Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 14 Nisan 1975 YEDÎ Sorunlara Bakış Ağır Sanayi Sorunumıız Şinasi GÜÇERi Yüksek Mühendis «p slyasal gücün benimsedîği yönetim modelinln kendi ülkesine neleri kazandırdığını veya kazandıramadığını, ancak gerçek olan nesneler kanıtlar. Bu nedenle siyasal gücün içerdiği dünya görOşü, toplum yönetiminde uyguladığı sosyoekonomik düzende, getirmek istediği yaşam biçimi re koşullariyle, en ince çizgisine kadar yansır. Kuşkusuz bunlar bilinmeyen şeyler değildlr. Fakat son günlerde ka:rıuoyunda güncel konu haline gelmiş olan «Ulusal Savaş Sanayiinin Kurulması» sorunu, ülkemizin sosyoekonomik yaşamını şartlandırmış olan siyasal iktidarlann benimsedikleri dünya göriişünde, zamanla naeydana gelen değişmeleri göstermesl bakımından llginç bir nitelik taşımaktadır. Cumhuriyat idaresinin ilk sanayileşme girijlmleri arasında «Kınkkale Harp Sar.ayii Tesisleri» de bulunuyordu. 1932'lerde üretime geçen ve o günlerin parası ile 400 milyon TL.'ye mal olduğu söylenen bu tesislerde Birincl Dünya Savasının klâsik silahlannın hemen hepsini üretmek mümkündü. Örneğin top, tüfek, banıt fabrikalanmn yanında. bu araçlann yapımı için gerekli metal alaşımlannı üreten çelik ve pîrinç fabrikalan ve bu tesisleri işletmek için özel bir de elektrik santralı bulunuyordu. Nihayet bu kadar entegre bir sanayi kompleksinin seçkin insan gücü gereksimini karsılamak için Panat Lisesi. Sanat Okuhı jribi egitım merkezleri d6 açürruştı. Zamammizın devleşmiş süâh endüstrilerinden hiçbiri. Kınkkale tesislerimiz gibi, bu derece gelişmiş ve entegre bir bünye ile dünyaya doğmamıştır. Eğer bu fabrikalann yönetiminde o günün iktidannın U2ak görüşü ve çağdaş endüstri bilinci egemenligini siirdürebüseydi, Türkiye şimdi yalnız Ortadoğu'nun değil, dünyanın güçlü silâh sanayiine sahip ülkeleri arasında bulunabilirdi. O zamanki siyasal iktidann. memleketimizde herşeyin kıt olduğu bir dönemde. Kınkkale tesislerinin kurulusuna önceük tanımış olması ve olanaklar hazıriaması, hiç kuşkusuz bir dünya görüsüne. Atatürk'e özgü akılcı, gerçekçi ve aynı 7.amanda bilimsel bir dünya görüşüne dayanıyordu. Tür>iye'nin b;ı dünvatia bır yeri olacaktı. Bu yer kafalarda ve gönüllerde biçımlendiriLmişti. Aradan kırl: yıl geçmiştir. Bu küçümsenecek bir zaman değildir. Çünkü gelişmiş sanayi ülkelerinin 19. yüzyılda başlattıgı sanayi devriminin belirgin bir düzeye ulaşması bundan daha uzun sürmemiştir. Kınkkale tesisleri yanrn yüzyıla yaklaşan faaiiveti içinde yalnız modern bir savaş sanayiine degil, aynı zamanda ulusal ağır makina sanayiimizin güçiii bir bölümü haline de dör.üşebilirdi. Oysa bugün böyle bir gelişme gerçekleşmediği gibi ülkemiz ulusal savaş sanayii konusunu yeni baştan ele almak zorunluğu ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Bu nasıl clmuştur. Bizim kanımıza göre bu sorunun en anlamlı yanıtını geçmis siyasal iktidarın şu davranışlannda bulmak mümkündür. 1954'lerde, otomatik silâh yapımına hazırlanmakta olduğu eski mensuplan tarafından söylenen tüfek fabrikası kapatılmış, içlndeki araç ve avadanlıklar soküjiıp^fflkanlmış ve bu fabrfkada kamyon yapımı denenmek istenmiştir. Durup dururken ve sanki memlekette kamyon yapılacak başka yer kalmamış gibl bu fabrika ne amaçla dağıtılmıstır. Bunu yonımlamak güçtür. Bu karan almış olanlardan halen hayatta bulunanların böyle bir soruya ne cevap vereceği merak edilmeğe deger. Aynı tarihlerde top fabrikası da faaliyetini durdurmuştu. Çünkü sipariş alamıyordu ve çünkü ikinci dünya savaşında büyük ölçüde geliştirilen yeni araçlar dış yardun kanaliyle Türkiye' ye hazır yapılmış halde verüiyordu. Fabrikalann durmasından snnra. burada çalışan ve hayü emek. zaman ve masrafla yetişmiş olan mühendis, teknisyen ve seçkin işçi kadrolarınm dağılıp H jitmesinin de bir önemi kalmamıçtı. Dogmacı ekonomistler için bu olayın gerekçesi hazırdı. Dışardan daha iyisi daha ucuza alınabilen bir malın yurt içinde yapılmasımn gereği ve anlamı yoktu. Bu sözde bilimsel yaîgı, dünya görüşü zaten kısır olan bir politik çevrenin ulusal savaş sanayiini kısırlaştırması için yetmiş ve artmıştı bile. Oysa aynı tarihlerde ve aynı sekilde bir dış yardım alternatifi ile. karşılaşmış oîan Fransa kendi silâh fabrikalarını kapatacak yerde bu tesislerini yenilemiş ve yeni silâhların lisansmı alarak imalatını sürdürmüstür. Cumhuriyetin 50. kuruluş yılını hâla bir sanayi devTimi yapamamış ve geri kalmışlık darngasım üzerinden atamamıs bir ulus oîarak geride bırakmanuzın nedeni Türk milletinin bir suçu sayüamaz. Atatürk'ten sonra bu ülkeyi yönetmiş olanlar bu suçu aralarında paylaşmak rorundadırlar. Çünkü Atatürk Türkiye'nin çağdaş uygarlığa yetişmesi için ulusal sorunlara nasıl bir yöntemle yaklaşılması gerektiğini örnekleriyle ortaya koymuştur. Fakat ondan sonrakiler, ashnda güç ve zahmetli olan bu yoldan sapmak için türiü bahaneler icad etmiş ve bu davranışı sloganlarla kamufle etmeğe çalışmışlardır. Ne var İci, ulıısal bağımsızlık sadece sloganla elde edilemez. Bağımsızlık bir fizik realitedir ve rmıtlaka kendine özgü fizık koşullarda gerçekleşir ve ayakta kalabilir. Topuru tüfe&ini yapamayan kırk milyonluk bir ülke. üstelik çagının dışında kalmış bir ülke, herşeyden evvel kendini savunabilecek bir endüstriyel güce sahip olmadıkça ekonomik ve siyasal bağımsızuğmı gerçekleştiremez ve çağdaş uygarlığa yetişemez. Eğer bir siyasal iktidar kendi modelinde bu ilkelerl içermiyorsa, o iktidann yöneteceği ülkede ekonominin bağımsızlığı ve dünya toplumlan arasında onurlu bir yere sahip olma amacı söz olmaktan öte anlam taşıyamaz. Peşin olarak şu gerçeği göz önünde tutmak zorundayız; savaş sanayii makina ve üretim aracı gibi yatırım mallaıı sanayiinin özel bir kesiminden başka bir şey değildir. Güçlü bir makina sanayiinin desteğinden yoksun bir savaş sanayii düşünmek ve bu iki konuyı birbirinden bagımsız hale getirmek olanak dışıdır. Bu nedenle ulusal savas sansyiinin yatırım malı üretim aracı sanayii ile entegre olarak ele alınması kaçınümaz bir zorunluktur. Diğer bir deyimle savaş sanayii Türk ulusal ^:düstri devrimiyle bütünleştirilmesi gereken bir dava niteliğindedir. Ekonomisi az gelişmiş bir ülkede ve dünyanın bugünkü koşullan altında devrimci bir sanayileşme hamlesi ancak kamu öncülüğünde gerçekleştirilebilir. Çünkü böyle bir hamle, bir bakıma. gelişmiş. tekelleşmiş büyük sanayi ülkelerine karşı sürdürülecek bir ekonomik bağımsızlık savaşı niteligini taşıyacaktır. Her savaş gibi bunun da topluma yükleyecegi zahmet ve fedakârhUarı olacaktır. Ulusal endüstri asamasını amaçlayan bütün girişimlerin kamu katında yürütücü bir organ tarafından planlanması ve koordine edilmesi zo runludur. Bunun için hükümet kadrosunda bir Ağır Şjİ»jÇ5İfekanlığınf4.J*!?BlHnasına Resin ibt i j j i C ^ ü k ü âi sanayi dallannın sorunlan tüketim sanayii sorunlanndan çok farklıdır. Bu farklılık kanarya ile fil arasındaki kadar büyük olmasma karşın hiç dikkate alınmamakta, tersine, her iki sanayi grubuna ait sorunlar genellikle aynı kriterlerle işleme tabi tutulmaktadır. Kısaca memleketimiz gerçekten tarihinin yeni bir dönüm noktasına gelmiş gibi görünüyor. Türkiye fiziksel boyutlariyle büyük bir ülkedir. Bu nedenle sorunlarına mutlaka büyük devlete özgü biçimde yaklaşmak zorunluğundadır. Atatürk bu yaklaşımda göz önünde tutulacak büyüklük örneklerini vermiştir. Bizim için aynı örneklere uygun biçimde da\Tanmaktan başka yapacak şey yoktur. Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde yaşayan Çenanlar'm sırtmdan «Şirket» adıyla Kepoğlu ailesi her yıl milyomar kazanır. Genanlar Türkçeyi bilmez hatta parayı da... Komandolar Atatürkçü olduğu için bir öğretmeni dövüp ölümie tehdit ettiler ADANA (Çumhuriyet Güney tlleri Bürosu) Eğitim Enstitüsündeki gece dersinden Namık Ke mal Mahallesindeki evine döndüğü sırada dört komando tarafından ağır biçimde dövülen Türkçe öğretmeni Raşit Gülhan, ölümie de tehdit edilnüştir. Evinin bahçe kapısı önünde lcu rulan pusuya düşen öğretmenin üzcrine çullanan dört komando «namussuz solcu seni.. Seni geber teceğiz. Atatürk'ünün yanma gön dereceçiz. Bakalım o zaman Atatürk'çülükten söz edebüecek misin?.» şeklinde de tehditler savur muşiardır. Derslerinde öğrencilenne Atatürk milliyetçüiğinden söz ettiği için saldırıya uğradığı bildirilen Eğitim Enstitüsü öğretmeninin ba ğırarak imdat istemesi üzerine komşulan dışan fırlamış; öğretme ni daha fecl şekilde hırpalanmak tan kurtarmışlardır. Bu sırada sal dırganlar kaçarak izlerini yitirme yi başarmışlardır. Öğrermen Raşit Gülhan, komşularmın koru\"uculuğunda Emniyet Bağlar Karakolu Komiserliğine başvurarak şikâyetçi olmuş ve can güvencesi için de ayrıca ilgililere başvurmuştur. Saldırganlarm Ada na'daki yüksek öğrenim kuruluşlarından birinde okuyan ve komando eğitimi gördülderi bilinen kimseler olduğu söylenmektedir. T U T U N PARASI 200 MİLYON LİRAYI AGALAR PAYLAŞTI Cenan'lann öyküsünü anlatac*ğız sizlere. Kürtçe «b:kçi» anlamına gelen binlerce insanın sömürü düzeninin d;şleri arosınöî n'<Mİ ufalandığını sergıkyeceyiz... Bu yıl Doğu Anadoiu nun Diyor bakır'dan, Siirt'e, Mıı,'a ve Malatya'ya uzanan düimind? 200 mil yon lirayı ağalar böiüştüler... Evet. tamı tamına 200 müyon liralık tü •tün parası ağaların cebine girdi. Siz deyin on, biz diyelim cnbeş ağa bölüştü tütün değerini... DEREBEYLİK DÜZEM Doğu Anadoiu bölgemizin çok j'önlü özellikleri olduğu bir gerçektir. Resmî verilere göre Diyarbakır'da halkm yüzde 70'i Türkçe konuşmaz. Ana dilleri Kürtçedir. Okuma yazmalan yoktur. Karanlık dünyalarında kendi kaderleriy le baş başa bırakılmışlardır. Cumhuriyetin kuruluşundan bugiine değin geçen 50 yılı aşkm fü re içinde iş başına gelmiş olan si yasal iktidarlar. dtıebeylik düzenin kalıntıları olan toprak ağalarma olanaklar sağlamış, kısacası birinci sınıf vatandaş olma egemenligini tanımıştır. Doğu bölgemizde uygulanan faşist baskılar ve insanca yaşama olanaklarından yoksunluk sosyo ekonomik bir bileşimle «kürtçülük» sorununu ortaya çıkarmıştır. Bir yanda toprak ağalannın baskısı, öte yanda komando birlikle rinin köylerde uyguladıklan çae dışı eylemler, günümüze değin sü rüp gelirken. kurulu düzenin çelişkileri, özellikle politikayı kendi çıkarlan açısından değerlendiren iiml siyasal parti yönetjcilerîhce ,tıalk jT^jtniarrodan kaçırünujhr. Işte böyle bir sömürü düzeni 1975 Türkiyesinin MC Hükümetinin kurulus hazırlıklannın tamam landığı günlerde de tekrarlanıyordu... CENANLAR YOKSULDUR Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde Kepoğlu ve Azizoğlu adlı iki aile vardır. İşte Cenan'lann öyküsü bu feodal kökenli iki aileyle başlar. • Şirket» adıyla tanınan toprak ağaları Cenan'lann sırtından mılyonlan ceplerine indirirler. Ama Cenan'lar yoksuldurlar. Hiç birisi okuma yazma bilmez. Türkçe konuşmaz. Kısaca yaşadı ğının farkında değildir Cenan .. Silvan yöresinde 3 milyon ki lonun üzerinde tütün üretilir. Salt Süvan'a Tekel İdaresi bu yıl 70 milyon liraya yakm para dağıtrmstır. Baştan belirttiğimiz gibi bu yörede topraklar ağalarmdır. Haydi toprak ağalann olsun diyelim, su bile onlann elindedır. Belediyelerden suyu kiralamışlardır ağalar. Alın bir örnek sizlere... AP Diyarbakır Milletvekili Mahmut ij Kepoğlu nun suyu vardır. Kepoğlu suyu köylülere kiralar, Ce nan'lann sırtından salt tütünden 7 milyon lirayı cebine indirir. Cenan tütünü fidede yetiştiren. fideleri diken, toprağı belleyen, tütünü kıran, kurutan kişidir. Ama topraksızdır, işte bundan ötürü de yıllardan beri söraürülmektecür. Geçen yu Gümrük ve Tekel Bakanı Mahmut Türkmenoğlu üstüne üstüne gitmişti Cenan'ları sömürenlerin. Silvan'da tütün pı yasası açıldığı gün, bir tek şirket temsilcisi yoktu. Bunlardan birisi AP Diyarbakır Milletvekili Mahmut Kepoğlu da ortalarda görülmüyordu. Artık şirketler okuma yazma bilmeyen Cenan Tann mühürlerini bir torbaya doldurup koçanları paketlcyip paralan alamıyacaklardı. Çünkü Mahmut Türkmenoğlu şöyle sesleniyordu Cenan'lara: «Cenan'lar yıllardır bozuk dürenin çarklannda kıyılmaktadırlar. Tütüncülükle hiç ilişkisi olmayan ve sayüarı 10'u geçmeyen şirketler her yıl milyonlarca lirayı bölüsmektedirler. Çünkü şirketlerin, yani ağalann toprağı suyu olduğu için, topraksız ve susuz köylüler üzerinde egemenlik kurduklan gerçeği bilinmektedlr. Biz, bu yıl bu sömürü düzenine son vererek, tütün paralarıru mühürleri torbaya doldurup gelenlere değil, ellerinde mühürleriyle gelecek gerçek tütün üreticilerine vereceğiz...» Ağalann gözleri yuvalanndan îırlayacaktı nerdeyse. Cenaniaı ise işin farkında değildiler... Kesinlikle söylüyonız, Cenan' lar Türkiye Cumhuriyeti vatanda şı oldukları halde para bilmezler... Şimdi, bozuk bir Türkçeyle konusan bir Cenan'l riirvleyelim: ' »A|a bugcfayımın, nofutumuzu ahr. Urbamızı, fitanhğı. pabucumuzu getirir verir. Biz kar?ı direnişe yine firketler ön tütünü üretiriz. Ağa mühürleri cülük etti... mizi a!ır gider. Bize buğday, no Bir oyurdu bu asllnd'a yıllarhut, yağ göndenr...» dır oynanan. Siyasa] bir parAğaya tutsaktır Çerıan.. Borç tiyle hiçbir ilişkiM olmayan eslandırmıştır Cenan'ı ağa. Siz ki Gümrük ve Tekel Bakarı deyin on yıl, ben diyeyim 15 Doç Dr. Baran Tuncer gördü tüm bu gerçekleri... yi"BÎR OIl'NDUR APli Kepoğlu bir telefonla An kara'dan işlerl çözümleyeceğini Bu yı] Gümrük ve Tekel Bakanı Doç. Dr. Baran. Tuncer, söylerken. kurulacak MC hükiimetiyle Cenanlann mühürleTürkmenoğlu'nun geçen yıl uy guladığı politikayı uyguladı. rini torbaya doldurup, koçanlaAma MC hükümetinin kurulma n ceplerine yerleştirip alacağı 7 milyon lirayı 10 milyona çısına yakın, çirkin politikacının tütün sömürüsü üzerinde oyna karmak İstiyordu... dığı oyunu gördü... Bitlis'te ise APli înan. Bakan Tütünden milyon'ıar vuran AP Tuncerie tütün pazarlığı yapmilletvekili Mahmut Kepoğlu mağa kalkışıyordu... C9 lira olan başfiyatı yetersiz Doğu'dan çizgiler işte böyîe bulup direnişe kalkıştı. Bitlis' uzayıp gidiyor... Daha bitmedi te yine bir AP milletvekili Abi anlatacaklarımız... Öylesine dodin Inan yoksul Doğu halkma lu döndük ki Doğu'dan... Soz • Satmayın tütününüzü Demirel edeceğiz Muş'tan, Bitlis'ten, Bın geliyor» gibisine propaganda göl'den, Elâzığ'dan ve Malatya' yaptırdı. Malatya'da Tekel'e dan... • • Doğu Anadolu'dan Çizgiler... Yazı ve fotoğraflar : Hikmet ÇETİNKAYA OKUYUCU MEKTUPLARI BAY SERVET'İN HİKAYESİ thsan ÜNLÜER Bunca orman kopanlır topraktan Kesilir biçilir Bunca orman yok edilir Merdaneler altında Bunca orman kurban edilir kâğıt hamuruna Milyarlarca gazete çıkar her yıl Ve bu gazetelerde Ağaçlann, ormanlann tükenmesinden doğacak belâlar üstüne Okurlann dikkati çekilir. Jscques Prevert 1935'te Italya'nın fasist despotu Duçe Mussolini de dlyordu bakın: «Cephede edindigim kuvvetli vurucu sılâhlardan önce başka Oir silâhı keşfettim Bu silâh da «yazılı sözün gücü»dür. GAZETE böylece benim TOPum ve BAYRAĞIM oldu..» En etken eğitici olduğu kadar en etken uyutucu araç. en etken öldürücü araç olan gazete denen bu topun barutu nereden geliyordu? Kuşkusuz Napolyonun parra, parra, yine parra dediği gibi parasal yönden gazetenin barutu da İLÂNLARDAN geliyordu... İşte çeşitli ilanlar: Gazete ilânlarla yaşar Çiftler ilânlarla eş bulur «İnsanlar ilanlarda doğar İlânlarda ölür... Kimi der, ilânlarda: Bir oğlumuz oldu.. Kimisi der «Partinüzden sekiz adet senatör Ysnm düzine milletvekili kayboldu.» Gazeteler ilânla yaşar. İşte ilânlann en ucuzu: «Milletveküi kartıınla birlikte Haysiyet ve onurumu kaybettim. Geçersiz MUU Ekseriyet Partislnden Bay Hicabeddin Nafiz..» tlânlarda elektrikll Buzdolaplan, süpürgeler, Ve en hünerli çamaşır makinesi SuratuuzdaJü yüz karastnı, Sırtınızdaki çamuru, Ellerdeki kan lekesini Yıpratmadan temizler... Tine gazete sayfalannda Boy boy.. viskili.. miskili Tabancalı, tavuklu ziyafet Kırk gün kırk gece düğün Hep gazetelerde gördüğün.. Sosyetenin en cici kaynanalan En yakışıklı göbekll kaymbabalan.. Seneler geçer İki sene, beş sene Gazete ilânlannda Servet bey gene: «Servetimizin, Pırayemizin Nur topu gibi bir tosunu oldu Dtinyanın nüfusu bir adet arttı TOSUN aileyi sevince kattı..» Tüketiciyi Koruma Yasası çıkanlmalıdır Çeşitli Batı ülkelerinde «Tüketiciyi Koruma» adında yasalar vardır. Bu yasaların amacı tüketim mallarında saptanan standartlann korunması, kalıte lar altında yasa ve yönetmelikler nin devamlılığı ve fiyatlarda den mevcuttur, ancak müeyyideler geyi esas almaktadır. Ülkemizde gülünç denecek kadar düsüktür. de bu amaçlan güden çeşitli ad Yenilen gıdalann büyük çofunluğunun sağlık şartlarından uzak olduğu artık gazete süturüannı büe dolrurur olmuştur. Standartlar birbirini tutmamaktadır. Ve herşeyden öte fiyatlar her gün her isteyenin iradesinde değişmektedir. Belediyeler yetkilerirjn yokluğundan yeterli kontrol yapamadıklarından yakınmaktadır. Halk yığınlannın, başka bir deyişle tüketicinin korun içindedir Yaz mevsiminin kendini gös ması içüı bu yasa ve yönetmeterdigi şu günlerde Istanoul liklerin bir bütün halinde toplan yine pıslikten ve tozdan geçıle ması ve cezaların arttırılması zo memektedir. Eskiden sokaklar runlu hale gelmiştir. Parlamenda eiinde süpürgesiyle çöpçüle terlerimizden dileğimiz böyle re rastlanırdı. Ancak şimdi onbir yasanın glrişiminl yapmalalar da adeta yok oldular. Elinizdeki bir kâğıı parçası ndır. nı yere atmamak için kilometFehmi KALELİ relerce elinizde saklarsınız, aııtSTANBUL cak saglam bir tek çöp sepetine' rasrlayamazsınız. Büyük i&leııe ilgilenmeye yetkisi îtısıtlı olt.n Belediyemiz hiç olmazsa kentimiîin temizliğini yetcrino sağlayamaz mı?.. Kenan ERK Midyat ilçeslnin Ali Ihsan ISTANBUL Kalraaz llkokulunun çocuklarını koruma derneği olarak yardım sever vat<ndaş ve kurum larımıza sesleniyoruz: Okulumuzda çok sayıda ayağı yalın, sırtı ön]üksüz her oianaktan yoksun fakir öğrencl Türkiyede okuma özgürlüğü bulunmaktarfır. Amacımiz buyok mu? Eğer varsa bu uygulama günün küçüğü, yannın büyükniçindir? leri öğrencilerimizi geleceğe 11.4.1975 tarihli Çumhuriyet ga iyi bir biçimde hazırlamaktır. zetesini okumak için aldım. Top Para şöndermek isteyen vatan kapı duragında bir grup taralm daş ve kurumlarımızin T.C. Zi dan saldırıya uğradım. Gazete raat Bankasl Midyat şubesl elimden alınıp yırtıldı. Komiinist 630/25 numaralı hesaba gönder gazetesidir. Niye okuyorsunuz. meleri. araç gereç verecek vaKarşılık vermedim. bir sürü Kü tandaşlarımızın Ue koruma für yedikten sonra kendiml iş derneği adresine göndermelerikembeciye attım. Hemen Emni ni dileriz. Para yardımı yapayete telefon ettim, fakat hiç bir cak vatandaşlarımi2a teberru yardım görmedim. makbuzu gönderüeeektir. Can güvenliğim tehlikede olduğu halde oradan ayrüdım. Bıltsmail SANCAR diğim bir tek şey var o da bazı Ali tbsan Kalmaz llkoknln kişilerin yasaları çiğnedikleridir. Koruma Derneti Baskanı Artık dur demenin zamanı geldi. MtDfAT Isml mahfuz Istanbul pıslıkten geçılmıyor Istanbul sadece Türkiye'nin değil, Avrupa'nın, hatta dünyanın sayıü kentlerindendir. Tirkiye'ye gelen bir milyonu aşk n turistin pek çogu Istanbul'dan geçer. Ancak böylesine büyüK ve Türkiye'nin gözbebeği kent tam anlamıyla bir bakımsızUk tşte yine bir ilân Bay Servet'in prostatı Nazik ve hazik hekinılerin eliennde Özel ve gtizel sosyete kliniklerinde Yirmi bin tekliğe pathyarak Maharetle alındı. Memlekeün medan iftıharı Lord. Prof. TÜCCAREDDİN beye Ve asistanı Dr. Anemik Necmi'ye Başhemşire Cevriye, Hastabakıca Nuriye, Ve kapucu Kastamonulu NURl've Candan ılgisini esirgemeyen Öz«l klinigin sahibi Sururi oeye Tüm hizmstkâr ve oersoneliyle Tekır kediye Teşekkürlertmizle birlikte Yirmi bin tekliğimizi takdim ederiz. Seneler geçer Evet Bu kez gazete sütunlannda Bay Servet Bu kez sayfalar dolusu Amma bu kez ilânlann sonuncıısu: Mektupla yüksek öğretimde sınav hakkı arttırılmalı Türkiye'de mektupla yüksek öğrenim yapma olanağı ilk kez getirilirken bu öğrencilerin diğer üniversite ve yüksek okullarda okuyanlarla aynı haklara sahip olacaklan bildirilmiştir. Ancak başta belirtilen bu eşitlik daha sonrakl açıklamalarla kısıtlanmıştır. Örneğin üniversite ve yüksek okullarda bir dönem için sınav hakkı haiiran ve ekinı aylannda olmak üzere iki tanedir. Hatta bazı okullarda şubat hakkı da tanınmakta böylece sınav hakkı sayısı üç olmaktadır. Oysa bu okullarla tümüyle eşit haklara sahip olduğumuz belirtilen biz «Mektupla Yüksek Ögretım» öğrencilerine her ders için bir öğretim döneminde bir tek sınav hakkı tanmmıştır. 60 bin öğrenciyi ilgilendiren bu sorunun ilgililerce derhal ele alınıp gerçek eşitliğin sağlanacağını umuyoruz. Tabir YILDIRIM tstanbul Yardım dileği Yöneticilere sesleniyorum Sayın Bay Servet, şirketimizin kurucusu Gelelim Bay Servet'in ilânlanna Şişli, Osmanbey, Nisantaş Özelbahçe, Luküs hayat Kliniğinde Ol sedeften doğdu ol dür danesl Ailenin bir tanesi Lord Prof. Hazakaddinir> Sihirli elleriyle Dünyaya geldi Servetimiz Dost ve âkrabalara mujdeleriz.. Doğum gür.ü, daha sonra bakarsmız vaş 'SBnü. nişa'nTanrBa, evlenme, ölüm üânına kadar hep tipbrtpbe. Gazete sütunlarında hap Servet .. Doğumundan ölümiinf Seneler geçer bakarsınız ki ilânlara gözünüze vıne bir ilân ılışıverir. Oğlumuz. bıncik Servetimiz Ve luzımız Pirayemiz Evlendiler.. MUJdeleriz. Dügun demeit T A K V i M 14 NtSAN 1HT5 PAZARTKSİ 6.22 Ak^am 10.47 Güneş 13.14 Vatsı 21.24 öğle IKIIIÜI 16.57 Imszk 4J8 Merhum Sultan Palamut anfadından Salihatı nisvan Diliruba hamfendinin torunlanndan Eski Gröndland elçimiz ve Madagaskar maslahatguzanmız Tevfik Şiikreddin beyin Bacanaklanndan. Sandıkzadelerin Koltukzadelenn Ahmet Hüseyüı, Duyunuumurruyye, Komisyonu hususlyye Müsaid Bey'in Refikaımuhteremesi. Bn. Saniye Ve T.Î.M.T.A.S (Tapon maliar Anonim SiıkeUJ Kurucusu POL HAMBUBCîER <Paris> Dul bayan Saziment HAMBLTRGER'ir Kayınçosu Yüksek Tilccar tnaseddin BeyıeriK kardeşlen Banu. Zeynep ZuhaJ Fıkret Keramet ıe Süleyman oeyır tstit edılrms mılyonlann sahibisi Bay SERVE7 MÎLYON ER Vetat etmıştır. tşte böyle gazetelerde başlayıp, nep gazetelerde Ditiyor insanoglunun HİKAYESİ