Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
REN TUNA İ Ç SUYOLLARI Bİ RLEŞMESİ SAĞLANDIGİ NDA KUZEYDENİ Zİ KARADENİ Z BAĞLANTISI GERÇEKLEŞECEK 3982 yılmda bağlan tısı tam am lan acak olan Ren Tuna iç suyollan Avrupa ulaşım ın a yepyeni bir gUç kazan dıracaktır. Böylece Kuzey D enızi, Karaden iz'e bağlan m ış olacak ve o r t a Avrupa Tun a yolu ile Okyan uslara açılm a olanağım bulacaktır. Bu projen in gerçekleşmesiyle ayrıca kıtan ın ekon om ik birliğl de peyleşecektlr. I klnci D iinya Savaşı'n dan son ra ve özellikle son on yılda Tun a yörest en düstriyel alan da büyük bir gelişm e gösterm iş ve n eh ir navlgasyonunun (ulaşım ın ın ) yoğun laşm asın a etken olm uştur. Bu iç suyolun da önernli yeri olan Avıısturya'yı örn ek alırsak; bu ülken in 1973 yılında Tuna üzerin deki trafiği 2.625.500 ton iken %2,9 gibi bir artışla 1974 yıh n da 2.702.243 tona ylikselm iştir. Bun un için de sade Avusturya şirketi D D .S.G .'n in payı 2.504.069 ton dur. (1000 TON OLARAK) K uru yük trafigi Batı ile D ahilde G üneydoğu İ le TOP LAM : AJcaryakıt traflğl Batı ile D ahilde G üneydoğu ile TOP LAM : G E N E L TOP LAM : 751,9 133,7 688,8 1.571.4 BA$BM(AN DEMiREl, FEDERAL ALMANYA'DA YAYINIANAN SÜDDEUSISCHE ZEiTUNG GAZETESiNE VERDiGi DEMEÇÎE; KIBRIS SORUNU; DEMİ REL'İ N SÜDDEUTSCHE Tuna Nehri Ve Türkiye TÜRKİ Y E İ LE YUNANiSlAN ARASINDAKİ E GE KITA SAHANUGl VE HAVA ' ALM AHYA' < Ooâu t , 'ALM ANYA SAHASI ANLAJMAZLIGI PO^ONYA RUSYA VE TÜRK • AMERİ KAN İ ÜS.Kİ LERİ KONULARINDAKİ * . ^\ ÇEKOSLAVAKYA ' GÖRÜŞLERiNi AÇIKLADI. «MAKARiOS, KIBRIS KONUSUNDA TÜRKİ Y E jLE Y UNANİ STAN ARASINDAKİ ma 1974 814,4 181,6 769,9 1.765,9 SÜRTÜS.MELERİ , KIBRISLI RUMLARIN BAŞINDA KALABilMEK iÇiN TEK ÇIKAR Y 01 OLARAK ZEITUNG'A DEMECI: MAKARİ OS KIBRIS BUNALIMININ ÇÖZÜMÜNDE EN BÜY ÜK ENGELDIR ıt Başbakan Süleyman D emirel, Kıbn s bunalımının çözümünde Başpiskopos Makarios'un en büyük engel olduğunu ve Başpiskopos'un Kıbrıs'ta çözüme giden tüm yolları kapattığını söylemiştir. Başbakan D emirel F ederal Almanya'da yayınlanan SUddeutsche Zeitung gazetesine verdiği demeçte, Kıbn s sorununa, TUrkiye ile Yunanıstan arasındaki Eve hava sahası ve kıta sahanlığı an laşmazlığına ve TUrk Amerikan ilişkilerine değinmlştir. D emirel demecinin Kıbns'a ilişkin bölümünde M akarios'un yeni koşullar öne sürerek, ştmdiye dek olduğu gibi, şimdiden sonra da Kıbrıs'ta çözümü engelleyeceğini söylemiştir. Süleyman D emirel bu konudaki sözlerine şöyle devam etmiştir. • Makarios siyasal felseıesinl hiç değiştirmemiştir. O, Kıbn s konusunda TUrkiye ile Yunanistan arasındaki sürtüşmeleri, Kıbrıslı Rumlann başında kalabilnıek için tok çıkar yol olarak görüyor. Kanımca Makarios'la bir uzlaşmaya varmak. insanın .imkânsız , istemesi anlamına gelir. Süleyman D emirel demecinde, Kıbn s görüşmelerinde Rum tarafının soruna siyasal çözüın bulmak yerine Amerikan Kongresi'ni etkilemelc yolunu tuttuğunu söylemiş, ve • Kıbns bunalımına taraf olmayan ülkeler Makarios'a arka çıktıftı sürece Başpiskopos Kıbrıs Türk tarafıyla anlaşma yoluna gitmeyecektir» demiştir. Bugüne degin Kıbrıs'ta bir uzlaşma sBglanmadıysa bunun sorumlusunun TUrkiye olmadığını belirten Başbakan D emirel sftzlerini şöyle sürdürmüştür: «Barış yapmak İ çin iki tarala gerek vardır. Biz tekrar tekrar. her olanakta Kıbns'ta hem TU rklerin. hem de Rumların sorunlaruıı çözümlemeyo hazır olduğumuzu belirttik.. «Biz Kıbrıs'ta 2(1 yıldır sUreselen ve binlerc* insanın kanmın dökülmesine yol açan çatışmalara 1974 yazındaki askerî müdahalemizle son verdik, ve Ada'da ban şı getirdik. Şimdi iki toplum bu küçük Ada'da barış içinde yan yana yaşıyorlar,» diyen D emirel bu oaşarılannın ne yaziK ki dünya basımnda yanhş yansıtıldığını söylemiştir. Adadaki şimdiki durumun bir «fiili» barış olduğunu kabul ettiğini de sözlerine ekleyen D emirel, bu durumun siyasal bir çözümle sürekli bir barışa dönüşmesi gerektiğine de inanıyoruz» demiştir. Başbakan SUleyman Demirel demecinin Ege sorununa ilişkin böliimünde ise Yunanistan'ın Ege Denizini bir Yunan denizt olarak görmesinin, sorunun çözümUnü engtllediğini belirtmiştır. Haritaya bir kez bakmanın coğrafi veriler nedeniyla Türkiye ile Yunnnistan'ın «sıkı bir işbirliğl İ çinde olmalan» gerektiğini görmek için yeterli olduğunu kaydeden D emirel. «Hem ERB hava sahası, hem de Ege Denizi bütün Ulkelerln ecmilert ve uçaklarına açık olmalıdır. Ve Ege Denizinin dibindekl dogal zenglnlıklprden hem Türkler, hem de Yunanlılar ortaklaşa yararlanmahdırlar» demiştir. Süleyman D emirel, Ege sorununun çözümü konusunda Batı Avrupa ülkeierine etkin arabulucu. luk yapmaları yolunda çağn da bulunup bulunmadığı yolundaki bir soruyu ise şöyle yanıtlamıştır: «Türkiye ve Yunanistan Batı Avrupa'nın müttefikidirler. Bu nedenle Batı Avrupa'dan bu yolda yardım gelmesi de doğaldır. Ancak bu arabulucular taraf tutmamalıdırlar. Tarafsız kalarak Türk Yunan ilişkilerinde uzlaşmayı sağiayabilmeleri en iyi yol olur.» ABD'nin TUrkiye'ye uygulamakta olduğu fillâh ambargosu ve Amerikan Senatosu'nun TUrkiye'ye yeni bir askeri yardımı Kıbrıs konusundaki ilerlemeler bağlayan son açıklamasına ilişkin bir soruyu ise Demirel, «Kıbrıs sorunu ile Türk Amerikan ikill ilişkilerini bir arada düşUnmelt yanlıştır.» diye yanıtlamıştır. D emirel bu konudaki sözlerine şöyle devam etmiştir: «Amerikan TUrk ilişkilerinde esas olan, NATO çerçevest içinde bir müttefikle askeri alanda işbirliğl yapmaktır. Kıbrıs sorununun ise bu ilişkiyle hiç bir ilglsi yoktur. Ayrıca Türkiye Amerlka Birleşlk D evletleri İ le olan ilişkilerini Senato'nun herhangi bir komitesiyle değtl, Washtngton'« daki hükümetle sU rdürmektedir ve savunma Konusunda işbirliğine ilişkin görüşmeler gelecekte da devam edecektir.» Türkiye'nln izlediği dış politlkada herhnngl bir değişiklik ve TUrkiye'nin Batı'dan uzaklaşmasına ilişkin bir soruyu ise Demirel «hayır» dlyerek yanıtlamıştır: «Türklye'nin Batı dünyası 11e sıkı dayanışmasını sürdürmesinın, bizim ulusal çıkarlarımız açısından doğal bir gereklllik oldugu konusunda hiç bir tereddütüm yok. Bu konuda başka türlü düşUnmek olanaksızdır.» H elsinkl'de yapılan Avrupa GUvenligl ve tşbirliği Konferansı'nın uluslararası ilişkilere yeni boyutlar getirdlğini kaydeden SUleyman D emirel, NATO üyesi bır tilkenin diğer Ulkelerle karşılıklı saygı ve anlayışa dayanan İ yi ilişkiler kurmasının hiç bir sakıncası bulunmadıgmı da eklemiştir. Etkin ve güçlü bir N ATO'nun TUrkive'nin çıkarları açısından da yararlı olduğunu kaydeden Başbakan D emirel. bu örglitün ven1 bir barışçı düzen ve uygun güvenlik garantilen saRİ anıncaya ve silâhlar tüm dünyada sınırlandırılıncava dek dünyadakl güç dengesini koruması gerektiğinl söylemiştir. L Batılı savunma lttifakının kendl gücünil, ancak üye ülkeler arasında dayanışma ve savunma işbirllği sürdüğü sürece koruyabileceğint belirten D emirel, ABD'nin TUrkiye'ye uypuladığı silâh ambargosunun da bu nedenle yalnızca Türkiye'nin savunmasını degil, tüm lttltakı olumsuz yönde etkilediğini söylemiştir. (D ış H aberler Servisi) 7,3 464,8 144,1 618,3 2.190,6 3,4 867,6 67,2 738,2 2.504,1 Melih KÖKNEL (N avigasyon Kongreleri U luslararası Birligi Uyesi) GÖRÜY OR. KANIMCA MAKARİ OS'IA BiR UZLAS.MAY A VARM AK . İ NSANIN İ MKÂNSIZ1 Ton kilom etre olarak trafiğin bir değerlen dirilm esin e gidilirse 1973 yılına kıyasla artışın Tol9'dan fazla olduğu görlilU r. Bun a dah a çok Karaden iz'deki t aşım alar etken olm u şt u r. Karaden iz'deki Sovyet lim an ların dan yapılan ton kilom etre t aşım alan n d a %36,5 oram n da ve o lim an lara yöneltilen t aşım alard a ise ^38,7 gibi artışlar kaydedilm iştir. Süveyş Kan alı'n ın açılmasıyle bu trafiğin dah a da yoğunlaşacağı ön görülm ektedir. T un a ağzındaki lim an ların tıkanıklığı iç suyolu taşım aların ı büytik ölçüde olum suz şekilde etkilem iştir. ö st erreich iseh er Kan al U nd Shiffahrtsverein 'in en form asyon larm a göre 1973. yılına kıyasla art ış en form asyon lan n a göre Linz lim anı 1974 yılında 5,27 milyon ton m al yüklem iştir; bu n a göre 1973 yılına kıyasla a r t ış %5,3 oram n da olm uştur. Bu da, ağır en dllstri sektörlintln gelişm esinden doğm uştur. Bu n lan n başın da VÖEST Alpina dem ir çelik kom pleksin in büyük etkisi olm uştur. Aynı du ru m lar Tun a'ya sah ildar olan diğer ülkelere de gözlen m ektedir. 1148 yılından beri bu iç suyolunu kullan an M acarlan n son bir yılda lim an ların daki m al h areketi: 3,580 milyon ton yükleme, 10,445 milyon ton boşaltm a ve 6,359 milyon ton t ran sit olarak kategorilen m iştir. Batı Almanya'nın ise Tun a üzerin deki R atisbon n e lim anında 1974 yılında 3 milyon ton dan fazla m al yüklen m iştir. Yugoslavya son zam an larda n eh ir filosunu büyük ölçüde güçlen dirm iştir. H alen Tun a'ya sah ildar ülkelerden ku m lu bir kom isyon bu iç suyolun un ulaşım ın ı düzen lem ekle yiikümlüdU r. G eçen 25 N isan 1975 tarih in de Tun a ko m isyo n u 33'üncü genel o t u ru m u n u yapm ış bulun m aktadır. Başkan , Ikinci Başkan ve Sekreterin görev süreleri dolduğun dan 1948 Belgrad Konvansiyonuna göre yeniden seçim yapılm ıştır. Bu kez, eski başkan W. M oravec (Çekoslovakya'nın yerine I . C otot (tRomanya) ikinoi başkan S. Stancoev (Bulgaristan ) yerine V. M ilovanoviç (Yugoslavya) ve genel sekreter V. I . Pavlov (SSC B) yerin e ise F . F röh lieh stah l (Avusturya) seçilm işlerdir. G eçen toplan tıda kom isyon aşağıdaki ka r a r la r ı alm ıştır. • T u n a n avigasyon un un t ü m ü İ çin U niform laştırılm ış bir radlo telefon sistem in in gerçekleştirllm esı • G elecektekl Ren M ain T u n a bağlan tısı ile ilgill olarak, önceden Ren N ehri için kabul edilen yeni navigasyon kuralların m Tıjna'ya da uygulan m ası. • D emiryolu vagon ların daki «pools»lara ben zer şekilde, İ ç suyolu taşım asın da d a genellikle cer m alzem esl ile tekn ik düzeyde ileri bir ün iform asyon a gidilm esl. 23 haziran 1975 tarih in de, navigasyonla illşkin ortak çıkarlara ait sorun ları çözümlemek üzere T un a Kom isyonu ile COMECON arasm d a karşılıklı işbirliğin i am açlıyan bir sözleşm e im zalan m ıştır. Avrupa kan alı olarak n ltelen dirüen Ren Main T un a bağlan tısı, kıtan ın iç suyolların ın ekonom ik karakterin de bir tem el değişiklik m eydan a getirecek ve bun un son ucun da Avrupa ülkeleri arasm d a mal alışverlşi bUyük yoğunluk kazan acaktır. Ancak bu kan alın doğrudan doğruya Akdenize bağlan m ası halin de, ekon om ik ön em in i dah a d a arttıracağın ı ve ken disin e büyük çıkarlar sağlıyacağını düşün en Yugoslavya, M orava ile Vardar n eh irlerin in bir kan al ile birleştirilm esl projesin l ele alm ış bu lu n m akt adır. Bu n eden le 1970'de Yunan H üküm eti ile yaptığı an laşm a u yan n ca da, 1971 yılında Bîrleşm is M illetlerie bir teknik ve m ali yardım sözleşmesi im zalam ıştır. Böylece Avrupa ülkeleri h am n ıaddelerin i ith al ve en düstriyel U rünlerinl ih raç etm ek U zere, Karaden iz'e çikm adan ve TU rk Boğazların dan geçmeden, doğrudan Afrika, Yakın D oğu, Orta ve U zakdoğu pazarların a bağlan m ış olacaktır. Ayrıca M orava ve Vardar vadileri büyük ekon om ik önem taşır; çün kü, katedilen bu yöreler dem ir, kurşun , bakır, krom , kalay m aden leri yönünden zengin olup, ön em li kötn ür yatakların a sah ip bulun m aktadırlar. D iğer yan dan t ü m bölge zengin bir en erji potan siyeli taşım akta ve en dü st rl bakım ın dan oldukça gelişm iş bu lu n m akt adır. İ lk tah m in lere göre, M orava Vardar iç suyolu kanalize edildiğinde, 2000 M egavat/ saat (2 m ilyar kilovat/ saat) elektrik enerjisi elde edilecektir. N ew .lersey'li bir Amerikan M U hendislik F irm asın ın lsteği üzerin e, Belgrad Ü niversitesinin eski profesörlerin den M ühen dis N icola Stam en koviç, Tuna'yı Selânik lim an ın a bağlıyacak ilk kanal projesini h azırlam ıştı. Ancak P rofesör Stam enkoviç'in 1910'da ölümU ve 1912 Balkan Savaşı ile bunu izliyen iki büyük Cihan Savaşı, projen in iSTEMESi ANLAMINA GELiR.» gerçekleştirilmesinl engellemlştir. Bugün yeniden gerçekieşme alanına sokulan bu proje Yugoslavya'nın Avrupa Ülkeleri ile barış içinde bir arada yaşama isteğinin somut bir belgesi olduğu kadar, Balkan Ülkeleri arasındaki işbirliğlnin de bir simgesidir. Morava Vardar kanalı mşaatının gerçekleşmesiyle gelecekte Selânik limanı Akdenizde büyük önem kazanacaktır. Ayrıca Bulgarlann bugün Selânik llmanından yararlanmasına olanak veren bir anlaşma imzalamış olmalan, Selânik limanmın önemini şimdiden artırmaktadır. Tüm bn ekonomik ilişkiler siyasal alana yansımakta ve bölgesel dengeyl TUrkiye aleyhine bozmaktadır. Böylece, çevrelerdeki bütün bu gelişmelere Türkiye'nin sırt çevirerek kısır ve içe dönük bir limancılık politikası gütmesi Ulkemizin çıkarlarına ters düşmektedir. Bu nedenle Tuna üzerindeki limanlarla karşılıklı iş birliğine geçilerek Trakya yöremizde, gerek Balkanlara gerekse güneydoğu Avrupaya hizmet edecek kara ve demiryolu bağlantısı olan modern bir serbest liman kompleksinin fizibilite etüdüne ve planlamasına süratle geçerek en kısa zamanda inşasına başlanmasına kaçınılmaz bir zorunluk vardır. REN VE TUNA IRMAKLARI ARASINDAKİ BAĞLANTI 1982 YILINDA TAMAMLANMIŞ OLACAK. BÖYLELİ KLE ORTA AVRUPA. TUNA YOLUYLA OKYANUSA AÇILMA OLANAGINI BULACAK. MORAVA VARDAR KANALI İ NŞAATININ TAMAMLANMASIYLA DA SELÂNtK LtMANI AKDENİ ZDE BÜYÜK ÖNEM KAZANACAK. «HARİ TAY A BiR KEZ BAKMAK, COGRAFi VERiLER NEDENiY LE TÜRKİ Y E iLE Y UNANiSTAN'IN SIKI BiR İ JBiRUGi İ Çİ NDE OLMALARININ NE DENLi GEREKli OLDUĞUNU GÖRMEK İ Çİ N Y ETERLiDiR.» Nİ Çİ N PARALI ASKER OLUYORLAR ? Vietnam savaşından beri basma konu olmayan paralı askerler, Angola iç savaşında yeniden sahneye çıkmışlardır. Newsweek dergisinin bildirdiğine göre. Angolada Batı yanlısı UNITA ve FNLA örgütlerinde çarpışmak için bır çok emekli asker çeşitli amaçlar yüzünden Angola'ya gitmektedir. Geçen kasım ayında FNLA Örgütü Lideri I lolden Roberto Marksist MPLA Örgütüne karşı savaşmak için paralı askerlere gerek duymuş ve Londra'da N ormal H all isimli kimseden kendisi için paralı asker toplamasmı istemiştır. FNLA Lideri Roberto'dan 25 bin dolar alan H all, «Güvenlik D anışmanı Servisi» admdaki örRÜIle ilişki kurarak Londra'da Tower Otelinde ortaklaşa bir büro açmışlardır. N ewsweek dergisinin bildirdi§ine göre, kısa bir süre sonra FNLA örgütü Liderinin H aig isimli adamı 84 bin dolarla birlikte H all'un «paralı asker» toplama şirketine gıtmiştir. H all'un kurduğu paralı asker toplama şirketi her askere 300 dolar haftalık vermekte ve bir o kadar parayı da avans olarak askerlere sunmaktadır. Batı yanlısı örgütlerle birlikte M arksist MPLA Örgütüne karşı savaşmak için Angola'ya giden paralı askerler bu «mesleği» çeşitli nedenlerle seçtiklerini söylemektedirler. Bir kısım paralı asker sırf para kazanmak amacıyla Angola'ya gitmek istedikleı ini bellrtirken, bazıları da savaşmaktan hoşlandıkları için paralı asker olduklarını söylemektedirler. Bir paralı asker «Kaybedecek hiç birşeyim yok. evli degiüm, çocugum da yok, evsiz barksızm tekiyim onun için savaşmak istiyorum» demiştir. Bir başka paralı asker de «Komünistlerden npfret ediyorum. Onlara hesap sormak için Angola'ya gidiyorum» demiştir. İ ntjıliz paralı askerlerin yanısıra Portekizli askerlerin üe savaşmak için Angola'ya gittiklcri belirtilmektedır. Portekii'.li paralı askerlerin Angola'daki Batı yanlısı örgütlerin saflnrında çarpışma istekleri de çeşitlidir. Bir kısmı macera olsıın diye Angolaya gittiklerini belirtirlerken, diger bir bölümü de idealieri uftruna ya da kana ve paraya karşı duydukları büytik tutku nedeniylo çarpışmak istediklerini söylemişlerdir. Kongo savaşında 5. Komando Birli&inde çarpışmış olan 45 yaşlarındakı eski Poıtekız ordusu subnylarmdan. yeni paralı asker Jack Catoıı «Angola iç savaşı bizim için en ITÜVÎPI ve en büyük Rösteridir» demiştir. (D IŞ HABERLER SERVİ St) NiXON' UN KIZI JULiE, BAŞKAN M AO'YU ANLATIYOR «BAŞKAN MAO,, G ÖRÜŞTÜGÜMÜZ Ç lN Lİ LE R tN EN KON U ŞU RKEN S ICAG l... E LLE R Î N t ÇOK KULLANIYOR... BAZI SÖZCÜ KLERÎ SÖYLEM EKTE GÜÇLÜK ÇE KÎYOR... SON D ERECE TlTI Z VE AÇIKLAD lG l DÜŞÜ N C ELER tN E BÜYÜK öN E M VERİ YOR. KAFASI OLAGANÜSTÜ Bİ R AYDINLI K VE CAN LILIKTA.» "M ao'nun en sevdiği konu: ülke, parti ve her bireyin içinde durmaksızın sürmesi gereken mücadele,, «Yeni hastalıktan kalktnış olmasına ragnırn M ao'nun el • ıkışmas ı sağlam ve enerjlktl. memlz kırk beş dakika sürılü.» ABD eski Başkanı N ixon'ın kızı Julie, bir süre önce kocası ile birlikte Çin H alk Cumhuriyetini ziyaret etmiştir. Bu ziyaret sırasında Mao Çe Tung ile de görüşen Julie, Çin H alk Cumhuriyetinin 82 yaşındaki lideri hakkındaki izlenimlerini şöyle anlatmaktadır: «Bürosuna girdiğimizde, bütün resmî fotoğraflarda görulen ünlü koltuğunda oturuyordu. Kalktı ve ellerımizi hararetle sıktı. Yeni hastalıktan kalkmış olmasına rağmen, el sıkışması sağlam ve ener jikti. Bazı sözcükleri söylerken belli güçlük çekiyor; bu yüzden de hemen bütün görüşmelerinde yanında Uç çevirmen bulunuyordu. Ama Mao'nun sözleri bazen öylesine anlaşılmaz oluyordu ki, üç çevirmen önce birbirlerine danışıyorlar, sonra düşüncesini yorumlama biçimleıinin doğru olup olmadığını Mao'ya onaylatıyorlar, sonunda da mesajı bize akta rıyorlardı. Eğer Başkan Mao, bize aktanlanla aynı kanıda değilse, canlı bir hareketle «hayır, hayır» yapıyordu. G örünüşe göre son derece titiz ve açıkladığı düşüncelerine büyük önem veriyor. Yürüyüşü çok yavaş, zaman za man genç bir çevirmenin omuzuııa ya da sürekli yanında bulunan ve sevgiyle Uzerine titreyen genç bir hastabakıcı kızın koluna tutunuyor. Bürosuna yerleştikten ve çeşitli tanışmaların ardından televiz (iöıüş yon ekibinin de çıkmasından son ra biz Başkan Mao, D ışişleri Bakanı ve Mao'nun yeğeni olan D ışişleri Bakan Yardımcısıyla kal dık. Masanın üzerinde çok sayıda kitap, belge ve mektuplar dagınık olarak duruyordu. Orada kaldığımız süre içinde Mao'nun karısı Chiang Ching ile hiç gflrüşmedik, sözü de edilmedi. Yakın akrabaları hakkında da hiç bir şey bilmiyoruz, çocuğu olup olmadığını da... Mao'nun ardından klmin gele Ankara Ankara ... Ankara Ankara ... Ankara Anka GÜNiZ SOKAKTAN DEĞİ L, ÇIFTEHAVUZLAR'DAN... Süleyman bey rahatsız. . Diken üttünde oturduğu besbelli. . Eli, yadırgamamak gerekiyor. Sokakla konuşulan ne: Bu hükümet dü^er ml scnce? Evet, ama ne zaman dü«eceği kesin değll. Parlamento kulisi değiflk ml? Hayır tokaktaklnden daha çok konuşuluyor bu konu: Gazetecilerin kulağı dellktir. Sizc« düşer mi? Kim? Slzce düjer mi? Evet a ma , Biitçede mi?, yoksa sonra verilecak gensoruyla mı bilmiyorum. Evet, haklısınız, kestirmek güç... Anadolu Kuliibünde briç partliindckl parlamenterler, M ola otclinin barında konufan işadamları, büyük Ankara loblsinde viski yudıımlayan bürokrallar. . . Hepsi konuşuyor: Bu hükümet düşer ml? Ne zaman?. . Neler oluyor parlamentoda? Halkın bekledlj)) ölçüda neler oluyor? Süleyman beyin korkusu mu desok, tedlrglntiğl mi? Caka satıyor. «Pilavdan dönenin kafiğı kırılsın» dlye. . . Fakat, iki gün sonraki TBM M toplantısına partlsini »okmuyor. Sonra da, yönelicilerl açıklanıa yapıyor: Blzim haberimiz yoktu, içtüzük çiğnenmi^tlr. . . Pes... Çarşamba flünü alınan karar tırasma, önerge okunurken ve oylanırken en anından yetmi? »ek»en AP M illetvekili ve Senatörü vardı salonda. Cuma gününe toplanma kararı alınmasından natıl haberdar olmamıjlar? D P lideri Ferruh bey, bunu politik «atlatma» olarak nltellyor: Diyelim kl, haberlcrl yoktu. O gün kullste bulunanlara merak cdip torulmadı mı? Sorulmadıysa, lcerde oturan iki «ayın üy« haber vermedl mi? Vermediyse, hiç bir AP yöneticisl ve parlamentcri gazete okumadıysa, radyo ilânmı duyan da olmad mı? Ferruh bey, yıllarca M illet M eclis) Başkanlıği yapmıs insan, T B M M toplantısının her zaman yapılablleceğini söyluyor, yani, jenatodaki bütçe görü^metinden sonra «M obilya Sorusturması» güncellejecek demektir. ESKİ 0P Lİ LERE NEDEN (ATILDI! Eski Demokrat Pa rlillle r* neden çatıldı? Bilpnior biliyor, kulaktan kulağa söylenlyor* Bu bir oyun, Süleyman beyin takliğidlr. Büyük kongreden sonra kendisine raklp gösterllen Kâmran Inan'a aynı şekilde ça t ılmıjt ı. Yine aynı takım. . . Erdemir'ler, BuldanlıInr... Ama, Inan yutmamıstı, susmustu. Hayrettin Erkmen ve Sebatl Ataman konustular: Özür mü dilediler?. . Hayır, akslne dedlklerini dediler, »llâhla meseleleri halledebilmek mUmkün değll elbet. . . Kaç klsl oldular dersinlz? «On onbes klslr diyenler var ama, susanlar... Susanlara dikkat. AP Grubunda (ok susan var, söyte usul usul durumu kollayanlar. neslnde... M im koyun M ura l Bayrak'a sağ yayınlarla yaylım atefine baslıyacakmıs, hazırlığını mı yapıyor belki. . . Başka birşeyler lalan vardır, bir derglde bir mektuptan bahsedildiydi. . . AP'deki yeni sesler Günlz sokaktan değilmls. Öyle diyorlar, yorumla m ı, yoksa duyarak m ı, gözlemle mi, bilinmcz. Ama, çok kislden aynı »eyı duyuyoruz: Bu sesler Güniz sokaklan degil, CIHehavuzlaraan. . . Acaba, yaslı lider blrse ykrln farkına m ı vardı? Yoksa, birlikte olduğu klsllere ml danıstı?. . Klmlere yanl?.. AP içinde CHP'nin etkisi, Bayar'ın etkisi ile bütünlestiğlne göre. E»e, yanl. . . Yanisl manlsl, bir gldlsat sezlyorum blzim «böyük» tc dirginlik Içlndeymls, buna sebep de, bir buluş ma mıymış, bir görüşme mlymls, neymif. Konusmalar dlyorlar, veya bazı aracılar kanalıyla. Bllmece gibi gelen bu konusmalar, parlamento kulislerinde gidcrek berraklasıyor, h«m de Inananlar coğalıyor. Halkın beklediğl ölçüde neler olduju yakında anlasılaçak ya , bir kimscler, bir klmseyl harcamayı göze almış gallba, «Lübnan örneği» nedeniylt göz* almıslar. Yöntem möntem değlstlrmljler. . . M art kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır. . . Bir gensoru, bektenenl yaptırır bize böyle dediler. . . MURAT BAVRAK NE YAPAR! M urat Bayrak güniin konuju. . . Neden Türkes İ le görüştü kütüphanede? iki gün sonra da D P Genel Sekreterl İ le , yanl Faruk Sükan I I * yanyana göründüler, yine meclis kütüpha HAZIRLAY AN: îsmet SOLAK ceği sorusu her ortaya çıktığında, Çinliler bize bunun konu dışı olduğunu söylüyorlardı. M ao' r.un Ulkeyı tam olarak denetimi altında tuttuğu ve her önemli kararı kendisinin aldığı anlaşılıyor. Kafası, olağanüstü bir aydın lık ve canlılıkta. Rabamın saglık durumu, filibit hastalığı hakkında uzun uzun so rular sordu. Çin'de rastladığımız bütün kişiler içinde, belki resmî konukçulanmız olan Büyükelçi ve karısı dışında, en sıcak insan kuşkusuz Mao'ydu. Bizi, yeni yılın eşiğinde, 31 aralık gecesi çağırması da bunu gösteriyor. Bir başka örnek de, genellikle alışılmadık bir biçimde, bizi kırk beş dakikaya yakın bir süre yanında tutması. G örüşmemizin yirmınci dakikasında, gözüm bir ara D ışişleri Bakanına ilişti; Bakan, bana saatini göstererek Mao'nun yanından ayrılma mız gerektiğinl belirtiyordu. Ayaga kalkıp davetine teşekkür etti ğimde beni yeniden oturttu ve Washington'a dönüşUmUzde, Çin H alk Cumhuriyetinin oradaki iliş ki bürosuna uğrayıp, Ulkemize sağ salim döndUğUmüz haberinin hemen kendisine ulaştırılmasını istedi. Babamın, benimle kendisine 7olladığı mektubu verdim. Babam mektubunda Başkan Mao'ya olan saygısını, sağlığı ve Çin'le ABD arasındaki uzun ilişkiler hakkındaki dileklerini ve yakında yine Çin'e gitme isteğini söylüyordu. Mao, mektubun çevirisini dikkat le dinledikten sonra eline alıp îngilizce okumaya çalıştı. Başkan Mao ellerinl çok kullanıyor. Konu Çin'in geleceği ve «sürmesi gereken mücadeleye» geldiğinde, işaret parmaklarının uçlarını blrbirine bastırarak bu mücadeleyi anlattı. Çin'de, Parti içinde, her bireyin kendisinde durmaksızın sürmesi gereken mü cadele Mao'nun en sevdiği konu. Şöyle diyordu: «Kültür devrimi sürmelidir, çünkU Sovyetler Birliğinde olduğu gibi bir seçkinler Krııbunun yerleşmesini engellemek Rerekir.» DUşüncelerinl anlatırken, arada bize de ne dUşündüğümüzü soruyordu. Mao'nun her söylediği Çin'de mutlak gerçek olarak kabul ediliyor. Kişiliğinin çok etkileylci olduğu söylenebilir. Cesareti, kararlılığı ve halkına böylesine otağanUstU bir mücadele ve gurur duygusu kazandırmayı başardığı İ çin ona hayranım. Başkan Mao'nun gerekçelerini ya da ABD'de komünist sistemin nasıl işleyebileceftini tam olarak anladıgımı söylemiyorum ama, siyasal kanı laıım, halkına böylesine gerçek bir gıırur duygıısu veren bir insana hayran olmama engel de»ildir. Watp.rgate olayına Çin'de kalrlıgımz süre içinde bir kez deftinildl. Başbakan vardımcısı Tenıj H siaoPing VVatergate olayına hiç bir zaman ttnem vermedik» dedl, o kadar. Bütün yemeklerde Başkan Mao ve babamın saglığına ardarda kadeh kaldırılıyordu... Babam «Çin Halk Cumhurtyetinin dostu«, • hUyük cesaret sahibl bir lnsan», «çagına göre ilerde btr insan» gibi tanımlarla nltelentyordu. Çin'deki 12 günlük ziyaretimiz sırasında Başkan F ord ve doktor Kisslngerin adlannın bir kez bile geçmeyişl llRinçtlr.» (D ış H aberler Servisi) İ TALYA'DÂ YENİ HÜKÜM ETİ N AÇIKLANM ASI BEKLENIYOR ROMA ltalya'da 33 gündür süre pelon htikümet bunalımı önemli bir siyasi gelişme olmaksızın sona ermek üzeredlr. HUkUmeti Kurmakla görevll Başbakan ndayı Aldo Moro'nun yalnız Hıristiyan D emokratlardan Kunılu bir azınlık kabinesinı Başkan 1 eone've sunması öeklenmektedir. M oro. bir önceki kabtnenln eski H ıristiyan Partili üyelerlnl olduğu gibt yerlerlnde bırakmış. Cumhuriyetçi Partirun ayrılan 4 Uyesinln yerlerine atamalar yapmıştır. Kendisi de H ıristiyan D emokrat olan Devlet Başkanı Leone'nin Aldo Moro'ya. parti çıkarlannı bir yana bmıkarak. azınlık hüklimetini bir an önce göreve başlatmasını tavsiye ettifti söylenmlştedir. İ şsizlik, enflasyon ve liret devamlı değer kaybetmesinl önleylci tedbirler getirmesi, beklenen yeni Moro hUkümetini Sosyal D emokrat'lar dışardan desteklemeyi. sosyalistler ve cumhuriyetçiler, çekimser kalarak güven oyu almasını sağlamayı vaad etmlslerdir.