Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUNHURİ7EI 2 EKİM 197ü S ANAT EDEBIYAT. Türk Edebiyatı adına öğretilenler WUgğt Iktidarı, yüksek öğrenimde ortaya çıkan İ O l a sorunlardan birını kendince çözüme bagla^ m ı ş t ı r Üniverslteye girememiş onbınlerce genç, YAYKUR adı verılen ve Televizyonu araç olarak kullanan öğretim kuruluşu ıle oyalanmiıctadır. YAYKUR'un öğretim programı, kesın oğrenci sayısı belll değıldir. Bu öğretlmdea geçen «ençlerın hangi bilgi ve becerilerl kazanacağı, har.gi mesleklerin sahibl olacağı bılinmemektedlr Televızyon ve Radyo yayınlarına dayandırılan bu ABD tipl öğretim sıstemini, MC Hükümeti kurulduktan sonra Amerika'dan gelen Reha Oğuz TUrkkan şekıllendirmıştır TUrkkan ırkçılık Turancılık hareketinin bılınen adlarından bıridir 1950 den sonra ABD'ye yerleşmiş ve ticarî bir eğltim işletmesı kurmuştur. YAYKUR'un TV ve Radyoda sürdürdügü clğretlm meslek kazandırma açısından basarılı ol.ımamıştır. Ama MC ortaklarından bir partının dtlnya görüşUnU, kttltür anlayışını aşılamakta baçarıaız olduğu da soylenemez. Kamuoyunun TV ve Radyoyu âdeta izlemedıği Ö 1 U saatlerde sesinl auyuran YAY KUR'un, ozel likle tarih, sosyolojl ve edebiyat gibi alaniarda ne tur bir anlayış ıçınde olduğu bir merak konusu olmalıdır. Asağıda özetle sunduğumuz konuşma, bu anlayışın llginç bir belgesi niteliğindedtr Açıklanmayan blr nedenle YAYKUR Genel Sekrpterliğl görevinden alınan Dr. Reha Oğuz Tıirkkan, Profesör Mehmet Kaplan, Profesör Faruk Timurtaş, bakın «Clhan haklmiyet>lerinden, «Turancılık» anlayıslarından, bugün siyasal bir slmgeye donUşen «BozkurMardan söz ederek. neler dlyorlar Turk edebiyatı üstune.. Konur ERTOP KAPLAN Elbette! TURKKAN Birdenbire Ziya Gokalp çağında, bin senelik kadar bir farktan sonra KAPLAN Tabll. Oguz Kaftan destanı binlerce vıl dncesinde var Fakat birdenbire bakıyoıuz ki 7ıya Gökalp, Turan şilrlnde •Ben içlmde Oğuz Kaganı yaşıyorum» diyor Demek kl eski semboller, Jung'un söyledigi gibi, bir kollektif gaynşuur ^ar.. TURKKAN Kollektif gayrışuurda ya^ıyor! kAPLAN Yaşıyor, evet. TURhKAN Bozkurt sembolleri tekrar blr ıınutulur gıbı oldu Cumhurlyet devrının o ılk öncelerındekı yaygın şekli Sonra ben hatırlıyorum, 2J J O yıl sonra tekrar bir canlanma olmuş1. KAPLAN Tabıı TURKKAN Böyle zaman zaman o millî şuur tekrar ortaja çıkıyoı. TtRKKAN i?ımdı bugüne atlayalım Yenı edebı yatımıza geldık. BugünkU edebiyatımıza.. Son otuz yıllık edebıyalımıza baktığımız zaman ondan evvelkı, hemeıı ona yakın çağda, hatta daha eski çağlara kadar. gUçlü şeyı gözükmüyor. Neden? KAPLAN Cumhurıycf devrl edebiyatı 1950 yılına kadar yepyeni blr manzara arzediyor. Bu devrede büyuk ijahsıyetler yetışiyor. Fakat 1950'den sonra, bclkı zurnan mebafesı az olduğu için, bir perspektıt teşekkül etmodığı için, bu devrede yelışmuj olan ş,ahsıjetlerı tam olarak gdremıyoruz . Fakat kanaatıme gore en mUhım şey dilde, dıl gelenegınde bir bozukluk, zorlama var. Adeta ıeni biı dıl meydana gelıyor. Halkla arası açılmış oluyor Anlamıyor bugUnkü nesil seyi . Ikincisı, tıı uıulumı, bizzat edebiyat(,ılaım kendısı bınlerce yıllık kültürle ılgılerlnl kesiyorlar. Blr mllletin eaebiyatı ancak kendı mazisıyle beslendıgı nlspette canlı olur. Bundan başka da, en muhim seylerden birisi de, kültUrun yerine ideolojinın geçme si Ideoloji.. TURKKAN Kalıplar.. KAPLAN Ideolojı edebıyatın ölümüdür. Edebiyat küllürUdür ve kUltür bUtün tarıhtır Bugunku nesil maalesef eski Turk kültUrüyle ilgisinı kesmış vazıyette Ona gidemiyor. Onun dilini bılmijor. Bundan dolayı kuvvet de alamıyor mazislnden, halktıuı. Bir de fazla politlkaya kaçıyor. Sanatla polıüka arasında blr fark. var. Sanat biraz polıtıkadan ayn! TURKKAN Toplum meselelerine dönüşU ldeoloıi ve polıtlkaja mı vpriyorsunuz tamaıniyle, yok sa, bahsettığınİ7 gıbl medenlyet şeklinin değişmesıyle ortaya çıkan problemlere donüş mü sayı* yorsunuz' KAPLAN Biz henuz yenı bır medenlyet devrinde meselelerımızi halletmemiş bir milletiz. Daha yenı medenıjet ıçerslnde şahsiyetimlzln ne olacagını çolc ıyi tesblt etmiş değılız Bundan dolayı politikacılarla beraber şaırleı de, şu mıllete biraz $.( kıl \Pielim, iyılık yapalım diye şey yapıyorlar . Sanat adeu bır taıaia atılmış vazıyette Bu doğru de^H knnaatıme gdre Yani sanat cemiyetten ayrıl nıaz, takat hanatçınııı tonkbiyonu bır milletvekılinın ronkslyonundan ayrıdır Güzelllğl unutmamak lazımdır Baiıa oyle geliyor kl ion devir edebiyatçıUrı lazla polıtııta japıyorlar. Sanatın estetik prenslplerıne pek rıayet etmiyorlar. TURKKAN Dengeyi bozmuslar. Toplum meselelerine . KAPLAN Ihmal edilemez ama... TURKKAN Lâzım. Fakat bu blr hayll dengeyi bozmuş vazıyette KAPLAN Toplum meselelerl lslenecek blr malzemedır. TURKKAN Insanın Ustüne yaptığı etkisi, yankısıyla bır edeblyata aksedışidlr. KAPLAN Sonra form vermek, şekll vermektlr. Ham malzemedır. Gazete bir hanı malzemedir, 19lenmemis mermerdir. Bunu işlemek lazımdır. Vakıt bulamıyorlar. yok tazla günü gününe yaşıyorlar. Benim üıtibaım bu. Sanuttu sanaUn prensiplerine riayet edllmezse, yüksek bir sevlyeya ulasmak mümkUn değıldir. TURKKAN Meselâ bizim bu yeni tablrle kurgublUm dedikleri sciencetiction, uzay tipl romanlarda da buna benzer bir şey oldu. Sırf o istikamette blr gidiş, sade yenlliklerl, uzay seyahatini filftn anlatan, sadece blr macera romanı halinde kalıyordu, yahut filml tlyatrosu.. Fakat aralarında bırkaç tane Kurt Vonnegut gibi yahut Huxley gibi kimseler çıkıp da, H. G. Wells gibi, bunun Bddece macera ve yenllıkler ve teknoloji değıl de onların insan ruhunda yarattığı tepkiler, psikolojık sarsıntılar, bunaumlar, onların ifado tarzını hulunca sanat eserl olmaya başladı. KAPLAN Evet biraz mesafe lâzım. Estetik mebule denılen şey var. Yani hayatın tamının içinde değüdır sanatkftr. Araya bir mesafe koyacak, ayıklayacak, temızleyecek. Duygularına blr şekll verecek Onun için de blr zaman ve soğukkanlüık lstıyor TURKKAN Der mlsiniz kl neden güçlü romancılanmız. edeblyatçılarımıa yetişmlyor, bunun bir sebebı de değer hükUmlerimizde bir kargaçalık var? Neye üıandığunızı tam olarak bllemiyoruzl KAPLAN Tabiî Ideolojlye göre sanat eserleri degerlendirıliyor. Ideoloji gayet tabiî mühlm, ama sanat esurınin değerl başkadır. Kstetık değerler unululmuştur da bu estetik degerlerin yerine politik değerler geçmıstlr. Bu kaynaşma dolayısiyle henuz ortak bir kültür teşekkül edebilmlş değıldir. TURKKAN Sizln buna Uâve edebileceğinia bir şey var mı? PROF. DR. FARUK TÎMURTAŞ Ben huausiyle dll meselesl uzerinde durmak lstlyorum. 1950'den snnraki dil gelışmesi büyUk edebiyat meydana gelmesinl önlemektedlr. Hele bugün yazı diltmiz altüst olmuş durumda. Dilin aşarı özleştirllme yoluna sapması kurulmus olan çok güzel edebl dili bozmuştur. TURKKAN «Aşırı» kelimesinln altını çizlyorsunuz! TlMURTAŞ Evet. Blz özleştlrmeye taraftara. Ona niçbiı zaman karşı değıliz Aşırı ozleştinrıe meselesl Tiirkçeyi bozmuştur. Ve Türkçeyl zengınleştirecek verde fakirleştirmlştlr. Bugün edebiyatçı geçinenlerin büyük blr kısmı 500 kelimejle ıneramını ifade odıyor. 500 kelimelik bir edebiyat dlll olmaz önoe dil bozulmuştur. Dil düzelmedlğl takdirde büyUk bir edebiyat meydana gelmesl kanaatimce mUmkün değıldir. u TURKKAN Bır de halktan ayrılma var... KAPLAN Yenl blr Divan edebiyatı dül tesekkül edıyor. TlMURTAŞ Dıl meselesınin esası halk TUrkçeslyle, yazı dıllyie konuşma dllinln birbirlnden ayn olmasıdır. Bu bırleşmlştl. Bilhassa Atatürk devrinde tamamıyle biıleşmıştl. Ve çok güzel blr edebiyat gelmiş idl. Şimdi yine halktan uzak olan bir yazı dili meydana gell^or. O zaman yüzyıllar boyu vaptığımız mücadele, arzu ettlğimlz şey yine ortadan kalkmib oluyoı KAPLAN Halk anlamıyor bugün yazılsn eserleri. Bız de anlamıyoruz. TlMURTAŞ Çünkü blr yere dayanmıyor. No halka dayamyor ne onumuşların, yanl klaslk dlla dayanıyor Muallâkta olan bir dll. Uydurma dıl dedfgimlz budur ışte TURKKAN Çok teşekkür edenm. BöyleUkle milll kUltUrümüzle ılgili çok önemll birkaç noktaja dokunmuş oldunuz SevRili öğrencilerimiz, YayKur öğrencileri inşallah bunlar Uzerinde daha da Suşünür, daha okur. daha tartışır ve kendl kanaatlerlmzi kurarsınız. hangirlljtnl bu sefer Islâm medeniveti çerçevesi içinda görmüş oluyoruz Şu halde burada hem bir deği?lkllk var, hem de bu değislkliğin etıafıada, Içte jasayan milll ruhun devamı var TURKKAN AtatUrk'U de böyle bir . KAPLAN Tabii... Tanzlmattan sonra da tamamen Batı medeniyetı teslri altında kalıyoruz O kadar Batı tesiri altında kalıyoruz ki hanl Yahya Kemal'ln (dedığı gıbi) saman kâğıdından (') kcpya ederceslne... Fakat bir de zamanla farkedıvoruz ki Atatürk gibi bir ılma çıkıyor, «Gazi» ad'nı alıyor; bakıyorsunuz yepyeni şartlarda yeniden bir eski TUrk tipı, fakat bu <te£er venl meden.vet çerçevesi içarsinde yenı bir Türk tıpi doğmuş Daima degıslklik ve ayniyet TUrk külturünde açık olarak gözUktlyor, dlkkatle bakılınca TURKKAN Bu konuşmamızda da dokunduğu TÖRK DIL KURUMUNUN, DENEME, TIYATRO VE ÇEVIRI DALLARINDAKi ÖDULLERıNi KAZANAM KONÜ5MA VE BıLGıLERi DE BUGÜNKO SANAT EDEBıYAT BÖLÜMÜMÜZDE SUNUYORUZ... SANATCILARA ıLıSKıN Salâh Birsel 1919 YILINDA BANDIRMA'DA DOĞDU. ÎSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESÎ FELSEFE BÖLÜMÜNÜ BİTİRDİ. İŞ MÜFETTİŞLİĞ1. BASIMEVI MÜDÜRLÜĞÜ. FELSEFK KİTAPLIĞINDA MÜDÜELÜK GÖBEVLERİNDE. TDK YAYIN KOLU BAŞKANLIÖINDA BULUNDÜ. ŞtMDt EMEKLt. DÜNYA İŞLERİ, HACÎVADIN KARISI, ASES, KİKİRİKNAME. HAYDAR HAYDAR ŞIİRLERİNİN, ŞİİRİN LKELERt, GÜNLÜK, SEN BENÎ SEV, KENDİMLE KONUŞMALAR, KAHVELER KtTABI. AH BEYOĞLU, VAH BEYOĞLU, ŞİIR VE CÎNAYET, DENEMELERININ TOPLANDIĞI KÎTAPLARDIR. ÇAÖDAŞ YAYINLARININ ÇIKARDIÖI ŞİÎR VE CİNAYET TDK ÖDÜLÜNÜ KAZANAN YAPITIDIR. Güngör Dilmen 1930 YILINDA TEKİRDAĞT>A DOĞDU ÇOCUKLUĞU ÇANAKKALE, MARMARA YÖRESİNDE GEÇTİ. 1960'DA İSTANBUL ÜNİVERSITESI EDEBİYAT FAKÜLTESİ KLASİK FILOLOJİ BÖLÜMÜNDEN MEZUN OLDU. ÜÇ YHı AMERÎKA'DA TİYATRO ÖĞRENİMİ YAPTI. YURDA DÖNDÜÖUNDE İKI YIL ŞEHİR TİYATROLARINDA, IKÎ YIL DA İSTANBUL RADYOSU TİYATRO ŞUBESINDE ÇALI'JTI. ŞİMDİ İSTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR T1YATROLARINDA &OREVLİ MIDASIN KULAKLARI, KURBAN AK TANRILAR ADLI OYUNLARI BASILMIŞTIR BU YIL MIDAS'IN KÖRDÜĞÜMÜ ADLI TİYATKO YAPITIYLA TÜPK DİL KURUMU TİYATRO ÖDÜLÜNÜ KAZANDI. 'Söyleyeceğini en kestirme yoldan söyleyeceksin, 1 «Denemelerinlzde de şllrleriniz giH ara»tmcı bir. zckânın yanında alaycı, yergici blr tutum kendlni bclli cdlyor. Sanatımzın bu yönü Üstüne sizln söyleyeoeklerlnlz nclcrdlr?» Alay ve yergi benlm ikl gözüm, ikl ellmdir. Onlarsız hıçblr şeyl göremem, hiçbir şeya dokıtnamatn. Ben kendime, kondi nefes alışıma, kendi duygu ve düşüncelerime de hep yergı va gulmece güldürmece diyebileceğimiz homour Ua yaklaşnuşmıdır. öyle sanıyorum ki, gerçeği yakalamak Isteyen ve gerçekten daha büyük bir gerçek olamayacağına inanan her sanatçı da bu yolu tutar. Blr Lutın yazarı, sanınm Cicero, şöyle demlstlr: «Ben Eflatun'u severim, tma gerçeği daha çok severim.» îşte gerçeğe bir kez tutuldunuz mu, her adımı onun doğrultusunda atar, bonunda da büttin fineancı katırlanm ürkütürsünUz. Hanl fıncancı katırlan da huylanmaya pek heveslidirler. 2 «Denemelerinlzln dayandığı dünya görüşO ve onlan oluşturan gözlemler, aluıtılar tçln na söyleyecekslniz?» Bonım kımi nlşan noktalanm vardır. Zorbalığın yeryüzünden kalkmasını, lnsanlık sevgisınm varsa eğer yaygınlaşmasını, doğruyu söylemenln Baygınlık kazanmasını, gerçeğin kapı arkalannda durmayıp salonun başköşeslne kurulmasını, iyi lşlerin kötü diye gösterümemesini, kısacası, msanlann kandınlmamasını ve somürlUmemeslnl isterim. Sanınm alıntılarım, gözlemlerim da ayni alanda at koşturur. Ne var, benlm bir yazar olduğum unutulmamalıdır. Ben kırk yıldan berl hep göalem ve alıntı depolamaya çahştım. «Dağarcık» adım verdiğim bir takım defterler bu alıntı ve gözlemlerle doludur. Doğrusu, benim deneme yazmaya el atışım da, bu alıntı ve gözlemlarin boğazıma sarılıp, nefesiml sıkmaya başlamasından Bonradır. 8 «HareketU, caah blr dll kullanıyorsunuz, konuşma dlllne dayanan. Ama sık kullanilmayan deyimlere de cğillmlnls çokça. Bu tntumunuz yan dlllmizin gellşlml lçtaı nasıl bir olanağa lsaret ediyor?» En canlı dll konuşma dllidir. Kiml zaman küçük blr sözcük bütün blr ttlmcenin yanl cümlenin yerıni tutabilir. Edeblyatsa budur: söyleyecejtnl en kestirme yoldan sbyleyeceksın. "Köhne bir dille ilerici düşünce bağdaştırılamaz. Pilde ftzleşmenln tiyatroya yatuımam konu•unda dUşündUklerlnlz .. Tiyatro dıli, şllrde romanda kullanüan dilden gen kalmamalıydı. Ilk oyunumdan bu yana, dil konusunda odün vermedim. SUrekll olarak Türkçenin olanaklarını denedım, Seyircinin bunu yadırgadığı da olmadı değıl Ama yadırgamayı alı;?ma ızler. Şimdl ozellıkle gençler, kullandığım tıyatro dilini hiç de aşırı bulmuyorlar. Ben gert kalmamak için kcndimi denetliyorum. Kohne bir dılle ılericı düşünce bağdaştırılamaz. Odfll kazanan oyununnzun kuaea koırasu? «Midasın Kördüğümtl» bir üçlunun son oyunu «Midasın Kulakları», «Midasın Altınları» daha önce oynanmıstı Oyunu, Goıdlum yıkıntılaıında arkeoloji öğrencileri oynuyorlar. Yanl oyun ıçınde oyun. Asıl oyun «Kbrdügüme» başlamadan öğrencller ve başlarındakl profesörleri, Anadolu' da son yUz yüzellı yıldır sUrüp glden arkeolojl soygununu, kUltür yağmasım tartışırlar. Îşte ba. kın, oyunum Ankara'da sahneye konduktan kısıı bir süre sonra Oordium MUzesl soyuldu, bir kaınyonet dolusu tarthi eser kaçırıldı Sankl oyunda soylenenlere inat. Buna çok Uzüldüm. Neyse bır bdlUmü ele geçmiş. Asıl oyuna gelellm. Blr toplumun yo» lnançlarla uyutuiup nasıl adım adım yıkıma sUruklendığinin masalsı öyküsü. Kördüğum blr sımge, Mtdas bu dügumU çözünce büyUk bir tetih olacakmış! BUtuıı Frigyada bir kördugUm manisl, çılgınlığı yayılıyor. Yuttaşlar gerçek yaaamdan kopup duğumcüluğe yatıyorlar. Kaçırulmac sonug gelip çatıyor. Oyunum Ankara'da Ilk bes temsilden sonra kaldırılmak lstendl. Bunu bana rejısörün yanında açıkça aöylediler. Sonra na »iş yansın ne kebab misali Istanbul'da kısa bir süre oynayıp kaldırdılar. Oericl yönetıcller bu oyunda kendüerlnl gör« mü? olmalılar. Yeni çalışmalaruuı? Bltirmek Uzere olduğum blrkaç oyunum var. Şehlr Tiyatrolarına yeniden glrdikten sonra zamammın tümUnü «Türk Tıyatrosu» dergisinl yenl blçim ve icerıği ıle çıkarnuya adadıra. DR. REHA OĞUZ TÜBKKAN Şımdi bir de bu değışmelerin ortaya çıkardığı bir şey var: Bir dcgışıklık muhakkak ki husule gelmiş Demin ikıuç defa vesilelerlc dokundu^unuz gıbi bu değışikllk bir devam.ılıgı da ıfadr ediyor. öğrencıleılmiz halırlayacaklar, Sanat l'arıhı konuşnıalarında da buna dokunduk, başka derslerde de, TUrk Taıılunde de, TUrk Kültür Tarıhinde de . Bir devamUlık vardır. bUtün değışmelere ragmen TUrkleıde. Bir halKa halınde bırbirine bağlıdır Şiuıclı bu değişmt ve bağlılık ne şekılde ortaya çıkıyor? Vanı bu Jung'un atavıstıc collectlve, millî ruh jalıut toplum ruhunun ifadesi şeklınde uyuyor mu yauraltında' Ve zaman zaman tekrar ortaya çıkıyor mu' PROF. DR. MfcHMRT KAPLAN Evet, tamamen bu kanaatteyim Meselâ X. asırdan sonra Islam medeniyetıni kcbul edınce, Islâm medeniyetlni tam olarak benimsıyoruz O kadar benim^lyoruz ki, daha oncekı devıeyı unutuyoruz Samanlık cıevrini, tabiat dını devımı ıınutuyoruz Fakat şuaraltında e6,ki Turk'un ruhu başka bir şekılde yer.ıdcn tecelli edıyor Benım kanaatımo gbre meselâ Oguz Kağan btıyük blr kahraman, cihangir. Halbuki Islâmlyetten sonra seri halinde, Fatih, Kanunî, daha pek çok şahsıyette Oğuz Kağanın o ci TV VE RADYO ARACIUGIYLA ÖGRETıM YAPAN YAYKURUN EOEBıYAT DERSLERıNDE, CıHAN HÂKıMıYETi, BOZKURTÇULUK GıBı KAVRAM LAROAN BOL B01 SÖZ EDıLıRKEN, 1950'LERDEN SONRA ÎÜRK EDEBıYATININ BıTîıGı GıBı SAVUR DA ÖHE SORÜLÜYOR .. nuz gibi Bilge Kağanın Orhun kitabelerini sojloyişiyle Atatürk'Un Nutku ara&ında.. KAPLAN Evet, Orhun kitabelerinde Kagan halka hitap ediyor, onda bir tarlh şuuru, bir mıll! şuur meydana getirmek ıstiyor. Sonra unutulmuş, Islaml devirde hlç bundan bahsedllmiyor Fakat asırlar geçtikten sonra.. Belkı Ataturk'ün de haberi yok.. TURKKAN Jung'un . KAPLAN Hıç haberl yok.. Birdenbire AtatUrk de söylemiş olduğu Nutukia tekrar miUete httap ediyor Aynı ses başka bir şekilde, yeni blr sekilde devam ediyor. Bundan şunu çıkaııyorum TUrk milletl asırlar boyunca ya?ıyor, her devre uyuyor, fakat sahsijetini muhafaza ederek değışiyor. TURKKAN Bu milll semboller ve inamşlar bıle, dağil mi' Bozkurt bağlıhğı, efsinesl . Frankfurt Kltap Fuarında TUrk yaytncılaruun kdyesl Frankfurt Kitap Fuar'ında Türk yayıncıları varlık gösteremedi Yağmur ATSIZ da «Ulualarara»» sıfatmdan gönül nzasıyla feragat aden kltap deryası lçinde Türkiye, yine her zaman olduğu gibi, varlıkla yokluk arasmdaki bu lanık çlzgl uzerinde blr yerlerde dolaşıyordu. «Hür riyet Yayınlan» ile «Gelisim Yayınevi» nden başka sergide Türk adı yoktu. Oysa Turkiye'nın batı komaıuu ve blr bakıma «ezell denek taşı» Yunanistan Fuar'a tam 57 yayıneviyla katılnuştı Fuar sona ererken, ilk amacı, dUnya çapında blr kıtapçılararası lllskiler saglama forumu gbrevlnl yerine getirmek olan «Sueperlatifler Pazarı»nı Yunanlı Yayınevi temsilcilen çok gUleryilzle terkediyorlardı. ÇUnkU lstisnasu hepsi, parlak denebllecek yenl •özlesmeleri ya imzalamıslar, ya da imzalamak Uzere ön anlaşmalara varmıslardı. Bir milyondan fazla Türkun yasadığı Federal Almanya'da bu bü yük lnsan topluluğunun okuma gereksinmelerinl karfilamak üzera yıllardan berl boşyere Frankfurt Fuan'nda muhatap arayan Alman Yavınevi yetkllilerl, yine aynı «akıbet.e uğramaktan kurtu lamamıslardı. Batı Berlin'den, Hamburg'dan. Köln'den, Frankfurt'tan Münlh'ten ve daha sayısız Alman kentinden. Fuar'a gelerek Türk Yayınevleriyle anlasmaya varmaya uğraşan yayınevi yet kilileri lstedlklprinln binde birini bile bulamayarak gerl döndUler. Anlasma imzalamanın vamsıra, bir çok Ulkenln basvurduğu bir ıkıncl etkın yöntem de, tanın mıs yazarlannı konuk olarak getirip yapıtlarını lmzalattırmak, onlara konferanslar verdırmck, basına tanıtmak Bbyleoe bu vazarlar, dolavısıvla on larla anlaşmalı yayınevleri için, başka dillere yönelik yeni çeviri ve satış alanlan açılıyor. Fuar'da bir stand klralayıp. bir dekoratbre döşetmek yirmibln lirayı Reçmiyor öyleyse bu Ü glslzliği maddl olanaksızhklara bajflamak 7or tlglsizliğln blr rihrüyet sorunundnn ilerı geldljjini söylemek gereK Frankfurt Kitap Fuarı'nın bu yıl İlk kez uygu lamaya başladığı, sergıye ktlltür politikası vonunden blr ağırlık noktası verme Işlemi çok başarılı oldu. ülualararası Pen KulllbU Baskanı Perulu Ya zar Marlo Vargas Llosa, hem Pen KulübU Başkanı, hem da •Lfttln Amerika» ağırlık noktası olması nedeniyle Frankfurt'tavdı Llosa, yaptıgı açılış konusmasında Lâtin Amerika'nın siyasal sorunlarına geniş yer vererek, bu yan kıtanın ançak vo ançak gerçek demokrasiye yönelerek. yanl baskı ve tedhis rejimlerivle sava$arak kendl benliğine kavusabileceğinl vurguladı. Bu yıl da «Alman Kıtnpçılar Dernegu tarafın dan verilen «Barıs ödülU.nün vertlme törenl Fuar'ın en bUyÜK olayıydı Uluslararası alanda saygınlığı büyük olan ve blr tür cAlman Barış Nobeli» nlteliğl teşıyan bu ödül bu kez, Türk oku yucusunun da tanıdıgı Unlü Isviçrell Yazar Max Frisch'e verildL EN ÇOK SATAN KİTAPLAR âşağıda gunulan llste Istanbul'un çeçitll •emtlerindekl kltapevlerlnln satiflv rına dayanılarah düıenlenmiştlr. 1 Bal Tutanlar, Erol Toy, MAY 2 Bdyle Gelral?, Böyle Gltme* (II), Azız Nesin, Tekin 3 Barış Adlı Çocuk. Sevgi Soysal, Bılgl 4 Şllrler. BUlent Eoevlt, Kendl Yayuu 6 THKP C Davan. Yar Yavınlan 6 Tek Baçma, Harold Robblns, Altın Kitaplar 7 Jawg, Peter Benchley. Altın Kitaplar 8 henl Dttviınuyorum, Barbara Cartland, Altın Kitaplar 9 Sen de Katılmalıaın Y»»amı Savunmava. Kemal özer. Cem 10 Kara Sevdam Anadolum, Fikret Otyam, Çağdas 11 Bcrmuda Şeytan Üçfeninln Eıran Çozhldu, Lawrance David, Örek FRANKFURT 28 yıl önce ilk düzenlendigl tarıhten bu yana, yeryuzunün en büyük kitap serglsl olma nltellğini tartışmasız sürdUren Frankfurt Kltap Fuan bu kez yine bir •Kendl re korlarını kendi kırma yarışı» içindeydi: 1621 eylül tarlhlerl arasındakı 28 Frankfurt Kltap Fuan'na 68 ulkeden 4 159 yaymevl katıldı. Fuar'ı beş gün içlnde 175 000 klşl ziyaret ettl. Fuar'da 278 000 kitap sergilendi, bunlardan 28 0O0 tanesl yeni basımdı. Fuar bu yıl ilk kez belirli bir konuya ağırlık verıldi, «Latin Amerika»yı odak noktası kabul etti Bu bakımdan bu yarı kıtanın kUltürel Urünlerl biriııri plandaydı. YeryUziınUn bu en büyük ve en uluslararası, böyleıina uluslararası olduğu içın de restnl adın T Urk Dll Kurumu'nun 1976 çevlrl OdUlünO, Aragon1dan çevirdlği Elsa'ya Şiırler ile Said Maden kazandı. Aragon bu yapıtında gösterdlği seven adam kimlığiyle tarihtekl büyük aşkların ve büyük âşıkların ylrminci yüzyıldakl bir benzerini koyuyor ortaya* Levlâ ile Mecnun gibi, Helolse Ile Abelard gıbl, Roroeo üe Juliette glbl. Elsa İle Aragon . Elsa'ya Şurler'den bir örnek sunuyoruz: Bütün Sözlerini Dün/anın BUtün aBzlerlnl dttnyamn vermts olacagun zaman sana lıcp blrdeıı Bfitiln Amerlka ormanlarun gece göklerinl blcmeyl bfltün Vermls olacafcım zaman ben sana o panldayanı (ÖEÜII o KÖrmediglnl Biıtttn ateşlni yeryüzünün blr eözyaşı kndehlnde Nuh önccsi tıırlerin crkek tohıımunu Acılar kaleldnskopunu vereceğim zaman ben sana Kücttk bir cocuğun cllni Çarmıha ıjerilen vure&i çarklara eerilen kollan bacaklan Derlsl yüzülenlerl Iskence kittuklerinde Billnmez sevdaların desllmts mezarlıgtm Yeraltı sularmın sürfip eutttrduğü her şeyl samanyollarını Kocaman haz yıldızmı en dttskünde en zavallıda Boyanuş olaca£un zaman ben senin lcln bu alltk EÖrunümü Panuyırlannda çlftlerin reıim çektlrdlfel bu slllk KÖrUnUmU Senin lçln rüzgfirlarea ağlayıp sazımın tellerinl kopanrcasına söyteylp O kara ftylntnl sonu vok tapınmamın llençleylp ruhumu da yüreğlml de Geleceftin sövüp kutsallıtına sürilp ncçmlsl Yapmı? olaoafhm zaman blr çaljrı bOtun hıçlnnklardan Senin dolapta unutacaftın blr caljn Artık hlç bOlbül kalmayacaftı zaman afcaçlarda hepslnl fırlata fırlata ayaklarına Çüfin bir kafada veterll Igretllrme kalmayacajjı zaman blr kaJhtbasttracagı yapmavı Yoreunluk duyacaSın zaman o sana adadı&ım korkunç tapınmadan ölmeye Artık ne sealm olacağı zaman ne karnım ve yüzıuıı ne çlvUere ver kalmayan cllerım ayaklarım Bütun «özleri lıısanoKİunun kırmıs olacaklan zaman caınlarını parmuklanmda Ve dlllm ve mttrrkkebim kupkuru kesllcceğl caman bir denev Istasyonu ılbi gezeırenlerarast fUıelrrln Ve arkalannda bırakmayacaklan zaman dcnl/ler tıızıın o Itorelticl heyazlı^mdan başka bir sey Gttnes susuzluktan kavruluncaya ve ışık gldip uellnceye kadar o tuz blllurları ddsemeslnde Slst sHndOrene kadar sekllslz gökkubneslni varlıksa tuketnıl* olunca butfin defislmleri en gonunda Senin lçln yaratacağım cülü. Aragon3 bir çeviri ve bir ödül V J s