Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ffl liîmei, neşeîenmelt, yaşamın ışıKİı yanı. Kısa bir süre için olsa da, sıkıntılardan, acılardan, bunalımlardan sıyrıhşı kişinın. îlişkilerin yumuşaması, arınması, çocuklaşma«ı. însanın insanlaçması. •Neşe. Sen ey tanrüar alevi» diyor Schlller, Neşe'ye övgüsünde: «Senin tapınagma coşarak giriyoruz, ey tannsal neşe. Insanları ayıran neler varsa görenekler, gelenekler, yasalar, töreler «ancak senin sihrinin altında yina birleşirler... Senin o tatlı kanadın altında, bütün Insanlar kardeş olacak.. Şöyle seslenir Schiller insanlığa: cEy milyonlar, kueaklayın birbirüıizü... Neşe, neşe! Ey Tannların alevi neşe!» CUKHURİm 20 KASIM 1975 G OLAYLAR VE GÖRÜŞLER "Âyinesi Lâftır Kişinin,, Seha L. MERAY ortaldannın klmi 1leri gelenlerinde görüyoruz böyle «ciddilik» örneklerini. Hele televizyon sağolsun: Her akşam, Haberler saati, bir hayli neşelendiriyor seyredenleri. Sayın İllıan Selçuk, bir yazısında, her akşam televizyonda «büyük devlet adamı» rolüne çıkanlar için, «sesi kısın da öyle seyredin» demişti. Denediniz mi? O ciddilik havaları içinde, Şarlo'nun sessiz filmlerine taş çıkartırlar nerdeyse! Ama sesini hep kapah tutmayın televizyonun; kimüerinln sesi de, konuşma biçimi de önemli istenen etki için. Hem, Haberler saatinde sesi kısarsaruz, başka birçok şey de kaçırmış olur. sunuz: TRT'nin Paris görevlilerinden, Fransızlar bilmeseler de, Fransızcada «le» nün «lö» değil de Türkçe «le» gibi okunduğunu; «Le Kuotidiyen dö Pari» adlı bir gazete olduğunu; Fransa Dışişleri Bakanı Louis de Guiringaud'nun adınm, Fransızlar ne derlerse desinler, «Jirengo» diye okunduğunu ancak böyle öğrenebilirsiniz. Ya o bir pazar günü, Fransız Devrimi filminde «SenCast» ile «Çarls» nasıl Fransız adlanydı? Fransızlann söyleşine göre «SenJüst» ile «Şarl» dedikleıimiz, aslında tngiliz olmasınlar? TRT'nin bir bildiği olsa gerek: O kadar eskilere gitmese de, CIA ortaya çıkıncaya kadar, her yerde «Ingiliz parmağı» aranmaz mıydı' kanının dediğl gibi mi, yoksa Hükümet ortaklan MSP ile MHP'nin açıkladıklan gibi mi? Hele iç politikada, kim kazandı temel atrna maratonunu belli oldu mu? Hem bir Başbakan yardımcısımn attığı temellerin temelsiz olduğunu söyler bir başka Başbakan Yardımcısıl Çalışma Bakanı «îstifa mı buyurdu», yoksa «îstirahat mı buyururlar?» Kimi Cephecilere göre, «maneviyat» alanlarma biraz daha yatırım yaparlarsa, birkaç yıl sonra, en ileri devletleraen ileri olacakmışız! Hadi, gülmeyin bakalım! Değiştirip şöyle mi söylemek gerek: «Âyinesi lâftır kişinin işe bakılmaz?» Milyon, milyar, trilyon değil de, artık gökbllim rakamlarıyla sayüacak harcamalar. Hani bir fıkra var: Hesap bilmezin biri, milyonluk bir arttırmaya girmiş. Biri «bir milyon» demiş, öteki «iki milyon», bir başkası «üç milyon». Bizım milyonbilmez, dayanamamış, atılmış ortaya: «Ne üç milyon» demiş küçümseyerek, «onnnn binnnn!» Hesap bilen blrl çıksa da, tarlaya tohum eker gibi, her boş arsaya atılan temellerin hesabını bir tutsa. Atılan temellerin yeri unutulmazsa ya da biri alıp götürmezse temelleri kaç yılda, hangi proje, hangi parayla, kaça ç> kacak bu «muhteşem» yapılar, bir hesaplasa bilgisayarlarla: Milyar mı, trilyon mu, yoksa «onnn büınn» mi, öğreniversek. Hem bir yer'.erde, bir de Devlet Flanlama TeşkilAtı vardı, değil mi? Anayasamız şöyle demez mi: «İktisadl, sosyal ve Kültürel kalkınma plana bağlanır. Kalkınma bu plana göre gerçekleşüriür». Aynı madde. «Plânın bütünlüğünü bozacak değişi'.diklerin önlenmesinl» sağlayacak önlemlerin özel yasayla düzenleneceğini de belirtmez mi? Bir Fransız güldürü sanatçısını dlnlemıştim: politikacı gibi «nutuk atıyordu». Halk kınlıyordu kahkahadan, o içi boş, anlamsız, yapmacık bir eiddllik içinde, lrl irt Iftflan duydukça: «Bizzz, ileridlik yolundaaaa tutucularız» gibilerden konuşuyordu. Oysa, bizim Cephe politikacılannın o «ciddi» niyetine söylediklerini Fransacaya çevirseler, yıllar boyu kınlır gülmekten Fransız halkı. Asıl önemlisl, bu konularm gerçekten çok ciddî oluşu: Başmı almış gider bir dünyada, Ulusumuzun bugünleri, yannları söz konusu olan. Gülüyorsak, «Güleriz ağlanacak hallerine» ya da «halimize» de, ondan! CHP Tüzüğü lendirir. Yönlenisin bilinç düzeyine varması, önderlerin çabasıyla olasıdır. Bir partinin yaşaması ve yıirümcsi için gerekli iç koşulları, tüzük saptar. Eger partinin tüzüğü, örgütün canlıhğını koruyacak ve sürdürecek nitelikteyse sorun yoktur. Ama tersine bir durumda, tüzüğün olumsuz koşullarında kıvranan parti örgütü hastaiık belirtileri göstermeye başlar. Içten içe işleyen bozulma, örfütün savaşim gücünü azaltır. İç çatışma ve çelişkilcr, siyasal partinin dış» dönük çabalarım cılızlaştınr. • Kısa sayılamıyacak bir süreden beri «CHP'de huzursnzluk»tan basında söz edilmektedir. Parti örgütünde kongreler, sıksık kavça, dövüş ve olumsuzlukla bitmiş, çenel merkez olaya el koymuştur. Genel Sekreterlik yarısmasının doğal boyutlarından koparak iç çalışma niteliçine dönüştüğü izlenmektedir. Dışardan bakışla CHP'nin jorününıü iki doğrultura kaymaktachr: 1) Antidemokratik, 2) Disiplinsiz. Oysa Parti Genel Merkezinin. örgiit tabanına htıkuk dı<ı baskılarından söz açılmaktaclır. Bu biçinıdeki antidemokratik işlemlcrle parti disiplinini sağlamak başarısı da saglanamamıştır. Bir parti örgütündp i^leyfşin. hem demokratik, hem disiplinli olması istenir. Ikisinden de yoksunluk, ortaya bir sorıın çıkarmaktadır Nedir CHP'nin sorunu? Konu, iki bfilümde olusuyor, birincist Genel Sekreterliktir, ikincisl parti örjrütünden Relmektedir. a) Genel Sekreterlik, CHP'de Genel Sekreterlik eskiden beri bir çatışma odağıdır. Ortanın solu akımı yokken de böyleydi. CHP Genel Başkanı İnönü Devlet Başkanıyken, Genel Sekreterliğin kuşkusuz özel bir önemi vardı. Aynca Paşa'nın partileri aşan tarihsel kişiliği sözkonusuydu. Sonradan tnönü ya;landı. örgütle bağları daha da zayıfladı. Bu durumda Genel Sekreterlifin önemi arttı. Fikir çatışmalan ortada yokken bile CHP'nin Genel Sekreterliğini elde etmek yolunda büyük çatışmalar izlendi. 1950'lerde Kasıra Gülek ile İsmail Rüştü Aksal arasındaki olay, anılardadır. O dönemde tsmet Paşa, ağırhğını bir yana koyarak sorunu çözümler, sonra yine fildişi kulesine çekilirdi. Şimdi durum değismiştlr. Genel Başkan Ecevit, durmadan yurdu tarayan, örırütle sıkısıkıya ilişkileri bulunan. canlı ve eylemci bir kişiliği vurgulamaktadır. Bu durumda Genel Sekreterliğin ağırlığı kalmamış, önem) azalmıştır. Parti yönetimlnde başkaniık »istemi fiilen yürülüktedir. Bu durumda Kİttikçe büyüyen kavganm anlamı nedir? Çatışmanın fikirsel örü var mı? Hanpi Genel Sekreter adayına sorsanıı bu soruyu şöyle yamtlıunaktadır: Sayın Genel Baskanun nasıl düsünürorsa, ben de tapatıp aynı blçimde düşünuyorum. Peki öyleyse kavga neden? Çatışmanın koltuk amacından ötede blr nitelige kavuşması için, adaylann fikir ayrılıklannı ortaya koymalan gerekirdi. CHP gibi bir sosyal demokrat partinin sağ ve sol kanatlannı oluşturması dofaldı; ama, gfincel adaylann bu işe sıvanamadıklan anlaşılıyor. Öyleyse Genel Başkana düşen is. olaya el koyması. afırlifi kalmamış G^nel Sekreterlik makamı için pereksiz kavgalan önlemesidir. Çünkü mademkl Genel Sekreterliğin bir önemi kalmamıştır, aynı makamuı parti örgütünü istediği jibi budayıp blçimlendlrmesine olanak verümemelidlr. b) Parti Örgütü CHP'nin iç sorunUnndan bir önemlisi de örgütün durumudur. Halk, demokratik sol akıma omuz vermektedlr. Ama örgütün halklaşması için kapılar kapalıdır. CHP'ye üye olmak isteyen nlce işçi, köylü, devrimci kişi, örgütün kapısından girememiştir. Parti içi iktidarlannı korumak isteyenierin örgütü dondurmalan tehlikesi doğmuştur. Bu fridişle örgrütle halk arasında kopukluk başgösterebilir. Yenl tüzük tehllkeyi önlemell, örgüte taze kan taşıyarak canhbgı koruyabilmelidir. Bu, aynı zamanda partinin solculuğunun güvencesl saydmalıdsr. • ~, ?• • • S lyasai parti, lç?üdüJeri ve bilincirle yaşayan blr varlık. tır. Partiyi oluşturan sımflann çıkarları, partiyi yön «Yaprak Misâli...» Sonun başlangıcı mı Cephe HUkümetl İçin? Yukarı çıkmış köpüğü üflemek gerek. Bunu da, seçimler görünür gibi olunca ufukta, muhalefetle birlikte, Cephe ortakları yapmağa başladılar bile birbirlerine karşı. Dost ozan, bambaşka düşünceler içinde olsa da, Cephe ortaklannı görmüş yıllar öncesinden: Sen, sia Biz O, Onlar... HEPSİ BEN... Bensiz Sen... nesin ki... Cephe Ortaklan, La Rochefoucauld'nun sözl«rine kulak tıkamışlar bir kez: cAldanmanın en gerçek yolu. kendimizi başkalanndan daha kurnaz saymaktır.» Biz gine ozammıza kulak verelim; aklından bile geçirmezken, sanki Cepheciler için yazmış: Tek telimle Tııtunuyorum dünyaj*a Dokunuverme saion DENEME BENÎ KOY BENÎ SALLANAYIM Gelen rüzgar Giden riizgâr Sallan sallan Yaprak misall Tek telimle Tutunuyorum dünyaya Dokunuverme sakın DENEME BENİ Koyver benl sallan»yım. Ssllansmlar bakalım, «yaprak misall» bir gtin dtlşünceye dek!.. Yaşarm mutsuz olaylarla geçmiş o büyük insan Beethoven, IX. Senfonisinde, Schiller'in «özleriyle yoğurur ölmez yapıtını, neşe özlemini gidermek istercesine. Gülmek. neşelenmek kadar, güldürmek, neşelendirmek de önemli bu yüzden. Saygıdeğer bir uğraş güldürmek. Bunu dert edinenler, güldürü yazarlan, oyuneuları, karikatür çizerler baş tacı edilecek kişiler toplumda. En aydınlık bir görev yapmaktalar. Çogu zaman, kişisel ya da toplumsal bir açığımızı yakalarlar, büyütürler gözlerimizde. Basarız kahkahayı. Oysa, aslında güldüğümüz bizleriz: kişi olarak, toplum olarak. «Ağlamaktan korktugum için gülüyorum» demiş ozan. Güldürmeyi, neşelendirmeyi iş edinenlerin ortak bir özellikleri var: Güldürmek için güldürdüklerinin bilincindeler. İşlerini ciddiye alsalar da, kendilerini ciddiye almazlar. Güldürü oyuncuları şunu da bilmekteler: Kendilerine güldürseler de, aslında başkalannı bizleri gülünç yapmaktalar. Kaş Yapayım Derken... Bir de başka türden olanlar var: Böylelerinin derdi, ciddî, çok ciddi görünmek. Güldürmek geçmez akıllarından. Ne var kl, gülünç olmaktan kurtulamazlar bu tutumlanyla! Böylelerini bir rastlantı önemli ya da önemlice yerlere getirmiş olabüir. İşlerin ciddüiğini kavrayamayınca, «ciddîlik oynama» bir çıkar yol görünür. Seslerinin tonu, davranışlan bile değişir. îri iri lâflar etme sevdası, yakar kavurur içlerini. Bun lar, işlerinin ciddîliğıni b:linç!i kavrayanlara, ya da doğuştan ağırbaşlılara benzemezler. Böylelerinin, çoğu zaman, yandaşları ya da buyruklan altmda çaljşanlar arasından hayranlan da vardır kraldan daha kralcı,. «Bugün pazartesi» deseler, hemen koşar, alkış tutarlar: «Bir söz ettlniz kı, o kadar olur ışte...», ya da «Şahaneydi, Beyfendi, şahane!» Nereden gelstn akıllanna Ragıp Paşa'nın sözleri. «Sel duvann ayağını öperek hedmeyler (yıkar))>. Günlük siyssal yaşamımızda, özellikle Cephe Dağlar İnlesin! Bunlan atlarsanız, akşam haberlerinde, hem de en başta, Cephe ortakları ileri gelenlerinin o bir şey açıklamayan «açıklama sakızları» çıkar kaışınıza. Sayın Dışişleri Bakanı, temsil ettiği ülkenin resrnî adını «Türkiye» degil de «Türkiya» biçiminde söylemekte direnır. Kimbilir, belki de bir başka, bir «ciddi», bir diplomatik hava veriyor «TUrlriyai) demek! Dış politikada muhalefete pek iş bırakmıyor MSP ile MHP: Hükümetin Kıbrıs, Ege, AET sorunlannda görüşü, Dışişleri Ba Bir Sanayici Sesleniyor,, OKTAY AKBAL Evet Hayır TÜKETIM KOOPERATİFÇIÜGI w * lkemizde son yıllann en I I önemli sorunlanndan bi" risi de hızlı fiyat artışları dır. Yalnız lüks maddelerin değil; zarurî tüketim maddelerinın de fiyatları süratle artmakta; özellikle işçi, memur ve küçük köylüden oluşan dar geUrU tüke ticiler, bu fiyat artışları karş^ında ne yapacaklarını şaşırmaktadırlar. Bu şaşkuüık içerisinde dar gelirli tüketici, fiyat artışlannı karşılayabilmek için, gücü yettigi oranda geUrini yük seltmege çaüşmakta, fakat bunda da kolaylıkla başanlı olama maktadır. Dar gelirli tüketicilerin gelir artışları, maalesef fiyat arj tışlannı daima arkadan takip : etmektedir. Acaba, tek çare, dar gelirli tUketicinin gelirini arttırması mı dır? Yoksa, başka çareler de var mıdır? Dar gelirli tüketici yalnız ülke mizde değil; bütün dünya ülkelerinde nüfusun en büyük kısmını teşkil etmektedir. Bu bakımdan, dar gelirli tUketicinin korunması sorunu, bütün ülke lerde, özellikle son yüzyüda bü yük önem taşımıştır ve halen de tasımaktadır. Bir çok Ulkelerde tUketicinin korunmasında herşey devletten beklenir ve bunda da başanlı olunmazken, 21 ara hk 1844 yılında Ingiltere'de Rochdale kasabasında 28 dokuma işçislnin kurmus oldugııju Prof. Dr. Ziya Gökalp MÜLÂYiM Samsun Senatörü «Toplum içinde yerlmizl bulmamıı, hakiki değerimlzin aar<ı görmesi Istenlyor ise işverenler olarak Isçllerimir dahil tfim h«lkınunn blzden istediğini yapalun.» Blr Sanayici böyle sesleniyor başka işverenlere... Mesgin »on sayısında uzan bir yazı var. Bir takım iş adamlannın ne yapmak istedlkleri, nereye varmak, neleri gerçekleştirmek istedikleri elle tutarcasına görülüyor. «tstikrarlı ekonomi yalnızca işçi ve Işveren kesimlerinin aynı derecede knvvetli olduğu, karşıükb bir kuvvet dengesl sağlanabilditi sürece mümkün oıbilmlştir» dlyen bn sanayiciyc göre, bugünkü Türkiye'de isveren kesiminln maddi giicü, tşçi kesiminden daha azdır. Türkçesl, ifçinln durumu işverenin durnmondan daha lyidir! öyleyse isverene acımalı, onun bu acınacak dunımunu göriip birseyler yapnulı! Kinue bir çey yapmıyorsa, sanayicUer, ifverenler el d e verip kendl haklanm konmıak İçin eyleme feçmeU.. tsçl De işveren arasında bir denge varmıs, son yıüsrda bu denge ortadan kalkmış! Toplu sözlesmelerde şartlar dikte edenler Isçi Sendlkalan ünlş... Adı verilmeven sanayici, bu durums çok üzülüyor, gerçek niyetini sıı sözlerle belli ediyor: «Tani memleketimlzde olması lâzım gelenin aksi olmaktadır» Evet, şartlan dikte edecek olanlar işverenlerdir, ama işçiler bu dengeyi bozmuşlardır bu ifverene göre... Denge bozuknuştur derken, şunu eklese, e?H koşullarda anlaşmalar yapılmalı dese, neyse ne, ama cMemleketimizde olmast lanm gelenin tersi olmaktadır» diye yazınca İşveren kegiminln oldnm blttim süriip gelen tek yanlılığuun örneğini vermiyor mu? Esklden ne iyiydi, işveren istediğinl verir, istediflni vrrmeı, zun yapar, yapmaz, ldmse bir şey diyemezdi. Şimdi sendikalar var hak arayan, toplu sözleşmeler yapan, işverenin kinna ortak olan... Mess'de «Sanayicilere seslenen» sanaylcl işte bunu bir türlfi kabul edemiyor. «Işverenler olarak isçllerimlz dahil tüm halkunızm blıden bekledlflni yapalım» diyen bu sanayici, bir tatam önerilerde bnlunuyor. Kimlere, işçilere, halka değil, kendi gibi başka sanayicilere, işverenlere!.. Halk da. işçiler de bu önerileri dört gözle bekliyorlanms! öyle diyor! Peki nedir yapüması gere> ken? «Işverenler olarak, dava ve haklanmm sonuna kadar saTumnaya kararlı olalım. Bu kararlüıkta bllinçi), lnançlı ve tek vficut olduğumuzu ispatlayalım, kırk milyonluk mustehliMn alım ırücünü işyerlerimize baglı, beUrll ve sayılı bir kitlenln i« durdurma, iş yavalşatma, grev gibi tehditlerine fed» etmeyecegimizl alenen dnyuraüm» Söz konusu kırk müyonun çıkan, yarandır! Blr kaç bln isçl mi önemli, kırk milyon mu? Greve kalkışacaklarmış, varsın kalkışsınlar, gerllemeyelim, yıbnaymkm, birbirimizi destekleyeüm, diyor bu sayın sanayici... «Bir tek ana hedefi de» şöyle beliriiyor. Birlikte okumakta yarar v«r işverenlere önerilenleri? «Blr tek ana hedefimiı olsun. Bu hedefi şu sekflde belirleyebülrim, tşverenler lediği verimli leket halkının imll olmak. Bu hedefe ralayablllrlz: olarak, işyerlnizde bu memleketin blsden bekve faydaü çahşmayi temin ve böyiece bu memözlemlni çektiğl Ekonomik tstikran yaratmaya ulasmak lçln ana prensiplerimlzi ise söylece «ı ilk tüketim kooperatifl deneme si büyük başarı göstermiştir. Denemenin en Uginç yönü, dar gelirli tUketicinin en iyi şekilde, kendi kendisini koruyabilece ğini göstermiş olmasıdır. Böylece geçen yüzyılın ortalannda Ingiltere'de başlıyan tüketim kooperatifçiliği hareketi süratle bütün ülkelere yayıhnış; özel likle sanayileşmiş ve kentleşmis batı toplumlannda çok büyük gelişme olanagı bulmuştur. Örneğin AET"ye mensup 9 ülkedeki tüketim kooperatiflerinin üye sayısı 20 milyondur. Giderek bun lar birleşerek bir de EtJRO COOP diye ekonomik ve sosyal bir birlik kurmuşlardır. Sadece Ingiltere'de 12 milyon kişi tüke tim kooperatifi üyesidir ve bun ların binlerce satış magazası vardır. Danimarka'da İse, bütün ailelerin "b 50si (882 bin kişi) tüketim kooperatifi üyesidir. örgütlendirilmeleri peratiflerle dir. Hatta ülkemizde üreticilerin kooperatifleşmeleri ile aracılık sorununun tamamen çözülecegine inananlara da sık sık rastlanıl maktadır. Halbuki, üreticileri sö müren aracılar kadar, tüketicile ri somüren aracılar üzerinde de durulması gerekir. Tüketicileri sömüren aracılan ortadan kaldırmak, veya onların kâr hadlerini asgariye indirebilmek için de tüketicilerin etken bir şekilde tüketim kooperatifle ri ile örgütlenmeleri gerekmektedir. Ancak o zaman dar gelirli tüketici, parasının tam karşılıgını alabümiş olacaktır. Tüketim kooperatifi, sadece tüieticiye uy gun fiyatla mal sağlamakla kalmaz, aynı zamanda satılan malla rın kalitesinin de iyileştirilmesine etken olur. Hatta yaygın ve etken bir tüketim kooperatifi ha reketi ortadan kaldıramadığı ara cılann bile kâr hadlerini makul bir düzeye indirmelerini sağlar. Ülkemizde aracılık kazancı dun yada en yüksek bir düzeydedir. Birçok mallarda tUketicinin ödediği fiyatm ancak T 2025'i üreti o ciye gitmekte, °o 75 80'ini ise aracılar almaktadır. Durum bu olduğu halde, Cumhuriyetin ku ruluşunda Büyük Atatürk tarafm dan başlatılan tüketim kooperatifçiliği bir türlü gelişememiştir. Bütün yurtta tüketim kooperatifi sayısı ancak bin, ortak sayısı ise 100 bin civarındadır. Bunlar da daha ziyade bazı kamu kuruluşlan v» özel işyerlerinin bünye sinde, bu kuruluşlann personeline dönük hizmet götürmektedirler. Bazı istisnalar dışında Türkiye'de halka dönük bir tüketim kooperatifçiliği henüz gerçekleştirilememiştir. Mevcut tüketim kooperattfleri hem ortak sayısı, hem de sermaye yönünden yeter siz olduklanndan, büyük oranda alımlarda bulunamamaktadır. Mevcut kooperatifler, ancak pera kendeci, bazen de tüketim bölgelerindeki yan toptancıyı ortadan kaldırabilmektedir. Temel tüketim maddeleri temininde ko operatifler, genellikle büyük aracılann temsücisi ya da genel dağıtıcısı durumundaki mahalli top tancılarla aiış veriş yapmakla ye tinmektedirler. Oysa tüketim kooperatifleri nin, aracılık sorununu çözmeleri nin yolu, üst örgütlenmeden geçmektedir. 1163 sajilı Kooperatifler Kanununa göre kurulacak tü ketim kooperatifleri bolge birlikleri ve sonra kurulacak Merkez Birliği, tüketim kooperatiflerinin dar gelirli tüketiciden yana etken bir şekilde hizmet görmelerini sağlayan kuruluşlar olacaklardır. Üretici veya onların kooperatifleri ile doğrudan iliski kurmadıkça, hatta bazı temel tüketim maddelerinin doğrudan üreti mine yönelmedikçe, tüketim kooperatifçiliği hareketinin başanlı ve etkili olması mümkün defUdir. Bunun için de mutlaka üst örgUtlenme gerekmektedir. Ülkemizde ise, bine yakın tUketim kooperatifi henüz birim aşamasındadır. Sadece Ankara'da 1975 yılında 8 tüketim koope ratifi Ankara Birliğini kurmuş bulunuyorlar. Diğer illerde bir liklerin kurulması çalışmalan henüz başlangıç dönemindedir. Merkez Birliği kurulması için ise daha asgari birkaç yılın geç mesi gerekecektir. ÇOK ACI KAYBIMIZ Merhum Flkri ökte ile merhume Makbule ökte'nin oğlu, Günel ökte'nin çok sevgili eşi, Aydan ökte'nin sevgüi babası, Şehbal Gökçek, Nermin Öztürk"ün kardesi, Faik ökte'nin yeğeni, Ziya Gökçek N,ilgün, Jale, Deniz, Hüma ve Celâlettin'in dayılan, Yaşar Gökçek üe merhum Sait öztürk'ün kayınbiraderl, Lü«ii Cürhan'ın bacanagı, Yücel Gürhan, Mehmet ve Sema'nın enişteleri, Bülent, Ünal, Erdal, Mete, Aydın ve Ayten'in biraderleri, îstanbul Barosu Avukatlarından SONUÇ Bu kısa incelememizden şu genel sonuçları çıkartmakta yv rar görüyoruz: 1) Ülkemizde dar gelirli tüketicinin fiyat ve kalite yönünden korunmasında tüketim kooperati fi en önemli ve hatta tek araç olarak gözükmektedir. 2) Bu aracın etken olabilmesi için, yeni tüketim kooperatifleri kurulmakla beraber mevcut koo peratiflerin mutlaka birlik ve merkez birliği şeklinde Ust örgütlenmeleri gerekmektedir. 3) Üst örgütlenmede önderlik, daha çok aracı ve vurguncu lardan yana olan MC hükümetin den asla beklenilmemelldir. 4) Dar gelirli tüketicilerin en büyük kesimini teşkü eden işçi lerin sendikal örgütü olan TÜRK İŞ ve DİSK bu konuda önder lik yapmalıdır. Ayrı ayn ve hat ta daha iyisi birlikte hareket &ie rek tüketim kooperatiflerinin üst örgütlenmelerini kısa bir süre de gerçekleştirmelidirier. 5) Ülkemizde üretici ve tüke tici etken bir şekilde kooperatif leştiği oranda, toplumdan aracı ların olumsuz etkisi kalkmış olur. Dar gelirli tUketicinin gerçek anlamda korunması da ancak bu şekilde mümkündür. ARACILIK SORUNU Bütün dünyada tüketiciyi bu şekilde örgütlenmeye iten, kendisi ile Uretici arasında aracı denilen bir zumrenin varlıgıdır. Bilindiği üzere, insan yiyece ğıni, giyeceğinl ve çalışma araç lannı üretmek zorundadır. Uygarlığm gellşmesi, iş bölümü ile şartlanmıştır. İş bölümü ise, top lum halinde bir hayatı, ürünlerin ve hizmetlerin mübadele edildiği bir ekonomiyi gerekli kı lar. Bu mübadelede, bir taraftan üretici, kendi Uretemediklerini satın alabilmek amaciyle ürününü mUmkün olan en yllksek fiyatla satmaga çalışırken, diğer taraftan tüketici, ihtiyacı olan malları mümkün olduğu kadar ucuza satın almağa gayret eder. Fakat bugünkü modern ekonomide genellikle üre tici ile tüketici dognıdan temas kuramazlar. Onlar arasında, malı Ureticiden alıp tüketiciye götüren ve bu hlzmetlerini üretici ve tüketiciye çok yüksek bir bedelle ödeten aracılar vardır. Üretici ile tüketici arasında yer alan aracı sayısının artması ile, tUketicinin o mala ödediği fiya tın yüksekligi arasında doğıusal bir ilişki vartur. Yani, bir mal, ne kadar rl değiştirirse, fiyatı da o kadar yükselir. Ülke mizde aracüıkla ilgili diğer bir sorun da, aracılann aracıUk hiz metlerinin normal karşüığına ra 2a olmayıp bunu, bilhassa üre tici ve tUketicinin örgütlenmemiş olmasından yararlanarak, asami derecede yükseltmeleridir NACÎ ÖKTE 19.11.1976 günü HakTun rahmetine kavuşmuştur. Cenasesl 21.11.1976 Pazar günü Kadıköy Osmanağa Camiinden ögle namazını müteakip Karacaahmet aile kabrlstanına defnedilecektir. Tann rahmet eylesin. AtLESt •o «• kandl RandlM» FOIMO nurat dersanesi ÖZEL Toplu Sözlesmelerde seyyanî ücret artışı sisteminl, dünyamn hiç bir yerinde benzeri görülmeyen bu gayri â«Ul sistemi red etmek, nisbî ücret artışı sistemini kabul etmek. Nisbî ücret artıslannın dahi, senelik fiyat artısı endek» ierinin üstündeki kısmını işçiUk verimliliğine bağlı ve şartU olarak vermek. Her sene için fiyat artışı endekslerine göre Işçflerimize verebileceğimiz nisbî ücret artışınm tavanını tayin etmek. Aynı şekilde tüm sosyal haklan bir disiplin altına almmk. Işi yavaşlatma, işi durdurma veya kanunsuz toplu işçi hareketleri karşısında, muhtemel ber olay için karşı tedbir ve davranışımızı, varsa alternatiOeriyle birlikte tesbit ve ilân etmek. îşyerlerimizde Anayasal ve Kanuni haklanmran en ufak ihlâll karşısında, gerek o işlettnenin, icabında tek vücut olarak hepimizin birlikte davTanışmı saptamak ve uygulamak. Bu gün yapılmalıdır. Tann geç olabüir.» Böyle dljor o adsır sanayici... Yann çok geç olabilir! Hem de siyah hatflerle dizdirmls bu söıü: Yann çok geç olabilir... Şimdiden ezmeli, yıldırmalı, soluk aldırmamalı emekçileri, sendikaları, DÎSKleri bümem neleri. Öyle, toplu sözleşmeymiş, grevmiş, seyyanen ücret artısı imiş, işi yavaşlatma durdurma gibi engellemelermiş, hepsini ortadan kaldırmab, yok etmeli... Bunun için de «Tek vücut olmak» eerek... İN6İLİZCE AIMANCAFRANSİZCA ÜNİVERSİTEYE HAZIRLAMA yeni d e v r e l e r ^ . . 2B4848284849279927 Comberlitaşlstanbul 25 kasım •Ddl'dlllf 1.14 subat 1977 sömestre sınıfı ÜISltVBISİTEYBtTİNLARltCİNBROSÜRteTEVİNtZ ^ (Motif: 502) 12890 TEŞEKKÜR Bir ayı aşkın bir süre t. Ü. Psikiyatri Kliniğinde yattun. Bu süre içinde hiçbir müdahaleyi esirgemeyen Sayın Prof. Dr. Burhanettin Noyan, Asistan Dr. Duran Çakmak, Dr. Olcay Yazıcı, Hemşire Zümrüt Taşdemir, Hemşire Aynur Media, Hemşire Hayrunnisa Övün ile Cemil, llyar, Şevket, Hasan, Osman, Hakkı efendilere, ay nca staj yapan Florance Nightingale Okulu 3. Smıf öğrencilerine teşekkürü bir borç biiirim. Soner BAHÇECt t.T.Ü. MMF. Maklna (Cumhuriyet: 12916) Etibank Genel Müdürlüğünden : TEK YOL ROOPERATIF O halde, tUketicinin korunması için aracüık payının asgar; ye indirilmesi gerekmektedir. Aracılann bir kısmı üreticiyi. bir kısmı da tüketiciyi sömürmektedir. Ülkemizde, aracı deni lince hemen üretici akla gelmekte ve üreticiyi aracının sömürüsünden kurtarmak için tedbirler düşünülmektedir. Burda da en etkili yol, üreticüerin koo Melek AtilU ile Fikret Şensea evlendiler Ankara 18 Kasım 1976 *• • Bir Bina ve Bir Garaj Satılacaktır 1 Bankamız mülkiyetinde bulunan; Adapazan, Yağcılar Mahallesi Ankara Caddesinde kâin tapunun 5ö ada, 2 ve 4 parsellerinde kayıtlı 195.80 m2'lik garajm tamamı üe 447.30 m2'lik altmda dükkân olan kârgir bina ve kârgir tamirhaneden lbaret gayrimenkuller, kapalı zarf usulü ile, gerektiglsde ihaleye lştirak edenler arasında açık pazarlık suretiyle satılacaktır. 2 Satış, Şartname hükümlerine göre yapılacaktır. 3 thaleye iştirak etmek isteyenlerin 55 ada 2 parseldeki garaj için 45.000, TL., 55 ada 5 parseldeki altında düKkânı olan kirgir bina ve tamirhane için 75.000, TL. lık teminat akçesini Etibank Adapazan Şubesine yatırmalan şarttır. 4 Şartname, Etibank Maden Haklan Emlâk Dalresl Başkanlığı, Bankacılık Daire Başkanlığı Krediler Şubesı Müdürlüğü, Etibank Adapazan, îzmit, Îstanbul Bahçekapı subelerinden temin edilebüir. 5 Bu lşin ihalesi 23.11.1976 Salı günü, saat 15'de Etibank Adapazan Şubesinde yapüacaktır. 6 Tekliflerın en geç 23.11.1976 Salı günü, saat 14'e icadar Etibank Adapazan Şubesinde teşkil edilecek Satış Komisyonuna tevdi edilmis olması şarttır. UNIVERSITE ^ v e A K A D E M İ ADAYLARI ücretsiz denenıe oyretımıııe katılın MODERNKLASJK SINIFLAR ÜSE SONlsAR 6 KASIM * 20 KAŞIM 6EKLEMELILER 3 KASIM * 17 KASIM MODtRN FI7İK WST KITABtÇIVTI ÖpEMEUİSTEYINt/ yine yalnız B«b«k'te Akbank bltlşiğind«>ki y»ni işyerimiz de hizmetinizdeyiz. Meşhur Bebek Bodem Ezmemiz ve yeni feşftlerimizie. NEŞHUR BEBEK BADEM EZMESİ Bebek <e b c i t a »ubemtz yolctur.) cevdeı pasa caddea,no!238'i bebek iıtanbul td63 12894) 84 MODERN E,GİTİiyi .' DERSANESİ \ ı r.ıfi '43 45(Artas: 317) 7 Bankamız 2490 sajilı kanuna tâbl değildir. Altın rekUm: 337) 12892 (Basın: 27872) 12896