22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
c 1. .. Ekonomi Ekonomı » Ekonomi Ekonomi „.„ Ekonomi Ekonomi*••• Ekonomi Ekonomi..##. Ekonomi Ekonomi Yabancı BiR FiRMADA GiZLi KÂR TRANSFERi Gizli kâr Transfer fiyaf Firma ithal şirketler (Ton) CiFFiyaf fiyatı (Tl/Ton) fazlası (yüzde) fransferi Mikfar (Bin TL.) (Tl/Ton) ithal Karbon Karası 4022 4886 5598 2867 14.6 labıi Kauçuk 5432 7462 11210 50.2 20367 fiyatını 6034 11174 Senfetik Kauçuk 3876 85.2 19.927 yüksek DPT'OE göstererek gizli kâr transfer ediyor ÇOK ULUSLU Türkiye'de çalışan yabancı sermayeli şirketlerin gizli kâr transfer ettikleri saptanmıştır. Yapılan hesaplar, bir tek yabancı şirketin, resrni kâr transferinden ayrı olarak resmi kann dört kau gizii kâr transfer ettiğini göstermektedir. Yabancı sermayeli şirketin gizli kâr transferi, Türkiye'de yaptığı üretım için kullandığı ithal mallanmn fiyatlarının yüksek gösterilmesi yoluyla gerçekleştirilmektedir. Üç mal üzerinde yapılan araştırma, yabancı sermayeli şirketin ithal ettiğı mallann fiyatlarını yüzde 15 ile yüzde 85 arasuv da desışen oranlarda yüksek gösterdiğini ortaya koymuştur. Devlet Planlama Teşkilâtında yapılan ve çok uluslu şirketlerin getirdikleri dövizlerle götürdükleri dövizlerin ayrmtılı bir biçimde hesaplanmasını amaçlayan araştırma, Türkiye'de çalışan yabancı sermayeli şirketlerin calışma yöntemleriyle ilgili yepyeni bilgıler vermektedir. Araştırma, yabancı sermayeli şirketlerin asıl kâr transferlerini, yurt dışındaki ana firmadan ithal ettikleri ve Türkiye'de üretimde kullandıkları mallann fiyatlarını yüksek göstererek gerçekleştirmektedir. Bu yolla yapılan kâr transferi, resmi kâr transferinden birkaç kat büyük olmaktadır. Bir tek yabancı sermayeli firmanın bir yıldaki resmi kâr transferinin 12 milyon 240 bin lira olmasına karşılık, üretimde kullandığı ve bunun için ithal ettiği üç malın ithal fiyatını yüksek göstererek yapmış olduğu gizli kâr transferinin 43 milyon 356 bin liraya ulaşması, gizli kâr transferinin önemini göstermektedir. Devlet Planlama Teşkilâtında yapılan araştırmada Türkiye'de oto tekerlek lâstiğı yapan bir firmanın hesaplan ele alınmıştır. Araştırma, tekerlek lâstiği firmasının ismini açıklamamaktadır. Bu firmanın teıcerlek lâstigi yapımında kullanmak için ithal ettiği karbon karası. tabii kauçuk ve sentetik kauçuğun normal ithal fiyatı ile firmanın kayıtlarında görülen ithal fiyatı karşılaştınlmıştır. Araştırmada bu karşılaştırma ve sonuçlan şöyle açıklanmaktadır: «Ticaret Bakanlığından 1973 yılı karbon karası, tabii ve sentetik kauçuk CtF birim ton fiyatları alınmıştır. Bu fiyatlar. sırasıyla. 4886 TL/Ton, 7462 TL/Ton ve 6034 TL'Ton'dur. Firma ithal fiyatı, karbon karası 5598 TL/Ton, tabii kauçuk 11120 TL/Ton ve sentetik kauçuk için 11174 TL/Ton olarak bulunmuştur. Buna göre karbon karasında yüzde 14.6; tabiî kauçukta yüzde 50,2; sentetik kauçukta yüzde 85.2 oranında gerçek fiyatın üzerinde transfer fiyatı bulunmuştur.» Yabancı sermayeli şirket. genellikle ana firmadan ithal ettiği mallann fiyatlarını yüksek göstererek gizli kâr transfer etmlş olmaktadır. Yapılan hesaba göre, üç maldaki gizli kâr transferleri toplam 43 milyon 356 bin liradır. Gizli kâr, resmi kârın 3,5 katından fazladır. Yabancı sermayeli şirket, elde ettiği kârın çok büyük bir bölümünü gizlice transfer ederek iki yarar elde etmektedir: Bunlardan birisi, resmî kârı küçük göstererek kamuoyunun tepkısinden korunmaktır. Diğerı ise daha önemlıdır. Yabancı şirket, kânnı küçük göstererek Kurumlar ve Gelir Vergilerinde kaçakçılık yapmış olmaktadır. Çunkü gizli kâr transferleri, vergı matrahına da girmemektedir. Avrupa para piyasalarına sürekli borçlanan MC, döviz bulmak için yeni yollar deniyor Hüsevin MERTOĞLU ŞİRKETLERİN GETiRDiGj VE GÖTÜRDÜCÜ DÖViZLERi ELE ALAN ARAŞTIRMA TENi BULGULAR ORTAYA KOYDU 1975 yılı içinde döviz rezervlerini hızla eriten MC iktidan, 1976 başından beri mal ve hizmet akımlan dışında döviz kaynaklan aramaktadır. Bu nedenle ocak ayının ikinci yarısmda Avrupa para piyasalarında döviz aramaya çıkmış olan Merkez Bankası yetkilüeri yeni kaynaklar yaratmak için çeşitli yollara başvurmuşlardır. MC'nin döviz sağlayacağını iddia eden her komisyoncu ile görüşme masasına oturduğu bildirilmektedir. 1970'i takip eden yıllarda «ihracat patlaması» olarak nitelenen olayın, 1974 sonrasında gerçek olmadığı ortaya çıkmıştır. Öte yandan, başlangıcından bu yana DPT tarafından «anzî kaynak» olarak kabul edilen ve şüphe ile karşılanan işçi dövizi gelirleri de 1975 yılı ile birlikte azalmağa başlamış ve 1976 içinde bu azalma g^derek belirginleşmiştir. 1974 yılı ortalarında doruk noktasına ulaşan Türkiye'nin döviz rezervleri MC iktidannın 11 aylık icraatı sonunda eriyip gitmiştir. Bu gelişme kar Döviz sağlayacağını Iddia eden her komisyoncu ile masaya oturulduğu bildiriliyor şısında 1975 haziranından bu yana dış ödemeler dengesi açığını kapatmak için MC iktidan Avrupa para piyasalarından sürekli borçlanmıştır. Dövize Çevriîebilir Mevduat (DÇM) kanalmdan sürdürülen bu yüksek faizli ve kısa vadeli borçlanma şubat ayı sonu itibariyle de 1.088 milyon dolara ulaşmıştır. DÇM işleyişinde varılan bu limit ve vadesi gelen DÇM'lerin ödenmesi zorunluluğunun yanısıra ithal gereksinîminin hızla artıyor ol Merkez Bankasına getirilen 1 milyar dolarlık borç önerisinde yeni aracılar var ması nedeniyle MC iktidan Avrupa para plyasasında başka yolları da denemeye başiamıstır. Hangi kanallardan olursa olsun. Avrupa para piyasasındaki hareketler, genel olarak belli başlı Amerikan bankalarının kontrolü altında bulunmaktadır. 1975 içinde kullanüan DÇM kredilerinin büyük bir kısmı da bu bankalann kontrolü altında Türkiye'ye gelmıştir. Geçtiğimiz hafta içinde Merkez Bankasında Avrupalı para komısyoncuları ile yürütülen görüşmeler, çok kısa vadede MC iktidannın döviz darboğazı sorununu, ekonomiye ağır maliyetler yükleyerek çözmek eğiliminde olduğunu göstermektedir. 1 milyar dolar tutarında borç para için istenen faiz yıllık yüzde 9.25'dir. Ayrıca komisyoncu da yüzde 3 komisyon istemektedir. Bu durumda 1 milyar doların net faizi yüzde 13'ü bulacaktır. Geçmişte uzun süre Dogu ülkeleri ile işbirliği yapmış olan para komisyoncusunun Merkez Bankasına getirdigı teklifin Türkiye'de aracüığını bir büyük sağcı gazetenin sahibi ile geniş dedikodulara yol açan «halka açık» şirketler kurmuş bir eski milletvekili ve ortagı yürütmektedır. Merkez Bankasındakı görüşmelere katıldığl bildirilen Maliye Bakanı Ergenekon'un, söz konusu 1 milyar doların kredi olarak verilmesini istemesı, öte yandan İsviçre bankalarının karşılığın bulunduğuna dair «para ısbatının» görüşmelerin belli tarihte sonuçlandırüması halinde var olduğunu bildirmesi. bu konuda bazı tereddütlere neden olmaktadır. First National City Bank, Chase Manhattan ve Morgan Trust Ue diger Amerikan Dankalarının kontrolü altında bulunan Avrupa para piyasasından, Merkez Bankası yetkililerince bulunduğu ifade edilen 1 mılyar dolarlık borcun verilmesinin bir başka nedeni olarak da, 1976 yılı içinde vapılacak DÇM ana para ödemeleri gösterilmektedir. 1976 içinde ödenmesi gereken DÇM ana para mikta rı 300 milyon doların üzerindedir. Bu nedenle Avrupa para pıyasalanndan, para konusyoncuları aracıhğı ile temın edilecek 1 milyar doların bir anlamda konsolidasyon amacı ile kullanılacagı anlasılmaktadır. Nitekim geçtiğimiz hafta içinde Türkiye'ye gelen Alman Ekonomi Bakanımn imzaladığı ekonomik vardım anlaşmasında da 12 milyon dolarlık bir konsolidasyon yardımı bulunduğu görülmektedir. 1 milyar dolarlık döviz imkânı konusu yeterince açıklığa kavuşmamışür. Bununla birlikte, bu işin Türkiye'deki aracılığını yaptıgı belirtllen kışinin sahibi bulunduğu gazete, şubat ayı içinde, 1 milyar dolarhk borç bulunduğunu manşette vermişti. Merkez Bankası yetkililerinin açıklama yapmaması ve bunun yanısıra. Merkez Bankası haftalık durumlarından döviz gelir gider durumunu gösterir tabloyu çıkartmaları, Körüşmelerin sonucu hakkında bilgi edinme olanaklannı ortadan kaldırmaktadır. Gerçekleştiği takdirde MC iktidannın döviz sorununa ekim ayma dek çözüm getirebilecek olan bu Relişme ekonominin geleceginı daha büyük ölçekli yük altına sokacaktır. Döviz geUli saglamak için mal ve hizmet ihracından ümidini kesmiş görünen MC iktidan şimdi tüm ümitlenni para komisyoncularında toplamıştır. Avrupalı para komisyonculan ile bunlann gazete sahibi ve eski politikacı yerli ortaklan, Türkiye'ye yeni kredi bulmak için veni koşullar ileri sürmektedir. Şimdiye kadar yerli bankalar ve özel firmalar kanalı ile DÇM kredısi saglayan komisyoncular. bundan sonra. doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin muhatap olmasını istemektedirler. öte yandan, MC Hükümeti yetkililerinin her komisyoncuyla oturup kredi görüşmeleri vaptığı bir sırada, Almanya'da çalışan işçilerden, «şaibeli kişilerin» Türkiye'ye döviz saglama gerekçesi ile döviz topladıklannı belirten şikâyet telgraflan gelmektedir. Bu telgraflarda eski bir politikacının admın sık sık geçtigi bildirilmektedir. EKONOMiK SÖZLÜK Transter fiyatı Bir firmanın çeşitli kolları arasında geçerli olan ve yalnızca muhasebe kayıtlarında görülen fiyat anlamına gelmektedir. Batı'daki iktisat ders kitaplarına henüz girmemiştir. Ancak çok uluslu şirket uygnlamalarında çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü çok uluslu şirketler, özellikle Türkiye gibi ülkelerden kârlan, transfer fiyatları ile çekmektedirler. Transfer fiyatı, çok uluslu şirket ile bu şirketin diğer ülkelerde koruduğu ortaklıklar arasında geçerli olmaktadır. Bir ülkedeki yabancı sermayeli şirket, üretimde kullandığı ham madde veya ara malının çogunu ana firmadan ithal etmektedir. Bu ithal işleminde dünyada geçerli piyasa fiyatı yerine hayali bir fiyat kullanılmaktadır. Hayali fiyat, piyasa fiyatının üstünde olmakta ve böylece yavru şirket ana şirkete kâr transfer etmektedir. Bu yüzden yabancı sermayeli şirketlerin kullandığı hayali fiyata, transfer fiyatı denilmektedir. Transfer fiyatları ile ilgili en güvenilir ve ayrıntılı çalışma Kolombiya ekonomisi üzerinde yapılmıştır. Araştırma, transfer fiyatının gerçek fiyatın yüzde 300 üstünde olabildiğini göstermektedir. Devlet Planlama Teşkilâtı'nda yapılan ve yalnızca bir yabancı sermayeli şirketi konu alan araştırthada Bu oran yüzde 85'e çılcmaktadır. Ancak Türkiye'de de ilâç kesiminde transfer fiyatlannın hayal gucünü tırmalayacak kadar yüksek tutulduğu bilinmektedir. YORUM ORDU'DA Önce bazı göılemler. Go'zlemlerin ilki jtalya üzerine. italya'da bir İtalyan yurttaş< Türkiye'de bir yakını olsun. Bu yakımna biraz liret gonderecek. Çeki alıp İtalya Dışişleri Bakanlığına gitse. Çekin, Türkiye'deki yakımna, Türkiye'deki büyükelçileri aracılığıyla verilmesini istesc Ne olur? Her halde İtalyan yurttaşı, kapı dışarı edilir. Ama İtalya da Lockheed'in yavru firması Aeritalia'nın isteği kabul ediliyor. İtalya'nın Türkiye Büyükelçisi, Aeritalia'nın çekini, Hava Kuvvetleri Komutanına getirip veriyor. Tekelci aşama, bu. Tekelci aşamada, devlet aygılının bütünu, tekellerin hizmetinde. Kişilere tanınmayan, kişilere tanınması akla gelmeyen kolaylıklar, tekellere sağlanıyor. İtalya'dan Licelilerin adı kullanılarak Türkiye'ye yollanan çekin öyküsü, tekelci aşamanın bir niteliğini, gözler önüne seriyor. İkinci gözlem Türkiye üzerine. Türkiye'de Ordu Yardımlaşma Kurumu üzerine. Şimdi unutulmuş olabilir. Hatırlanması oldukça güncel. 27 mayıstan sonra Ordu Yardımlaşma Kurumu kuruldu. Sermaye kesiminde yer yerinden oynadı. Neden mi? Kurum, Ordu Pazarları açmaya başladı. Eir anlamda, geniş ve büyük mağa zacılığa başladı. Yer yerinden oynadı. Ne demek? Ordunun ticare'l» uğraşması ne demek? Sermaye, ordunun ticaretle uğraşmasına karşı çıktı. Şimdi, Ordu Yardımlaşma Kurumu, iç ve dış büyük sermaye ile işbirliği yaparak, ortaklık kurarak, sanayi, ticaret ve otelciliğe giriyor. Sermaye, özellikle büyük sermaye, çok hoşnut. Hem ekonomik bakımdan, hem de siyasal açıdan. Tekelci eğilimler artınca, sermayenin bakış açısı değişiyor. Ordu Yardım'aşma Kurumunun iç ve dış sermaye ile bütünleşmesinde büyük yararlar görüyor. Üçüncü gözlem, cephe hükümeti üzerine. Cephe hükümeti, 12 Martın devamı. Türkiye'de, kısa bir Ecevit aralığı dışında, 12 Mart devam ediyor Devlet aygıtı, artan ölçüde, baskısını artırıyor. Devlet aygıtı, kişilerle donatılmış. Devlet aygıtı sınıflara dayanıyor. Cephe hükümetinin, devlet aygıtını donatanları, «sınıflara» ayırdığı görüiüyor. Silâh tutanlar ve silâh tutmayanlar diye. Ayırımını, silâh tutanların maaşlannı yükselterek ortaya koyuyor. Yeni maü yılda bunu yaptı. Görünüşte, maaş katsayısını değiştirmedi. Gerçekte ise değiştirdi. Silâh11 bürokrasinin yan ödemesini bir çırpıda sıçratarak, maaş katsayısında önemli bir artış sağladı. Silâhlı bürokrasinin «temininde karşılaşılan güçlük» derecesini artırarak maaşlannı artırdı. Böylece bir uzatmalı çavuşun aldığı yan ödeme, bir planlama uzmanının aldığı yan ödemeyt eşit oldu. BBylece cephe hükümeti zamanında devlet aygıtının baskıcı eylemleri artarken, bürokrasinin içine de çelişki tohumlar, ekildi. Tekelci eğilimlerle birlikte baskıcı eğilimlerin artması, çelişkilerin de yayılmasına yol açıyor. Gözlemlertien sonra sorular. italya'da bir tekel, Lice depremine neden yardım etmek ihtiyacını duyuyor? Herhalde iyilikseverliğinden. Peki, Lice depremine yardım yaparken neden çeki Hava Kuvvetleri Komutanına gönderiyor? Lice depremi ile Hava Kuvvetlerinin ne ilgisi var? Çekin ne olduğu kadar ve bundan da önemlisi, soru burada. İlk önce araştırılması gereken soru, çekin neden Hava Kuvvetlerine verildigi olmaiı. Bu sorunıın cevabı, büyük tekellerin çalışma yöniemlerine ışık tutacak. Bu tekellerden birisi olan Lockheed'in Türkiye'deki çalışma yöntem ve ilişkilerini açıklayabilecek. ikinci soru, Ordu Yardımlaşma Kurumu ile ilgili. Kurumun yönetim kurulu baskanı tümgeneral bir basın toplantısı yaptı. «Biz? dedi, <uçak l.istiği yapımını gerçekleştiriyoruz.» Şimdi açıkça sormak gerek. <Biz» kclimesi ile kastedilen kim? Ordu Yardımlaşma Kurumunun ulusal bir oto lâstiği işletmesi yok. Dünyanın namlı oto lâstiği yapımcısı tekellerinden biriyle ortaklığı var. Şimdi, Amerika'nm namlı oto lâstiği tekeli ne zamandan beri nbizim» oluyor? Sonra, Ordu Yardımlaşma Kurumu, neden bu Amerikan tekelinin hisse senetlerini satın alarak ortak oldu? Ortak olmadan hemen önce Kurum, kamıı kuruluşu Petkim'in lâstik yapımına ortak olmayı kararlaştırmıştı. Neden vazgeçti? Sonra yönetim kurulu başkanının «uçak lâstiöini yapıyoruz» demesinin anlamı ne? Her biri milyonları aşan kapasiteyr sahip yabancı sermayeli tekellerin hepsi de uçak lâstiği yaparak ulusal savunmayı guçlendireceklerini iddia ediyor. Türkiye'nin beş yüz uçağına tekerlek lâstiği yapmak cok mu zor? Çok mu önemli? Türkiye'de uçak lâstiği yapmanın boyutlarının bilinmrdiği mi varsayılıyor? Son soru kümesi maaşlar üzerine. Ulusal savunma sanayii, kalkınma edebiyatı devam ediyor. Bir uzatmalı çavuşun yan ödemesi Yalçın KÜÇÜK EKONOMİ ni, bir planlama uzınanının yan ödemesine eşitlemenin sanayi ve kalkınma ile bir ilgisini bulmak mumkun mü? «Adalet duyguları» bir yana, kalkınmacılıkla bağdaşır mı? Genelkurmay Başkanının rtaaşı yükseltilecekse daha inandırıcı bir gerekçe bulmak gerek mez mi?.. Cözlem ve sorulardan sonra kısa sonuçlar. Sonuçların ilki şöyle: Tekelci eğilimlerin arttığı bir ekonomide, ordunun ekonomiyle bağlarını kcparmak gerekiyor. Kalkınma amacı bir yana, demokrasi için, ordunun ekonomiyle bağlarını koparmak zorunlu oluyor. Çünkü ekonomiyle bağ, ister istemez, büyük sermaye grtıplarıyla bağ kurmak demek. Bir örnek. Remo planı denilen silâhlı kuvvetlerin modernizasyonu çerçevesinde motorlu araç alınacak. Alım projesi, milyarları çok aşan bir ölçeğe ulaşılıyor. Bir korgeneralin başında olduğu calısma grubu bir dünya tekelini uygun buluyor. Dünya tekeli, Türkiye'deki sermaye gruplarının biriyle çok yakından ilgili. Bir orgeneral bu seçime karşı çıkıyor. Korgeneral ile orgeneralin kişilikleri kimseyi ilgilendirmez. Ama seçim, sermaye gruplarını ilgilendifiyor. Türkiye'de bazı sermaye grupları arasında çatışmaların JU yüzüne çıktığı bir zamanda, orgeneralin, rakip bir sermaye grubunun egemen olduğu bir kentte gurev yapmış olması dikkati çekiyor. Silâhlı Kuvvetlerin ekonomiyle olan bağları koparılmadıkça artık silâhlı kuvvetleri tartışma ortamının dışına çıkarmak çok zor. Lockheed tartışması, Lice soruşturması biter. Bir başkası başlar. Remo planı için çıkarılan özel yasada, alımlar İçin alışılmış yöntem leri bir kenara bırakan kolaylıkların getirilmiş olması, bu tartışmaları kolaylaştırıyor. Bu yüzden silâhlı kuvvetlerin ekonomiyle olan bağlarını koparmak gerekiyor. Silâhlı Kuvvetlerin ekonomiyle ilgisi, temel ihtiyaçlarını silâhsız bürokrasiy* bildirmekle smırlanmalı. Silâhsız bürokrasi, yapısı gereği, tartışrnaya daha açık. Silâhsız olduğu için de demokrasiyle ilişkisi, ikinci dereceden. Çünkü bugünkü aşamada rlemokrasi ile silâh yakından ilişkili. Tersinden ilişkili. Yalnız iş bununla bilmiyor. Ulusal silâhlı kuvvetlerden söz ediliyor. Bu sözde herkes birlik. Ama sözde birlik yetmez. Bunu gerçekleştirecek önlemlerin de alınması zorunlu. Şimdi sonıut bir durum var. Somut durumda ise yapılscak iş Ordu Yardımlaşma Kurumu ile ilgili. Ordu Yardımlaşma Kurumu, silâhlı kuvvetlerin ekoriOmiyl'e ün Strtn bağlar kürmasına yol açıyor. Bu bozut ekononik yaptnın devamı, Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun da ijine geliyor. Enflasyon, tıpkı diğer sermaye grupları gibi, Ordu Yardımlaşma Kurumunun da yararına. Yabancı sermayeli şirketlerin devamı da yararlarına. Cephe hükümeti kurulur kurulmaz Milli Savunma Bakanının bir yabancı sermayeli şirkete yeni izin verilmesi için ilgili bakanlıklara yazı yazmasmdan belli. Dövize çevriîebilir mevduat borçları ile Türkiye'nin geleceğinin ipotek edilmesi, Türkiye'nin dış politikada daha ödün veren bir duruma gelmesi de Ordu Yardımlaşma Kurumu için pek önemli değit. Önemli olan büyük bir sermaye grubu olarak devamlı dövize sahip olmak. Bir de silâhlı kuvvet vakıfiarı var. Amaçları, savunma sanayiini kurmak. Savunma ya da savaş sanayiini kurmanm çadır kurmaktan farklı olduğunun hatırlanması gerekiyor. Çok yazıldı, söylendi. Gerek kapitalist ülkelerde ve gerekse sosyalist ülkelerde savaş ya da savunma sanayiinin, üretim araçları sanayiinden hiç bir ayrılığı yok. Lockhced aynı zamanda sivil uçak yapar. General Motors, sivil ekonominin olduğu kadar Pentagon'un da önemli müteahhitlerinden bi'isı. General Dynamics de öyle. Üretim araçları sanayiini, günlük dildeki deyimle, ağır sanayiini kurmadan savunma sanayii kurulamaz. Üretim araçları sanayii ise vakıfların, ticaret ve sanayi odalarından, siyasal konjünktüre göre değişen ölçülerde bağış almalar; ile gerçekleştirilemez. Bu sevdadan vazgeçme zamanı. Hiç bir iktisatçıyı, hiç bir plancıyı, vakıflar yoluyla sanayi kurmaya inandırmak mümkün değil. Türkiye'de vakıfçılık, ekonomik değil, siyasal bir gelişme. Demokrasiye ters düşen bir gelişme. Bundan vazgeçmenin zamanı. Vazgeçilmezse ne olur? Sık sık Türkiye'nin bölünmeziiğinden söz edenler, düşünsünler. Hatırfanmalı. Pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak mümkün. Silâhlı Kuvvetler ekonomi ile bütürv leşirken kendi bütiinlüğünü kaybedebilir. Cünkii silâhlı kuvvetlerin bütününün ekonomiyle bütünleşmesine imkân yok. Tıpkı silâhsız bürokrasinin bütününün bütünleşmediği gibi. Cephe hükümetinin uygulaması, bu kuramsal gerçeği doğrulamıyor mu? Silâhsız bürokrasinin demokrat kesitleri cephe hükümetine direnmiyor mu? "HALKA KURAMI,, MISIR'DA İŞLEMIYOR CHP Genel Başkanı Ecevifin savunuculuğunu yaptığı Arap petrol dolarları ve Batı teknolojısi ile Türkiye'de yerli işgücünü birleştirmeyi amaçlayan ve Halka Kuramı olarak nitelenen girişimlere benzer çabaların Mısır'da güçlüklerle karşılaştığı bildirilmektedir. Halka Kuramının Mısır'da işlememesi, Batılılann ortak işletme kurdukları ülkelerden ihracat yapmak istememeleri ve petrol dolarları sahibi Arap zenginlerınin de verimli yatınm yapma yerine Kahire'de bina ile Nil kıyısında arsa satın almayı terciö etmelerinden Ueri gelmektedir. Enver Sedat'ın 1974 yılmda çıkardığı ve yabancı sermayeye kapılan açmayı amaçlayan 43 sayılı yasaya rağmen Mısır'a gelen yabancı sermayenin hızla artmaması üzerine Batı sermayesi Enver Sedat'tan çok Nasır bürokrasisinin suçlamaktadır. Batı sermayesine göre, Mısır'da yabancı sermayenin hızla büyümemesi «sabık başkan Nasır'ın yarattığı Kafkas türü sosyalist bürokrasisinin asaletinden> doğmaktadır. Mısır'la ilgili bu sözlerle geçen hafta Ankara'ya gelen Batı Alman Ekonomi Bakanı'nın Türkiye'de yabancı sermayenin genişlemesini yavaslatar. «bürokratik engellerin» ortadan kaldırılacağı konusunda Cephe Hüktlmeti'nden söz aldığım açıklaması arasında paralellik bulunmaktadır. Mısır'daki yabancı sermaye girişimlerinin gelişme potansiyelini inceleyen Business Week Dergisi, halka kuramının işlemeyişini şu şekilde açıklamaktadır: «îran Körfezi ile Libya'dan gelen petrol zengini araplar, paralanm Hilton otellerine, ofis yapıtlarına ve apartmanlara yatırmaktadırlar. Petrol zengini araplar ancak bu tür yatmmdan anlamaktadırlar. Petrol dolan zengirueri, Mısır işçileri ile Batı teknolojisi ve manejmentini birleştirmeyi amaçlayan üç yanlı girişimlerin gerçekleşmesinin zor olduğu anlaşılmaktadır.» Şu anda Union Carbide. Ford, Firestone, Reynolds Metals, Goodyear gibi Amerika'nm en büyük tekelleri Mısır'a girebilmek için yetkililerle görüşme halindedir. Mısır, döviz sıkıntısı içinde olduğu için, gelen yabancı sermayenin yıllık ara malı ithali dolayısıyla getirdiğinden fazlasını götürmesinden endişe etmektedir. Bu yüzden de yabancı sermayenin, yıllık itbal girdilerini karşılayabilmesi için önemli ölçüde ihracat yapması koşulunu aramaktadır. Bu koşul üzerindeki görüşmeler, yabancı sermaye girişimlerinin geçikmesine yol açmaktadır. Yabancı sermaye şirketleri ise, bu tür geçikmeleri, «Ksfkas türü sosyalist bürokrasisinin engellemesi» olarak nitelemektedir. İstanbul'da bir haftada15 yeni firma kuruldu İstanbul'da kurulan ve sermaye toplamları 25.470 müyon lira olan 15 yeni firma İstanbul Sanayi Odasına tescillerini japtırarak faaliyete geçmiştir. Martm ilk haftası içinde kurulan bu iş yerlerinden beşi kollektif, beşi anonim, dördü ferdi ve biri limited şirkettir. Bu işyerlerinde salça üretiminde kullanılan makine, çeşitli kauçuk eşya, regülâtör, merdiven otomatiği ve zil, plastik masura, plaka mermer. kablo, balans ve floresans bandı, madeni mutfak dolabı, giyim eşyası, elektrikli karaskal, oto yedek parçaları, alüminyum eloksal, alüminyjm profil tel. ştrayhgarn yün ipiiği, çeşitli fırça, çocuk giyim eşyası. kauçuk oto yedek parçalan üretüecektir. (a.a.) Şubat ayında brüt rezervler 130 milyon dolar azaldı GEÇEN AY KAMU KESiMiNE, MERKEZ BANKASI 2.3 MilYAR LİRALIK KREDj AÇTI. ÖZEL KESiM VE TARIM KESiMi KREDiLERiNDE İSE DURGUNLUK VAR Merkez Bankasının şubat ayı sonu itibariyle belli olan son haftalık bilânçosuna göre; Geçtiğimiz şubat ayı içinde Merkez Bankası, geçen aylara ve geçen yıllann aym ayına oranla kamu kesimine daha fazla kredi açmıştır. Bu krediler özellikle İktisadi Devlet Teşekküllerinin finansman ihtiyaçlarını karşılamıştır. İktisadi Devlet Teşekkülleri finansman döneminin basındadır, bir çoğunun akreditifleri döviz kıtlığı nedeniyle 6 aydan beridir açılamanıaktadır, bir de 1976 yılı İktisadi Devlet Teşekküllerinin Osmanlı İmparatorluğu 100 yıl önce aynı tarihlerde dış piyasalarda borç para arıyordu 1976 yılı Türkiye'de Anayasa yönünrîen önemli bir yıl. Ekonomik gelişmeler yonünden de önemli 1976. Anayasacılık hareketınde 10U. yı'a uiaşmışız. 100 yıl önceye göre aynı noktada mıyız, farklı mıyız, bu soruya Anayasacılar cevap arayacak. Ekonomik gelişmeler yonünden benzerlik nır noktada çok belirgin. 18«9 1875 arasında Osmanlı İmparaforluğu Avrupa para piyasalarında sürekli borç para aramış, 1975 1976'da da MC hükümeti Avrupa para piyasalannda borç arıyor. İkinci Beş Yıllık Kalkmma Planının altında lm zası bulunan Süleyman Demirel, o tarihlerde, plana yazdığı ön sözde: Türkiye'nin II. Dlan sonunda dış kaynaklara bağımlılığmın azalacağını söyler. Daha sonrakı konuşmaiarda ise. II. Dlan sonunda dış kaynağa ihtiyaç kalmayacağını belirtir. 1976 yılmda ise MC iktidan kısa dönemli döviz imkânı sağlayabilmek için para komisyonculan ile görüşme yapmaktadır. Yaklaşık 100 yıl öncede bazı para komisyonculan Türkiyedeydi. Lutft Tarihi bu konuda şöyle yazmaktadır: «14. 1873 istikrazı: bankalar. bankerler Istanbul'u istilâ eden mütemadiyen Istanbul'la Avrupa arasmda mekik dokuyan ış adamları, münhasıran Devlet Maliyesinden büyük ve efsanevj kârlar temin ediyorlardı. Bunun için Hazinenın ödediei bu kârlar altında belinin büküldügünü. halkjn tasarrufatı ile oynayan bu maliyeciler, görmek ist«miyorlar. yahut daha doğrusu gördükleri halde işlerine eelmediği için e^rmemezlikten geliyorlardı. Mütemadiyen yeni şirketler teşelckül ediyor vesaiti nafia, şüroendüter ve mümasili ımtiyazat kopar. mak için hükümete teklifler vagıycrdu. Bu dimleden olmak üzere hükümetle Paris'in Kredi Jeneral ve Kredi Mobüıye Bankalan arasında (649,444,500) Frankiık bir tstikraz mukavelesi daha istıkraz ediidi. Bu istikrazın behert beşer yüz frankUk tahvilattan mürekkepti ve bankalara maktuan (270) tranka terkedilmiştl. Fı ihracı < 297,5) franku. Faizi (yürde 9), amortisman (yüzde 1) idi. Buna da Tuna, .\nkara vüâyetıen aşan tütün fazlası. Anadolu ağnamı karşılık gösterilmişti. Hükümet noksanı serbest kalan diğer varidat ile itmam ve tkmal eylemeyi de taahhüt ediyordu.» Bu tstikrazın sonucunda Lütfl Tarihf şöyle noktalamakta; «... Devlet vadesinde boreunu ödemeyınce banka tarafından (tahvilat) pek kepaze bir fiyata satılmış ve devlet banka aleyhine (bu nedenle) dava açmış ve bu dava ile itiban mali bir kat daha sarsıLnıştı.» MERKEZ BANKASI HAFTALIK DURUMU (Milyon TL, Rezervler Milyon DOIÖT) 28.2.1973 (Geçen Yıl) 19.653 29.653 8.092 15.951 13.168 86.517 32.564 308 3.763 2'M55 27.727 1.396.R +• 54,7 28.3.1975 (MC Hükümeti) 18.549 29.392 8.735 15.441 12.905 85.347 32.055 227 3.794 22.142 26.926 1.323,0 + 70,0 30.1.1976 (Geçen Ay) 15.200 39.566 6.U4 17.643 41.002 119.525 40.118 826 6.835 29.81ü 41.936 958,3 1.103,4 272.1976 (Son Harta) 12.969 41.818 6.863 17.657 42.776 122.083 41.536 548 7.581 32.129 40.289 828,1 1.150,6 AKTtF Altın ve döviz Kamu kredileri Özel S. kredileri Tanm S. kredileri Diğer aktifler TOPLAM PASİF Emisyon Döviz (Brç) H. B. mevduatı Mev. Munz. Krş. Diğer pasifler Brüt rezervler Net rezervler TÜRKiYE SINAî KALKINMA BANKASI EGE'DE 800 MİLYON LiRA KREDi DAĞITACAK İZMİK Türkiye Smai Kalkınma Bankası'nın bu yıl Ege bölgesinde çeşitli kuruluşlara 800 milyon lira kredi vermeyi kararlaştırdığı bildirilmektedir. Türkiye Smai Kalkınma Bankası Ege Bölgesi Müdürü Selim Tezgören, geçtiğimiz yıl Ege' de 450 milyon lira kredi dagıtıldığını. bu yıl ise 350 milyon liralık bir artış öngörüldüğünü belirtmiş. bugüne kadar 15 kuruluştan kredi talebi aldıklannı söylemiştir. (a.a.) toplam finansman açığının 9,5 milyar lira civannda olması Merkez Bankası kaynaklarının zorlanmasının sebebi olmaktadır. Buna karşılık özel kesime ve tarım kesimine şubat ayında açılan krediler, geçen yılın aynı ayından büyük ölçüde daha az olmuştur. Özel kesim DÇM nedeniyle artan kredi iktiyacını özel bankalardan büyük ölçüde sağlamaktadır. Özel kesımin Merkez Bankasında tuttuğu mevduatın geçen yıllann aksine bu yıl artması ve özellikle şubat ayında önemli ölçüde artması, piyasanın bir para sıkıntısı içinde olmadığını göstermektedir. 1976 yılı ocak ve şubat aylarında kamu kesiminin önemli ölçüde kredi kullanmalan sonucu, Merkez Bankasmdaki Otomotiv sanayiinde yerli katkı oranı iddia edilenin altında Türkiye'de montajı yapılan motorlu taşıtfardaki yerli katkı oranlarının, firmaların ileri sürdükleri oran lann çok altında kaldığı hesaplanmıştır. Yerl) katkı oranını hesaplarken, motorlu taşıt montajını firmaların, Türkiye piyasasından sağlanan ve ithal malı kullanılarak ııretilen mallar icin ödenen dövizleri hesaba katmadıkları ortaya çıkmıştır. Yapılan araştırma, bir otomobil ile bir kamyonetin Türkiye'de montajı sırasında ödenen döviz toplamının, bu otomobil ile kamyonetin FOB ithal fiyatından fazla olduğunu göstermiştir. Hîç bir döviz tasarrufu sağlamayan bu otomobilde yüzde 67; kamyonette ise yüzde 60 oranında yerli katkı bulunduğu iddia edilmektedir. Deviet Planlama Teşkilâtında yapılan ve Türkiyede çalışan çok uluslu şirketlerin işlemlerini konu alan ayrıntılı bir araştırma otomotiv sanayiindeki montaj firmalarının iddia ettikleri yerli katkı oranlarının gerçekle hiç bir ilgisi olmadığını ortaya koymuştur. Otomotiv firmalarının, diğer yabancı sermayeli firmalartfan sağiadıkları ve büyük ölçüde ithalata dayanan parçaları yüzde yüz yerli saymaları böyle yanıltıcı bir durumun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Türkiye'de bütün otomotiv firmaları, oto tekerlek (Devamı 9. sayfadat OTOMOTİV SANAYİİNDE YERli KATKI ORANIARI: Taşıt Türü Otomobil A Otomobil B Otobüs A Otobüs B Kamyon A Kamyon B Kamyonet Sanavi ve Bakanlığı Ö7 67 75 K8 58 58 Icknoluji Kabulü 1973 YILI (Yüzde) DPT'de rirmanın iddiası hesaplanan 69 23 î 67 7« 47 77 37 26 59 59 ıa 60 döviz mevcutlarının geçen yıldan da daha fazla azalmasına rağmen, emisyon hacminin geçen yılı da aşan bir artış efilimi içine girdiği görülmektedir. Ocak ve şubat aylannda, mevsimlik olarak azalması gereken emisyon hacmi, geçen yılın aynı döneminden daha fazla artmıstır. Merkez Bankası nesaplannda ocak şubat döneminde dikkati çeken en önemli olay, döviz rezervlerinin gösterdiği gelişmelerdir. Merkez Bankası brüt döviz rezervleri şubat ayında yüzde 13,6 oranında azalrruştır. Brüt rezervlerin 130J milyon dolar düşmesıne karşılık, net döviz rezervlerınde 147,2 milyon dolar azalmıştır. Brüt ve net döviz rezervlerindeki şubat ayı içinde görülen bu düşüş geçen yılın şubat ayından daha fazladır. 1976 yılının ilk iki ayında önemli ölçüde ihracat yapıldığı ve geçen yıldan daha az ithalât yapıldığı hesaplanırken ve DÇM döviz kredilerinin gelişi devam ederken döviz rezervlerinin düşmesinin açıklanması zor olmaktadır. Gelen döviz rezervlerinin bir kısmının döviz pozisyonu tutan bankalara gittigi anlaşılmıştır. Tahmınrn 300 milyon dolar'a yakm bir döviz rezervinin bu bankalann elinde olduğu hesaplanmaktadır. Ozel bankalann elinde bu miktar döviz bulunmasına, rağmen döviz rezervleri azalmaya devam etmektedir. Bu nedenledir a, kamu kuruluslarının akreditifleri açılamamakta ve san günlerde olduğu gibi özel kesime ve hatta turist dövizlerinin ödenmesinde bile zorluklar çekılmektodır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear