22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
K öylünün Urettiğ: m?!!ar içın bugün «ön fiyat» değıl, «taban fıyat» uygulanıyor. Her partı, her koallsyon oöyle yapıj'Or. Az veren ar. çok verdik dıyen var. Köylü de bakıyor, son ldıgı, eskı aldıklanndan beş on kuruş fazla, ımarrı dıyor. Çogunluk böyle. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kmhm. «İ2İ kim ıcışıcırttı, rımın emenne nızrneı Mıyorsunu*?» îşçı ıçin halc olan, fcoylü ıçın suç oluyor. Hükümete karşı gelrnek, devletin temelin« dinamlt koymak oluyor. Ardmdan Jandarm*, ardından cMsaevl. Mllletveklll re »enatörlerin yasa çıkararak yapmadıgı görevi. var olan ban yasalann ufacık olanaklarından yararlanarak aydınlar yapmaga fcalktıklan zaman onlar da «gizli örgüt» kurmuş olmaktan lçeri atılıyor, uzun uzun yarsılanıyorlar. Bu durumun adaletli olduğunu kim söyleyebUir? Renüz çıkmamış yasalarla. bir iki yıl önce emekll olduklan halde 80.000 lira yerine 160 000 lira emeKli ikramiyesi almanın savaşımını verenler içın hiç karakol kotuşturması, gtell örgüt yargılaması yok. Bu durum, beşmda esitlik U kesi yer alan anayasaya aykın oldugu eıbi, Türkrjre'de geçerli hukuka da, bukuk kurallanna da, hatta kutsal kitaplara da aykındır. Söylemesl ayıp ben bunu fcısaca birkaç kes azdırn. Sanıntn yararı oldu. 12 aralık 1975 gtfü Bursa'mn Yaylacık koyü ipekbocegı koza retıcıleri televizyona çıktı. Içlerinden bıri, «taan fiyat» uygulamasının yetersiz olduğunu, yerie «ön fiyat» uygulamasının getirilmesını istedi. Siyasal alanda görülen ufak tefek kıpırdanîalar gıbi, ekonomik haklar alanında da bir • ı küçük uyanmalar sbz konusu. Bunun çok km nemli olduğunu söylemek ve konuyu birtus açlak gerek. Çalışan nüfusun ancak • 15 kadannı oluş» ' oran ışçi kesıminde toplu sözleşme ve grev uyuJaması var. Bunun içın TBMM, 274 ve 275 saılı yasalan çıkarmış. Biri Toplu lş Pazar'.ıgı e Sozleşmesı, biri de Grev ve Lokavt yasası. unlara göre işverenlerle işçiler karşı karsıya eüp toplu ış pazarlığı yapıyorlar. îşçilerin örütlendıfı sendika, işverene, «Senin gösterdığin :i yapanz, ama karşılığında şunu şunu şunu ıs>riz!» dıyor. Bu istekler, çalışrna süresinin beledilmesi, saat ya da gtin başına ücret, Ucretli aftalık ve yıllık ızln, sigorta, yemek yardımı, Dcuk yardımı, ücretli sendıkal eğıtim iznı, gıim. sinema, eğlence, dinlenco ve benzert en az X madde tutuyor. îşveren bunlann hıç degil) 9 bır bölılmünu kabul etmek zorunda. Etmpise azleşme imzalanmıyor. üzlaştırma organları raya giriyor. Yargıca gidiliyor. Uzlasma olmazı işçınin grev hakkı doguyor. TV'de Forum? elevizyonda forurau heplnlz gtbi arada sırada ben de izliyorum. Dün birim gazetenin «RadvoT\» sayfasında bu konu Sstüne çıkan sorusturmayi da okudum. Sine. ma Sstüne düzenlenen son tkl oturumun kamuoyunda büyük yarüolar vantması üzerlne, Cumhuriyet. Fornm yöne. tlcilerlne »orular yöneltiyor. Yöneticiler şu karsılığı verlyorlar: Forum sessiz çoğunlugun sesidlr. ÖN FİYAT... Fakir BAYKURT Demiyor flcret ve BteM rMklanmn Oneeden bir bir bellı edılmesıne razı oluyor. Son ıstatıstikJere göre genel nüfusa or»nı •e 62 olan köylülerin durumu lşte tam böyle: / cSiz köylüsünüz. Nasıl olsa ekip dıkıp üreteceksiniz. Üretmenıze bakın. Bir ön fiyat belirlemesi gerekli defcil Yıl sonunda biz hlikümet olarak dumma bakanz. Iç ve dış fiyat dalgalanmalannı inceleriz. Buna göre bir taban fiyat açıklanz. Orettiklerinızı satarsınız, olur biter...» elinde. Buna göre, bütün jrlderlerlnl. fabrikanın aşınma payını, fabrikacının kinnı, sayısı birden çok satıcıların k&nnı üst Uste bindınp etıketlere yazıyorlar. O yılın iç ve dıs fiyat dalgalanmalanna göre ortada bir zarar varsa onu da, hiç etliye, sütlüye karışmayan, kanştınlmayan, hatta uzaktan seyirci bile olamayan alıcüara yüklüyorlar. Alıcılar da geniş ölçllde köylti. Genel nüfusa oram bunca büyük olan köylü kitlesi acaba buna nasıl katlanıyor? Kım buna sessizce katlanır? Ancak kör ya da eli kolu bağlı olanlar... Köylülerin bütünü kör değil. Sadece Bursa1 nın Yaylacık köytl lpekböcegi koza Ureticileri degil tütün, çay. fındık. pamuk, deri, yün, buğaay, pancar, anason, patates, narenciye, üzüm, mcir, zeytin, ayçiçegi Üreticisi köylüler de durumu bıliyorlar. Fakat isçilerınki gibi toplu On pazarlık yasaıan yok. Üretecekleri malın fiyatını pazarlılcla önceden belli etme, verilen fiyatı beğenmezlerse greve gıtme olanakları yok. Bu noktada ellen kollan bağlı Bunun için TBMM, elliyi ajkın cumhuriyet yılında beş maddelik bır yasa çıkarmamış. Milletvekili ve senatörlere en yüksek maası, yolluğu, günlüklerl nerdejse brüt bin iıraya gelecek derecede ödedikleri nalde, vasa çıkarma görevi bugün de yapılmıyor. Bilerek, bilmeyerek savsaklanıyor, dalga geçıliyor. Geçmışte bir çürük okul, birkaç küomeTe bozuk yol. eski caminin onarımı, bir Kur'an kıırsu, bir mınare gıbı köylünün kendisinin bile yapabîlecegı ufak tefek hizmetler... Ya da, «Köylere yapılacak altya.pi hizmetlerinden katılım paylarını k«ldırıyoruz, muhtarlara maas bağlıyoruz!» ttlründen bovalı sekerlerle köylü kitlesi avutuluyor. Bazı yörelerde köylüler, ön fıy«t ıste£ınde bulunup karşılık alamayınca, toplu halde örneğın pamugu, pancarı, tütünü ekmiyoruz derse lş hemen karakola, mahkemeye vanyor. «Gelin ba T Haksız saltanat Bursa'mn Yaylacık köylülerl televizyonda konuşurken dikkat ettim, bir tanesi, «Biz koî»yı üretip hazır ediyoruz, satış günü yaklasıyor, bir hafta kala fiyat belli defil! Satmasan olmaz Ne kooperatif, ne tüccar, 1500 yıldır aynı zararın içindeyiı!...» diye sızlandı. Bir tanesi de. «Ne olacaksa olsun. bilelim, işimlz* gelmezse dutluklan kesip odun edelim!» diyordu. Nitekim Gazlantep köylüleri üzüm taban fiymtlarını yet«rli bulmadıklan için babedan kalma asmalan omcalan kesmeğe başlamışlardır. Gül içın de böyle acıgülunç durumlar olur. Bazı yıllar fiyat düşer, millet gencecik güllüklerini söker Bir dönem gelır. fiyatlar canlanır, veni başt«n gül dikmeğe kalkarlar. Bu yıl sofan para ediyor diye gelecek yıl herkes eker, fivatlar üç mislt düşer. Onun gibi. Gerçekte bunlar planlaması vapılamayacak kadar bozulmuş kapltmlist üretım biçiminin objektıf 5'etersızlıkleridır Bazan bilineni yeniden söylemek zorunlugu vardır. Tekrar, ögrenmenin anasıdır. Köylülerimız için bir daha söyleyelım: FCıyılan ÖSretmenler, horlanan üniversite gençlıfi. hapsedı'en yaurlar, nnatçılar, adı kötüye çıkarılan bilcümie aydınlar, toplumun en büyük kesimi olan kö7İülere iste bunu anlatmak istiyor. Köylüler bunu büyük çogunluklanyla anladıkları zaman ne olur? tşçiler anlayınca ne olduysa o olur. Kapttaıist sömürünün bir ölçüde belı kırlUr Bllinolenme siyasal giiç haline dönüşür. Bunun ardınd«n önfütlenme, ekonominin yönetiminde. devletin vönetiminde agırlığını duyurma, söı gahibi olma evresi gelir. Devlet vıkılmaz. Anavasa tlg« mülga olmaz, ama binlerce yıldır türlt) oesıt perdelerle sürdürülen haksız saltanatın aonunu almafa doSrru kölclü adımlar atılır. Köylü zararda, alıcılar kârda lyverenlerin işçilere, «Btz defterleri rutalım, hakkınıı ne ise yıl sonunda hesaplar verırizln demeleri ne kadar gülünçse, çift^lere, «Siz ekin dıkın, yıl sonunda uygun bir taban fiyat açıklam , ürünlerinizi satarsınız!» demek de gerçekte o kadar gülünçtür. Görüldüğü gibi köylü, ekonomik anlamda e^ lıye sUtlüye hiç karışmıyor. Kanştınlmıyor. Burrun anlamı açık: Ekonominin yönetimıne karıştınlmadığı içın devletin ydnetimine de kanşmamış oluyor. Çoğunluk, ama agırlığı yok. Yok sayılıyor. Hesapları, patronu durumunda olan nükümet, tüccar ya da özel ginşim sanayicileri tutuyor, flyatlan onlar belli ediyor. Tek yanlı bir hesaplama oldugu için köylüler zararda, alıcılar kârda. Hesabı tutan kimse, doğal olarak fcendl zaranna meydan vermez. Yıllık fiyat dalgalanmalanna eore ortaya bır zarar doğsa bile bunu da mutlaka karsısuıdakine, yani üreticıye, yani köylüye yükler. Uygulama böyledır Köylünün zaran sadece tek koldan degil. Sattıgından larar ettigı gıbi, satm aldıgmdan da zarar ediyor. Çünkü onun da fiyatını kendisl degil, karşısındaki satıcılar cephesı saptıyor. Fıyat saptamanm kural ve yetkıleri orJarın Televtzyona degırln vmrfılanmı daha önce bn kSşede b«. Urtmiştim. felevizyon alt ve üst vapısıvla batı kapitalizminin TürUye'dekl Truva Atı'dır. TRT'nln Istasyonlanndan alıcılanna dek uzanan düzeni. dısa bairımlı sermavecilik koşullanna uytrun biçimde eeliştirnmiştlr. Ekranlardan vtınsı. van temel vaytn ilkeleıi. voksul ülkelerde tüketlm toplumu modelini pompalamak üstünedlr llercek hudur. Blr Urinci gerçek de. her diyalektik olusumdaki cihl. televizyonun halk Idtlelerinde »arattıei detişimin varlığidır. TRT kadrolartmUJd Uerlcilerin kişisel veteneklerlnden ekranJara sızan olumlu yayınlara da hakkını vererek bu konuva eeçellm. Ve gelelim asıl konumuza .. Gercefci «laha Ivt belirlemek Için sinema üstüne düzenlenen ikinci forumda iid olayı, bellefimde kaldıfinca anlatmak tstiyonun. BtRlNCt OIAY: Sinema konusunda düzenlenen Ikincl fonımun fin sıralarmda Yeşilçam'ın sovunan kadınlanndan Savm Fleen Han oturuyordu. Genellikle susuyor ve dinllvordu. Hatta bir ara, kendisine verilen söz hakkını, Yeşllçam patronlarındın birine aktarmak ustahfhnı bile gösterdi. Ama blr ara davanamadı ve aöz alarak konuşru: Evet, dedl, blz Tesllçam ovoncusnvtız. «oytınııniT: ama ne yapalun? Dısandan satın alınan seks filmlerinl vasaklayabillyor musnnuz? Yasaklavın batıdan (relen seks film. lerinl. bizleri ondan sonra suçlavın. Kuşkusuz tam kelimelerivle vansıtamadım Saym Fleen Han'ın sövlediklerint. Ama anlam bakımından bir yanlıslıfa düştöğümü sanmıyorum. F1«;en Hanım haklıydı. Yalnıı o mu? Mine Mutlu, Ferl Cannel, Melek fîSrrfln ve benrerleri haksız suçlamalar karsisındadırlar. Kapitalist ülkelerden dünya kadar dövlz ödeverek eetlrdijhmiz filmler. seks dal. galannı bütün Türklye've vayarken, Hollrvrond ile Cinecitta cinsel çesitlemeler ürerlne Hcaret vaparken. zavaüi Yeşil. çam ovunculan ne vap«nnlardı? Yalntr Bayan Figen Han. blr ırerçefcl kusknsuz bllmlvordu. bilemerdl. Sosvaltst ülkelerde çevrllen fllmlerde seka ticareti roktur. Türkiye'de İse aosyaliıt •Inema ürünlerlnfn gösterthnesl yagaktır. tKÎNCÎ OLAY: Forum'un arka nralannda Ataol Behramojlo otnnryoT. du. Milltan Sanat Detrisi kuruculanndan Behramoğia'rni Cumhnrlyet oknrlan gazetemlzde vaymlanan bazı yazılann. dan tanırlar. Bir ara Forum'da konuşmak fırsatuu bulunca Ataol, Yesilcam'ın ve seka fllmleri furyasuun temel gerçeİini aciklamak Istedl: Beltrll bir ekonomlk düzenin ve bu düzenin oluşturduğu hir dünya trfirüşünün ürüniidür bunlar... Forum vöneticisl telâşla atıldı: Şlmdl konuyu Ideolojik açıdan ele almıyortız: cozft> nfi kesiyorum .. Kcftersin. kesemezsin derken Ataol sÖTİeyeceğinl çok ku «a da olsa söyleyrbildi; ama blr kaç Matlik Fornm'nn çaU kantısında kaynadı söylediklerl... Bngfin bütün dünyada seks furvasmın ve tlcarettnln baü kapitallzmlnin ürünü ve burjuva sınıfının çtirüyüşü olduğıınu bilmeyen vok. Bu cerçefl televizyon da tüm vönlerivle anlatmadan: saatlerce, rtnlerce Fornm vap .. Kafalan kanf> tırmaktan başka blr Işe yaramaz. Fonıra yöneticllerine en başta Turan Erdemfil olmak üzere blr soru yönelteyim şu köşede: Niçtn sosvalLst ülkeler sinemasmda teks fnryası yok da, kapitalist ülkelerde var? Acaba blr Forum düzenleyip şu konuyu açıklığa karufturabilir mıyiz? (öylünün hakkı Sendika ve sendikanm baglı olduğu blrlık, sderasyon ya da konfederasyon, grev süresinca rçıleri parasal yönden desteklıyor. Grev bazan rlarca uzuyor Işveren, iş yenne başka işçi soarruyor. Boş geçen her gün zarar. Bır noktadan 3nra zarara dayancası kalnuyor. Genellikle Iş;lerın dediklerıni kabul edip sözleşmeyi imzayor. îki yıl sureyle bu sözleşmede belirlenen >i yapan işçilere sözleşmede belirtılen hak'.ar ır bir ödeniyor. îşçı, yapacağı ışin kendisınden e götürecegıni, kendisine ne getıreceğını önceen bılıyor. Yani işveren şunu diyemiyor: «Siz nasıl olı işçi değil misiniz? Çalışın. Ben muhasebecir tutarak haklannızı yıl boyunca şu defterlere ızdırır, yıl sonunda kâr zarar hesaplatır, hakmız ne ise verirlm. Önceden pazarlık yapmağa erek yok. Bana inanmanız, güvenmeniz gerek!» Yüksek Okul mu LJniversite mi? rof. Dr. Ismail TUNALI >t. Üniversitesi ö | . Üyesi on blrkaç on yüdır Tfirldye'nJn en büyük ve en «k«el sorunu, hiç kuşkusnz, hızla artan nüfusun bir yandan beslenmesl öbür yandan eğitilmesi sortınudur. Bu, biri bir anıyle ulusal ekonomlye öbür yanıyle de ulusal efitirae göiirür. Bu iki ana sorun yalnız bizlm, kalkınaıı uluslann deil, ç«|daş tüm ulnslann da ana sorunudur. Bu temel 1 M so. nn, her şeyden önce. »kılcı bir plân içinde blr nlusun tüm iiçlerinJn bu amaçlar ujruna toplanıp kuUanılmısını gerekIrir. l'lusal eğltim açısuıdan Türldye'ye baktıgınm zaman, ne löyle »kücı bir plân, ne de bu yönde herhangi ciddl blr araşırma görmekteyiz. On yülardır uyfulanagelen yöntem, orta itretimde ortaokuUsrj lise yaprnak, yüksek öğretjmde.ise* ber lde bir üniversite açraaya çalısnıak ve ba bedefe ulsfinca>« rad»r da, durumu mektupla öğretün ve jaygm ö^retjm xibi, onuçlan tam olarak hesap edilmemlş geçici tedbirlerle geiştirmek olmuştur. Bütün bu uygulamaların Türkiye koşulları ^ısuidan akılcı bir hesabı vapıimadığı jjibi, sosyaİ verimliliği le düşünülmemistir. Ama burada en düşündürücü olan, üni•ersltelerin ve eğltim uzmanlarının fösterdiği suskunluktur. Burada sorunumuz, ycni »çılan ve açılacak olan ünivrrsl.elerle ilgilidir. hkin, «Bir üniversite nedlr?» «Bir üniversite lasıl kunılur ve oluşnr?» buna deçinmeliyiz. Bir üniversite iç temel nitellk lle belirlenlr: Bilimsel »raştırma yapmak, •gitlm yapmak ve bilimsel yayında bulunmak. Bunlann araıında en başta geleni, bilimsel araştırmadır. Bilimsel arastırna yapmayan bir kurum, adı üniversite de olsa, temelde üniırrsite olamaz. Araştırnut, blr yanıyle büyük lâboratuvar ve :esisler, bu yetmedigi zaman da üniversite dışı endüstri ku•uluşlan, dljrrr yanıyle ise, büyük kitaplıklar ve kültür mertezleri gerektlrir. Bu •raştırmaUr, öjretim üyeleri adı verlen uzmanlarca yapılır. Oğretim üyesinin yetişmesi ise, her seyden önce blr zaman. vetenek ve emek sorunudur. Ünlversitcji bitlren ve akademik kariyer rapmak iste>en yetenekll blr genç, normal koşullar altında ancak on yıl sonra doçent Dİabillr. Bütün bunlan gözönünde bulundurnrsak şunu söyleyebiliriz: t'niversite kurmak (üniversite açılmaz, ancak kunılur). ciddi bir plân ve sabırlı bir emek işi olduğu gibi, ayni zamanda büyük bir para isidir. Politik nedenlerle her istenen >ere üniversite açüamaz. Ayrıca, her yere üniversite açmanın Cercği de yoktur, t'niversiteler ancak, bilimsel aTmstırma göırvine olanak sağlayabilecek belli kültür ve endüstri merkezlerine kurulabilir i^imdi su soru sorulabilir: «Bu kadar jcenç var. Bunlar ne olacak, bunlan okutmayacak mıyız?» Elbette okutacağız. Ama, uydurma ünivereiteler açarak, hem bu gençleri, hem de toplumu aldatarak değil de, başka ciddl kurumlar, sözgelimi, bağımsız yüksek meslek okullan açarak buralarda onlara okuma olanakları sağla>acaçız. Yüksek meslek okullan, özce üniversitelerden aynlır. Bu aynlık, üniversitenin daha çok araştırmaya dayalı blr öğretim kurumu olmasına karsılık, yüksek meslek okuilanmn doğrudan öğretime dayalı olmasında; üniversite oğretim üvelerinin (profesör, doçent) yetiştirilnırsinin çok emek \e zaman istemesine karsılık. mesleki vüksek okullara eleman sağlanmasının (bunlara ileride hiçblr zaman üniversiteyi taklid ederek doçent. profesör gibi bilimsel ütuanlar \ermemek koşuluvla) bu derece güç bir iş olmamasında ^e üni\ersite>e oranla yüksek okulların malî portresinin çok daha düşük olmasında açıkça görülebilir. Kanımızca, Türk ulusal efitiminin yüksek öğretimde tutması çereken yol ve uvçulayacağı >öntem, ünlversiteler değil, baffimsız >üksek meslek okullan açmak olmalıdır. Bugünkü eıdiş, her ile bir üniversite politlkasının sürdürülmesl, ileride, Turk ulusu için önlenmesi olanaksız kötü sonuçların doğmastna yolaçar. Bu kötü sonuçlar iki yönlü düşünülebllir: llkin, uni\er«ite adı altında arastırmadan ve ciddi bir öğretim kadrosundan yoksun kurumlard» okuyan ve buralan bitiren gençler, aslında hiçbir ciddi öfretim görmeden, bosun* zaman harcayarak ellerine üniversite diploması alırlar. Bilim ve Insan gücüne şiddctle gereksinme duyan Türk toplumuna bu gençler nasıl katkıda bulunabilirler? Öbür yandan, araştırma etkinliğinde bulunmayan ve üniversite kavramının özüne aykırı olduğu halde, üniversite adını taşıyan bu kunıluşların \urdun dört bir vanına yayılmasıyle. Türkiye bilimsel arav tırmadan yoksun bir ortam içine düşmüş olur. Oysa günümüzün tüm ııluslan. güçlerinl bilimsel araştırmalan harcamaktadırlar Bu yüzden Türk ulusu, çağdas ulusal bilim metodolojisine ters düşeceği gibi, bunun Türk ulusuna vereceği zaran ileride on vıllar bile hichir wkilde karsılavamayacaktır. TÜRKİYE'DE "KARA,, İSTİHDAM ÎYASA aygıtlarının. dogal ve düzgün bır tarzda işlemedıği ve Devlet kanşımcılıgı ile duzeltimlennın, yeterli ölçülerde etkin ve güdücü, yöneltıci olamadıgı kapıtalıst sıstemlerin bazılarmda. karaborsa va .Kara» çalışma (istıhdam) oluşuverir. Sosyaİ yapıyı ve banşl kemiren bu iki asalak, ekonomik gelışmeleri de, yarattıgı dengesızliklerle, engeleyebilmektedir. Kapitalist Karma Ekonomi ıçin de bulunan Türkiye, 52 yıllık bir uvgulamaya rağmen, düzgün ışleyebilen, etkin ve yeterli bir piyasa aygıtları ve ortamı, oluşturamamıştır. İktisadî sıstemimizin temeUnı olıışturan, etkin ve yeterli bir piyasa voklugu, özel kesımı ve kamusal ekonomik kesimi, hem ayn ayn, hem de karşılıklı ilişkileri içinde, yaralamaktadır. .Karaborsa», genis halk yığınlannı. değışık biçimlerde ve sık sık perişan ettigı için, ıyı bilinmektedır. Sinema, tıyatro biletleri, karaborsacüığında. yağ, şeker çimento, demir, traktör vb. dallara kadar uzanan çok çeşitli «Karaborsalar», bulunmaktadır. îçuıde bulundufumuz 1975 yılında, sadece traktör ve demir kalemlerinden, 2 milyar liralık bır vurgunculuk ve karaborsacılık yapılmış olduğunu anımsamakla yetinelün. Buna karsın, «Kara Çalışma». konusu. karaborsa kadar, henüz aydınlıfa çıkmı? degüdir. Bu incelemede, anılan konuya değinip bir kaç ömek kesıt vermeğe çalı$acagım. P KAÇAK, GiZLi ÇALIŞMA; KÖTÜ, ELVERiJSiZ ÇEKiLMEZ KOJUUARDA ÇALI5MA; DUJÜK ÜCRET KARŞILlGi ÇALISMA; İNSAN ONURUNA YAKISMAYAN, YASALARA UYMAYAN ÇALIJMA, «KARA ÇALIJMA> KAVRAMININ ÇERÇEVELEDİĞİ UNSURLARDIR. S Doç. Dr. Beşir HAMiTOĞULLARI 13 milyon 671 bin taşıyi bulmaktadır. Çalışma oinağı bulan bu çalışan nüfusun Ak ',»lışma ve Kara Çalışmava gore durumlan nedır? Çalışan sınıiın, sadoce 3 mılyon 200 binı,, Sosval G'ivenlık naklarından varananmsktari.rlar (Çalışma bulabılen top'am nüfusun, sadece » . 2<,5). Bıınlardan, 1.5 milyon isçı. S S.K."na, 700 bin memur, Emekli Sancr.jhna, 800 bin serbest ınvslet sahıbı, BagKur'a ve 2/» bin kışi de, özel Sigortalara, üye bulısnmaktadırlar O974 yılma g5re> Bu rakamlar, calışmı olan?gı bulabılen toplam nüfusun. 10 milyon 471 bin Kişısınin (*'» 76.5'. Sosyal Güvenceden vuksun olduğunu, göstermektedir Bu giir.U ve yannlan, bır «r'ivenceyp bRf lanamamış bulunan çalışan ou ınsanlaruı, huzur içmae olmalan verimli çalışmalan v« çalışmanm yücelticı Doyutlarından vararlanabilme olanakltn, so" derece sımrlanmaktadıı Çünkü çalıştıklan ortam «Kara Çalısmt». ortamıdır, Ak Çalışrr.a deji1.. Kara Çalışma ve ça.ıştırmanın bir diğer özelligi, dldşuk düztyde kalan bir ücret ık>. kaçak veya gızlı olarak ışçı çahşrırmaktır. Burada, Sosval v? Maii vasalarla, insancıl gpreklerirı dı«ına çıkmak, ülkenm e'ıonomık yararlarını, özel kısa su'e'.i çı karlar içın bır kenari ıtmck soz konusudur. Türkiye, bu noktada da iyı sayılamayacak bir uvguıamaya, maruz bulunmaktadır Bır kaç örnek vermekle ve^rclım. Türkiye'de ışçi çalıştıran her iş yerının, bır işyerı bildıreesi vermesi, yasal bır zomnıuluxtur. Oysa Sosyal Sıgortalar Kurumuna kayıtlı bulunan ışyerlerınm yandan fazlası, bıldirge vermemekte direnmektedir.er Örnegm 1 > 9 yılında kayıtlı bulunan <6 248.643 ışyerinden birdırge veren isyen sayısı. sadece, 103.652 den ibaret kalmaktadır. Bildirge vermeyen ve iolayısı ile, kaçak işçi çalıştıran işyerı oranı, böy lece °'o 58'e çıkmaktadır. Aynı oranlar, 1972 yılı içın şöyledlr: Kayıtlı işyen sayısı 429.405. bıl dırge verenler ise; 154.81^ kaçak olarak işçi çalıştırma oranı, «59 a yükselmektedir. 1975 yılınm (ilk 9 a}ina göre), kayıtlı işyerı sayısı, 610.546. Bıldlrsre verenlerin sayısı 205 393, vermeyenlerin sayısı, 405153. Yasa dışı, gizlı, kaçak işçi çalıştıran ışyeri oram, toplam mevcudun V 66'sı gıbı « çarpıcı bir düzeye çıkmaktadır. Her iş yerinın, ortalama olarak. 4 işçi çalıştırdıgı fırzedilirM, 1.620.612 kişi, 5 var sayılırsa. 2 mılyonu aşkın ışçın.n. yasa dışı kaçak ve düsük ücretle çahştırıldığı, gün ışıgına çıkar Kara Çalışmamn bir yansıması 'olarak bu noktada ^örunen gıziy kaçak çalıştırmada, ışçilerin, sadece parasal türden kayıplan (dıişük ücret ve ödenmeyen sigorta prim leri), 56 milyar TX.'sı civ»nndadır. Burada vurgulanması gereken bir diğer konu, «Kara Çalışma», ortamının, sağhklı olmayan, verimi çogaltmaya olanak vermeyen, koşulları ile işçilerin hiç değil se bir kısmının. daha çalışma çagına gelmemiş çocuklardan oluşmasıdır. Çıraklık ve Kalfalık yasalarının, henüz çağdaş gereksinimleri içereoek tarzda, çıkanlamamış olması, çocuklann agır koşullarda ve uzun süreler Içınde çalıştınlmasma yol açmaktadır. Istanbul, Ankara, tzmir, Bursa, Eskişehır, Adana, G. Antep gibi, büyuk kentlerimizde, yer alan Sanayi Siteleri, sana\i çarşılan, lokantalar ve diger esnaf kuruluşlan ile, ban büyük sanayi çevrelerine, dışandan bir göz at.nak bile, ilk veya ortaokullara gitmesi gereken yaştaki çocuklann, kimi zaman. 1015 saat çahşrmldıklanm, saptayabıür. Bıraz daha derin bır inceleme, »öı konusu bu çocuklann ve kaçak çalıştınlan ışçilerin, tatıl günlerinde de çalıştınldıklan ve paralı (veya parasız bile) yıllık izin kullanmadıklannı, aynntıları ile ortaya koyabüir. Türkiye'de gerçek sendikalann oluşamadıgı ış yerlennde, çahsanlar, tamamen sahıpsız ve k o rumasız bulunmaktadırlar. Kara da olsa, ışten atılms ve güvencesiz olma, ışçıleri, kımıldayamaz bır duruma getirmektedir. Yer yer oluşabılen işçi agalıgı ve sendika aristokrasisi, hükümetlenn yetersiz sosyal politikaları ile birleşince, Ilara Çalışma, karaborsa gibi, büyüyen ve biçim degistiren boyutlar fcazanabilmektedir. tşçilerden yana olan gerçek sendikalara ve siyasal partilere, düsen görevler, sadece çalışmakU olanlaruı ücretlerini şu veya ba düzeye çıkarmakla sınırianmamaktadır. Çalışabilecek çağa gelmiş olan herkese bır «Ak» iş bulmak, çalışan sınıflan ezen hız lı enflâsyonu engellemek, Kara Çalışmanın. her türüne karşı çıkmak, ekonomik gelişmenin, sosyal adaletle birlikte ve bır arada gerçekleşmeslnl, istemele ve etkili bir tarzda izlemek gibt, önemli işlevleri de unutmamak gerekir. Ulusal ekonomiyi, dıs bagımlılıklardan kurtanp, «Tam tstihdam» bölgelerine doğru geliştirebilecek politikaları, oluşturup, saptarken, Kara Çalışma ve çalıştırmalara, açık olan yollan tıkamak, dönüşebilecek yapılan engellemek, Ak Çalışma ve çalıştırma konusunda veni bilinç oluşturup, yaygınlaştırmak, çalışan sınıfı kurtarmanın, en önde gelen gereğidır. ÎAĞMUR VE ÇAMimDAN KAÇANLARI, K1ŞTAN, SUGUKTAN KÜRKANLARI KIŞ AYLARINDA VİLL LÂLE NÎN AtLE SICAKUGINA BEKLİYOROZ VÎLL LALE TÜRKÎYE'NÎN EN TEMtZ. EN BAKIML1 VE EN HUZUR LO PANStYONUDüR. VİLLA LÂLE'NIN HER DAÎREStNDE ÇİFT TUVALET, BANVO VE ÖZEL MUTFAK VARDIR. DEVAMLI SICAK SU, KALÜRÎFER, NEFİS YEMEKLER Tam Pansiyon 125 TL. ÖREN BUKHANtYE TEL: 343 (Cumhuriyet: 10449) Ak çalışma, kara çalıpa Kaçak. gizli çalışma, kötü. elverişsiz. çekılmez koşullarda çalışma. düşük bir ücret karşılıgın da çalışma. insan onuruna yakış mayan. yasalara ujinayan çalışma, hep, «Kara Çalışma». kavramıran, çerçevelediği unsurlar olmaktadır. O halde, dogal, insancıl ve çagdaş sosyaİ ekonomik hukuka urmayan çalışma ve çalıştırma rdrlerine, «Kara Çalısma», diyebiliriz. Bunun dışında kalan insancıl, hukuki ve elverişII, yücelticl çalışmava da, «Ak Çalısma», demek gerekir. Tiirkive"nin çalışma hayatı. biri issi7İik, di*eri kara çalışma olan iki önemli nitelik ve her ikisinin sonucu olarak oluşan sosyal güvensizlikle, damgah bu lunmaktadır. tşsizlik Türkiye'de, 1 milyon 760 bin kişiyi, perişan etmektedir. Bu durumda Türkiye'de çalısabilecek çaga gelmiş olan kişilerin, yüzde 11,7'si. hiç bir is bulamamaktadır. Açıktır ki, bu kesımde yeralan işsizler, «Kara Çalışma» bile bulamampktadırlar. Türkiye ekonomisinin. Batı ekonomilerine görece. daha insancıl ve dayanışmaya daha çok yer veren nitelik ve hoş görüsü, bu issiz kitlesinin reaksiyonlannı azaltıp, frenleyebilmektedir. Çalışabilecek çağa <j.rJs bıv lunan 15 milyon 433 bin aktif nüfusumuzdan, 1975 y:lına göre istihdam edilebilenl^nn SAyısı Mejrulajtırılmı? ıngaryı Kara Çalışmanın, anılması olanaklı olan daha bir çok örnek!lerinden bir diğeri, çalışan kışılerin, sevmedikleri, istemediklerı, ış, meslek, dal ve yerlerde. çalışmak zorunlulufunda kalmalarıdır. Burada, r.ıeşrulaştınlmış bir «angarya» çahşanı yaşamı boyunca izlemektedir. ümutlan, eğilım ve istidatlannın doftrultasında calışmak olanağı bulamayan bir işçi fdiledjgı fakülte ve okula gidemeyen bir öfrenci gibi), Kara Çalışmanm angaryası içinde ezilmekte, y?bancüasabllmektedir. tşsizlik ve Kara Çalışma, tam gelişememis kapitalist Ulkelerde, sık sık görülebllen olgulardır. Demokrasinin, sosyal ve iktisad! dayanaklarının henüz yetennce genişleyip, gelişemedigi yerde ve ülkelerde, Ak Çalışma. doyurucu bir tar7da olu«amaTi!iktadır. giizel Şey?.. Evet, güzel sey, birikmış paralarınız icin, kazanma sansınızın büyük olduğuna inanarak bankamıza koşmanii:... Tüm şubelerimizle emrınizde ve hizmetinızdeyiz. Yılın 3 nci cekilişinin son para yatırma tarıhi Mesut Bir Doğum Münevver Abdullah üzluer oğullan ALÎ SEFA'nın doğumunu akraba ve dostlarına müjdelerler. Cerrahpaşa Dogum Kllniğl 29 Aralık 1975 Cumhuriyet 10454 VEFAT Bugüne kadar binlerce öğrenci yetistirmis olan Prof. Dr. Bülent Nuri ESEN'İ kaybetmiş bulunmanın üzüntüsü içindeviz. Anısı, daima içtmizde yaşayacak olan nocamızın nâaşı 30 aralık 1975 salı günü saat 10 00'da Hukuk Fakültesi önünde vapılacak törenden sonra Hacıbayram Camiinden kaldırılarak Cebeci mezarlığında toprağa verüecektir. A. 0. Hukuk Fakültesi Dekanhgi yann Ârsa ve Depo Aranıyor Halkapınar, Şark Sanayi, Çınarh ve Altınyol dvannda sanayi elektnğı olan ve ımar dunımuna uygun, 600 B Ü U m21ık arsa veya depo peşın p3ra ıle satın alınacaktır. Tel: 12 47 09 13 12 39 (Cumhuriyet: 10450) Irtanbul Bpyoğlu Sıslı Ankara Izmır Şubesı Subesı Subesı Subesı Subesı Cumhuriyet Cad. No 201 • Harbıy» istıklâl Cad No 15t 156Bevoğiu Halâskârgazı Cad No 352 Sıslı Izmır Cad No 19 Kızılay • Ankara Cunıhurıyet Eulvarı No 68 Izmır TÜRK DIŞ TİCARET BANKASI Çağdaş bankacılık anlayışı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear