredi payı, tanmsal üretimde verimiiliğe etken olamayacak kadar düşüktür. Bu bölümde. ki kredıler çoklukla tüketim ve borç ödemelerinde kullanılmak duramundadır. Tarımda Kredinin yararlı olabümesi içın mifctannın yeterli. faiz oranının tanmsal ürünlerin maliyetme olumsuz etki yapmayacak kadar düşük, süresmin ve zamanının da bdemede çiftçiyi sıkıntıya sokmayacak biçimde olması istînir. Kısa dönemh kreailer yıllık üretim gıderlerini karşılamak, ürtinlertn sürüm ve satışını sağlamak amacı ile açılır. Orta ve uzun dönemii krediler tarım işletmelertai canlı ve can«ız demirbaşla donatmak ve üretımi dolaylı ;a da dolaysız yönden etkıleyen yatırım gereksin:minı karşılamak amacma yöneliktır. Prujeye dayanan bu tür kredilerin yapılabilirliklermın iyi araştırılması ve bu harcamaların eUülı biç.mde denetlenmesı zorunîudur. Ziraat Bankasmın 10 milyar lırayı bulan orta ve uzun dönemli plasmanlannın, tanm kredileri içindeki 'r 21 dolayında olan bugünkü payının, daha da yükseltilmesi zonmludur. Büındiği gibi Zıraat Bankası üretıciye mad di güvence karşılığında kredi vermektedır. Kredi karşüıgı ıpotek edıler. toprağa, toprağm tapudakı büyüidüğü ve yörenin koşuüarına gore bir değer saptanmaktadır. Oysa bugün tanm toprakıarımızın ancak "0 20'sinde Kadastro ve Tapulama işlemlerı tamamlanmış buiunmaktadır. Bankaca topraklara uygıılanan değer ölçüsü de bugun, gerçek değennın ancak '« 2U'sı dolaymda bulunmaktadır. Anılan darboğazlar özellikle orta ve uzun dönemli kredilerin alınmasını güçleştirmekte, kimi vakit de olanaksız kılmaktadır. Bu durum, uretici çoğunluğunun kredi alamamasma ya da alman kredilein yetersız olmasma, kredı dağılımında adaletsizlik ve vüksek faizli kredi ortammın doğmasına neden olmaktadır. O bakımdan, kredi işlemlerırdeM toprağa ilişkin güvence sisterai ile deger ölçüsünün gür.ümüz koşullarına uydurulmasında büyük yarar görmekteyız. Kahramanın ölümii SADUN TANJU ansfirumBz, KAHRAMANIN SOND adlı 16 milimetrelik bejgesel filmin yurda sokulmasını ve halka gösterilmesıni sakmcah bulmuş. Dostum ARA Gl'LER'in suratından duşen bm parça. Fiimi o yapmış, emek ve para harcayıp dış ülkeîerde renkli kopyalar hazırlamış; ve sansilrumüzun, filmini «askerlik şeref ve baysiyetini kırıcı, Türkiye alcyhine propaganda yapıcı» bulmasını hazmedemermj. S Şırrdi bu olayı size bir de ben anlatayım. Gunlerden bır gıin Ara Giiler bana «Oel sana Ya\Tlz'un filmini göstereyim» dedi. Stüdyosuna gittJs. Makineyi kurdu. Yavuz'un filmini siyahbeyaz oynatmaya basladı. •Sansürümüz bizim Ara'yı Türkiye ve askerlik aleyhine propaganda yapmakla suçlamış ya, aslında çocuk, bu kahramaıı savaş gemisine karşı bir veta duygusu göstermek istemiş, onun sessizce sökülüp yok olmasına gönlü katlanmamış, başlıbasına tarih olan bir gemınin hurda demır haline getirilişini filme alarak ve eski kahramanlık günlermden anılar ekleyerek, duygulandıncı bir belgesel meydana getirmiş. Bir kahramamn sokakta ölüşü, bir şöhretın unutuluşu, bir yıldızın sönüşü insaru nasıl hüzünle doldurursa, Ara da, Yavuz'un hurdacılar elinde parçalanışını öyle içi acıyarak seyretmiş. Sansürümüz de kalkmış ona karşı ulusal onuru koruyor, vatandaşlar böyle bir belgeseli seyrederlerse askerliğ» ve vatana karşı saygısı kay'oolur sanıyor! Ara'nın belgeselinde mısır yiyen bir çocuk vardı. Evlâdnn ona koymuçumdur ki, hayatın beslenen ve büjüyen bir şey olduğu seyredenin bilinç altında uvansın diyordu. Sansürümüz >Ne işi var bir savaş gemlsiyle ilgili hikâyede. muır yiyen bir çocuiun?» demlş olabılirdi. Oysa Ara, hurdacılarm kaynak makineleri balj'ozlar ve keskilerle üzerine üşüstükleri YAVL'Z'u, vurulup düşmüş bir insanoğlu gövdesı gibi görüyor; ve ölüm karşısında yaşamın süren, yürüyen, büyüyen bir şey oldugunu düşünüyordu. Film'de sık sık görümip kaybolan, çırkin yüzlen ve urperticı harcketleriyle ınsana tokat gibi çarpan üç SOYTARI da vardı ve Ara, bu rr.oUf'i. hayatın çirkm, acıklı, ığrenç taraflarını dtıçündürtmek için kullanmıştı. Ara, b:r kahramamn, bır gemi de olsa., parçalanıp da{ıtılmasını son derece dramatık buluyordu. Fılmde sık sık görünen çarkt da, yaşamın bır dönme dolap gibi durmadan değışmesinı anımsatmak için kullanıyordu. Yavuz'un hnr. dacılara satılıp kim bilir ne blerde kullanılacak bir «tıammadde» haline getirüisinden iyice duygulanmıştı bizim Ar», sizin anlıyacagmız. O Yavuz ki, bu ulusun tarilıine günün birinde direğin» de Alman bayrağı, 28 mıl hızla ve çelikten yaratılmış döğüşken güzeiliğı ile ansızın gırivermiştır. Akdeniz'de müttefilc donanması tarafmdan sıkıştınlmıs da kapağı Osmanlının kucağına atarak kurtulmuş gibi, sonradan adı Mldilli olan Breslau ile beraber bize sığmınca. bizim de savaşa baştankara daîmamız çaresız olmuştur. Kimse, bre Osmanlı, senin savaala paylaşüacak ne kozun var dememi?. hele fiyakalı Alman amırali Suson'un komutasındaki Yavuz Sultan Selim zırhlımız 1914 ekıminde önce Sivastopol'u, arkasmdan da Odeaa'yı bombardıman edince 24 topunun görkemü gürültüsüyle; çökmekte olan İraparatorlukta fesler göfe atılmtş ve Yavuz Sultan Selim Han Çaldırandan dönüjormuş gibi bayramlar edilmiştir. Hamidiye'li, Mecidiye'li, Berki Satvet ve Peyki Şev ketii; Muavenetı MiHJKJ, YadiBârı MUIet, Nürnunel Hamiyet ve Gayreti Vataniyeii psmarih donanmasi; diri degistüip Müslüman olan ve çelik gövdesı, 28 mü ' hizı (b tarinte Osmanlı ülkesinde karada bile o hızla gıden araç"ı parmakla gösteremezdiniz) ve gökler gibi gürüldeyen 24 topuyla tekniSin harikası sayüan YAVUZ, Sultan Selim'de, gövdesi midye tutmuş fakirliğinin ve güçsüzlüğynün tesellisini bulmuştu. Savaş yenilgiyle biüp tüm silahlar ve gemiler yabancıların güdümüne girince, lünana çekilmış YAVUZ"un eli kolu bağlanmışlığında, kendi görmüş geçirraişhğimizin hüznıinü tadıp, dertlere düşmüştük. Sonra, Kurtuluş Savasınm ardmdan gelen günlerde artık İyice Tttrklesmtş Yavuz'un ülke llmanlarını dolasıp Renç devletin gücünü yeniden dirilmis ruhlarımızda slmpeleyisi gelir. Yavuz gelmiş denilir. İskele gazinolarında şarkıcı hanımlar «Bir bahriycli Çamlıca'da çonlümü çaldı» şarkısını söylerler. Şimdi un çuvallarmı bile daha iyi kumaşlardan yapıyorlar, ama, beyaz bahriyelı elbiseleri herkese Hint sadakoru gibi gelir. Yavuz'u görmek için motörler, kayıklar, takalar dolusu yollara çıkıhr, ahşılmamış deniz çalkantısında mideler bulansr, hatırda dimdık merdivenler daracık koridorlar ve ter boşandırıcı bir sıcaklık kalır. Ucunda kırrnızl beyaz kordelâlar sarkan Yavuz rozetleri ceviz sandıklara kaldırılır. Budur işte YAVUZ. Oynak Karadeniz havalannda sBsdlir. Cumhuriyet kuşaklannda bir güven, bır öğünçtür. Uzun yıllar bizim denizlerimizi sanki tek başuıa o beklerdl. Sanki bir YAVUZ tek basına koskoca donanmalara bedeldi. Kryı çocuklannın en büyük özlemi Yavuz'da bahrty* askeri olmak, onda yaşamaktı. Yavuz, bizim yeniden dirilişlmizi yaratan Muatafa Kemalimizi denizlerde dolaftıran bir cfsane at gibi sevülr, okşanırdı. Belkı Mustafa Kemal' in tabutunu İstanbul'dan, Izmit'e taşıdıktan sonra yavaş yavaş kendini unutturuşu bundandır. Sahibıni yitirmisliğin' dendır. SANSÜRÜMÜZ KAHRAMANLAR ÖLMEMELİ Zorbahkla Savaşımız OKTAY AKBAL Evct Havır Bankalarda Kâr Zarar Çıkmazı 19T5 ekonomik göstergelerin ha rcketliliği ve bu harekeüillgi açıklamaya çalışan çeşitli iktis&tçı ve maliyecilerin defişık sa? ve yorumlarıyla simgelenen bir yıl olmuştur. Tüm basın ve kamuoyu özellikle döviz v s dövize < bağlı sorunlarla me^il olraıış, söylevler yıl boyunon bu konular üzerinde yıjtısnusfır Bütün yılı içeren bi: zamin kesiü içinde karuksanırcasma izlanen tabloyu bir kaz dtha şu »ekilde özetlemek miımkün: Bir bütün olarak fKor.nnu'ıî yaşamı ilgılendirmelt üzere; ceşitli kamu ve özel kesim çalışanlannın asgari geçın standart lanna ulaşabilmek ıçın değişık yöntemlerle kesinlige dönüştü.dükleri zam ıstekleri dış tıctıret hadlerinin devamlı olumsuz vönde ilerlemesi, net dövız olannlclannm giderek menfi BÖrünümünü ar^ürması ve hazine subvan(r "s\yinkftim kaltahrftadüTKjr ,cıo deki yen ve önemi, aşın fıyat hareketlilikleri. Aynı l süreç içinÜÎ bankasal kesimi :a.akterize etmek üzere İse, ou olgu'.ara ek olarak; tasarrufu teşvilc iSıamiyesinin ve pesin laiz uyffjlnmasının kaldırılmjM. bu değislcHge bağlı olarak la üç bü\ü'& baniıa tarafmdan ikramlye uy?ulam>»sımn yerinl alacak şek'lde l?*val sigortası uygulamasının geliştinlmesi. MNKAttl DÜZENtN SORUNURI Biz bu yazımızda Inceıememlzin odak noktasını teşkil eden bankacılık kesiminin bazı yapısal sorunlarına ve özellıkle BOnuç taesaplan yönünden Karşüaşılan durumuna dıkkat çeknıe's istiyona. Baçka bir deyişle, Kredı piyasasını Ugilendıren herhan gı bır gınşımde bulunulmadan once Üzerinde ağıriıkla durolan bankasal kesimln kârzarar sorununun ve 1915 yıluıın sonuç hesaplan yönünden ortaya çıkardıjı gerçegin iyi belirlenmesinın bir dizi makro büyüklüklert Ugilendiren hassas bır nokta oldugunu duşucüyoruz. Konuya ana hatları i'.banyle bakıldığında gözlenmektedır ki. sektör gereklerins uygun ve : orı derece de dogal olarak, paıasal önlemlere karşı bankacılık kesiminden yükselen ses genellıkie; .Zaten kaynak malıyetlen ve şair masraflanmız çok vüksek, güç koşullarda çalışıyoruz. faiz oranları düşürülürse yasanu hakkımız daha da kısıtlanıyor demektir.» «Mevduat falzleri Ue kredi falzlen arasındaki (ark artınlmaiıdır.» «Topladıgımız îorların zaten T 50'sinin kullanao bilıyoruz. Bu taızler karşısında kâr etmemiz o'anaksızdır» dogrultusunda olmuştur. Ne var Ki, görüşler bu çekilde yansıtılırken, salt haliyle biîânço sonuçlarmın gelişımierine bakıldığında, gerek faiz nadlennde oransal bir düşme. gerekse bır yükselme kaydedilen dönemlerı içeren uzun zaman ıtesıti ıçinde kâr zarar farkının daıma bankalar lehıne ışlemış oldugu, 01rakalım mutlak rakamlardaki düşmeyı, oransal olarak da her hangi bir düşüşle karşılaşılmanı:? olduğu gözden teçırümarcası ge reken bir gerçek. Kaldı ki, sadece bilânço s v nuçlarınm dikate ahnması < > u K ncu bir tahlil yapılırken su no&tal'trın da gözden uzak tutulmaması gerekir. 1 Bankasal düzen uuramıan geçmlşte olduğundan daha iyi şe kilde sektör gereklerme je'ap vermeye başlamıştır bugün. 1370' ler sonrası baniacılığını 19"ı'J';9i i.atta 1960'lar sonrası bankaomğı ile karşılaştırmak olanaksızdır. Sektör ünıtelerinın görev ve 'erlenni daha iyi kavamalan vonünde gelişim gösteren uzun ?»man sürecine bağlı ou oigu IJ«, sonuç hesaplarını son aerece :>*• ğısık açılardan daha olum.'vı «kî lemeye başlamıştır. Artık t»r,<aların kârlarını kuru plâs.ntn ?el;rlertne bağlama dönerru c"K geride kalmiş. bu kârlar kadaı plâsman dîşı banKacUık hıztnetleri gelirlerı de son derece önemli miktarlara ulaşmıştır. Kuşkusuz bu vönden sağlanan kârlann bilânço kalemlerı arasınf gıriş nedenlerı oazı vönlenyıe büyük ölçüde eleştıriye «• BUGÜN SERMAYEDARLARIN ÇOK MODA BİR CUMLE OLARAK KUL LANDIKIARI <BİR BANKAYA SAHİP OLMAK YA DA OLMAMAK» DO^ÜNCESİNİN ÖZÜ. KONUNUN DEĞİNİLEN AÇIDAN CNEM YE ANLAMLIUĞIYIE İLGİLİ AÇIK BİR BELGE NİTELİÖİNDEDiR. «u iki ana nokta etrafmda toplan maktadır: Daha önce T.C. Merkez Ban kasınca yürütülmekte olan döviz ve efekttf alış satışlan, «pozisyon hesapları» uygulaması ile bankalara geçmiştir. Bcylece T.C. Merkez Bankasına kalmakta olan döviz ve efektıt alışsatış kurları arasındakı fark. büyük kısmını özel kesim bankalarının oluşturduğu yetkili müesseselere kal maya başlamıştır. Ayrıca bu fonlann arbitraj işlemlerınde kullanılabileceğı belirtilmiştir. Yeni bir uzmanlık alanının doğmasmı gerek tirecek kadar önem taşıyan bu konu tse bankalar bilânçosunu son derece olumlu yönden etkileyecek bir görünüm kazanmıştır. Bu olanaklar sonucu nasıl bir oluşunüa.Jtarşılaşılmıştır? Şimdi bunu 1375 yılı büânçosu rdkkarnlarmdan hareketle yanıtlıyarak bankasal kesımden ytlkselen tepkilere karşı somut sonuçlu gdzlemlerle yanıt bulmaya çalışalım. 1975 yılı sonu rakkamlanna gö re pozisyon hesapları tutan 10 büyük bankanın bilânço lcârı r« 60'a yakın bir artışla 1 milyar 291 milyon TL'den 2 milyar 32 milyon TL'ye ulaşmıştır. Yaymlanmış büanço rakarnlanndan hareketle yetkili bankalenn teker teker ele alınması halin de bazı Unitelerde kâr artış oranının »i 100'e dahi yaklaşmış olduğu görülmektedir. Oysa aynı bankaların 1973 yılından 1974 yılı na geçerken ulaşmış olduklan kâr artıa oranı sadece % 15'tir. Bu olgu. daha önceleri T.C. Merkez Bankasının hesaplarında yer alması gereken meblâğların bu defa bankalar büânçosuna transferiyle nasıl bir sonuca yol açılmış oldugunu acıklıkla belgelemektedir. Ve sorulan bazı soru lara çok yönlu anlamı dile getiren bir yanıt rüteUğindedtr. Böyle bir gelişime neden gerek duyulmuştur? Bazı şekilsel kolayhk ve başarılar kuşkusuz beklenmiştir ve elde edilmlştlr. Ama bıze göre sadece o kadar... Ve bu da, o denli önemli gelir devrini açıkla yacak önem ve nitelikte bir neden değüdir. Yazımızı devlet açısından çok önemli gördü|ümüz bir konuyu yineleyerek noktalamak istiyoruz. Geçmiş dönemlerdeki uygula malara bakıldığında gözlemlenmiştir ki, yetkili organlann mak ro düzeyde para piyasasını ilgilendiren girişimlerden önce üzerinde durduğu hareket noktası genellikle kârzarar üesapları olmuştur. Örneğin bankaların şube açmalan politikasının yeni bir düzenlemeye konu olabümesi, kredi faızlerinin bir puan değiştırılmesi, bu açılardan geruş tartışmalar doğurmuştur. Oysa baş langıçtan beri çok sıkça tekrar et tiğımiz üzere, gerçekte sonuç he sapları bankasal düzende çok bü yük anlamlar ifade etmerr.ektedir. Bu nedenle de devlet terc.hlerinın yönlendirıminde herhangi bır etken olrnaması gerekir. sklden sorgvmıs tvalıiı Snfinde boyun egilen, akar »ulan durduran tabular, yasaklar, dopnalar, simdi, fençllfin ber konuya korkusuzca yaklasunı karşısında, tanımayan sorguculugu ve aldatılmaya gelmeyen dognıcuiuğu önünde, bir bir yıkıJıp ajılraakladır.» Bülent Ecevit'ln 1 C yılmda verdlfi dcmeçlcrden biri bu... 98 Gençlik soruyor, anyor, öğrenmek, aydınlanmak Utivor, bu yfizden de engeUerl yıkıp geciyor, diyordu o günlerin CHP Genel Sekreteri... Doğnı, yerlnde bulayordu bunu da ayrıca... Bir flikenin Uerletnest rençUfinin uyanık, bilinçll olmasına bağlıydı. Yine 1K9 da Meclis'te îöyle diyordu: «Bu çağın gençliği dfinyamn neresinde olursa olsun daha çok özgiirlük, daha çok adalrt arayan bir gençliktir. Nükleer dengFve, ttliun d«ıgesin<> dayanan btr barıs yerlne, iasan sevgisine dayanan bir batif araınaktadır^ 1968. 69 yıllan Türkiye'de AP'nin. yanl Bay Dcmirel'İB tek başına iktidar olduğu yUlardır. 1965'te AP salt çoiunluğu elde etmişti IMeciis'te. 1969 da hu başartsuıı sürdürdü. DP'nin kopmasına rağrnen az bir farkla da olsa, üç beş kaçan Kosan oyun desteğiyîe de olsa Iktidarda kaldı... Oysa dünyada \e Türkiye'de' htryflk dejHşikrilder oluyordu. Gençler eSki kusaklar» karşı bir çeşit başkaldınya glrişınişlerdl. Yerlejmiş değer yargüarından kuşkuya düşmüşlerdi haklı olarak. Kötü yöııetim vardı pek çok ülkede, yannların getireceği mutsuzluklar gözle görülecek kadar canlıydı, sürekli bir savaş, bir ölilm korkusu içlndeydi toplumlar. Bütün bunlardan sorumlu eski kuşaklardı, babalar, dedeler, daha eskiler... On sekiz yirmi yaşmdaki gençler bu denli kötü. haksızlıklar, yoksulluklar içindeki bir dâzen kurmuş eski kuşakiara kızgınlıkla sonıyorlardl: Neden, niçln böyle? Biz de yönetime katilmak istivorıız. Fransa'da, Alrnanya'da. tüm Avrupa ülkelerinde, hatta sosvatist iilkelerde, hatta ABD'de gençler topluro düzeninc, yerlefmiş yargılara başkaldırıyorlanlı. CHP Genel Sekreteri o gfinlerde 18 yaşındald gençlere oy verme haklonın tanıumasını istivordu. «Pek çok şeye pek çok büyüklerden daha iyi akıl erdtrebilen gençlerin büyük bir kısmı oy hakkından yoksundur» diyordu Ecevit. Askere alınmakta, evlenebilmekte, suç işlerse hapse atılmakta, hatta idanı edllmekte. ama oy verememektedir! Bir takım politikâcılar, o «hak arayan» gençlerl yanlış yönlere de itebilirler, o durapan enerJiyi kendl amaçları için knllanabilirlerdi. Bu da oldu, aşın sağcı politika adamlan, parti çıkarlan Keregi, az gelişmiş, gerektigi gibi bilgi edinememlş. aydınlanamamış fençlere el attılar. Sen ülkücüsiin, sen komandosun. sen milliyetçisin, sen akıncı•ın! dediler. Silâh. sopa, zinclr. yumruk senin saldın araçlanndır dediler Gençliğlnin hakkını yer, ynrt. millet düşmanlannı sindir, temizle buynığunu verdller. Kamplar kurdnlar. eğitim yaptırdılar... Bir yandan düşünce alanında kendini yetiştiraıek, geliftirmek isteyenler; bir yandan bileğiyle, silahıyle raeydanlan, okullan. yoUan, Buuflan ele geçirenler... £00711111 «Zorbalıfa Karşı» adıyle toplanan sözlerini okurorum. Çeşitli konuşmslanndan alınmı? cümleler Hepsinde ortak yanj Ecevit'in zorhalıtuı her çeşitine. ister safdan, ister aşın söldan da gelsln. hepsine karşı çıktığidır. Hem de o anda ba davranısı yaptıfinı. üitTJne üstüne gtttiğini gördük yıllardır. «Su komando denen fa»i»t özenticllerini, o faşist »okak saldırganlarını biz kinamışızdır. Fakat saym Demlrel ve bir httkümet üyesl çıkıp da bunlar hakkında bir çift söz söylemiş defildir». Bu sözü. Nisan 1970'de Meclis'te söylemiş. Demirerin kesin Iktidannda... Demek daha o gfinlerde bile komandolar Demirel'in yanındaynuş. demek zorbalara dayanmak politikası fimdiki fibl geçerliymis! Ecevit'in yedl buçuk ayük BâjbakanliRinda zorbalar sinmlşti. BUiyorîardı, yıllardan beri ilk kez iktidann arkalannda olmadığmı... Zorba dedtgin kişi tek başına kabadayılık yapmaz. yapamaz. tlle de dayılarına sırtını dayayacak. onlardan güven alacak. Bilecek. ne yapsa, ne etse korunacaçını... Ecevit'in iktidar aylannda ortadan kayboldu sokak zorbalan, ne okuilara baskın yapabildiler, ne voliarı kestller, ne yurtları lşgal ettiier. ne de bir tek kanlı olay yarattüar!.. Ortam yoktu, iktidarda bulunan kl?l bdyle ?eylere kar?ı hoşgörilsüzdü. Ama Demirel. üstelih de Türkes, Erbakan, Feyzloğlunun yardımcılığmda iktidara (teçer geçmez. zorbalıklar arttı. Zorbalar da eskisi gibi. sırtlarını dayilarına dayayıp yollara, okuilara egemen olmaya baçladı. Zorbalık. ftnü kesiimezse hızlanır, hele bir de kışkırtılırsa, yüreklendirilirse önüne geçiJmez hale gellr. Tıpkı ttalya'da Karagömlekliler, Almanyada önce SA'Iar, tonra SS'ler gibi... Bülent Ecevitin zorbalığa karşı giriştigi sava» hepimizin savaşıdır Bilinçli Türk halkı bu sava?U onun yamndadır. GençU$1yle, emekçileriyle. aydınlanyie. köylüsüyle. Iyinlyetli, banşsever, içl sevgl dolu bir lider. Bir daba eşlne benterlne rastlar mıy1z, rastlamaz nuynz. kim biUr? Her gün sokaklarda zorbalar cana kıyarken, adam d3\er, bıçaklar, yasalardan da kaçmayı. cezalandınimaktan kurtulmayı başanrken. CHP Genel Başkant. ulus llderi olarak «öyle konuşuyor: «Bunlar halkı bölerek ve birbirine düşürerek sömürmek Igteyenlerdir. Bunlar Türk çocuklanm. çençlerinl Sldürtenlerdir. Buniar lşçiye ateş açmadı diye diirüst ve üıwın Valileri görevlertnden atanlardır. Bunlar poUslerimizin içine kanlı lorbalannı sokmaya çahşanlardır.» YAVUZ GELiYOR, YAVUZ! Mehmet POSTACI çılrtır. Ama bl* konunun bu yönünü hâlen işlevlerini sürdüren yasal normların eksikliğınden ziyade köklü bazı yapısal sorunlara baglı degışkenler olarak kabul etmenuı daha yerinde olacağını sanıyoruz. 2 Öte yandan bankactlığın ulaşmış oldugu bugtinkü boyutlarda salt bilânço kârları önemlerüıi ve anlamlannı btiyülAjlçüde yitirmiştir. Bankacılık kesimi sermayesi, kâr oluşumuna yol açroak suretiyle sermayedarlann istsklerine cevap vermekten çok, bu sermayedarların da dahil bulundugu kredi piyasası gerekıinmelerine cevap veren ve tabanını dağınık ulusal tasarruflann oluşturması suretiyle ileri gbrüşlU müteşebbis zümrenin (!) ihtiyacım karşılayaoak düzeye gelen örgütlenmeleri yansıtmaktadır. Bu nedenle her bankayı blr ticari işletme sayıp bu işletmenin dönemsel faaliyet kirlarından sonuca gitmeye çalışmak tamamen yanıltıcı sonuçlara yol açar. Eğer gerçekten finansman pıyasasının değerlendirilmesi yapılmak isteniyorsa. tah lili makro düzeyde yapmak ve bankalan da içeren fon piyasası ile bu fonlann kullanıldıklan ticari işletmeleri birlikte düşünmek gerekir. Bugün serraayedarların çok moda bir cümle olarak kullandıklan .Bir bankaya sahip oimak ya da ounamak» duşüncesinin özü, konunun degınilen açı dan önem ve anlamlıhğıyle ilgıli açık bır belge niteliğindedir. MERKEZ BANKASINDAN BANKAIARA Yukanda da kısmen değınilmış oldaâu uzcre esasen bansaların kârlan son yıllarda kuçümsenem^eçek Jir djj^ey uteşmış, 1975 yılı kârı ise sektör içınaeki geliş meyi çok daha belirgm kılarak, büyük bir mutlak ve nısbi artışla rekor seviyeye gelmiştir. Bu gelişim içinde 1975 yılının özel sayılabüecek bır gelişimıni belirtmek gerekir. Geçmiş yıllarda pek örneğine rastlanılmayan ve bankalara dövizli ışlemler sonucu gelirler yönünden büyük olanakiar saglayan bu yeni değişiklik, 20 eylül 1974 tarıhlı Resmi Gazetede yayımlanan bir tebliğle 10 büyük bankaya döviz pozisyo nu hesaplan tutma yetkisinin tanınmasına ilişkindir. Bu sistemle yetkili bankalara aracılık etmekte olduklan dış ticaret işlem lerini bizzat yürütme yetkisi verilmekte ve döviz idaresini bır bakıma serbestçe yürütme olana gı sağlanmaktadır. 1975 yılı bankacılıgını bütün dö nem boyunca simgeleyen ve zaman zaman bazı değişikliklere ugrayan bu sistemln özeilüüeri BİR TESELLi YAVUZ'U GÖRMEK DENiZDEKi EFSANE AT İstanbu! VilâyetiBakırköy kazasına bağlı Bahçelievler ve civarlan ile Haznedar, Siyavuşpaşa ve Soğanlı mevkilerinden. Kocasinan. Yenibosna, KirazlıGünesli, Bağcılar, Güngören. Esenler. Safra. Halkalı, İki telli. Küçükçekmece. Avcılar. Anbarlı köyleri ile bu koylere bağlı mevkilerden. Altınşehir, Sifinevler, Kuleli Çiftliğinden toplu büyük küçük arsalar, arazıler alınacaktır. Ayrıca Kooperatıf ve Sanayii için de İstanbulun muhtelif semtlerinden uygun ve elverişlı arazi de aranmaktadır. MÜRACAAT: Bakırköy Yenibosna, Yıldırım Beyazıt Caddesi No. 56A (Akbank Karşısı) Telefon : Giindüz 71 29 42 Gece 72 11 09 ARSA ARIYORUM REVA Ml? Ve bütün bu ulusal anılar ve kahramanhUar yuvası gomi. levha levha sökülür, perçinleri kaynak raaüneleriyle eritilir ve balyozlarla parça parça edilırken, Ara'nın yüregi, kahramanuı ölümü karşısuıda duygusuz kalmamış, hiç olmazsa bir filmde yaşasın diye o belgeseli haznlamağa kalkışmışsa; reva mıdır ey sansUrcüJerimiz, bn baglıuğa ve sevgije karşı öyle tavırlar takınmanız, Ara gibi sadece ül ~ kede degıl dünyaca da tamnmış bir fotoğraf ustasını ve gazeteciyi orduya ve halka karşı suç işlemiş muamelesine ujratmanız? • • • • • • • • • I YASAR KIZILTEPE (Reklâmcılık: 109) 6921 İSTERSENiZ... şimdi daha iyi anlıyorum Ara'nın filmindeki aoytenlar neden hep el ediyorlar ve insanı ürperten bir çağırıda bulunuyorlar. Isterseniz bu çağınya uymayabilirsinız. Yaşamı çirkinleştıren vefasızlık, kıymet bilmezlik, anılara saygısızlık gibi davranışlardan uzak kalabilirsmiz. Hiç değılse yaşamda böyle değer ölçülert bulundufunu da hatırhyabilirsıniz. Ama, isterseniz... Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gaziantep Mühendislik Fakültesi Dekanlığından Makina Mühendisliği Bölümüne O.D.T.Ü. Gaziantep Mühendislik Fakültesi, Makina Mühendısliği Bölümü ıçın aşagıdakı dallarda oğretım üyesıne ihtiyaç vardır. tlgılenenlerın O.D.T.Ü. Gazıantep Mühendıslık Fakiiltesı. Personel Şeflıği, P K. 3ütj adresıne müracaat ederek torm doldurmalan veya değerlendirmeye esas olarak tahsıl r'urumlan. rarsa akademik çalışmaian ve meslekl tecrübelennı belırtır evrakı 20 temmuz 1976 tarihıne kadar Persnnel Şeflığıne yollamalan duyurulur. A ARAMLAN OALLAR : Teknik Resım, Imalât Teknolojısı ve Dsulleri, Malzems Metalurji Mekanizma ve Makına Dınamığı. Genel Mekanik, Motor. Isı Güç, Isıtma, Havalandırma ve Soğutma. B ARAMLAN ÜZELLtKLER: 1 Asgart V. Mühendıs veya karşılıgi bir Unvana sahip olmak fTeknık Resim dersı Içın veterlı "ecrübesı olan adaylardan bu ^art aranmayabilır. Dığer dallarda doktora tercıb bebebıdır.) 2 tngillzce biimek. 3 Mesleki veva oğretım tecrübesi olmak. 4 Askerliğinı vapmıs olmak veya Kısa süreli yedet Subay adayı olmak 6 Tercıhan ekım ia7b"dan ıtıbaren göreve başlajabU meK. Gazıantep MUhendıslik Pakültesmde görevlendlrilen ög retım Uyelenne, O.D.T.U Oğretım Uyelenne ödenen ücre tın yanısıra özel tazmınat verılmekte ve kendllerine lojman sağlanmaijtadır. (Pasın: 19323) 6922 üretim Uyesi Alınacaktır TAHiR KUTSi KÖYLÜ GÖZÜYLE AVRUPA (Ver Elini Afrika ve Tuna'dan Karpatlar'3 ekl ile) YKiNCi BASKI Yayınlavan: TOKEK YAY1NLAP.I Da^ıtım: ANDA Istanbul (Cumhuriyet: 6933 > tSKÜDAR İKİNCt ASLtYE HUKVK HAKİMLİĞİNDEN 976/116 Davacı Gülseren Aybar vekiîi avukat Gönul İşler (Çavdar) tarafmdan davalı Murat Aybar aleyhme açılan boşanma davasımn yapılan açık duruşmasmda: Davalı Murat Aybar Üsküdar, Ümranıye Çarşı sokak No: 16'daki adresine yapılan ilânen tebliğat üzerine duruşmaya gelmedıii.ıde" hakkında gıyap karannın tebliğine mahkemece karar verilmiştir. Davalı Murat Aybar 7.10.1976 günü saat 9.45'de duruşmaya gelmesi veya kendisini b:r vekille temsil ettirmesı, aksi halde duruşmanın gıyabında ceryan edeceği gıyap kararı tebliğı yerıne kaim olmak üzere ilân olunur. (3asın: 5603) Ö923 ILAN BÜYÜK KAYBIMIZ 944 118 sicil no'lu Kara Harb Okulu Lojıstik ve Menejman öğretmenliginden emeSIİ Piyade Albay. İstan'oul Bılumum Madenl Eşya Sanatkârlan Demeğı üyeierınden büyük insan O. VEDAT KUNTER fBeylerbeyli Gotik Vedat) anı olarak vfifat etmıştir. Kıymetli na'şı 12.7.1976 pazartesi günli Şı?ll Camilnde kılmacak öğle namazını takıben Zincarlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Ulu Tanndan bol rahmet dileriz. BtRİCtK EŞ!: NADtDE KUNTER isEVGİLl EVLATLARI: HANDAN, C\NDAN KUNTER